27 Haziran 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

27 Haziran 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

mz 6 I Paris muhabirimizin mektubu Fransadaki grevlerin sebep ve neticelerine umumi bir bakış İşlerini bırakan amele fabrikalardan, garsonlar kahvelerden, satıcılar mağazalardan, sinema müstahdimini salonlardan çıkmıyorlar Paris, 21 (TAN) — Son haftalar- da Fransada olan biten hâdiselerin yeni sosyalist hükümetin -teşviki demiyelim de. müzahereti ile cere- yan etmediğine inanmak müşküldür. . Blum'un mevkii iktiders gelme- #inden İki gün evvel en büyük sana- yi müesseselerinde patlıyan grevler - Fransızların tabirile - yağ lekesi gibi yayılmağa başladı. Gün oldu, koca Paris gazete bula- madı, gün oldu halk bu elzem İhti- yacı dört misli fiatle tatmin edebil di. Yemek yiyecek lokanta, otura- | cak kahve bulamadık. Otellerde müş- teriler odalarını kendileri yapmağa | mecbur oldular, eczaneler kapandı, benzin buhranı başgösterdi, Parisin ticaret hayatında büyük mevkii olan “Gran Magazen,, ler de kepenkleri indirince bir çok kimseleri telâş nl dı. Bunlar evlerine yiyetek yığmağn, peksimet depoları yapmağa başladı: lar. Tabil bunun tesirleri derhal fi- atler üzerinde göründü... Nihayet bir akşam ekmek bulunmadı... Yeni yapılmakta olan metropoli - ten hatlarında inşaât durdu, muay zam yapılar yarıda kaldı, Sen neh rinde nakliyat kesildi. Diğer şehirlerden gelen (haberler grevlerin hergün oralarda da arttı. ğmı bildiriyordu. o Bir sabah “Li yon,, da ipek fabrikaların bacaları tütmez, bir akşam “Amyen,, de tram vaylarm tekerlekleri dönmez olu- yor... Bir sahil şehrinde nakledile- miyen üç dört milyon kıymetinde balık ancak askerler tarafından de- nize dökülebiliyor. Sigorta şirketleri. nin memurları defterleri (kapıyor, banka memurları müdürleri tehdit ediyor... Koca memlekette hayat in- tizammı kaybediyor. Sosyalist hükümetin sandalyeye oturmasile ona rey verenler derhal kendilerine vadedilen şeylerin bir an evvel yerine getirilmesini istiyorlar. İşlerini bırakan amele fabrikalar- dan, garsonlar kahvelerden, sinema müstahdemini salonlardan, satıcılar mağazalarân çıkmıyorir. Bu kendi kendini hapis günlerinde bunlara dışardan yiyecek içecek taşmıyor. Bunların bir kısmını mağazaların içinde gramofon kurup dansederken kapılarma birer izne kutusu asmak garabetinde bile bulunüyorlar... Mesai Nezareti mütemadiyen sen- dikalarir patronlarm aârasını bul mağa çalışıyor. Sendikalarndan ge Pariste grev ilân eden amele rini tes'it için geçen pazar meşhur (Bufalo) stadda toplandi: Bu mu- azzam toplantıda belki iki yüz bini mütecaviz halk vardı... Kırmızı ko-| kart, kırmızı bayrak ve bilhassa yü- gü biftek ve şaraptan kıpkırmızı a- meleden geçilmiyordu. Binlerce askerin de sivil halkin a- | razma karışıp hem Fransız hem kar. | mızı bayraklar: ellerinde sallıyarak | ve Marseyiz ve enternasyonali söy“ Hyerek yaptıkları resmi geçitten, 0- yunlardan, ve nutuklardan sonra bu gürültülü toplantıya nihayet *verilir- ken Fransızların bayıldıkları mina- kaşa sahnelerine adım başında rast tarzımız hakkında geçen balla TAN, da çıkan güzel yazısmı içimi çekerek hatırladım. Şu Fransız işçisi evvelâ münakaşa denilen fikir çarpışmasının ne için yapıldığını bizim birçok münevverle- | rimizden daha iyi biliyor. Bunu Şu | fırsatla aramızda olsun itiraf etmek- | ten çekinmiyelim, Sermayedar olmiyan ve ondan nef. ret eden şu dıvar amelesinin bile me- selâ iktisadi bir münakaşaya girişe bilmek için kafasında öyle sermaye var ki, hayret... Bugün bizim için bu sahnenin -Ib- retle seyredilecek kısmı bu fikir alış verişinin -bizde ekseriya olduğu gibi şahsi küfürlerle değil. fakat iki ta- len emirlere de bütün işçiler körükö- rüne itaat ediyor. MEKAEENE ii KER - raftan birinin karşısındakinin doğru bulduğu fikrini nihayette kabul et- mesiyle biten son parçasıdır, Bu de- receye nasıl erişmişler?... Çok okumakla. Yani başkasınm Burada her sınıf halkım en büyük zevklerinden biri okumaktır. Boş bu- lunduğu her dakika okur, işine gi- derken tıklım tıklım metropolitende gazetesini on altıya büker okur, pây- dos düdüğü çalar, evvelâ kitabını sonra yemek çıkınını alır, Bir gün nisbeten tenha bir sokak- tan geçerken, müşterinin siparişi ni götüren bir bakkal çirağınm üç tekerlekli bisikleti üstünde güzele kın bol bol hissesini aldığını göz ö- layca buluruz. Bunun neticesinde tabii maliyet fiat- leri yükselecek ve olacak. yüksek olur, karışıklıklara sebebiyet Çalışan smuf elde ettikleri zaferle | nezaketi artık bir efsaneden ibaret Şark Şimendiferlerinin tam sormanın Sırasıdır. Zaten bugün bile İsviçreden sonra dünyanın en *pahalı memleketi olan ve hanım 7 fabrikadan dışarı çıkmıyor olan, hudutlarmdan itibaren her yer. de ve her fırsatta ecnebinin Otürlü türlü tahkirlere maruz kaldığı Fran- saya artık yabancılar ayak basar mı? Maliyet fiatlerinin artması bilhas- sa ihracat tacirlerini müteessir ede- cektir. Fransanm esasen bozuk olan harici ticareti ne hale girecek? İe bir vaziyette hükümet nihayet frangı düşürmeğe mecbur olmıyacak rar? Zihinleri kurcalıyan o meselelerden biri de Bank dö Frans kasalarındaki milyarların mütemadiyen harice git- mesidir. Malâm olduğu üzere dünya- nm en büyük altım stoku Amerika- dan sonra Fransada butunuyordu. Bunun miktarı 90 milyara yakındı. Geçen sene birbirini takip eden ka - bine buhranları esnasında başlıyan sitm kaçması bu son bir buçuk ay zarfında feci bir hal almıştır. Resmi rakamlar 88 milyarın 53 milyara in- diğini bildiriyor. Fakat bazı mali mahafilden sızan mevsuk haberlere göre stok bundan çok daha fazla e- rimiştir. Yalnız bu son haftada bir milyar çıkmıştır. Velhasıl grevlerin memleketi müş- kül bir vaziyete soktuğuna şüphe €- dilemez. Hükümet ve matbuat bu iç durumla o kadar meşgul ki, dış me- selelerden adeta biraz değişiklik ol - sun diye bahsediliyor. Leon Blum eğer vadettiği gibi ev- velâ ortalığı tehdit eden pahalılığa, tedbir alıp mani olabilirse ne âlâ... Yoksa bu kadar mücadele ve yor- gunluklar nihayetinde refah derece- lerinin yine yükselmediğini gören bugünkü perestişkârlarınm kendisi ne karşı ne tavır alacaklarını tahmin İ etmek pek zör değildir. Feridun Demokan Poliste Bir kız kuyuya düşerek öldü Nişantaşında, Muradiye mahalle - sinde, Dere sokağında 45 numaralı AN - Bu yıl eğer yaz gelirse ... Vâkıa mevsimi geldi. Arada srra- da iyice'Bicak günler de oluyor. Fa - kat sebat etmiyor. Bu hale yaz geldi denilemez. Onun için “yaz gelirse...., dedim. Siz isterseniz “gelir ve devâm ederse...,, diyelim. Evet, yaz devam ederse güneş ban yosu yapmayı unutmayınız. Geçen hafta birkaç gün sırayla yazmıştım, Güneş banyosunun birçok seye deva olduğunu göstermiştim. Bundan son ra da yine sirasi gelince dinletmeye çalışacağım, çünkü sağlığı korumak için en kuvvetli vasıta güneş ışık- larıdır. Buğün güneş banyosunu na- sıl yapılacağmı anlatacağım. Bu nu geçen yıl da yazmıştım, diye sanı yorum, Fakat insan böyle şeyleri bay ram namazının masl kılındığındar daha iyi hatırında tutamaz. Vaktile her bayram, namazım ansı) kılındı ğını anlatırlardı, Bir kere, güneş banyosu için plâj mutlaka lâzım değildir. Altm renkli kumlar üzerinde, alacalı mayo içeri- İ sinde güzel bir vücut göstermek pek estetik bir manzara olmakla bera * ber insan anadan doğma, büsbütün | açık yatamayınca güneş banyosunun İen milhim şartı yerine getirilememiş demektir, Güneş banyosu için en iyi yer in- İsanm kendi evinin bahçesinde çimen li bir yer varsa çimerilerin üzeridir. İ Oyle bir ser olmazsa, balkonda, hat. Lâ odanın içinde - güneş gelen bir yerde, tabit - güneş banyosu yapılabi lir. Herhalde, plâj üzerinde yahut ey de, nerede olursa olsun baş Kâpâli kalmalıdır, Gün içerisinde en iyi zaman saat on bir ile on üç arasıdır. Tik iki gün yalnız yollarla bacak - ların ön ve arka tarafları beşer da - kika güneşe gösterilerek gövde ve karın kapalr tutulur. Uçüncü ve dör- düncü günler, baştan başka, bütün vücut açılarak beş dakika bir taraf tan, bey dakika öteki taraftan güne. ge tutulur. Beşinci günden başlıyarak her gün iki taraftan beheri için, « beşer dakika artırılarak iki taraf için bir- Asm Eİ annttnn Ho sayin name erler lı. Bizim iklimlerde fiç saatten fazla sma lüzüm yoktur. Her halde güneş banyosunun ya - pıldığı gün hava rüzgârsız olmalı - dır. Rüzgâr olunca © gün tatil edilir. Bayanlar muayyen günler içinde gü peş banyosunu yine tatil ederler. Tatil günleri herhangi bir seböp * ten dolayı uzunca sürerse, yeniden yalnız kolların ve bacakların iki ta » raflarını beşer dakika göstermekle başlamalıdır. Bazı zaif vücutlar için böyle baş - langıç ve alışkanlık müddetinin on iki gün sürmesi faydalı olur. Yani on iki gün yalnız kolların ve bacak - larm iki tarafımı beşer dakika. | Bütün güneş banyosu müddeti al - | hafta, nihayet iki ay sürer. Bu müddet dâba bitmeden, banyodan sonra, baş ağrısı, işlaksızlık, uyku - suzluk gelirse, güneş banyosu zarar verecek demektir. kesmek lâzımge - lir. Hiç olmazsa ilk haftalarda akşam ları sıcaklık derecesini almak ta fay- dalı olür. Otuz yediden yukarısı banyonun zararlı olacağına delâlet eder, Her türlü tedavide olduğu gibi, gü meş banyosu için de hekiminize da - nışmak ve güneş banyosunu yine o - nun tertibi Üzerine yapmak en iyi faydalı usul olur. Lokman HEKİM başlanıldığı vakit yine ilk günlerde| nünde bulundurursak bu dereceye | evde oturan Mehmet kızı Mürüvet, ması! erişmişler sualinin cevabını ko- | evinin bahçesindeki kuyu etrafında Fransanm geçirdiği bu bulanık | içine düşmüştür. Mürüvetin cesedi, günlerde bazı kimseleri telâş alıyor. | itfaiye tarafından kuyuya merdiven Bunlar diyorlar ki içinden çıkılmaz | indirilmek suretile çıkarılmış ve Ad- bir daireye girmek üzereyiz. Amele | liye tabibi Salih Haşim, ölüyü mu- haftada yalnız kırk saat çalışacak, | ayene ederek gömülmesine izin ver- ayni zamanda yevmiyeleri artacak, | miştir. Hem bu gibi şerait altnda artacak | Kumkapıda Havuzluhamam soka- fiatlerin nisbeti amele Ücretlerine ya | ğında oturan Serkisin karısı Meryem pılan zammm nisbetinden çok daha evinin taraçasını temizlerken taraca- Bu vaziyette evvelâ ( ecnebilerin | Ya yuvarlanmıştır. Meryem, ağır sü- ber sene Fransaya bıraktıkları mil. | rette yaralandığından hastahan, yonlara veda etmek lâzmm... Şimdi | kaldırılmıştır. deki atelyesinde çalışan Salâkaddin, üzerine 700 kiloluk demir devril - miştir. Vücudünün muhtelif yer- lerinden yaralanan Salâhnddin, has- tahaneye kaldırılmıştır. Motosiklet kazası Bulgar hastahanesine (hüviyeti meçhul birisinin yatırıldığı haber &- Immış, zabrtaca yapılan tahkikat ne- ticesinde bunun Maçkada Kâğıtha- ne caddesinde Şose apartımanında oturan Esat olduğu anlaşılmıştır. Esat, kendi motosikleti ile dolaşır - ken düşerek yaralanmış ve hastaha- neye yatmıştır. Bir sabıkalı yakalandı Galatada Voyvoda caddesinde elek trikçi Nikonun mağazasından kaldı- rimcilik suretile 550 lira çalan sabı- kali Sariko Jozef yakalanmıştır. dolaşırken, ayağı kayıp kuyunun Altı metreden düştü nın kırılmasile altr metreden aşağı- eye 700 kiloluk demirin altında kaldı Yedikule - SAĞLIK azmaya ar MATLAR a ÖĞÜTLERİ Çam ormanları içerisinde uzun bir yolculuk “ — Üç senedir balık bekliyoruz çık- mıyor... Ama bir elimize geçerlerse' bu havuzu tarayıp intikamımızı alacağız!,, Sinobun saat kulesi ve belediye Sinopla Boyabat arasmda 95 kilo- ! kalktı: metro uzanan dağ yolunun hemen yarıdan “fazlası çam ormanlarından | geçer, Fakat, posta seferleri çok! defa karanlığa rastladığınden, ge - len göçenler hep bu ormanların yal- | nız kokularından ve gölgelerinden i$- tifade edebilirler. Yolun Boyabada tesadüf eden nihayetlerinde şoförü- | müz 80l elini uzatarak bir yer gös terdi: “— Şu ilerde, (Ekinveren) köyün de geçen sene gaz buldular. Açılan kuyudan fışkıran gazlerle dolu yir- mi varili, bu bindiğiniz şehire indirdim. Bütün halk bu işe sevindi. Herkes hayallerinde fele- gin sillesini yedikten “sonra artık | zenginliğe kayuşabileceklerini Oka- bul ettiler. Fakat işin ardı arası ça- buk kesildi. Şimdi haber aldık ki, haziran on beşte Bürünüke mütehas- sıslar gelip ikinci bir kuyu açacak- lardir. Artık tl devam edeceklerdir. Akşam mahmurluğunda şoförün bu mükâlemesini pek, sakin dinler - ken birdenbire sert bir cümle karşı- sında kaldım: desene bay.” zan gl AA, > “.- Muvaffakıyetli ve hayırlı iş- ler” diyerek yolumuza devam ettik. Çam, çam, hep çam. Bu ormanlar arasmda o kadar uzun yolculuk yap tık ki, artık verem mikropları bile civarımızdan *k için selâtise - lâm çekecekler. Herbiri ihtiyar bir çmar kadar büyümüş bu yüksek cam ağaçlarının bir köşesinde gofö- rimüz durdu ve bize beş dakika İs- tirahat verdi, Karanlık bütün ormanı basmış, bahar mehtabımın ışığından bir kat- re bile üzerimize ziya düşmemişti. Mis gibi koku İçinde iri gövdeli in sanlardan Yarkı olmiyan bu sik or- manlık içinde, cebimizdeki elektrik! fenerlerile Giliz bir ışık çikârarak civarımızdaki hanm kapısını bula - bildik. Tüneğimiz Kurtlu han, Sahi- bi de Bekir Dayı isminde yaşlıca bir adam. Bekir Dayı, yirmi beş senedir ay- ni handa gelip geçene kahve, diyenlere cay pi- şirir, Soğuktan aman man- dirlere Siralandık. Aşağıda hava sr- cak, fakat burada dişlere trampete galdırıyor. İçimizi, dışımızı ısıttk. İ Bekir Ağa ile biraz da musahabe et- tik. “— Ormanda hayvan hücumuna uğradı mı?" “— Bayçme hikmettir, hayvanlar insandan kaçarlar. Bu ağaçlık ara- sında karaca, domuz, ayı pek çoktur. Fakat dokunmazlar, yalnız kurşun ile vurulduktan sonra ölmiyen ayı- lar olursa hücum ederler. Yoksa böyle bir korku olsa çocuklarımızı bu sık ağaçlar arasma oynamağa bırakır mıydık?” “.— Dayı bu ağaçlık içinde hiç heyecan duymadın mt?" “ — Neml duymadım bayım. Bir kere geçen eylülde, o günlerde fazla #tcak vardı. Meymenetsiz bir köylü bu güzelim ormana sigara düşürmüş, Yangm başlamış ve bekçilerin, köy- lülerin bütün gayretine rağmen kırk dönüm bir yer yandı, az daha ben de çiplak kalacaktım ve nihayet bir hafta sonra güçlükle yangının önü- nü alabildik. Soba önlinde ellerini uğuşturarak ısıtan şoför döndü ve birden syağa “— Bekir Ağa olmasaydı, 0 74 - man: halimiz haraptı. E baylar, önü- müzdeki yol daha uzun, artık bu ka: lar dinlenme yeter” Diyerek bizi mediğimiz bu kulübeden dışardaki ayaza çıkardı, Şimdi, arabamız ormanın en yük- ekleri olan (Drenaz) dan geçiyor ve sür'atle şehire yakmlaşmak İstiyor. Biribiri arkası sıra Çakıldan, Pan - galdan isimlerini duyuyor, fakat et- rafta esen soğuktan me olduklarını bile sormuyorum, çünkü ya han, ya köy olacak. Bütün Karadenize inat olsun diye tabiatin yaptığı koca bir liman, dün- ya kadar gemiyi içinde barındırabi- lecek bir hâcimde Fakat önlerinde #labildiğine uzanan bu durgun boş- luğa uğrıyan yok. Hattâ deniz yol- ları postaları bile gemilere âşık bu Di arasıra ziyalarını koklatıyor- ar. Sinon, her cihetçe yelse kapılmış. Yanıbaşına kurulan kibrit fabrikası pek az müddet kendilerini sevindir. miş, harap edilmek için şimdi parca 5m üzerinde SERER . Sİ'Hiiğarlair da her fırsatta yangınlar çıkmış ve bu şekilde şehrin beşte üçü kül ol- muş, Önündeki koyda kıyamet ka » dar uskumru, torik çıkar ve bunları tuzlayıp sevketmek için fıçıcılar ne- fes alamazlarken, bütün balık tarla» leri kurumuştur. Geceli gündüzlü direklerin tepesinde aptest bile boz- mağa vakit bulamadan nöbet bekli- yen gözcüler, bütün bu gayretlerine karşılık olarak bir avuç balık çıka- riyorlar ve bunun mukabili kazan- dıkları virmi beşliği pay bile edemi- yorlar: Bu vaziyet hakkinda malü- mat istediğim dalyancrlardan biri: “.— Üç senedir balık bekliyoruz, çıkmıyor. Bu vaziyet her otuz sene- de bir olurmuş. Şu halde daha bir sene dişimizi sıkmak kalıyor. Eğer biatin bu sillesine mukavemet edi - müsaadekâr'ı yorlar. Vapurumun. - ından ben de bu şehirde Üç gün ka- dar kalabildim. Sinop doğduğum, büyüdüğüm Anadoluhisarından pek farksız. Onun da kalesi var, bunun da. Hisarm da önü geniş tarlalara ayrılmış, bunun da ayni boşluğu gü- zel bir park doldurmuş. Orada da Insanlar ve evler seyrek; burada da ayni tenhalık. Işte bu kadar benze- yiz arasmda kendimi doğduğum memlekette sanarak, çocuk gibi s8- vindim ve önümde alabildiğine * de- vam eden denize baka baka doyama- dım. Sait ÇELERİ | Kaymakamlar vilâyette $ toplandılar Dün vilâyette bütün kaymakamlar vali muavini Hüdai Karatabanm baş kanlığında toplanmışlar, idari İşler hakkında görüşmüleler ve baz! karar lar vermişlerdir. —— İş Kanunu İş Kanunu dün Vilâyete tebliğ e- dilmiştir. Muhtelif hükümleri muhte vi bulunan kanunun tatbiki kisrm kis sim ilân edilecektir. 27.6.9806 <a

Bu sayıdan diğer sayfalar: