17 Eylül 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

17 Eylül 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Lehistanın mukadderalı SON POSTA Leh topraklarını taksim şayiaları tahakkuk ederse vaziyet ne olacak? pmemmsez ün Leh ordusunun yakın mu- kadderatınm töbi bulunduğu maküs seyirden bahsetmiştik. Yeni ge.| len haberler hâdiselere göre tesbit etti. ğimiz hatları değiştirmemiştir, Fet am va ve yağmurlar gerçi mütenrrızm hare- kâtmı daima batileştirir ve güç rir fakat menetmez. Mütearrızı durduracak olan kuvvet bizzat ordudur. Leh ordu - sunda ise Alman askeri savletine karşı koyacak büyük bir mukavemet kudreti kalmamış gibidir. Onun için Leh ordula rinin geri kalan kısımlarının yakında - belki de doğudan bir Rus ileri hareketi neticesi olarak , teslim olmaları muh - temeldir. Fakat Sovyetlerin Polonya harbine müdahaleden ziyade Polonyada karar - lasan hisselerini almağa hazırlandıkları söylenmektedir. Alman - Rus ademi te - cavüz paktı temelsiz ve karşılıklı ta - vizatsız olamazdı. Çünkü bu paktın hem akdolunduğu zaman ve şartlar ve hem de metni onun hakikaten ve sadece bir ademi tecaviz muahadesinden o z'yade bazı muayyen esaslar üzerine kararlış. tmılmış bir anlaşmadan ibaretti. Amma Ruslarla Almanların uyuşmuş oldukları efasların neler olduğuhu bilemiyorduk. Nitekim bugün de tamamile malüm de- Kildir. Bunlar ancak zamanla ve hâdi - selerin Wnkişafile birer birer anlaşılabi - Teceklerdir. İste bugün azçok tezahür eden Rus - Alman anlaşma esaslarından bir tanesi Polonyanın taksimidir. Fakat alınan ha. berler Polonvenm tamamile örtadas kaldırılmıyacağını gösteriyor. O halde muhtemel teksimin şöyle olması pek muhtemeldir, Evvelâ, Almanya 1914 ten evvelki hu- dudları veriden tesis etmek istiyecektir ki bu suretle Danziz, Koridor, yan! Po- meranya, Pozenan, Karnoviç ve Katoviç mıntakaları tekrar Almanyaya avdet e- deceklerdir. Fakat bu yerlerle beraber, bilhassa Pozenan eyaletinde, milyonlar» ca Tehli de Alman tâbiiyetine girecek - lerdir. Almanyanın Pozenan'ı, umumi - yetle bir Leh eyaleti olmakla beraber geri almak istemesi Almanyanın içine ve Berline doğru büyük ve mahzurlu bir girinti teşkil etmesinden İleri gelir, Bu girintinin miahzurları hem strateji ve hem de muvasala ve iktisad cihetiledir. Eğer Pozenin müstakbel Lehistanda bı- rakılırsa Silezya ile Porneranya ve do « ğu Prusya arasındaki demiryolu ve kara muvasalası fevkalâde dolaşık ve uzun olur, Ancak Almanya yalnız 1914 hududla- rile iktifa etmiyecek ve kendisini eski Avusturya İmparatorluğunun varisi ad- dettiğinden Galiçyayı da almak istiye » cektir. Almanların burasını almak İste meleri yalnız bir miras meselesi değil - dir; ayni zamanda bir takım askeri ve Vasimin gelmesile hayatımda bir değişiklik olacağını lahmin etmiş ve buna üzülmüş - tüm; fakat tasavvurlarım boşa çıktı; bilâkis sevinmem lâzım gelirmiş; çünkü Cahld bey bir parça dümdüz geçen günlerimde güzel ve tatlı tebeddüller yaptı. Filhakika artık her sabah, bir balıkçı kızı gibi yan çıplak bir halda deniz kenarında dolaşamıyordım; buna mani oldu, fukat buna mukabil ken- disi bana yeni eğlencele: tertib etti, Birkaç YAZAN Alman topçuları Leh topraklarında köprüden bir iktısadi hesablara dayalıdır ki bunların birkecını şöylece sayalım: 1. Rus Ukranyası ve Romanya ile doğ.| histenin manzaram takriben böyle ol. Icaktır. Fakat bunun devamlı olması için rudan doğruya hudud sahibi olmak, Emekli General H. Emir Erkilet “Son Posta,,nın askeri muharriri wlelâcele tamir edilen geçerlerken İşte belki bir ay sonra Avrupanın şar- kında yeniden vücude gelecek olan Le- 2. Galiçyanın petrol kuyularile ma -| Almanyanın İngiltere ve Fransayı yen. denlerini elde etmek. 3. Macaristanla Romanyayı Lehistan- dan ayırmak. 4. Müstakbel kücük Polonyayı da şi. mal, garb ve cenubundan kavrıyarak a- vucu içine almak. Bunların basit bir mütaleası bile gös. terir ki Almanyanın oLehistanda takib ettiği hedefler Danzig ile Koridora inhi. ssr edemezdi. Rusyaya gelince Lehistan esasen baş- hea onun toprsklarile vücud bulmuştur. Fakat merkezi Varşova olmak üzere bir ücük Polonya bırakılacağına göre ağ“ k İebi ibtimal, Lehistanın Riga sulh mu -İdan verilmiş olacaktır. Sovyet ahadesile 1920 de Sovyet Rusyadan ko-|nın - elbette tavizler mukabili - Japon-|—kim bilir nasil bir hisle — birdenoire sap - pardığı şark vilâyetinin Rusyadan iade-|ya ile vâki yeni mesi Tâzımdır; yoksa bütün bunlar buz üzerinde yazı yazmağa benzer. Bundan başka diğer bir mesele daha ortaya atılmış oluyor ki o da Sovyet Rusvanın velev 1920 den evvelki vlâ . yetlerini işgal için olsun Lehistana şark- tan girmesinin batı büyük demokrasi devletlerile onun arasında bir harb se - bebi olup olamıyacağıdır. Fakat eğer Fransa ve İngiltere, bu yüz den, Almanlara yaptıkları gibi, Sovyet Rusyaya da harb ilân ederlerse işte o zaman harbin umumilesmesine ve dün -| yanın 1914 : 1918 de olduğundan çok ds- ha beter olarak kana boyanmasına mey. Rusya » uzlaşmalarının hedefi sile iktifa olunacaktır. Bu meyanda Vilsİböyle bir vaziyet husulünde arkasını ko- na'nın da Litvanya'ya dönmesi muhte -İrumaktan ibarettir. meldir, E. Erkil DAĞLARIN EPRAR ( defa, ya bir kira otomobili ile, yahud da ken-| verici kelimelerinden sonra artık onunla 60-)beyin kıyıda duran kotrasına e kadar büyük disinin kullandığı tek atlı a'abasile civarda gezintiler yaptık. Bana şehrin en güzel köğe- lerini gösterdi. Bu gezintiler haşuma gidiyor- du ve Cahid beyle beraber sokağa çıkacağım #amanlar, eski günlerin intikamını simak Için, tuvaletime çok itina ediyordum. Bir gün bunun farkına vardı, dudaklarında ilk defa gördüğüm tatlı bir tebssslimle: — Bu ne zarafet küçük hanım: artık si - kağa çıkacağım zamaa gülünç göninmekten korkmuyor, daha serbest hareket ediyordum. Bir sabah, kabvaltı ederken vasimin yen- bir hasretle buktığım bildikleri için alay ediyorlardı; fakat ben artık bu şakayı fark «decek haldie değildim. Sezincimdei çılgına gexile kaş göz işaretleri ederek gizli gizli yü-İ|dönerek yerimden fırladım, gayri iheyari bir iüştükleri nazarı dikkatimi celbetti; için yalan söyliyeyim, buna bir parça dim da... Hislerimi yüzümden okumıya &) kın alan Cahid bey bu teessürümün farkında olmuş olmalı ki, ayni gizli gülüşle yüzüne sinle beraber sokağa çikmak için yanınızda | baktı. kilerin kendi giyinişlerine çok itina etmesi lâzım gelecek... dedi. En büyük iltifatlardan daha büyük olan bü söslere yüzüm kızardı, Vasime bakarak makeuk bir sesle sordnm: — Benimle alay mi ediyorsunur? — Hayır Semiha, hakikati söylüyorum, Bir sene içinde zevklerinde hasıl olan tebeddüle eldden hayran öldüm ve seni bu yüzden teb- rik ederim. Artık seninle, bilâ tereddüd her yere gidebilirim. Hangi elbisenin ne zaman — Seni hiç hoslanmıyacağin bir yere gi türmek istiyorum Semiha, Mutlaka resmi bir ziyaret olacak. — Hayır, pek resmi deği. —”ı1m Nahide hanım buruşuk yanaklarını gere- rek gülümsüyordu: — Ben! üzmekten sevk duyuyorsunuz aizt Sesimdeki hırçınlıktan u'anarak önüme baktım; fakat elimdeki yağı ekmeği ağzıma götürmeden duruyordum. Biraz dokunsalar #iyileceğini pek İyi öğrenmişsin ve geçtiğin esvablsrm hepsi sade olduğu kadâr zarif — Teşekkür ederim efendim; bu sörleriniz benim üstümden ağır bir yük kaldırdı. Hakikaten de öyle oldu. Vasimin cesaret ağlıyacaklım. — Seninle bir kotra gezintisi yapmak is - tyorum Semiha amma bundan hoşlanmaz- gin diye korkuyorum. Benim denizi ne kadar sevdiğimi ve Cahid hattâ, | hareketle Cahid beye koşup ellerini 'ustum. — Sahi mi? Beni kotra ile mi ger'irecek- siniz? Ah ne saadet! vasimin yeşil gözleri sonsuz bir şefkatle yüzüme daldı; dudaklarındak! tebessüm ge- Bişledi. - Evet Semiha, Muharrem ağaya kotrayı hazırlamasını tembih ettim, birazdan çikar; gezeriz. Hava pek güzel. E£evinçle ellerimi çırptım: - Ne iyi! Ne yil Nahide hanım bu sefer açıkça gülüyordu. — Aklın başından giti! Semiha, şayın: 1p- sene! On yaşındaki bir çocuk gibi taşkınlık gös- terdiğime mahcub olarak tekrar yerime o - turdum ve ekmeğimi yemiye koyuldum. Bu hareketimle ciddi ve ağır başlı vasimi kiz. dırmış olmaktan korkuyordum amma onun da bugün neş'esi üstünde idi. — Karnını iyice doyur, deniz havas iştiha. Bl açar da acıkırsan karışmam! “İnk göstermiş. kend. velinhd'ne, böle gid - “an Pasta nm tefrika 93 YAZAN: * ZİYA; PAYIRZ Eski ve yeni hükümdar! YENİ PRDİŞAM nenize terke iiyoum. Ne Yapalım. Saltanatı Musa Paşa im A' Moliz Hünkâr safra - kalmamız, mn « kadder değilmiş.. Mefaimi, zatı hümavunu « nuzun himayesine tevdi ediyorum Ve bade- ma, salta, ygusile en edna bir hare - ıma da Kur'anı Mübin Üzerine yemin eptiyorum... Bilirsiniz ki gizi severim. Bu Anedek, hiç bir yüzden kırıp İn- citmediğimi zannederim. Buna binaen, gu nazik zamanda, alize birkaç siz sövlemek ig- terim... Cenabıhık şahiddir Oki, saltanaf devrimde, ân devleti aliyenin ve şu illeti netibenin terakki ve tanlisinden aşka bi? şey düşünmedim. Ne ettim ve ne Işledimse, sında, büyük bir sabırsızlıkla, yeni Padişah (Sultan Mustafa) yı bekliyorlardı. Halbuki aradan dakikalar geçtiği halde, otu yeni (Şevketlü!, bir türli ortada görünmüyor - du. Musa Paşa ile Ata Molla, telâş içindeler - di. Çünkü, zuhur edecek olan herhangi bir aksilik, bu radrteye kadar getirilen işi, al - tüst edebilirdi, Ata Molla, artık hiddetlendi. Kapının ö- nünde, el pençe divan duran harem ağıla» rına öfke ie; — Bre, ağaları. Varın, baki; O Bultanı|kâffei hüsnü nı Ancak, bü ma - neveah hazretlerine. biran evvel, kudüml|kamda, dost ve farkedememi » #evketlerine muntasırız. Biraz tez buyur -| şim... En'am ve ihsana garkettiğim bir ilen Bunlar. ite bir topa'ın, encam beni ba hele getire » Diye seslendi, ceklerini aklımdan geçirmemiştim. Onları, Fakat tam haremağaları, ok gibi dişarı - ele ederim. Si de, böyle yüzl yâ fırlarlarken, içeriye kızlar ağası © girl, |dost, içi diişmen olanların şerrinden espe Şu anda nüfuz ve kudre:leri Padişahtan daİmesi için Cenabı; Sal üstün olan ihtilâl müret Önünde | tanatınız, ıda âyet, ve yerle beraber temennah ederek sandetle cülüs buyurun, — Bahibi devle etendilerimiz!. MAkanı| yedi Ve, kolarmı açarı / mahld hazretiari, velahd dairesini | teşrif benn e Merek WEE mimiyetle, yeni padişahı, kucaklayıp &ğmek istedi, Fakat, şu anda kalbi saltanat bizede çar- Pan. ve bir saniye evvel, Osmanlı otahtina oturmaya can etan yı dişah. övle bir hâleti ruhiye içinde idi ki, 3 üncü Semin içi yana yana söylediği © süzlere ehemmiyet vermedi. Kendisine acılan samimi kollara da, çok soğuk ve telişli bir hareketle mu - kabele gösterdi. 3 üncü Sellen, bu istiskal karyısında, sar « sıla sarsıla, vezlahd dairesinden ayrıldı. Hün kâr sofasının yanındaki dehlizden gecerek kendi dairesine doğru yü eğe başladı. (3 üncü Muradın geç'd yeri) hiize gelince, birdenbire başı sa « ğa çevrildi. Açık duran kapıdan, Hünkür s9- fasının haşmetli ve bu hasmet icinde başba- şa verip oturan Musa paşa ile Ata Mella gös züne Hllgti. 3 Ürcü öelim, bunları görür görmez o de- recede büvük bir heyecana kepıldı ki, duraladı, İhtimal ki içeri girip, (yüzlerine tükürerek. Bedbahı Sultan Selim, saltanairer. fera - a SA ke - tat edip de harem dantsıne grer girmez, Akçak balnleri Beni bu bale getitdi Coğrmca velinnd dairesine g li, ten sonra, barışı girip oturmaya da mı cör Baska Padişahiuin devr.nus, bu de yenin | 0t ettİNİZ?.. cemir Şumaklıklı kapısı dalma sımsıkı ki -| Diye, bağırasak'tı. . Fakat, biç bir hare - 3“ »ulunur. Hattâ, n koca dem kiz;din | kette bulunamadı. Sadece, sararmış çehre « SLAM” dd tarı gerilerek dudaklar: kı - Farıt 3 üncü Selim, büzük b: (Çeşmeli sofa) ya dnldi O- 1 sola) yı dolaştı. Tabi kas detli bir tazyika lüzum görmemişti... erek pısından, Valide taşlığına çıktı. Mıçkıra hige Vebahd Şehimde Mustafa © 7e gerek | kıra ağlayazı saraylıların arasından sessizce çocuk sayılacak bl. yaşta bulunun şensade| geçerek, dalrasine gidip kapandı. Mahmud, büyük bir kayıd altında değiller- k di. Hattâ ara s'ra, Lâle bahçes'ne, Bağdad Kasrına, Sinanpaşa köşküne çıkıp gezetler-| Yeni padisah, büyük bir sevinç içinde idi, Gerek (las bilada) saray erköni ie devle$ iricaline ve gerek (Aksğnlar kapısı) nm ğ - İnüinde halka yapılan (biat merasimi), çok parlak geçti, O gün, (Cuma? idi. Bütün işler olup bi - tinciye kadar, öğle namamı vakti gelmişi, Sarayın (İlâryeri) nde ve diğer top ba « #aryalarının bulunduğu yerlerde, toplar atis İiyor.. Selimiye kışlasının önünden. Dolma- İbabçe sahiilerinden, Ortaköyden Salıpozan önüne kadar sıralanmış olan 'Beylik peri)» lerde bembeyaz dumanlar yükseliyor. bü - tün İstanbul ufukları, tarrakalarla inliyor. du. buyurdular. Şehriyari cedid elendimiz hâz- zetlerile mülâkat (o buyururlar Hele bir mikdar daha meksü âram buyurulsun. Dedi. Ata Molla, bu haberden sen deterer'e şöp- helendi, Hemen Musa Paşanın kulağına Bilerek: ie 06337. Sabık O hükümdanu, Jânik padişah İle bu gina mülâkalı caiz değidir. Sakin bir mekrvâi olmasın, Diye, dahn fazla telâş gösterdi. Musa Paşa, köse sakalını kaşiysrak gü- Yümsedi; Müsterin ol, mev'âna. bu âriz küsenin fendi, artık Sultan Selimi yendi bundan sonra artık ateş olsa, yer yakar. Dışanda, Üç bin leşker, pürsi » Jâh durur. Enderen Ocaklı İle damuştur. Bostancıların İse silânlarlı alınıp (o kâmilen| koğuşlarına doldurulmuştur. Gayri, ne telâş buyurursunuz. Diye, mukabele etti. * DR kadar bicerab- ai, 3 üncü Selim, Veliahd daires'ne girdiği za man, orayı telâş İçinde buldu. Bütün dolre halkı, oradan otaya koşuyor, yeni Padişa - hi hazırlarıp dışarı çıkarmak £ İçle, herkes meşgul görünüyordu. | Yeni Padişah, o kadar büyür bir meser - ret içinde Idi ki, sabık o hükümdarın içeri! girdiğini farkedememişti. Ancak, 3 üncü Se min —daha bâlâ hâkimiyet azamete Ul- reyen— ümirane sesi, onu Iksz etti Daha beş on dakika evvel (Şehinşam Ci- han) ünvanını taşıyan. fakat şimdi, bir En- derun ağası kadar bile kiymet ve ehemmi- yeli kalmıyan $ öncü Selim, melfil nazar - larım etrafa gezdirdikten sonri - Aziz yeğenimi. Zau O hümavunanuzu tebrike geldim. O anda, oütün odayı, derin bir süküt istilâ etti. Geniş da'ı Hud kumaşından entarışi- nin Üzerine, Fıymeriar tir Jâhuri- gal sar - mskla meşgul olan yeni (Padişahın rengi Sokaklarda, tellâllar dolaşıyor" — Devlet ve hükümet, Sultan Hânındır. Nidaları, kulakları çınıatıyordu. Halk, 3 üncü Selimin sukutu ile Dürdün- cü Mustafanın eülüsundaki mananın şa - metini anlayamıyordu. Evler, sokaklar, mey danlar, kandiller ve fenerler, aynalar ve a» viseler, şallar ve bayraklarla © donatılıyor. herkes, cülfs şenliklerinin neşesine hazır « Janıyordu. (Arkası var) mağrur, müleazzım ve fevealâde ciddi adam dı amma şimdi artık bu gahsiyetin arkasında, öl müşfik bir kalb taşıdığına inanıyor» Mustafa sarı kesilerek gözlerini, ameaza'le'nin goz. lerine dikti, 8 öncü Helim, sesi beveran ve İziitabdun Mitriyerek, sözlerine devam edi: — Kendi rızam le, enimmatı, zatı şötın Onunla beraber yaşarken, biç farkında el- madan, büyük istifadeler ediyordum. Kütüp- hanesinden seçtiği kttabları bena vETİYON, bu kltablar hakkinda benimle konuşuyar, yanlış anladığım noktaları sükünete izah ediyordu. Nahide hanımın İyi tehsil görmüş bir ka- Bir saat sonra, arkamda beyaz kolsuz el-| Sn Olduğunu söylemiştim. Bazan biz yı bisem, başımda "kırımızı benekli eşarpımıa | odasında başbaşa oturup iş işlerken Cahid Cahld beyle beraber kotraya bindim. O da | 267 Yanımıza geliyor, okuduğu kitablarda beyaz ketenden bir pantalon ve lâeirerd bir | hoşuna giden bam pasajları ona tekrar ede süveter giymişti, yordu. Hava fena olduğu zamsnlarda Cahid z; Bine yünlü bir hırka öldın mı küçük|beyin bizim odamıza inerek güzel hikâyeler kız? okuduğu, gezdiği, gördüğü yerler hakkında — Evet aldım, merak elmeyiniz. bine çok enteresan hikâyeler anlattığı da olu» Ne güzel, ne harikuldde saatler) Beyaz mar | Yordu. ti kanadlarını açarak mari denizde uçarken başımın nl duyuyordum. Kotra "le ik defa gezdiğim © günün halırasını ömrümün sonuna kadar muhafaza edeceğim. Ondan sonra sik &ik, bu gezmeleri tekrarladık, Bazan vasim sa - bahları öğleye kadar evin “İst katmda'i oda- sına kapanıp çalışıyor, akşama doğru kotra- ya biniyor, bazan de erkenden denize açıla - rak öğleden sonrasını çalışmıya hasrediyor- du. Beni yanına âlmadığ? #amanlar pence - remden onun denizin suları üzerinde kayıp onun avdetini büyük bir helecanla beklerdim. Cahid beyle ayni dam altımda yaşamı nde sonsuz bir saadetin kaynaştı-| den biri de İngilizce der: Onun bende alâka ile takib ettiği şeyler. erimiş tamburum- İdu, Mer gün mutlaka bir Iki saat bunlarla meşgul olmamı ısrarla lstiyordu, Hattâ biz gün: — Yoksa kotra gezintilerine veda et! Diye tehdid bile etti Maamafih, bütün bunlara rağmen onda bana yabancı kalan ve anlıyamadığım birçok seyler vardı. Meselâ, bazı neşeli gittiğini Içimde büyük bir hasretle seyreder, | çok düşünceli, hattâ m günler bizimle konuştuktan sonra gezmiye gidiyor ve vu bir tavırla ay- det ediyordu. Bazan da onun yengezile büş başa verip çok üzüntülü bir mükülemeye dal- alışmıştım artık;. onun varlığı beni eskiden | dıfını görüyordum. Ben yuklaşınca susuyon olduğu gibi sıkmıyordu. Pilhakika o, müstes- |lardı. Bir gün yengesinin ona. BA bazı saatler haricinde gene her zamanki| (arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: