12 Şubat 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5

12 Şubat 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Asabi ve Tok Sözlü Bir Kebabcı Tıpkı İstanbul: Havası Gibi ünü Gününe, Saati Saatine Değişen Adam Meşhur kebaber (Kebabcı Hafız) 1 bilmem tanır | Musınız? Tabil, içinizde tanıyan da Vardır, tanımıyan da... Fakat o | TMubareği tanıyanlar, tanımıyan -| Ka nisbetle devede kulaktır. Ha- fiz, eskiden Seyrisefain civacında | bir yer tutardı. Yedi, sekiz yıl var ki istanbul tarafında kebabları - | mekte, kay- adır. Hafızda yemek y Mek bir ömürdür. Çünkü mübarek| Büyet asabi. gayet tok sözlü, ayni| 'nda hem gayet kalender, hem | t alıngan, gayet güler | | M ge tencerelerini Yüz, hem de gayet asık suratlıdır. Daha doğrus: tıpkı İstan- gününe, sa- 'matine hatta dakikası dakik: bir adamdır ua için — Hafızın o ':.ıkk.uımh bir g ört ati Ün dürür, ondan sonra o gi tlir. Hatta ge - | e Sirkeci elvarinin çit kaş- ru alma beyaz kü- Tâhlı, o meşhur gezgin midiy bir aralık Hafızu 4 şef garson ıılı — Hamvu vx'n.hyem n dolması! | Diye h:gu'dııı için mı.ı bunn lafız fena halde içerlemiş ve biraz son- ra tekrar ayni tarzda beriki, koca bağırınca | sefer kızginlıkla kos - tepsi yoğurtlu tatar bö - reğini Karakaşın kafasına geçir - | miş, K.ımk.q da: Yetişin adostlar, bizim usta "? Diye bağırarak soluğu yine Sir- kecide almıştı Hangi yıldı, unuttum, bir gün yine Hafızın yanına eski lokan - tacılardan yaşlıca bir Rum garson gelmişti. Bu eski lokantacı, yaşlı olmasına rağme aceleci, | daha doğrusu çabuk çabuk iş gör-| mek istiyen biriydi. Onun raya girdiğinin ertesi günü gâhtan öteberi alırken ikide bir: — Aman usta çabuk, aman us- tacığım elini çabuk tut! Diye Hafızı — sinirler. © iyordu. Derken bir aralık, yatı öğle za - manı, oranın kalabalık olduğu bir sırada herif ayni sözleri bir daha tekrarlayınca Halıa birden par - ladı Bana bak moruk, buradı mi bana kumanda edeceksi: mi sana? — Sen bana! — Öyle ise halteti tut! — İyi amma a kuzum müşte - riler acele ediyor. | — Burada acele yok, acele e - | den gider, şuradaki p'yazcıda fa- | ur sen| e de çeneni Yazan: Osmun Cemal KAYGILI sülye piyazile alaminüt karnını doyurur. | Bir de baktım, ertesi gün barba oradan arabasını çekmiş, -yerine bir Laşkası gelmişti. Hafızın, daha önceleri, yani Be- | yazıda ilk geldiği zamanlar bir ka- ! dın garsonu vardı ki o, hepsinden ömürdü. temizce diği ve babayani gö- rünen bu kadın ayni zamanda kör ya küm kadı!ş yecek kadar sözlerini esirgemi- biriydi. Bir gün öğleden bir Saat kadar sonra — dükkân tenha iken orada kebab yemiş, sonra da karçıki masada bir şeyler yemek- | te clan o kadına: — Bana şuradan bir de tatlı ver! | Demiştim. O, bana me - cevab * beğenirsiniz? Demesin mi eselâmün alı — Sabahtanberi ben yoruldum, hem şimdi de görüyorsun ki ye - mek yiyorum. Canın tatlı isti » yorsa tatlılar işte — orada, Tafta, kalk al birtanesini ye! Bunun daha antikası, daha sun- turlusu yine o sıralarda bir gün, sarıklı bir hocaya karşı olmuştu ki manzara aklıma geldikçe hâ Yağmurlu bir sonbahar gü- 'afızın o zamanki küçücük ye- lerim. nü salonu tıka basa dolu idi. O- zaman yemek pi rşı ta- rafta ayrı bir dükkâncıktı. Ye - m ya g mek n yer ki kler oradan kı müşteriler mutfağın karşısındaki ' yerde öğle vemeklerini yerlerdi. Tam zamanı tıka basa dolu olan E ÇAĞIRMIŞ?, Doktor — Mademki hasta de - | lımdan bir mektub alı lü ckuyamadım. Sizi möcbür oldum. Zira 6 Bibi doktor... Esrarengiz Ve Korkunç Bir. Ölüm Titanik Faciasından Sağı Kalan Tek Adam da nin bi deki kilise- papasi Kök İngi A » merikalılarca pek tanınmış bir a « damdı. Çünkü meş er. ve yemek salonunda tıknazca bir de | hür Titan sarıklı hoca vardı. O zamanlar da- ha sarıklar kulkmamıştı. Hoca - nın, daha önceden yediğini | niyorum. Be onu üs- tüste iki pilâv ai müştüm. İki ten sonra zavallı hoca kaşığını ta- | bağa vurarak kadın garsona ses- lenmeğe başladı: (Devamı 7 * 7 inci sahifede) Iuır D©Hân©jnrn©n Selânikte Yakayı Nasıl Ele Verdi? Söelânik: m—ıdcn)_ eynelmilel dolandırıcılar « | dan john Nicholson geçen Kf ), SSün ayında <atinada tov - t Olunmuş ve bilâhare hapishane "Astanesinde kaçmıştı. ”n.. kurnaz serseri, şehrimiz za- h'*n tarafından yakalanarak A- *Ye gönderilmiştir. ."J )îın, Nevyotk ve Paris zabı - | arafından — ararılmaklıadır. “Tupanın muhtelif yerlerinde bir öi "& kimseleri dolandıran bu meş- Ka ” dolandırıcı Yunanistanda da tüç, Gürmanış, zengin bir Rum Sarını kafese koymuştur. 'Ohn geçen sene iptidasında A- N“: bulunuyordu. Bir gün te- te , ©D Stiropulo adlı bir tücca- Tasgeldi “Bu tüccarın Amerikada İlli- “Zda bir ticarethanesi vardı. Bir '::n Yunanistana gelmişti. john Tüneç Xada tanıdığı bu adamı gö- Ğ—*ıııî Şok sevindi. İki eski ahbab lokayı ibirlerine sarıldılar. Büyük Me, “alardan birine gittiler, n Yediler. Artık her gün bulu- eçi Könüşüyor, beraber vakit Tadş Yorlardı. john bundan isti - faresini düşündü ve buldu. bulunPUl0, bir gün nasılsa - boş 'Müş, Amerikaya dönmezden 10 (husust muhabiri - evvel mühim ve kârlı bir iş için | Parise gideceğini ve orada karı- | Bile telefonla görüşeceğini sö: mişti. ejohn, fırsat bu fırsat dedi. plâ- nani çizdi. Fransız şirketi tay relerinden birine atladı. Rum tü çardan evvel Parise gilti. Büyük bir otele indi. İsmini de Strapulo diye yazdırdı. Atinaden ayrılmaz- dan evvel bu nama sahte bir pa- saport çıkartmıştı. Ayni gün, Ma- telgraf havalesi olarak 20 bin da lar göndermesini istedi. | | dam 3trapuloya bir telgraf çekti, I[ «Kadın, koc riste bulunaca; süphelenmedi, n o tarihte Pa- bildiği — için istediği parayı der- hal gönderdi. john da bunları ko- | laylıkla aldı. | *Dolandırıcılık ancak Strapulo- W hden sonra Atinâ zabı - nun Amerikaya avdet meydanü çıktı. jol tası tarafından yakalandı. Bi Hmilel dolandırıcı has- gitmiştir. Orada, bir tayyare ile 'Yunanistanı terkedeceği sırada sivil polisler atrafından yakalan- mıştir.> Belâniğin bir görünüşü ile meşhur Beyaz Kule | ru battığı Zaman | bu papas sağ kal- miş, kurtulabil « mişti, O zaman on dört — yaşlarında bir. çocuk ölan Kök şimdi yetiş- miş, kiliseye men- sub bir adam ol- Şımu KOK orlar. Kokun metçilik ne Kokdan bahsedi; resinde h adam gazetecilere şöyle deki dal in evvel pa- pasın dairesine geldiğim zaman sesler, gürültüler duyu- |. geceler ti oluyor, birisi dum. Bir g u. Sonra anladım ki bu- | papasın kendisi idi. Ba- burada n pa- âni burada zehirle- den evve vazite görmüş ve ölmi pas ile ken miş olan bir a rafından sık sık z amın det geçmiş, tulmuştu. Geçen gün de kalkarak geziniyordu. görünüyordu. Fakat yine fenalik geldi. İçeriye götürülerek yatağı- na yatırıldı. O gece yatağında ha; kırdı. Sonta kendisi ölü olarak bu- lundu. Papasın uşağı bunları söylemiş, | fazla olarak yapılan tahkikata gö- re papasın birçok imzsız mektub- lar alarak çok rahatsız olduğu an- laşılmıştır. Papas kırk yaşlarında idi. Kendisi evlenmeğe teşebbüs etmişti. Fa Ğ sız bir takım mektublar büsbütün - metanetini kı nihayet bedbaht olarak dün; ayrılmıştır. Kokun ölümü Tit ayağa nik faciasını da hatırlatmış olu - ! yor: Titanik vapuru Umumi harb- den evvel yapılan büyük bir va- purdü. Bahrimuhitiatlaside bat - mıştır. Bu feci kazada 1571 kişi ölmüştür. Kaza 15 nisan 1912 de olmuştur. uhları ta- | |lan İyileşmiş tari- Amiral — Nelsonu, da Napolyonu. ih ve tali bu iki adamı kar- Tin anlarının ta: huı dolduran bu. adam hususi hayatlarında ma- karılrını mes'ud edebil « tnikite çok uzaktılar, Napolyon senelerce beraber yaşadığı, birlik- te fakirlik ve mahrumiyet çekti- Bi karısı jozefinden sonra ayrıl- mış, kendi hırsı için imparator kı- zı almak üzere bu sevgili karısını bırakmıştır. İngiliz muharriri zefin için pek acı bir felüket olan bu vak'ayı anlatırken diyor ki: Napolyon o zamanki Avustur- ya imparatorunun kızı Mari Lüizi almağa karar verm in bu- nu öğrenince ağlıyarak Napolyo- nun ayaklarına kapanmış, ken - dini bırkımı ni rica etmiş, £ kat kocası mabeyi çağırarak karısını dişari çıkart « hemen Amirali Nelsona geli bu meşhur adamın karısına nasil ettiği pek de 4 dınla Amiral rasında neler olduğu kapalı kal- mıştır. Fakat Amiralin herhaldı karısını ihmal ederek başka gi zel bir kadınla seviştiği muhak- kaktır. Bu kadın Ladi Hamiltondur. tle güzel diye meşhur ol- ! bu kadını çıldıra- aşılmı- deki kız da yirmi dört yaşında i- ngiliz ga - teteleri e6- £i hatıraları |eanlandırarak şim- di artık ihtiyar o- kadından bahsediyorlar. İngilterede ilk tayyareci — kadın Mis Fogit olmüş- Şimdi 64 yaş- larında olan bu kadın bir tarafa İçekilmiş, yaşa - Mis Fogit yal- nız İngilterede değil, bütün dün- yada ilk defa olarak havaya uç- Muş ve ilk defa olarak deniz e binmiş bir kadındır. Faz- larak bir ticaret tayyaresile eder Fransaya, P den ilk kadındır. Fakat şayanı dikkattir ki bu ka- dın daha tayyare icad edilmeden evvel havada seyahat için büyük bir aşk duymakta idi. Çünkü daha gene bir kız iken balona binerek ise gi- İlk Kadın Tayyarecinin Hayatı Üçmak Aşkı Nasıl Başladı Ve Nasıl İnkişaf Etti Meşhur Ada;ılğrın Hay_at Arkadaşları Napolyon İle Amiral Nelson'un Karıları Nasıl Bedbaht Olmuşlardı Nelsonun Napoliden beraberinde getirdiği Ladi miş. İlk senelerde karı kocanın hayatı pok âşıkane geçmiştir. O zaman genç bir bahriye zabiti 0- lan Nelson vazife icabı karısından uzaklaşarak başka yerlere gittiği zaman ona yolladığı mektublarda: | — Ah, diyor, sensiz geçen hayat bence hiçtir. Sen olmadıkça dün | ya benim için boş kalıyor. Yaşa- dalma sadık aten kas | Mis Fogıt uçmuş, hakikaten cesaret istiyen bu hava seyahatinden bir türlü kendini alamamıştır. Birçok kere balonla uçmuştur. Mis Fogit cesareti ile m olmuş, fakat yalnız havacılık iti- barile değil, denizcilikle de şöhret almıştır. Yüzmekte, deniz motör- leri kullanmakta, yarışta büyük muvaffal nasında da Salibiahmerde çalış - (Devamı 6 mncı sahifede) rısına sadık kalmıştı. Hele gözle- ri hastalanarak beş sene kadar dünyayı görmez olduğu zaman - onu teselli eden, ümitsizliğe yan, kalbine kuv karısı bep yanındaki olmuştur. Nelson ümitsizlikle ka rar vererek artık donanmadan, hayatından ayrılacağını xÖ lüyordu. Fakat karısı onu bun - dan alıkoymuş, gözleri iyileşerek yine mesleğinde çalışacağını ona lli etmiştir. Niha- ıyor. Bir gün Fran sa ile İngiltere arasında harb çı- Napolyon ile İngiltere h be tutuşuyor. Nelson da bir ge - miye tayin ediliyor. Fakat harb- de Nelson sağ kolunu kaybetmiş- ir. Yine karısı bakıyor, onu iyi ediyor. Fakat Nelson iyileşiyor. Tekrar artık vazifeye dönerek de- nize açılması lâzım geliyor. Nel- son karısından bahsederken «be- nim hayatımı kurtaran bir melek. Karım güzeldir. Fakat bence her şeyin fevkinde olan onun muhab bet ve şefkatidir. Fakat çok geç meden Nelson değişmiştir. Artık evdekl kadıncağızın su adeti de altüst olmuştur. Hayatı- M kurtaran kadın bundan sonra Amiral için ihmal edilen bir ka- kadından başka bir şey değil - dir. Bu değişiklik nasıl oldu?. Nel- son artık eski bahriye zabiti de- gildi. Artık senlelerce gözünden hasta olan, sonra da kolu kesilen adam da değildi. Meşhur Amiral Nelson olmuştu. Napolyon ile uğ- raşmış bir Amiral. Hör yerde iti- bar görüyordu. Çok geçmeden fark etti ki kendi karısı öyle her yere beraber getirilip götürülür gibi değildi. Saf, temiz, dik bir kadın. Fak: tu. Yeni bir itibar ve şöhrete sa hib olan Aniral ise artık gi zamanlarile alâkı Nelson İtalyay Ladi Hamilton i vet verer orada pek genç ve güzel kadini görerek gör. kaptırmıştır. Ladi Ham man Napolide bulunan İngiliz el- çisi ihtiyar Lord Hamiltonun ka- Tasıdır. (Devamı 7 inci sahifeda) lünü

Bu sayıdan diğer sayfalar: