26 Mart 1941 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

26 Mart 1941 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 —SON TELGRAF Geçenlerde, bizim Oszman Cemal, şerpetler hakkında bir fıkra yazmıştı. Havalar 1sı- nıp, yaz gelince insanın hatı- rına şerbet geliyor. Oszman yapılmı- Hince, hatırınızda olsun, bir kere tadına bakın!.. Fakat, en tatlı şerbet, lohu- sa şerbetidir. Lohusa şerbeti içmek ayni zamanda sevaptır. Allah, bütün evlerimizde sık sık lohusa şerbeti yaptırtsın! İKİ TÜRLÜ ZAR OŞ En tuhafıma giden harp havadislerinden biri de, Ar- navutluk cephesinde, taarruza kaldırılan İtalyan askerlerine, hücumdan evvel, bol miktar- da içki verilmesidir. İçki, in« sanı sarhoş eder. Bir, içki sar- hoşluğu vardır; bir de zafer sarhoşluğu... Anlaşılan zafer sarhoşluğu temin edilemeyince, muvak- kat te olsa, içki sarhoşluğu ile kifafı nefsetmek, daha şa- yamı tercih bulunmuş!.. FRANSIZ KADINLARI Bir gazetede okudum; Fransız kadınları pudra ve ruj bulmakta sıkıntı çekiyor- larmış! Çekerler, a... Buğday bulmakta sıkıntı çeken Fran- ra, ruj sürerlerdi. Şimdi, o za- man sürdüklerine saysınlar.. Süslü püslü gezmek iyi, gü- zel amma, sonra, işte böyle, sonrası var.. YENİ ÇÖP FIRINLARI Belediyemiz, çöpleri deni- ze atmıyacak ve yaptıracağı firınlarda bu çöpleri yaka- cak!, Asri çöp fırını, bütün medeni memleketlerde baş- wurulan vasıtadır. İşin güzel tarafı da var: Çöpler, fırın- larda yakılmıya başlandıktan sonra, Belediye, senede 55 bin lira tasarruf edecektir. Bu tasarruf, çöpün denize dökül- me masrafıdır. Bu, 55 bin li- sarfedilecektir. Bizce, bu 55 bin lira tasar- Edebi Roman: 10 oe l — 26 T 1941 Pamuk ihracatı Haricten mal taleb- leri ve ihracat git- tikçe çogalıyor Bu sene pamuk satışları ve ihra- catı çok hararetli olmuştur. Yapı- lan tetkiklere göre, yalnız Adana mıntakasında mevsim başından 15 marta kadar 15444633 kilo pamuk satıldığı anlaşılmıştır. — Hariçten çok talep vardır. Ve ancak bize Hi- zumlu maddeler mukabilinde pa- muk ihraç edilmektedir. Diğer taraftan tiftik ve yün ih. racalımızda da inkişaf görülmek- tedir. İngilizlerin yakında mühim miktarda tiftik ve yün satın ala- cakları öğrenilmiştir. EÜÇÜK HABERLER VİLÂYET ve BELEDİYE: * Çubukludaki Hidivin köşkü. nün tamir olunmasına Belediyece 10 bin lira sarfolunmuştur. Yakın- da burası halka park olarak açıla- cak ve bilâhare otel haline konu - lacaktır. MAARİF, ÜNİVERSİTE: * Adana kız ve erkek lisesinden yelişenler cemiyetinin senelik kon- gresi ekserivet temin edilemediğin, den 29/3/941 cumürtesi günü saat 14,30 a tehir edilmiştir. Kongre mezkür gün ve saatte — Eminönü Halkevinde yapılacaktır. * Şehrimizdeki Lise ve Orta mekteplerde yapılan ikinci devre kanaat noktları mermnuniyet ve - rici bir şekilde neticelenmişir. Mek- tepler yarın normal tedrisata baş- Jıyacak ve karnelerini almıyan ta- lebelere karneleri verilecektir. v Vekâlet bu sene yeniden mek- | tep açmamağa karar — vermiştir. Mevcut mekteplerde tamirat ve ta. | dilât yapılıp ihtiyacı önliyecek bir hale getirilecektir. TİCARET ve SANAYİ; * Bulgar hududunda bekliyen ithalât eşyamızın son kısmı da gel- miştir. Bu suretle Bulgar hudu - dundaki ithalât eşyasının tamamı gelmiş busunmaktadır. * Fiat Mürakabe — Komisyonu, gömlek, boyunbağı ve çorap fiat- ları üzerindeki tetkiklerine devam etmektedir. * İstanbul gümrüklerinde halen meveut 1030 çuval Hindiya kah - vesi bu hadta zarfında piyasaya çı karılarak tevzüi yapılacaktır. MÜTEFERRİK: * Terziler Cemyetinin aza sa. yısı, makara tevziatının cemiyetçe yapılmasına başlanılmasından son- Ta çoğalmıştır. * Dün sabah Torbalıda bir zel- zele olmuştur. * İzmirde Havagazi amelesin- den İzzet isminde biri, karısını dö- ven Mehmet Kahraman adında bi- rini öldürmüş ve Mehmet Kahra. manın kardeşini de yaralamıştır. * Karaköyde Karaköypulas kar- şısında bi i Jozelin mağaza- sında gece bekçisi — İbrahim oğlu Hüseyin gece vakti kasayı kırarak içinden 614 lira almış ve sonra 3- yaklarını, dişleri vasıtasile de el- lerini iple bağlıyarak tecavüze uğ- ramış gibi göstermişse de hırsızlığı belli olmuştur. KOLKOLA Müellifi: Nizamettin NAZİF Başyolur, kendisini unutuürken, bi- lir misin ben kaç döfa o eski bınayı görür gibi oldum, onun loş koridor- larında dolaşmanın hasretini aci acı duydum. Memleketten uzun zaman uzaklaşınca, dilediğimiz gi- Bi at oynatırken ehemmiyot ver- mediğimiz sokaklar bambaşka bir * alıyor. İçinde yaşıya yaşıya mizi sandığımız bir şehrin haytammıza nekadar girmiş oldu - ğunu, onsuz kalamıyacağımızı an- cinden çıktığımız zaman an- hyoruz. Bir kara sevdadır o... Mem. Jeket hastalığının ne demek ol - duğunu, memleket hastalığına tu- tmağa imkân yok- | tur. Köyünde iken İstanbulu me- rak eden Mehmedin İstanbulda al- tı av oturduktan sonra Sıla ihtiyacı e yanıp kavrı boş şey de. ! l Bildir. Nostalji, insanlığımızı bize en iyi duyduran hastalıktır. Evet... — H t l'-'lleıohı Ankaranın Sesi Ankara Radyo gazetesinin neşri- yat programını genişleteceği ha- berini okuduğum vakit, herkes gibi, ben de çok memnun oldum. Fakat, müsaadenirle, benim mem- nuniyelim, birçoklarından biraz dahn fazlacadır ve hattâ bu hiz- Sim, masum ve sevinç halini de | almıştır. Sebebini anlatayım: 1939 eylülünde harp başlamıştı. Harple beraber, bütün dünya neşriyat — vasıtaları, kendi gö- Tüş zaviyelerine göre, şiddetli bir propagandaya girişmiş bulunu - yorlardı. Ayni senenin sonbaharında, bir akşam, yazımı yazmadan axz ev- vel, radyo başına geçmiş. dünya radyo İstasyonlarının, yeni barp karşısında neler söylediklerini dinlemek için, parmaklarımın a- rasındaki düğmeyi çevirip duru - yordum. Henüz, Ankara radyosu, şimdiki neşriyatına başlamamıştı. m görüşümlüz nedir?, Dün- ya mesclelerini dünya efkârı u - mumiyesi karşısında bix de ko- nuşmalı değil miyiz Bu sualler, zihnimde - takılıp kalmıştı. Hemen, kaleme sarıl - mış, bu fikri ileri süren bir yazı yazmışlım. Aradan az bir zaman geçti. Ankara radyosu, arzuladı - | un meşriyalı yapmağa başla - mıştı. Bu, benim için büyük bir haz vesilesi olmuştu. Bir memleket | hizmeti mevxzuunda, güsterdiğim hassasiyetin elbette alâkadar ma- kamılar tarafından ziyadesile da- yulacağını idrak etmiş olmaktan mütevellit bir bahtiyarlık içinde idim, Şimdi, her akşam, Ankaranın tok, dürüst ve selim konuşmasını dinlerken, içimde bu. intıbalar canlanır. REŞAT FEYZİ | gemisinin mevkuf kaptanı Viktor | 19 Mayıs Bayramı şenlikleri 19 Mayıs jimnastik — şenlikleri hazırlıklarına başlanmıştır. Beden terbiyesi öğretmenleri bugünlerde Maarif Müdürlüğünde bir toplantı. yaparak bu seneki şenliklerin her senekinden güzel olması için ka- rarlar vereceklerdir, Mekteplerde beden terbiyesi hareketlerinin ek. sersizlerine de yakında başlana - caktır. Av tezkeresi Hatı Zirsat Vekâleti, av tezkeresi fi- atını 10 liraya çıkarmıştır. Ayrıca bu sene av tezkeresi almak istiyen- ler için yeni bir muamele - şekli tesbit edilmiştir. Bu husustak! ka- rar yakında alâkadarlara bildi - rilecektir. Halk Bankası Mü- dürünün seyahati Şehrimizden Bursay: Bankası Umum Müdü kikleri sonunda Bursadan — sonra Kastomonuda da bir Halk sandığı açılması kararlaşmıştır. Ticaret Vekâleti de bunu kabul etmiştir, Önümüzdeki ay başında — Kasta- monu şubesi İşe başlıyacaktır. Di- ğer bir çok vilâyetlerde de şubeler açılması için tetkiklere devam e- dilmektedir. bir baş sallamakla iktifa edince: — İşte... - dedi - bu davet sana nekadar tabii görünüyorsa, bu şe- hirde sen, bu kabil davetleri ne de- rece bıkkınlıkla karşılayarsan Av. rupada, Amerikada dolasmak da bana o derece bıkkınlık - verivor. Sana sımdiden Arjantine bir se - ahat teklif etmis olsalar itiraf et İnsanlığımızı bize hatırlatan, çık- | Ki cok sevinirsin. tığımız — kabuğa yan bakmamak asaletini blize veren hastalık... “Yolda bir metreye yakın kar var- dı. Araba güçlükle ilerliyordu. Sa- rayın dış kapısından ve soldaki dâr yoldan gelen rüzgür kar dab galarını üçüncü Ahmet çeşmesine yapıştırıyordu. Çeşmenin Ayasof- yaya « esurlare bakan — tarafları kardan görünmez olmuştu. Naci şoföre: — Sağa sap! Dedikten sonra paltosunun kal. ikık yakaları arasından yalnız bur- nu gözüken Semihi dürttü ve gü- lümsemeğe çalışarak sordu: Ve o, lasdik için bir «evet» de- meğe dahi İâ&zum görmeyip sadece Semih, şakrak bir kahkaha at- maktan kendini alamadı ve rapkın bir bakışla Naciyi süzerek cevap verdi: — Her halde senin şu dakikada sevindiğin kadar doğil... — Sevincim yüzümden belli de- ğil mi? — Hislerini saklıyamıyorsun! Saklamak istemiyorum: ki... EKalbim hopluyor. — Bunun da daüssıladan ileri geldiğini iddıa edemezsin sanırım. Zira senin memleketten uzaklaş - tığın günlerde İstanbulda bir ba. yan Rezzan çay daveti -D bambaska kaynaklardan geliyor amazdı. | Zira öylüvarsun. Sevincim | başka Rezzan olmiyacaktır. Günün meselesi: AA C IC Unların tipleri tahdit edilecek Belediye Sıhhat ve İktıisad müdür- lükleri birer rapor hazırlıyorlar Şehrimizde 'satılan unların tip- lerinin birkaç sınıfa ayrılması Zi- raat Vekületince karari tır. Bu maksatla Belediye Sıhhat ve İktısat Müdürlüklerinin hazar- lıyacakları raporlar Vekâlete gön- derilecektir. Diğer taraftan Belediye, 940 yı- kında muhtelif fırınlardan akdığı ekmek tiplerini tetkik ve tahlil et tirmiştir. Uzun zamandanberi un- ,lar Toprak Ofisi tarafından veril - halde ekmeklerin muhtelif te ve çeşnide olduğu görül - müştür. Bu ekmeklerin yüzde yir- misi bozuk, yüzde on ikisi hamur | ve diğer sebeplerden dolayı mat- —— ADLİYE v POLİS 3— Silivri önlerindeki büyük deniz faciası nasıl cereyan etmiş ? Musevi muhacirlerini Kayfaya götürür- ken batan geminin Coezada sorguya çekilip şahitler dinlendi Bundan iki ay evvel Varnadan gelip Hayfaya gitmekte iken Si. livri önlerinde birçok Musevi mül- teci ile batan bir Salvator yelkenli İvanofun muhakermesine İstanbul İkinel Ağırceza mahkemesinde dün devam edilmiştir. Dünkü celsede, evvelâ; kaza es- nasında yelkenlide bulunan kıla- vuz kaptan Hüsnü şahit olarak din- lenmiş ve yelkenlerin eski Ve ya- malı olduğunu, gemide barometre görmediğini söyliyerek: «— Kaptan baştarafta bulunan tayfaya rusça «demiri hazırla» de. di, tayfa, gürültü, patırdı arasında «demiri at» anlamış olacak ki der- hal demiri attı. Orası kumluk ol- saydı mesele yoktu. Kayalık oldu- ğuna göre hatalı harekettir, amma kaptan böyle bir emir vermedi - ginden, suçlu değildir. Geminin | muayenesi Varnada yapılmış ve | liman fen heyetinden hareket mü- saadesi alınmış olmasına nazaran, kaptan, artık geminin teçhizat nok. tasından mes'ul olamaz. Gemide mevcut 350 yolcu, bu yelkenlinin istiap haddinden çok fazladır.» Demiştir. İki tercümanla ifadesi alınan Viktor İvanof, orada demir atmayı kılavuz kantan Hüsnünün tavsiye ettiğini, kendisinin de ta: faya edemir at» diyerek bu sunetle demir attırdığını söylemsi ve bu cihetten, bu şahitliği kabul etme- miştir. VAK'A YERİNDEKİ KEŞİF Liman relş muavini Hayri Ka raarslan, vak'a yerine keşfe gidi diğini, keşif neticesinde rapor h: zırlandığını söyliyerek, şöyle de«. miştir: — Demir atma, yerin kumluk ol- ması takdirinde, faydalıdır. Yer kayalık olursa, bilâkis zararlıdır. Kaptan geminin seyrüsefere ta - — Kalb ve gönül kaynakların - dan.. . — Âşik olduğumu mu iddia e- deceksin? — Müsaade edersen... — Budala! | — Dün gece dans ederken Rez- | zana nasıl sarıldığını görenler de salonda bır budala dolaştığını fark | etmişlerdi amma, o budala ben de- | Bildim ber halde... — Haaarikulâde Rumba oyna - yordu. Ne bir Las Palmas gelinin- de ne bir Katalan köçeğinde öyle kıvrak bel bulunabilir, Bayan Rez. zan bakkında, eğer yalnız dans et- mesile bir kanaate ulaşmak doğru olursa, temin ederim azızim seni.. Dünyamın en muhteşem kadını 0- dur. Fakat dans pisti, salon, sos - yete bir kadın hakkında insam datma yanlış takdirlere — götürür. | Kadının ölçüsü evdir. — Bu ölçünün de Rezzan hakkın- da inde göreceğin Rezzan bir lüba muvafık değildir. Belediye Sıkhat Müdürlüğü bu işin izalesi için bir rapor hazırlıyarak riya - sot makamına vermiştir. Fırıncıların bir çuval undan 94 den fazla ekmek çıkardıkları, ba- murkârların mütehassıs olmama- ları dolayısile iyi hamur yapama- dıkları ve ekmek hamurunun 1170 gram olması lâzım geldiği hakde ekmek imali esnasında hamuru mezkür miktardan eksik kestik - leri görülmüştür. Tecrübeler ya- pıldıkça belediye ekmek işindeki noksanları görerek izaleye çalış - maktadı kaptanı dün Ağır bammül kabiliyeti noktasından mes'ul sayılır, Diğer taraftan, sey- risefer ettiği sahillerin — nereleri kumluk, nereleri kayalık, elindeki haritaya bakarak, aşağı yukarı da olsa bilmesi lâzım gelir.» Müddelumumi Turgut, her iki şahide de birçok sual sordurmuş, alınan cevaplarla, o akşam en ma- kul ve ihtiyatlıca hareket, icabe - den manevra 1le gemiyi baştanka. ra etmek olduğu, halbuki kayalık yere demir atmak suretile bunun yapılmadığı anlaşılmıştır. Dava sahit celbi ve kazadan kur- tulanlardan harice gidenlerin dos- yada mazbut ifadelerinin okunması kararlastırılmış, muhakemenin de- vamı, 25 nisan sabahına bırakıl - lerinin okunması kararlaştırılmış, mıştır. Aşk yüzünden katil olan genç Aşk ve kıskançlık yüzünden İki gün evvel İzmride feci bir cinayet işlenmiş ve Halkapınarda şayak fabrikasında — çalışan 20 yaşında evli Kurliş Hepgün namında bir genç, ayni fabrika amelesinden Ya- | sar namında 19 yaşında bir genci öldürmüstür. Katil, meşhut suçlar kanununa tevfikan ayni gün mu- hakeme edilmiş ve 15 sene ağır hapse mahküm edilmiştir. Katil, Bahriye namında 16 ya- şında bir kızın ailesine ait evde kiracı imiş. Bu kız maktulle alâ- kadlar olmağa başlamıştır. Bir gün Kurtiş bunu sezmiş, evli olduğu halde kıskanmıştır. Hatta Yaşarla aralarında bir münakaşa da geç - miştir. Bir müddet evvel de kızın babası Kurtiş'e: — Benim kız fabrikaya - gider, gelirken nezaret ediver. Demiştir. Vak'a -" şamı Bahriye, bır ar . sa, ev bir gece lokantasından çok daha samimi bir dekordur. İkinci katları — birbirine doğru eğilmiş, —eski tahta evler a - rasından geçtikten sonra, yeni ya- pılmış bir kaç ev gözüktü. Burada yol biraz daha genişliyordu. — Yaklaştık mı artık. — Soldaki dirseği dönünce dört adım ötede, — Garip şey! Rezzanın görün - düğü kadar hoppa ve züppe olma- dığını sanmağa başlıyorum. — Nereden kestiriyorsun bunu? — Burada oturmayı, Şişliye, Bo- montiye, Modaya, Ayazpaşaya ter- cih edişinden. Semih birdenbire gıdıklanıyor. hi Bibi katılasıya gülmeğe baş - adı. — Neye gülüyorsun? — Anlarsın... neye güldüğümü de, Rezzanı da, niçin burada otur- duğunu da anlarsın. Araba dirseği — Gönünce seksen yüz metre uzunluğunda bir par - tü, Son derece mo- Mümkündür. Amma ne de ol eden bir larzda yapılmış olan bu Sıtma ile mücadele Vilâyetimiz dahilinde mücadele ve hazırlık faaliyetleri artıyor Vilâeytimiz dahilinde yeni mev- sim için sıtma mücadelesi hazır - lıklarına başlanmıştır. Bu müna- sebetle bütün kazalara bir tamim ve bilhassa köylerdeki çeşme yalakları ile bulaşık ve ça- maşır sularının iyi akıtılması, açık. ta gübre ve süprüntü bırakılma - ması ve şimdiden her tarafın te- mizlenmesi bildirilmiştir. Havalar iyice ısınmadan mücea- deleye başlanacaktır. Sayfiye yer- lerinde de hâlka bu yolda tebli - gata başlanmıştır. Ayrıca şehrimiz gahilinde sivrisinekli yerlerin te. mizlenmesine ehemmiyet verile » cöktir, eee ia e aağleef Hayvan mahsul- lerinin satışları Ziraat Vekâleti, hayvan mah - | sullerinin satışını temin etmek ü- zere her tarafta Kooperalifler kur- mak üzere tetkikler yapmaktadır. Bilhassa köylünün hayvanlarından rıkardığı deri, süt, yoğurt, yağ ve diğer maddeleri ivi fiatlarla sat - ması temin edilecektir. Yakında Bu hususta faaliyete — geçileceği bildirilmektedir. Vekület Vilâyetlere de bu hu- susta tetkikler — vapmalarını bil- dirmiştir. SĞ Uludağda bir film çokildi Bu pazar günü Uludağda renkli bir film cekilmiştir. Filmi şehri - mizdeki film stüdyolarından biri çekmiştir. Bu münasebetle dağda kayak yarışları yapılmış ve kadın ve eıkekler havanın güzelliğinden istifade ederek mayolarla kaymış- lar ve güneş banyosu yapmışlardır. Bütün bu manzaralar filme alın- miştir. D İlk okul sergileri Her yıl tmtihan sonlarında ilk okullarda açılan akul sergilerinin bu yıl daha zengin ve muntazam olması Maarif Vekâletince alâka - darlara bildiritmiştir. Veta gençlik kulü- bünün kongresi Vefa Gençlik Kulübünden: İ 29/3/941 cumartesi günü saat 15 | de senelik kongromiz yapılacağın- dan muhterem âzamızın Şehzade- başı Letafet apartımanındaki ku- lüp merkezine teşrifleri rica olu - Dur, —< kadaşı ve Yaşar'la beraber fabri - kadan çıkmıştır. Kurtiş yolda yak- laşarak, Yaşar'la kendisi ile he - saplaşmak istediğini söylemiş ve yanına gelmesini istemiştir. O da tereddütsüzce sokulmuştur. Kısa bir münakaşadan sonra Kurtiş, ev- velden hazırladığı bıçağı çekmiş ve hemen Yaşar'a birkaç defa sap- lamıştır, Kızlar feryat etmiş, Ya. şar da Kurtiş'in başına bir taş sa- vurmakla beraber «vurma, arka- daşız» diye yalvarmıştır. Kurtiş ise ikinci bir hamle iİle zavallıyı öl « dürüp yere sermiştir. — ——— - ——— — —— ——— ——— parmaklığın ardında büyük ağaç- lar arasına gömülmüş üç katlı kâ. gir bir bina gözüküyordu. Semih, otomobilin kapısını aça- Tak; — Geldik... - dedi - Oooowv? bi- raz gecikmişiz. Kapı önünde dört araba var. Bakalım bizden evvel kimler gelmiş Şu kara, Raşidenin yeni aldığı Kadiyak... Şu His - pano Rezzanınki... Besbelli Cavi. danla Perihanı getirmiş — olacak. Ocovv Sactit de gelmiş. Demek ki poker var. Vay vay... Zekiye de Burada, Yoksa otomobili elden çı- | kardılar da bir başkası mt aldı. Bunu söylerken daruzun bir Lançiyayı işaret etmişti. Ona bir söz söylemiş olmak için 'Naci: — Bu Zekiye de kim? Diyecek oldu. — Zâtinin karısı -dedi Semih - Rüztem paşanm torunu. Pek asıl- zadedir. Onu öğrenirsin. Evet. öğ- reni Fakat öğrendiklen sonra pek pişman olursun. Dikkat et ken. dine. Göründüğü gibi masum de- ğildir, (Arkası Var) Pa Yugoslavya Mihver Yazan: Ahmet Şükrü Harp çıktığı zaman, li devle..nin Balkan istedik-eri tek birşey, larıı muhafaza ederek hf şında “ almalarından ibaf senesinden 1940 senesi ma kadar mihver devi kan devletlerini İngilir W altında göstermeğe çe bengaz e giltereye kapılıp da har! lenmedikleri takdirde devletlerinden hiçbir mıyacağını söyleyip durduki Bu Hsan, 1940 senesi rına kadar devam etti. velin ilk haftasında A manyaya sözde talim ve © kıt'aları göndermek suretil kan yarımadası haki takbel — tasavvurlarımı faza eden Yunanistan diğer ortağı tarafından maruz kalmıştır. Fakat tan Romanyadan farklı © tiklâlini silâhile müdafal karar verdiğinden İtalyan man harbi devam etmek! İtalya Yunanistanı m miş olsaydı, Almanya B Tın cenubuna inmiyecek Mihverin Balkan siyas ayrı mütalea etmek doğrü dir. İki devlet 19t0 senesi f harında, İngiltereye karşı deleyi devam ettirmek İÇ kanları istilâları altına al rar vermişlerdir. Bu İş İtalya kendi üzerine teretti İan gediği tamir etmek riyetinde kalmıştır. kanların müşterek mihvef monyası altına alınması tatbikalında aksamış ise, * hedef ve gayeleri bakı işmiş birşey yoktur. Almanya Bulgaristamı rarak cenubi Balkanlara sonra ilkönce Yugoslavya gul olmuya başlamıştır. davya bitaraflık politiks yadineviçin direksiyonu bulunduğu zamanlarda antantına bile böyle bir rilmişti. Şimdi bunun n€ batalı bir pelitika olduğ! geslavya da anlamıştır. üç taraftan sardıkları Yt yaya mihvere iltihak ile mak arasındaki iki şıktar tercih etmeğ teklif etn ha az elverişli şartlar altm? nanistan bu iki şıktan tercih edeceğini tayinde tereddüt etmedi. Y rihi kararını verdikten mumi vaziyet, mihver rinin daha çek aleyhlerine Buna rağmen Yugeslav»?, adamları, Almanyanın tf? tında boyun eğmek mecbi bissetmişlerdir. Gerçi bil kolay kolay veril n rar verilirken de Yuş milli birliği sarsılmıştır. zun zaman geçmiyecektir. Tavya, önündeki örnekli Tamalıydı ki, mihvere pek parmağını kaptıran. yavsi elini, kolunu ve nihayet dünü kaptırır. uııı-'ı" her ne ise, bu Yugaslar masında da ayni ..ı;wf etmiştir. Yugoslavya, üslü 51 iltihak etmekle beraber, rından Alman askerleri yeceğini zannediyorsa Almanyanın hedefi, YAt yi yı, senelerdenberi sarıldığ! raflık politikasından 8 ibaretti. Bir defa en 10f adımı attırdıktan sonra lar, bunu takip edecek eİtf ların daha kolay atılacaB” maktadırlar. Yugoslav meselesindef Balkanlardaki tazyik Ktf ha vazıh olarak - bisset Fakat bu tazyikin derecti şekli ne Almanyanıs £Ü celâdete, me de YW göstereceği teslimiyeler merikanın bu mil göstereceği alâkanın derect mahiyeline tâbidir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: