17 Eylül 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

17 Eylül 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Almanyanın hesabları Yazan: Muhittin Birgen Imanşa le Rusya arasında bir ademi tecavüz paktı imza edileceği haberi meşrolunduğu günden itibaren, bu paktın Alelhde bir ademi tecavüz âleti olmakla ka)- © muyacağısı, belki de bunun arkasında daha geniş hedefli bir anlaşma bulunmasının çok muhtemel olduğunu söylemiştim. Üç haf - tadanberi cereyan eden hâdiseler, benim bu görüş tarzımı tekzib etmediği giol bilâkis 0- nu teyid dahi eylemektedir. Beni, bu tarzda düşünmeğe sevkeden se - Debler muhteliftir; Evvelâ, Almanya şimdiye kadar hesabaz hareketlere atıldığını gösterir kiç bir misal vermemiştir. Rusya tarafından Kendisine tam bir emniyet temin etmedikçı, İngiterenin karşısına geçip ona ve onunla birlikle belki de bütün dünyaya meydan okumazcı. Böyle bir teşebbüse girişebilmek için, hattâ, sade Rusya tarafından Almanyayı emniyet altına almak kifayet etmez, belki de onun, muay - yen meseleler üzerinde, kendisi ie elbirliği yapmayı karurlaştırmış olmazı da ıcab eder- di. Baniyen, Rusya gibi büyük bir kavvet, bi yük bir dünys hareketi içinde yajcaz seyi Tolünü oynamakla ikllfaya razı ginmazdı, O- nun da kendisine göre bir rolü bulunacağı tabii idi. Almanya bu vaziyeli çoz İyi bile - ceği için Rusya "le yaptığ: arilaşmanın da © derce esaslı, tafsllâtlı ve sağlam olmasına dikkat mecburiyetindedir. Salisen, Rusyanın İngiltereye kargı Al - manya ile birlikle müşterek bir hrrekete ka- dar gidebileceğini gösterir alümetier yok do- gidi: Meselâ, Almanya İle çokta; i gizli bir temasta bulunduğu halde İngi''eie - Fransa De açik konuşmalar yaçması, bu açık konuş- malar esnasında bile bazan Rus gnzetele — rinin İngiltere aleyhinde neşriya'ta bulun - malâri gibi, Rablan, İngiltere fle Rusya ürasında gon (ki asır zarfında dalmi bir mücadele hall büküm sürmüştür. Dalma, Rusya ılık de - Bizlere doğru inmek istemiş, İngiltere de bü- na mâni olmuştur. O suretle ki bugün Ras - yanm donmıyan denizlerde, dot ö ruya kendisini dünya; gilik sahili yoktur, Rusya, dal mış, İngiltere de kâh doğrudan do: | büvasta onun önüne çıknuztır. Uzakşarkia, © cenubi Asyada, Yakingari nl İranda ve Bofazlarda Rusyayı dalma terenin kar» şısında balınduran bu siyuzet, Iki memleke- G kâh açık, kâh gizli bir mücadele İçinde tutmuştur. Rusya, tarihte birçok defa Prusya ve Almanya ile anlaştığı ve devir devir dost yaşadığı halde, İngülere ie yalnız Cihan Har binin Üç senesi devamınca beraber yürü - müştür. Bu ve bu gibi daha bir takım sebeblerden dolayı Rusyanın İngiltere nleyhine müte Yeocih bir siyaset üzerinde Almanya ile bir | anlaşın yapmasını mümkün görmek kabil. i j “ İgiydirerek, insan süsü vererek hayvanla dir. Bununla beraber, Almaoya ile İngiltere Birbirlerile kapıştıkian sonra Rusyanın | bütün müstakil bir siyaset takib etmesi İÇ zmnli de yoktu. Bunun İçin, anlaşma k da esas Itibarile böyle düşünmekiz beraber, | kati hükümler vermek için hâdiselerin in - © kişafını beklemek te zaruri iL | * Şimdiki halde hâdiselerin inkişafı bu gö- rüş tarnnı teyid lehindedir. Bu hâdiselere bir bakalım: Evvelâ, Rusyanın Lehislan işlerine müda- bale edeceğini gösteren alâmeller çoğalmış- © tar. Almanlar Lah - Rus hududinrma yakls- © şmerken Alman gazeteleri bu taraflardaki © «işlerin bir kısmını Ruslara devir» edecek - lerini gösterir yazılar yazıyorlar. Lehistanın taksimi hakkındaki rivayetlerin tahakkuk | Gelmek zere bulunduğunu zannediyorum. Saniyen, Almanlar Balkanlara el uzatmı - yacakları hakkında Ruslara vermiş oldukları kuvvetle tahmin edilen sözü tutmıya İtina gösteriyorlar. Bu İtinanın bir delili, Alman - İ ların Macaristan harteiye nanrım Beriine davet ederek Romanyaya katiyen dokun - mamak lâzım geldiğini kendisine tenbih et- miş olduklarını göslerir alâmetlerdir. Kont Çaki Berlinden döndüğü zamandanberi Ma- caristanda Romanyaya karşı takib edilen si- yaset daha mülâyim bir şekil almıştır. Kont Çaki Peşteye dönmüş"ve Macaristan yeniden ve Romanya İle anlaşmıya mütemayil bir si- | yasete geçmiştir. İkinci delil ie, Lahistanda- ki asker! hareketin siyasi olan kısmıdır. Bu #iyasi kısım, Alman ordusunun en canub W- elle süratle yürüyerek Lehistan - Romanya hududunu kapamıya çalışmasıdır. Almanlar, “bu gayretin gayesinin, Romanya ile herhan- gi bir ihtlâta mahal bırakmamak olduğunu söylüyorlar. Balisen, Rüsya Japonlarla anlaşıyor. Eğer © bu anlaşma hakkındaki haberler ve yapılan dedikodular böyle devam edene, Avrupada olduğu gibi, Asyada da İngiltereye karşı bir ( komplo hazırlanmakta olduğuna inanmak Jeab eder. Bununla beraber, bu kadar mühim hâdi- #elere tanllük eden bir siyasat inkişafı hak- kında hüküm ve.mekte acele edilemez, Bu işlerin daha çok sürpriz ihtimalleri vardır. | Şu işaret ettiğimiz istikametlerde bir inkişst | çok mümkün olduğu balde bunun aksine sür- prizler de henüz imkân harlelnde değil Mii- lerin kendi hasablarında aldanıp sldanma - dığı hâdiselerin bundan sonraki inkişafları “arasında anlaşılacaktır. Şimdilik işler onun © hasablarile hemahenk bir istikamette gidi - © yor. Biz de bunların alâmetlerini görüyoruz. Fakat, bu gidiş böylece devam edecek mi? O- | ancak önümüzdeki vukuat arasında gö- 1914 muherebesinin hitamından bir yıl evvel Almanya bilvasıta sulh teklif etmişti. Fransız Başvekili Klemanso i. Sonunda da zaferi kazandı. Fransızlar onun mâ. mına ölümünden sonra heykel diktiler, tarihe de adını «za- ferin babası» olarak geçirdiler. Fakat ya -anmasaydı ne diyeceklerdi? Yeni bostan Korkulukları Eski korkulukları hatırlarsnız.'Yarla- larda, ekinleri kargaların şerrinden Kur-! tarmak istiyen çiftçiler, çaprazvari mıh.) Iadıkları fki ağaca eski püskü elbiseler rın tarlaya üşüşmelerine mâni olurlardı. Bugün bu işi, fen sayesinde, elektrikli ve petoekop ismi verilen öletler görmek- tedir. Tarlaya konan karga ve diğer kuş- ların yere inmesile, bu âlette bulunan giller çalmakta, böylelikle hayvanları ürklütmektedir. © mi di Hüllerin “ Mein Kampl,ı filme çekiliyor Amerikan flim kumpanyalarından bi. Tİ Alman devlet reisi Hitler'in meşhur eseri olan Mein Kampf'ını filme çekmeğe karar vermiştir. Film Hitler'in Umumideki askertiğinden başlıylacaktır. Bugünkü vekayie kadar tasvir edecektir. Film tezyifkâr bir mahiyet arzeylemi - yecektir, Başrolü yapmak üzere E von Stoheilm Amer?kaya davet edilmiş- tir. Bu san'atkârın Amerikan prodük -| törleri ile arası hoş olmadığından daveti| kabul seylemiyeceği tahmin edilmekte -| dir... dyo, telif hakkını Amerikada bu J man Alman mültecilerine verecektir. Billürdan keman ve viyolonsel Almanyada billürdan keman ve viyo- lonsel icad edilmiştir. Bu yeni musiki âletlerin daha ahenkli ve notaların hak- kını veren sesler çıkardığı Iddla olun - smaktadır. Eskimoların çene kuvvetleri Dünyanın en adaleli kuvvetli insan -| larından biri de Eskimolardir. Mütead- did araştırmalar sonunda Eskimolarıf çene adalelerinin pek kuvv olduğu,! İSTER İN 1914 muharebesi bittiği zaman Türkiyeyi o büyük felâ - kete sürüklemiş olan İttihad ve Terakki hükümetinin mes'uliyetini tetkik edenler hep ayni hü — «Muharebeye iştirak etmeseydik, memleketimiz altın diyarı olacaktı... Bugün Avrupada gene harb var ve A rem, Başvekilimizin Millet Mecllsinde söylediği gibi: — «Biz bu harbin dışmdayız.» Türk toprağı tehlikeye girmedikçe, Türk taahhüdünün harekete gelmesini icab ettirecek bir vaziyet olmadıkça bir INAN, İSTER SON POSTA & Muvaffakiyet bir leke sabunudur &— ları ölçerek, meşru karbi sonu İnsan herhangi bir işin başarılmasında kullanılan vasıta- ve temiz olup olmadığına bakarak hük- münü ona göre vermeye maalesef henüz tamamen alışmış değildir. Sadece neticeye bakar, muvaffak ölunup olunma, dığını araştırır, gayeye varmak için geçilen yolları da ek. seriya unutur, bunun içindir ki muvaffakiyet en büyük le- ke sabunudur, deriz. Hergün bir fıkra Harbin sonunu görünce Harb olmasından korkan ve harb başlar başlamaz büyük bir cestretle harbe giden eski bir askere sormuş. lar; «- Sen harb başlamadan evvel harbden korkuyordum. Fakat harb bağler başlamaz nasıl oldu da birden bire değiğiserdin?. Cevab vermiş: — Harb başlamadan evvel karşım. da yalnız harbi görüyor korkuyor - dum. Harb başlayınca harbin sonun- deki swihü gördüm ve o yüzden ce - saretlendim. di z i ; i Cüzellik Torhası Yüzüne tuvaletini yaptıktan ve saç | iarını düzelilirdikten sonra her sosye - te kadının düşündüğü şey: «Elbisemi na sıl giyeceğim? dir. İşte bu müşkülü ortadan kaldırmak is tiyen açıkgöz bir Amerikalı vualden tor- balar icad etmiştir. Bunu başlarına ge - çiren kağınlar, hiç çekinmeden elbisele- rini giymektedirler. > ve herhangi birşeyi pek kolaylıkla çe - kip kopardıkları, epeyce kuvvetli mad- deleri dişlerile çiğnedikler! anlaşılmış - tır. AN, İSTER tek Türk nelerinin ikme varmışlardı: bitaraf kalsaydık | Maha şükür muhte- Bugün dâhi diye andığımız, meşhur heykeltraş, ressam, fen adamı Leonar - do la Vinci, zamanda arzuhaliliği meşhurdu. Devrin en büyük adamları, r eminden çıkmış olan istidaları zevkle, lezzet duysrak okur Shirley Temple'in milyonları Holivud san'atkârları içinde en fazis söhret bulan san'atkâr Shirley Temple. dir. Günde takriben 500 mektub almakta dır. Gene günde 1,500 Türk Tirasından fazla para kazanmaktadır. bakması için annesine haftada ayrıca 2B0 'Türk lirası verilmektedir. Shirley Temple'in İki kardeşi vardır. Birinin ismi Jack'tır, 73 yaşındadır. Di- ğeri de 20 vaşında olan George'dir. Temple bir banka di- örüdür. 23 Nisan 1999 tarihinde dün yaya gelen Shirley filmleri en fazla pi- ra getiren san'atkârdır. Sabunla oymacılık yapan çocuk Amerikada Floridada 14 yaşlarında bir çoruk, sabunları oyarak, değme san'at - kârların yapamıyacağı kadar muntazam ve san'ath elisleri yapmaktadır. Şimdi - ye kadar 28 muhtelif devletin parlâmen. o binalarının sabundan mâketlerini vü. cude getirmiştir. Meksikalıların mukaddes ağacı Meksika şehrinde Pueblo'da, bir ağa- em kutsiyetine inanan bir kasaba, se - nenin muayyen bir gününde bayram ya. parak, bu ağacı ziyarete gider ve etrâ - fında din mahiyette rakıslar icra eder- ler, INANMA! bir damla kanının milyonda bir zerre- sini dahi akıtmamak en büyük kazancımızdır, hemde en mukaddes vazifemizdir. Burası muhakkek, memleketlere altın akıtan oluğu da neden aramıyalım? Her ne kadar sağa sola serbest döviz ile biraz öteberi satmıyor değiliz amma, bu, henüz oluk halinde değil, olsa olsa yağ- fakat bitaraf mur damlası sayılabilir.. Kimbilir belki günün birinde olu. iS-VER. un kendisi de bulunacaktır. Fakat onu bulmanın lâfını et- mek kadar kolay olduğuna: NANMAT İle| cektir. Memleketin isşes' Kızıma iyi! Eylül 17 a Sözün kısası İktisadi cephe lüzumu Num, EE Ekrem Talu Mg iseilin de Mecliste dediği gibi: Harbin haricindeyiz. Bu, malüm. Ancak fülen harbin baricinde kalmamız, onun serpintilerinden büsbü- tün mahfuz kalacağımızı da tazammun 'etmez. Bir mahallede çıkan yangın öbür mahalleleri de nasil kıvılcım yağmuru altında bulundurursa, dünyanın bir ta- Ja cereyan eden bir muharebe de taraflarda bir takım aksülameller aper. Bunlar, bu aksülameller bilhassa iktisadidir. En evvel, ithalât ve ihracat durur, Ticari mübadele o müwazeneğini kuybeder. Piyasa az çok sekteye uğrar, sarsıntılar geçirir. İhtikâr baş kaldınr. i ni çü yersiz ve S8, bebsiz korkulara kapılan bir kısım halk şuurunun, muhakemesinin işlemesini ak evlerine öteberi yığmıya, alış veriş etmiye kalkar. Tsleb çoğaldikça fiatlar artar, hayat endeksi İçabuk çabuk yükselmiye başlar. Kendi düşüncesizliğimizin, beyhude telâşımı « zn seyylesini gene kendimiz çekeriz. Sonra da, elceğizlerimizle sltüst ettiği- İmiz piyasada ihtikâr var diye bar bar bağırarak şikâyetçi oluruz. Yirmi beş yıl evvel böyle yaptık. O İvakitki idare de tecrübesizdi. Üstelili İmemleketin 'ktisadi O bünyesi de henüz İteşekkill etmemişti. o Ararmzdeki, fazla miktarda o bozgunculara karşı hükümef organ âciz bulunuyordu. o Hatırası şimdi bizlere utanç veren keşmekeş günleri yaşadık. Bu defa buna meydan vermemeliyiz. Dir kere havayici zeruriye bakımından İyurdumuz epey zengindir. Birçok şeyleri hassaten en Füzumlularını kendimiz ye « “estiriyor, kendimiz yapıyoruz. Buğda « ımız bol; şekerimiz, umumi ihtiyacın #rtte üçünü karşılayor: bezimiz, ku « maşımız ver, Daha, yiyecek birçok mad- deler, kendi topraklarmızda (o mebzulen İbitmekte, Bütün bunları şimdiden, idare e kullanmıya alışırsak, hepimize uzun yıllar yeter de artar bile, Bunun böyle olabilmesi için, hepimiz, gönül birliğile, kendiliğinden ve hemen bir iktisadi cephe kurmalıyız. Hükümet ifesini bilir ve yapar. O, Isafsız ve vicdarisızlarla, bir mevi bozgunculuk de- ie olan iht'kârla milesdele eder ve ede- i tanzim et « mek te ona sid bir va » Biz; valan. lara düşen; israftan kaçınmak; ihti- mızdan fazlasını alıp da ziyan elmos meselâ sokağa atıları her dilim ek» başka vatandaşların rızkından eksildiğini bilmek ve ona göre davran - maktır. Ve gene bazlıca dikkat edeceğimiz nok tslardan biri de paramızı tercihan verli mahsule, yerli mala vermektir. Başka İzamanda da riayet etmeki'ğimiz daş yacu mel .İfeab eden bu nokla kele böyle vaziyet « İlerde cümlemize farz olur, Para bakımından da her vakitkinden ziyade tutumlu almak iktisadi cesheyi kuvvetlendirir. o Harcadığımızı hesabi harcar ve ssgarl hadde indirirsek muh - temel darlık günlerini daha ar gür'ükle karsılarız. Hasılı, bize sirayet etmediği tskdirde diden önlemek için sükün ve vakar daire sinde hareket etmek ve kendi kendimizi idare ve mürakabe ederek hükümetin fktisadt tedbirlerinde ona kendi tasarruf tedbirlerimizle zahir olmak milli vazife- lerimizden biridir, ği Elem Fal Bir Belçika Vapuru batırıdlı Londra 16 (A.A, — Dün gece Manş denizinde batırılmış olan Belçikalı ti . caret ge: in adı Alex Van Opstal idi ve bu geminin mürettebatmı ei Yunan gemisinin adı da Atlentikos Belçikalı geminin mürettebatından 6 ki, şı ağır surette yaralanmıştır. derhal hastahanelede nakledilmişlerdin,

Bu sayıdan diğer sayfalar: