12 Şubat 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

12 Şubat 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

FED) Alıkpazarı iskelesinde, Vâa- lettayin bir sandalcı ile ko- nuşmak için, rıhtım boyun- sıralanmış olan — sandallara yürürken, beni ilk gören o — Buyurun beyim, buyurun!.. dıf'?lhnı atladığım zaman, sor- — Karşıya değil mi? Ben üstü kırmızı kadife ile kap- Miş mindere yerleşirken: layır, dedim. bir yere gide- tek değilim.. e O mütecessis nazarlarla yüzü- Te bakarken, ben sördüm: — Geçen günkü Deniz küçük önünde ç ıll azalarının Emin- Yaptığı | “Yar miydin? çtlm_ıdı sen de Muhatabım gülümsedi: — Tabii, dedi. Hüseyin Yıldı- Tim olsun da, böyle mühim bir foplantıda bulunmasın - olur mü hiçti. Ohlğ;ıhyktmok için: M açıkgöz bir adama ben- Ziyorsun, dedim. Tabif hâdisenin Bebebini biliyorsun!.. _:Ş—yın Yıldırım içkrar gülüm- — Öyledir, dedi ve anlatmağa Başladı: — Deniz Nakliye esnafı cemi- K tam 36 iskelenin azaları m:hı, Geçen günkü içlimada, keci ve Galata - salon iskele- Mdaç Üyeleri müstesna) gene eski hık hgyeunı seçmek istedik, Fa- ği [hu iki iskelenin azaları, heye- m:ım-ıen memnun olmadıkları * gürültü çıkardılar. Yegâne 'Biıl'”.n da, cemiyetin şimdiki | alan Mehmed Feleği reislik- düşürmek... — Sebep? B Çünkü, bu iki iskelede bulu- 'N esnafın ehliyetnameleri ol - dığı_ için, Mehmed Felek, ken- mm%ı i ehliyet almağa —mecbur MYor, Bundan başka, Karade- No, 69 Amma yaptınız ha!.. Müba - #diyorsunuz gibi geliyor ba- liğa 4 Dün Hiç mübalâğa — etmiyoruz.. Si Misir valisinin kâhyası gel- .ü"ll Huzuruna — çıkardığım bir dilberleri böğenmedi. Niha- bin :u kızı beğendi ve tam elli d.ılm verdi. Fakat kız İstan - SA başka bir yere gitmiyor. Flhıklı Esir değil mi? ğ '* amma; mukavele ve —i""'* böyledir.. SA İstanpala bu sırada elli bin lirayı '*ud.vıd. verebilecek babayiğit 5_ Neden olmasın?. Alemdar Esnafın Dertle ri Ueniz Küçük Esnafı ile Neler Konuştum ? İdare Heyetinin Leh ve Aleyhinde Bulunanlar Neler Diyorlar ? l Yazan: MKHMEDHİCKIT—! Deniz küçük esnafı ve köşede bu cemiyetin reisi Mehmed Felek niz ve Akdenizden gelen vapur yolcularının eşyalarını rıhtıma çı- karmak imtiyazı yalnız bunlara | mmünhasır olduğundan, Mehmed * Felek bu yolsuz hareketin önüne Bgeçmek - için tedbirler almağa başladı. İşte bu sebepler dolayısi- le kendisine muğber oldular. — Bugünkü idare heyetinden memnunsunuz, tabil! — Evet, çünkü bu heyeti idare her dileğimizi yerine - getiriyor. Hasta olanımızı hastaneye yatırı- yor, onlara bakıp, fakir olan es- nafa paraca yardım ediyor... Hüseyin Yıldırım - bir müddet düşündü, sonra sözüne devam et- tir — Geçenlerde, Balıkpazarında- ki hastalara tedavi edilmeleri-i- Çin, 26 lira muavenette bulundu. Keza Eminönü iskelesindeki fa- kirlere 20 lira dağıttı. Gene Emin- önü iskelesinde salapuryacı Ha- lilin karısı öldüğü zaman, cenaze- nin kaldırılması için 20 lira yar- dımda bulundu... Cemiyetin yare dımları, hayır işleri saymakla tü- kenmez ki.. Hüseyin Yıldırımdan ayrıldık- tan sonra, cemiyetin beyeti idare reisi Mehmed Felek ile görüştüm. Reis hâdise hakkında şu izahatı verdi: — İdare heyeti reisi olmam ha- sebile, kongreyi ben açtım. Aza- lara içtimaa geldikleri için teşek- kür ettikten sonra: «— Şimdi bir reis, iki kâtip in- tihap edeceğiz> dedim. Ruzna- me okunmağa başland.. Fakat tam kes: bağırmağa başladı — Neyi istemiyorlardı, acaba? Mehmed Felek tebessüm etti ve: — Bunu ben bilmediğim gibi, ZORBALAR SALTANATI | muhakkak ki, «İstemeyiz!» diye bağıranlar da bilmiyordu. Hiç kimse şuurlu hareket etmiyordu, (Devamı 6 mcı sahifede) Yazan: M. Sami KARAYEL Mustafa Paşaya; satılamaz mı? — Doğru... Şimdi devir onla - rin, mal mülk onların verebilir « ler!. — Fakat; bukız görülecek bir şey vesselâm... — Demek bu kadar güzel ha!.. Hem de Kamertab'dan dahi... — Hiç şüphe etmeyiniz... — Kaç yaşında var... — Eh!.. Ancak on sekiz kadar.. — Nereli? — Adah... — Rum demek... — Amma, ne Rum dilberi bilse- niz... İsmini de Câünân koydum... Ramiz Paşaya bu sırada bir gürültü koptu. her- — İstemeyiz, istemeyiz!.. diye Talebe Birliği ** , niversitede talebe birliği ku- rulmasi için, gençlerin yap- tığı müracaati, Rektör çok müsaid karşıladı. Birliğin kurul - ması için şimdi bir proje hazırlan- mış bulunuyor. Yıllar var ki, versite talebesi birlikten mah - rumdur. Dünyanın her tarafında- ki Üniversitelerde bir talebe bir- liği ve fakültelerde tşlebe cemi - | yetleri vardır. Gençlerimizin, birliği ve talebe semiyetlerini büsnü idare ede - geklerinden eminiz, Birlik ve ce- miyet faaliyetlerinde, iyi ve çalış- kan talebeler rol almak - şartile, birliğin faydaları inkâr edilemez. Üniversite idaresinin, gençleri tekrar bir birlik çatısı altında top- lamağa muvaffak olacağından e- min bulunuyoruz. BÜRHAN CEVAD Muallimlerin Tramvay Ücretleri Talebe Fiyatına Seyahat Etmeleri İçin Teşebbüsler Yapılıyor Şehrimizde işliyen vesaiti nak- liyeden «Tramvay, «Vapur» ve Trenlerde talebelere yapılan ten- zilâtın muallimlere de tatbiki için teşebbüsatta bulunulması karar- | Taştırılmıştır. Bilhassa ilkmektep bocalarının maaşları; orta mektep ve lise mu- allimlerinkine nazaran daha az ol- duğundan bunlar daha ziyade tramvaylarda talebeler gibi 2 ku- ruşa seyahat etmek arzusunda- dırlar. Bu hususta Maarif Vekâ- leti vasıtasile Nafıa Vekâleti nez- dinde icab eden teşebbüsün yapıl- ması; Maarif Vekâletinden rica olunmuştur. — « gee İnhisarlar Vekilinin — Dünkü .. Mesaisi Birkaç gündenberi şehrimizde bulunmakta olan Gümrük ve İn- hisarlar Vekili Ali Rana Tarhan dün de tetkiklerine devam etmiş- tir. Vekil dün sabah İstanbul güm- rükleri başmüdürlüğüne gelmiş ve) orada — çalışmıştır. Bu meyanda | gümrükler başmüdürü Medhi ken- ,disine icabeden izahatı vermiştir. Ali Rana Tarhan öğleden sonra da inhisarlar umum müdürlüğü- ne gelmiş ve tatil zamanı olma - sına rağmen geç vakte kadar tet- kiklerine devam etmiştir. | İTİZAR W | Yazımızın çokluğundan içki ip- tilâsı ve sert ve halil içkiler me- selesi hakkında açlığımız anketi bugün neşredemedik özür dil Yarından itibaren karilerimiz bu sütunlarda yine bu enteresan an- keti bulacaklardır. — Görebilir miyim?.. — Hay, hay yarın teşrif buyu- rursanız her şey emrinize amade- | dir efendi hazretleri.. l Hamid efendiyi düşünce almış- tı. Kamerlabtan dahi dilber ve emsalsiz bir mevcudiyet... Eli bin Mısır altını değerinde... Her- halde görülmeğe seza idi. Eğer, bu derece nadide bir şey ise bu varlığı esirci hanımdan alarak A- lemdar Mustafa Paşaya ve yahut Ramiz Paşaya takdim etneeli idi. Bu suretle daha ziyade bir mev- ki almağa çalışmalı idi. Artık vakit geçmişti. Gece ya- rısı olmuştu. Biraz daha hoş beş- ten sonra; Esirci hanım Hamid efendinin hazırlanan arabasına bi- nerek eve dönmüşlerdi. Cariye oralarda değildi o, bi- raz sonra; Nühadın koynuna rerek yapacağı cümbüşü dü: nüyordu. Esirci hanım da, eğer Cânânı | Ilmanımıza odün ve kömür ge - l Tramvay Şirketi Alındıktan Sonrah 'Yapılacak İşler Hazırlanmıyabaşlandı Beşiktaş - Taksim Otobüsleri de Hükümete Geçti afıa Vekâletince satın alı- N nan İstanbul Tramvay şir- | ketinin devir ve teslim işi- ne devam olunmaktadır. Depo ve bürolardaki bu muamelelerin kı- sa bir zamanda biteceği anlaşıl- maktadır. Diğer taraftan bozuk arabaların ve şebekenin vaziyeti W ile yapılacak yenilikleri tesbit et- mek üzere faaliyete başlıyacağı- nı haber verdiğimiz müteb " bir kaç güne kadar gel- | dlenmektedir. olarak tekmil arabalar ve bütün batlar incelenecek ve bo- zukluğundan küçük bir şüpheye düşülen arabalar hemen seferden alakonulacaklardır. Bu suretle ekser arabaların iş- letilmiyeceği anlaşılmaktadır. DİVRİK'DE: i ı r Diğer taraftan Beşiktaş - Tak- sim arasında işletilen Tramvay şirketinin otobüsleri de ayni za- manda satın alınmış olduğundan hâlen pek yüksek görülen bu o- tobüslerin bilet ücretlerinin ya- kında indirilmesi beklenmekte - dir, Bundan başka; vatman ve bi- letcilerle depo ve tamirat kısım- larındzki müstahdemlerin ve Tü- nel şirketi işçilerinin vaziyetleri hakkında da esaslı surette tetkik- ler yapılacaktır. Bunların terfihi | için icap eden tedbirler alına: B gibi devletin mümasil teşkilâ- tında çalışan ücretli müstahdem- ler gibi bunlar için de bir «Teka- üd ve yardım sandığı» kurulacak- tır. İkinci Bir Zonguldak İçin Çalışılıyor — «Divrik» de bulunan ve mikta- | Ti <20> milyon ton olarak tahmin olunan yeni kömür madenimiz- den azami istifade temin için «E- tibank» tarafından yeni karar ve- rilmiştir. <Etibank burasını 2 İnci bir Zoriguldak yapmak azmindedir. Diğer taraflan «Divrik: deki demir madeni işletmesi de, kısa | zaman ve bütün tabil zorluklara | rağmen büyük bir sür'atle yürü- mektedir. Buradan ilk olarak <8840 ton- dak bir cevher yekânu «Karabü demir endüstrisi merkezine nak- lolunmuştar. -40, bin tandan faz- la bir kısım da; nakle hazır bir vazıyette bulunmaktadır. Öğrendiğimize göre <Etibank» Umum Müdürlüğü <Karabük> de- mir sanayi merkezimizin - bütün demir istihlâk miktarını «Divrik: demir madeninden temin etmeğe karar vermiştir. Banka ancak müteakip seneler- de de mühim miktarda hariç pi- yasalara «demir cevheri> — satışı “yapabilecektir. Bu hususların temini için de Karadenizde Fırtına Var Karadenizde şiddetli bir fırtı - nanın başladığını dün yazmıştık. Dün Deniz Ticaret Müdürlüğüne gelen telgraflardan anlaşıldığına göre; şiddetli bir batı rüzgârı ha- hindeki şiddetli fırtına hâlâ olan- ca kuvvetile devam etmektedir. Bu sebeple mühtelif yerlerden | | | tirmeğe gitmiş olan bazı mavuna we motörlerin âkıbetinden endişe olunmaktadır. kandıramaz ise, Hamid efendiye satmağı tahayyül etmekte idi. Nihayet; Mısırhi kâhyaya ya - nındaki cariyeyi satlatabilirdi. A- caba; çerkes kalfası bir şeyler yapmış mı idi? Oğlu Nihadı ka- fese kayabilmiş mi idi? Araba; evlerinin kapısına da - yanmıştı. Çerkeğ kalfası yatma- mış bekliyordu. Her şey yolunda idi. Esirci hanım; konaktan — içeri gire rgirmez çerkes kalfısile kar- şılaştı. İki cambaz ve hilebaz göz- lerle birbirlerini bularak işaret - Teşmişlerdi. Kalfa; her şeyin yo- lunda olduğu işmarını vermişti. Fakat; cariyeyi nasıl atlatacak- lardı. Bu zorluğu da ihtiyar çer- kes kalfası halledivermişti, Yalancıktan kendisi hasta ola- caktı. Sancısı tutmuş gibi kıvra - nacakdı. Nitekim; hanımına — işmarını çaktı, Her işin tamamı olduğunu | | tasıni aktetmiştir. Bu i; <Btibank» Umum müdürlüğü ye- niteşkilât ve tesisat yapmağı ka- rarlaştırmış ve bunların etüdle- rini ikmal etmiştir. Gümrükler Yardım Sandığı İstanbul Gümrükleri Başmü - dürlüğünde kurulmuş olan «Yar- dim sandığı» dün senelik toplan- ada ev- velâ İdare heyeti raporü okuna - rak tasvib olunmuş — ve bilâhare yenı İdare heyeti intihabma geçi- lerek asli ve yedek azalar intihap olunmuştur. Gümrük mensup ve memurla- Bir Nahiye Ha Hayrabolu (Hususi) — Kaza - mıza bağlı Susuzmüsellim nahiye- si halkı; kurban bayramı müna. sebetile, 145 baş koyun ve keçi ile 100 e yakın kurban derilerini Tayyare kurumuna hediye etmiş- Ü meyanda mütehassıs denizcilerle N TEL Köylüye Arazi Temini Dahiliye — Vekâletinin Veni Ve Mühim - Bir Tamimi Dahiliye Vekâleti köylüyü sal- yükünden kurtarmak için vis yetlere yeni bir emir gönder - miştir. Bunda; «salma sebebile köylü- lerin para vermelerinin hafifle - tilmesini teminen; Mmanevi şahsi- yeti adına arazi temini imkânı ol- mıyan yerlerde milli araziden is- tifade olunması bildirilmektedir. Esasen; bir çok vilâyetler köylü- leri salma yükünden kurtarmak için faaliyete geçmiş bulunmak - tadırlar, Şimdi de; her köyün “manevi şahsiyeti adına arazi temin oluna- rak köylere irad getirilmesi işi- ne tevessül olunmuştur. Çatal Ağzı Limanı «Çatalağzı» nda yapılacak olan ve modern liman hakkında şeh - Timizde çalışan komisyon bu hu- sustaki ilk faaliyetini bitirmiştir. Bu münasebetle komisyon aza- ları dün akşam Ankarayâ gitmiş- lerdir. İnhisarlar; vardıkları neticeye aid raporlarını Ankarada hazırlı - yacaklar ve İktisad — Vekâjetile Nafıa Vekâletine vereceklerdir. | Her iki Vel etrafında sali * de ayni mevzu iyettarların ve bu deniz adamlarının fikir ve müla- lealarını almaktadır. Bu hüsustâ pek yakinda kat'i karar verilecektir. rı için çok faydalı olan bu sandı- ğın nizamnamesi bazı teşekkül - ler tarafından istenmiştir. Bu teşekküller de Gümrük me- Mmurları Yardım sandığına müşa- bih sandıklar kurarak memur ve mensuplarına yardım etmeği ka- rarlaştırmışlardır. — lkının Hamiyeti Resmimiz; Tayyare kurumuna verilen kurbanlarla, bunlar ımü- esseseye eden hamiyetli köylü kardeşlerimizi göstermek- tedir. | bildirdikten sonra; eli karnında | nında cariye olmamış olsa idi kah- kıvranmağa başlamıştı. Kalfanın bu haline Esirci ha - nam bile şaşmıştı. Hastalığını ha- kikat zannetmişti. Esirci hanım, kalfanın kıvran- TMmasımı sordu: — Kalfacığım; ne o hastalandın mı? Çerkes karısı; yüzünü buruş - turup, gözlerini yaşarlarak: — Ah, hanımcığım fena halde sancılanıyorum.. Bilseniz siz gi- deliberi neler çektim... — Vah, vah... Bilmem ne yap- sam... Doktora haber yollasak ba- Blça Esirci hanım; âdeta hayıflanı - yordu- Zavallı kalfası hastalan - miştı. Acaba ne yapsalardı. Tam; bu sırada.. Çerkes karısı hanımına bir işmar daha çaktı. Ve elile karnını göstererek sancı- nın fasafiso olduğunu anlattı. _Bu işmarı alan hanım eğer ya- kaha ile ortâlığı çınlatacaktı. Esirci hanım, derhal ciddiyeti- ni topladı ve kalfasına hitaben: — Ah zavallı kalfacığım... Faz- la ayakta durma haydi yatağına yatıralım seni... Biraz zeytinya- ğile masaj yapalım karnına sonra da sıcak pansöman yapalım.. Eteklerini toplıyarak telâşlı te- lâşlı cariyeye: — Kız. duracak zaman mı şim- di? Haydi ateşe leğeni koy su isıt... Zeytinyağı da getir... Hanim; kalfasının ortaya koy- duğu kurnazlığı anladığından ca- riyeyi büsbütün bağlamak için iş buyurup bağlıyordu. Cariye suratımı asmıştı. Fakat, ne yapabilirdi. Nihayet, kalfa hastalanmıştı. Cariye, öteberi hazırlamağa git- tikten sonra, kalfa ellerini uğuş- turarak, bütün meseleyi anlattı, vekarın ağrısını da icaddan baş- “ka çeresi kalmadığını söyledi. —İ2 ŞUBAT 1959 HALE ©7 ZOKY Hayat Pahalılığı eni barem kanunu hazırlar nirken, az maaşlı ve bil - hassa pahalı şehirlerde yas şıyan küçük memurlar üzerinde durmuştuk. İliraf etmeli ki, hayat pahalılığı ile ciddi şekilde müca- dele edilir ve müsbet neticeler n« hnırsa, bu tedbir, küçük memur- ların maaşına beş ön liralık — bir zamdan daha ziyade milessir olur. Türkiyenin hangi şehirlerinde hayat pahalıdır? Nerelerde ucuz- dur?. Buna dair elimde kat'i bir istatistik yok.. Bundan birkaç yıl evveline kas — dar İstanbul ticaret odası, her ay — başı bir geçinme endeksi neşredi: yordu. Bu cetvelde muayyen - bir aile tipinin me kadar para ile mü- tevazı bir geçim yolu tutabileceği gösteriliyordu. Bu endeksler, neş- —— redilmez oldu. Neden, bilmiyorum, Yine geçen senelerde, İktısad fa- kültesi aile ekonemisini, aile büt- çelerini, hayat ve geçim seviye « lerini tetkik ediyordu. Bir netice alındı mı, adı mi? O tcikik- ler de yüzüstü kaldı mı? Bilmi » yorum. İstanbulda hayatın çok pahalı olduğu muhakkaktır. Bunun is - — batı bile lüzumsuzdur. Görünen köye klavuz istemez. Fakat, biz, ekseriya, uzak Ana- dolu şehir ve kasabalarında haya- tın çok ucuz olduğunu zannede- riz. — Geçenlerde bu mevruda yazdığını bir fıkra üzerine, «Gar- zan, Rıdvan nahiye müdürü Nuri öner, imzasile bir okuyucumdan bir mektub aldım. Bu wzun mek- tubun mühim gördüğüm şu sa » tırlarını aşağıya yazıyorum: «Nahiyede mekteb olmadığı i- çin ailemi memleketim olan Ke- maliyede bırakıyorum. Orada iki gocuğum okuyor. Elime geçen pa- ra 49 lirayı sarfederek bizi geçin- dirin. Ben ayda yirmi lirayı ken- dime tahsis ediyorum. 29 lirayı d aileme gönderiyorun. Acaba iki- ye bölünen bu paralar, iki ayrı e- vi rahat, mürefleh geçindirebilir mı?. Burada ekmeğin kilosu 7 ku- ruşa. Yağın kilosu 60 kuruşa.. Sa- bun 60, şeker 45, zeylinyağı 80, makarna 40, seytin 60. Bu esyayı bugün kaza merkezinden beledi. yenin gözönünde ticaret yapan dükkünlardan aldım. Şimdi, ma- aşımla nasıl mürefteh geçindiği - mizi daha iyi hesabhyabilirsiniz..» Bu ekuyucumun hakkı vardır. Bu uzak Anadolu , hayat hakikaten pahahdır. Vatandaşla- rın rahatı için, baremde tedbir al- müakla, hayat pahalılığı ile müca- deleye daha fazla ehemmiyet ver mek lüzım geldiği anlaşılıyor. REŞAD FEYZİ Birimizin Derdi Hepimizin Derdi Fakir Talebeler Yatılı orta ve san'at okulların- /da orta tahsilini yapmakta olan 6- meğe fakir, den tahsilini Büyük beler ! (im şudur: Yatılı elmiyan talebo- dere de, hiç olmaesa öğle yemek- deri verilmelidir. Ba suretle, biz

Bu sayıdan diğer sayfalar: