20 Ocak 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

20 Ocak 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

#—-FONTFLECPP F —20 İkincikânun 628 İtalya ile Almanya Milletler Gemi- | Avusturya, yetini yıkmağa çalışıyorlar — | Macaristan ve Avusturya ve Macaristan Ce- Iİalya nevreden ayrılırsa Berlin-Roma vüetler cemiyetinin en ziyade mihverinin ekmegine yağ sürülmüş olacak.. İsinin arasında bulunanların da Ber- ları Jâzımgeldiğini İtalyanlar söylü- yorlar, Onun için meselâ Avustur « yanın, Macaristanın Almanya - İ- talya dostluk zincirinde birer halka teşkil etmelerini zamanı geldiğin - #Devamt 6 ncı sayfamızda) 1866 dan 1875 € kadar Monet, bir mimari arzeden peyizaj'le uğraşma- ga başlar: Meselâ, Parise aid man- İzaralar, aslında feza — dahilinde bi |hacimleri olduğu halde, fırça altın- da-göze sadece bir kesafet halinde İgörünürler. Artık, Monet. sehpasını önüne gelen yere kurmağa, eşya ve lin - Roma mihveri ile beraber olma- den bahsediliyor. Şimdi hatıra eski | faydasını gösterdiği bir - memleket İvarsa o da harbden sonraki Avus - İtürya oldu. Avuslurya imparatorlu- İğu umumi harbden sonra dağıldı, |parçalandı. Enkazından konu kom- şu istifâde etti, bunlara yeniden can geldi, Fakat ortadâ küçülmüş bir a- vusturya kaldi. Bu mömleket harb- İden sonra mağlubların en - ziyade buhrana uğrıyanı oldu. Almanyaya iltihâk etmemesi için başta Fransa olduğu halde galiblerin (Devamı 6 ncı sayfamızsaj LAi n iniben bi eai l eeei li eaniyinmii ei b eai ea ea BN AYA SN BUNNANANE KÜKÜ aNN mametimeni ni aei ee San'at Bahisleri Resmin Büyük Şahsiyetlerinden Cloude Mon İHİKÂY Üa söerenesa ea vevai1Nb TU ae A ae ea üDN nn dEN be nni eiineni v gae üN aa ea Kadınlara inanamam (Dünkü sayıdan devam) Yazan NUSRET SAFA t KUN COŞKUN Yalnız şunu ilâve edeyim ki, ço - FT sasen onlar aşklarının mükaddem€ Sinyor Musolininin dâm di -Pestede dans ederken | Romadan yazılıyor: — Budapeştede toplanan üç devlet konferansı -İtal- dıktan sonraki neşriyat hayli hara- retlidir. Roma ile Berlin arasındaki tablat manzaraları arasında. tercih- ler yapmağa başladı, bizi. garib bir ödise ile karşı karşıya koydu, Empresyonizm iddiasını taşıyan bu |hâdige tam bir realizm olduğu halde ya, Avusturya ve Macaristan- dağıl- İrwalizmden epey uzaktır. Şe'niyetin tesirleri arasından, ressam, siyahı kal dırarak, geçici olanı daimi olana, zi- İcuklar Onunla böyle başımın alıy, herkesten uzak yerlere küçışımız, si- ze şahsiyeti — hakkında - yanlış bir fikir vermesin! Gayet ciddi, na- muslu bir kadındı. Amma diyeceksi- 'niz ki, ciddi ve namuslu bir kadın tek başına bir erkekle motöre binip laçılır mı?.. Böyle düşünmekte haklısınız. Bir sine yanlış bir isim vermiş bulunu” iyorlar, aşk yerine arkadaşlık dkyâ lar, Ben erkek gibi bir kadınım. siyetim beni sizler gibi serbest şamaktan hiç bir zaman alıkoya! mıştır, ve koyamaz da.. Şakir Cemil başını salladı; — Bana böyle dedi. İnandım. 1 tanıştığımız gün ayrılırken serb anlaşmaya göre her iki hükümet başs kâlarile görüşür, konuşursa biribir. lerine haber vermeği taahhüd et * mişlerdir. Onun için meselâ bir iki ay evvel İngiliz Lordu Halifaks Ber- Jine gittiği zaman orada ne konuşul- muşsa Roma'ya haber verilmiş; de-. ya ve havayı'havanın ve ziyanın yi kadığı cisme tercih eder, Fakat bu guretle zaruri olarak bir bahane ©- lan şe'niyet yerine bir nevi «peri â- İlemi» ortaya konmuş olur. San'ate İkâr açık havada vöziyeti itibarile Caürbet'ye çok yakındır. Fakat, çok İkısım kadınlar vardır, gayet namur- |bir tavurla elini uzatmış: ) Tu, gayet ciddi, gayet kapalı görü - nürler, fakat saman altından yürüt- medikleri su yoktur. Bir. kısım ka- dınlar da vardır ki, görür görmez on-|çini ü intı yapacağım gün, çekine, çekinti İları 'derhal hükmünüzü verirsiniz. — Sizinle iyi arkadaş olacağımıf || sanıyorum, Şakir bey, demişti. K Arkadaş olduk. Motörün tecrübür benimle beraber gelmek isteyip # | niyordu. Şimdi de İtolya hariciye hükümeti İtalyadan — öğreriiyordu. Peştede ne konuşuldu ise tamamile İlışmaya alıştırdıktan Berlinin malümatı altında konuşul- |karşısında yapılacak intihabları da aşar, keşiflere başlar. Meselâ, Mo - İtalya ile Almanya arasında hu- İnet tamamile budur, ve - eserlerini 1Devamı Grmc1 sayfuda) müştur; diyorlar, yerlerde ondan ayrılır. Aynt bir an nazırı ve Sinyor Müusolini'nin dama» İiçinde tabiat ona aralarında intihab dı Kont Ciyano Peşte'ye gittiği za- (yapması icab eden bir çok hususi « man orada ne konuşulduğunu Berlin 'yetler arzedebilir. San'atkâr kendini bu'nevi bir ça- sonra, tablat z AA YE'R U | KMi GA Şamsiyeli kadın “G. Hakikati, hakiki faciayı senelerden sonra anladım da kalbim param parça oldu. Kardeş nikabına bürü- nen bu herifin dünyanın en <cebin, en namerd, en mel'un bir yaradılışı olduğunu nereden bilirdim?.. — Anne. Bu kızcağızı mektebe gönderelim. Ber halde evde oturtmakla yazık ediyorsun O geceden sonra, ağabeyimin her günkü sözü bu oldu. Hanımefendiyi her görüşünde beni meklebe göndermesinden bahsediyor: — Vicdanın mutlaka mektebe gitmesi lâzımdır. Cahil kalırsa sana beddua eder... Diyordu. Ben de mektebe gitmeyi çok- istiyor, okumak için sonsuz bir armı. duyuyordum. Küçük bey anneme mekteb bahsini ağınca ben de, ağabeyi- min gözleri içine bakar, ne söyliyeceğini heyecanla bekler; bazan yalvarırdım: — Anneciğim.. Anneciğim.. Beni mektebe gön« Nihayet bir ay sonra mektebler açıldı, ben mek- tebe devama başlatıldım. Bundan sonra, her sabah sevine sevine analığı- mın elini öpüyor, mektebe gidiyordum; — akşamları da neş'e içinde konağa dönüyor, büyük bir istek ile ertesi günkü derslerimi hazırlıyordum. Büna, bütün ev halkı da çok memnundu. Bazan, ağabeyim de yi- me beni odasına alıyor, derslerimi-dinliyor: lan Aderin filmlerini gölgede bırakan bir şaheser KARTACA — MUHAREBELERiİ| — — Sinemacılık tarihinin ee MUAZZAM filmi, - Hakikt | 100,000 Figüran, 10.000 atlı asker, - 3DO muharebe FİLİ | 50 yelkenli tarihi harp gemisi TÜRKÇE SÖZLÜ Bu Akşam iPEK - SARA Y Sinemalarında Birden Başlıyor Programa ilâve olarak : ÇİN SULARINDA JAPONLAR taratından Amerikan PANAY zurhlısının balırılması (Türkçe Sözlü) ve Yunan — Veliahdının A! a evlenme — merasimi, BK Dedikce - yanaklarımdan, alnımdan öpüyet ve Nâve ediyordu ü »- Dahâ çok çaliş... Sene ortasına doğru annem birdenbire hHhasta- landı, yatağa düştü. Hele, hastalık uzadıkça konağın ahehngi de bozuldu, neş'esi kaçtı. Nihayet, hastalığın üçüncü ayının sonlarına doğru bir sabah: Fecirle beraber konağın içinde yü- rek parçalıyan bir feryad koptu. Yürekleri burkan bu feryada ben de uyandım, yatağımdan fırladım, dışarıya koştum: — Ne var?.. Ne oldu?. — Hanımefendi. öldü!, Dediler.-Beynimden vurulmuşa döndüm; gözle- — rimden sel gibi yaş bozandı. Çığlıkla karışık bir ağ- yarı kapalı gür ağlıyor; - — Hanımcığım sen niye öldün?, layışla hanimefendinin odasına girdim. Beyefendi, küçük bey, dadi, doktor ölünün başında idiler. Bey “ elfendi zayif, solgun bakışlarını ölünün yarı açık, kalan gözlerine bağlamış, hüngür hün- Diye inim inim inliyordu. Bu kadın, sağlam ayakkabı değil.. Bilâkis işte, bu tip kadınlardan ço- ğu da gayet dürüst ve namusludur- lar. Bentmki'de böyleydi. Plâjda yarı k dolaşmasına, benimle bera- ber motöre atlayıp Baatlerce deniz ortasında gezmasine rağmen İnaa- na ümid verecek, insanı açacak en küçük bir harekette bulunmuyordu. Felsefesi göyleydi onun.. — Cinsiyet farkı erkeklerle kadım- ları sıkı sıka arkadaş olmaktan mea ledemez, eğer kadın ve erkek dost- lukları şayet bir müddet sonra ma- hiyetini değiştirir, — arkadaşlıktan, sevgiye kalbolursa, bunu iki tarafın JEANNETTE İstanbulda kırmıştır. HALKIMIZN ARZU MELEK Yunan — vellahdının a narin yapılı, kil çesinde sanki bi balmumu sarısı Ben de o sa — Anne.. Anne., Sen de öldün ha?.. Analığımın hızlı gidiyordu. Senenin En Güzel — En Nefis — Şahane ve Muhteşem Filmi ATEŞ BÖCEĞI gösterilen bütün filmlerin muvalfakiyet rokorunu sinemasında gösterilmesi uzatılmıştır. Programa Ilâve olarak * Çin sularında batırılan Panay zırhlısı ve izdivaç merasimi v. s... Bir saniye ölüye baktım: Müthiş, Annemi Kit lev sütunları tçinde birdenbire yok eden kudret ” slığımı da erite erite mahvetmişti. Bu şen, Şifİ gövdesi üçte bire inmiş, hafif kırmızı dalgalı YE tırdım, kendimden geçtim: e hemeh hemen toptan aldı, götü i içli ve sar'alı bir derde tutuldu; küçük bey çof celer eve gelmez oldu; dadi bizi bıraktı, GözteP'') eski hanımlarına gitti. Hele, biraz daha göçüyor, ömrünün sonuna doğrü temediğini sordum. | Tereddüdümün farkında olmuşt | — Niçin çekiniyorsunuz?. — DiT| cevab verdi. Arkadaş değil miyiz? | Uzatmıyalım çocuklar.. Bu kad İnm da ağır baştıhığina kandim. Yi ni inandım. O kadar ciddi ve namtf lu gözüküyordu ki, motörün dar Bİ” Devamı 6 ıncı sayfamızda YARIN: BURMALI SÜTÜN | ANLATIYOR Yı İLE | MAK DONALD ve İSRARI ÜZERİNE YALNIZ bar, hastamizaç kadın Azrailin ir gece içinde eriyivermiş. Ufalii kesilmiş. niyede başımı ölünün başına yak? ahenk, dü dü, . Bi ölümü evdeki neş'e, beyefendi her # Fakat, beni de çok seviyor: Doktor kurtaramacığı bir hastaya bir hasta da- ha arkadaş etmemek için ölünün üÜzerine kapanan ve kendinden geçen biçare adamı teselliye çalışı» yordu: — Beyefendi, sizin için bu kadar teessür iyi de- ğil, kalbiniz var... Ömer bey de, pijamalı hali ile karyolanın di- binde bir minderin Üüzoerino çökmüş sessiz ağlıyor, büyük, beyaz bir. mendile göz yaşlarını siliyordu; bitkin ve kendisinden geçmiş clarak... — Sen hanımın görümüzün önünde bırai canlı hatırasın... Diyordu. Bu içten gelen derin bit şefkat Ü idi. Bunun içindir ki, bana çok ehemmiyet Vef? — Hanımın ruhu müsterih olsun. Diye bilhassa tahsil ve terbiyemi gözetiy”” 4 Yine, bu tesirle ikinci senede beni mektebe 18877 mecesni talebe yaptırd.. Kendı ismini de ban! di: Vicdan Hidayet.. 4 (Devam avar)

Bu sayıdan diğer sayfalar: