9 Mayıs 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

9 Mayıs 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“amet a ielrkasız A, “MEIN KAMPF, KAV GAM Hitlerin yazdığı kitab (DU - ESERDE İLERİ SURÜLEN O DUŞUNCE VE DUYGULARLA Hiç BIR BAGIMIZ YOK - TUR. BU TEFRIKAYI SUTUN DUNYADA DE- DIKODU UYANDIR - MiŞ SIYASI BİR VESİ KA OLARAK NEŞRE- DİYORUZ Tatmin asıl zevkli tarafı Hit - 1er'in fırkaya intisabua şü'mesi olmuş Fitler diyor “Evvelâ bazı sualier çor- a başladım. Yazı makinesi azılmış nizamnameden baş- beni tenvir edecek ortada bir şey yoktu. Ne prog - ne halka dağıtılacak kâğıt- hülâça matbaa hurulatı ile x.mış hiç bir şey! Sonra ne â- mahsus kartlar, ne de mü- « Yalnız iman ve iyi niyet.. Tezrar düşünceye vardım. Bun- İsr, programları, maksatları, ça- İışma tarzları hoşlarına gitme mevcut fırkalardan ilişiği e mi keseceklerdi? Nizam- lerine baktım, öğrendiğim şu oldu: Hiç birinin elde edil - mış bir kanaati yoktu. Nizam - arreden sadece yürünecek baş ka bir yol aramak gibi bir müp- Ezmiyet, bir endişe seziliyor - di, Bununla beraber Hitler bu a- ılara karşı içinde bir.sempa- £ duymuştu. Çünkü onlarda Alman milletinin kurtuluru yo Iunca çalışmak lüzumuna kani iciler, Ancak o kanaatleri de bu kadır umumi bir çerçeveye da - rlyordu. Asıl hedefe nereler - Cen varılacağını kestirememiş - 1 gürü- iz tler o zaman hentiz rüşeym halide bulunan bu gruptan, kuyvetli bir iş unsuru. Tv zaman, Ş albinden aldığ reket etmediğini söyler,.Cok geç Sadd en hareketinin halkçı oldu- ünvanlarını da ilâve ettiler, Yeri i ir kac ay fakira- ne bir ömür ü. Propagan - dalarım merkezi Munihte olacak tı. Hitler, çok geçmeden © faal âzası olduğu idare komitesinin vereceği emirlerin harfiyen tat- bik edilmesini istiyordu. Fakat Münihte eldeki gayri kâfi vari. datla yeni âza kaydetmek güç bir iş olacaktı. Hitler diyor ki: — “Asıl umumi efkâr bizim için bir şey bilmiyordu, Münih te partiye mensup olanlardan başka kimse, sadece partinin isminden başka bir şey bilmiyor du. Fakat bizim doğrudan doğ- “e “TAN “m telrikasez iz, | Beğ Sarı Bat) Bürhan CAHID terslik te kazandıkları zamanki neşeleri kadar derin olurdu. Muhtar Arif, bu fâcia ânmda bile, karısını düşünüyor, ara Si- ra ellerini açıp: — Zavallı Nadya, diyordu, bunu söylememek istedim, Fa - kat nasıl olsa haber alacaktı. O- nun böyle acıklı hâdiselere ta - hammülü yoktur. Hasta olma - sından korkuyorum. Onu da... Turgut kızmıştı, Sert bir ses- le arkadaşının sözünü kesti: — Onu bırak, kendini düşün! Senin âkibetin geçici bir kadın sinirinden çok tehlikelidir. Ve ona bu işin adliyeye, mah- kemelere aksedecek taraflarını ar'attı, Mühtar bundan korkuyordu. Yalnız bir nokta ona biraz ümit veriyordu. Alyon, sade kendisi ile beraber çalışan bir adam de- Zilli, Avrupada girmediği iş ruya münascbette bulunduğu - müz bazi zevat müstesna,,, Komite her çarşamba günü bir kahvede toplanıyor, bu süret le bir “nutuk gecesi,, tertip edi- yordu. Fakat toplananlar hep ayni adem'ar, söylenenler hep aynı sözlerdi. Onun için yazı ma kinesile, hattâ elle davetiyeler yazıldı ve evlere kadar götürül - dü. İçtima günü, bir saat kadar intizardan sonra artık celse açı. lacağı zaman salonda yedi kişi vardı. Yedisi de aynı adamlar Yani kimse davete kulak a: gelmemişti. Fakat yeis getirme diler, davetiyeleri çoğalttıkça daha iyi neticeye doğru yürü - yorlardı, Sıra ile sekiz, on yedi, yirmi üç, otuz dört kişi nutuk dinlemeğe gelmişlerdi, Müessis âzalar fakirane kazançlarından para toplayarak Münchner Beo- bachter gazetesine bir ilân ver- diler. Bu usul daha iyi netice verdi. Yüz otuz dinleyici istiap edebilecek büyüklükte olan bir birahaneye yüz on bir kişi topla mağa muvafiak olmuşlardı, Re- is celseyi açtı. Münihli bir pro - fesör raporu okudu. Bundan son ra Hitler söz alacaktı. Hitler diyor ki: “Reis Harrer pek ümit var görünmiyordu. Bu zat halkın önünde giz söylemektense, yapı lacak daba çok işlerim olduğu - na kanidi, Yarım saat nutuk söy ledim. Evvelki tahminim boşa çıkmadı. Oldukça belâğat göste rebilmiştim, Oraya gelenler dikkatle beni dinliyorlardı. Alâka ve heyecan ları, kendilerine müracaat etti- ğimiz zaman aralarında üç yüz mark toplayıp bize vermeleri ile de sabitti. Bu para elimizle geçince bü - yük kaygudan kurtulmuştuk. Çünkü mali kudretimiz o kadar e :ek, alayda iken ta - nıştığı çalışkan ve azindli arka- daş'arını komiteye soktu, Artık Hitlerin nüfuzu umumi reis Harrer'i de gölgede bırakmağa başlayordu. Harrer iyi ve kafalı bir gazeteci idi. Fakat hitabet kabiliyeti yoktu. Bütün hüsnü niyetine rağmen, milli sosyalist partisine lüzumlu olan hamleyi verebilecek yaradılışta değildi. Münih grupunun resi Drexler de hitabeti olmadığı gibi, ordu- da hiç hizmet etmediği için bir mücadele partisinin idaresi için icab eden hasletlerden mah - rum bulunuyordu. Unutmamalı k, 1919 da ve 1920 de sosyalist marksistler ve komünistler Al- manyada henüz çok kuvvetli idi ler. Milit sosyalist hareketi, hat- tâ Alman amele partisi ismi bi- le zıtlarma gidiyordu. Ergeç TArkası var| , Harp levazımı mütcah - ğinden, büyük arazi işletme şinden, şimendifer inşaatına ka dar bir çok teşebbüslerin içinde parmağı vardı. Onun yakalan - masına Sebep bunlardan Hangi- si idi? Turgut dedi ki: — Farzet ki beraber yapmak istediğiniz iş için değil. Fakat bu adam bugün için kaybolmuş- tur. Yani senin için artık bir or- tak değildir. Sermayen de olsa onunla beraber | gitmiş sayılır. Şu halde o hem ihtiyatlı olmak hem de kendini veyarını düşün- mek lâzım. Alyon, Türk tebaası mıydı? Muhtar omuzlarını kaldırdı: — Zannetmem. Cebinde bir Fransız pasaportu vardır. Ken- disi Viyanada yerleşmiş gibidir, Fakat aslı Türkiyelidir. Bey - kozda doğduğunu söylerdi. Turgut güldü: — Enternasyonal bir iş adâ- mı desene! — Onun gibi bir şey. — İstanbulda emlâki var mı- Me N .2y leterkul feşki'fti Beşkenleri dün Kızılay me «eznde top'anmışliardır. bşıyacak olan Kızı'ay ha Bu toplantıda, 23 Mayısta ites'nda yapıcak şler gö- rüşü müştür. Hafta içinde bir çek propaganda ara yer veri'ecektr. Bu arada yeni aza kaydına da çalı- lışılacektır. POLIS Bir ev yandı Dün sabah Süleymaniyede bir ev yandı. Ev fındık tüccarı Sıtkınındır. Evin alt katındaki bir odasında da kiracı olan Kez- ban yemek pişirirken yangın çıkmıştır. Ev sigortalı değildir. * Dün balık avlamağa giden bir balıkçı kazaya uğramıstır. Vaka Gazlıda Hacı Hasan iske- lesinde olmuştur. Balıkçı Koca Mustafa paşada Attariye soka- ğında 35 numarada oturan Oş- man cğlu Numandır. Numan av lanmak için hazırladığı bomba- yı denize atarken Gi li bileğin den uşmuş; yüzü, ide #> ma yaraları içinde kalmıştır. — > Mek'ep'lerde imt - hanlar başlıyor Köy mektepleri 5 inci ve ü- çüncü sınıf imtihanları 15 ma- yısta başlayacak ve 23 mayısta bitecektir. Tek muallimli köy mekteplerinde imtihanlar, mın- teka miMçttişleri, arafından23 lardan sonra büyük tatil basla. yacaltır, Şehir i'tmekteslerin » de tedrisat 31 mayısta ta- til edilecek, 1 hazirandan 10 ha- zirana kadar imtihan yapıla- caktır. 13 haziranda sergiler açıla | caktır. İlkmekteplerde sahadet- nameler haziran sonuna kadar talebeye verilmiş bulunacaktır. Melrtenlerde 25 mavrca kadar *mtihan hazırlıkları bitirilmiş olacaktır. Muallim'erin tatili için em r geldi Mekteplere mühim bir tamim gönderilmiştir. Muallimler büyük tatil 1 temmuzda maktadır. Her muallim bir tem muza kadar mektepte buluna - caktır. Bu tarihten sonra da baş- ka yerlere gitmek istiyen mu- allimler adreslerini mekteplere bırakacaklardır. Bu şekilde ha- reket etmiyen muallimlere ceza verilecektir. — Yoktur sanırım. — Sana mufassal telgraf çek- medi mi? — Alyon'un kâtibi Pariste kalmıştı. oo Ona telgraf çektim. Daha cevap gelmedi. Belki va- ka üzerine Brüksel'e gitmiştir. — Şu halde vaziyeti kollamak lâzımdır. Yarına kadar bekliye- lim, Muhtar endişeli görünüyor - du. Turgut, onu yarın erken ge - Bp bulacağını söylediği zaman rica etti: — Beni yalnız bırakmasan? Turgut dışarıda daha iyi ha - vadiş toplayacağım söyliyerek onu kandırdı. Ayrıldılar. Turgut o akşam (Orhanı ve karısmı yemeğe davet etmişti. Orhandan bu işe dair haber a- lacağını timit ediyordu. Ve.daha yemeğe oturmadan bu bahsi Orhan açmırtı. Piyasa- Tın en civcivli yerinde iş gören ve Muhtar Arifi yakından tanı- yan Orhan, bol bol ve coşa coşa anlatıyordu: liğe. | Sigara içen Bayanlar Uzunca bir deniz yolculuğu yaparken, vapurda iki ana, iki kız üç Avrupalı bayana tesadüf etmiştim. Büyük anaya bir siga ra takdim etmek istenilirse, he- men yüzünü ekşiterek tütüne karşı nefretini belli ediyordu. Ortanca bayan arada sırada bir tane tüttürmekten hoşlanıyor « du. Daha yeni evlenmiş genç ir kadın olan üğüncü bayan uzun, parlak kırmızı ağız - lığıma taktığı cigaralarile sık sık tütün içmekte genç kocasıle yarış ederek ona iki kaynana ile birlikte yolculuğun sıkmtısını unutturmağa çalısıyorda... Bu Avrupalı aile batı ülkele - rindeki kadınlığın tütüne karşı şimdiki vaziyetini gösterir, Biz de yakım vakite gelinceye kadar hal onun aksine idi: Bayanlar sn sigara içmezler, yaşlandıkça tütüne daha ziyade r işte olduğu gibi — tütün içmekte de Avrupa bayanları gi bi oldular gençleri yaşlılarmdan daha çok sayıda olmasa bile, da ha kalın cigara içiyorlar. Doğrusu, hocanm dediği gibi, cigara içmek kendilerine yakışı yor da! Fakat, sağlık (obakımmdan acaba iyi yapıyorlar mı? Tütü - ne türlü türlü fenalıklar yükle - ten hekimlere sorarsanız, onlar bayanların cigara Oiçmelerine karşı kıyamet koparıyorlar. — Tütün içmek, diyorlar, ba- yanlarm sinirlerini berbat eder, Kadınlar zaten her şeyden ça - buk müteessir olurken, tütün onları büsbütün ateş haline ge - tirir. Yüreklerine çarpıntı verir, nefes borularını tıkar, sinir ağ'- riarı, uykusuzluk getirir. İştah- larını kaçırır. Tütün içmekte uzun yıllar devam eden kadm - lar en sonunda anjin dö puatri- ne tutulu. Tütünün bir damlası ndeki nikotinin hayvanı birdenbi — Nihayet büyük kombine - zon foyayı meydana verdi azi « zim. Ama ben sana daha İstan- bula ilk geldiğin zamanlar söy- lemiştim. Muhtar Arif çok ka- zanmak hırsı ile karışık işlere gi riyor, Bu, onun kazandığı şöh « 'reti de alıp götürecek. Her ce - binde bir devletin pasaportu o- lah bezirgânlar adamın firması- nı satar, beş paralık ederler. Hepsini anlatmıştım. İşte de - diklerim çıktı. Turgut sordu: — Piyasada Mühtar Arif için ne diyorlar? — Piyasa çok kuşkuda... Bu işin sonu ona da dayanacak, de- niyor. Böyle olmasa bile Muh- tar Arif artık bitmiş bir adam - dır. O zaten şişirme, balon gibi bir şöhretten ibaretti. Son za - manlarda bu: şöhretin verdiği kredi ile yaşıyordu. Daha doğ * rusu böyle işlerde baremetre £i* bi hassas olan bankalar vadesi gelmiş taahhütlere göz yumu - ordu. gönlü Muhtar Arif, Belçikadan getireceği sermayeden babsede DUNKU MUHAKEMELER Üç Suçlunun Dün Ağı 9.5.0935 cezada iİdamları istendi! Bir zavallının elini ayağınıbağlamış!8i orman içinde başını parçalamışladl Çatalcanın Hallaçlı köyün. den, Halil İbrahimi, ellerini a- yaklarını bağladıktan sonra bir orman içinde başma sopa ile vu- rarak öldürmekten suçlu berber Mehmet, Arif ve Azizin ağır ce- zada dün duruşmalarına devam edildi. Müddei umumi cinayetin ne »tle yapıldığını başından s0- a kadar anlattıktan sonra, siçlu berber Mehmet ve Arifle onları cinayete sevkeden Azizin, ceza kanununun 450 inci mad- desine uygun olarak cezalandı. rılmasını istedi. Kanunun bu maddesi “idam,, dır. Suçlu vekilleri, berber Meh. met, Aziz ve Arifin idamları is- tenileceği bilmediklerinden ha- zırlıksız olduklarını söylediler, Duruşma suçluların müdafaala- rmı yapmak üzere, 25 mayısa bırakıldı. idam talebi, suçluların mane- viyatını çok sarstığı görülüyor. min cebini kesmek teşebbüsü! de bulunanın Hasan oHüsey olduğunu kati surette ıddia eğ miyeceğini söyledi. Suçlu ve$ li, suçun dereteşine yöre, mü kilinin, serbest bırakrlmas edi Mahkeme de, bu talebi & bul ederek duruşmayı başka £ i ne birakti. * Ikinci ceza mahkemesi, dür) Istanbul ölçüler ve âyarlar müf fettişi Mehmet Lâtifin istinat suretile ve şahit olarak ifadesi almıştır, Mersin ölçü ve ayarlar mem) ru Necati aleyhine açılan bu di | vada surlunun Mersinde Dul sun isminde birine İstanbul. damgasız kilogram (getiri Mersinde müştereken satmi teklifinde bulunduğu ve evinf yapılan araştırmada, Mersind damgalattığı (60) kutu kil gramın ele geçtiği bildiriliyo du. Ayarlar müfettişi Mehmet du. Vekilleri, dışarı çıkarken kendilerini teselliye mecbur ol- dular, * Kutu barında Sami isminde bir çalgıcıyı öldürmekten suçlu Adilin dün ağır cezada duruş- ması yapıldı. Suçlu Adil, hâ- kimlerin reddi talebinde bulun- du. Ve buna dair, bir de istida verdi Temyiz mahkemesi bu hususta kararını verecektir. * Tramvayda Eftim isminde birinin yeleği cebindeki cüzdanı aşıracağı sırada yakayı ele ver- mekten suçlu Hasan Hüseyinin üçüncü ceza mahkemesinde du. ruşması yapıldı. Bir şahit, Efti- tif, mahkemeye verdiği ifaded& suçlunun evine bir ko N birlikte gittiğini ve damgalafi mış kilogramları bulduklarım suçlu Necatinin bunları, bakal lığa alıştırmak istedi. oğlu çin İstanbuldan getirttiğini sö lediğini anlattı. Mahkeme, evrakın Mersine Fi adesine karar verdi. * Bir meyhanede, sarhoşlubi yüzünden Mike isminde biri) yaralayarak ölümüne sebep O “| lan Onnik hakkında dün ağ ceza mahkemesi kararmı vermi$ tir, Onnik, ? sene ağır hapi mahküm olmuştur. aaa ğş—ğş—«n«niiçiiiphbpöpç©€ re öldürür! Zaten nazik bir vü - cut olan bir kadın o şiddetli ze- hirin tesirine nasıl dayanır?.. Halbuki tütün-düsmanı olma irsa, insan tütün içerken nikoti ni yutmaz, çünkü sigaranm ucundaki kırmızı ateş o zehirin hemen hepsini yok eder. Sonra da tütün içen insan tütün duma amın hepsini yutamaz, duma - am ancak dörtte biri içeride ka- bur. Cigaranm ateşi nikotini yok exmese bile, kana karışa bilecek nileotin ehemmiyet verilemiye - cek kadar azdır. Şimdi bana, hangi taraf hak. 1r? diye sorarsanız, iki tarafın | da hakkı var, diyeceğim. Tütü- ne o türlü türlü fenalıkları yük. letenler çok cigara içenleri göz- lerinin önüne getirerek o söylü- yorlar. Tütüne düşman olmayan he. kimler de az sayıda, günde beş, nihayet on cigara içenleri düsü- nerek, bu kadar cigaranın bü - yük bir zararı olamıyacağmı sövlemek istiyorlar, Günde beş, On cigara, zararlı da olsa, ancak Sayısı kadar az zarar verir. Fakat çok cigara iç- mek, zararlı olmasa bile, her tek onlarm Ağzını kapamıştı. Alponun bu akibeti bu bir par - mak balın ne olduğunu meyda » na çıkardı. Eğer Muhtar Arifin bir definesi, mücize ile meyda- na çıkarılmış bir hazinesi yok- sa bir haftaya kalmaz nesi var nesi yok Mezada çıkar. Turgut mütcessir olmuştu. Orhan güldü: — Bakalım prenses Nadya şimdi kocasını kurtarmak için bir başka banker bulacak mı? Nadyanın Albonun metresi olduğuna dair kulağına çalman dedi kodu Turgudun hatırma geldi. h — Bu hakikat midir? Orhan kestirip attı: — Tabii azizim. — Muhtar Arif bir şey hisset miyor miydi? Orhanın omuzları kalktı. Ek lerini açtı, Kaşlarını kaldırdı. Bu Şüphe ifade eden bir hareketti. Turgut fazla bir şey söyle medi. Yalnız yemek arasında bahis yine bu meseleye dokundu man sordu: Yt dan seven bir tek dost yoktü ğu zallar. şeyden önce çirkin bir şeydi! Çirkin olan bir şey ise bayanl ra hiç yakışmaz! Irekman Halk Kadınlar Birliği kzpalıl rki Kadmlar birliği idare heyef dün akşam toplanarak, cuma gi nü yapılacak umumi kongre verilecek raporları hazırlamış tır, Cuma günü, birlik son tof lantısımı yaparak fesih kararı Vİ recektir. Kongrede bazı . teklifi ler de yapılacaktır. Bu teklif) göre, birliğin, bir bayır cemiy ti şeklinde mesaisine devam et”; mesi ve adının değiştirilmesi tenecektir, N Güç eşyası için Akay işletmesi, İstanbuld Anadolu ve Adalara yazlığa g' mek istiyenler için ucuz bir © rife yapmıştır. Bu tarifeye göre Köp: Anadolu ve Adalara nakledi” cek göç eşyalarından biri mıntaka ücreti alınacaktır. nun için cumartesi, pazar! verşembe günleri saat İİ Köprüden husus! vapurlar # kacaktır. Ucuz tarife yirmi b hazirana kadar sürecektir. — Kendini görecek misin? Orban başını salladı: — Bau sırada o bizi istemez, — Niçin, arkadaşı değil sin? — Ona şüphe yok. Fa Muhtarın eski halini bilmedi, ğin için sana tal örünmez: haşmetli devirlerinde bizi o © dar küçük görmüş ve yahut #7 memözlikten gelmiştir ki, e gün onu görmek isteyişimiğij günlerin bir intikamı sayacaği dan korkarız. Turgut anladı ki Arifin çerçevesinde onu görm M Yemeğin sonunda dond larını Yerlerken Orhan meselesine avdet etti: — Muhtarın bu vaziyeti saya da tutkunluk getirdi di bir kaç yüz bin hiralık mi ahhitlere karşı bile emniyet tile başladı . Geç vakite kadar çene Arkası Im N 4

Bu sayıdan diğer sayfalar: