6 Mayıs 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 11

6 Mayıs 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

——— 6.8.03$ Y — Paşıyamar için14 Kontrakt ine kadar ç: Plason b kan ön üç ya- mühim ontrakt | ün başka | eri şunlar- meuların sı- an başlıya- halde kon- dir, yani en n birinci sa- tra, Böre verilir. Halbuki kon- yökt bricte taahhüt edilen ve YEDilen trik ve şlemlerle fazla tre, eksik | ere, onörle- Yani pla- n edilmesin edilmeden yapı- ha ş T b: 1x-ıcm!cr sayı almaz. Bun! b a plafonda ilk manşa ve r f:? sayı verilir, halbuki kon- S<tta yalnız rabır sayı alır. ktta her iki tarafım ilk Ve da zona ne r, |. İzerebi olan tarafın mükâfat hşi bilhassa ceza sayıları mülhim aa rda artar. Bunun için kon- S&t briçte de vülnezabl olan k'n'f deklarasyonlarını çok dik- üîht ve doğru olarak yapmağa ha fazla itina etmelidirler. nr'—în[:ü kontraktta $lem sayıları Mak taahhüt edilip yapıldığı u dirde yazıldığına göre bu Yeye erişmek için oynıyan o- Mcular,* yanlış deklarasyon- h;h Çok içeri girerler ve bil- Ssa vülmerabl oldukları za- Y Müthiş ceza verirler. tı,ı.klı'ln bir cetvel halinde, kon- - t briç sayılarını vereceğiz. Yraz HıYsA tR52 &1012 :7' N |v3s "'H 01076 altu - l şers1 ha $ lçıııs Yıovıos2 | 002 196 bv4 * :(S—'lğîdı (8) vermiştir. tir. ) dört kör taahhüt etmiş- | hı_oy“nl evvelâ (O )pik Fuası- lı,_%"î damını oynıyarak baş- | . o,şh"d! treflin damı, valesi ve gm':'u bulunan (O), eğer as ar Mayç (E) de çıkarsa mordaki ah ezdirmek için, trefl oyna- v!i,.,e Evesine düşebilir. Bu tak- | İliy,, (S) birinci trefli verir ve | 'ı'îıkl trefli alır, İkinci trefli tazı ÂN sonra iki el koz ve kazgatl trefli ve nihayet bütün | Gııun:"" Oynar, (O) son kozun | ;ıf"d * Ya pik damını vererek n Si Pik onlusunun sağlam- Ve yapıma fırsat vermiş olacak, Baça Üt ta karo ruasını tek bi- '"Ui tır. Binaenaleyh (O) ©- ken (pik ruasile da- | Cyunaz, BÜYÜK Bi Ü v | | gini bunların üstüne sağlam kâ- İDünkü sayıdan) ”! döstüm; — Unutmayın ki | kralm teklif ettiği yedi yüz al - tım zamanın en büyük dehâsı o- lan Leonardo da Vinci gibi bir artistin aldığr maaştır.,, diyor - du., Bir gün sonra Fransa Kralı - nın huzuruna ikinci defa çıktığı | vakit hemen işe başlamak emri- ni aldı: Kralm ziyafet sofrasını süslemek üzere gümüşten 12 ta- | ne heykel yapacaktı. Tabii in - | san cesametinde yapılacak olan | bu heykellerin — altısı erkek ve altısı kadın ilâhe olacaktı. Çelini'yi, iyi çalışabilmesi i - çin, Kral, kendi şatolarından bi- rine yerleştirdi. Fakat gün geç- tikçe artisti burada rahatsız et- meğe başladılar. İşe biraz da kızkançlık karışınca Benevenu - to'ya hayat büsbütün çekilmez bir hal aldı. Düşündü, taşındı, vaziyetten kralı haberdar etmek ten başka çare bulamadı. Kral. Çelini'yi huzuruna bin | gi bir müşkülât ile kabul etti. Il*îut- tâ ona surat bile astı. Ve “sen de kimsin be herif!,, diye hitap etti. Zavallı artist donup kalmış tı. Ne söyliyeceğini şaşırdı. Fa- kat ismini söylemesini tekrarla- dığı vakit Çelini anladı ki kral onu unutmuştu. İsmini tekrar - lamağa meocbur kaldı. Bunun ü- gine: Üleiç Ya, öyle mi? Öyleyse dostum, nerede istersen orada ve nasıl istersen öyle çalış: ta - mamile serbestsin!, sözlerile mını çektikten sonra üçüncü 1ö- vede pike devam ederek ası oy- namalıdır. Prensip: Taahhüdü yapanın solundaki oyuncu, elinde sağ- lam bir kâğıt kalmış ise ve bu kâğıdın bir derece ufağını mor- da görürse, derhal o sağlam kâ- ğıdı oynamalıdır. Çünkü böyle yapmazsa, taahhüdü yapan o- yuncu oyunun sonlarına doğru bütün kozlarını cekerek kendi- gıtlarını vermeğe icbar edebilir Ö zaman mordaki mevzuvbahe bir derece ufak kâğıt ta sağlam laşmış olur, R ARTİi AM STiN SEVDA MACERALAR_] Çelini sevdiği kızı noter huzurunda başkasile evlendir'yor hatırını aldı. Kraldan yüz bulanı Beneve - nuto hem kendisine hem de mu- avinlerine, hemen gidip silâh te- darik etti. Kim onları rahatsız ederse derhal — başının belâsını bulacaktı. Düşmanlarına acımaz- dan hadlerini birdirecekti. Maamafih bir kaç ufak çar - pışma hadisesinden başka bir şey çıkmadı. Artık Çelini sık sık kralın sof rasında yemek yiyordu. Kardi - ler, ler, en zengin in- sanlarla düşüp kalkıyordu. Bir gün kral, sofrası için bir tuzluk istediğini söyledi. Çelini müsaade istedi ve evine giderek balmumundan kabataslak bir tuüzlük nümunesi getirdi. Kral bunu o kadar beğendi ki derhal yapmasmı ve mukabilinde bin altın vereceğini söyledi. Hattâ tüzluğun altından yapılması i - çin hazineye giderek istediğ kadar altın almağa mezün oldu- ğguna dair eline de bir kâğıt ver- Çelini altını hazineden alarak eve dönerken dört haydudun hücumuna maruz kaldığını ve onlara nasıl karşı koyduğunu anlatırken: “Onları o kadar ko- laylıkla yaraladım ki, Fransız - Tarm hiç bir zaman iyi kılıç kul- Tanamıyacaklarına bu vakadan sonra kat'i olarak hüküm ver - dim.,, diyor. Çelini'nin Paristeki hayatın - da aşk maceraları arasında en göze çarpan kadın Caterina'dır. Benevenuto bu Fransız güzeli - ni hem model, #em de metresi olarak saklardı. Canlı halinden daha büyük hacımda heykelini yaptığı ilk kadınım Caterina ol- duğunu düşünecek olursak ar - tistin hayatında iz btrakan ka- dınlardan birinin bu Parisli gü- zel olduğuna şüphe kalmaz. Aşk hususunda Çelini son de- rece kıskançtı. Caterina'yı o ka- dar kıskanırdı ki zavallı kadını haftalarca sokağa çıkarmaz, er- kek yüzü göstermezdi. Hattâ kendi dışarıda başka kadınların peşinde dolaştığı zamanlar onu evde hususi bir adam muhafaza ederdi. Caterina hırçın, bir kızdı. Bu haliyle Çelini'yi büs- bütün nçlığa sevkediyor - du., Iİçinden her zaman onun ta- rafından bir gün gelip aldatıla- cağına inanıyordu. Bir akşam Çelini'yi, kral, ge- ne sofrasına almış, birlikte dere den tepeden konuşuyorlardı. Ar tık aralarında samimiyet tees - süs ettiğinden senli benli konu- şuyorlar; iki arkadaş gibi her şeyden bahsediyorlardı. Çelini, Krala, Caterina'yı çok kıskan - dığından bahsetti. O da “kıskan mak cok acı bir şeydir; bu illet- ten kendini kurtar,, diye nasihat | etmişti. Ne tuhaf bir tesadüf eseri ola- cak ki her zaman geç vakta ka- da oturdukları halde kral bu ak- şam erken yatınak arzusunu iz- har etmiş Çelini de ötede beride doalşmaktan ise sevgilisi Cate- rina'ya bir ayak — evvel kavuş - mak için atma binerek dörtnala sürmüştü. : Mutat hilâfma — evine erken dönerken yolda — ona bir hisesi kablelvuku bu akşam fena bir vaka ile karşılaşacağını ihtar e- diyordu. İçini her zamankinden daha keskin bir kıskançlık kemi riyordu. Beş dakika sonra kapıyı ite - rek oturma odasına girdiği va- kit sevgilisini muhafızının kol- ları arasında görünce beynin - den yurulmuşa döndü. Demek ki kaç zamandır. — aldatılıyordu da haberi yoktu. Birdenbire kılıcına sarıldı. Ev velâ şu hain herifi, sonra da Ca- terina'yı yere serecekti. İçinden bir ân bir tereddüt devresi ge - çirdi. Bundan istifade eden al - çak herif korkak bir kedi gibi &- vışıp kaçtı. Fettan Caterina da ayaklarına kapamp af dilemeğe başladı. Bu manzara karşısında Çeli . ni derin bir ye'se kapıldı. O nunla geçirdiği mes'ut günleri, saatleri hatırladı. Çünkü bu ka- dm ona yalnız güzel bir kadınr değil, bütün sanatının ilham kaynağını-temsil ediyordu. Öy- le bir modeldi ki — onun yerine başka birisini koymak kabil de- ğildi Eğer sanatının en yüksek ve ölmez nümunesini yaratmak istiyorsa Çelini için böyle hem | disi de bir sevilen, hem kıskanı ı ka - din lâzımdı. Hissedebilmek i - çin muhakkak sürette yakıcı, e- zici bir aşk duyması şarttı. Çektiği kılıcı yavaş yavaş ge- ne kınına soktu, Hiddetini ye - nemediği için her hakle bir şey yapmak ihtiyacını hissediyordu. Aklına ilk gelen şeyi tatbik et - mek lâzımdı. Caterina'yı kolun- dan tütarak kapıdısarı attı. Ken koltuğa yığılarak gözlerini boşluğa dikti. Bu halde ne kadar kaldığını kendi de bilmiyordu. — Nihayet şafak söküp ortalık iyice aydın- landığı vakit karşısında Cateri- na'nın tunçtan heykelini görün - ce kalbi sızladı. Bir akşam sular kararırken Caterina'nın evine gitti. İki Aşı- kı sofrada karşı karşıya şarap i- çerlerken yakaladı. Bir tek söz söylemeğe bile lüzum görmeden kılıcını sevgilisinin hain âşıkı Miccieri'nin boğazına dâyadı. Ufak bir hareket, en kıisa bir cümle, işte keskin silâhı ile o - nun kanımı akıtacaktı, “Merhamet; anneciğim, mer- hamet,, diye yalvaran Miccieri'- ye karşı birden bire acıdı. Kor - kudan bir çocuk gibi ağlayan, çocukluğunu hatırlayarak “an - neciğim!,, diye yalvaran adam nihayet Caterina'yı sevmekten başka bir günah işlemiş miydi? Gözünün ucuyla eski sevgilisine baktı. Onun da gözlerinde son - süz bir keder okudu, Korkudan onun da dudaklayrı titriyordu. İ- kisine de acıdı ve; “— Size bir şartla hayatınızı bağışlayacağım!,, diye bağırdı. Miccieri'den: “— Ne emrederseniz yapa - rım ,, cevabını atdı. “— Öyleyse derhal bir noter çağırarak sizi evlendireceğim. Parasını ben veririm. Cateri « na'yı benim hüzurumda alacak- sın!,, Yarım saat sonra gelen noter, Caterina ile Miccleri'yi karı ko- ca olarak tesçil etmiş, hakiki va ziyetten haberdar olmadığı için her iki tarafa da sonsuz saadet- ler temenni ederek, aldığı bol bahşişin verdiği neşe ile yeni ev- lileri terkedip gitmişti. —e V! —— |. Çelini, sevgilisini evlendirdik ten sonra nisbeten sükünet bul- du. Bir zaman sonra artisti ge- ne Caterina'yı bu sefer sadece bir model olarak kullanırken görüyoruz. Aralarında aşka da- ir en ufak bir kelime bile geç « miyor. Çelini kadından sırf sa - natı namına istifade ediyor . Biraz sonra Caterina, Çelii nin hayatından büsbütün silini- yor; ve hâtıratında ondan artık hiç bahsetmiyor. Fakat daha garibi Caterina'- dan sonra Çelini'nin hâtıratın « da hiç bir kadın igmine tesadüf etmeyişimizdir. Belki de Parisli bir âşifte artistin kalbinde ka - din aşkını dondurmüş, bir daha uyanmamak üzere uyutmuştu. Son kadım! Ve son aşk! 1546 da Çelini Paris'ten ayrı- larak doğduğu Floransa'ya dön- dü. Burada Loggia dei Lanzi' « nin himayesinde çalışmağa baş- ladı. Uç sene sonra da dünyada bir misli daha olmayan Medu- sa'nın başını tutan Perseus hey- kelini yaptı. Medusa! Evet, gören göz o yüzdeki ıstrrabı, can çekişen e « zayı, kadınm saçlarına dolanan daha doğrusu kadının sacların- dan çıkan yılanın kim olduğunu bize anlatmakta gecikmez. En güzel kadının, en sevilen ilâhe - nin bile saçları arasına sakla - nan bir yılan vardır ki bunu Çe- lini'ye Caterina'nın ihaneti il - ham etmiştir. Bu yılanın kadı- nın bakışlarını nasıl) mâhâsız, sönük ve korkak bir hale getir- mişse, Çelini'nin kalbini de öyle taşa çevirdiğine şüphe yok. Çün kü büyük artistin bundan sonra kapısının eşiğinden kadın göl - gesi bile geçmemiştir. Medusa'yı yaratmak için, Çe- |lini'nin Caterina gibi bir kadı - nın ihanetine uğraması bir şart mıydı? Buna - tereddütsüz “e « vet!,, diyeceğiz. Çünkü kadınm saçlışr tarasında bir yılan çörek- Içndırcbilmek için insanın haya- İdl_r;dl' kadmnın unutulmaz, affe - ilmez bir acısı ıyor olmak lâzımdır. Z

Bu sayıdan diğer sayfalar: