24 Ocak 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 6

24 Ocak 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

€—SONTELCP PF 24İkincikânuno28 AKŞAMCILAR! sam aa aei nnn d - , -İ20—- JESKİ bir akşamcının defterinden) Osman Cemal Kavaılı Kayıkda uyuyan sarhoş: “Am- mada erken kalkmışım... nerede ise güneş dogacak 4.,, diyor !.. Deniz kenarına geldikleri zaman |zarası birdenbire değişmiş... Burası Abdi beyin arabanın içinde'yeniden İsözde Büyükada olmuş... gvzlfri kapanıyordu. Oradaki kah- | Ak sakallı mümeyizden başka her venin bahçesinde çay içmekte olan İkes sinsi sinsi gülüyor ve yalnız mü- evrak muavini bunları görünce köş- |meyiz o sahte ciddiyetini hiç bozma- tu ve Turhanla ikisi birden Abdi be- İdan onu dinliyordu: yi kollarından tutarak arabadan in- | — Ey... Daha sonra Abdiciğim? dirdiler, zavallıya oradaki kahvenin | — Daha sonra... Ben biraz telâş, bahçesinde de beş altı duble daha yu-|biraz da korku ile... Sizi burslarda varlattıktan sonra onu orada tekrar |ararken karşıma biri çıkmış... Da- sızdırdılar ve daha sonra da garson- |ha sonra bir bahçıvanla karşılaşmı- lardan birinin yardımı ile üç kişi İşım... (Abdi bey burada şaşırır gün« birden salla sırt edip getirdiler, tıpkı' düzün orada uyurken görmüş oldu- gece olduğu gibi boylu boyuna san- |ğu hakiki bir başka rüyayı buna ka- dalın içine yatırdılar. rıştırır) derken ben bahçıvanla ko- * Nüşürken orast bir deniz olmuş ve O akşam Abdi bey akşam gün ba- İdenizin içinden sırma saçlı bir deniz tacağıma yakın ancak uykusundan u- |kızı çıkmış; bu kiz gelip boynuma yanabildi. Arkadaşları ona takıldı- isarılırken... Adelâ olmuş... lar: Evrak muavini: — Biraz daha uyuyaydın yahu, er- | — Bahçıvana kadar her şey doğru ken kalktın? amma Abdi bey, oradan ötesi, deniz Abdi bey alık alık etrafına bakı- kızı filân martaval! narak: — Vallahi değil, hattâ kız boynu- —;;;n—ı' ü yahu, neredyse gü- (ma sarılıp ta Adelâ olunca... Ben de neş 1 İkendisini öperken karşımdaki ihti - Ötekiler gülerek: yar hınçuğ: bizim Turhan oluver - — Ters söyledin, Abdi bey ters! Ne- |miş.. Daha sonra bizim kalemdeki rede ise güneş doğacak değil,bata - |Arabkirli odacı Süleyman ağa... cak, batacak! (Devamı var) O yine onların ne demek istedik- lerini anlamıyarak: — Bu gece amma da uyumuşum burada yahu! Birisi: Yezean : Mısırda yeni Ordu teşkil Ediliyor (4 üncü sayfadan devami | | Hangi burada? | Bir : — Sen burada gece pek uyumadın, sen burada bugün gündüz bir kıyak uyku çektin! — Ne gündüzü! 'Turhan ona koca bir bardak buz- lu suyü dayadı. O, sayu çekerek: — Hay ölmüşlerinin canma değsin Turhancığım, su gibi aziz ol yavru- cuğum! hafaza etmek üzere Süveyş kanalı- inın müdafaası için o mıntakada bir İngiliz kuvveti bulundurulmaktadır. İngillere ile Mısır arasındak! mua- hedeye göre İngilizler kanal mınta- ındaki askerlerini de geri çeke- ceklerse de bu ancak Mısırın kendi kendini tamamile mütlafaa edebile- cek bir ordu vücude getirebilmesine İboğtıdie: Mosirda yeni ordü töşkilt | üzerine yeni subaylar yeliştirilmek- | tedir. Bu resimde genç Mısır subay- larının krala sadık kalacaklarına ye- — LAla t d Gt süyelük Şör-” Fo şanştöri gölülüşküdir: düm bu gece ben burada... Akşam- dan rakı ile mezeleri pek fazla ka- j Yalnız .gîüzel çırdığımdan olmalı! Sabaha kadar bi ler... gölüşürlerken Mmümeyiz Olmak kâfi değil 4 Tar? rorfartın devami raştınırken böyle ilk hatıra gelen in ağız çarpışması gibi sonradan alışılmış bir takım halleri sayıp dök- ijmeğe başlamaları çok mânalıdır. Genç bir kadın görüyorsunuz ki lâ- -a GRĞ Tciri Drkdlr |kırdı dinlerken bir elini şakağına gö- türür, yüzünün bi i Ü- anlatayımı Bilmem ki... Hem de hep- lur Diğesi de W:'_’;::;m_ Si iyice hatırımda kalmamış ki... (.0 ve orada bir çükür yapar ki en Meselâ... Şey... |güzel bir çehre bile böyle değişik - Ben bir aralık nasılsa kendimi bu- İliklere dayanamaz. Çehreyi lâstik rada uyürken yapyalnız bulmuşum, 'gibi ezmemeli, büzmemeli. Daima sizler hep savuşmuşsunuz buaradan, |tabij hali, olduğu gibi muhafaza et- Sonra bu çadırlar, bu eşyalarda bu- İmek lâzım. Bunlar gözden kaçan fa- radan hep — kaybolmuş... Yalnız, (kat dikkat edilimesi lâzım olan nok- sandal oracıkla olduğu gibi kal- |talardır. Bir İngiliz gazetesi kadın 6- mış... Derken efedim... ben telâşa |kuyucularının büna nazarı dikkati- düşmüş, sizi aramıya başlamışım... İni celbediyor. Doğrusu biz de alma- Ondan sonracığıma... buraların man-|dan gecemedik. — Neler gördün bakalım âşık, an- lat da dinliyelim! — Ha mümeyiz beyciğim, siz iyi Tüya tabir odersiniz. — Ederim yat — Biraz düşündükten sonra: Polis rermrrriNo.41 ONU KiM ÖLDÜRDÜ? Lazan-. Moris Löblan Nakleden:fa, — Hayır. Evvelâ halam Elizabet- | — Bir şey iddia etmiyorum... Sa- in intikamını almak istedim. Şimdi İdece istiyorum, Kendime ald bir ma- bu dosya elimde bir müdafaa silâhı- İlı istiyorum. Benden çaldığın... dır. Sadece istifade ediyorum, Bıra- | Valteks sözünü tamamlıyamadı. kınız da gideyim. Raul'ün yüzü o kadar müthiş bir hal Raul gözlerini ondan ayırmıyordu:|almıştı ki, korktu ve elini cebine gö- — Ey sonra? .. — Sonrası ne? Bir an, iki adam bakıştılar, Sanra, Valteks partiyi kazandığını zanne- Raul sıçradı, ayaklarına bir çelme diyordu. jtakarak demir gibi pençelerile onu Valteks sesini yükselterek ilâve |kollarından yakaladı. etti: Valteks bu hücum karşısında o ka- | — Sanra, metresim gelir beni bu- |dar korkmuş ve canı yanmıştı ki, ye- | lur. Kendisine bir saat mühlet veri- İre yuvarlandı. Klâra, birdenbire a- yorum. Göstereceğim adrese... tılarak yalvardı: — Metresimi mi dedin?. — Raul, rica ederim döğüşmeyi - Valteks, elile Klâra'yı işaret etti: İniz. Tahammül edemiyorum. — İşte bu, evet... Metresim... Raul'ün hiddeti 0 kadar büyüktü 4 Meşhur Vaydman (5 İnet soyfadan devem) Bğa düşürülerek cinayet yuvası olaa köşke gömülmüştü. Ondan sonrası malüm. Şimdi istintak hâkimi Leblond'ın ölümü meselesini yeniden ele almış- tır. Daha evvel Lel 'a kumral ve (güzel bir kadının müracaat ettiği an- laşılmıştı, fakat bu kadının kim ol- duğu meydana çıkmamıştır. Çünkü evvelâ zannedilmiştir ki bu meçhul kadın Kollet Trikodan başkası değil- dir diye. Halbuki Kollet esmer gü- zeli bir kadındır. Leblond'un yazı- hanesine gittiği gün başıma bir takım isarı saç taktığı hakkındaki çüpheler de kuvvet bulamamıştır. Zavallı i- lâncıyı tuzağa düşürmekte büyük bir. Tol oynamakla maznundur. Şimdi Kollet ile Million'un yeni- den yüzleştirilmesinden belki de bu cinayetin esrarengiz kalmakta de- vam eden noktalarını aydınlatacak bazı hakikatleri çıkaracağı beklen- mektedir. Vaydman'ın — vaziyetine gelince; Vaydman'ın şu bir kaç gündenberi Paris gazetelerinde mevzuu bahso- luşu baska bir cepheden yürütülmek istenen mühim tahkikat dolayısile- İdir. Bugünkü «Son Telgraf» n di- gğer sütunlarında görüleceği üzere Fransada meydana çıkan gizli teşki- En yeni sinema haberleri (5 inet sanfadan devam) alacaklardır. «Jan Boper» nin «Go- lejade» ismindeki Marsilya hayatına 'aid senaryosu çevriliyor. «Çok aziz bir kadın» ve «Bir kadın yalan söy- ledis*yeni çevrilecek iki filmin adı- dır, * Francis Carco'nun bir repörtajın- dan «Kadınlar hapishanesi» ni Ro- ger Richeli filme almıya hazırlanı- yor. * Pierre Fresney ve Michel Simon, «Çin balığının yeni maceraları» ad- lı Jan Bormnard'ın senaryosunda baş rölleri oynıyocaklardır. * Erich Von Stroheim'in baş rolü 'yaptığı Sebastopol filmine martta (da «Güneş sokağı» adlı bir film çevi- recektir. .. SİNEMA MERAKLILARINA BİR KAÇ ADRES: * Doroty Lamour Paramunt stüdyo 5451 Marathon treet Holywood U. S. A, Josette Daiz 25, Anenne de Lamballe, Paris Fernondel 15 Avenne Prudaine, Paris Marle Oberon Uniteds Artist$ Studios. 41 Nort Formoss Avenue Hollyweood U. S, A, Erich Von Stroheim 6, Rue Withcombe, Paris şünmüyordu. Şimdi onun karşısın- da, kendisinden Klârayı almak isti- yen bir adamdan başka kimse yok- tu, Raul, bu adamın Klâra ile olan mazisini mahvetmek ister gibi, her yumruk vuruşta büyük bir haz du- yuyordu. — Bayır, Raul.. bırak.. bırak git sin!.. Onu bırak, polise verme... Ba- 'bam için.. benim hatırım için bırak. Raul hem dövüyor, hem de Klâ- raya: — Merak etme camm, diyordu, Marki aleyhine bir tek kelime söyli- yemez, zira hepsi yalan... Hattâ doğ- ru olsa bile söyliyemez, kendi mon- faati aleyhinedir. Genç kadın yalvarıyar: — Olsun, diyordu, Intikam alniak için yapar... yyine senin başına ekşir... b lasiyİN eee e yamarRanınareamır ai eaml ei başlanacaktır. Rozert Aisner yakın- | Tâtın öldürttüğü anlaşılan İtlayn sos-| yalisti Karlo Roselli ile kardeşinin (öldürülmeleri de Vaydman'ın cina- yet-eseri olduğu ileri sürülmektedir. Gizli teşkilâta dair yürütülen tah- hikatı yapmakta olan diğer istintak hâkimi de, şimdiye kadar Vaydman işile meşgul olan hâkime müracaatla bu hususa dair mazmıma bir takım sualler sorulmasmı İstemiştir. Tahkikatın bu safhasından ne çı- kacağı büyük bir merakla beklen- mektedir. Yukarıda Kollet Triko'nun hasta- lığından bahsedilmişti. Kollet'in sıh- hİ vaziyeti düşündürücü mahiyet arzetmekte imiş. Çünkü genç kadı- nin bacağında iki kurşun yarasının yeri vardır. Bu yaraların kimler ta- rafından açıldığını evvelce kendisi- kadın bunu koca ne sorulmuş, ma, âşıklarına başka başka anlatmıştı. Nihayet genç kadın kendisinin Vayd- man tarafından atılan — tabancanın kurşunlarile böyle — yaralandığını söylemiştir. bu cihet daha Vâyikile anlaşılamamıştır. Çünkü Vaydman bu iddiayı reddetmiştir. Kollet'in avukatı tekrar müraca- atında kadının bacağında kapanmış olan yaraların iyi olmadığını, onun İiçin rontkeni almarak muayene edil- BUGÜNKÜ PROGRAM Akşam neşriyatı: Akşam neşriyatı: — 18,30 çocuk İlara masal: Bayan Nine tarafından, 19,00 Bayan İnci: Şan keman ve pi- 'yano refakatile, 1930 Memleket şar- kıları: Malatyalı Fahri Kayahan ta- İrafından, 1955 Borsa haberleri, 20,00 Rıfat ve arkadaşları tarafından Türk musiki ve halk şarkıları, 20,30 Hava İraporu, 20,33 Ömer Rıza tarafından arabca söylev, 2045 Belma ve arka- daşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları - (Saat ayarı), 21,15 radyofonik etmsil; stüdyo orkestrası 'refakatile (Manon), 22,15 Ajans ha- berleri, 22.30 plâkla sololar, opera ve operat parçaları, 22.50 sen haberler ve ertesi günün programı, 23 son. 'YARINKİ PROGRAM Öğle neşriyatı: Saat 12,30 plâkla Türk musikisi, 12,50 havadis, 13.0$ plâikla Türk mu- sikisi, 1380 muhtelif plâk ne 14 son. Tarihi konferans Eminönü Halkevinden: Dil, tarih ve edebiyat şubemizin tertib ettiği (İstanbul hakkında kon- feranslar) serisinden (Türk fethin- 'den sonra İstanbul) —mevzulu olan dördüncüsü Üniversite tarih doçenti 'Bay Mükremin Halil tarafından 25/ 14938 salı günü saat (20,30) da Evi- mizin Cağaloğlundaki merkez salo- nunda verilecektir. Davetiye yoktur. Her arzu eden gelebilir. | , nezle, C£rip, ıoınıutıl.. nevralji, kırıklık tü rılarınızı derhal keser, icabında günde 3 kaşe erlınabilir. | — Peki, dedi, defolsun! İşitişor musun Valteka, haydi, kalk ve der- hal yürü... Fakat şunu da unutma ki; Klâraya olsun, Marikiye olsun İdokunmağa kalkıştın mı, mahvoldun İdemektir! Valteks, bir dakika kıpırdamadan durdü. Acaba Raul onü fazla mı hir- palamıştı? Nihayet dirseğinin üze- rinde doğruldu, kalkar gibi oldu. fa- kat yine diz üstü düştü. Lâkin bun- lar bir hileden ibaretti. Hakikatte maksadı, küçük masaya yaklaşmak- tı, buna da muvaflak oldu ve bir - denbire elini uzatarak arada duran |tabancayı alarak Raul'e döndü. Valteksin bu hareketi ne kadar ça- buk olursa olsun, birisi, ondan da- 'ha evvel davranmıştı. Bu, Klâra idi. 'Klâra, Valteksin bu hareketini gö- — Ne yapabilir? Hem bu pis bir 'rür görmez, Raul ile Valteksin ara- mahlük.. Kendimizi bu heriften kur- İsına geçerek kaplan gibi bir atiklik- tarmalıyız... Zira,nlhayet, bir gün |İle göğsünden çıkardığı bir hançeri, ne haydudun, ne de Raulü'n müda- Fakat Klârayasbir türlü söz dinle- |faasına meydan vermeden İri Pol- ki, İri Pol'ü lüzumsuz ve sebebsiz o- temiyordu. Nihayet, onun yalvarışı- (ün göğsüne, kabzesine kadar sapla- ediyorsun ki, İlarak sadece döğmek için pataklıyor- İna dayanamadı. Hem de hırsını ta- (mıştı. 'du. Artık tehdidlerin hiç birisini dü- (mamile aldığı için bıraktı, y b (Devamı var) Ev kadını olmalıymış İyahut sevdiğini söylediğini bilmiye- cek!, (4 üncü sayfadan devam ) «— Benim sevgim temiz ve bütün Mmenfaat hislerinden uzaktır. Bütün | bunları oğlunuzun, sizin bulup, sizin beğendiğiniz bir insanla mes'ud ol- masını istediğim için bunları yapı- yoörum.» Dememek için dudaklarımı ısıtdım, bir kaç defa Süheylâ.. içleri- ne sokulan (Acaba!) ların hakikatleş- mesi için, bir şevden haberleri yok İgibi sualler sorduklarını ve benim ay- ni maskeli yüzle cevab verdiğimi bi- liyorum. İlâzım geldiğini daha buraya gelme- den anlamıştım. Fakat temiz bağlı- İliğımın, aradaki basit insanların mü- nakaşalarına, çirkin — faraziyelerine hedef olmadan bitmesini istemiştim. | — Sen Mahmtıdu seviyorsun Azize! (Azizel, — Belki evet belki hayır.. Bugün kırılan ve - oyuncaklağtırılan izzeti nefsimin acısı içinde aşkımı bulamı- yorum. — Peki niçin Azize. Niçin bunun |önüne geçmedin... Niçin buntn böy-; |le olmasma yardım ettin!.. — Uzun bu Süheylâ.. Sana anlata- mam. Yalnız.. hiç biri beni anlamak istemedi.. Hepsinin kafasında çizil- miş bir (acaba!) vardı. Ve Mahmud eni sevmemişti... Bana olan bağlı- lığı geçici bir heyecandan başka bir şey değildi. Daha doğrusunu mü - istiyorsun!.. |Çünkü ben geçmiş acıları, inkisar- |ları unutturmağa yardım eden bir vasıtadadan başka bir şey değildim. İÇünkü bumun böyle olmasını Mah- |mud istedi. — Olmaz Azize.. Senin yanlış dü- şüncelerin bunlar! P — Keşke öyle olsaydı Süheylâ!.. Fakat görüyorsun ya, hepsi birer bakikat oldu Arkadaşına söyle kardeşim. Bugün |Mahmudun bütün allesine aadece te- Ben biribirimizden uzaklaşmamız | * (Azizenin mekteb arkadaşlarından biri gelmişti. Onu dalgın dalgın di- kiş dikerken görünce takıldı:) — Eayırola azize bu ne çalışkan- lık. Yoksa Bulgurluya gelin mi gi- diyorsun!.. Ne yapıyorsun' — Görmüyor musün dikiş dikiyo- rum.. Amma Burgurluya gelin git- mek için değil!.. Ev kadın: olmak i- — Haydi canım!.. kaşke bütün kız- larıraız senin kadar ev kadını olsa- lar. — Öyle deme kardeşim öyle de « 1. Bu kadarı yetişmiyofmuş! Bir arkadaşım vardı. Daima iyi ol- mağa çalışan, fenalıklardan nefret ir insandı.. Bir gün deli gihi 'sevdi. ve sevildi zannetti.. Fakai ne |buldu zannedersin!.. | Sevdiği insan, samimi bir yakın- |lıkla bağladığı insanlar aşkını kırdı- |lar, parçaladılar. Büunların acısını unutmak için çılgına dönen kız, an- İlardan uzaklaşmak için ne yapacağı- nı bilmeden dolaştığı bir zamanda, verdikleri büyük acı yetmiyormuş gibi, izzeti nefsini de kırdılar.. Ney- miş.. onu oğullarına alamazlarmış.. Ççünkü ev kadını değilmiş.. Çünkü münalı mânalı baş sallıyacak kadar fena bir insanmış!.. Bari kızcağız bir gün olsun onları kandırarak oğullarile evlenmeyi dü- şünmüş olsaydı!.. — — Ne fena şey bu Azize!. — Fena tabil.. Hayatta böyle bin bir tane vakıa var. İşte ben de işe di- kişten başladım. Ne olur ne olmaz!. Bir gün seversem.. aşkımın terzi kız- Tarının ağzında — oyutcaklaşmaması için ev kadınlığı öğreneceğim'. Amân Azize.. Ben de ciddi bir Işcv zannederek dinliyordum. Sen, İlhtiyar olduğun zaman bile böyle İçocuk ve neşeli kalacaksın.. Sen ev işekkür ediyorum. Ve içimin en sa- İkadınlığını bırak ta bilmiyenler öğ- mi duygularile, sevgimin bütün kuv-'rensin!. Sen söyle bakalım... İmti- vetile, kırılan izzeti nefsimin acıst (hanlarına çalışıyor musun!, Geçen içinde Mahmudun mes'ud olmasını :gün arkadaşların mektebe döneceği- istiyorum, Sanşın, kibar ev kadını, (ni duymuşlar!. Sevinç içinde sorup |bir küçük hanımla mes'ud olmasını!. |duruyorlar.. |Korkmasınlar Süheylâ.. artık ne ön-) —. Merak etme çalışıyorum.. Hem |ları rahatsız edeceğim!. Ne Mahmud (etraftaki Insanların bir kere daha sandetini gölgeliyccek bir Azize bu- |aldandıkların: im!.. Sene- Tacak yanında!. Ve kimse Mahmudün | ye içinizdeyim!. SN o yalan dahi olsa (!) bir zaman gözleri | Ev kadınlığını sarışın, asil, küçük islanarak içi yanarak beni sevdiğini İhanımlara birakayorum (1). ! S inelsayfadan devam rak mütefenninler icabında yüz bin- lerce ton yağdırmak ve Parisi kalın kalın bir bulut tabakası altında ört- mek imkânlarını elde etmişlerdir. Bü türlü yağmur yağdırmanın İs- olunamazsa da, harb için kale bile a- hnmaz. Ve muhtemeldir, pek yakın bir atide bir ordunun yağdıracağı tu- fanâsa bir yağmur ile mühaelm ur- dunun İleri hareketine mani olsun. Bundan başka elektrik, bir takım korkunç silâhlar imalinde de istimal olunmaktadır. Mitralyozu ele ala - hm; bu silâh bir dakika içinde ne kadar çok mermi atarsa veya maruf tabirile atış kabiliyeti ne kadar çok ise, o nisbette tahribatını arttırır. Çekaslovakyanın M 26 — mitralyoz modeli dakikada altı yüz mermi at- makla hali hazırda en mükemmel bir )|silâh olarak telâkki olunur. Bir kun- İdak üstüne ikişer, üçer ve hattâ be- İset mitralyozun yerleştirilmesi de |düşünülmüştür. | Almanyanın Rheinmetali - B. fab- rikalarının beşer toptan mürekkeb lolarak bombardıman - tayyarelerine |yerleştirilen mitralyozleri dakikada üçer bin mermi atarlar. Barutun mitralyozlarda oynadığı İrol yalnız mermileri atmağa münha- sır kalmaz. Ayni zamanda tekrar makinelerini de tahrik eder Bu hal aynile yazı makinelerinde de vaki- dir. Parmakların faaliyeti sızf harf basamaklarını oynatmakla kalmaz. O meynda hurufat bataryasını da “öne doğru sürer mihaniki harek€tle- zi bir motör ile idare olunan öyle ÖARUMER AUADA GrINNEN SüÜAK AA SAA vir aeit rimüüNENMeNN vv b mLErANLASLNYENSLANNansaNyaNr nnn Elektrik tüzam ettiği masraf ziraat için feda | memraamnemice arbi sarsıntıyı mucib olup nişan noktası- fi müteessir eder, Elektrikli mitral- yozlarda ise, mermilerin endahtını, saçları korutmağa —mahsus âletler- /den çıkan sıcak havanın mülâyemeti ve ahengi vardır. Fakat şimdi de mermiye atılma kuvvetini veren barüj yerine başka bir şey ikamesi di üyor. Neyi ikame edebilirler? Santrifoj (kuvvet |muabbidei anilmerkez) kuvvetini. Normandiyanın su ile müteharrik mahruti çarhı çenberinden kopan İbir demir parçasından saniyede iki yüz seksen metre sür'alle havaya uç tuğu görüldü. Halbuki varili bir re- volver kurşunu, saniyede iki yüz &l- M metre yapar. Çarkları dakikada beşyüz bin devir yaptırılarak bu sa- yade saniyede bin metre sür'atinde hatı mümaseler elde edilirse, bun- dan bir hatta da mezmi endahtına yarıyacak bir tobriye meydana çi- kar. İlk sanirifoj mitralyozü 1918 de Bostonda W. Lanbard namında bir Amerikah tarafından ihtira olundu. Nazariyatta, bu güzel oyuncak, ds- kikada otuz bin mermi atabilirdi. Japonlar dakikada dokuz bin mer- mi atan mitralyozlar imaline muvaf fak olmuşlardır ki, fiilen kâfidir. İn- gilterede, 1937 senesi manevraların- /da ziyadar mermi a'an santrifoj mit ralyozları görülmüştür. Bu yüzden merminin seyrini silâhın ağzından sonuna kadar takib edebilirsiniz. Miltralyozu tutan biç nişan almadan topu elinde, bir tulumba hortumun! tutar gibi tutuyordu. Görülüyar ki yeni bir harbde tah- büyük yazı makineleri imal edilmiş- r_l'b "en'rindeld inhimak insanın göğ- tir ki parmaklar burada yalnız ro- |sünü kabartacak derecede olacaktır. lünü yapar. (Piyanoya mukabil org ö çalgısında olduğu gibi) K ıl.-":'u: Sc'"_' ::_"“ Binaenaleyh tekerrür makinesi &-| y L e lektrik kuvvetile müteharrik ağır ı/" Si Baelare Döküümtlnl il mitralyozlar imali de düşünülmüş- | 4.cek heyetin şehrimize gelmesi ba- tür, Bu mitralyozların tefevvük ci- İzı sebeblerle gecikmiştir. Heyet, şu- heti endahtlarının isabetindedir. A- |bat başlarında şohrimize gelebile - lelâde makinelerde her endaht bir |cektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: