29 Mayıs 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3

29 Mayıs 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

PAZAR TATiL GÜNÜ Haziranın Yedinci Cuma Günü Daireler Çalışacak ( Husust Muhabirimiz bildiriyor | Resmi tatil günleri kanunu ulusal iradeye iktiran ettikten son- Ta resmi gazetede neşredilecek ve aynı gün Meriyete girecektir. Bu suretle yedi haziran cuma günü resmi dairelerde çalışacaklar, ve 8 haziran cumartesi öğleden sonra ile pazar günü kapalı olacaklardır. 00 Ankaradaki Memurlara Ev Ankara, 28 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Finans Bakan- lığı devlet bütçesinden ayrıca mesken bedeli almakta olan Anka- rTadaki memurları alâkadar eden bir kanun projesi hazırlamıştır. Bu projenin esaslarına göre Finans Bakanlığı memurlar için An- karada ev ve apartmanlar inşa ettirecektir. Memurlar bu ev ve apartmanlarda gayet az bir kira ile oturabileceklerdir. Ayrıca —muayyen bir esas dahilinde tesbit edilecek fiyatlarla yaptırılacak evlerin memürlar adına mülkiyetini temin edecek bir kurum tesis edilecektir. Kurumun yapacağı işlerle evlerin mülkiyeti esasları ve muayyen müddetler zarfında tediye şartları ayrı bir talimatname ile tesbit edilecektir. cce© Bakanlar Heyeti Toplandı Ankara, 28 (Hususi muhabirimiz bil üriyor) — Bakanlar he- yeti bugün de saat 17 de toplanmıştır. Bu toplantıda devlet me- murları taadül kanununda yapılması Kamutaya teklif edilecek değişikliğe dair olan kanun projesi de görüşülmüştür. ÜstatAhmetCevdet Göz Yaşları Arasında Gömüldü Ankara, 28 (Hususi muhabi- rimiz bildiriyor) — Basın aile- &inin kaybettiği eski ve emek - tar gazeteci Ahmed Cevdet bu &Bün gözyaşları arasında gömül- Müştür. Çubukpazarından dö - Men Basm kürüultayı üyeleri Ha- Cibayram önünde otomobiller - di tabutu | en ŞiAda toplarıdılar. Ahmed Cevdetin en eski ar - kadaşlarından Ahmed İhsan Toksöz tabutun önünde mer - humun meziyetlerini anlatmış ve Ahmed Cevdeti yalnız mes - leğinde dürüstlük ve enerji ile çalışmış çok saygideğer bir ba- &ın emekçisi olmakla kalmıya - Tak ayni zamanda vefalı bir ai- le babası, çok iyi kalpli ve alçak Bönüllü bir insan olduğunu ha- tırlatmış, sözlerini gözyaşları içinde bitirememiştir İstanbul kitapçılarından Ah - med Halid, onun öz türkçenin ilk önayak olanlarından biri ol- duğunu ve bu bakımdan da ay- TIıca saygı ile anılmaya değer bulunduğunu söylemiştir. Mecdi Sayman Ahmed Cev - detin yanında çalışmış bir ga - zeteci sıfatile birkaç söz söyle- mek istediğini bildirmiş ve üs- tadının gazeteciliğe karşı duy- duğu büyük sevgiyi ve bizde ga iliğin ilerilemesine karşı 'ba- | olan sursılmaz umudünü arilat- | mış, onu bundan sonraki nesil- lerin saygı ve takdir ile daima anacaklarını ifade ederek “ba- hıtlı insan” diye tavsif etmiş « tir. Bundan sonra cenaze yaya o- larak Samanpazarına kadar gö- türülmüş, orada tabut ölüm oto- mobiline konularak bir kısım üyeler tarafından Cebecideki mezarına kadar götürülmüştür. Merasimde İçbakan Şükrü Ka - ya, Tarım Bakanı Muhlis ile pek çok saylavlar görülüyardu. Muhtelif teşekküller çelenkler göndermişlerdi. Bu sabah şeh - rimize gelen merhumun hayat arkadaşı gözyaşları içinde cena z_eyi mezara kadar takip etmiş- tir, Defterdarlık- Parti Kamutay lara Tamim — Gruputoplandı - Ankara, 28 (Hususi muhabi- Tirniz bildiriyor) — İtiraz komis Yonlarınca temyizin nakzı dai- Tesinde verilen kararlarından Jolayı temyiz yoluna gidilmiye Ceğinden bu gibi hallerde Dev: et Şürasına müracaat edilmesi ı_âllmg:lec:ği Finans Bakanlı - £ınca defterdarlıklara bildiril - TMiştir. Bundan başka Bakanlık nahi Ye ve köylerde bulunan levhala Tın damga resimlerinin tahsil tarzı hakkında da Defterdarlık- G Pa Küçük antant toplantısı Belgrad, 28 A.A. — Gazete- lerin yazdığına göre, küçük and kasma dış işleri bakanları, ge - '€cek Tuna konferansındaki du Tumlarını saptamak (tesbit et- Mek) üzere, Sloveni'deki Bled #arında toplanacaklardır. Doğu Afrikasına giden İtalyanasker.eri - Napoli, 28 A.A. — 84 üncü Piyada alayının 2 inci taburu, ay Bayragile beraber, dün te Biancamaho vapuru ile Oğu Afrikasına doğru yola çık Ankara, 28 (A.A.) —C. H. P. Kamutay grupu bugün saat 15 de Antalya saylavı Dr. Cemal 'â'ınıcanm başkanlığında toplan I. Başbakan İsmet İnönü, bü - tün ulusu ilgilendiren hayatiğ ihtiyaçları hafifletimek amacile başarılması hükümetçe düşünü- len finansal yeğretimlerin ilki olmak üzere tuzun satış fiyatı. nın yerinde tuzlada altı kuruş- tan üç kuruşa indirilmesi hak - kında kamutaya bir kanun veril diğini bildirmiş ve bu yüzde elli fiyat indirilmesile memleketin genel yaşayışında yapacağı gen liğe önem verdiğini belirtmiş- tir, Partinin yeni Say'av namzetleri Ankara, 28.A.A. — Boşala- nan saylavlıklardan Gaziantep'e eski korgeneral Ali Hikmet Ayerdem'in, Kars'a İstanbul üniversitesinde dekan Fuat Köp rülünün ve Tokat'a eski tümge- neral Sıtkı namzetiklerini parti genel başkanlık divanı onayla- mıştır. Ankara Postası * Tayyare v- Basın kurultayı üyeleri Recep Pekerle beruber tayyare meydanındalar. Bir plânör uçuyor. Uşak şeker fabrika- sının bir düzeltmesi Ankara, 28 A.A. — Sumer Bank genel direktörlüğünden al dığımız bilgeye göre, Uşak şe - ker fabrikasınm ortaklarına bu yal yüzde yüz kâr dağıtmayı ka- rarlaştırdığına dair Uşaktan 26 mayıs tarihinde verilmiş - olan wardır. Mese-| le şudür: Uşak Terakkii ziraat şirketi- | nin tasfiyesini müteakıp Sümer Bank mezkür şirketin halk elin- de bulunan hisselerin 1934 ten itibgren nominal kıymetlerile sa tın almaya başlamış ve bunla rın yüzde cllisini geçen sene öde miştir. Şimdiki tediyat ise her han- gi bir kâr tevzii ile alâkadar ol- mayıp ödenmesi bu seneye ta - lik edilmiş olan — yüzde elli his- se bedellerinden ibarettir. ikramiye Nizamnamesi Ankara, 28 (Hususi muhabiri miz bildiryor) — Harita Genel direktörlüğü ikramiye nizamna mesi Bakanlar Heyetince onan- mıştır, Nizamnameye göre ge - nel direktörlüğe subay memur ve ücretlilerden harita kalıpla- rınım tersini ve İhzarında litoğ- rafi ve kartoğrali işlerile sair haritacılık işlerinde yüksek ba- şarım gösterenlere işlerin ma - hiyet ve mikdarına göre teşkil edilecek 5 kişilk bir heyet tara- fından verilecek karar üzerine ikramiye verilecektir. İkramiye maaş ve ücretleri .- nin aylık tutarının yüzde yirmi beşinden aşağı olmayacak ve ik ramiye yekünu da aylık tutar- larmın iki katını geçmiyecektir. Trakya Genel ispekterliği Ankara, 28 (Hususi muhabi- rimiz bildiriyor) — İçbakanlık vilâyetler idaresi genel direk - törü Sabrinin Trakya genel is- pekterliği başmüşavirliğine ta - yini tasdik edilmiştir. Sabri bu akşam vazifesi başına hareket etmiştir, Durakta İç Bakanlık ileri gelen memurları tarafın - dan uğurlanmıştır. Ekonomi ispekterliği Ankara, 28 (Tan) — Ekono- mi Bakanlığı Baş ispekterliği - ne, ispekterlerden Hüsnü tayin 'edilmiştir. Harp Son Liberal devletler arasında devletçilik yolunu en çok tutan Birleşik Amerika Cümhuriye- tidir. Bugünkü cümhuriyet baş- kant Roosevyelt bu makama se- çilir seçilmez bu yolu aldı, Roosevelt cümhur başkanlı- ğına Amerikayı ta dibinden sarsan bir buhran içinde geldi, Büyük Savaş çağında Ame- rika sanayii hayale bile sığma- yacak kadar kazançlar temin etmişti. Bütün Avrupaya erzak ve mühimmat veren burası idi; bankalar ve fabrikalar mantar gibi türediler; kazançların mik- tarı yüze bin, bin altı yüz ve iki bine kadar bile varıyordu. Bu delice ve kolay kazançlar kafa- ları döndürdü; lüks hayat, is- raflar, eğlenceler her türlü sı- nıri geçti. Para etrafında bir dans makabr başladı. Para bolluğundan bezginleşmiş in- sanlar, para sarfı için yeni yeni bahaneler arıyorlardı. Artık onları alışkın oldukları musiki ve şarkılar bile doyurmuyordu. Vahşilerin musikileri ve şarkı- ları moda oldu. Cazbantlar, ku- |lak yırtıcı velvelelerile altın- Pdan nefes alamıyan Amerika | bay ve bayanlarının sinirlerini oynatıyor ve “tilki seyirti,, leri (fokstrot) gibi hayvanları tak « lit eden danslar bu siniri yatış- tırmak için Amerika zenginle- rinin geceli” gündüzlü eğlence- leri oluyor. Savaşın sonuna doğru Avrupaya gelen iki mil- yon Amerika askerleri, bu mo- daları Avrupaya da soktular ve orada da savaştan zengin- leşmiş olanların kafalarını dön- dürdüler!. Şöyle ki, meşhur İr- landalı yazteı Dillon'un yazdı- ğına göre Versailles andlaşma- si yapılırken, İngiliz heyetinin oturduğu Majestik otelinin alt salonlarında geceleri bu baş dönmeler o dereceye va- riyormuş ki, İngiliz başvekili- in oğlu otelim hi, i bir kı- AR ııı-n"e';"â”âır uşağı da bir İngiliz kontezi ile “tilki seyirti” leri ile zevkiyap oluyor- larmış?!. Fakat işte savaş bitti. Artık Avrupa Amerikadan mühim- mat almıyor, ve kendi erzakını kendisi hazırlamağa başlıyor! Savaş esnasında mantar gibi türemiş olan fabrikalar kapanı- yorlar, onlar ile beraber onlara kredi açmış olan bankalar da nomal olarak havaya uçuyor! Ve neticede yirmi milyon ka- dar korkunç bir kütle işsiz ka- larak açlığı mahküm oluyor. Fakat buhran yalnız amele ile kalmıyor, Çiftçiyi de içine alıyor. Savaş çağında — Avru- paya erzak yetiştirmek hırsi- le — ziraat alanı pek çok ge- nişletilmiş — bu kere ise fazla gelen mahsul alıcı bulamıyor ve fiyat yıkıcı bir derecede ini- yor. Ayni hal, sanayiin de ba- şına geliyor! Amerikan mah- sulleri evvelki alıcıları bulamı- yor, fiyat düşüyor ve çiftçi ile sanayici bankalara karşı taah- hütlerini yapamıyorlar! Bankalar çatır çatır yıkılma- ğa başlıyor. Evvelce devlet bunları tutmak istedi, fakat | buhran öyle bir gekil aldı ki, devletin yardımı işe yaramıya- cağından başka devletin kendi- ııini de sürüklemek tehlikesini gösterdi. Öyle zamanlar oldu ki, bin- lerce bangerler bir günün için- de müflis haline geldiler ve köylere çekilerek ziraat amele. liği yapmaktan başka geçim çaresi bulamadılar! Avrupa ile ve bütün dünya ile sıkı bir ökonomik bağlılrkta bulunan Amerikanın bu hali bütün dünyayı sardı ve seneler- denberi herkesin ve ezcümle bi- zim de müteessir olduğumuz dünya buhranı böylece başladı. Roosevelt tam bu sırada se- çildi. Gayet çalışkan, zeki ve kuvvetli bir devlet adamı olan bu zat, derhal çareler aramağa koyuldu. Bu alanda onun da tuttuğu SIYASAL KONUŞMA Devlet Usulleri yol, devletçiliktir; fakat onun devletçiliği başka çeşittir, Al- man ve İtalyan devletçiliğine benzemez! Amerikanın ötedenberi- hür- riyetlere ve — parlmantarizm usulüne alışkın ve bağlı oldu- ' ğunu,pek iyi bildiğinden, bu esaslara dokunmak istemedi ve diktatörlükten kaçındı. Memlekette ökonomik işler- le uğraşmak, bu işlerin nazari ve ameli alanlarını kavramlakta şöhret kazanmış olanları etra- fına topladı. Bunlardan kurndu- “bilen, akıl tröstü” adını verdi. Roosevelt yalnız bu heyetin verdiği kararları tatbik ediyor ve tatbik edebilmek için lâzım olan salâhiyeti kongreden yani parlmandan aldı! Fakat son söz üç fırkadan kurulmuş ve tenkit ve muahaze salâhiyetini tama- men muhafaza eylemiş olan kongrede kaldı. Fırkalar yine aynen duüruyor, matbuat eski serbestisini sak- lamakta ve cümhuür reisi ana yasanın kendine vermiş olduğu salâhiyetlerin haricinde hiçbir yeni salâhiyetle mücehhez de- ğildir. Hatta kongrenin verdiği sar lâhiyetlere dayanarak aldığı kararlar bile herkes için mec- burt değildir. Bu kararlarr yal- nız istiyenler kabul edebilirler. Meselâ bizim memlekette dahi iş görmekte olan Fard, Roose- velt'in bazı kararlarını reddet- ti ve cümhur bıakııımı işlerine karıştırtmadı. da ses çıkart- madı. Roosevelt'in dayandığı küv- vet, maddi olmaktan ziyade manevidir; o memleketin, va- tandaşların sağlam düşüncele- rine, memlekete karşı besledik- leri bağlılığa hitap ediyor. Ve ekseriyetle vatandaşlar da onun tekliflerini kabul et- mektedirler. Fakat tenkit ve muahaze hakkı yine kalıyor. Hatta Brains Trust'a mensup olanlar arasında — fikir ihtilâ- fi sebebile heyetten ayrıla- rak — neşrettikleri makaleler ve kitaplar ile cümhur başkanı- edenler de görülmedi değildir. Bütün bunlara rağmen Roo- sevelt sebatla, azimle o yola devam etmektedir, Önun ilk işi, ayakta kalmış olan bankaları kurtarmak ve eşya fiyatını yükseltinek oldu. Bunun için de, koöngreden altın esasından ayrılmak ve doların fiyatını yüzde altmışa kâdar düşürmek salâhiyetini aldı. Roosevelt altın esasından ay- rıldi, fakat aynı zamanda — da altının Amerikadan fazla çık - masıinı da menetti. Öteki taraf- tan doların fiyatını yalnız yi de kırka kadar düşürdü. Bu sa- yede amele ücretleri, eşya fi- yatları yüksekdi ve bankalar da taahhütlerini ödemek hususun- da kolaylık buldular, Sonra işsizlik derdine çare olmak üzere bir yandan kon- greden aldığı salâhiyetle, mu- azzam inşaata başladı. Öteki yandan da, iş,saatleri- ni azaltarak, mevcut fabrika- larda daha çok amelenin çalı- şabilmesi imkânmı hazırladı! Bu tedbirler sayesinde, işsizle- rin sayısını yirmi milyondan on iki milyona kadar indirdi. Fa- kat Amerikada ne grev ve ne de-lokavut menedilmedi; ame- le ile patron arasındaki ihtilâf- lar hakkında muhtelit komis - yonların verdikleri kararların taraflarca kabul ve reddine de devlet karışmadı. , Çiftçi meselesine gelince, ev- velâ ekinin ..-iktarını azalttır- dı, sonra çiftçilere ucuz kredi temin eyledi ve daha sonra, mahsulün bir kısmının devlet nrılıııdın'ııııı alınmasını ka- rarlaştırdı Sanayi hakkında aldığı ted- bir ise, Amerikanın etrafını şiddetli bir gümrük hısarı ile nın, tuttuğu yolu şiddetle tenkit | ğu heyete “Brain's Trust,, yani | 4; YAZ GELİNCE Bahar güzel gidiyor. Arada bir soğuk yaptıydı amma, şu birkaç gündür diyecek yok doğrusu. Hava har ılıklaştı, hattâ isındı bile. Ade- güller açılır, iştihalar açılır, göğüs bağır açılır, bayanların kolları ka- nadları, bayların başları açılır... Ve işin tuhafı şudur ki, bayanlar ayak larından çorapları çıkarırlar, pa - puçlarını çıplak ayağa giyerler de pazılarına kadar açık kollarını be- yaz eldivenlerle dirseklerine kadar örterler. Erkekler şapkalarını atar- ken onlar geniş kenarlı büyük şap- gölgesine gü » Neden- dir bilmem? Bu üm) mutla- ka biribrine aykırı giderler, Birinin ili kısalırsa, ötekinin tırnağı uzar. irinin saçı kısalırsa ölekinin paça ve böylece Adem ve Havva oynar dururlar. Genç nesle bakıyorum. - Fizik güzelliğe - çok dikkat ediyor. Kıvır kıvir saçları abanozdan öyül- muş gibi delikanlıların hizasında kor z yakışıklı ve geniş adımlı sarışın, kumral kızlar göz için iyi bir tablo oluyorlar. Bir nesli, Her gördüğüm delikanlının sol göğ sünde bir yiğit yüreği çarptığını, her genç kızın gönlünde bir aile yuvası kurulmuş olduğunu sanıyo- rum ve umuyorum. Ne mutlu o memlekete ki çocukları güzel, ça- lışkan, yiğit ve yılmazdırlar. Bir kaç güne kadar deniz mevsimi ge- lecek, bütün bu gençlik şehrin plâj larına serilecek, mavi ve ılık deniz- de serinleyecek, altın tozu gibi kumların rinde vücutlarını neş fırçasile esmerletecekler... Bir tatlı mevsim geçirecekler... cekler, söyleyecekler, böylece günle- rini gün edecekler... Ne mutlu lara ki hayatın bin bir kaygusun - dan zihinlerini kurtarıp birkaç tat- h saat yaşarlar... Bu sonu gelmez didişmenin adı- na hayat diyoruz. Ona bir can kur« taran gibi sarılıyoruz. Çoğumuzun sevinci, zevki, umudu — ve tesellisi kederden, sıkıntıdan kurtulmak, ya hd kurtulacağını u amaktan baş - ka birşey değildir, Onun içindir ki; imreniyorum böyle tasasız, suz, dünü unutup yarını düşünme- yenlere... Keşki hep yrpabilseydik. kuşatmak oldu! Görüyorsunuz: Amerika dev. letçiliği, Alman ve İtalyarı dev- letçiliklerinden — bambaşkadır; burada bütün eski demokratik ve liberal müesseseler muhafa- za edilmektedir, gerek meclis- lerin ve gerek efkârı umumiye- nin murakabesi eskisi gibi işle- mektedir, cebir ve kuvvete yer bırakılmamaktadır.. Roosevelt muvaffak oldu mu? oluyor mu? Bu suallere karşı Amerikanın kendisinde bile, bazıları muvaffak olacak ümidi ile cevap veriyorlarsa da bazıları da başlarını meyusane sallıyorlar! Vakıâ işsizlerin miktarı ol- dukça azaldı, fakat bugün bile mevcut olan on iki milyon' iş- sizleri beslemek, Amerika hazi- nesi üzerine ağır bir yük ola- rak basmaktadır. Amerikanın gümrük usulüne, bütün dünya da aynen cevapta bulundu ve neticede harici ticaret eksildi. Doların fiyatının düşürülmesi- ne cevap olarak İngilizler de isterlini düşürdüler ve bu su - retle Amerikan sanayiinin arzu edildiği derece açılmasına mâni oldular, Hulâsa - şimdilik hiçbir hü- küm verilemez. Yalnız şu kadar var ki, Amerika bütçesi milyar- lara varan müthiş bir açık gös- termektedir! Fakat unutmama- lıdır ki, Amerika Çok geniş, zen gin, sayısız. kaynaklara malik ve yüı_otuz milyonluk, dünya- nın en işlek ve teknikçe en iler- lemiş bir kütlesini taşıyan bir ülkedir. Yalnız bu ülkedir ki, tecrübe- ler yolunda milyarlarca dolarla serbestçe oynıyabilir. Maama - fih her oyunun da bi- sonu var- dır. İşte bu son henüz malüm olmadı! —Ahmed AĞAOĞLU

Bu sayıdan diğer sayfalar: