15 Haziran 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 14

15 Haziran 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Her halde bir çok aktrisler gibi yaş- landım diye otu- rüp ağlayacak değilim | a reamean| Dolgun Olmaktan Korkmayın! Diyor Bu Yıl Beş Sene Evvelki Kız Değilsem, Ne Umurumda? Bu r ve bütün ak- maktan kork - tukları halde Claudette Colbert senelerin biribiri arkasına yu - varlanıp — gitmesinden hiç tasa çekmiyor, Çok kıymetli bir ha- zine addedilmesi — lâzımgelen gençlik yıllarının denizin dal - gaları gibi yuvarlana yuvarlana nihayet sahile çarptıkları gibi, bir gün hepimizin kırka, — kırk beşe merdiven dayayarak ihti - yarlayışımız: i lâkki edenlerin adedi hakikaten çoktur. Bir mülâkat Bu hususta sevimli yıldız Claudette — Colbert ile yaptığı bir mülâkatı Maude Cheatham gene sevimli at şöyle anlatıyor: im ki, hiç ihti - yarlamıyor, olgunlaşmıyor, dol- güunlaşmıyoruz. Bundan daha berbat bir şey tasavvur olunur mu? Her sene aynı şarkıyı, aynı melodiyi söylersek bıkmaz mı - yız? Tıpkı bunun gibi her sene olduğumuz gibi kalırsak emin olun ki bıt sefer de yeknesaklık- tan usanır, şikâyet ederiz.,, Paramount stüdyolarının so- yunma udasındal rine yür 5 Tusu gibi büzülen Clau “— Kadınlar, doğduğu güne lüzumundan çok fazla ehemmi- yet veriyorlar. Herkes gibi be- nim de yıllar geçtikçe hayati görüşlerim, emellerim, hırsla - işecek, Fakat her köşeyi c imde açılan yeni hayat telâkkisi beni tatmin et - tikten sonra neden ihtiyarlama- yı düşünerek kederleneyim? “Bu yıl beş sene evvelki kız değilşem, — ne umurumda? Bu beş sene zarfında güldüm, eğ - lendim ve değiştim. Bundan da- ha tabil ve eğlenceli bir şey olur mu? Amerikada yaşa Çok ehemmiyet Veriyoruz “Hem yüzümde ufak bir kırı- şık belirdi diye kederlenmekten ne çıkar? Hayatımın en büyük heyecanının yüzümde bu birinci kırışıkla başlamayacağını bana kim söyliyebilir?,, diyerek bil - lür gibi bir kahkaha koyuveri - yör. çok fazla ehemmiyet veriyoruz. Meselâ Fransada bir kadın o - tuzundan evvel enteresan sayıl- ktrisin ağzından | ÜHTİYARLAYINCA NE| —HALE GELECEKLER?. maz. Bizde sade bir renk sevda- sı var, Halbuki orada senelerin olgunlaştırdığı kadınm şuh ve cazibeli olabilmek için bir çok şeyler hissetmiş olması lâzım - dır. Hayatı öğrenen kadın, ufak şeylerden titizlenmemek, biraz müsamahakâr olmak ve bundan sonra derin zevklerden anlamak çağma gelmiş demektir.. Çocukluğunda — çok zahmet çeken Claudette sinema âlemin- de birdenbire şöhret kazanmış - tır. Mesleğine en güç rollerle başlayan güzel yıldızın kendisi de hayatı çok iyi anlamış oldu- ğu için her hareketi bir mantığa istinat eder. Bunun en büyük delili komedideki muvaffakiye- CLAUDET COLBERT tidir. İstikbal hakkındaki dü - şüncelerini — sorduğum vakıt Claudette omuzlarını -silkerek söyledi: “— Her halde bir çok aktris- ler gibi yaşlandım diye oturup ağlayacak değilim. Rejisörlük yapacağım ve muvaffak olaca « ğima da eminim. Çünkü çok ça- lışmasını bilirim. Bana kalırsa hayat ve istik- bal hususunda heyecan duyan bir insanın muvaffak olmama- sına sebep yoktur. Beşerin dina- mosu heyecandır. Bu hayati his- ten mahrum olan bir kadın esa- sen muvaffak olamıyacaktır. “Orta yaşlılıktan korkma - mak için — kadımlara tavsiyem, kendilerini ihmal etmemeleri - dir. Uykuyu her ne pahasına o- lursa olsun kaçırmayan, kendi- ne bakan, muntazam idman ya- pan bir bayan kırkına da gelse hiç korkusu olmasın. Olgun ve dolgun bir kadın şarmını kay - A | betmemek i N “Hem biz “Amerikada yaşa | şartile her zaman a- ranılacaktır.,, Sevimli artist hayat hakkın - d_alşi düşüncelerini şu sözlerle bitirdi CONSTANCE BENNETT SHIRLEY TEMPLE Beş Sene Zarfında Güldüm, Eğlendim Ve “— Zaman, bana, hiç bir va- kıt zülmedemiyecektir. Çünkü hiç bir vakıt boş oturmayaca - ğım. Hayata karşı olan alâkamı, bağımı — muhafaza edebilmek için her zaman bir şey isteye - cek, bir şey peşinde koşacağım. Hoşuma giden şeyleri yapacak, hoşuma gitmiyenlerden kaçına- cağım. Size sorarım: böyle dü- şünülürse yıllardan — korkmak değer bir şey midir?,, e Papasın sineması Amerikada İllincis hükümeti dahilinde bir kasabanın, her kendini beğenen bir kasaba gi- bi sineması da vardır. Fakat bu sinemanın sahibi kasabanım papasıdır. Onun için gösterilen filmler iyiden iyiye ;:;pısın sansöründen geçmekte. ir. O kadar ki, bir. akşam, film gösterilirken birdenbire lâmba- lar yakılmış ve çocukların dışa- rıya çıkarılması istenmiştir, Se- bebi de neymiş, biliyor musu- nuz? aktörlerden biri tütün çiğniyormuş. Pastalardan Türlü Pastası 50 gram kuru biskül, 40 gram rendelenmiş Hindis- tan cevizi, S0 gram kabuğu soyulmuş badem. 2 tane elma 100 gram muhtelif meyva şe- kerlemesi 3 yemek kaşığı kayısı reçeli 125 gram toz şeker 4 yumurta akı 1/2 limon kabuğu, Bütün bunları aldıktan son - ra: 1 — Elmaları soyunuz, çok ince dilimlere ayırdıktan sonra dilimleri ufak ufak parçalar ha- linde doğrayımız. 2 — Bisküvileri ince toz hali- ne getirinceye kadar havanda dövünüz. 3 — Bademleri de dövünüz. 4— Meyva şekerlemelerini oldukça büyük parçalar halinde kesiniz, 5 — Limon ince kıyınız, 6 — Yumurta aklarımı köpük- | leninceye kadar dövünüz 7 — Kesilmiş elmaları, mey- va şekerlemelerini, kıyılmış li- mon kabuğunu, kayısı reçelini ve toz şekeri bir kabın içine ko- yarak iyice karıştırınız. 8 — Sonra toz badem ve bis- küvilerle rendeden geçmiş Hin- distan cevizini ilâve ederek yu- murta aklarını yavaş yavaş dö- havanda kabuğunu ince Değiştim. Ciaudel Colbert ve Şarl Buvaye ile bir- likte çevirdikleri fi- Kmlerde büyük bir ihtiras ve aşk duy- duklarını söylenmek- ten çekinmiyecek ka- dar birbirlerine bağ- hdırlar gea | Son Ççevi- rerek hamur haline getiriniz. 9 — Yüksek kenarlı bir pasta kalıbını bol tereyağı ile yı ğla - ymız ve içine bağlanmış bir kâ- ğit yerleştiriniz. Model Gi yimler | Hamuru kalıbın içine boşaltı- nız ve orta sıcaklıkta bir fırında 40 - 45 dakika pişiriniz. Pastayı kalıptan sıcakken çı- kıngıış. fakat soğuduktan son - Ta yiyiniz, Deyip Geçmeyin ! İpliğin sağlamlığını tecrübe etmek için bir sapını koparmak kifayet eder. İplik ne kadar sağ lam olursa, kopmak için muka- vemeti de o kadar sert ve ziya- de olur. İplik yuvarlak ve her tarafr düz ve düzgün olmalıdır. İplik ya makaraya sarılır, yahut çile ve tura veya kuka şeklinde bu- hundurulur. İpliğin makara tiresi nevin - den olanlarında kalınlığını gös- teren numaralar vardır. Bunla- rın 50 numaralısı orta ipliktir, her çeşit dikişe gelir. 60, 70, 80 numaraları ince, 40, 30, 24, 12 numaraları da tedricen kalın « dır, Kalm makara tirelerinin ek- serisi glase, — yani parlak olur. Yalnız kalın olarak çile tarzın - da sarılmış yorgan iplikleri ka- lm değildir. İpekli kumaşları? dikişinde kullanılan ibrişimler, hususi surette ipekten büküle * rek yapılır. Çile tarzında bükü- lürse de makaraya da sarılabilir İplik daima kumaşın nevine ve cinsine göre intihap edilme- lidir. Meselâ pamuklu ve yün * | lü ince kumaşlar makara tireleri ile dikildiği gibi, ipekli ve pek kalın olmayan kumaşlar da kü- maşın rengine göre, tirelerle di” kilir. Çuha gibi kalın kumaşlar gene kendi renginden, yahut tü: tarı olan bir renkte kalınca tir€ ile, yahut ibrişimle dikilir. Basma kumaşların pamuk ti resile, ipekli kumaşların da ibri- şimle dikilmesi tercih edilmek* tedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: