24 Haziran 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

24 Haziran 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

-— $ MEMLEKETTE TAN Kırşehirde Ekonomi Kırşehir, 23 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — 9090 kilomet- Te murabbart alanlı vilâyetin 164 bin ni liktir. üfusunun geçim yolu çiftçi Yumurtanın tanesi 20 para sade yağın kilosu 45 ilâ 55, etin kilosu 16, ekmeğin 8, Ispanak ve diğer sebzelerin kilosu 2,5, en istek verici balın kilosu 35 k: Her yıl binlerce ton tutan meyv: ürüştür. Her türlü meyva boldur. lar satımsızlık yüzünden bozu- lur. Büyük bir şarap fabrikasını idare edecek kadar üzümü bol- dur. Çağı gelince kilosu 100 paraya iner. HALICILIK: En genç kızlar her ları hazırlarlar. 1 E'üzel yün halrlar burada yapılır. Anneler gün türkü çağırarak tezgâh başına güzelim halı - Karyola halıları, seccade, yastık, minder, ve kilimlerin en iyisi onların ellerinin emeğidir. Bir çift karyola ha- lısı 5S0 liraya satılır. Gaziantep Sağlık işleri Yolunda Gaziantep, 23 (Hususi mu - İl.ibirimiz bildiriyor) — İlimi - zin genel sağlık durumu diğer yıllara nispetle daha memnuni- | yet verici bir kerteye gelmiştir. Başta ilbay Akif Eyidoğan oldu Kü halde değerli sağlık direktö rümüz Dr. Faik Yargıcı ve yurd sağlık evi başhekimi operatör Nuri Aktan'ın sürekli çalışmala riyle elde edilen bu sonuç, ken - dilerini her yönden değerleme - ye lâyik ve yerinde bir sebeptir. Son aylar içinde hiç bir salgın hastalığı rastlanmamış olması, 935 yılında tatbik edilen 49645 çiçek ,6572 tifo ve 1518 menen Jit aşısımın temin ettiği muafi - yetten ileri gelmiştir. Hele tifo, bu yıl hiç görülmemiş gibidir. Buna, lâğım suyu ile sulanan bahçelere sebze ekiminin yasak edilişi çok tesir etmiştir. Gene Gidiyor şu dört ay içinde genel sağlık kanununa uyularak ve bilhassa çocukların sihhati bakımından atrlan önemli bir adım süt üre - tim ve elden çıkarılışmın kon - trol altma alınmış olmasıdır. Süt işiyle uğraşanlar şarbaylık ça sağlık bakımına tabi tutul - dukları gibi süt kaplarının ağız | dirilmiş ve mücadele için çalışma- TAN | Pamuklarımızı Harap eden Helyotis! Adananın Akdam köyü yanında- | ki tarlalarda pamuk mahsulâtına çok zararlı olan Helyotis isimli bir Böcek bulunmuştur. Bu böceklerin çok tehlikeli olduğu anlaşılmıştır. Bu mıntakanın ziraat direktörlü- #ü bu yeni cins zorar! ıhayvanlarla mücadele için tedbirler almıştır. Helyotit bulunan sahaya vilâyet | ga davet edilmiştir. Bu yıl, Anadolunun ekser yerle- rinde havalar kurak gitmiş, yağ- mur düşmemiştir. Bu vaziyet ziraa- te bittabi zarar v-rmiştir. Müstah- sil bir taraftan iklim ve havanın taliine küsmüş bulunurken, di; taraftan, hiç yoktan yeni bir tahrip böceği ortaya çıkması, can sıkan Bir hâdisedir. Pamuk tarlalarını Helyotis hay- sini kurtarmak için elden gelen her şey yapılmalıdır. Mentaka ziraat di rektörlüğünün lüzumu kadar bu ları kapaklı ve yalnız içerden dı şarıya açılır musluk tertibatını havi olması temin olunmuştur. Buü sütlere gece yarısı örnek süt evine götürülerek hamiziyet ve yağ dereceleri tespit edildikten sonra pastorizasyon yapılır. A gızları kurşun mühürle mühü nerek cins, hamiziyet ve yağ recelerini gösterir etiketler takı larak satılığa çıkarılır. Çok ö - nem verilen bu durumun çocuk ö ünün önüne geçeceği tah - olunmaktadır. t e Kayseride Kü Kayseri, 23 (Hususi muhabi, | rimiz bildiriyor) — Bu yıl Kay seri erkek lisesinden liseyi bi - «Büthan CAHIT Bunu diyemedi;i ve her gün kulaklarını dolduran münasebet siz hadiseleri işitmekte devam ettiği için sinirleniyordu. İşte bunun için (Atik) te ge- çireceği bir neticeyi minnetle kabul etmişti. O istiyordu ki bir yarım çöl sayılan bu ıssız yurd köşesinde kurulan bu yepyeni medeniyet yuvası yalnız şekli ve görünüü ile değil morali ve yaşa yışı ile de düzgün ve modern bir belde olsun, Onun kanaatince buranın ha- vasını bulandıran yalnız Nadya olmuştu. Arkadaşmın karısı ol- ması bu kadına karşı düyduğu kin ve hıncı içinde düğümlüyor- dü. İtür Hareketi tirme diploması alan gençlerin adedi 35 dir. Bunlardan 8 i fen, 27 si edebiyat kolundan çıkmış e düşman kesildiklerini de biliyordu. Bu iki rakibe şimdi Amerikalı Vat- son da iltihak etmişti. Ve onun müdahalesi dah a mühimdi. Çünkü tabiati çok sert olan Amerikalının bu kadını benim- semiş olması ötekiler için artık bütün ümitlerinin kesilmesi de- mekti. Turgut bütün bu gizli ve aşi- kâr entrikaları gördükçe, işit - tikçe daha İstanbulda iken Nad- ya'yı buraya getirmemek için yaptığı israrlarda ne kadar haklı olduğunu bir daha anlı- yordu. Ne çare ki, körkörüne bu İs- lav güzelinin altım kafasına ta- kılıp kalan Muhtar Arifin kafa- sına bunu sokmağa imkân bu- lamamıştı . Turgut son zamanlarda Nad- ya'nın mutat davetlerine de ba- hane bularak gitmez olmuştu. Bu kadınınm, bu haris, sönmez O her şeyi görüyor, hissedi- | iştahalı kadının gözlerinde bile yordu. el İki İspanyolun bu kadın için ııçîıeku;lığı. yurttaşlığı tepe - tehlike görüyordu. Yüksek sosyete salonlarının entrikalarını ve gönül pazarlık- olduğundan emin bulunuyoruz. Hava kurumuna Yardım Kırşehir, (Tan) — Hava teh likesine karşı bütün memurlar aylıklarından yüzde 1,5 verme- ği onayladılaı Halk ta bütün bir gayretle ta ahhüdata ve armağana hazırlan dila: — ——— Pa | İKÜÇÜK TELGRAF | | HABERLERİ * * Muğla, (Tan) — Uçak kömite- si toplantılarını yapıyor ve hava teh- likesine Üye yazmakta devam ediyor. Bugün üye yazılanlar arasında Hü- seyin Demirel adında bir yurttaş 600 lira veritde bulunmuş ve yılda da yü- zer lira vermeği yük T Saylavımız Ruşeni hava halka apaçık anlatan çok — heyecanlı bir söylev verdi. Halk hava tehlikesi- ni bilenler kurumuna üye olmak için birbiriyle yarışıyor. * Canakkale, (Tan). — Binlerce kişinin katimiyle büyük hava metin- Bi yapıldı. Söylevler söyleni, üyelik için çok istek vardır. » Bsrmencik (Tan) — Gönçler gü cü temsil kolu dün Üzümlü köyüne giderek Yıkılan Ocak piyesini temsil etmişlerdir. Seyirciler, Hava Kurumu na 18 lira teberrü etmişlerdir. * Aydın, (Tan) — Bunaltıcı sıcak lar gene başladı. Herkes kendini su başlarına, dere kenarlarına atıyor. * Çorum, (Tan) — Örgeneral Ali Sait Alpaytoğan şarımıza gelmiş, bir gece kalarak Amasyaya gitmiştir..Ör general Çorumun fahri hemşehriliğini kabul etmiştir. * Merzifon, (Tan) — Tuzun ve şe- kerin ucuzlaması herkesi — sevindi: miştir, İlk zamanlarda yapılan ihti - kârın da önü alınmış bulunmaktadı — lardır. , Kız orta mektepten mezun olan talebeelrin muallimlerile birlikte çektirdikleri resmi gön- vanlarından korumak, Türk çiftçi- | nokta üzerinde titiz. davranmakta | Hava kurumuna Yardım toplantısı Hava kurumuna yardım için, dün ermeni cemaati kiliselerin - de ibadetten sonra, vâizler ta - rafından cemaate vaazedilmiş - tir,Şehrimizdeki 32 ermeni kili- sesinde vaizler, yurdun hava teh likesine karşı korunması için ya pilacak yardımı anlatmışlar ve cemaati yardıma teşvik etmiş - lerdir. Ermeni vatandaşlarımız, ha - va kurumuna ellerinden geldiği kadar yardım etmeği kararlaş - tırmışlar, yaptıkları yardım der neğinin teşkilâtının - büyültül - mesi için çalışmağa başlamışlar dir. Bugün, tecim odasında seçi - len hava kurumuna yardım kol - ları, ticarethaneleri dolaşarak esnaftan hava kurumuna yar - dım istiyeceklerdir. Bu akşam saat 18 de Beyoğlu Cumuriyet Halk Partisi kaza merkezinde büyük bir toplantı yapılacak, hava kurumuna yar - dım için yeni tedbirler alınacak tır. Hava kurumu İstanbul mer- kezi dün açık bulundurulmuş, taahhüt ve teberrüde bulunan vatandaşi kaydetmiştir. —. Yağmursuzluğun zararları Son zamanlarda hava çok ku rak gitmektedir, Havaların yağ mursuz gitmesi sebze fiatları - nın yükselmesine sebep olmuş - tur. Dün sababı ve öğleden son- ra, İstanbulda hava biraz bulut lanmış, bir kaç damla yağmur döküştürmüştür. Yağmur yağacak diye bekli- yen İstanbulluların ümidi boşa çıkmış, yağmüur yağmamıştır. Belediye bu yaz sokakları su- Tayacaktı. Fakat nedense yine bu iş kalmıştır. Bir taraftan da yağmur yağmadığından şehir halkı toz toprak içinde kalmak- v * Yozgad, (Tan) — Vilâye - in her köyünde başlanan okul - ların ekserisi ikmaledilmiştir. Bir kısmı da ikmaâl edilmektedir. Köy okutucuları inşaat için tatil de de köylerde bulunarak inşaa tın ikmaline nezaret etmekte - dir. — Yozgatta faydalı yağmurlar Yozgad, 23 (Tan) — Uzun zamandanberi süren kuraklık bugünlerde zail olmağa başla - mıştır. Yozgad ve civarında sü- rekli yağmurlar başlamıştır, ve her gün hava yağmurlu bulut - lu görülmektedir. Esen poyraz ara sıra yağmur bulutlarını da- ğıtıyorsa da, havaya bakıldığı - na göre ve şehir barometreleri- he nazaran sürekli yağmurlar yağacağı anlaşılmaktadır. Ha - vaların değişmesi derhal buğ - day piyasası üzerine tesir yapıp ve buğday fiatları - ucuzlamağa deriyarum. larını bu sakin köşenin masum insanlarına aşılayan Nadya, Sa- rı Bal o nevi kadınlardandı ki, Geyhüsrev'in sevgilisi Astart gibi zevki uğruna âşıkmın kel- lesini yemek yediği altın tepsi- ye koydurup vahşi bir ihtirasla onu seyredebilirdi. Bu kadınım, bu sefih ruhlu ka- dının hayata karşı doymaz bir iştahası vardı. Ve böyle bir kadının Basib - rin gibi daracık bir dünya köşe- sinde ne kadar aç kalacağına ve bu açlıkla ne çılgınlıklar yap- mıyacağına süphe edilemezdi,. Turgut, park eğlencesi dönü- şünde Nadya'nın suratına inen kırbaçtan o kadar memnun ol - muştu ki, Ergüvan'a kalben te- şekkür ediyordu. Kasabanın iş- çi halkı arasında Sarı Bal adı verilen Nadya böyle bir değil, birçok kırbaçlara hak etmiş bir mahlüktuü. Onun ün ileri geri arzüla- rına koyun gibi boyun uzatacak erkeği, Muhtar'dan başka tasav- vur edemiyordu. O, ne yapış - kan ve ağdalı bir sevgi idi ki, | müsetahdemlerimizle belediye - başlamıştır. Ju zalim, sefih, aşifte kadının bütün hürmetsizliklerine taham mül ettiriyordu. Bütün bunları düşündükçe Turgud'un Nadya'ya olan hıncı artıyordu. Hele kendine çok yardımı olan Şahin'in vaktinden önce yanından ayrılmasına se - bep oluşu bu hmcinı kızıştırmış- tı. Bununla beraber Erguvan'ın kırbacı ile bu işin çarçabuk yo- luna girmiş olmasını da hayırlı buluyordu. Nadya gibi tehlike- li kadınlar ne kadar mukave- metli olursa olsun herhangi bir erkeği yenebilirler. Sarı Bal'ın | bu sınıf kadımnlara ders verecek bir kabilivette olduğuna şüphe yoktu. . Atik çiftliğinin geniş badem- Tikleri arasında yanından ırmak geçen düzlükte bir aydanberi yapılışı süren tenis kortu bugün bitmişti, Silindirlenen kırmızı kumlu sal » sertleşmiş, çizgileri çekilmişti. 'Top kaçmaması İçin dört ta- rafa on metre yüksekliğinde Kabzımallar neler istiyorlar? Belediyenin yeni yaptırdığı hâl binası nizamnamesine kab - zimalların itiraz ederek yaziha- nelerin ihalesine girmediklerini yazmıştık. Bu vaziyetin üzülme sini istiyen kabzımallar alâka - dar makamlara müracaata de - vam ediyorlar, Ticaret odasıma gı giderek vaziyeti anlatmışlar- ür. Dün görüştüğümüz kabzımal lar bu konu üzerinde bize şun - ları anlatmışlardır: “— Müzayedeye girmeyişi - miz, belediyenin hâl nizamna - mesi ile önümüze koyduğu bazı ağır şartlardan doğmuştur. Bi- zim isteklerimize evvelâ müsa - it davranıldı. Fakat biz para ya tırarak fiş aldıktan sonra işin rengi gene değişti. Belediyeyi eski fikrinde imrar eden vazi - yette gördük. Bizim istedikleri miz şunlardır: 1 — Belediyenin her istedi - ği anda bugün defterlerimizi kontrol etmek hakkını üzerine alması yersiz ve usulsuzdur. E- sasen fis usulü kontrol, buna lüzum bırakmıyacaktır. 2 — Belediye kullanacağımız müstâahdemleri istediği vakit çıkarmak ve yenisini almak hak kını da benimsemek istiyor.. Bu | na neden lüzüum göl ğünü | bir türlü anlıyamadık, Bizim nin alâkası ne olabilir? | 3 — Beyannamelerin beledi - ye'nâmına ciro edilmesi de ni - zamname hükümleri arasında - dır. Böylelikle belediye ikinci bir komisyoncu vaziyetine gire- câ:. eskiden 1,5 liraya yapılan bir beyannamenin muayenesi şimdi 20 - 30 liraya çıkabilecek ür. 4 — Haldeki ardiyelerin ka- zanç vergileri, yazihaneyi tu - | tanlara yükletilmek isteniliyor. Ardiyelerin kazancını belediye | alirken, kazanç vergisini kabzı- dmallırı ödetmek doğru değil - lr. tında diükâdarlara muracaatımı | zı yaptık. Neticeyi bekliyoruz.,, Selçuk kız san'at mektebi Pe- degojik ve teknik bir sergi aç - maktadır. Modayı takip eden, elişlerine meraklı bayanları cidden alâka- dar edecek mahiyette olan bu sergiyi ziyaret etmeği herkese ve bilhassa ilk veya orta mek - teplerden çıkan kızlarının tahsi line bugünkü hayat ve ihtiyaca uygun bir istikamet vermek isti yen ana ve babalara tavsiye ede riz. Mektep Çapa tramvay istas - yonundadır. Sergi 25 haziran 1935 salı günü saat 17 de açıla- cak ve 30 haziran 1935 pazar gü || nü akşamı kapanacak ve her gün saat 9 dan 19 kadar açık bu | lunacaktırı v teller gerilen kortun iki yanın- da seyirciler için tribünler ya- pılmıştı. Büyük binadan uzak olduğu için soyunma ve yıkanma dai- releri de yapılmıştı. Erguvan bu kortun plânını İskocyalı bir zenginin şatosun- da yaptırdığı korttan almıştı. Meraklı bir gazetecinin (kendi âlemlerinde yaşıyan zenginler) diye topladığı bu seri arasında en enteresanı zengin bir sporcu Almanla bu İskoçyalı Ingilizin hayatları idi. Fransiz gazetecisi bunlar ve bunlarla beraber birçok münze- vi hayat geçiren zenginlerle gö- rüşmüş, kendilerinin ve yaşa - dıkları yerlerin resimlerini al- mıştı. Alman sporcu zengin, bütün spor vasıtalarını kendi malikâ- nesi içine toplayan ve orada çok samimi dostlarile yaşıyan bir garip adamdı. Geniş arazisi içinde birkaç tenis kortu, yüz - me havuzları, futbol sahası, po- lo çayırı, av için ormanları var- dı. Ve bu meraklı adam şimdi 24 - 6 - 935 ——— AAA AR AAA AAA AAA SAGLIK ÖĞÜTLERi AAA AAA Ekmek ve francala Buğday fiyatları yükseldi, yüksel- di, en sonunda ek- * te, frrancala da biraz pahalrlaştı. Kabahzt havalarda, diyorlar. Bu yıl havalar nomal gitme- diği için buğday pahalılaşmış. Buna karşı da yapılacak bir şey yok, ek « mek kaç paraya olsa yine yiyeceğiz, çünkü her yerde bezinin temeli odur; Fakat fırancalanım parası ekmek parasından daha az yükseldiği — için, bazıları kendi kendilerine düşünüyor- lar: acaba fırancala yemek daha iyi mi olur. Geçen yıl Paristeki Tıp akademisi her tarafta pek önemli Layılan bir ka« rar çıkarmıştı. Akademi bunda fıran- calaya büyük suçlar buluyordu. Be- yaz ekmek Fransız ıtkınt bozüyor, za- yıf düşürüyormuş, kuvvetini azaltı - 'yormuş. Onun için devlete bağlı okule larda, hastahanelerde tam ekmek de- nilen esmer ekmeğin yedirilmesini is- tiyor. Francaların suçlu olmasının sebe- bi. onu yapmak için kullanılan unun çokça elenmesindedir. Uh çok elenin- ce içerisindeki besleyici maddelerden bazıları çıkıyor. Unun içerisinde ke - pek kalmıyor. Halbuki buğdayın vi- "| taminleri kepek içinde. Paristeki akademiden çok önce, A« merikada bazı hekimler de beyaz ek- meği suçlu çıkarmışlardı. İçlerinden biri Amerikada kırmızı derili adam - ların büsbütün sönmelerine üç sebep göstermişti: biri viski, biri frengi has talığı, üçünclsü de beyaz ekmek... Insan kendisini yalnız ekmekle beslerse bu fikirler doğru olabilir. Pa- kat ekmeğin yanı gıra katık olarak başka şeyler yiyenler beyaz ekmekten alamadıkları besinleri öteki yemekler de bulurlar. Onun için fırancalaya bu-< lanan suçlar büsbütün haklı değildir. Ekmek ile fırancala arasımdaki fark yalnız unun elenme derecesinde de « Bildir. Ikisinin mayalanmaları da baş- ka başkadır. Fırancala bira mayasile yapılmak lâzımdır. Ekmek kendi ha « murundaki maya ile yapılır. Bu da i- kisinin kıymetlerini çok değiştirir. Fırancalarda vıkıa besin maddeleri daha azdır. Fakat insan onun yüzde doksan beşini eritir. Oysa ki ekmeğim yüzde yirmisini eritemez, kaybeder. Beyaz un bira mayasile mayaları « dırıldığı vakit hasıl olan maddeler kimya bakrmından pek iyi bilinir, EK mek bamurundaki mayr 'an çıkan ma yalanmanın verdiğtarıleK Deb yi medilir. Onun için hastalara fıramca- la yedirirler. Hele Viyana - usulünde yapılan fırancalaların ununa süt te karıştırdıklarınd? hazmı daha kolay- laşır. Bazı fırancalaların - ununa yu - murta kırarlar. O vakit beyaz un elen mekle kaybettiği Fosforu yumurtada bulur. Lezzeti de nefis olur. Lokman Hekim Dr.Hafız Cemal Dahiliye mütehassısı Cumadan başka günlerde saat| (2,30 dan 6 ya) kadar İstanbul Divanyolu No, 118. Muayenehane ve ev telefonu: 22398. Yazlık telefonu Kandilli 38. Beylerbeyi 48. 4101 ——— DOKTOR Rusçukfu Hakkı Üzel | | Gülatasarayda Kanzuk eczahanesi karşısında Sahne sokağında 3 nu- maralı apartımanda 1 numara. 4099 de bu geniş arazi içinde otomo- bil sür'at tecrübeleri yapacak bir (oto ştrase) yaptırıyordu. Pek çok paraya lüzum gösteren bu hayatı herkes tatbik edemez- di. Fakat İskocyalı İngiliz de bundan aşağı kalmıyordu. Onun dağlık arazisinde avcılık yapılı« yor, golf oynanıyor, fakat fut- bol pisti, otomobil yolları _vol_l' tu. Yalnız bu adamın — tenis kortları İngiliz kibar âleminde pek meşhurdu. Onun malikâne* sindeki kortlarda bir parti teni$ oynamak, yüksek bir spor zevki sayılıyordu. z İskocçyalının üç tenis kortü vardı. Bunların hususiyeti yük* sek ve sık ağaçlı bir dağın tü gibi oyularak düzleştirilmesin * de idi. Bu kortlarda etrafı tellt çevirmeğe lüzüum olmamıştı. taraf yemyeşil duvardı. Oynt * yanlar bu yeşillikler arası yalnız mavi bir gök görebiliyo'” lardı . " İskoçyalı zenginin babası Di radan çıkan - toprakla şato!“"' önünde beş yüz kisinin rahat$s” — (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: