29 Mayıs 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 14

29 Mayıs 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

errez W YARI ŞEHİiTL Nasıl Yaralandılar? Kaç Harp Malülü var ? Ne kazanırlar, ne iş görürler? Bütün Türkiyedeki harp ma- lüllerinin sayısı (15000) den fazladır. Bunun (7500) kadarı | İstanbulda, geri kalanı öteki vi- lâyetlerimizdedir. Bu da yarım şehitlerden b.r. Harp malüllerinin İstanhu'da bir cemiyetleri vardı. Bu cenii - yet malüller için hiç bir yararlı iş yapamadığı için dağıldı. Şım- di onun yerine Ankarada, bütün harp malüllerini içine alan bü- yük bir cemiyet var. Cemiyet, İstanbulda da bir şube açmıştır. Bu şube, malül - lerin ufak tefek işlerile meşgul olmaktadır. Süel harp malülleri, aldıkları sıhhat raporları bakımından #l- tı dereceye ayrılmışlardır. Bi- inci derecede malüller (551) numaralı terfih kanunu ile mak- tu olarak ayda (50) lira malül. Jük zammı alırlar, İkinci dere - cede malüller (45), üçüncü de- recedekiler (35), dördüncü de- recedekiler (30), beşinci dere « cedekiler (25), altıncı derecede- kiler (20) lira zam alırlar, Malüllerin ayrıca, rütbeleri üzerinden bağlanmış maaş ve *ahsisatları vardır. Bu maaşlar, rütbeye ve hizmetin sürerliğine göre değişir. Türkiyede iki nevi malül var- dır. Biri harp malâlleri, öteki vazife malâlleri, Harp malülleri, seferberliğin ilânından itibâren muhtelif cep- helerde hizmet görerek aldrkla- rt yaralar neticesinde malül kal miş olanlardır. Bu gibilere, terfih zammı ve maaştan maada, tütün ikrami - yesi de verilir. Vazife malüllerine gelince, bunlar da hem maaşlarını, hem de malüliyet zamlarmı alırlar, Yalnız tütün ikramiyesinden is- tifade edemezler. Bundan evvelki İstanbul harp malülleri cemiyeti, (iş başında bulunduğu sıralar, epeyce dedi- kodular ortaya atılmıştı. Ma - Jâller kendilerile uzaktan yakın- dan münasebeti olmayan bir ta- kım kimselerin adlarından isti- fade ederek kendilerine hı kazançlar temin ettiklerini a ediyorlardı. Bir cok gürültüler ve münakaşalardan sonra, idare heyeti çekilmeğe mecbur oldu. Şimdiki halde, harp malâlle- rinin işlerile, Ankara merkezi meşgul olmaktadır. Bu sayede dedikoduların da arkası kesil - miştir, Cumhuriyet rejimi memelket- te kurulmazdan önce, harp ma- lülleri çok perişan vaziyettey - diler. İçlerinde dilenecek vazi - yete düşenleri vardı, Cumhuri- yet hükümeti, harp malöllerini himaye için muhtelif kanunlar çıkardı, maaşlarını, tahsisatla - rını artırdı. Bu sayede, bir çok- ları para artırarak ticaret haya- tına atıldılar. İş güç sahibi ol - dular, Geçit yerlerdeki başlıca Bütün Harp Malüllerine Soruyoruz! Hangi muharebede nasıl yaralan- dınız, bugünkü hayatınızdan memnun musunuz ? (Bu süallerimize ilk olarak Eminönünde, Tayyare piyango bayii Tek kollu Cemal cevap verdi.) Cemal, nasıl yaralandığını Şöyle anlatıyor: “Aradan tamam on dokuz yıl geçti. Irak cephesindeyiz. Bağ- dadı ele geçiren düşman, bizi Musul'a doğru takip ediyor. Ri- cat ederken, “Etem çayı,, deni- len yerde mevzi aldık. Ben, bö- lüğümle birlikte nehir kenarın » daydım,. Siperlerimizi kazdık. Düşman: bekliyoruz. 30 nisan 333 sabahr, müthiş bir sis ortalığı kaplamıştı. İleri- deki bölüklerden biri, müthiş bir paniğe uğrayarak bizim hatta geldi. Tehlikeli dakika yaklaş - mıştı, hemen bölüğüme ateş em ri verdim, Fakat düşmanım top- *u ateşi müthişti. Sis yüzünden arkamızda kalan topçularımız da farkına varmayarak bizim ü- zerimize ateşe başladılar. Vazi- yeti gözünüzün önüne getirebi »- lirsiniz. Sağdan haber: Birinci takım mülâzımı Yusuf şehit ol- du. Soldan haber: Üçüncü ta - kım siperlerine düşman girdi, Bu arada sis dağılmağa başla mıştı, Düşman piyadesi, siperleri - mizi hallaç pamuğuna . döndü - rürken, alayımız, .darmadağın ricata başladı. Düşmana esir . olmamak için ben de bölüğüme ricat emri ver- dim. İşte tam “bu sıradaydı ki, bir duman kasırgasına tutul - dum. Büyük bir şarapnel par - | çası, Sol elimi, bileğim hizasm- | dan merhametsizce koparmıştı. Göğsüm kan içinde, yürümeğe gabalıyordum. Bin güçlükle ge- rimizdeki tabur sıhhiyesine gel- dim. Burada bir doktor, cebin - den çıkardığı çakı ile sol kolu - mu dirseğime bağlayan son da- mar: da kesti. Zavallı sol elim, oracıkta kalmıştı. Tekrar kaç - mağa çabaladığım Sırada, düş- man da yanıbaşımızdaki tepe - de göründü. Esirlik, bana kolumu kaybet- mekten daha ağır gelmişti. Bir düşman zabiti beni atına bindir- di. Yaram soğuduğu için müt - hiş ıstıraplar içinde kıvranıyor. dum. İngiliz karargâhma gelin- Eski Har Yeni Har Muharebede aldıkları yaralar sakat kalan yurttaş- neticesinde lar, büyük harbi takip eden Mü- VUÇ açıp para isti - dn yarım şehitlere sik sık rast- nıyordu. İstanbuldaki i ik meti, harp sakalayıa kt bet olarak hiç bir #eY yapma- mıştı. p! Malüllerin sız) vE na kulak asan bile yoktu. Ara- dan böyle yıllar geçti, Göğüste. rinde kırmızı şeritli ma dalyalarile, hastalıklı gövde. lerini sürükleye sürükleye başlarında merhamet dilenen bu yarım şehitler, hepimizin yüreklerimizi sızlatıyordu. Malüllerden bir kısmı, Ana- dolu İstiklâl harplerine iştirak ——————— — tütüncü dükkânları harp malül- lerinin eline geçti. Böylelikle bu vatandaşlar da, kendilerini tehdit eden sefaletten kurtul - müş oldular, “iyanko bayii bir harp maldlü ce, bir İngiliz zabiti halime acı- yarak bana bir bardak soğuk li- monata verdi. OO limonatann lezzetini ömrüm oldukça unuta- mam. Buradan sonra Dicle kenarın- | da bindirdikleri bir hastahane gemisile bizi Bağdada getirdi - ler. Büyük bir hastahanede a - meliyat masasına yatırıp kolu - mu kestiler, Uzun seneler, Hindistanda, Mısırda esaret hayatı yaşadım. İki kollu olarak 17 yaşında ay - rıldığım anayurda, tek kollu o « n zaman; müta - | reke edilmişti, — Hayatınızdan “memnun musunuz? ki tam yirmi sekiz yaşında ma. lâl bir adam olarak yeni bir ha- yata atılmak icap ediyordu. Bir gün Eminönünden geçerken, şimdi içinde bulunduğum dük - kânı kapalı gördüm. — Bu dükkân kimin? diye sor dum. Evkafındır cevabını ver - diler, Evkafa başvurup bir akra. bamdan aldığım parayla burası nı kiraladım. Dükkânı ilk aç- tığım gün, bir muharrem günü idi, Bütün tütüncüler kapalıy - dılar. O gün sabahtan akşama kadar, 300 liralık satış yaptım. Hamdolsun, Okimseye muhtaç olmadan geçiniyorum.,, .. p Malülü p Malülül! etmek için müracaatlarda bu - lunmuyor değillerdi. Fakat İs- tiklâl harbi uğrunda yeni ve çok kanir bir yaşama, ölme sa- | vaşma atılan genç Türk ordu- suna, sağlam unsurlar lâzımdı. Bu malül vatandaşlar, tabiatile orduya kabul edilmediler. Nihayet İstiklâl savaşı yüzü- müzün akile sona erdi. Cumuriyet hükümeti işleri eline alınca, harp malüllerinin yoksulluk günleri de artık sona ermiş oluyordu. Bugün, Umumi harpte ve İstiklâl savaşında, malül kalan vatandasların hiç birisi sürün. müyorlar. Hepsinin maaş ve ter fi zammı adlarile az çok olgun birer gelirleri var. Bundan dolayı harp malâlle- ri, Cumuriyet hükümetine en in minnet duygularile bağl duymakta haklıdırlar. Bu. nunla beraber malüllerin ufak tefek bazı şikâyetleri de bulu- habilir. Bunlara bugünden iti- baren sütunlarımız açıktır. Malül vatandaşlar, bütün di. İediklerini bize yazabilirler, TAN | — Bugün için evet! Düşünün Yarım Şehit- .lere Saygı i Gösterelim! Bir yarım şehitler sayfası! yapmağı niçin düşündüğümü | i anlatayım. Güneşli bir gündü. | İ Taksim Bahçesine gitmiştim. | j Müzik en seçkin parçaları ça-| j Hyordu. Marmaraya bakan İ seddin üstünde yarım yi İlerden biri oturmuştu, Gözle- ri o kadar dalgın bakıyordu | Ki, burada niçin oturduğu so-| rulsa, şaşkınlığa uğrayacak, | | münasip bir cevap veremiye- | | cekti, Dikkat ettim: Bu yarım şe- | hidin sağ kolu yoktu. Ve ne acıdır, sol ayağının yerinde | de bir tahta değnek gördüm. | Sağ kolu ve sol ayağı ol-İ ! mayan bir adam, bir yarım İl şehit değil, bir bütün şehit te! () sayılmazdı, İ | , Yaşayan *birölüidi bua-| jin s»« Ve yaşadığı için belki de derin bir azap duyu-! İ yordu. l Ö sırada çember çeviren çocuklardan biri, göğsün- de kırmızı bir İstiklâl madal- yasınm şeridini taşıyan bu yâ- | irmm şehidin görmiyerek Bi i gına bastı. Ve sanki bir yıla- inm kuyruğuna basmış gibi, İİ tiksinti ile birkaç adım geriye İ fırladı. Sakat adam, buna hiç| ses çıkarmamış, sadece gü-| lümsemişti, Bekledim ki, çocuk tekrar dönsün ve ondan özür dilesin. * Bu umudum boşa çıkınca yü- ! j reğimin başı sızladığını duy-| dum. Bu sakat adam, şu çem- ber çeviren çocuğun, rahat ra- i hat evinde oturup döl döş ye- | ) tistirmesi için böyle yarım | |) kalmıştı. | l / Fakat kabahati çocuğa de-| i gil, bir sakata karşı nasil mu- amele edileceğini öğretmiyen | İ büyüklere buldum. Sakat, ve | İf hele bu sakat kimse, bir savaş | sakatr olursa, ona gösterile- | İ cek saygı, daha derin, ve da- | i ha kökten olmalı değil midir? İ Göğsü madalyalı adam,! i bahçede daha fazla kalmadı! İ ve kendinde kalan biricik ko-| lunun altına koltuk değneğ ni yerleştirerek, bükük boyr le, oradan uzaklaştı, Kendi kendime: İ i | , > İşte üzerinde işlenecek! İbir mevzu. İşte kendilerile! İ meşgul olunmağa değer bir| insan kütlesi.. diye düşündüm. | Yarım şehitler sayfası, bu! düşünceden doğdu. Yolumu- zun üstünde sık sık rastladı. ğumız, bu tek kollu, tek ayak- Jin yarım yüzlü adamların ana yurda saldıranlara karşı gelir- | İ ken yarım kalmış kimseler ol-! duğunu hiç unutmamaklığı. | | mız gerekliliği üzerinde dur-| il mak isterim. İ Hiçbir sakatirk, bir malül! j askerin sakatlığı kadar şeref- | İİ li olamaz. | İİ Cephelerde aldıkları yi l İs birer madalye gibi göğüs-| İ lerinde taşıyan bu adamlara | | karşı açık söylemeli, gereği kadar saygılı davranamıyo- Ez Çok defa tramvaylarda, i vapurlarda, onlara yer verme- | ği bile bir fedakârlık sayıyo- ruz. | İ Harp malülü geçerken ge İ rek ki, hepimiz önünde baş| f eğmeli, ona yol göstermeliyiz. i i Böylelikle yurdu uğrunda İkat kalanlara, bunun çok şe- | ilcefli bir şey olduğunu unut. | SA 'NA | şıya geldikleri için il Halk Partisi ji turmamış olacağız. YFASI SIL YAŞARLAR? 1 -5-93$ Harp malöllerinin toplandıkları kahve Nasıl yaşalar? Harp malülleri, yarım kalmış vücutlarının acıklı vaziyetine, kendilerini alıştırmasını bilir » ler, Mümkün olduğu kadar neşe- lidirler. Ve neşeli o meclislerde bulunmasını severler. En çok hoşlandıkları yerler, açıklık yerlerdir. Kırlarda, te - miz hava alarak dolaşmaktan büyük zevk duyarlar, Geliri az çok yolunda bulu - nanlar, iyi yer, iyi içer, kendile- rine iyi bakarlar. Ölümle çok kereler karşı kar- canlarının kıymetini bilirler. En çok bulundukları yerler, Beyazıdm, Fatihin, Aksarayın kahveleridir. içlerinde tavla, iskambil me- Ma Geçenlerde — Harp malülleri Cemiyetinin İstanbul şubesinin lâğvedildiği hakkında bir şayin vardı. Cemiyetin İstanbul şube- si başkanı İsmail Hakkı Çetin Alp bize dedi ki: — Şubemiz lâğvedilmiş de - ğildir. Biz vazifemizde devam e- diyoruz. Şubenin Ankaraya kal- dırılacağı da yanlıştır. o Çünkü Il Ankarada bir umumi merkezi - miz var. Umumi merkezle mtn- tazaman muhabereleşiyoruz, Böyle bir şey olsaydı, duyardık. İsmail Hakkıya: — İstanbuldaki bir kısım ma: lâllerin şubenin lâğvi şayiaları üzerine Mütekaitler cemiyetir» yazılmak istedikleri, doğru dur?,, diye sorduk. İsmail Hakkı şu cevabı verdi: — Bütün malüller, mütekait sayılırlar. Bundan dolayı, ister- lerse, mütekaitler cemiyetine de yazılabilirler, Bu bizi hiç alâka- dar etmez, Umumi kongrenin ne vakit toplanacağına gelince; bü işle i meşgul oluyur. Parti genel © kâti Recep Pe- ker'in başkanlığında General | İhsan, Esat ve genel merkez ü- yelerinden bazı zatlar, harp ma- | raklıları vardır. Bir araya geldikleri zaman, ya oyun oynar, yahut ta eski sa vaş günlerinin hâtıralarını taze leyerek vakit geçirirler. Harp malüllerinin çoğu evli- dir. Bekârları, geçimleri yolun « da olmadığı için (o evlenmemiş kimseler teşkil eder, Malüller arasında, örnek ola- cak derecede bir düşünüş birliği vardır. Biribirlerinin hastasma, düş - kününe hemen yardıma koşar « lar. Yalnız, İstiklâl savaşı malül“ İeri ile Büyük harp malülleri a- rasında vaktile maaş farkı yü « zünden hafif bir kırıklık hâsıl olmuşsa da bu da zamanla geç- miştir, v lüller, Mütekaitler Cemiye- tinemi Yazılı | al sarp malülünün öğle yemeyi lülleri için yeni bir yasa hazırla- muşlardı. Bu yasanın tatbikma ne vakit başlanacağını bilmiyo» rum.,, Bizim öğrendiğimize göre, ces miyetin İstanbul merkezi malül- lere yardım için, her hangi bir sebep ve bahane ile mali bir te- sebbüse girişmemek için Ankara merkezinden emir almıştır. Bir nun da sebebi, (dedikoduların yeniden başlamasına mani ol - maktır. “Harp Malülleri Hayatlarından . k a . ikâyetçi D Bu sözü bize bir harp mali. | Tü söyledi ve dedi ki; — Biz, şahsi bir kanaat veya | şahsi bir kir. ve garaz uğruna, çarpışıp malül kalmış kimseler değiliz. Bundan dolayı, üzerimizde taşıdığımız yaralardcen utanç değil, onur duyarız. Kimimiz, tek bacaklı, kimimiz tek kollu- yuz. Fakat hepimiz, bu yurdun > topraklarında açık alınla dolaş- ğildirler! eğildirler!, mağa hak kazanmışızdır. Vazi- tfemizi tamamile yapmış olma- mn verdiği inançla hayattan birçok sağlam.ların duymadığı tadı biz duyarız. Gönüllerimiz, hiç te sanıld- gr gibi yeis içinde değildir. Ge- çim zorluğumuz da olmasa, ade“ ta, Türkiyenin en mes'ut insan” ları biz olacağız. Bunu böylece yazınız ister- seniz...

Bu sayıdan diğer sayfalar: