23 Temmuz 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 2

23 Temmuz 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KALDIRIMDA KİTAP Dün Salâhaddin Güngör, “ki- tap morgu” adlı yazısında, “he- men her köşebaşında beliren” kitap sergilerinden bahseder- ken, buralarda “öyle değerli, öy- le aranmakla bulunmaz kitaplar var ki, diyordu, insan bunların bir bardak Hamidiye suyu paha- sına nasıl olupta satıldığına şaşar.,, Türkiyede kitap kadar haka- retç uğrayan hiç bir mal yoktur. Hamidiye suyu değil, izmarit, kirli paçavra, eski kundura, boş “xe, Sattâ molozların içinden çıkarılan kırık tahta veya demir parçaları bile, sirasına göre, ham maddesinin tartısından faz la fiyat ve alıcı bulurlar; yalnız kitap, kör olası kitap, adı batası kitaptır ki yerlerde, köpek tersi- le bir hizada, altma bir bez par- çası bile yayılmadan pazara çı- karılıyor. İlmine, edebiyatına tabanlarile bir sırada yer veren ve kafasmın gıdasını ayak altın- da süründüren bir memlekette kitabın, bakkal dükkânlarında hiç olmazsa bir iki metre yüksek liğe asılan süpürge kadarda haysiyeti kalmamış demektir. Yeni ve eski hari, büyük ve kü çük muharrir, doğu ve batı ese- ri, telif ve tercüme, yazın, im- zanın ve kalitenin her türlüsü ayak altındadır. Vatandaş! Bu faciada bir düş- man istilâsı kadar korkunç bir tehlike gizlidir. Vatandaş! Ki- tabı yerde sürünen bir milletin bütün kalkınma hamlelerini bü- yük felâketler kırar, Vatandaş! İyi, kötü, kıymetli, kıymetsiz, telif, tercüme, ne olursa olsun, bu kitaplardan payına düşeni al, yorganımı sat, fakat al, onla- rr yerden kaldır! : Peyami SAFA Şark şimendiferleri Satın alınacak mı? Şark Demiryolları idaresinin hükü- metçesatm almacağını ve Bayındır- lık Bakanlığı ile sosyete arasında ya- kında konuşmalara başlanacağını An- “kara haberi olarak yazmıştık. Bu hu- susta sosyeteye henüz hiç bir tebligat yapılmamıştır. Öğrendiğimize göre, Şirket 8 milyon lira sermaye ile kurul müştür. Bunun 6 milyon 400 bin lira- sr, eski Şark Demiryollar: işletici kumpanyası Türk Anonim Şirketinin 'Alpullu, Kırklareli hattmın, inşası masrafı da dahil olmak üzere Türki- yede kalan kısmına isabet eden serma yeye aittir. | milyon 600 bin lirası ise nakden taahhüt ve imzâ olunan kısım- dır. Şirketin mukavelesi 1958 yılında biteceğine göre, daha 23 senelik işlet- me hakkı vardır. Fakat, hükümetin göstereceği istek üzerine, sosyete ile Bayındırlık Bakan lığı arasında satış müzakerelerine başlanabileceği imtiyaz mukavelesin- de yazılı bulunmaktadır. e — Filoryadaki bilet ücretleri Şark Demiryolları sosyetesinin Fi- Toryaya bilet ücretlerinde yaptığı son tenzilât faydalı sonuçlar vermektedir. Bu pazar günü, yöre (banliyö) hattın da Filoryada dahil olduğu halde, 28400 yolcu taşınmıştır. Geçen pazar 22 bin, evvelki hafta da 18 bin küsur yolcu taşındığına göre, arada önemli bir fark vardır. N, Romanya ve Bulga- On bin lira geriye | ristanden gelen Göçmenler Romanyadan gelen o göçmenleri yerleştirmek için Trakyada — yaptı zalnakta olan evlerin inşasına devam edilmektedir. Bu evler beş mıntaka- da ve üç tip olarak yapılmaktadır. Bunlar mevcut köylere ilâve suretile yapılıyor. Yeni evler, köylerin en gü zel evlerini teşkil etmektedir. Trakyada göçmen yerleştirilen mıntakalarda iki türlü göçmen göze çarpıyor. Bunlardan biri Köstence yolile gelen ve malınr mülkünü, he- sabına eivezdiği fiyatla satarak elin- de eşyası veya parası bulunan ve ya- bur tecim malı olarak mesi varsa be- raber getiren Romanya göçmenleri, diğerleri de Bulgar hududundan yal. iz canını kurtarmak için çıkan ve kendini hududun bu tarama atan Bulgaristan göçmenleridir. Bunlar acrnacak bir haldedir. Bulgaristan - daki tarla ve evlerini ve eşyasını ol- duğu gibi bırakmağa mecbur kalmış Tardır, Bu göçmenler de â#yni mın- takalarda yerleştirilmektedir. Jibaylar iskân muntakalarını dola- şarak evlerin yapılmasına nezaret et- mektedirler. Yerli köylüler de yeni gelenlere yardım etmektedirler. 15 « 20 gün içinde kâfi miktarda kereste elde edildiği takdirde kış gelmeden evvel Romanyadan gelme- 8i kararlaştırılan daha 40 bin göçmen ile Bulgaristandan kaçıp kurtulanlar tamamen yerleştirilmiş olacaktır. Şimdiye kâdar 7 - 8 bin ev yapıl - Miştar, Köstenceden muhacir yükleyen Bursa vapuru da evvelki gece 785 göçmen ile limanımıza gelmiş ve Te- kirdağına gitmiştir. Bu muhacirler gen tarafına yerleştirilecekler » ir. — iki polisimiz bir Kazada yaralandı Dün, öğleden sonra, Aksarayda iki polisimizin yaralanmasile neticelenen bir kaza olmuştur. Emniyet memurla» rından üniformalı Cemil ve Fazlı adla- rında iki polis emniyet işlerinin se- petli bir motoşikletine binmişler, al- dıkları vazife için Aksaray merkezine gitmişlerdir. Polisler, merkezde vazi- felerini gördükten sonra tekrar moto- sikletle Emniyet direktörlüğüne gel - mek üzere yola çıkmışlardır. Motosik- let, tam Aksaray caddesije Yusufpaşa caddesinin tekatu ettiği viraja gelin- ce, bir araba ile karşılaşmış, arabacı motosikletin önünden kaçamamış ve çarpışmanın önüne geçilememiştir. Müsademede motosikletteki polis - lerden biri ağırca yaralanmış ve her ikisi de hastaneye kaldırılmıştır, — Norveç talebesi geldi Dün limanımıza Norveç bandırak Prens Alov isminde bir mektep yatı gelmiştir. Bu yat Norveçten Akdeniz kıyılarında bir seyahate çıkmış ve bu münasebetle limanımıza da uğramış- tır. Yat llmanımızda birkaç gün kala- cak ve bu müddet zarfında içindeki talebeler şehrimizi gezeceklerdir. — Yeni Adliye sarayı nerede yapılacak? Yeni Adliye sarayının yapılması için hazırlıklara başlanmıştır. Adliye sarayı, eski Tomruk dairesi, yani şim- | diki emniyet ikinci şube direktörlüğü binası yerinde yapılacaktır. Bunun için vilâyetin köşesinden aşağidaki Salkımsöğüt caddesine kadar cadde üzerinde mevcut binaların istimlâki icap etmektedir. Bu binaların sahiple- rile temasa girişilmiştir. İstimlâk be- delinin 80 bin lirayı aşacağı tahmin edilmektedir. Alındı, abunelere i Verildi Kanlıca ile Bostancı arasında otu» ran halk 300 imzalı bir mazbata ile Üsküdar Su Şirketini şikâyet etmişler di. Bu şikâyetler üzerine "tetkikata başlanmıştır. Şikâyetler doğru görül- mektedir, Sular, 250 milimetre kutrun da iki boru ile Bağlarbaşı mıntâkası- na verilmekte ve bu su Bostarcıya ka- dar tevzi edilmektedir. Bu dağıtma kâfi görülmemektedir. Sosyete bun - dan iki yıl önce bir proje yapmış ve Bayındırlık Baş tmühendisliğine ver - mişti, Bu projeye göre Kozyatağında bir depo yapılacak ve iki boru ile su- lar tevzi-edilecektir. Baş Mühendislik bu projeyi tasdik etmiş ve Bayındırlık Bakanlığına göndermiştir. Bakanlık bu projeyi kabul ederse sosyete der- hal tatbikata geçecektir. Fakat mev- cut mukaveleye göre bu projenin mas raf: abonelerden alınacaktır. Sosyete- nin abonelerden fazla saat kirası al - ması da doğru görülmemiştir. Burdan sonra sosyete saat kirası almayacak- tır. Bundan başka şimdiye kadar al- dığı saat apraları da geri alınacaktır. Yapılan kontrol sonunda sosyetenin İ ikinci bir yanlış hareketi meydana çıs karılmıştır : Sosyetenin tarifesi her üç ayda bir tesbit ve tasdik edilmektedir. Bundan evvelki üç aylık tarife ucuz- du. Şimdiki yüksektir. Sosyete bu yük seliş üzerine suyun ucuz zamanında- ki parasını en çek ayın yedinci günü alması Jâzrmgelen ön eee g€ciktirmiş ve paraları o ay pahalrla- $an tarife üzerinden almıştır. Gerçi sbonelerin bunda zarart üç, böş kuruş tan ibarettir. Fakat bu para toplanm- ca sosyete on bin liraya yakın kâr et miş oluyor. Bu parada sösyeteden alınmış ve abonelere dağıtılmıştır. — Saat ücretleri indirilecek Bundan bir müddet evvel Matbu tın yaptığı neşriyat üzerine 25 kuruş- luk elektrik saati 12,5 ga indirilmiş, fakat diğer 50, 70 ve 100 kuruşluk saatler olduğu gibi bırakılmıştı. Elek- trik ve havagazi saatlerinin ucuzla ması için yapılan tetkikat son safhaya gelmiştir. Sosyete saatlerin 50 liradan yukarı muhtelif fiyatlara mal edildi- Bini ileri sürmüştür, fakat araştırma sonunda bir saatin 18 liraya alnabile- ceği anlaşılmıştır. Bu cihet Bayındır- hık bildirilmiştir. Bakan- lik tetkikat yapacak kiraları hakkında bir karar vereçök- tir. Her çeşit saatin ucuzlatılacağı en bakkak görülmektedir. Motosikletli seyyahlar Kopenhag Royal tiyatrosu artistle- rinden Palle Huld ve Elith Foss moto | sikletle Avrupa ve Afrikada bir seya- hat yaptıktan sonra İstanbula gelmiş- lerdir. Danimarkalr artistler dün Edirne yolile memleketlerine U gitmişlerdir. Artistler dün bize dediler ki: — Motosikletle uzun bir seyahat yapmak kabil olup olmadığını anla- mak için seyahate çıktık. Evvelâ bü- tün Avrupayı dolaştık. Sonra İspan- Yadan Afrikaya geçtik. Mısır, Filis- tin, Suriye yolile İstanbula geldik. Af rikada seyahat oldukça zordur. Çok müşkül zamanlar, meşakkatli günler geçirdik, Fakat Türk hududuna girer Birmez artık Avrupaya geldiğimizi anladık. Türk köylüleri bize yardım ettiler, Gördüğümüz misafirseverliği | hiç bir zaman unutmayacağız. Ve bu- nu memleketimize dönünce herkese söylemieği bir vazife bileceğiz.,, mm! İtalyaya gönderilecek mallar Italya ile aramızda kararlaştırılan esaslara göre bundan sonra İtalyaya sevkolunacak maden © cevherlerinin kontenjanlı mallara tatbik edilen ka- Yıtlara tâbi tutulmadan e yüz ta- kas suretile ithali kabuf türkiye. No, 91 Erik Çiçekleri Mahmud YESARI "Arkadaşım, söylemekten oyorul- Muştu. Onun, “doktorum,, a acıyışı hoşuma gidiyordu. “Doktorum,, u, gözümün önüne getiriyordum. Böyle kart,acar bir kadının eline düşüşü, hakikaten bir” #clâketti ve doktorun kurtulmasına da imkân, ihtimal yoktu. Arkadaşım, kısa bir susuştan son- ra, tekrar söze başlamıştı: — Size, daha bir şey söyli yeyim. Bu kadın, doktorla evlendik- ten sonra da, ismini değiştirmedi, gene madam Veberman kaldı. Sebe- bi de neymiş, biliyor musunuz? Mon- danitö'de, Elit mahafilde, Haylayfta, Veberman ismi, pek rıs:turmuş. KİZ bar mahafilde, Vebermen'ları tanımı” yan yokmuş... İstemiye istemiye güldüm: — Simdi doktorun adı Mösyö Ve- berman mı? Yoksa, doktor Veber- man mı? 2 Arkadaşım dâ isteksiz isteksiz gü- Tüyordu: ğ — Hayır! Sadece, doktor! diyor- Tar. Rahat bir nefes almıştım: — Neyse... Zavallı doktorcuğum, fazla gülünç olmaktan nasılsa kur- tulabilmiş! i Arkadaşım, sözümü tasdik ediyor- du: — Evet... Bu da bir tesellidir. Daha fazla tafsilât almak , daha fazla öğrenmek istiyordum: — Doktoru, sek sık görüyor muy- dunuz? Arkadaşım, başını iğerek biraz dü- — Onlara, birkaç kere tesadüf et- tim, bunu, tamamiyle hatırlıyamıyo- rum. Muhtelif zamanlarda, birçok defa gördüm. — Peki, doktorda, hiç şikâyet e- den bir hal yok muydu? Arkadaşım, mahzun mahzun boy- nunu bükmüştü: — Hayır! hiç şikâyet etmiyordu; kuzu gibiydi. . — Zavallı dektorcuğum! £ Biraz evvel gene söze karışmış olan hanımefendi, bana ve arkadaşı- Taa bakarak soruyordu: K — Neden şikâyet edecek? Derhal cevap verdim: — Ben, yanlış söyledim; şikâyet etmiyor mu? diye sormıyacaktım. İs- Vm etmiyor muydu? diye sormalıy- — Neden isyan edecek? — Doktorum, böyle gürültülü ha- yatı sevmez. Ne kadar kendini sıksa nihayet bir gün, taşar. — Şimdiye kadar taşmadığına ba- kalırsa, sevmediği gürültülü hayata alışmış olacak! , Bu acı alay, kalbimi fena kanat mıştr, fakat karşılık verecek halde değildim. İçim üzgün, #inirlerim bo- zuktu. Gayet nezaketle iğneli bir ce- vap vereyim derken, idare edemeyip kavga etmemden korkuyordum. Arkadaşım, benim sinirlendiğimi anlamıştı, bilek saatine baktı ve he- men ayağa kalktı — Bana müsaade... Odadakilerden gizli bir göz kır- | peşla bana dönmüştü: — Güzelim, sen de, benimle bera- ve yakında saat | HAKYERLERİ Valde hanındaki Dini toplantı Valde hanmda yapılan dini bir toplantıda softaca bazı sözler söyli- yen İranlı hoca Musanın dün ikinci Ceza mahkemesinde duruşması yapıl» mugtar. i Şahit olarak Muhsin, Mehmet oğ- lu Esat ve diğer birkaç kişi dinlenil- ların açık saçık gezmesini, eski pa - dişahların başlarına sarık sarmaları- nı parmağına dolayarak, birtakım sözler söylediğini anlatmışlardır. Müddel umumi Muhlis, şahitler- den Cebbarın yazilr ifadesini inkâra kalkışarak hiç bir şey duymadığını söylediği için yalanet şahitliğini ile- ri sürdü ve tevkifini istedi. Mahke- me, bunu kabul etmedi. Diğer bazı şahitlerin celbi için duruşma başka güne kaldı. * Ayşe isminde bir kadını hastane» de ölümüne sebep olacak derecede yaralamaktan suçlu Hasanın dün i- kinci cezada duruşması yapıldı. Ha- san, bundan önce, ağır ceza mâhke- mesinde on beş seneye mahküm ol- muştu. Temyiz, bu kararı, cezayı 4- zaltıcı sebepler gördüğünden dolayı bozmuştur. Duruşmaya dün, yeniden başlanmış, ve suçlu vekili müdafaa için mühlet istediğinden duruşma başka güne bırakılmıştır. * Bir kahvede oyun yüzünden çı- kon kavga üzerine Abdüllahı yara » lamak ve Necip isminde birini öl - dürmekten suçlu Kemalin, dün ikin- ci cezada duruşması yapıldı, Şahit o- larak Kâmil isminde biri dinlendi. Suçlu şahidin sözlerine itiraz ederek ara yerde bir kadın meselesi olduğu- nu, Abdullahın Kâmille münasebeti olan bir kadınla birlikte fotoğrafını çektirdiğini söyledi. Mahkeme, bun- İarı müdafaa strasmda tekrarlayabi- leceğini suçluya bildirerek duruş - mayı öteki şahitlerin çağrılması için bıraktı. * Bakırköyünde Viranbomma çiftli. Zinde morfin fabrikası işleten Haci Avdonyadis, Luis, Kemal, Fehim, Sultan ve Şerefin duruşmalarına dün | 9 uncu ihtisas hakyerinde devam e- dilmiştir. Suçlulardan dördü mev - kuf, ikisi gayri mevkuf bulunuyor. lardı. Şerefin yaşı 15 ten küçük ol- duğu için, duruşmaya gizli olarak bakılmış, muhakeme şahitlerin çağ- Tılanüı işin başka güne bırakılmıştır. Tifo çoğalıyor mu? Son bir ay içinde şehrin muhtelif yerlerinde görülen tifo vakaları hak- kında Sıhhat direktörlüğü esaslı ted- birler almıştır. Kendisile görüşen bir muharririmize Ali Rıza Baysun demiş tir ki: “— Bu mevsim, tifonun çok görül- düğü aylardır. Sıhhat direktörlüğün - ce bu hastalığı karşılamak Üzere lâ- zımgelen tedbirler alınmıştır. Halkın da içilecek sulâra, sebzelere dikkat ct- mesi lâzımdır. Bilhassa meyveleri yı- kamadan Yememelidir., , Edirnekapıdaki hafriyat Edirnekapıda Kemankeş Mustafapa şa camiinde yapılan araştırmalar sür- diler. Bunlar, suçlu hocanm kadın: | mektedir. Tetkikleri idare eden Profe sör Sehazmann hafif bir hastakk ge- çirmiş ve hafriyat yerine gelmiştir. Kazım ösnasında bulunan temel ka- patılmıştır. Tonozlardaki toprakların ger Sıkarılmasına devam edilmekte | ir. Kendisile görüşen bir muharririmi- ze Profesör Schazmann, bir gazete ta rafından hakkında yanlış yazılan neş- riyatı yalanlıyarak demiştir ki: “.— Hafriyatta bir arkadaşla bera- ber çalıştığım doğru değildir. Ben yalnız “öraşıyorum. Tetkikat için Kül tür Bakanlığından müsaade aldım, A- raştırmalarım 6 ay kadar sürecektir... İ KUÇUK HABERLER i ark demiryolları nafra baş mü- | fettişi Salâhaddin, hattı teftiş etmek üzere dün akşam Edirneye gitmiştir. Salâhaddin, bazı işler ctrafmda E- dirne ilbaylığı ile de temas edecek- tir. * Kadıköy Cafer ağa ocağı Kızılay kolu bir büyük kır eğlencesi hazırla- mıştır, Kır eğlencesi 27 temmuz cu- mâttesi akşamı küçük Modada Yalı güzinosunda yapılacak ve sabaha ka- dar sürecektir. * Bulgar hududunda Yatkan Sö- ğüt mıntakasında 4 dü erkek, 2 si ka- dın olmak üzere 6 kişilik bir grup muhafaza memurlarına teslim olmuş“ lardır. * Dün Belçika erkinliğinin yıldö- nümü münasebetile, Belçika elçili - ginde bir resmi kabul yapılmıştır. # Çinin Ankara sefiri general Po- nün hususi Kâtibi 'Tan Shen - Chi dün Ankaraya gitmiştir. # Trakyadan dönmüş olan Bükreş sefirimiz Hamdullah Suphi Tanrığ- ver cumartesi Bükreşe gidecektir. * İç İşleri Bakanlığının yeniden emri üzerine Anadoluya gitmek is- tiyen fakirlere belediyece yol para- sı verilmiyecektir. Belediyeye her- gün bu yolda tmüracaat edenler sa- yısızdar. # Belediyede bir bekleme salonu yapılmıştır. Şimdiye kadar şarbayı görmek istiyenler ayakta bekliyor - İardı. Bundan sonra ziyaretçiler bu Salonda istirahat edeceklerdir. * Yeni sebze halinde çal- şan komisyoncular belediyeye mü - racaat ederek bir kabzımallar birli- ği kuracaklarını söylemiş ve beledi- yenin bu hususta fikrini sormuşla: dır, Kabzrmallar bu işi yapıncaya kadar eski kabzımallar cemiyetinden Şrkacaklardır. Bu suretle eski cemi- yetin kapanacağı haber veriliyor. * Diş hekimleri tarafından Çocuk Esirgeme kurumu vilâyet merkezin- de açılan diş muayene ve tedavi dis- panseri 1 ağustosta açılacak ve ça- lışmağa başlayacaktır. # Şehrimizde bulunan Rus tayya- seciler Yalova tarikile Bursaya git- mişlerdir. $* Kızılayın Eminönü şubesi, 7 ey- Jül cumartesi gün ve akşamı Taksim bahçesinde üyeleri için bir kormes (bahçe eğlencesi) hazırlamıştır. * Beyoğlu malmüdürü Mehmet Alinin Kayseri delterdarlığına ve İstanbul tahsil direktörü Ali Rıza- nın da divanı muhasebatta bir.vazi- feve.terflen tayinleri. kararlaştırıl. m$tir, * Vilâyet muhasebecisi Vâhid, bir üzel san'at- buçuk ay izin almıştır. İar okulu muhasebecisi İhsan vilâyet muhasebeciliği işlerine | vekâleten bakmaktadır. ! —— Ün'versile talebesi İzmire gidiyor İzmir ilbaylığı İstanbul Universite si talebesinden kırk genci İzmir köy- lerine misafir olarak çağırmıştı. Ta - lebenih çoğu henüz kampta olduğu | için ancak yirmi talebe bu geziye çi- kabilecektir. Talebe bugün hareket © deceklerdir. İzmir Universite rektörü de dün telgrafla davet edilmiş fakat burada meşgul bulunduğundan rek - tör gelemiyeceğini telgrafla İzmire bildirmiştir. —-5— Ekmek fiyatı olduğu gibi kaldı Belediye narh komisyonu dün top- lanmıştır. Komisyon Borsadaki buğ- day satış fiyatların ıgözden geçirmiş ve bir düşüklük görmiyerek fiyatları olduğu gibi bırakmıştır. Diğer taraf- tan Anadoludan yumşak buğday gel mektedir. Bugünlerde 50 vagon buğ- day geleceği ve bu suretle yakında bu mabsulün önü alınacağı haber ve- rilmektedir. Bu münasebetle gelecek hafta ekmek ucuzlaması: ihtimal dahi- lindedir. KR iye SUYA DÜŞMEK Şu insan oğulları mahlüklardır, Kendilerin& Tik eden elleri kötülemeki rip bir tat duyarlar. Misal mi istiyorsunuz? # Şu gibi bize iyiliği deki su gibi verimi-bol, su gili yardım eden bir nesneyi, © ilk hayat tomurcukların! diğini söylediğimiz bu teni rl pırıl, yaratıcı anayı bil zi lemekten çekinmeyiz. Bir iş kendi suçumu; zünden bozulur. deriz. Suya Hayata uygun olmıyi . plân kurarız. Söktüreme ya düştü deriz. Hiçbir sonunca ni önceden bildi NİZ ranslar toplarız. Bunlar rk sonunca erişmeden Suya düştü, deriz... . Dün gazeteler şöyle lık yazdılar ; “ Üçler konferansı suy Üçler konferansının şeceğini onu toplıyanlar den bilmiyorlar mıyıdı 2 yörlardı. Biliyorlardı da, ne diy€ landılar? İlle suya düşi diye ahdettikten bunda ne kabahati var? Habeş çoraklıklarında değilmiş, Sulak Avrupada üçler ransı suya üp boğulmü! Çorak Afrikada su kıt ğuna göre orada bazı işli ya düşmemesi sanmayınız. Üniversite rektöl izahat veriyor Dün bir gazete Universitede törüne işten el çektirilen ecziifi tebi idaresinin profesör LYe leceğini yazıyordu. Univeri heri ele Si ğ versite işleri etratmda enayi) ihtimali “ Orhan SEF rüşen bir muharrimize şu izabiti Junmuştur: “. Eczacı mektebine ge! j lan Profesör Leve'nin geçen, memesi bu mektepte durumü miştir. Lövenin gelmesi get turatosu feshedilmiş ve yeri İerle çok iyi. uğraşmış Bodendrof getirilmiştir. Bu E rün verdiği rapor üzerine Ec tebinin ders programları faKÜk tesbit © feşörler kurulunca Hangi derslerin nerede ve nacağı mestlesi ilim mesele ve eczacı mekteplerinde idar€ rudan doğruya" Fakülte di verilmesi kafarlaşmıştır. M4 Tum bundan ibarettir. Huk sinin dört yıla çıkarılacağı gelince: Fakülte için bu hüsusts uyanmıştır. Fakat henüz Kg değildir, Bakanlık karar ver” Bu işin bu sene olacağına vermiyorum.,, —— Kahve fiyatları indi Belediye fiyat listelerini © vam ediyor, Şimdiye kadar P ki gısız yerlerde 20 kuruşa Kali parası alınıyordu. Bu defa * yatları yüz para, üç buçuk vi ruş olarak tesbit edilmiştir. ber gel muşun? Birden hatırlamışım gibi toparlan- EN — Öyle ya... Beraber gidiyoruz. Bu müsaade alıp gidiş, biraz 89- ğuleça olmuştu. Lâkin muhakkak bir kavganın önünü almış olmak ki. niyle, fazla düşünmeğe lüzum gör- müyordum. Sokağa çıktığımız za- man, arkadaşım, koluma girmişti: — Cemile hanımın kinayesini gör- dün mü? Hemen anlıyamamıştım: Cena Bisen da kim? — İkide birde söze karışan soğuk neva... — Adının Cemile olduğunu yeni işitiyorum. — Bugün mü tanıştınız? — Epey zamandır tanıyorum ama, geçinmeğe gönlüm yok da. Arkadaşımla yan yana, ağır ağır yürüyorduk; o hâlâ sinirliydi: — Cemile hanımın kinayesini anla- madın! — Doktorun akrabasından mı? Arkadaşım, güldü: — Hayıt... — Uzaktan filân miş tanıyor? * —O da değil... Şaşkın şaşkın bakıyordum: — Peki, neden, alâkadar oluyor? Arkadaşım, yoldan bir otomobil çevirdi: — Biraz dolaşalım. düzelsin, - Otomobilde anlatıyordu: 5 — Cemile hanım, züğürttür, ve zü- ğürt doğmus, züğürt büyümüş ve zü- gürt ölecektir. irt doğduğunu, züğürt bü- ü anladım; fakat, neden zü- Zürt ölecek? j Arkadaşım, dudaklarında, bin bir mana saklıyan bir gülüşle gözleri- min içine bakıyordu: — Çünkü aç gözlü ve hasetçidir. Ama, bildiğin kadar değil... Dün; onun kıskanmadığı $ey yoktur. Biri» nin kaşı, gözü, kİrPİği mi güzel, onu kıskanır, Birinin boyu bosu, bacağı, kalçasr, göğsü, gerdanı mı güzel, onu kıskanır. Şişman mt kıskanır, zayıf me kıskanır, Esmeri kıskanir, beyazı kıskanır. Uzunu kıskanır, boduru kıskanıf... Arkadaşım, elini göğsüne bâstır- miş, yorgun yorgun gülmekteydi: sinirlerimiz — Bildiğin kadar - değil sana... Parayı kıskanır, kanır, Onun kıtkanmadığı tur. Bugün Vebermanı & riste otel partikülye, Pa sundan Anyerde villa, Bir kere bunları kıskandı. lar, deniz. yarışları, lar, danslar, tiyatrolar, mi kum kıskanılmaz m:? İmsan bur kâyet eder mi? Servets, türlü varlığa ve bolluğa mi? Ben, söylerken, göz dikkat ediyordum. Rengi eriyordu. Madam Vebermif tini, onun için oballand söyledikçe eridi, bitti.. voldu... Arkadaşımın yüzü ciddi — Sen, bunun farkınd sinirlendin... Hakikaten İ” lendirccek bir soruştu. ki firtinayı hemen biss dursaydık, kapışacaktını — Çet sinirlendini. Bel Arkadaşım, elimi tuttie gözlerime dikti, sordu: ği

Bu sayıdan diğer sayfalar: