24 Ağustos 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

24 Ağustos 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TAN RK GAP AAA, Dünkü güreşler canbazhane işine döndü Kol kemiği çatlak bir pehlivanın güreşmesi görülmemiş hadisedir Cim Londos'la güreş oyunları yapmak hakkını tahminimiz veçhile Dinarlı Mehmede kazandırdılar Cim Londos seçmeleri namı altın- da üç haftadır sürüp gelen güreş o- yunlarına dün yine Taksim stadında devam olundu. Dünkü güreş numarası hakkinda- , ki kanaatimi her şe yüculara bildirmeyi bir vazife tel ki etmekteyim, Kanaatimi şöyle ifa- de edebilecej Dün Taksimde Kara Ali ile Dinar lı Mehmet arasinda yapılan gibisine dü sadüf edilmemiştir. cinsine mahsus olan “dünkü hâdisenin “ bir misline köy köy dolaşan canbazha - nelerde rast gelmek te güçtür sani- Tiz. Nerede görülmüştür, ve görülebi - lir? Bir pelilivanın kol kemiğinin çat. şden evvel oku- | güreş | yanın hiçbir yerinde te- ; İki pehliv lak olduğu doktor tarafndan tasdik! edilir ve kolu sarılarak ciddi ilân o- lunan bir güreşe çıkarılır? Böyle bir | ke gizlice teşebbüs etmemeleri | için mücadele sporlarınm nizamnamelerin de kat'i kayıtlar vardır. Nasıl oluyor da, halkın önünde doktor tarafından çatlak kolu sarı- lan bir Kara Alinin güresme arzusu» na Bay Mazhar gibi eski bir sporca| Tazı oldu? Bu işe çocukların aklı bile donup kalmaz mı? Nitekim öyle de oldu. | Kara Alinin kolu çatlak olduğu hal | de gürâşteeği ve doktor tarafmdan kolunun sarıldığı apaçık ilân edildi- gi vakit seyircilerden birçoğu do - up kaldılar. Ekseri meraklılar hay- retten seslerini çıkaramaz oldular. Ben de kendi kendime yöyle düşün meye başladım: Bu ne hikmettir? Kara Ali tek kol la Dinarlıyı haklıyacak veyh onunla müsavi bir güreş yapacak kadar bas kınbir pehlivan olsa dahi, çatlak ko- Junun altta kalarak ebediyen sakat olması mümkündür. Buna nasıl mii- Büade edecekler acaba?.. Bir de ne göreyim! Iki pehlivan bornuzlarını çıkararak girişmeye baş lamazlar mı... Güreşi meden anlatayım, esasen yukarıdanberi anlattığım şerait için de yapılmış bir karşılaşmanın spor nİzamnamelerinin tarif ettiği oyun- anlatılması yakışık alır mı? 'ukat Dinarir ile enval çeşit oyun- Jar göstererek tek kolla güreşmeye devam eden Kara Alinin sakat eli- hi pek zorlamadan beraberliğe yakın bir şekilde devam ettiğini gördüğüm zaman biraz ferahladım: Hiç olmazsa adamcağızın kolu €- ! n sakat kalmıyâcak. Doğrusu Dinarir da rakibinin çatlak kolunu İşe sokturmıyacak şekild hareket etmeyi de bilmiyor deği Halkm pek hoşuna giden; en nerler ve biribir manivelâ inc. le işi her va! Ne oyunlar görmedik, te makaslar mı, tek pervaneler mi, horozlamalar mı, yengeçlemeler mi, çağanozlamalar mı, ıstakoz kapma- ları mi... Hele tepeleme topaçlanm oyunu fevkalâde idi. Bakın bu oyu- nu anlatayım: Iki rakip ayakta sarmaş dolaş ©- larak yere düşüyorlar. Çapraz dü - şen hasmını başını bacakları ara - sına sıkıştırıyor. Kafası sıkışan çok zor gördüğünü halka anlatacak ava- zöler çıkardıktan sonrr topaçlanma oyununa başlanıyor. Bu oyun kafası sıkışık olduğu halde beyni üstünde Hacı yatmaz gibi kalkarak kalçalar le havada yarım devirle sıkıştıran adeta kördü güm lorarak güreşiyorlar Kara Alinin yaralan dıktan sonraki hali pehlivanın başmdan V omuz hiza smdan dönmek suretile ikma) olunu m ederken Ka ni ile çatlak ko- Tunu haddinden fuzlaca zorlatmış öl Bir bacak kanırtma sahnesi daha Kara Ali Dinarlımn bacağın kanürirken du. Tabii askıda duracağı yerde gü- Teşe çıkan o zavallı çatlak kolun bü- yük iztırabı koca adamı kıvt; kıvrandırmaya başladı. Güreşin raktiması tabii oldu. Güreşin 36 mer dakikasında tatil edildiğini ve 6 da- kikaya kadar hakemlerin rey pusula larında K. Alinin 23 ve Dinarlınm 19 puvanı gözüktüğü, fakat Kara Ali güreşi bırakmaya mecbur kaldığm- dan Dinarlının galip çıktığı ve Cim Londosla onun güreşeceği ilân edil di. Seyireilerden bir kısmı pek haklı olarak, esasen sakat olan bir adamın mindere çıkarılması, güreş noktasm- dan olmasa bile, insaniyet noktasın dan doğru olmadığını bağırdılar. Güreş namı verilen bü işten evvel ciddi tutuşan üç amatör çiftin neti- celeri: Yunus Emin, Ali Osmani iki daki- | İ kada tuşla yendi. Abidin, Seyit Ahmedi on iki daki | kada yendi. Tahminimiz gibi Cim Londos artık gelebilir, çünkü Dinarlı kazandı Kara Ali - Dinarlı Mehmet güre - sinden evvel dün yazdığım Yazı güze temizin altıncı sayfasında çıktı. Ne garip tesadüftür ki, sanki Cim Lon- dosun gelmesi için Dinarimın kazan ması lâzrmgeldiğini ve güreşin her- hangi bir sebeple bu şekilde olacağı nı o yazımda evvelden haber vermiş dim. Dün altıncı sayfamızda .çıkan makalemin 57 inci satırmdan, başla İ enne üzere seymen gamları yazmışım. Istiyen meraklılar ko edebilir | ter, “İşaret edeceğimiz noktada şo dur: Rize öyle geliyor ki, Cim Lon- dos gösterişli güreş yapabilmek üüze- re Dinarlı ile tutuşmağı diğer pehli. İ vanlarımızla çarpışmaktan ziyade ar- zu eder, Bu seçmelerde Yunanlı İle İ karşılaşma hakkı Dinarlıdn kalmaz- sa Cim Londosun Yunanistandan tek rar gelmesi biraz şüphelidir. Bu tahminim çıktığına göre Cim Londosu bekliyebiliriz. Esref ŞEFİK Çin takımı Red Star takımile berabere kaldı Paris, 23 (A. A) — Pafis futbol stadyomunda Red Star takımı ile © - limpiyat müsabakalarına iştirak et- miş olan Çin takımı arasında yapı - lan maç beraberlikle neticelenmiştir. Birinci haftaymda Red Star, sıfıra karsr bir sayı yapınış bulunuyordu. Seyirdiler çoktu. Çinlilerin bilhas- İsa meharete İstinat eden güzel tek- niklerini hayranlıkla temaşa etmişler İdir. İclâl, avuçları içinde tuttuğu elle Tini arktı: İ — Peki, niçin ağlıyorsun? Siranuş, önüne bakıyordu: — Ben, ağlamıyorum Xi... — Ağlıyorsun... — Nereden biliyorsunuz? — Salona girdiğim zaman, hiçkır- dığı duydum. Siranuş, dudaklarını ısırdı: Daha tiyatroya yeni girdiniz. kulaklarınız, ne çabuk sufleye alıştı? Genç kadın, gülmekten kendini ala- madı: — Lâkırdı karıştırma... Niçin Uyordun? Siranuş, yutkundur «— Başım ağrıyordu..n — Yalan! — Yalan değil, Jelâl Hanım”, — Doğrusunu söyle... Nedon ağl- yordun? Genç kız, boynunu büktü: — Hiç! ağ- Yarısı Mahmut YESARI İclâl, gücenmiş gibi baktı: — Benden saklıyorsun, öyle mi? Darıldım sana,, rantş, ellerini çekti, göğüs geçir. . İdi — Canım sıkılıyor, İclâl Hanım! — Peki, neyin var? Genç kız, İclâle baktı, sonra başını kaldırdı sahne tarafına baktı, tekrar başını iğdi ve hıçkrdr. İelâl, onun omuzunu okşuyordu: — Ne derdin varsa, bana (söyle, çocuğum! Genç kız, kesik kesik: — Dertliyim, İclâl Hanım! dedi... Çok dertliyim... İclâlin içi sızlamıştı, fakat onu te- selli etmek için, teessürünü belli medi — Senin kadar çocuğun derdi olur mu? Siranuş, küçük mendilile gözlerin siliyordu: — Bilmezsiniz. İclâl Hanım, fika - ralık çok güç! İelâl, onu kolundan tuttu: — Kalk, Siranuş... e var? — Buradan çıkalım. Dışarda ko- nuşuruz, Ve genç kızla birlikte, fuvayeye doğru yürürken döndü, sahneye ba- gırdı: — Celil, bir çeyrek saate geleceğim. — Nereye gidiyorsun? — Biraz işim var. Sonra söyl kağa çıktıkları zaman, İcl — Bir pastacıda oturalım, dedi. Pastacıda, Siranuşu yanma oturt- ta: kadar Ben, senin ablanım! — Eksik olmayın, İclâl Hanım? — Bana, derdini anlat. Genç kız, iskemlesini” İclâle yak- laştırdı: — Babam yok, İclâl Hanım... Bir yatalak anam var... Eskiden moğis- iralık ediyordu, şimdi çalışamıyor. na da ben bakıyorum... Tiyatrodan gümde yarım lira veriyorlar. Sabah- ları, bir terside çalışıyorum. Günde bir lira, ancak kazanıyorum... Otur- şi duğumuz odanın kirasını mı verelim, . | alıyorum. Kiraya, para kalmıyor... yelim içelim mi, üste başa mu baka. « Anam, iki gündür çok hasta... e or getiremiyoruz. Doktor bedüva yaptıracağız?.. Has- Bu sabah; ev sa- hibi, kira, diye dayandı. O da haklı... Üç aylık kira birikti., Telâl sordü: — Kira, kaç lira? — Altı lira... On sekiz lira vermek kolay m1?.. Oyun olsa, günde bir Lira| alırız. Şimdi, haftada yedi buçuk lira | Durdu, gözleri yaşlıydı; tereddüt geçiriyor gibiydi; karar vermiş bir ta vırla başını salladı: | — Sizden,'neye saklıyaymm? Bir genç tanıyorum. Zengin değil... — Nişanlın mı? Genç kız; gayet tabil bir tavırla: — Hayıt! dedi. — Sevgilin, demek! Siranuş, dudak büktü: — Öyle gibi birsey... İclâl, onun, hayatı, hayatm-bu de- Gişik dilvelerini tabi? buluşunu, tabii anlatışımı hayretle dinliyordu: — Evet, Siranış! Genç kız, devem etti; — Haftada bir iki gün buluşuyor- Bugün 24-68-0938 —3 | Üçüncü Dil Kurultayı Dolmabahçede merasimle açılıyor Kurultay salonunda Üçüncü Dil Kurultayı açılma İ töreni, bugün tam saat on dört- te, istiklâl marşile başlıyacak- tir. Bunu Dil Kurumu başkanı atile, Maarif Vekili Saffet Arıkanın söylevi takip edecek.| tir. | Bundan sonra Kurultay Düşen: seçilecek ve bu başkan da bir söy- lev verecektir. Başkandan sonra” as- başkan ve başkanlık kuru (başkan- Ik divanı); seçilecek ve Türk Tarih Kurumundan bir üye, kurum namma bir söylev verecektir. Bu Türk Tarih Kurumunun deği kanı Profesör Afet olması çok muh. temeair. y Bundan sonra Dil Kurumu Gehel Sekreteri İbrahim Necmi Dilmen bir râpor okuyarak İkinci Kurultaydan itibaren geçen müddet için kurumun mesaisini bildirecektir. Dil Kurumu- nun en verimli devresini teşkil eden bu son-iki seneye ait faporun, dur- madan çalışan dil mütehassıslarımı- zn vardığı neticeyi vuzuhla bildiren bir vesika olmak itibarile, büyük bir değeri vardır. En sonra fenni ve idari komisyon- lar seçilecektir. Fenni komisyonlar | dört tanedir; 1 — Güneş - dil'teorisi ve dil kar. | şılaştırma komisyonu, 2 — Lügat filoloji komisyonu. 3:— Gramer sentaks komisyonu, 4 — Terimler komisyonu. İdari komisyonlar da şunlar ola - caktır: 1 — Biltçe komisyonu, 3 — Nizamname komisyonu, 3 — Teklifler ve takrirler misyonu. Komisyonların seçiminden sonra; eğer vakit müsait olursa tezlerin 0- kunmasma başlanacaktır. Eğer 24 man kalmazsa tezlerin okunmasına ko - dük... Ara sira, bana yardım ediyor- du, Paraca mı? — Paraca sıkıntım olursa, üç beş veriyordu... Tuvaletime de dokunuyord — Peki, sonra? Genç kız, mendilini gözlerine türmüştü;: — Fani, elimden aldı? İclâl, birdenbire hatırlıyamamıştı; — Hangi Fani? — Baletlerden... Esmer, zayıf... İclâl, yerinden sıçramıştı: — Senin en iyi arkadaşın? ranuş, hiddetle dişlerini gıcırdat- gö- — Öyle arkadaşın, Allah canını al. — Peki, nasıl aldı? — Bir gün, birlikte, otomobillesgez. meye gitmiştik... Onlar, aralarında an laşmışlar.. Bugün, *tiyatragun kapı- sında onları beraber gördüm. Halbu- ki, sabahleyin, benimle buluşmak için söz vermişti, Öyle şaşırdım ki düşüp bayılacaktım... Fani, bana nisbet ve- rir gibi gülüyordu.; Arsız,“ yüzsüz kız! © TArkası var) # uza Pe b Riyaset kürsüsü salı günl başlanacaktır. Toplantılar hergün öğleden sonr olacak, öğleden evvel komisyon içti“ maları yapılacak! Kurultayın 28 veya 20 Ağustosts mesaisini bitireceği tahmin olun” maktadır. Kurultaya geleceklerin nazarı dikkatine Jstanbul, 23 (A-A.) — Türk Dİ) Kurumu-Genel Sekreterliğinden: “ İ Bügün açılacak olan Uçum "Tire Dil Kurultayınm intizamını temif için gelecek arkadaşlardan şu nok” talara önem verilmesini dilerim. o 1— Ellerinde beyaz, pembe, Ye; şil ve fotoğraflı mavi kart bulunan lar Kurultayın toplanacağı ön sale“ na almacaklardır. Bu salon saab tam: 13 te açılacağından geliş saati nin buna göre tanzim edilmesi »$ tam 14 te celfe açılacağından 14 © on kala salonda yerlerini almalar; Ti ca olunur, 2 — Ellerinde kırmızı kart bulu* nanlar musyöde salonunda rady ile Kurultay müzakerelerini dinliye” ceklerdir. Ön snlon için verilen kari yardımı | lara göre şimöiki halde dinleyicile * rin bu salona alınmasina imkân gö” gi iştir, — Ön salona dem arkadaşlf aris ile birlikte gönderilen nu * maralı biletlerle girilen kapının İyanmdaki dağıtma yerine uğrıysr# İkendileri için ayrılan zarf ve paket leri almalıdırlar, Dağıtma yerind? numaralar yüzer yüzer ayrılmış” Herkes elindeki / biletin numarasın” göre masulara baş vurmalıdır. 4 — Kendilerine ikinci kopya 0l5* rak verilen, yahut her ne sebeple © Yursa olsun kartları İle birlikte nü * maralı bilet almamış olan arkadaf © ların dağılma yerine gitmiyerek rinci gün toplanmasının bitmesinde? sonra Genel Sekreterliğe mürucâif etmeleri rica olunur. Kurultay programı İstanbul, 23 (A.A) — Türk Di Kurumu Genel Sekreterliğinden: İ Ucüncü Di Kurultay 24 Ağuste* 1936 pazartesi günü saat 14 te DO mahahça. Sarayınm ön salonuf' " açılacaktır. Birime günün çalışmaları şu #* ile yapılacaktır. 1 — İstiklâl marşı, 2 — Kurun başkanının açma sö” levi, 3 — Kurultaya başkan soçilmefi 4 — Kurultay başkanının söyle" 5.— Kurultaya iki başkan dört, sekreter seçilmesi, 6 — Türk Tarih Kurumunun levi, 7 — Kurum genel sekreterinin yillik çalışma raporu, | 8 — Kurultay komlayonlar seçimi. | UBu çalışmalar tamamlandık. sonra vakit kalırsa Kurultay ei Jan tezlerin okunmasına başlan, ve ilk olarak kurum üyeli rinden kişehir Saylavı Profesör Yusuf Özer tezini eme sö” gd vi

Bu sayıdan diğer sayfalar: