15 Temmuz 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

15 Temmuz 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a im şi tutar gibi hemen iki sekiz santura tempo #lerini şaklatıyordu ve İğekikada bir açılan kapıdan e. on kız daha giriyordu odaya Çıplak genç kız oyluklarından ve cak odada oymyan genç kızların de boncuk boncuk be- göbeklerine inince bı İğ üleniveren terlerden, delikleri açılıp ılıp kapanan erkek burunlarma idırtıcı dişi kokusu üç ar- divermişti arı şişmiş, pes demeğe ha- pehlivanlar gibi kesik ke- alıyorlardı. Kendilerinden İmamın salyaları ak p ger izırlanmış isik nefes 4! rdi, ordi Görülüyordu ki, üçü de ev sahibi İhin yanında terbiyeli kalmak istiyen İbir erkek daya nın son kerte- bulunuyorlardı. Hani İeredeyse Civanşir yerinden fırlayıp kızlardan birine saldırıverecekti ve İmam, Musa peygâmberin dininde olduğu halde Sungurtekini kolundan kıtup şu süzgün gözlü yosmalardan birine nikâh ediverecekti Bunu sezmiş gibi şişko kızlardan birine bir göz ediverdi, Altm zül İyosmalar bir ande, bir çay Kâsesin- en çıkan buğu gibi dağılıverdiler. Ve o zaman kafalarmdan çekip İlçünü yan yana getirdi; heyecanla, gelmiş — Toprağı bol olsun yoldaşla- m. - diy mırıldandı » Pahadur hak 'n korkunç bir düşmandı. İman yamadım., « diye kekeledi - Toprağı bol olsun dedik ya. C Peki ama,. Pahatur'un öldüğü İhü nereden tahmin ediyorsunuz? |" uslardan... Çalgıdan. Ve saniyeden saniyeye artan bir kavi kararımı iştim | kabul etmezse onu yaşatmak bizim | içi thar u. Ona evimde acik il ieteti “aradı kalsaydı; adamlarıma. . emir. virmişe tim, yatağa r girmez hançer Mişüreceklerdi. Yook. Burada kal az da kaledeki yerine dönmek is » ÜŞ ayrı yolda kurduğum pu- rdan şmesi mukadder» idi. Ve piri böyle ol l İarla çalgıya gelince. Dost- arım, bu evde bu kızlar ancak Ve nim gözlerime güzelliklerini saçıp Mökmek için yaşarlar. Eğer onların li odaya sizi eğlendirmeğe geldik- trini sanırsanız oaldanırsınız. Ben bir heyecanla kalbimin durma- dan ürktüğüm için Pahatur'un ölümünü bana gelip #öylemelerin- den çekinmiştim. Pusudakiler netice- ne bildireceklerdi. Pâhaturu e muvaffak olurlarsa seyi- hepsini yan odada, - diye mırıldandı — Tuhaf şey. Çivanşir - Ya muvaffak olamasalar- e? — O zaman santur çalanlar ahen- Ee karışmıyacaklardı. Mermer havuzun ortasındaki fıs- kıyeden fışkıran su, ince bir hortum halinde ceviz taya: yükseliyor, *onra dağılarak damlalanârak bavu- za dökülüyordu. L Dışarda kar pelte pelte yağıyor” lu. Rakseden kargalar Uzun kollu bir. kıskaç, bir ateş yığınının üstünden kıpkızıl kesilmiş bir nal kavrağı: som çelikten yay- van sırtlı bir örse dayadı. Kolları omuzlarına kadar sıvalı bir adam; — Başlıyayım ms? » diye sordu - Alnından ve şakaklarından inen terlerin çizgileri kirli ve kömür to- zu ile kararmış sura'#, yanakları şerha şerha neşterlenmiş bir zenci- ye benzetmişti. Çrkık elmacık kemikleri ara- smdan bir hortum gibi uzanan nun altında telleri yağdan par- Uyan kuzguni bir bıyığı vardı uçları, çenesinden üç parmak aşağıya kadar uzuyordu. Kızgın nalı kıskaçla tutan adam gözlerini dikmiş bakıyor. du. O, biraz şişmanca idi ve bi karış dışarda duran göbeğini hoplatarak kim bilir neye gülü- yordu, Baş'ıyayım mı? Acele etme canım.. Nal soğuyacak... Soğursa soğur. Telâşm | ci aldı: kocaman bir burnu ve bu bur-| ki, ağzının iki yanından sarkan | saturu Öldürmeğe Muvaffak Olanlara Seyi- , Çalgıcıları Yan Odada Ahenge Başlatacaktı dar? | Ve isteksiz bir hareketle eli | ni uzatarak duvarda iki çivi ara- | sında sallanan küçücük bir çeki- — Haydi, başla! Kolları omuzlarma kadar sr - valı adam, ağır bir balyozun uzun sapına yapışınca küçücük dükkânm bütün havasını ciğer- lerine çekmek istiyormuş gibi derin bir nefes aldı. O anda bal- yoz olanca şiddetile kızgın na- bn üstüne inivermişti, i Bir avuç rak par yıp söndü. Gırtlağından “bir hayvan homurtusu çıktı: — Hıh! Ve balyoz bir daha kalktı, bu seler evvelkinden daha ezici bir şiddetle kızgın nala çarpmıştı. — Hay yaşıyasm! - e ba- gırdı usta «- Her halinden belliydi ki, bi adamın keyfi pek yerinde Islık çalıyordu ve küçük çekici nala hafif hafif vurarak, kâh örse dokundurarak çaldığı 1s - lıkla ayni tempoda sesler çıkar- tıyordu. Öbürünün alnından buram bu- ram ter fışkırırken bunda en ufak bir yorgunluk bile sezilmi- yordu. Ağır balyoz kim bilir kaçıncı defa kalkmıştı ki; — Dur! - dedi - soğur gibi ol- du. Şunu biraz ateşe koyalım. kıvılcım Nizamettin NAZİF KY mmm İmamın ağzının suyu akıyordu Ve bir cevap almağa lüzum! görmeden nalı kıskaçladı. Oca- | ğa attı; yüksekçe bir kütüğe oturdu: | — Offf! Ammada yoruldum | ha... Çırak dişlerini gıcırdatarak, anlaşılmaz bir şeyler hormurda- ırak balyozu indirdi ve sapına dayanarak gözlerini ona dikti: — Benim halimi hiç sormu -| yorsun? — Benim ? ın diyorum safa usta? — Ne varmış senin halinde? — Ne mi var? Ayaklarım tut- muyor, başım dönüyor... — Dermansızın.. ın d — Hani neredeyse burun üs tü yere yuvarlanıyereceğim. Usta ona bakmıyordu bile, Kim bilir aklını nerelere, kay- mıştı? Maamafih bir şeyler lemiş olmak için yarım ağız- s la: — Tahaf şey.. - dedi - hasta lanmış olacaksm.. Ama şu bi lekler ve bu pazularla hiç te der- mansıza benzemiyorsun. — Açım. — Can Mehmet açım diyorum | sana. (Arkası var) i Made Ergan Ergani Madeni, (Hususi mu- habirimizden) — Maden Kasa- basmın arazisi ekip biçmeğe el- verisli değildir. Burâda bir par- ça düz bir yer bulmanın imkânı yoktur. Köylerinde (Obuğday, arpa, çavdar ve buna benzer madde - ler yetişir, Köylü zorla kendini doyurabildiğinden ekimi istihsa lâttan harice göndermek imkân- suzdır. , Ergani merkezinde bir beş si- nıflı ve köylerinden birinde de üç sınıflı bir okul vardır. Bu o- kulların öğretmenleri tamam- dır. Sağlık vaziyetine gelince: Er- ganinin sağlık vaziyeti iyidir. Kazada sıtma epeyce ilerlemiş- ti, fakat iki üç yıldanberi yapı - lan temizlik ve alınan tedbirler sayesinde sıtmadan eser kalma- mıştır. Ergani merkezile köyler de biraz trahom vardır. Maden- İde amele ve insan çokluğuna rağmen hükümet doktoru yok- tur. Mevcut dispanser de dokto rün bulunmaması yüzünden ter- neye? Ateş mi yok? zaman mı kedilmiş bir vaziyettedir. Bakır ni Civarında Hangi Madenler Var? şirketinin de iptidai biçimde bir hastahanesi vardır. Şirket ilerde tam teşkilâtlı bir hastahane yap şudur: halk ameledir. Pek 44 bir kısmı da oduncu ve bağcı - dır. Kazada yetişen meyvalar an cak kaza ihtiyacına cevap ver&- bilecek bir vaziyette olduğu i - çin harice göndermek te kabil değildir. Buranın ekonomi vazi- yeti geridir. Halk her şeyini ha- riçten almaktadır. Ergani ve etrafında bakırdan başka bir çok zengin madenler vardır, Bakır madeni işledikten ve buraya maden mütehassısla- rt geldikten sonra bu madenle- rin tetkik neticesinde meydana Gan iğ tahmin edilmekte » ir, Erganide son yıllarda bir çok yenilikler de vücude getirilmiş tir. Çarşı tanzim edilmiş, dar yerler açılmış, dükkânlar düzel- tilmiş, Maden idaresine çıkan dik cadde yapılmıştır. Kazaya Atatürkün tebii bü - yüklükte tunçtan bir heykeli ge- tirilmiştir. Yakında dikilecektir. | matisini be İtalyan somalisinde Moğdişu U İalyan Somalisinde Bir Kadın Gezgin 'da yerlilerin oturdukları kiş'a'ar Sarp Dağlarda Kısır ve Vahşi Çöllerde Uçak ve Kamyonla 10,000 Kilometre Yeni karaya çıkan It tirilmiştir. Burada ia İllüstraslon mecmumsında Marie - <dith de Bonnenil, İtalyan Somalisi hakkında çok merakir bir makale yazdı, bunu alıyoruz: Afrikat. Gene Afrika! Bu defa İtalyan Somalisi, şimdi oradan geli- yorum. Somaliye gitmek için on se - kiz gün, denizin ılık dalgalarızı yar- mak sonra yüksekliklerde üstüva hattıma kadar kamyonla gitmek icap etti, Somali için karanlık, esrarlı, bilin miyen gibi klişeleri kullanabilirim. Alrikadan bahsedilince bu eski klişe- leri kullanmak adettir. Hayır, onları kullanmıyacağım. Yalnız araplarm dediği gibi ona; sıcaklık toprakları sıfatını vereceğim. Şubattan marta kadar, İtalyan So- tan başa gezdim. Yani: Aden köriczindeki Bender tüsaü payitahtını ve Hint denizinde Hindistancevizi ağaçları altında dak gın uyuyan Kismayuyu ziyaret ettim. Afrikaya ayak basar basmaz o mace- ralar bana hâkim olur. Az sonra, İtalya - Habeş hudutlarma o kadar gittim, Lugh, Mustahil, Belet Uan, Rocca Littorla ve Uni - Ual mevkilerine var- dım, Bunlar, birer karakol mevkii gi- bidir. Büyük şehirlerle kıyas edile- mez, Her tarafta korkunç bir inziva, sakinane bir fedakârlık, Habeş husu- metinin tehlikeleri var, Burada yaşı- yan çok genç italyan zabitleri,, ital. yan sömürge imparatorlığunun has kiki yapıcılarıdır. Bu ileri karakollar, sahilden 600 kilometre uzaktır. Ora- ya gitmek için bizzat Musaolininin müsaadesini almaklığım (lâsımgeldi. Mussolini, bana silâhlı bir muhafız takımı, bir kamyon ve bir de keşif tayyaresi emrime amade bulundurdu. Seyahatimin bilânçosu: İngiliz So- Kk | malisinde gene kamyonla 10.000 ki- lemetre!.. Altı gün de İtalyan - Ha- beş hudutları üzerinde tayyare göçe- beliği. Tayyare ile iki yüz bin kile- İ metrelik bir sahayı havadan dolaş” tum. Taze ihtisasatımı aşağıya nakle- diyorum: Ulka bir bakış İtalyan Somalisi Afrikanın Finister Somalili bir kadın dibek döğüyor alyan fırkaları sahilin küçük şehirlerine yerleş- şe kolaydır ve yakıcı iklim az hissedilmektedir. Somalili bir genç kız burnüdur. Güneyinde Aden körfezi var,. Somali, 2000 kilomeye uzunlu gundaki çölden ibaret sahili ile Hint okanına uzanır. Guardeflni burnu yanaşılması güç bir burundur. De - niz korsanlarının merkezidir. Dik o©- lan bu yerler, güneşte adeta kavru- Yur, Sonra Ras oChiambone'a kadar beklenilmiyen zengin nebatat baylar. Cuba ve Tran Cuba nebatlarla ör- tülüdür. Buralarını iki büyük nehir sular. Uebi Şebeli ve Cuba. Bu'ne- hirlerin kıyıları bereketlidir, iyice zi raat edilmektedir. Bunlar iki kıyısı arasındaki sahil arazisi de ziraate el- verişlidir. Fakat denizden iki kilo- metre içersi, çal: çırpı ile örrülüdi Tarihte Somali, Mısırlıların güney arazisi dedikleri yerdir. Yunanlılar ve Romalılar buraya Aromatlar krai derlerdi, Somali sözü coğrafyadan ziyade etnografyadan gelir ve Pran- sa, İngiltere ve İtalya arasmda tk sim edilmiş araziye ayni sd verilir. İtalyan Somalisi en büyüğüdür. 600.000 murabba kilometre mesa hası ve bir milyon yedi yüz bin mü fusu vardır. Bu arazi ile Habeşi Arasında tabii bir hudut yoktur. Ha- beşistanın derebeyliği andıran küdre- ti severliği bu açık hu- » her zaman tehdit eder. Ekonomi bakımından burası, doğu Airikasınım ölü bir noktasıdır. An- cak, büyük savaşta oynadığı sıyasal inin emrindeki yerli mitralyöz ne' r'eri rol büyük olmuştur. Almanyanın do- ğu Afrika sömürgesiyle Habeşistanın birleşmesine mâni olmuştur Somali'nin menşeli hakkında malümat vardır, Bunların ilk dinastisi Arabistanın © güzeyinden gelmiş ve Galler ve zenciler ile ka- rışmıştır. Her irkm kendi. estetiki var, Somalilerinki cidden parlaktır. İtalyanlar Somaliye 1891 de geldi- ler. Buraya Kavaliere Fibnerdi ilk önce çıkmıştı. İtalyanlar önce 160 bin Biret icar ile Zengibar sultanından Uar Leih, Mogadişi, Merca ve Bra- va limanlarını kiralamış ve sonra sa- tnalmıştır. İtalya buraya sulhen gir- miştir. Bir kurşun bile atılmamıştır. İtalyan kralının 1934 te ziyareti, bu en özge İtalyan sömürgesinin bir ne- vi resmi açılış töreni olmuştur. Libyada olduğu gibi Habeşistanda da faşizm, büyük işler gördü. Şi- malde Obbia ve Micurtin sultanlık- larını fiilen işgal etti, Ve cenupta da İngilizlerin terkettikleri Trans - C bayı ald:, İtalyanlar bu müstemlel de 10.000 kilometre yol yaptılar. E li radyo merkezi kurdular. Mekt ve hastaneler açtılar. Bundan baka, memleketin müdafaası için altmış tayyare alanı vücuda getirdiler Şehirler ve sahi'ler Mogadişu limanı: ODonların sar- şın sırtında karlı bir İeke Me- gadişu. Hindistan hurma ağaçlariyle zakum ağaçları arasında yüksek bir katedralin gölgesi. Portekizlilerle İranlılardan kalma harabeler. Eski Benadir payitahtı bir liman olmak itibariyle Hassaou'ya benzemez, bo- Baz yüzünden gemiler sahilden iki mil uzakta demirlerler. Normal za- manlarda vapurdan © karaya çıkmak işkenceli, fırtmalı günlerde ise tehli- kedir. İtalyan kıt'alarının başkuman- danı ve sömürgenin valisi general Graziani asker ve mühimmat ihracını öç ay süren yağmur ve fırtınalara rağmen tesri ediyor. Yeni karaya çıkan İtalyan fırkfala- rr sahilin küçük şehirlerine yeleşti » rilmişlerdir. Burada iaşe daha kolay olduğu gibi yakıcı iklim, deniz ban- yoları sayesinde tahammül edilecek bir haldedir. Merka şehri, © ziraat noktasıdır. Hint Okyanusunda muz limanıdır. Arkada Genale kasabası vardır. Bu şehirleri ziyaret etmek için otomobi- lim Mogodişu tayyare karargâhından geçiyor. Burada kırmızı salibin yeni çadırlarına ve seyyar motfaklara ras- geldim, LArkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: