11 Eylül 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

11 Eylül 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ANRARA Anonim Türk Sigorta Şirketi Sigorta tekniğinin modern esasları üzerine kurulmuş en kuvetli finansal gruplara istinad eden milli bir sigorta Şirketidir. Istanbul Yeni Postane karşısında Büyük Kınacıyan Han. Telefon 24294 Sigortaya aid her müşkiliniz hakkında gişelerinden meccanen malümat alabilirsiniz. Tu) ul TÜRK LİN No. 42 AcıHakikatler Yazan : Ziya Şakir Ortada gizli ve sinsi bir muhalefet kokusu hissediliyordu M müzakeratı raydası olmayan uzun birtakım mu- havere şekillerine girmekte ve ekse- riya da şahısları istihdaf eylemekte idi. Adliye Vekiletinde birtakım suiis timaller vukubulduğuna dair bir tak tir verilmiş; bunun müzakeresi, isti- zahı günlerce devam etmiş. Netioe, (bie) e İnkılâp eylemişti. ve Sıhhiye Vekâletlerine ait olan bu kabilden birtakım meseleler de, yine ayni şekilde neticelenmişti. Sonra.. Başlayan büyük inkıdâbın. bir an evvel bitirilmesine şiddetle ih- tiyaç olmasina rağmen; daha hâlâ bir takım basit düşünceli zevat, kıymettar zamanı, hiç sırası olma- yan bir takım mevzularla işgal et - mekte... (Enbiyai âzam ,ve evliyayi kiram hazeratma kavlen ve tahriren faraha te kıyam ve ietisar eylediği sabit o- lanlarm) muhaKemeleri aleni mi ol- sun: bunlar, küreğe mi konulsun; şa hitleri tezkiye ölunmasın; hayır olun sun: gibi birtakım müzakerelerle bey bude yere vakit geçirmektelerdi. Halbuki; Anadolunun her tarafı. naisyan ve ihtilâl tohumları saçılı. yor; İstanbul fesat şebekesinin el- Teri; Anadolunun “en saf köşelerine kadar uzanarak bütün viodanları alt üst etmiye çalışıyordu. Meclisin *rühimda;” yine © eski meelislerin zihniyetlerine hâkim o- lan gizli taraftarlıklar; hissediyor; kıskanç ve sâkat mülâhazalar, şa- hısları kıymet ve hörmetten düşi recek mütalâa ve münakaşalar işi- tiliyordu. Meliste; parti, fırka, zümre yap mak hevesi, henüz his edilmiyord Fakat buna mukabil, söylenilen #ö?- lerden «ve alınan tavırlardan; bazı zevatın ruhunda <(lehtarlık) ve (a- lehtarlık) gibi hislerin filizlenmi; başladığı bariz bir sekilde görünü- yordu Gizli va sinsi bir muhalefet baş- lamıştı. Münevver geçinenlerden ve hattâ, yarım münevverlerden mü- rekkep bir zümre vardı ki; bunlar, Anadolu'nun bu günkü varlığını ya- ratanları o çekemiyorlardı. & Fakat bunlar, muhalefet hududunu; mec- lis koridorlarında ve tenha köşeler- de fısıltılardan, ve şurada burada yaptıkları küçük toplantılarda dedi- kodulardan ileri geçiremiyorlardı. Fakat ne olursa olsun, meclisin ruhuna bir kurt girmişti. Ve bu kur is Gece No, 38 tam isabetle vuratak bir silâh değil- di. Celil Mahir, zamanla, bunun bir hile, bir tuzak, Zoraki bir vaziyet ol- duğunu anlardı. Bunu anlaymez, Ce- hi Mahir kahkahalarla gülecekti . Telâl, tiyatrodaki arkadaşlar ara - sında, kıskandırmak, nisbet vermek, herhangi bir sebeple (olursa olsun, gönül eğlendirebileceği tek kişi göre miyordu. Hepsi de iyi, hoş insanlardı Lâkin, genç kadının duygularını ok- sayamıyordu. İclâl, Celil Mahirin s0- vimliliğini, onların hiç birinde bula- miyordu. Celil Mahir, yalnız güzel, alımlı, sevimli değildi; uyanık zekâ- sının verdiği ayrı bir güzelliği vardı. Telâl, bunları düşünlürken içi yanı- yordu. Amca Safdere, ne söyliyecek- ti? Dalmış, unutmuş gibiydi. Fakat Amca Safderin, terbiyeli, saygılı hali, gene kadınm hoşuna gitmeğe haşlamıştı. Amca Safder, odada çit olmadığı, tek kelime söylenmediği halde, dinler görünüyor, yalnız ara- Dahiliye | bazan - hiç| dun — meclisin mübtaç olduğu te sanüt üzerinde mühim rahneler açacağı hissedilmişti. Bu cereyan başlıca üç kaynaktan gelmekte idi. 1 — Tan, Erzurum Kotgresinde başlıyan mubalefi ka bir şekilde devâm. 2 — Hamiyetleri ve milliyet mu- habbetleri inkâr edilememekle be- raber; bu hislerden ziyade, artık Is. tanbuldn barmamıyarak Ankara'ya İ iltica edenlerin : mutlâka birer baş olmak hırsına kapılıvermeleri 3 — Daha hâlâ hilâfet ve saltanat makamına kârşı ümit besliyenler, Bu cereyana kapılanlar, sadece ba- #it ve ümmi bir zümreden ibaret de- gildi. Bunların içlerinde yarım mü- nevverler, münevverler, ve irfanlarının mebzuliyeti ile iftihar edenler de mevcut idi, Büyük Millet Meclisi Hükümeti oldukça kuvvetle- Bip te, tehlikeli vaziyet biraz unutu- İur gibi olunca; artık bu zümrede tatmin edilmiyen hislerin gizli isvan- ları baş göstermşti. Fakat, bütün bu gizli fikirler ve aykırı düşünceler; hattâ henliz, meclisin ümümi ahengini haleldar edecek ka- dar kuvvetli değildi. Blyük bir ekse- riyet arasmda husule gelen haki tesanüt, bütün. sinsi emellere karşı adeta bir tehdit cephesi göster, te idi. Bu sırada Büyük Millet Meclisi" | . İmin istinat edeceği kuvvet hakkmds| iki fikir cereyanı husule gelmişti. Başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere mühim bir zümre; (ordu) 'nun sör' atle ıslah edilerek yepyeni bir kuvvet vücuda getirilmesini iltizam etmekte ve buna da büyük bir gay- ret göstermektelerdi. Diğer bir ozümre ise, “or. duda yapılacak isliahat ve inklâbm çok uzun süreceğinden bahsederek; memleketin o şuurlu ve inkılâp maksadmı daha iyi anlayan kimselerinden mürekkep olmak üze. re bir müdafaa kuvveti hazırlamak fikrindelerdi. Ve bu kuvvete de, (Yeşil Ordu) denilecekti. Bu fikri ileri sürenler, bu nam al- tında teşekkül edecek kuvvetin; hem Istanbuldakilere ve hem de Anado - luyu taksim etmek isteyenlere bü- yük bir korku ve dehşet vereceğini de tahmin etmektelerdi. (Arkası var) Yarısı Mahmut YESARI sıra, sessizce kalkıyor, masaya yak- laşıyor, bir kadeh doldurup içiyor, bir iki lokma meze alıyor; tekrar ye- rine oturuyordu. — Benden ne rica edecektin! söyleyecektin? Diye, soruyor, hattâ, genç kadmın söylediğini ima bile etmiyordu. İelâi ona: — Senin tanımadığın adam yok - tür.. Ben Celili kıskandırmak isti- yorum. Fakat. öyle birini bulmalıyız ki, Celil, çileden çıksm... Mevkice yük- sek Olmalı... Celil Mahir manen maddeten ezilsin... Demek ve danışmak istiyordu . Ielâl biraz cesaretlenmek için, bi- ribiri üstüne iki kadeh rakı içmişti. Amca Safdere yaklaştı ,elini omu- züna koydu: — Ameacığım bir şey söylemiyor sun. Yaşlı aktör önüne bakıyordu. —8isi âlriliyorum. Ne şimdi de baş-| | Bizli oğ Berlin olimpiyatların pek par- lak olmasından mı, yoksa spor ke- İmesini icat eden İngilizlerin Kralı Majestenin İstanbula gelmesinden mi, hör nedense bu sonbaharda bizde sporculuğa “daha ziyade rağbet var gibi görünüyor. Bizimki başta Ol mak üzere, gazeteler spor yazılarını genişletiyorlar. Bu rağbet hekimle. | Tİ'memdün eğecek şeydir, tabii ifra - İta gidilmemek şartile.. Ancak, çok kuvvet şarfına Wüzum| İ gösteren #porları herkes yapamaz. İ Fakat spor yapamıyanlar de cim - nastik yapabilirler, Bakınız nasıl; A) 1016 12 yaş arasmda çocuk. | | lar: Sabahları sında, gezmek ve oynamak, hafif! İ oyunlar; akşamları 5 ile 6 arasın. da, oyunlar, en ziyade trapez oyun- tarı, . E) I8ile 2) yaş arasında bulu- nanlar: Sabahları Tile8 ar yavaş yavaş iki da kilometre yol git-| mek, sonra dönerken ilkin 250 met- re hafif koşmak, daha sonra 1 ki- lometre hızlı yürümek, daha sonra 250 metre hızlı koşmak, en 8 500 metre yavaş yürümek. G tiş hepsi 4 kilometre öder. Aksam- ları 5 ile 6 arasında töp oyunları, C) 36 ile 38 yaş arasında bulu - nanlar: 1 ilkin 2 kilomet- re yavaş yavaş yürümek, sönra bir kilometre daha hızlı yürüyerek di mek, ve dönüşte bir kilometre yin« zl! yürüdükten sonra geri kalen iki kilometreyi yine yâvaş ya- vaş yürümek, hepsi altı kilometre. | Akşamları 5,30 ile 6 arasmda kisi kısa yollarda koşmak, soluk soluğa olmamak şartile... Yahut tenis. D) 56 ile 58 yaş arasmda bulu - manlar: (o Her sabah 6301le8 ara- sında 3 kilometre yavaş yavaş yürü-| mek, 1 kilometre hızlı bizle yürü -| mek, 1 kilometre yavaş yavaş yü-| rümek. Hepsi, gidiş ve dönlüş 5 ki- lometre. o Akşamları arada sırada İ gezintiler ve insin pek şişman de- filse, soluk soluğa olmamak şarti- le, cimnastik adrmile biraz koşmak Kendi yaşlarını burada göremi- yenler, kudretlerine göre; ya daha genç, yahut daha ilerlemiş yaştaki- lere uygun cimnastik şekillerinden birini seçerler. Her halde, bu cimnastikler iyi te- gekkül etmiş ve yaşına göre kuv - vetli bünyeler içindir. Yaşıma göre daha az kuvvette olanlar en ziyade gezintilere rağbet ederler ve arada | kollarını, bacaklarımı oynatmak gi- İbi aletsiz yapılan cimnastik hare - | ketlerile iktifa öderler. LOKMAN ada HEKİM | Genç kadın, şen bir kahkaha güldü: — Ben bir şey söylemiyorum! | Amca Safder, pınarlarında damar | damar kan oturmuş gözlerini ağır & ğır kaldırdı, Ielâle baktı, bir şey söy lemedi. ; Bu hekişile; o da bir konuşmaktır! demek istiyordu. İclâl, bunu anladı, gülümsedi: — Amcacığım Celile ne oldu? diye sormuyorsun! Yaşlı adam, bıyık altından gülü - verdi: — Az çok anladım... — Ne anladm? — Kıskançlık... Jelâl, ora eğilmişti: — Peki kamyonun önünde, sen, ona, ne söyledin? Amca Safder yutkundu ve gözleri- ni kapadı, içini çekti. — Neye cevap vermiyorsun, Am- cacığım? Yaşlı aktör, gözlerini açtı, tekrar içini çekti: — Söyleyeceklerime. ceksiniz. İ Thtiyar adamın kalın, tok sesi, en İ basit lâkırdılarda bile bir facia ağır ile gücenmiye - Bu hüj'a Rehdisidi Ipek Siremasın Marta Bu. akşam: Ipek. sineması. kapıları ni, sime açıyor. “Ipek” yeni senenin ilk filmi ola- rak Mârtha Eggert'in “Gönül Dedi- koduları” isimli 'bir filmini vermek- tedir. Martha Ergert kendisini şöhrete götürecek olan Willy Forstun bu film ile nazarı dikkatini celbetmişti. Bu bakımdan, filmin bir ehemmiye- ti vardır. Bundan başka Martha Eggert henüz omuzlarında müdafa- ası güç bir şöhret yükü taşrmadığı yi bir programla yeni bir mev-| Her yaşa göre jimnastik İpek sineması bu akşamdan itibaren yeni mevsime ba“'* ox | | da seyredeceğimiz Bggert &üyi Ve çapkın vr. Kocaya, xendiu sevdirmeye muvaffak olan saf bir genç kızın maceralarını teşkil et » mektedir, Entrikası iyi tertip edil. miş ve sürükleyici olan film bir mevsim başlangıcı için, gelecek film ler hakkmda çok kuvvetli ümitler de vermektedir. * Melek sineması, önümüzdeki per- şembe günü Joan Kravford'un “Ka- dınlardan Bıktım” İsimli bir filmi ile açılacaktır. Joan Kravfordun kadmlardan bikmasmı nihayet an » sarışın — yildiz 18,30: Türk plâkla; Bediz 'Massabni grupu . Sambati el “Gönül dedikoduları, | f-gr yo #ameneaeaaaaeeee ee GÜNÜN PROGRAM ÖZÜ Cuma, 11 - 9.98 SENFONİLER: dn, Beethoven. Schrecker, Beethoven, 72,35 Budapeşte: Filharmenik orkesteW HAFİF MUSİKİ: 2140 Torino: Operet musikisi, 22.10 Beromunster: Orkestra, org. 22.10 Paris postası: Macar bandosu © Şarkılr komser. Dans, Vagner'in “Götterdaen” merfug” operası 22.10 Bükreş: Puccini'nin “Manon Le” caut” operası (Plâk İle). z OPERETLER: 2140 Roma: Bellini'nin dame” opereti, ODA MÜSİKİLERİ: 18,15 Varşova: Kuartet (Mozart). DANS MUSİKİSİ; 23.10: Brenlau. 22: Varşova, “Poker # .—...... Bugünkü program Istanbul Öğle, neşriyatı — Saat, 1230 » 12505 olükla Türk musikisi; 12,50 - 13,05: Hav lindis; 13,05 - 13,25: Plâkla hafif müyik? 325 . 14 Muhtelif plâk neşriyatı. K Akşam meşriyatı — Saat, 18,03 - 19,5 1930 - 20: Konferan£ tarafmdan); 20 - 20: daşları tarafından Türk asikisi; 20,30 - 21: Münür Nurettin VW kadaşları tarafmdan — Türk musikisi “9 lk garkıları; 21 - 21,30: Plâkla sololaf” .30 - 22,30: Stüdyo orkestrası: | — S0” Duv. Dichter und Bauer; 2 — Oifet” h: Der Goldschmit von Toledo ser” 3 — Dvorak; Danse slave No: 8 Dvorak: Humoresgue; 5 — Gun ust (Pari); 6 — Ginke: Der Zveli — Zvei Gittaren romans; 7210 - sadolu Ajansı haberleri. Kahire deli 5 > Nafiğ nazif 0, ; tarafından konferans; 19,30 ze 21 (Çocuk kor” 23: Haberli 20,55: Şen halk şarkıları ). 22: Örkestra konseri. 1,20: Plâk, 2345: Rusça haberler £ YEMEM LİSTESİ Hafif yemekler — Kefal haşis * ması, fırmda makama, kızılcık tesi, Ağır yemekler — Kuzu kus” için, bu filmde saf ve rahat b ii r| lıyabiliriz amma, eminim ki, erkek -| ması pilâvlı, patlıcan bayıldı, Mef” oyun oynuyor. Filmin mevzuu lk - İler ondan bıkmış değillerdir. va. lığı, bir dram sahnesi tesiri veriy: du. Genç kadın, gâyrühtiyari titre « mişti: — Hayir, güc Amca Safder, li motör gibi s0- ludu, durdu ve İclâlin yüzüne baktı: — Şimdi, hepsini, her şeyi olduğu gibi söyleyeyim mi? İclâl korku ile doğrulmustu: — Nasıl; siz, bir çok gey ler mi bi- liyorsunuz? Yaşlı aktör, acıyarak, alay ederek güldü: — Bilirim... Herkesin bilmedikle- rı, daha neler bilirim. Celil (Mahir, sizinle daha iyice tanısmazdan ev - yel, bana geldi, Jelâl, büsbütün şaşırmıştı: — Size mi geldi? Ne diye? Safder, âyni kalın ve tok sesle söy- tüyordu. — Sizin hakkımızda tahkikat yap tırmak için... Eline, sizin bir kartı- nız verdı. Sizin ailenizi, servetinizi, hülâsanız, neyiniz var, neyiniz yok- sa, bepsini, sordu, araştırdı. Tahki- katı ben, yaptım. Sişin ailenizi de uzaktan tanıyorum. Telâl, şaşkınlıktan bir koltuğa çö- küvermisti: kekeledi: hmem Amcacı mavi kordelâyı kazanıyor ve saire. — Nereden bileöektiniz? Hep, o alaycı ve acıyan bakışile, bıyık altından gülüyordu: —Sizin neniz var, neniz yok, hep- sini tahkik ettim. Allahın bildiğini İ kuldan ne saklıyayım? Celil mahiri, gok eskiden tanırım... Oyle göründü ğü kadar genç değildir. Onda, epey yaş vardır; siz, gösterişine bakma - yın.. Ben, önce, hayırlı bir iş, yani evlenecek sandım... Ama, sonre.. Birden sustu ve incitmeyen bir gü- lüşle başmı iğdi, sessizce kadehi dol durdu ve bir çekişte içti: L — Sirin, sahneye girmek istediği nizi duyduğum zaman ,ne yalan söy- liyeyim, içim sızladı. Artistliği hakir görmüyorum. Fakat... Mütereddit duruyordu: — Siz bunların arasma yaraşmaz- smız! Birden kaşlarını tok bir sesle gürledi: —Bunların hepsi, çapakin alayı. Kapkaç insanlar... Siz, bunlarm âra- sında yapamazsınız... Nereden de ete inizi kaptırdınız... Sahneye hevesi - niz varsa, Darlilbedayie girin... Ya - çatarak, daha Bu akşam iPEK Sineması, Sevimli Macar yıldızı MARTA EGGERT'in Gönül Dedikoduları Neşeli ve eğlenceli filmi İle yeni Filme ilâve olarak: Yeni Paramount dünyâ havadisleri: Londrada Mısrr-İngiltere muahedesi imzalanıyo” Pariste Fransız - Polonya ittifakı hazırlanıyor - Japonya - Fransa deniz yarışları - Kuin Mery vapur! sinema o mevsimine başlıyor A niz var bu çapakin alayı ile7. P3'” nız gittiği bir şey değil, şeri haysiyetiniz tehlikeye girer- z Acaba, pek mi ileri gittim? Diş anlamak ister gibi durdu; 8es, perde perde ajçaldı: — Sizi sevdiğim için söylüyor” Ailenize de hürmetim vardır. b Iclâl, onun “Darülbedayi, , “Sy, di,, , “Raşit,, diyişinden yenide. z mide düşmüştü. Bu heyetlerden P rinden birine girmekle, Celil X” re, istediği darbeyi vurmaz mia Genç kadın, Amca Safdere, İ”” | yaklaştı: — Çok güzel söylüyorsunuz Ben, onlardan kimseyi kiz, y Yaşlı aktör kendine güveniyor, — A, benim efendim, ben, ger” ne duruyorum? Şadi ile can , dir. Raşit te, Muhsin e, benim, nim ciğerimdir. Siz, isteyin yok”*” / Telâl, sordu: — Hangisi, daha iyi? Ve bu soruşundan utanmış riledi: i (Arkası a vd “7 gi *

Bu sayıdan diğer sayfalar: