7 Ekim 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

7 Ekim 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SAĞLIK, ESENLİK Çirkinlikten Güzelliğe Güzel yüz, boyun bosun düz; l- Kü, kıvraklığı kişiye sosyal bir değer verir. Bunda ne şüphe... Sevimli bir yüz, yüzdeki ince çizgilerin'tatlı ifa desi davranışlardaki çalım, incelik kolaylık, kısaca, divan şairlerinin © (kaddi hiramanı) hayatta faydalı bir imtiyazdır. Bayanlar güzelliklerine retuş yap- mada haklıdırlar. Tablosunu canlan- dıran bir artist kadar. Bir inigiliz feylesofu Stüvart Mil şöyle düşünü- yor: Güzellik kişiye tabiatin en güzel idir. Bir ırkın en güzel ele er fiziyolojik bir müvaze nenin ifadesi olursa. Çok gez sosyal eşitsizliği - müsavatsızlığı - düzeltir. Görmez misiniz bir kral güzel bir köy lü kızı ile evlenir. Kişinin içinde gizli bir huy var. Bu huy tâ çocuklukta kendini gösterir. Kişi en değersiz şeyleri bile bedii bir düşünce ile seçer. Bütün san'at eser- deri hep bu huydan, bu duygudan do Zar. Güzelliği aramak doğ zda vardır. Elinizdedir, İsterı şirkin elmazsınız. Yüzdeki, boydaki gizli ahengi mey Bana çıkarmak o ahengi bozan eksik Tikleri düzeltmek için hekime danışa bilirsiniz. Böyle yapmakla hevesini - zi yapmış olmazsınız. Uzviyetin vazi- feldrindeki müvazeneyi yeniden ku - rar ve hayat âmillerinin artmasına yardım edersiniz, Böyle düşünürseniz bu işle uğraş- mağı havai bulmazsınız. Güzel ve gösterişli olanlar hayat yarışında kazanıyorlar. Batı ülkelerin de herhangibir mağazaya girin. Tez gâh başındakiler gürbüz ve gösteriş” İidir. Kiliselerde bile böyle. İsanın feyiz çeşmesine giden yoldaşlar ara- sında kör, topal, kambur göremezsi- niz, İçlerine sokmazlar onları. Çehre züğürtlüğü, beden düşkünlüğü bir za hat sahibinin kıymetini düşürüyor. Saçları kırçıllamış, yüzünün çizgileri bir genç simadaki ifadeyi kaybetmiş bir işçi, işinden çıkarsa bir daha işe getirmesi tehlikeye düşer. Beyinleri ile çalışanlar bu işte kârir. Tecri yaşla arttığı için hekimlikte ihti; bir sima daha ziyade itimat ve emni- yet kazandırıyor. Bazı kişiler kırk .- | yaşındaki bir hekimi genç buluyor - Martı. Beden eksikliklerini düzelterek, çok ger, çirkinlikten sakmılabilir. Ve bu hekimin,sıhhatı korumak bilgisini; ve terbiyenin işidir. Bir köt bu işe engel oluyor. Erkekler hele kadınlar, güya ayıp bit şey yapıyorlar maş gibi, bü türlü meşguliyetlerini girliyorlar. Ayrp olan şey çocukları- nın güzellikleri ile alâkadar olma - mak; işte o... Bir kız çocuğu, dişleri ileriye fır- lamış. Düzeltilebilir. Göz biraz içe- riye yahut dışarıya kayıyor. Göz kür resini hareket ettiren etlere dokunu- vermekle çocuğun bakışı yerine geti rilir, Şu çocuk tavşan dudak; öteki- nin çenesi öne doğru çıkmış, âğzma aldığını iyice çiğnemiyor. Cerrah on ları düzeltebilir, Yazık değil mi, öy- le kalırsa.. Yüzün buruşukluklarmı düzelten, karın yağlarını biçime sokan cerrah- ık ameliyelerinin her gün yapılan a- meliyeler sırasına girmesi arzu olun maz mı? Sarkık memeler, sporlara, danslayı engel. Cerrah biçakla doku- nüveriyı, biçimine giriyor. Göreceksi niz. Çok yakında hastanelerde yeni servisler açılacak. Kapılarının üstün- de şöyle yazılı: “estetik hekimlik, ve cerrahlık servisi, Yiyip içmede, oturup kalkmada sağlık, sağlamlık törelerini gözetmek İe birçok çirkinlikler düzeltilebilir. Genç kızlar şişmanlıyor mu, yemek- lerin çeşidini, mikdarını azâltıverin; önünü alabilirsiniz. Talim ve terbiye de,başka kusurlar gibi, belkemiğinin biçimsiz durumlar almasma enğel olur, Sipsivri bir boy, bos yuvarlak bir gövde raşizm gibi ıslah olunabilir. İlk talim ve terbiye muhitlerinde çocuğun alıştığı bir yüz buruşturma s1, çehrenin herhangi kaba bir ifade- si gitgide yüzde silinmez bir iz bira kır. Ve belki bu onun şahsi değerini düşürür, Bedenin eksikliklerini, biçimsizlik lerini düzeltmek sosyal vazifelerden sayılmak gerektir. Hem sosyal bir va zife, hem de san'at randımanlarını art tran ve iyi bir sıhhat müvazenesini destekliyen bir yardımcı.. , Dr. Rusçuklu Hakkı pi | | LAM Dağlar Anadoludan İstanbula gelen en gü- zel hediyelerden birisi de halk türkü. leridir. Halk türkülerinin Istanbulda gördüğü rağbete yerli mallarımızın tutulduğunu gördüğüm zaman duy- duğum si Je seviniyorum. Belki bütün sevdiğimiz şeyler kar- şısında bir ürperme hissederiz. Fakat halk türkülerinde sinirleri bir elektrik hızile çarpan bir şey var. Halk tür. külerinin çarptığı insanlar arasında kulakları garp musikisinden kana ka- na hissesini alan insanlar var. Bun- lardan birisile bir gün tramvayla Sir- keciden geçiyorduk. Tam gramofon satan dükkânlerdan birisi önünde tramvay birkaç dakika durmuştu. Bu aralık dükkânlardan birisinden Ana- Hava Teklikesini Bilenler "Ankara, 1. A.A, — Hava tehlike. sini bilen üyeler tistesi: Kostantin, Istanbul Panorama bah- gesi sahibi 50, bir defalık; Hüseyin 20; Hüseyin Günar 20; Luigi Ma- relli, Banka Di Roma Müdürü 20; Cheny Moiz 20; Ziya Sipahi 34; Adem Sipahi 33; Mehmet Sipahi 33; Halit Ziya Uşaklıgil 20; Viktor Tu- hatof 20; Rakım 20; Yahni 20; Sab- Tİ evranos 20; Sami Göçen 20; Meh- met Yazan 20; Hodara 25; Hakkı Halit 20; Cevat Tahsin 20; Ali Rı- za 20; Arif 20; Basri Pilot 20; Tev- fik Salâhâttin makinist 20; Refik Mü- Dür 20; İzmir Emanet Çiftlik Şirketi 75; Bursa Nakliyat Birliği 40; Sala- mon Rejak 20, Ankara, 2. A. A, — Hava tehlike- sini bilen üyeler listesi: Behçet Hifzr Ornekal, İstanbul Abit Efendi Han tecimer 20; Avni, Urfa « Mardin Naldiyat Şirketi 30; Sırrı, Şark Nakliyat Ambarı 20; Maksut Papazyan, tecimer 25, bir defalık; Çarkaoğlu Mahmut, Çivril Bozdağ köyünden 20; Molla Hasan oğlu, Kadir, şoför 20; Mıstık, Sivrihi- sar kahveci 20; Süleyman oğlu Şük- rü, Yaralı köyünden 20; Nuri, Paşa Kadı köyünden 20; Aliş Benliyaver, Viran köyünden 20; Adalr oğlu Ha Yil, Babalı köyünden 20; Yörük oğlu Hasan, Kaymaz yaylâsından 20; Yö- rük oğlu Mustafa, Karacaviran kö- yünden 20; Hacı Ahmet ve Yusuf, Bebiden 50; Abdurrahman Ayvaz oğ- du, Yaralıdan 20; Mehmet Şakir oğ- Tu, Yaralıdan 20; Salâhattin, Müben- dis Sandıklı - Afyon « Antalya demir- yolu müteahhidi 50; Halit, Kayserili müteahhit 50; Arim, müteahhit 50; Mustafa Adil, müteahisit 25; Musta- $a, müteahhit 25; Halil Hirkalı oğlu, Kılandıras köyünde çiftçi 20: Battan Hacy Şarail oğlu Muhacir, Belkavak köyünden 20; Mehmet, Ankara Tah- takalede tatlıcı 20; Şevki; Safa Oteli Müsteciri 20; Ismail, Konak Iktisat mutfağı 20. Ankara, 3. A, A: — Hava tehliks- sini bilen üyeler İistesi; Recep, Ankara Kızılırmak Kıraat hanesi 20; Recep, Sanayi caddesi 50; Hüseyin; Müdafaai “Hukuk” caddesi 20; Mehmet ,Akköprüde ketesteci 20; Ihsan, İstasiyonda No. 127 20; san, Pazarı 20; Rifat Çul- hazade 150; Bayan Adviye Muhittin 25; Bayan Memnune 25; Tayfur, meşhur tavukçu 23; Mustafa Zihni Adana 40; Ali Nasibi 20; Apti Pa- mukçu 50; Muhsin oğlu Veli, Salih. li 20: Arap oğlu Mehmet 20; İhra- him Topçu Mardin 205 Reşit Gürs- lü 20; H. Ismail oğlu Mustafa, Edre- mit Altmoluktan 20: H. Muhterem, tecimer 20; Sabit, fabrikatör 50; Il. yas Çavuş, Altınoluktan 20; H. Rilat gazozcu 20; Sezai, fabrikatör 100. Ankara, 4. A. A, — Hava tehlikesi- ni bilen üyeler listesi: Hüsnü Sunar, Aydm Tayyare Bi- let Bayii 20; Ahmet ve kardeşi Nuri Şakirzade 40; Ali, Forbest makinist 20; Hacı Adalı Mustafa 20; Sarıoğlu Ali, Ereğliden 20; Borazan Mehmet Kayapmardan 20; Hasan Fehmi Da- mar, İzmir 25; Hasan Tahsin Piyale Makarna Fabrikatörü 100 lira, bir de- falık; Nuri Srtkr Erboy, avukat 20; Kamal Aktaş, Hilâl Eczahanesi 20; Eşret Sami 20; Refael Leon, elbise- ci 20; B. Leon Refael Artidi, şişcci 20; Osman Rami Kınacı 20; Mısırcı- lar Birliği 50 yarım 200; Şarl Siloy ve Galizi Baharatçı 25; Banko Ko- merçiyale Direktörü 20; Avram Şül man ve Oğlu Kazmirci 20; Mehmet Susmuş Ali oğlu 20; Yonto Adato 30, evvelce kaydedilmiş, bunu ayrıca ba- Bışlamıştır; İsmini bildirmiyen bir zat 25; Remzi Kütük, şekerci 20; Mustafa Mısırcı 20; Bohor B. Albağ- I: 20; Mehmet Aslan 20; Aziz ve Ha- Hi 20. Ankara, 5. A.A. sini bilen üyeler listesi: Ibrahim Abdurrahman, İzmir 20, yardım 10 lira; Rafail Kunyo 20; Mustafa, Bigada kasap 20; Salih, Bu- cada 20; Ali Çavuş ve biraderi 25, bir defalık; Mehmet Nuri Kara Süleyman oğlu 30; Ali Emin 25; İsmini bildir. mek istemiyen bir zat 200, bir defa- uk; Davit n, kazmirci 20; Ahmet Cemal Tahmisçi, demirci 20, yardım 10 lira: Abdülkadir ve Beşir Miri Kalom oğlu yağcı 20; Abidin ve Hul- ki Mollazade, tecimer 100, yardımı 400 lira; Munmmer Lütfi; keresteci 30;'). M. Taranto; çivici 20; Ahmet Hamdi 25: yardımı 25 ira; Hamza Rüstem 20; Ahmet Eşref, eczacr 20; M. ye Yalnızoğlu, avukat 20; E- len Kâve, doktor 20; Zibil, dökter 20; Şükrü Cevahirci, tecimer 20, yar« dım: 30 lira; Şarl Primüs, boyacr 25; Ahmet Hamdi Dana 20; İbrahim Res- mi, sünnetçi 20: Süleyman Ferit, ec- zacı 25; Reşat, doktor 20. Hava tehlike- Topoğraf ve Ressam Alınacak Maden Tetkik ve Arama Enstitüsünden: Tecrübeli topoğrafla harita ressamları aranıyor. İs- teklilerin Ankara Maden Tetkik ve Arama Enstitüsüne müracaatları. (2796) (6032) 7603 dolunun en içli yüreklerinden birisin- den kopup gelen bir halk türküsün- den birkaç satır dinledik. Kulakları- nın terbiyeli olduğuna iman ettiğim arkadaş Ota benim kadar derin bir zevkle bu güzel türküyü dinlemişti... Bu yanık türkü gülü çimen ve adı Yemen olan bir yerden bahsediyor ve tüyler ürperten bir boyun büküşü ile: Giden gelmiyor. acap nedendir?.. di- ye soruyordu. Fakat yarabbi bu ne güzel, bu ne büyük, bu ne uçsuz bu- caksız bir soruştu. Bethoveni veya Vagneri sevişi, halk türkülerine ba- yılmasına mâni. olmıyan arkadaşıma gok hoşuma giden musiki parçaları nın bende yaptığı tesiri asansörle aşa- ğs inen bir insanın duyduğu hisse ben- zeterek anlatmağa çalışıyordum. Bu vücudun ne taraimda olduğu belli ol- mıyan bir boşluk, tuhaf bir ürperişti. Kulakları terbiyeli arkadaş güldü ve: — Bu, tertemiz bir san'at ürperişi- dir, dedi. Boşluk dediğin şeyin vücu- dun ne tarafında olduğunu bırak âlimler arasın. Her halde karnıtmızla dinlemiyorur... Yalnız birçokları halk türkülerinde daha çole edebiyata âşık oluyorlar. Fakat şu muhakkak ki şim- di dinlediğimiz türküyü kupkuru bir kitapta okusaydık acaba yine bu ka- dar hoşumuza gidecek midi? Bana karnımızla dinlemediğimizi —ea — KROKİLER öö, AN Bizim öğreten kulakları çok terbiyeli arka» daşım'halk türkülerinden, her şeyden evvel melodiyi çekip alıyor ve arda» kalanı şairlere bırakıyordu. — Meselâ, diyordu: Analarımız biz daha' kundakta iken, paşanın, kılıcın ne olduğundan haberimiz yok iken bize: “Benim oğlum paşa olsun nin- nil.” diye ninniler söylerler... Kun- daktaki bizleri uyutan ilerde paşa ol- mak tesellisi, vâdi değil, a zel sesi ile ninminin yekni sidir. p gü melodi- o Fakat sessiz halk türkülerinde bu arkidaşın şairlere bağışladığı satırlar içinde ne yanık Anadolu yolları, ne aşmaz dağlar var, Hasretin, ayrıl ğın sembolü olan dağlar sıra sıra, di- #i dizi, halk türkülerinde yer almış- lar. Halk türküleri var: Ölümün bir gür hepimize mukadder olduğunu an- latmak için bizi evvelâ ucunda en ka- & yapraklı çiçeklerin barmamıyacağı | rüzgârlar esen bir dağa çıkarır. Ora- | da bire kana kana bir top gül kokla- tr ve sönra oradan bizi ayaklarımızın altına serilen boşluğa salıverir. Bu bir Karadeniz türküsüdür: Şu dağın başında bir top » Hey Allahtan korkmaz Sana da bana ölüm var! . Tüneller Anadolu dağlarını zorlu birer burgu gibi delip geçmeden her dağ bir sevgiliyi yavuklusundan, ayı- tır ve her dağın ardımda birçok defa erişilemiyen bir sda yatardı. Bu vç- suz bucaksız dağlar yalnız balk tür- öm var külerine sığar. Bu masal devleri halk türkülerinde uyur. o Uyanır, esner, halk türkülerinin melodisini Şopen'i sevdiği kadar seven arkadaş, melodi- sini alsın. Başı boş, çiğdem kokan dağları bize bıraksın. Bu da bir dağ türküsüdür: Ferman padisahınsa Dağlar bizimdir Ölenler ölsün Sağlar bizimdir. i Bedri RAHMİ Istanbul Komutanlığı Satınalma Komisyonu ilânları Muhammen bedeli (4401) dört bin dört yüz bir lira olan Rontken malzemesi a- çık eksiltmeye konulmuş- tur. İhalesi 17 Birinciteş- rin 935 perşembe günü saat 15,30 dadır. Şartnamesi her gün öğleden evvel Fın- dıklıda Komutanlık Satın- alma Komisyonurida görü- lebilir. Eksiltmeye. girecek- lerin (330) üçyüz otuz li- ralık ilk teminat mektubu veya makbuzu - ile birlikde vaktinden evvel satınalma komisyonunda hazır bulun- maları. (6084) 7733 ,.. Beher kilosunun tahmin edilen bedeli (9) kuruşo- lan (15000) kilo nal demi- ri açık eksiltme ile satın a- lmacakdır. İhalesi 17 Bi- rinciteşrin 935 perşembe günü saat 15 dedir. Şartna- mesi Fındıklıda oSatınal- ma Komisyonunda her gün öğleden evvel görülebilir. Eksiltmeye gireceklerin (102) liralık ilk teminat mektubu veya makbuzu ile birlikde vaktinden evvel Satınalma Komisyonunda hazır bulunmaları. (6086) 7734 » » * 300 aded hayvan başlığı 9 Birinciteşrin 935 Çarşam- ba günü saat ilde nümu- nesi veçhile pazarlıkla alı- nacaktır. İsteklilerin 113 liralık son teminat akçeleri- le birlikte vakti muayye- ninde Fındıklıda Komu- tanlık Satınalma Komis- yonuna gelmeleri. (6221) DOKTOR | Rusguklu Hakkı Üzel Galatasarayda Kanzuk eczahancsi Çılgınca sevğilerin bile bir gün w- nutulacağını bilmeyenler ve buna İ- nanmıyanlar çoktur. Bunlar sevdikle rinden ayrılınca yaşayamıyacaklarını sânırlar Fakat milyonda biri müstes- na, üst tarafı hem yaşar, hem bir başkasını severek yaşar, Amca imzasile bize mektup yazan genç sevdiği kızın sevmekte olduğu genci unutup unutmıyacağından şüp helidir. Hattâ unutamıyacağından e- mindir. Anlatıyor: *“Hisardaki yalılarını bırakarak bu yazın başında Taksimde bize komşu gelen bir ailenin genç kızı ile-tanış- tım, Anası ve babas: bana karşı çok sempati gösterdiler. Beni ve annemi sık sık davet ettiler. Kızm terbiyesi ve ailesinin kibarlığı bende ona kar- $ı gizli bir sevgi uyandırmakla be - raber bunu belli etmeğe cesaret bula msyordum. Çünki kızın dâima çekin gen bir hali vardı. Derken bir pazar günü hep beraber adaya gittik. Tepe ye çıktık. Büyükler geniş sandalye » İerde uyuklarken biz çamların-ara - sma daldık ve ona kendisini sevdiği- mi söyledim. Dallarla meşgul gibi gö rünerek cevap vermedi. Sonra wzak denizlere dalan gözlerinin yaşardığı nı gördüm. Hayret içinde neden ağ - İadığinı sördüm ve pek müşkülât ile anlattı ki,Hisarda yalılarmın yarında ki yalıya geçen yaz gelen bir genci çılgınca sevmiş: onun tarafından da sevildiğini sanmış ve geçen sene bü- tün yaz başbaşa birçok delilikler yap- mışlar, Kışın sevdiği gencin ailesi İstanbula inen bu haftada Gç gün e- nu gidip vazifesinin başında bulmuş. Beraber Beyoğlunda dolaşmışlar; «i- nemalarda buluşmuşlar. Ve nihayet iş ailelerine aksetmiş, evlenmek üze- re imiyler. Fakat babası bu genç hak kında tahkikat yapınca onun çok â - di, pespaye bir mahlâk olduğunu, *i mektep sıralarından başlıyan ve bâ Wi devam eden bir ahlâksızlıkla her kesce tanındığını öğrenmiş. Kızma anlatmış. Bu evlenmenin imkânsez ol. değin meydana gelme , Bekse sene kız, bu sene gene bu ahlâksız gençle ailesinin Hisara taşındıkları öğre - nir öğrenmez babasının evini Taksi- me taşımış olmasına rağmen ve bü - tün rivayetlerin hakikat olduğunu kendisi de tahkik ettiği halde unu- tamadığımı itiraf etti, Beni çok be- gendiği, hattâ istersem benimle ev- lenmiye bile hazır olduğunu, çünki öteki gençle evlenmesinin İm kânsızlığını anlattı. Hiçbir şey söy- lemedim. Onunla buna dair başka bir şey görüşmedik ve o günden beri ev- lerine çok seyrek gidiyorum » Halbuki bu macerayı dinledikten son Unutulur mu? râ'da onu sevdiğimi hisediyorum Fa- kat bir başkasını delice seven herşe ye rağmen seven bir kızdan bana ha yır gelir mi, ötekini bir gün unutur mu?,. 'Tabif unutacaktır. Onun şimdi a- kan gözyaşları elinden giden bir sas âdet içindir. Geçen yaz Boğaziçinde- ki mehtap âlemlerini, gizli sevişmele rini bâtıriryor ve bir daha'bunlar; ele geçirmenin azâbı ile ağlıyor. Yoksa bir zamanlar sevmiş olduğu gençten artık nefret ettiğine şüphe etmeyini: ve başlıyacağınız kurla onda, o kötü gencin içinde bulunduğu tatlı hatıra ları da sileceğinize emin olunuz. İmzasının üstüne gazetemizin al. tı senelik ve daimi okuyucularından olduğunu kayda lüzum gören H. T. bit aşk kurbanıdır. Bir sevgilinin kah rna uğramış, sözüne kânârek hem işinden, hem sevgisinden olmuştur, Dinleyiniz: “Bir vazife ile bir evde çalışıyor « dum. Ayni evde bir kız vardı. Ben eğe başladım. Onun da iğini sanıyordum. Fakat mevkiim nazik olduğu için bir türlü cesaret edip kalbimi açamadım. Du- yulacak, beni işimden atacaklar diye korkuyordum. Derken benim yapama dığımı 6 yaptı: Bana kalbini döktü. Nihayet ben onu almıya söz verdim, © da bana varacaktı. Gözyaşları için« de bu aşk için and içtik. Eğer ben kendisini istediğim zaman vermezler se iş bununla kalmıyacak, beni işim- den çıkaracaklardı. Nasıl ki öyle ol- du. Beni yerimden ettiler ve başka bir yere gönderdiler, hem daha âdi bir iş, hem de bir günlük uzakta bir iş. Bu makil bana 250 Hraya mal ol du. Zarar yok; aşk için feda olsun. Yalatıp Ren Sr anki S2 dım. Üç aydanberi yazdığım: mektup lar da geri geliyor. Taahhütlü mektup gönderdim. “Kabul etmiyor, diye iade ettiler. Bu ne demektir, bu kadar gadrolur mu?,, Buna Dimyata pirince giderken ew deki bulgurdan olmak “derler; çok kimsenin başına gelir, Bu maceraya atılırken bazı tehlikelerini © göze'al- muşsınız. Yalnız işinizden olmayı hex saba kattığınız halde sevgiliden ol « mayı oaklmızdan o geçirmemişsiniz. Denizli lii Daimi Encümeninden: Denizli Memleket hastanesine satın alınacak ilâç ile âlât 20 gün müddetle eksiltmeye konulmuştur. 1 — İlâcın tahmin edilen bedeli 2200 lira ve âlâtm muhammen bedeli de 950 liradır. Her ikisi için ilk temi nat akçesi 236 lira 20 kuruştur. ği 2 — İlâç ve âlâtın müfredatlı listeleri İstanbul, İz” mir ve Denizli Sıhhat Müdürlüklerine gönderilmiştir. 3 — Eksiltme müddeti 27-9-1935 O tarihinden 16-10-935 Çarşamba gününe kadar 20 gündür. İhale 2490 sayılı artırma ve eksiltme konunu hükümlerine tevfikan 16-10-935 çarşamba günü saat 16 da Denizli İli Daimi Encümeninde yapılacaktır. i 4 — İlâç ve âlât ihale tarihinden itibaren bir ay için* de Denizli Memleket Hastanesine teslim edilmiş bulu- nacaktır. 5 — Eksiltmeye girmek isteyenler muvakkât (o temi- natlarını bankaya tevdi ederek alacakları makbuzu tek- lif mektublariyle birlikde Denizli İlbaylığına göndere“” ceklerdir. 6 — İlân ücretiyle ihale pulu ve masrafları üstenci* ye aittir. (6181) Daktilo Aranıyor Maden Tetkik ve Arama Ensti: tüsünden: Türkçe, Almanca ve Fransızca iyi bilen kuvvetli bi daktilo işe alınacağından, isteklilerin Ankara'da M#“ : i N | f : , i i | ye den Tetkik ve Arama Enstitüsüne vesikalariyle mür#” caatları. Bu dillerdeki yazıları icabında bizzat kalem? alabilen namzetler tercih olunacakdır., (2797) (6034

Bu sayıdan diğer sayfalar: