27 Şubat 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

27 Şubat 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mahkernelerdel A merikakonsolosuna sah- KEŞKE TAŞ DOGURSAYDIM DiYE BAGIRAN ANA! Am Dördücü Ceza Mahkemesinin önü çok kalabalıktı. Elli beş yaşlarında bir kadın yana yakıla anlatıyordu; — Seni doğuracağıma taş doğura idim. Senin gibi evlâttan bıktım. Evde hiçbir şey bırakmadın, çaldın, sattın, Şimdi de kiracılara dadandın. On- larınkini de çalıp satıyorsun, Seni sokağa koydum evlâtlıktan reddettim, Damdan, pencereden yine içeriye girdin. Sana 118 kuruş para verdim. Git oğlum elâlemin çocuğu gibi bir şey al da sat, de. dim. Bir de kutu yaptırdım. Paraları kahvehano- de, kumara verdin. Şimdi de kiracımız Fethiyenin penceresinden girdin, iki teneke buğday çaldın. Beni dünyaya rezil ettin, Hâkim seni on güne de- ğil, on sene hapse mahküm etmeli idi. Haydi bu gece de eline kama, bıçak al da öyle gel. Bu yanık yürekli ananın karşısında 14 yaşların. da Yenikapıda oturan Etem adlı bir çocuk vardı. Annesinin inkisarlarını dişlerini sıkarak dinliyor- du. Annesi onun yüzüne tükürüyordu. O, merdi. venleri inerken hâlâ: — Sana gösteririm. Hangi ana oğlunu senin gibi sokağa atar, Şimdi ben de senin aleyhinde bir da- > açayım da, o vakit pirincin taşını ayıkla! diyor lu. İddiaya göre, Etem teyzesinin kiracısının evine girmiş ve 20 kilo tutan iki teneke buğday çalmış- tir, Bir dövme Mumu ve yaralama davası Dün Asliye ikinci ceza mahkeme- çocuk söndüren te mektup yazanlar Müddeiumumilik, dün İstanbul Amerika Jeneral Konsolosuna sahte imza ile mektup yazan ve konsoloshanenin tanıdığı bir şahıs adma telefon eden Jozef ve Filip adlı iki genç hakkındaki tahkikatını bitirmiştir. Geç vakit Dördüncü İstintak Hâkimliğine intikal eden bu hâdisenin tafsilâtı şudur: Balatta oturan kunduracı Jozefin Filip isminde çok sevdiği bir arkadaşı vardır. Filip hastalanmış, uzun müddet hasta yatmış ve nekahat devrine gelin. cetde işsiz kalmıştır. Jözef, ona bir oda tutmuş ve bu suretle yardımı devam ettirmiştir. Fakat son zamanlarda yardım edemez bir hale gelince Filiple beraber Amerika Korsoloshanesine başvurmıya ve yardım istemiye karar işlerdir, Bunun için de konsoloshanenin tanıdığı doktorlardan Şubertin im-| zasını taklit ederek bir mektup hazırlamışlardır. Fi. ! lip, bu mektubu alarak konsolöshaneye gitmiş, fakat | red cevabı ile karşılanmıştır. Bunun üzerine, iki arkadaş Şubert ederek bir kere de telefonla başvurmı dıkları cevap ayni olmuştur. Jozef, bu işleri yaptıktan sonra sahtekârlığın orta- ya çıkmasından doğacak fena âkibeti tahmin etmiş ve Şuberti bulup günahlarını itiraf ederek 8f edilmek istemiştir. Şubert: sesini taklit şlar, fakat al. li bir gence benziyorsun, ben seni af edeyim, Fakat, konsoloshaneye ka - dar bir defa gidelim, arkadaşının da orada bulunsun, Müşterek bir tarzi- ye İle bu işi halletmiye çalışırız, de. miştir. Bu eline düşmü e de İki arkadaş polisin işlerdir. Müddelumumilik, — Pek âlâ oğlum, sen temiz kalp. | inde Sahir opereti milessisi Cemal Sahir tarafından Sirkecide Ankara oteli müsteciri Süleyman aleyhine 2- gılan bir dövme ve yaralama dava. sına başlandı. Cemal Sahir, davasını şöyle anlat — Otelei Süleymana bir arkada- şımın 35 lira borcu yardı. Süleyman hiçbir teaahhüdüm ve tekellüfüm ol- mddığı halde bu parayı benden ii yor. Bir gece Alemdar otelinin de idim, Birden bire Süleyman üstü- me çullandı. Beni dövmiye başladı. Ben bir taraftan istimdat ediyor ve bir taraftan kaçmak ve kurtulmak istiyordum. Fakat Süleyman bir ker. peten gibi dişlerile parmağımı tut muşlu. Kurtulamıyordum. Nihay polisler yetiştiler. Biraz sarhoş olan Süleymanın ağzından parmağımı zor kurtardılar, Fakat Oparmağımm eti kısmen ağzmda kalmıştı, Tabibladil raporlarından da anlaşılacaği veçhi- le bir buçuk ay İcrayı sanat etmeme mâni oldu. Bundan sonra reis sözü suçluya verdi: Süleyman, hâdisede asıl davacı ve Zeki isminde bir çocuk evvelki ge. ce Balıkpazarında seyyar satıcı Ri za küfesi içindeki mumu söndür. müştür. Bu yüzden çıkan kavgâ dün Sultanahmet sulh üçüncü ceza mah. kemesinde rieticelenmiştir Hâkim İh. san, Zekiyi 20 gün hapse mahküm etmiştir. “|BİRANA COCUĞUNU SOKAĞA BIRAKTI İkinei sorgu hâkimi Mahir, dün ço cuğunu sokağa bırakan genç bir ana hakkındaki tahkikatla meşgul olmuş. tur. Altmbakkalda Madam Matinni üst katında oturan Haydar kızı Ra hâdiseyi âmme menfaati noktasından takibe lüzum görmüş we tevkiflerini istiyerek iki arkadaşı dördüncü İs- tintak hâkimine vermiştir. Sorgu hâ- kimi buğün “kararmısMGPepektir. Şehrimize Gelen Çin Askeri Heyeti Çin ordusu generallerinden Sen -| Şi. Tang'ın riyasetinde bir askeri Çin heyeti evvelki gün şehirimize gelmiş. tir. Heyet, Orta Avrupada bir tetkik hatinden dönmektedir. Dün ak - şam Ankaraya hareketi bulunan heyet, gene g'ın hastalanması yüzünden seyaha- se) mukarrer Ayten adlı bir çocuğunu sokağa e tini geri bırakmıştır. râkmış ve kaçmıştır. İstintak hâklı suç hakkındaki kararını bugün ve - recektir. Amerika Sefareti Sekreteri Amerika Sefareti sekreterliğine ta- —e mmm | yin edilen Brent, dün sabahki eks. şikâyetçi kendisi olduğunu, bilâkis) presle şehrimize gelmiş ve Park ote Cemal Sahirle arkadaşının tecavüzü. |le inmiştir. Yeni sekreter vazifesine ne uğradığını İdda etti. Muhakeme şa| başlamak üzere bugünlerde Ankâra- itlerin çağırılmasına kal ya gidecektir. “Bu Sene Verilecek * İikbaharın Tabiatı Değişmiş Havalar Soğuk ve Karlı Olacakmış! Kutup mıntakâlarından gelen ha- berlere göre, dünyanın bu mmtaka- sında fevkalâde bir takım hava şart- ları hüküm sürmektedir. Buralarda sıfıraltı 20 İle 50 arasında soğuğa &- ışık olanlar, bu sene, eşi Ri bir sıcak ile karşılaşmışlardır. Bu âr- caklık mmtakası İsveçin şimalinden başlıyarak Bear adasiyle (Spitzler- gen) den geçmekte ve Groenlant sa- hillerine kadar uzamaktadır. Kutup mıntakasınm birçok yerle- rinde kışın, âdeta yaz havası hüküm sürmüş ve geçen senelere nisbetle 0- tuz derece (ark göze çarpmıştir. | Bu hâdise, geçen yaz ve sonbahar-| İda Golfistrimin, şimal kısımlardaki akışlarının daha canlı olmazmı takip) Jetmiştir. Bu sicak sulardan mühim! |bir kısmının kutba doğru aktığı anla- İ siliyor. Bu yüzden kutup mmtaka- #ınm kışı yaza çevrilmi sık sik yağmıştır. da tipiler olur ve ortalığı buz iğneleri | kaplardı Kutup mıntakalarındaki anormal hâdiseler daha cenupta olan mmtaka-| larm havası üzerinde tesir yapar. Şimal arz hatlarındaki deniz hara-| reti, fezalarm fevkinde yükseldiği İzman, Garbi Avrupa fırtınalara uğra-| İmaktadır. Deniz harareti normal şart ların tamamiyle gerisinde nca da“ İkin, fakat soğuk havalar hâkim olur. Bu kadar sicak suların şimale doğ- ru akması, kutup mıntakasınm b: larını eritmiye yardım etmiş ve büz gibi soğuk sular conuba Yoğru-akıf ya başlamıştır. Bundan daha İleriye, barometre tazyikinin çok yüksek olacağı ve bu- İ nun bir müddet devam edeceği anla şılıyor. Kutup mıntukasında hâkim olan hava şartları bütün Avrupa üzerinde tesir yapar. Bu yüzden ilkbahar gün- lerinin soğuk geçmesi, hattâ karlar yağması kuvvetle muhtemgi sayılı - yor. Musiki Konserleri Belediye bütçesine geçen sene, a. lafranga konserler için altı bin lira tahsisat konmuştu. Bu sene bu mik- tar Üç bine indirilmiş ve konser âdöt- leri tahdit edilmiştir. Ayrıca eski klâsik Türk musikisini halku tanıtmak için de iki bin liralık Bugün saat 1 de tenzilâtlı matine »İcaret vesaire maksatlarla yabancı il- » Bugünden itibaren “ i Parisli Şantö. Martha Eggerth Kan Kardeşleri Lorel Hardi Türkçe sözlü Antakya - İskenderun)! "Ferah sinemada ASKERLİK İŞLERİ Yedek Subaylar Çağırılıyor Beyoğlu askerlik şubesinden; 1 — Beyoğlu askerlik şubesinde kayıtlı bulunan 313—326 (dahil) do- ğumlu yedek subayları sınıfı 10; 3. 937 ve topçu sınıf: 15, 3. 1037 gününde kıtada bulunmak üze. re sevkedileceklerdir. 2 — Muhabere sınıfı 3. 8. 837 vej İtopçu smıfı 11. 3. 1937 günlerinde Beyoğlu Askerlik şubesine müracaat edeceklerdir, 3 — Bu sınıfa mensup olup ta bi- rinci maddede yazıl doğumlulardan Gümrük muhafaza teşkilâtının kata» larında üniformalı olarak çalışanlar, hariciye memuru olup ta yabancı memleketlerde olanlar ve tahsil, tİ. lerde bulunanlar ve memleket içinde memur olmayıp serbest mesleklerde çalışanlarla stajını bitirip terhis e - dilmiş olanlardan terhis tarihlerin . den itibaren iki sene geçmemiş olan- tar bu davete gelmiyeceklerdir. Belediyeye Verilecek Kâğıtlar Belediye riyaseti, bürolardan çı - kan kâğıtların gayri muntazam ve pejmürde olduğunu görerek bu işin kat'i surette ıslahını kararlâştırmış- tır. Bundan sonra, makama yazıla - cak her türlü tezkere, mutlaka dak. Ul0 De yaznlımış vaçamuı, Yayaların Geçecekleri Yerler Kazaları azaltmak için caddelerde yayalarm geçeceği yerleri boyama teerlibeleri iyi netice vermemiş, bu boyalarm çabuk aşmadığı anlaşılmış- tır Bu kısımlar, asfalt olarak inşa €- dilecektir. ŞEHİR TİYATROSU DRAM KISMI! Bu akşam 2030'da ÜMİT Yazan: Henry Berntein Türkçeye çeviren: Halit Fahri Ozansoy yy İL m ; ŞEHİR TIVATROSU operet kısmı | mi Bugün sast 14 te Yazan: tahsisat konmuşt Çocuk tiyatrosu İl iL il DOĞANLA SELMA Km | Hi Emi . 21.2. 007 iri İSTANBUL halkının ağzında yalnız bir isim var: İşte memleketimizde yapılan en GÜZEL FİLM RUS JAPON MUHAREBESİ IPEK TÜRKÇE SÖZLÜ sinemasında e ' Bugünkü program Istanbul: Öğle, neşriyatı: 1230 Plâkla Türk mehi İkini; 12.50 Havadis; 13.05 Mubtelif | pii$ neşriyatı; 14 Son. Akşam neşriyatı: 18.30 plâkla dans seyfi” kisi; 19 Şehir tiyatrosu komedi kısmı tra” fondan bir temsil; 20 Türk musiki hey 2030 Ömer Rrax tarafından arapça söylev 20.45 Münir Nurettin ve arkadaşlari ai fından Türk musikisi ve halk şarkıları, saat Ayarı; 21.15 Orkestra; 2215 Ajans ve borsi haberleri ve ertesi günün programı; Zİ Plâkla sololar, opera ve operet parçalar! 7 Son, . . Günün program özü Sentonik konserler; | Kabasta' 'nm İdaresinde) Çaykovski, Hafif konserler; poli: Karışık musiki; 20.30 Stokholm: Klasik 10 Bükreş: Radr9 dant Kabare numa: mürika; 2140 Roma: Budapeşte: Polger 45 Bükreş: Kahvehane konseri; 2318 er Gnpeşte: Çigan musikisi; o 2830 Vardovaf Orkestra; 23.30 Münih: Gece musikisi. Operalar, Operetler: 17.1$ Stokholm: Eski opsralardan Sahor# ve parçalar; 2145 Bratislava, Prag; Arma" 5 Stok“ bolm: Petersonherger" jot” operas 22 Milano, Torino: Giordano'nun “Fedora” operası. Kesitaller; 18.30 Budapeşte: Şarkı - Piyate Viyana: Halk şarkıları; 2020 Bük” yolonsel konseri. Sariyer kazası Kızılay şubesinden; Kurumumuzun yıllık kongresi 23 şubat pazar günü saat 14 te Sarıyef ilk okulunda toplanacağından tyele* rin bu toplantıda hazır bulunmaları a manen Beşiktaş İkinci Sulh Hukuk Hi“ kimliğinden: Beşiktaşta (o Hasfırın caddesinde 38 sayılı evde oturan v8 Beyoğlunda İstiklâl caddesinde Bk hamra sineması bitişindinde 204 sax İ yılı tuhafiy& mağazasında fcrayı tica- i ret etmekte iken ölen Canfeaçi oAlİ Rıza terekesine mahkememizce el ko* bulmuştur. Müteveffadan alacaklı ol lanlarla borçlu olanların tarihi ilân- dan itibaren bir ay zarfmda mahk6- meye müracaatla alacak ve borçlar! kayıt ettirmeleri ve işbu müddet geç” tikten sonra tereköden bir hak iste“ nemiyeceği aJâkadaranca malüm Ole mak üzere keyfiyet ilân olunur. (30480) it Fahri Ozansoy Dedim ki : — Bense o beraberlik günlerinin öylece devam edeceğine o kadar inanmıştım kif İlk defa konuştu : — Bense bunu daima bekliyordum Seyfi Bey. Memleketin büyük davası içinde, biribirine en ya. kın olanlar bile o dava için ayrılmaları mukad- derse buna hangi his, hangi kuvvet mâni olabilir?, Genç kızm'fikirlerindeki bu karakteristik nokta ker zaman kendini meydana vuruyor, O toprağnm aşkmı en mukaddes hislerinden üstün tutuyor. Fakat onumla yalnız kalmak, onunla dertleşmek, konuşmak, bana 6 kadar büyük bir ihtiyaç olmuş. tu ki! Beni asker kıyafeti ile görmesi onun pek hoşuna indeki kahramanların hep silâhşör olma. ları, kilçüktenberi asker ocağı terbiyesi ile yetişmiş olması onun ruhi hareketlerini de sıkı bir disiplin sltma almış. Bu kız evham ve hayalâttan başka bir şey olmıyan şairana İfadelerle teshir etmiye im. kân yok... , Iç kapıya yaklaştığımız zaman beni baştan aşağı- ya süzdü. Sonra: — Seyfi Bey, dedi, bu kıyafetinize daha sevimli olduğunuzu itiraf ederim. Güldüm: — Ttifatmıza teşekkür ederim Feriha Hanım. Hele cümlenizdeki (daha) kelimesi bana o kader büyük bir ümit verdi ki ! — Umi bir şeydir Seyfi Bey. Yeterki insan nin tahakkuk etmesi için çalışmasını bilsin. — Demek çalışırsam... 'Odagüdü: - Umitlerin (HAKİRİ — Ya bu ümitleri sizden bekliyorsam... Kapınm önüne gelmiştik. içeriden Mustafa E. fendinin sesi geliyordu. Avucumdaki elini çekti ? — Şimdi lâtifeyi bırakalım. Bakm Mustafa E- fendi size bugün neler, neler hazırlattı. Artık, dayanamadım ve herşeyi göze almıştım: — Feriha Hantm, dedim, Yarm, öbürgün ben de budutlara koşan vatan çocukları erâsma karışıp gideceğim. Bu yolun nasıl bir yol olduğunu benden iyi bilirsin, Sen de bir asker &ızısm. o Bu yol belki benim için bir ebedi yol olacaktır. İstiyorum ki İs. tanbulda başlıyan dost uğumuz beni bu Yolda yalnız bırakmasm: Bana © bahsettiğin ümidi ver. Ondan kuvvet alarak çarpışayım , Durdu . Mevi gözleri bir bahar seması gibi berraktı. İçinde bin bahçenin binbir çiçeğini andıran benekleriyle bu çimenli mavi gözler, gözlerime bağlanıp kaldı. Ve bugün biraz soluk duran dudakları titredi. Geriledi ve kımıldadı: — Peki Seyfi Bey. Umidiniz sizi Yal iniz bırakmııya» caktır . Asker selâmı ile elimi başmma götürdüm : — Teşekkür ederim. © Ve artık davalarmı halletmiş iki nizâsız insan TMKİLAP ROMANI) ni e Mahmud Atillâ AYKUT gibi içeriye girdik ! . Bugün bir resmigeçitten sonra bizi kışlalara 2. yırdılar. Büylik Başbuğu Mecliste her gün görüyor, © her biri bir Kitabı Mukaddes saylacak nutuklarını dinliyorum. Bugün kendim bir zabit mnamzedi, ve © bir (başkumandan olarak talim meydanında karşılaşıyorduk. Mecliste gönüllere ve fikirlere ışik ve İstikamet veren Büyük Kumandan talim meydanmda askerin ruhunu ve sevgisini zapt ve idare etmesini o kadar iyi biliyordu ki!,. Bir yıldırım çakışını andıran ba - kışları İle Üzerimizde dolaşan gözlerinden aldığımız ateş bizi ölümleri tehdit edecek bir cesaretle techiz etmiye kâfi gelmişti. Ikılâp çocukları önün mavi ışıklı gözlerinden nur aldılar. Onun mavi denizlere kadar akseden #esinden bam aldılar. Ve bugün onun gösterdiği İstikamete gidiyoruz: — İstiklân . Alay sancağı selâmlandı. Fırka muzikası İstiklâl marşmı çaför. İnkılâp ordusu yürüyüşüne başladı. Ankara, genç kalbi gibi muntazam açılış ve ka « panıslarla anayundun dört köşesinden topladığı de - likanlıları ayni hareketle cephelere volliyor. Buzün de biz gidiyoruz. Nereye?. Kıraç dağ tepelerini aşan demir ayaklarımız düş- manı buluncıyâ kadar yürüyecek. Ana yurdun çer - çevesinde düşmandan İz kalmayıncıya kadar yürü « yeceğiz. Bize dur emrini verecek ses ancak Ankârâ. rada bize: — İleri! Kumandasmı veren ses olacaktır . Türk milleti, yakın tarihinde bugünkü gibi bir başbuğ sesi duymadı. Onun için damarlarda Cen - gizlerin kanını taşıyan Türk çocukları bu sesin sar « hoşluğu İçinde çılgın gibi ileri atılıyorlar. Dağlar aştık, sular geçtik. Nihayet bizden evvel düşmanı önliyen silâh arkadaşlarımızın yerleştikleri cepheye yetiştik, Ayağımız toziyle girdiğimiz ilk ateş çok çetin oldu. “,,,. , sırtlarında yayılan kıt'alarımızm muha « berecileri olan bizlere bile silâhia görülecek işler çıktı, Kıyasıya bir dövüş oldu. Düşman hatlarını, on iki kilometre geri çekmiye mecbur oldu. Artık harbin ne olduğunu öğrendim. Harp adsız insanlarm, adsız düşmanları öldürme” si demektir. Fakat bu adsız düşmanların adsız in- sanlara sit haklara ve topraklara göz dikmeleri harbi mukaddes bir vatan borcu yapıyor. Karşımda yüzü. nü görmediğim, admı bilmediğim düşmanıma silâ - hımı çevirdiğim zaman onun varlığında varlığıma kasteden bir kütleyi görüyorum ve o kütleye karşt duyduğum hıncı teskin için önü temsil eden bu meç. hul insanı öldürüyorum. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: