24 Ekim 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

24 Ekim 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

pa © 2 ÇAYA KiMDIR, NEDİR ? Eğer güreşi bırakmamışsa bugünde tehlikeli bir pehlivan sayılır Gazetelerde bir hayli dedikoduyu mucip olan Macar pehlivanı (Çaya) hikâyesine karışmak istemiyordum, ama iş biraz dalbudak saldığı vel memlekette güreş babında en salâ - hiyettar zatler de işe karıştıkları için ben de bildiklerimi yazmayı fay»; dah buldum. Bir kere bu (Çâys) nın etrafmda! edilen gürültüleri tetkik etmeden ev-! vel adamı tanıtayım: i | | (Çaya Yanas) 1911 de Taksim ta - Timhane meydanındaki meşhur sirk-| te bütün bir Ramazan güreş etmiş, | © zamanm en iyi ve kuvvetli bir peh-! Hivan: idi, Şimdi belki 45-46 yaşlarındadır. O zaman 21-22 yaşında, çetin, çevik, küvvetli, mahir bir adamdı. SENELERDEN SONRA Bu adam aradan 25 sene, yani bir geyrek asır geçtikten sonra İstanbu. la gelmiş. Ben farkında değilim. Şu kapanan sirkte imiş. Sirk kapanınca bizim pehlivanlara meydan okumuş ve - eğer söylemişse - ben Türk peh- Uvanlarmı yendim ve yenerim demiş. Bu sözrll işitenler küplere binip hid det ediyorlar ve (Çaya) hakkmda lâyıksız yazılar yazıyorlar. Ben bun- lardan bir ii okudum. Arkadan Çayanm: “Size meydan okuyanlara hakaret ederseniz sonra kimse gelip sizinic güreşmez.,, dediğini de oku - dum. Doğrusu müteessir oldum. Çünkü bir adama hakaret etmek, . hem matbuat yolile hakaret etmek hişbir zaman bir hak ve üstünlük te- min etmez ve çök defa İnsanı hakiiz- mış gibi gösterir. Kaldı ki, orfada hiddet edip işi hakarete götürecek bir hâdise de yoktur. işi HULASA EDELİM Çayaya atfedilen kabahatler ne-| dir? j — Profesyonel olması, sirk işlet - inesi ve âleme meydan okuması mı? Dinleyiniz! Çaya 911 de Taksim sirkinde güreşirken ben gazeteci ola- rak bütün güreşleri takip etmiştim. O zaman, şimdiki gibi Çaya profes . yonel idi, Fakat Çayadan başka bir- çok ecnebi pehlivanlar ve bizden| Kurtdereli başta olarak birkaç Türk pehlivanı da profesyonel olarak, ya- ni para için güreşmek üzere gelmiş - lerdi. Ben profesyonel sporcuların aley- hindeyim. Lâkin bunu bir ayip sa - yanlardan değilim. Ancak profesyo- nel güreşlerde (şike) denilen ve hal-| kı kızıştırmak için tertip edilen da - nışık döğüşlere pek içerlerim. 911 le de güreşler böyle danışık döğüş kabilinden oldu, O zamanki müsabakaları şimdiki görüşümle bu- gün tekrar gözden geçirince bunda| hiç tereddüde imkân kalmıyor, ŞIKE GÜREŞLER ; Fakat böyle danışık döğüşü yal - nız Çaya değil, bizim pehlivanlar da yapıyorlardı. Kurtderelinin ve Nurul lahm kendilerinin yarısı kadar peh , anlarla yarım saatte beraber kal- maları ve tutup tutup ellerinden ka- çırmaları hep o “şike,, programınm neticesi idi. Kurtdereli ile bu husus- | ta görüşmedim ama bir gece bir genç | pehlivanı yenemedi diye halkın ıslıkla bakaretine uğrayan Nurullah bana: — Bu çocuklar bilmezler ki, ben bu adamı bu gece yenemem. Yener - #em memleketimde garanti bıraktı - ğım 5000 altın franklık malımı zapte | derler. demişti, Bunu burada işin hakikatini meyda na koymak için söylemiye mecbu - rum. IDDIAYA GELİNCE Gelelim Çayanın adam yendiği id- diasma, 911 de güreşleri benim kadar bi « len daha birkaç kişi vardır. Bunların başında o güreşler esnasmda ama - Bunlar da bilirler ki, halkm o pro - fesyonel güreşlere rağbet gösterme - lerinin sebebi Kurtderelinin önüne gelen yabancı pehlivanı yenmesi idi. Eğer geçen sene Istanbula gelen p fesyonel güreşçiler arasına da Kurt- dereli gibi birisini koyup ta işin ter- tibini de o zamanki organizasyonile pek çok para kazanmış olan (Ardi- ni) çapmda bir adam yapsa idi, gü- reşlerin şike olduğunu bile bile halk İoraya yine giderdi. Çünkü halkı en- terese eden nokta şudur: Kendi pehlivanının diğerlerini yen mesi, fakat bu galebenin kolay de - gil, hayli tehlikeli bir rakip elinden alınması. KURTDERELİNİN SOZU Işte 911 deki güreşlerin kazandığı muvaffakıyetin sırrı bu idi. Bir ta » rafta Kurtdereli vardı, Diğer tarafta da Çaya, Benim o zaman gördüğüm Çaya alafranga güreşte hem çok mahir bir adam idi, hem de çok kuvvetli i- di, Yine o zaman gayetem nâmına görüştüğüm Kurtdereli Mehmet peh- livan sirkin methaline yakm ufak bir bodrum olan kahvede bana: — Bu gördüğünüz. pehlivanların içinde bir tek pehlivan var, O'da Macar Çayadır. Bu adam gerçekten pehlivandır. Demişti. Kurtdereli sağdır. Bu sözünü ha - turlıyabağı gibi kendisine rakip ol - muş olan bir adamm da kıymetini in kâr etmez, BIR KOMEDİ 911 de Kurtdereli de dahil olduğu halde kimse Çayayı yenemediği gibi Çaya da Kurtdereliyi yenememişti. Lâkin ben bütün bu yenişememezli - ğin de Ahmet Fetgeri arkadaşımızm aksi iddiasma rağmen yine bir (mi - İzansen) olduğuna katlim. Çünkü son tadan o son gece (Çaya) nin kolu - hun çıkması vak'asının da bir kome- diden ibaret olluğunu mevsuk adam tör gibi güreşeden şimdiki federas . yon reisi Ahmet Fetgeri ile bizim| kalgay dediğimiz M. Sami gelir, || lardan öğrendim. Bu iki pehlivann sike yapıp içlerinden birinin yenil - İmeyi kabul etmesi de mitmkün ola -| ş 25 yıl önce Çaya ile gür eşmiş olan Kurtdereli miyordu. Ne halkın gözdesi olan Kurt lerelinin bunu kabulüne imkân var- dı, ne de kendisine güvenen (Çaya) nın. O halde son müsabaka böyle bir komedi ile bitirildi. Bu arada bir u - fak nokta var ki, unutuluyor. Çaya, Kurtdereli müstesna bütün pehlivanları, o meyanda bizim Siliv- rili İzzet, Sebeplili Hüseyini, Recep Pangalı ve saireyi yenmişti. Kurtde- reliyi yenmemiş olmasma rağmen Çaya 911 Türkiye güreş şampiyon - luğu kemerini alip gitti ve Kurtdere liye o zaman bu kemerden mahrum kaldı diye bir gümüş liyakat madal- yası verilmişti. BUGUNKU ÇAYA Benim kanaatim şu idi ki, man Çayanın gerek alafranga güreş teki mahareti, gerekse yaşının 21 ol- ması ve hele kendisine çok iyi bakıp idmanlarını bırakmaması karşısında 42 yaşında olan ve alafranga güre - şin inceliklerini bilmiyen ve Rama - zânda oruç tutan Kurtdereli de bu adamdan çekiniyordu. Bir babayiğit pehlivan olduğuna şüphe etmediğim Kürtdereli bize bu noktayı da tenvir edebilir. Çayanın şimdiki vaziyetine gelin - ce; kendisini 911 den Sonra 927 de bir defa Avrupa şampiyonluğu esnâ- sında Peştede gördüm. Bu $efer gör- medim, Eğer benim bildiğin Çaya güreşi uzun müddet bırakmamış ise 45 yaşında da tehlikeli bir pehlivan- dir. Bu adamm şimdi bizim profes - yonellere meydan okumasına hiddet etmek ve (göbekli) diye tezyif etmek değil, işi ciddi tutup bizimkilerle kar- şılaşmasmı temin etmek ve bizimki- lerin kuvvetine güveniyorsak (Çayr) yı yendirmekle onun sözlerine cevap vermek en doğru yoldur. Hatırlatı - rim ki, 911 de İstanbulda (Çaya) ya karşı koyduğumuz zaman Kürtdere- li 42 yaşında idi. Şimdi (Çaya) nm o za (45 yaşında bizimkilere meydan oku- masını pek keş görmemeliyiz değil mi? B. FELEK Parasız Yatı Imtihanlarında Kazananların | Isimleri Ankara, 23 (A.A) — Kültür Ba- | kanlığından tebliğ olunmuştur: Bütçe kanunu ile 1000 olarak tes- bit edilmiş bulunan lise ve ortaoku! parasız yatı talebesinden bu yıl me- Zun olanlar yerine almmak üzere 915 humaralı kanun hükümlerine gör! | clan müsabaka smavlarma derek kazananların ad, künye ve ge- çim durumları aşağıda yazılıdır; Rençber Mehmet « Emin (Af- yon), işyar Mirza oğlu Fuat (Ağ), ©mekli işyar A Hamdi oğlu A. Me- | kârim, işyar İhsan oğlu Muzaffer (Amasya), şehit Zeki kızı Hanife Sü ha, öğretmen A. Ferit kızı Firü İlbrahim oğlu İsmail, işsiz İşmail oğ- (lu İzzet, Mahmut oğlu Vehap, avukat İ Emin oğlu Kirami, işçi M. Ki ğ | İbrahim, çiftei Reşit oğlu Necdet, ii Ali oğlu Kâzım (Ankara), İsme * oğlu Mustafa, Abdülkadir oğlu Hilmi, İ Rüştü oğlu Kemalettin, Osman oğlu Rıza (Antalya), işyar Osman oğ i Naim, işyar Hali oğlu O. Şemsettin İ İşçi İbrahim Etem kızı Şivezat (Ay- dın), Abdürrahim oğlu A . Nuri oğlu M Kemal, mütekait Ali oğ- (li Nusret (Bilecik), İskender oğlu Ahmet (Bingöl), öğretmen Rıfkı oğlu iİrfan (Bitlis), işyar M, Kâzım oğlu ı Mustafa Nazım (Bolu), saatçi Hüse- yin oğlu Etem (Burdur). öğretmen Recep kızı Şehime, isyar Bürhanettin i kisi Hediye, mütekait yüzbaşı M. (h- san oğlu Yusuf Kenan (Bursa), işyar t (Çanakkele), işyar 1 (Çankır) işyar Ab- İ dürrezzak oğlu Nihat, M. Ali oğlu Bürhan, Ali oğlu Niyazi, çiftçi Rüştü oğlu Sabit Osman (Çoruh), şehit Mehmet oğlu İsmail (Çorum), terzi İ Hüseyin oğlu Ömer Faruk (Denizli). i öğretmen Kemal oğlu Celâl (Diyar- bekir), Hüseyin kızı Veliye, terzi Mehmet oğlu Ahmet, işyar İbral ğlu Sami (Edirne), çiftçi Vey 'iu Tevfik, Ismail oğlu Enver| (Elâziz), Muharrem oğlu Mahmut itici Hali ilat. a aral ap ik im oğlu Bekir (Es- kişehir), rençber Ali oğlu M. Cahit (Gaziantep), çiftçi Şükrü oğlu Meh- met, İşyar Hidayet kızı Maide, ma- İhül Yunus oğlu M. Zeki (Giresun). Fehmi oğlu : Cevdet * (Gümüşhane). isyar Siret oğlu Şadi (Hakâri), imam Süleyman oğlu Fehmi, A. İzzet oğlu Hüseyin,, Hamdi oğlu M, Semi, ka- sap Recep oğlu Kemal, mülâzim oğ lu Mustafa, işyar Cumalı oğlu Kemal, amele Ahmet oğlu Ziya, amele Suphi oğlu Avni, isyar O, Nuri kızı Leman el oğ. zurum), öğretmen Rauf oğlu Cavit sarae| İ Şefik oğlu İbrahim (İçel), rençber Mehmet oğlu Muammer (İsparta) | Hayati oğlu Talât, Mehmet oğlu Mus- tafa, işyar A. Refik oğlu Kemal Ali Rıza oğlu Mustafa, Ziya Tevfik, mütekaft G: fa oğlu Ziya, amole Mustafa oğlu Os- man, Ahmet Sabri kızı Sabavet, işyar Mehmet Tevfik kızı Hayrfinnisa, bekçi Mümin kısı Nigüir, jandarma Ali kızı Emine Mahmut kızı Perihan, M. Veli kizi Füruzan (İstanbul), işsiz Ali oğlu Mehmet, Mürtaza oğlu Şükrü, Emin kızı Nevrihal, Halil oğlu Şerif (İz mir), Mustafa oğlu Ali Haydar, Ali Ruhi oğlu Kurkut, M. Ali oğlu Taltâ (Kastamonu), şehit Mustafa oğlu Mehmet, Mehmet oğlu Hazan. tasçı Salih oğlu İrfan, çiftçi İbrahim Yavuz, Refik oğlu Ömür, işsiz Musa oğlu Cevdet, işsiz Osman oğlu Bekir (Kayseri), Nazım oğlu Namık, isyar Naci oğlu Şakir (Kırklareli), kundu- racı Yusut oğlü Mehmet (Kırşehir). işyar Murat oğlu Şerafettin (Koca&- 4), vaiz Alâettin oğlu M. Ekrem. işçi Mehmet oğlu K, Selçuk, şehit Re fet oğlu Ali Lütfi (Konya), rencber Hasan oğlu Kadri, çiftçi Mustafa oğ- tu Emin, Demir oğlu Mustafa (Ma sa), Ali oğlu M. Turan, işsiz Ali oğlu Muhittin (Maraş), çiftçi Hali oğlu ».odüleebbar (Mardin), işyar M. Şük rü oğlu Sadettin (Muğla), işyar hap kızı Sabiha (Müş), çiftçi Rıfkr oğlu Yusuf (Niğde), şehit Musa oğ! Mehmet, rençber Osman oğlu Bilâl (Ordu), Rahmi oğlu Reşit (Rize) rençber Mehmet oğlu A. Aydm (Sam- sun), çiftçi Abdullah oğlu Mehmet Ahmet oğlu Mehmet (Seyhan), İbra. ,İ ketlere: gitmek ve mâ: kım Müzeyyen, çırak| NK İ “Henri de Röğnier” den (Acadömle Française) den Sedirin Üstüne oturmuştu ve ben kumaşın üzerine uzanan ene bakı yordum. Bu el kurumuş ve asat. - leşmiş ve zayıf vücudundan ayr- miş g'biydi. Vücudu çökmü suz derecede yorgun bir halde yas tiklara : ve harap ci zünde ayni dur - , de- bakıyorum, çünkü tıramdaki ona benzer baş» ka bir simayı canlandırmaktaydı. Daha gi mın bütün zarafe , gene &skisi gibi, uzun boylu, kuv , ateşli ve mutedil bir hayatla meşbu olarak, hassas fakat makul ve mütenasip, bir hassas vetli ve keskin zekâsile ve açık mu- hakemesile görüyordum. Birbirimizi, bir Akdeniz tetkik seya hatinde tanıştık, O vakit Yunanis- n Adalar Denizine ve oradan İstanbula gitmiştik. İstanbuldı hatıralarla dolu, bir ay geçirn kl İstanbulun karışık sokaklarmı dolaşmıştık. Işte bu sırada bir dost- luk teesstis etmiş ve dönüşte aramız- da bu dostluktan doğan sempatik| ba, ilmisti. Bu vazi- yet Jean Marnin'nin sebebini bile - mediğim bazt işleri yüzlinden esrar- engiz bir şekilde kayboluşuna kadar | sürmüştü. O vakittenberi kendisin - den hiçbir mektup almamıştım. Tam | süküt vardı. Yalnız kimsenin| tayin edemediği sebepler dolayısile| uzak lerde seyahatte bu - lunduğuna dalr müphem şaylalar| duyuluyordu. Sonra beş yıl geçince, | ansızın onun gelişi ve benden obir| randevü İstemesile umulmıyan bir sürprizle karşılaştım. Işte o akşam, karşımda, sedirin üstünde oturuyordu. Ateşli ve ta - kallis etmiş eli, onu örten, Istanbu- | lun büyük Jarmı gezdiğimiz man satınalmiş olduğumuz şark kumaşlarını buruşturuyordu. Şimdi, vaktile arkadaşım olan bu #zâmetli ve İyi âdamın, bü maddi, as Aİ beş sene kaybolduğunu" ve kadmlar rafından bu hale nasıl sokulduğu- nu öğrendim. İnsanm kalbini yara- uyacak, mahremiyet ve gizli şeyle - rini anlatmak ihtiyacımı duyduğu bir zamanda konuşmuş ve sırrını bana söylemişti. Hayatını heder ettiği yeri ve onu yaşatan, bütün kuvvetleri kıran hâ- diseleri anlatan sesini duyuyorum Onun başmdan geçen hâdise pek ba- sitti. Yolunda bir kadına tesadüf et- miş ve onu sevmişti. Bu herkesin başma gelen bir şeydir; fakat bu, İonun için taliinin kat'i ve sihirli bir m noktası, bir vak'ası olmuştu. Bana, mütenkıp fasılları anlatma» ya başladı: Kaçmak... Bunun ka- ranlık safhaları... Yabancı memle ile alâka; kesmek... Müfrit ve karşılıklı bir a çılgınlığı, ve bu aşkım gözü kapalı sarhoşluğu içinde geçen bayat... İ Fakat böyle hâdiseler pek kısa bir zaman sürer ve onların Sârhoşlu - İğundan ayılmak müthiş ve korkunç olur. Işte o zamandanberi, Jean Mernin bütün işkenceleri ve delilik leri öğrendi. Hiçbir kadm onu bu halden kurtaramazdı. O kadını sak- lamak için her şeye baş vurdu; ve her şeye râzı oldu. Vahşi, zayıf, şiddetli, korkak, inatçı ve kılıbıktı. Vicdanını alçaltmıştı, Saadetini teh- Wkeye koymüş ve bütün ezginlikle- re katlanmıştı. Ve hepsi de bunların boşunaydı. Aşkmın tahkir edilmi olduğunu, istikfaf ve tezlil edildiğini görmüştü. Sonra itibar ve servelçe de bir daha düzelmiyecek olan ruh ve cisimlerin hieranmı, inzivasını ve | çaresiz sıkmtılarını öğrenmişti. Jean Mamin gene karşımda, se - dirir üstünde. Yıpranmış yüzüne bakarak öyle bir şefkat ve merha -| ————————— him oğlu Vahit (Siirt), kayıkçı Ah met kızı Melek (Sinop), işyar Osman oğlu İbrahim (Sivas), kunduracı Sa- lim oğlu Selim (Tekirdağ), Mustafa oğlu Sami (Tokat), çiftçi Hüseyin oğlu Halil, Salih oğlu Kibar, terp Hamdi oğlu Bedri (Trabzon), işya, Mbm Hakki oğlu M. Fevzi (Urfa: emle nurlu bir şekilde, 24.10.9365 —— EN | Bir Saatlik Hayat Faik BERCMEN met hissi duyuyorum ki, ona | olan teselli edici kelimeler buli yorum. Dudaklarıma “zavallı dost sözünden başka bir şey gelmiyord Tlk defa bu sözü sö; ansızın bana tuhaf hayretle baktığını gördüm reketle sözümü keserek dedi kiz iekklir ederim François, şekkür ederim, Fakat ben acmacı bir mahlük değilim, Filhakika öy almış ölmiyen bir sast, bir tek atlik hayat kalmıştır. O saat ki, zaman müstesna ve fevkalbeşer bif mahlüktum, yalimde aşk ve $ kulâde imkânlarma sahip olmuştu! Ve bu saati yaşamış olmak, birçi atler ölmeye değer... İşte ben şti, sonra di e| vam etti; — İlk zamanlardaydı O vakit ki bimin bütün kuvvetlerile seviyor dum. Fakat aşkıma cevap vermet Gini biliyordum. Söylemeğe cesare tim yoktu. Onun önünde, tutkun çırpınan bir halde dilsiz duruyor dum. Bir gün. kırdaydık. Yasi Yemeğimizi açık havada yemişi Güneş battı; kadınlar parka daği mışlardı. Biz yalnız kalmıştık ve kanapeye oturduk. Karanlık Ilık ve tatlı bir hava vardı. On konuşmak icap ettiğini hisseyliyor dum. Fakat bey kuvvetliydi ki, ancak admı murıl nabildim, Bir mucize oldu. Ve o benim adımı mırıldandı; ve bir el limin üstüne kondu. Ah!. leşen kalbimin içinde birdenbire büküümdar kanı çarpmaya başla Çok yükseklere, göz kamaştıran 5 miraca çıkarılmıştım sanki... Ve şığa karş: gözlerimi kapadım. lerimi tekrar açtığım zaman, ay, Y müşak' bir kaldı enlerin bittiği dü ve çıplak “Yuvarlaklığı üzerini o lâhuti santi «aydolur bır kadran vardı. kadranm üstünden, bir kere bize it olan o müdde* zarında bir ellerimiz arasma aşk raltanatınf sihirli anahtarları karsatldı. Jean Marnin susmuştu. Bir 1âh değişen yüzü söndü. Bir müddet böl i-vlerden konuştuk. Sonra bendöl (Istanbulda Suçlar Yüzd YetmişBeş Derecesinde Azaldı Meşhut suçlar İstanbul Müddeti - | mumiliğine dün 16 hâdise gelm Bunlardan ancak dördü mahkemelef verilmiştir. £ Müddelumumi Hikı Onat yeni kanunun tatbikini bizi ve yakından takip etmektedir. Me hut suçlar mahkümlarınn ve suçlu larının muntazam bir istatistiği tu maktadır. Ay başında geçen senenif ayni ayile mukayeseli bir cetveli h gırlanacaktır. Şimdiden bütün m hut suçlar mahkemeleri tarafınd 23 gin içinde verilen kararları topl tırmıştır. Alman neticeye göre İ$ tanbul, Beyoğlu ve Üsküdar mahkemelerine gelen davaların sa) geçen aya nisbetle yüzde 75 nisbeti de azalmıştır. Bu yekün birkaç sonra daha fazin artacağı tahmin dildiği için Meşhut Suçlar Kanunuf dan beklenen iyi neticelerin isti edildiği kanaati uyanmaktadır. Aydında Bir İdam Kararı Aydm, (Hususi muhabirimizd — Kuyucak kamununun Cümhu! mahallesinden İsmail oğlu Etem, X yakmında tarlasmda pamuk çap” makta olan kendi mahallesinden oğlu Hasan kızı Haticeyi, aralar” çıkan bir ULA? neticesinde tariff tabancasile yaralamış, Hatice AY” memleket hüstanesinde ölmüştü. ğırceza mahkemesi, İsmail oğlu ciftet Muhittin oğlu at (Vem çiftçi Aziz oğlu Aziz (Yozgat), İzze* oğlu Cemal (Zonguldak), işyar İhsan İ oğlu Muzaffer (Amasya), mi ölüm cezasma mahküm etti, mü işiden suclu, bitkin bir hald? jandarmaların kolunda salondan Sİ karıldı.

Bu sayıdan diğer sayfalar: