30 Haziran 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

30 Haziran 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Nao. 68 , Vahdettin'in Maltaya kaçırıldığını ingiliz.' T Aziz Hüdayi AKDEMIR işgal kuvvetleri Ankaraya bildiriyor ve bu gidişin bir işgal kumandanı elinde, bir imparatorluğun çöküşü olduğundan bihaber bulunuyorlardı Küçük bir vesika olsun diye bü bilgisiz, tembel, beceriksiz ve hepsinin üstünde hain fırka- nın bir tamiminden almıman son parçanın ve gene başka bir ta- mimin de baş tarafını alarak re- sim halinde bu yazının içine ko- yuyorum ki, o fırkanın mahiye- tini ve suçunu gösteren bir bel- gedir. Vahdettin kaçak Vahdettin, İstiklâl Savaşının muvaffa kolduğunu ve kendisi- nin tutunduğu dalların kırıldığı- nı görünce kaçmağa karar ver- miş, İngilzlere sığınmıştır. Baş- ka nereye gidebilirdi? Bütün müslümanların halifesi sanmı ve sıfatını taşıyan bu adam an- cak hizmet ettiği ocağa, Entelli- | cens Servisin kucağına düşecek- ti. İşgal orduları kumandanı Ge- neral Harington bu kaçışı Ana- doluya şu suretle bildiriyor: “Resmen beyan olunur ki za- tı şahane vaziyeti hazıra netice- sinde hürriyet ve hayatını tehli- kede gördüğünden, bütün islâm- ların halifesi sıfatiyle İngiliz hi- mayesini ve ayni zamanda İs- tanbuldan başka bir yere nakli- ni talep etmiştir. Zatı şahanenin arzusu bu sabah ifa olunmuş- tur, Türkiyedeki İngil 'VEL-. lerinin başkumandanı — general Sör Çarles Harington zatı şaha- neyi almağa giderek bir İngiliz | harp sefinesine kadar kendisine refakat etmiş ve zatı şahane va- purda Bahrisefit filosu umum kumandanr (Sör Döbrok) tara- fından istikbal edilmiştir. İngi tere fevkalâde komiser vekili Sör Nevil Henderson zatı şaha- neyi sefinede ziyaret ederek. Her nedense daha önce V: dettinin kaçacağı ve kaçtığı giz- lenmiş, padişahın sarayda bu- lunmadığı ve nerede olduğunun bilinmediği havadisi çıkarılmış- tı. Ayni tarihte İstanbuldan A- nadoluya yazılan bir raporda deniyordu ki: “Altıncı Mehmet Nahdettin dün gece İngilizlerin Malaya zırhlısı ile Maltaya sa - vuşmuştur. Kadınlardan birkaçı ile yaver paşa, kaymakam Zeki, Recep paşa oğlu Ekrem, mabe- ci İhsan ve Hayri, müsahip 16 Martı daima böyle anacağır... « azhar ve Osman beraberdir. Bu hafta selâmlık yapılmışsa da Vahdettin nezle bahanesile camie gitmemiştir.,, Vahdettin Hicazda yazdığı beyannamesinde bu kaçış için diyor ki: * Benim müfarekatim ef'a- Timin hesabını vermekten kork- mak kabilinden olmayıp hayatı- mı göz göre tehlikeye teslim et- mek gibi emri ilâhinin ve akirse- limin kabul edemiyeceği bir şeyden içtinap eylemek.,, İmtihanda —muvadlak olama- mış bir mektep çocuğu özürleri- ne benziyen bu mantıksız söz- lerden sonra bu kaçışı peygam- berin hicretine benzetiyor. Ben yukarda bu adam için ona lâyık söz ve tarif bulama- dığımı yazmıstım. Fakat Ata- türk'ümüzün bu kokmuş ve kor- kak padişah hakkında söyledik- lerini bütün ulusun düşünce ve sözü olarak almak tarihçe bir tarif koymak olacaktır. Atatürk Vahdettinin yaptığı hıyanetlerden ve kaçışından bahsettikten sonra diyorlar ki: *“Efkârı umumiyeyi vaziyeti ha- kikiye ile karşı karşıya bırakına- yı tercih ederim. Sakim bir te- varüs usulü neticesi olarak, bü- yük bir makam, tantanalı bir unvan ihraz edebilmiş bir sefi - lin, izzetinefsi çok yüksek, asil bir milleti nasıl hımbıl bir vazi- yete düşürebileceği, o zaman, daha tabii anlasılır. (46 Mart şehidlerinin aziz 'bâtı_g_l_ıııliı hâlâ böyle tebçil ediyorum, *“Filhakika, her ne sebep e | suretle olursa olsun, Vahdetiin gibi hürriyet ve hayatını millet | içinde, tehlikede — görebilecek kadar adi bir mahlükun, bir da- kika dahi olsa, bir milletin resi- kârında bulunduğunu düşünmek ne hazindir! Şayanı şükürdür ki, bu alçak, mevrus saltanat makamından, millet tarafından iskat olunduktan sonra, denac- tini itmam etmiş bulunuyor. Türk milletinin bu takaddümü, elbette takdire lâyıktır. “Aciz, âdi, his ve idrakten mahbrum bir Mahlök, habul eden herhangi bir ecnebinin himayesine girebi- lir. Fakat böyle bir mahlükun bütün islâmların halifesi sıfatı- ni haiz bulunduğunu ifade et- mek elbette muvafık değildir. Böyle bir telâkkinin doğru ola- bilmesi, evvelemirde, bütün is- lâm kütlelerinin esir - olmaları şartına vabestedir. Halbuki, ci- handa hakikat böyle midir? Biz, Türkler, bütün tariht hayatı- mızca hürriyet ve istiklâle tim- sal olmuş bir milletiz! Kıymet- siz hayatlarını iki buçuk gün faz la, sefilâne sürükliyebilmek için, her türlü mezelleti mübah gö- ren halifeler oyununu da sahne- den kaldırabildiğimizi göster- dik. Bu süretle devletlerin, mil- letlerin, yekdiğeriyle münaseba- tında şahısların, bahusus men- sup olduğu devlet ve milletin zararına da olsa, şahsi vaziyet ve hayatlarından başka bir şey #'işünemiyecek pespayelerin c - hemmiyeti olamıyacağı hakikati malümesini teyit ettik. “Milletler - münasebatmda, mankenlerden istifade sistemine rağbet devrine hatime vermek, medeni âlemin samimi temenni- sini teşkil etmelidir!,, İtilâf ve hürriyet fırkasının esasen ölü kafalardan toplandı- ğını birçok hareketler ve örnek- ler gösterdi. Bunlar için ancak bir ölü kafası şef ve bir tabut taht olabilir. Onlar da zaten şu beyit ile bunu itiraf etmişlerdi: “Sen değil, neisin hükümdar olsa devlettir bize, Gelsin etsin tahtı osmaniye ta- butun cülüs.,, Fakat artık anlamışlardır ki dünya yüzünde “tahtı osmani” kalmamış, onun yerine kuvvet- li ve durmadan ilerliyen, düş- manlarını bile hayret ve takdi- re hattâ örnek almağa mecbur eden “Türk cümhuriyeti,, kurul- muştur. Hükümdar yerine leş ve taht yerine tabut arryanlar “Sen Lazar, ahut Karacaahmede gider, ük kafa kemiklerinden . rezar taşlarından — “devlet” le- rini ve partilerini kurabilirler. (Arkası var) A N İKENDiİ | Gü'rühltu ile ' Mücadele Geçen sabah, uykumun arasın da korkünç bir ses, duyarak ya- tağımdan fırladım. Geç yattığım için uykumu alamamıştım, Ba - şırm çatlıyacak gibi ağrıyordu. Uyandım ve bir daha da uyuya- Beni ve benimle birlik- mahalleyi tatlı uyku - muz arasında rahatsız eden bir ses, bir satıcının avaz avaz, kü- fesini elinden almışlar gibi, bo - ğazmı yırtarcasma haykırışı idi. Peki ama, daha saat sekize gelmemişti. Bizim bildiğimiz so kak satıcıları, bu saatten önce, bağıra çağıra mal satamıyacak- lardı. Bu satıcı, bu bir tek satıcı, nâ- sıl oluyor da, kendi başına buy- ruk kesilerek, bütün bir şehir hal kının üyküsünü başma sıçrat - mak hakkını kendinde bulabili - yordu? Hele arası çok geçmeden, öte- ki satıcılar da, meydanı boş bu- lan bu sebze satıcısına katıla - rak hep bir ağızdan haykırış - mağa başlayınca, mahallenin i- KENDİMİZE Ç ler üzerinde bile büyük tesiri olduğu artık şüphe götürmez girdi. Onun için ber tarafta filmleri 30 - 6 - 93$ ae MiZE ÇATIYORUZ| T SAKALARIMIZ, İÇTİKLERİMİZ FAZLA SÖZE NE HACET?.. ersiniz? çocuK SiNEMASI Sinemaların, değil küçükler, bi yük- | kın yürüyeceği yollar ve sokaklar ya- pılmamıştır. Birçok yerlerde lâğam yoktur, Belediye çöplerini atacak yer bulamamıştır. Halkın temiz süt içme- birşey haline hığı ile tatbi ğu meşhur gü di ? rım boşuna yoruluyorlar. çi, tulumbacı meydanına döndü. Hani, bizde o belediyenin bü tün ağır başlılığı ve çatık kaşlı- edegelmekte oldu- ltü mücadele ka nunu? Rastgele, gene eskisi gi- | vi alaca karanlıkta, domates, bi ber, satmağa kalkıştıktan sonra, bu kanunu çıkarmak neye yara- İstanbulu, dünyanın en gürül- tülü şehri olmaktan kurtarma - ğa kalkışanlar, bu gidişle, sanı- sansür ediyorlar, sinemaya girenleri de yaş noktasından kontrol ediyorlar. Bizde çocuk sinemaları açılması hak- kında bir teşebbüs vardı. Bu teşebbü- sün kimin tarafından yapılacağı dü- şünülecek birsey iken gazetelerde gördük ki; belediye böyle birkaç si- nema açmayı düşünüyormuş. Büyük- lerin sineması ziyan ederken küçük- ler için bir sinema açmaya kimse çı- kar mı?, Düşünülecek bir meseledir. Onun için çocuk sinemasının belediye tarafından açılması ilkbakışta akla mülâyim gelir... — Lâkin bu belediye makinesi sinema işletmeye kadar ka- rışırsa acaba asıl belediyecilik işlerini nasıl yapar? Çünkü bizim belediyenin borusu öttüğü bu şehirde henüz hal- #ini temin edememiş, şehirde raman zaman başını kaldıran ihtikârı ezeme- miştir. Bellibaşlı bu kadar işi varken sinema işletmeye kalkarsa biraz tuhaf olur. Onun için bir çocuk sinemasına taraftar olduğumuz kadar bunu bele- diyenin kendi üstüne almasını hoş bulmayız. Belediye böyle bir veya bir kaç sinema açılmasını istiyorsa sine- mac'larla görüşüp çocuk sinemalarına U mahsus olmak üzere birtakım kolay- İlıklar gösterirse orlar bunu daha iyi yaparlar. Belediye de kaldırım yap- maya, temizliğe ve sağlık işlerine bak- maya vakit bulur. Biz böyle düşünü- yoruz. Siz ne dersiniz? Salâhattin GÜNGÖR Nişanlanma Dışbakanlık direktörlerinden Bay Atıf Riza Kor'un küçük kı- ü-00'e genn Binbaşı Bay Riza oğlu tayyare | ve otomobil mühendisi Bay Hal | duün Saner nişanlanmışlardır. Ü Bayaı van Sultanahmet Üçüncü Sulh Hukuk Mahke- mesinden: Yedvart ve Fatma — ve Virjin ve Araksinin şayian ve müştereken mu- tasarrıf oldukları Büyükderede Piya- sa caddesinde 109 No, lu ve Dılbğö- ö - lükten ibaret birinci lükte iki taşlık iki salon ve beş oda ve iki kilâr ve | ve bir kömürlük — ve üç balâ ve iki | kuyu ve ikinci bölükte yedi oda bir sofa bir taşlık bir matbah ve bir kilâr ve iki halâ ve vasi eşçarı müsmire ve ğayri müsmireyi — havi büyük bir bahçe ve ayrıca bahçede ged üzerin- deki köşkte iki oda ve bir sofa ve bir hklâ ve bir matbahr mühtevi — gayri- menkulün izalei şiyuu zımnında fü- ruhtu takarrur ederek — müzayedeye vaz'olunmuştur. Heyeti umumiyesi- nin kıymeti mubammenesi 17.220 li- ta 85 kuruştur. Birinci açık arttırma« ©1 6-8-935 tarihine müsadif salt gü- nü saat on beşte icra kılmacaktır. Kıymeti muhamenesinin yüzde yet- miş beşini bulduğu taktirde ihalei ka tiyesi yapılacaktır. Bulmadığı tak- tirde en soön arttıranın taahhüdü ba- ki kalmak üzere on beş gün müd- detle temdit edilerek ikinci arttırma- Bi 21-8-935 tarihine müsadif çarşam- ba günü saat on beşte icra olunacak- tır. İpotek sahibi atacaklılarla diğer alâkadarların İşbu gayrimenkul üze- rindeki haklarını — ve hususi ile faiz ve masrafa dair olan — iddialarını ev- rakı müspiteleri ile yirmi gün içinde bildirmeleri lâzımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicilleri ile sabit olma. dıkça satış bedelinin paylaşmasın. dan hariç kalacaklardır. Müterakim vergiler hissedarlara ve dellâliye Tü- sümü — müşteriye aittir. — Arttırma işbu —ilân — tarihin - den — itibaren vanhanesine — talik — kılınmıştır. Talip olanların krymeti muhammene- sinin yüzde yedi buçuğu — nisbetinde pey akçesini hâmilen yevm ve saati mezkürde Eminönünde Gülbenekyan hanında Sultan Ahmet sulh üçüncü Hukuk mahkemesine 935-11 nutmara ile müracaatları ilân olunur. (12757) | H âıııııııııııııııııııııııııııımı gelsinler. Harik Hayat Kaza ve î)tomobil Sigortalarınızı Galatada Ünyon Hanında Kâin UNYON SIGORTASINA yaptırınız. # HLRIYLÜK Uilalaana Wrayı HAÜMÜCİC EÜMEKLE Ulalk ÜNYON Kumpanyasıma bir kere uğramadan sigorta yaptırmayınız. —| Telefon : 4.4888. 4103 !ııııııııiyi Bir İSİGDOğrafİmıı Bilen bir işyar aranmaktadır. istiyenler *T A N,, idare direktörlüğüne Z ARUTLILIUANDA INNT 4808 Istanbul Milli Emlâk Müdürlüğünden: Muhammen değeri Lira Ayvwansaray : Atik Mustafa paşa ma- hallesi Bostan sokak eski 39 a yeni 37 sayılı harap evin enkazı 100 Yeniköy : Ayanikola mahallesi hazine sokak eski 12 sayılı harap evin enkazı. 40 Yukarıda yazılı harap evlerin enkazı 30-7-935 ıa_lı günü saat ondörde kadar pazarlıkla satılacaktır. İstekh'- lerin haftanın salı ve cuma günleri idarede müteşekkil komisyona müracaatları. (F) (3651) I İnhisarlar Umum Müdürlüğünden: I 1 — Şartname plân ve keşifnamesi mucibince Paşa: bahçe Fabrikasında (2347,48) lira muhammen bedelli yangın tulumba evi inşaatı açık eksiltme suretile mü- nakasaya konulmuştur. K H 2 — Şartname ve plânlar 20 kuruş mukabilinde Ci- balide Levazım ve Mübayaat Şubesi Nakit Muhasibi Mes'ullüğü veznesinden almacakdır. İ 3 — Eksiltme 15-7-935 tarihine müsadif pazaftesi günü saat 14 de Kabataşda Alım Komisyonunda Yapı- lacakdır. 4 — Eksiltmeye girecek olanların 176 lira muyakkat güvenme paraları ve icabeden vesikalarile birlitde ta- yin olunan günde Kabataşda Levazım ve Mübayaat Subesindeki Alım Komisyonuna müracaatları. (3524).

Bu sayıdan diğer sayfalar: