10 Eylül 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

10 Eylül 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

PE» ge ii b 7 7 ZİYA IR Uçurulan kelleler — Başağal.. Komşular, gizlice söy - Jan içmeğe alışmıştı. Atmeydanı ile — Ah, ağa hazretleri! Bunlar, ma « 18 ncı asırda İstanbula gelen Bohemyal: Baron Wratislaw'ın hatıraları: 63 Türkçeye çeviren: Süreyya Dilmen Diriler mezarı lerler. Evin altında bir mahzen var «(Topkapı sarayının arasındaki o meş - mış. Kavasbaşı, derhal yerinden fırladı. — Tez. mahzenin kapağını bulun. Diye bağırdı... Evin alt katı, büti döşeme taşları aranmaya başladı. Mut- fakta, içi ıslanmış çamaşır odolu bir teknenin altında, küçük bir demir hal. ka göze çarptı. Bu halkanın omerbut olduğu büyücek mermer taş kaldırı. hınca, bir taş merdiven meydana çıka. rıldı. Bahşiş almak hırsına kapılan: birkaç kavas, derhal merdivene atıldı. Fakat bunlar, henüz birkaç basamak inmişlerdi ki, merdivenin karanlıkla « rında bir alev parladı. Derinden “elen İki dehşetli tarraka, mutfağın taşlarını sarstı. İ Kâvasbaşı, artık sevincinden sıçra - maya: İ Bre, aslanlarım. bre, şehbazla - rım.. dalın içeriye. bakmayın okuru| gürültüye. Hemen, iş becerip, mükâ - fat almak günüdür. Dive, bağırmaya basladı. Gözlerini hırs bürümüş olan hamal, mükâfatı başkalarına kaptırmak kor - kusile ileri atıldı. Göğüs kemiklerinde ve böğürlerindeki tekme acılarına rağ. men derhal mehzene daldı. Fakat o anda, karanlıklar (o içinden yine iki alev parladı. Yine ik! korkunç silâh sesi, tasları sarstı... Acı bir fer - yad duyuldu. Merdivenlerden mahze - nin derinliğine doğru yuvarlanan ha mal, üm'd ettiği mükâfat yerine, gam «mazlığının acı cezasını bulmuştu. e İbrahim Nesim efendi, çekirdekten yetişme, zarif ve nazik o bir hükümet| memuru olmskla beraber hatırı sayı - Jır derecede kuvvet ve cesarete de m Yikti. Buna binsen kolay kolay teslim olmak istemedi. Yarım © saatten fazla, kendisini müdafaa etti. Fakat, bu mü. dafaa, onu mukadderatın korkunç â » kibetinden halâs edemedi. Yanıbaşn « da, sadık mehterbaşısı olduğu © halde, © Kavasların —ve, gürültüyü işitip ge - Jen— karakullukçuların kılıç, pala ve hançer darbeleri altında, can verdi. Bedbaht sadaret kethüdasının kafası derhal kesildi. Bir sırığın ucuna geçi - , rildi. Evvelâ, doğruca Babıâliye pötü. Tülerek Musa Paşaya gösterildi. Sonra, Atmeydanına getirildi. Öbek öbek va. nan ateşlerin etrafında, ihtilâlin neti - cesini bekliyen asilerin arasında gez - dirildikten sonra, bu ihtilâlin sefil ser. gerdesi, Kabakçı Mustafaya takdim e- dildi. Kabakçı, İbrahim Nesim efendinin, sakalında kanlar pıhtılaşmış kellesini görür görmez, acı acı gülümsedi. Ba « Şını 80l tarafında oturan sabık Rumeli kazaskeri ile Aygır İmama çevirerek: — Hey bre, efendiler! Şu dünyanm hali ne aceb şeydir. Meğer, İbrahim kâhyanın da, bizim ayağımıza gelmesi mukaddermiş. Dedi. Ve sonra, karşısında, yerde sıralan - muş olan dört kesik başı İbrahim efen. dinin cellâdlarına göstererek: — Koyun şu herifin kellesini de, şun ların yanıma.. fakat, kâhya kellesidir. Onu, başa geçirin. Diye, emir verdi. * Büyük (haile) nin en kanlı perdesi Atmeydanına getirilip, asilerin ön «- lerine atılan kanl başlar, ihtilâlcilerin İbtiraslarını teskin etmemişti. Artık maksad, hedefini (şaşırmıştı. İhtilâlciler arasında şahs! hırs ve men. fast duyguları kaynamaya başlamıştı. İdrakten, şuurdan mahrum. düşün. ©e ve muhakemedeh tamamile âciz o. Yan bu insanlar, yaptıkları işi (din ve devlet) namına bir zafer telâkki edi » Yarlar, âdeta bir bayram neşesile sevi. miyorlardı. İstanbırt toprakları, - asırlardanberi um yer parçası üzerine, haklı ve hak - siz olarak binlerce ve binlerce (o kanlı cesed yuvarlanmıştı. Fskat tarihin hiç bir devrinde, bu kadar (o vahşiyane bir htiras uyanmamış.. hiçbir zaman, bu derece masum başlar koparılmamıştı. Zavallı darphane emini Bekir efen - dinin kıpkızıl kanlara boyanmış olan ak sakallı kellesi, tıraşı o başı ve açık kalan gözlerile melüâl ve mazlüm Ka -| bakçı Mustafanın önünde dururken, DOİbu mel'un yobazların sarıklerile bağ -|kulağımıza çalınmağa başlamıştı. Ka - ona ve ne de onu elinde (kör bir alet| gibi kullanan vicdansızlara en küçük| bir ibret dersi teşkil etmiyordu. (Ulema) kisvesi taşıyan, ve: Biz. peygamberlerin varisiyiz. » bar bar bağıran bu vicdansız - lâr, karşılarında sıralanan ve artık ka. rarmaya başlıyan o kanlı kellelerin birer insan olduğunu düşünmüyorlar insan kanının kıymet (ve kudsiyetine zerre kadar ehemmiyet vermiyorlar. artık, kan kokusu alan bir sırtlan gibi bötün vahşet hisleri şahlanan Kabak- çı Mustafayı mütemadiyen tahrik edi- yorlar: Siyaset âleminde (Baştarafı 3 ncü sayfada) büyük bir kuvvet bırakmak gafletin -; de bulunmussa, herhalde isabetli bir harekette bulunmuş değildir. Varşova, düşebilir. Maksad Lehliler için nihal hedef olduğuna göre, elde mümkün mertebe yıpranmamış kuvvet muha » faza etmek lâzımdır. Ancak bu saye - de ve icab ettiği zaman yapılacak mü. dahale ile vaziyet kurtarılabilir. Ölmiyen insanım ölümü şaylası, çok defa uzun bir ömrün müjdecisidir. ler. Varşovanın ovaktinden evvel sukutu rivayeti de böyle bir mazhari- yetin sırrını mı taşıyor, dersiniz? ein Ragıp Cmeç Hüm olan din ve devlet hainleridir. Kı. yılarda, bucaklarda, kim bilir bunlar. dan daha niceleri var... Hele o nizamı cedid zabitan ve efradı yok mu? On - lardan bir tek tanesini dahi bırakmak caiz olamaz. Bugün bu badiredeni arta kalacak olanların biri, yarın bin olur. Diye, ihtilâlin sefil ruhlu sergerde -»| sini daha büyük cinayetlere sürüklü «| yorlardı. Cahil ve idraksiz — ihtilâleiler, artık lanmışlardı. Bu sarıklar, o kendilerini nereye sürüklerse; oraya gidiyorlar. bu müfsidlerin telkinlerinden aldıkla- rı tesir ile, parçalıyacak nizarm cedid efrad ve zabitleri srıyorlardı. Yeniçeri zabitlerinden, (71 inci ce - maatin kâtibi, Kazancı Ömer efendi), Sekbanbaşı mazlillerinden Osmana - ğa, ocak eskilerinden ( Ali efendi gibi damarlarında temiz, merd ve asil Türk kanı, göğüslerinde saf ve pak müslü - man İmanı olan bazı ihtiyarlar, hayat. larını hiçe sayarak ortaya atılmışlar. Şehzadebaşında: (İ, Hakkı), Eminö - nünde: (Necati Ahmedi, Aksarayda : (Sarım), Alemdarda: (Sirri Asım), Be- yızıdda: (Belkis), Fatihde: (Emilyad), Bıkırköyünde: (İstanbul), Eyübde: (E - yübsultan). Beyoğlu cihetindekiler: İstiklâl enddesinde: (Kanzuk), Tepe - başında: (Kinyoli), Tuksimde: (Taksim), Tarlabaşında: ( Nihad ), Kurtuluşta : (Necdet). Beşiktaşta: (Süleyman Receb). Boğaziçi, Kadıköy ve Adalardakiler: Kadıki ük, üçleri, Üskü- Kadirgalarda yarım yıl forsalık ha - yatı geçirdikten sonra tekrar ilk hap - solunduğumuz (Tersane zindanı) na getirilmiştik. Çünkü Türkler, içimiz « den bazılarının (o kaçabileceklerinden şüphelenmişlerdi. Lâkin bu mahpesde ancak bir hafta kadar kalabildik. Buraya dönüşte, Macaristanda or - dumuzun yine Türklere karşı büyük bir zafer kazandığı hakkında haberler zanılan bu zafer İstanbul ufuklarında fena akisler husule getirmişti. Serbestisini çahşarak kazanmış bu - Tunan esirler kâtibi Alphonso di Strada adındaki İspanyol, bir sabah erkenden bizim grupu ziyaret ederek Türklerin bize çok kızdıklarını, binaenaleyh (Ka rakule) ye göndermek niyetinde ol- duklarını teessürle bildirmiş ve fakat kendisinin, böyle bir zindana düşme - memiz için candan ve yürekten te» menniler izhar etmişti. Bu haber üze rine biz zavallılar bu korkunç kuleye kapatılmış bulunmak felâketine duçar etmemesi için Cenabıhakka dualar et - miştik. Ayni gün, öğle yemeğinden sonra i- di, psşunın kâhyası mahpesimize gel. miş ve bizim grupun dışarı çıkarılma. sını emretmişti. Dışarı çıkınca kâhya, Başasının iradesini bildirmiş ve bütün eşyamız; alarak kendisini takib etme - sini söylemiş ve çünkü (Karakule) ye gideceğimizi ilâve etmişti (Karakule) adını işitir işitmez ve (Karakule) gibi karanlık ve korkunç bir zindana atılacağımızı anlar anlamaz yeis ve teessürden, hepimiz, bir tek in. san imişiz gibi, bir anda hepimizden bir feryad yükseldi, ağladık döğün. dük... Bütün öteki esirler bu halimize acıyorlar ve onlar da bizimle ağlıyor. lardı. darda: Sariyerde: (Asaf), Orman Umum Müdürlüğünden: Bursa ve Bolu Orman Mekteblerine alınacak talsbenin kayıd ve kabul şartları Bu sene Bursa ve Bolu Orman mektebi tır. Mekteblerin tahsil müddetleri üç sen lerine parasız yatılı 100 talebe alınacak- edir. Mezunları (Orman Mühendis Mua- Vini) ünvanile meslekde kullarılırlar. İsteklilerden aşağıda yazılı şartiar aranır: 1 — Türkiye cümhuriyeti tebaasından olmak, 2 — Yaşı 20 den yukarı olmamak. 3 — Sağlık durumu normal derecede, yani dil, göz, kulak ve vücudünde Arıza ve ndkeanlık bulunmamak. Arızalı ve dağlık yerlerde yürüyüp gezmiye, hayvana binmiye bünye teşekkülüâtı müsaid ve dayanıklı olmak. 4 — İyi ahlâklı, hüsnühal sahibi olmak, geçmiş mahkümiyeti bulunmamak, 5 — Orta mektebi pek iyi veya iyi derecede bitirmiş bulunmak. 6 — Bu şartları haiz olanlar, Bursa cekleri dilekçeye: Orman mektebi müdüriyetine gönders- A) Nüfus cüzdanı, asl veya tasdikli sureti, B) Üçüncü maddede yazılı sağlık durumlarını bildirir tam teşekküllü hasta- nelerden veya bu hastanelerin bulunmadıkları yerlerde hükümet doktorların - dar alacakları tasdikli raporu, (tam teşekküllü hastane olmuyan yerlerden kabul edilecek isteklilerin kayıdları mektebçe esaslandırılmaz ve bu muayenede yazılı be alınmaz.) C) Çiçek aşısı vesikası, D) Dördüncü maddedeki yazıya göre dan tanzim ve tasdik edilecek küsmüha* yaptırılacak muayene neticesine kadar evsaf kendisinde bulunmıyanlar mekte- Belediye veya Polis merkezleri tarafın- mazbatası, E) Orta mekteb şehadetnamesinin asıl veya tasdikli örneği ve. F) 8X9 eb'adında 6 fotoğraf. Bağlamalıdırlar. Noksan evrak getiren ve gönderenlere müracaat ermemiş nazarile bakılır. 7 — Mekteb'ere gireceklerin kayıdları 1 Eylül 1939 tarihinden 15 Eylül 1939 akşamına kadar yalnız Bursa Orman mektebinde yapılacaktır. İstekliler, evraklarını doğruca bu mekteb müdürlüğüne ya bizzat veya taah. hüdlü olarak postayı tevdi etmelidirler. Kayı ve kabulde müracaat sırası nazarı itibara alınır. 8 — Beşinci maddede yazılı şartları haiz talebe, kadroyu doldurmadığı tak - dirde, orta dereceli istekliler arasında 9 — Kayid ve kabul edilen talebeler Bursa ve Bolu Orman mekteblerine kur'a İoraya vardığınız andan itibaren iyi bi. ile ayrılacaktır. bir müsabaka imtihanı açılacaktır, 10 — Yukarıda yaslı şartları haiz olanlar, mektebe alındıkları takdirde tahsil esnasında mektebi terkettikleri veya bitirdikten sonra tayin olundukları vazi - feye gitmedikleri halde mektebin yapmış olduğu masrafları ödiyeceklerine dair kendilerine verilecek nümuneye göre N oteritfkten tamdikli bir taahhüd senedi vereceklerdir. Bu senedi getirmiyenlerin mektebe devamlarına müsaade edil. (6296) Bizim için o anda ölmüş bulunmak (Karakule) gibi tahammülfersa bir zin- dana girmekten daha iyi olacaktı. Nel çare ki insan ölümü arzu ettiği zaman o ölüm insanın ayağına gelmiyor ki!... Çaresiz pılıyı pırtıyı topladık ve o- muzlarımıza yükliyerek ger! kalan esir. lere göz yaşları içinde sağlıklar diledik. Bütün esirler ağlaşarak bizi kapıya ka. dar uğurladılar. Çok hazin, çök yeisli bir gidişti bu!... Hakikaten elemin, kederin şiddetinden insanın Kalbi çatlıyacak #fbi idi... 'Tut. sağın biri ayrılık hediyesi olarak ek. meğimin yarısını sunuyor, ötekisi bir dikiş ifmesi uzatıyor, bir üçüncüsü bi- raz. pamuk veriyor. kısaca her biri bir şeycikler vermiye koşuyor! Büyük kapıya vardığımız zaman (gardiyan paşa)nın orada olduğunu gördük ve ağlaşarak, burada bulundu- #umuz müddetçe bize karşı gösterdiği sefkatten dolayı şükranlar sunduk. O da bize acıver ve ağlayordu. Bizi tesel. Vive çahsarak: — Aziz mahpuslarım, diyordu, Allah zülcelâl hazretlerince malümdur ki ben, sizin o korkunç zindana konulma. 'K nızı arru etmiyorum. Çünkü orası övle | bir zindandır ki ölünceye kadar içinden çıkamıyacak ve bir daha dn dostlarınızı göremiyeceksiniz!. Ben size cidden acı. yorum... Zavalh adamlar! Bununla beraber müslüman olmağı arzu eder - seniz bütün bu felâketlerden kurtulur. sunuz. Ve paşadan da bilhassa mükâfat | ve hediyeler alırsınız. benim size tav. istyem bu... Dediğimi yapmız!.. Çünkü Diniz ki bütün sizi tanıyanlar tarafmdan urutulacaksınız.. bu zindenım bir adı da (Diriler mezarı) dır. Zira onun için. dekiler bir mezarda imişler gibi orada oturur ve yaşarlar ve bir daha dışarı öldükten sonra çıkarılırlar. ziyade gönüllerimizi büsbütün ye'se dü. şürmüştü. Kapıda, bütün mahpus dost. larımızla ve Türklerle kucaklaşıp ken. dilerini Tanrıya :smarladıktan sonra oyrılıyorduk ki gardiyan paşa her biri- mize birer ekmekle birer içim şarap verilmesini emretti. Fakat biz ağzımıza ne yiyecez. ne de içecek koyabilecek ve hattâ lakırdı bile söyliyecek bir haf. de değildi i müze kadar bir daha güneş ışığı göremiyeceğimizden emin olduğumuz bu korkunç (Karakule)ye gönderilmemiz bizi manen ve madde. ten çok sarsmıştı. Şayanı hâyret olan nokta, bu kadar sarsıntılardan sonra asıl olup da içimizden hiç kimsenin o anda ansızm düşüp ölmemiş (olmasi idi! İşte bu suretle kafilemiz gemiye bin: dirildi. Şimdi gözlerimizde yaş yoktu içimizden derin iniltiler geliyordu. Bu esmada ağlamaktan kızarmış gözleri mizi gayri ihtiyari, İstanbul üzerinde gezdirmiş ve nazarlarımızı eski sefa- ret konağımızın yakınında yükselen sütun üzerinde tesbit etmiştik. Bu sü. tuna büyük bir teessürle bakıyor ve zevk içinde, saadet içinde, safa içinde geçirdiğimiz güzel günleri hatırlıyor ve birbirimize hatırlatıyorduk! Şimdi ise ebedi bir zindana götürülmekte bulu - nan sefil birer esirdik!... £ Gerçek söylemek lâzım gelirse, bizim o gün duyduğumuz manevi acıyı, mağ. di sefaleti kâfi derecede ne ben anlata. bilirim, ne de başkamı!.. Ve ben ki şim. di bu satırları yazıyorum, bu anda kak bimin derin bir ıztırabla çarpmasmı gönlümde mazi acılarının kaynaşıp ka. barmasına mâni olamıyorum. Binaen - aleyh bu mevzu Üzerinde fazla durmak istemiyorum. * Karakulenin bulunduğu hisara doğ ru yaklaştığımız ve bu Kulenin görüne, bileceği bir yere geldiğimiz zaman Türkler; kuleyi bize göstererek teselli ediyorlar ve Allshtan umudu kesme * memizi, onun çok yüce olduğunu, bizi öyle bir zindandan da kurtarmıya muk» tedir olduğunu, dört beş ay evvel bir çok esirlerin bu korkunç zindandan Kaçmış olduklarını söylüyorlardı. Fa - duyduğumuz elemin azametinden ilimiz tutulmuştu, o konuşamıyorduk, ağlıyan gözlerimiz de artık bir şey gör. müyordu. (arkası var) Ankara D borsası Açılış « Kapanış fiatları O: 9-909 Açılış Kapasş Türk borcu 1 peşin | — e an eğ » » E vadeli — Paşanın bu sözleri bizleri teselliden

Bu sayıdan diğer sayfalar: