27 Nisan 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

27 Nisan 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CSEFOR) ATLETİZMDE PERİŞAN BİR VAZİYET İÇİNDEYİZ geraeeeeseseeeareneazemeseseseseeeaer MÜHİM BİR ANKET HAZIRLADIK yalnız fut- Baikan oyunlarında Fena olacağız Yazan: B. FELEK Ankarada, Fenerbahçe - Gençlerbirliği maçmm yeni stadyuma doldurduğu kalabalıktan istifade edilerek yapılan ve nahak yere (Türkiye kros bi - rinciliği) adı verilen nizamsiz ve usulsüz koşudan sonra artık memleket dahili atletizm mesaisi bit- miş gibi İstanbulda (Sekizinci Balkan oyunlarına hazırlık müsabakaları) gibi tantanal: bir isim al - tında Taksim sta kumlu kenarı üzerinde ge- çen Cumartesi mevsimsiz birkaç koşu yapıldı. 4 > 100 bayrak yarışı gibi Eskimoların bile kluvarsız ; ; ; ; ; ; * ; ; ; ; »TAN,,ın spor muharrirleri, ; ; yani koridorsuz koşmadıkları bir koşuyu Türkiye 4 ; ; ; ; ; ; ; ; ; ; ; den alâkadar eden mühim bir anket hazırla- dılar. sonra okuyacağınız bu anket etrafında eski mütekait futbolcülerle konuştuk, eski yeni fatbolümüz hakkında fikirlerini sorduk. Mütekaitlerin fikirlerini larda tamamladıktan sonra bugünün gen$ ve faal futbolcülerinin sözlerini de yazaca- ğiz. O zaman siz, iki fikri mukayese ederek hükmünüzü kolayca vermek imkânını bula- caksınız. Şimdi şurada, bugün bile şırınga- sız faal bir futbolcü ve golcü olan Bekirin resmini bir kere daha gördükten sonra aşa- ğıki satırlara geçebilirsiniz. Bu sütunlarda ayrıca izahatini biraz nin atletizm merkezi olan Istanbulda çocuklara koridorsuz koşturdular. Atlamalar o kadar fena netice verdi ki, gazetelere tebliğ etmemek için o ne ticeleri saymadılar. Umumiyetle alınan teknik dereceler bundan yir. mi sene evvel bile bizim memleket için aşağı dene- cek kadar düşük idi. Biz bu mevsimsiz ve hazırlık 8&iz derme çatma müsabakanın neden yapıldığını anlıyamamıştık, Hâdiseler inkişaf edince bu sebep te anlaşıldı. Meğer bu müsabakanm alelâcele yapılmasının se- bebi geçen ay teknik müşavirliğe yani antrenörlü- ğe tayin edilmiş olan A. Besim Mayıs başında Lon drada yapılacak olan Kral kupası finai maçmı sey- re gidebilmesine vakit bırakmak imiş, Filvaki yeni antrenör henüz bir ylik bir hizmetten sonra çok yorul uğu İçin teşkilâttan on beş gün izin ildıktan sonra evvelki gün Londraya nüteveccihen yola çıkmıştır. Yeni antrenör böylece gezmiye gi- derken ötedenberi Türk milli takı - mını temelini teşkil eden atletlerin mensup bulunduğu Türkiyenm e$ büyük atletizm klübü olan Galata - saray geçen hafta Rusyada yaptığı atletizm müsabakasında mağlüp ol - müştur. Buna munzam olarak Tür- kiyenin en büyük atletizm merkezi olan İstanbulda da on beş gündür at letizm ajanı yoktur. Besimin aylık: antrenörlüğe tayininden sonra açı - lan ajanlığa tayin edilmiş olan Gala- tasaraylı eski atlet Bay Suat Hayri çalışmıya vakti olmadığını söyliye- rek istifa etmiş ve mevsim başmda yerine de kimse tayin edilmemiştir. Gerçi herkes yerinde rahat rahat oturmakta, yürekler fenarh ve gönül ler şen bulunmaktadır. Amerikalı antrenör başımızdan $a vulmuş, yerine yakm dostumuz bir yerli antrenör de tayin olunmuştur. yine bu sütun- ; ; ; ; : ; ş bolcüleri değil, bütün sporcuları çok derin- * j Lâkin ortada mektep çocuklarının bile gözüne batacak kadar bariz bir süküt vardır, Galatasarayı bu hale getiren, evvelki cumartesi günü İstan bul atletizmini ağlatacak hale sokan #mil yani tenbellik, atalet, arkadaş kayırma ve gösteriş hastalıkları bu ana sporu adamakıllı sarmıştır. Mevsim başlarken ve üç şehir mü- sabakası namiyle Ankarada 23 ma yısta bir çarpışma hazırlanırken yeni ântrenöre Londrads kupa maçını seyretmesi için on beş gün izin ver- mek tenkit ölçülerinin de dışında kalan bir lâübaliliktir. Bu lâübaliliklerin zaten İstanbul ve Bursa müsabakalarında beğen âkibeti ileride daha ağırlaşırsa bu - Bun mesuliyetini klüplerin ve atletle- Pin Üzerine atarak aradan siyrilmak istiyenler belki her zaman olduğu gibi bu hareketlerinde de muvaffak olurum sanırlar amma Türk gençii- ğinin spor ihtiyacmı idare etmeyi üs tüne alanların yalnız kongrelerde de gil, âmme vicdanı huzurunda ve O - nun bir şubesi olan kendi nefsi ö- nünde hesap vermiye mecbur olduk larmı unutmamalıdırlar. Acaba Bük reşte yapılacak Balkan oyunlarda bu lâübaliliklerle mi Romenlerin üs tüne çıkacağız? . İHTİYARLAR NE DİYORLAR ? Mütekait Futbolcüler Gençleri Berbat Edebilirlermiş !.. Bir Ingiliz doktorunun tekaüt futbolelileri tamamen gençleştiren bir şiringa bulduğunu ve müsbet neticeler aldığmı yazmıştık. Bula - berimiz memlekette, bilhassa mütekait eski oyuncular arasında mü- him akisler yaptı. Sahalardan çekilmiş olanların ekserisi gençlik şirin- gası yapılmak şartiyle bugünkü fubolcüleri hallaç pamuğu atacakla - rını iddin ediyorlar. — Futbol uksaklıklarımızı daha canlı bir şekilde meydana çıkarabilecek olan bu mevzuu, bir anket esası yaptık. Eski futbolcülerin fikirlerini topladık. Onları yarından itibaren birer birer meşredeceğiz. Ingiliz doktorunun bulduğu şiringa dolayısiyle tekaüde çekilmiş futbolcüler arasında açtığımız bu anket şu İki sunl üzerinde toplanıyor: 1 — imkân ve iktidarınız olsaydı, gençlik şiringası yaptırıp tekrar futbole başlar mıydmız?, 3 — Şiringa ile eski halinize gelseniz, eskilerden yapılacak hir milli takım bugünkü gençlere karşı ne neticeler alabilirdi? Görülüyor ki, bu iki sualle bir taraftan eskilerin yeniler hakkında ne düşündüklerini, diğer taraftan bugünkü futbol ne derecelerde gördüklerimi anlamış olacağız. Türk futbolünün arzu edildiği kadar yükselemediğinden (şikâyet edildiği bu sıralarda anketimizin çok faydalı fikirlerin ortaya atılmasına sebep olacağı muhakkaktır Gençler ne diyecekler? — Müleknüz fubolcülerin şiringa ile gençleştikten sonra, buglinkü futbolcüleri ne hale getirebileceklerini yarından itibaren neşrine baş- Uyacağımız cevaplarla ihtiyarlar ağızlarmdan dinlemiş olacağız. Bir de gençlerin ne düşündüklerini soracağız. Eski futbolcülerin kanaatlerine karşı bügünkü futbolcülerin verecekleri cevaplar da dik- kate şayandır . Eskilerin cevaplarından sonra bugünkü (futboleülerin cevaplarını nesre başlıyacağız. İtalya, Macar Takımını Yendi Torino, 26 (A.-A.) — Pazar günü 45 bin seyirci önünde Torinoda Ital- ya milli futbol takımı ile Macar milli takımı enternasyonal kupa için karşı- aşmışlardır. tlalyan takımı maçı si. Yarn Fenerbahçeli Zeki Kızann fikirlerini, öbür gün de Galatasa - rayın meşhur eski merkez muhacimi Necip Şahinin kanaatlerini bu sütunlarda bulacaksınız fıra karşı iki sayı ile kazanmış olma. sma rağmen oynadığı Oyun ile hayal inkisarmı mucip olmuştur. HAYATTAN HİKÂYELER aylarla bayanların doldur- dukları salonumsu odaya giren meşhur şairin keyfi, yarı yerindeydi yarı değildi. Şu son ki- tabını da hiç olmazsa eskilerin şartlarile satabileceğini umuyordu. Yirmişer formalık her kitabı yüz kâğıda satıyordu. Kitapçr'ona yir. mi tane cabadan veriyordu, Bu- gün yine yirmi iki forma tutan son şürlerini götürünce kitapçı yanıp yakılmağa başladı: Şu iktisat vekâleti bizi hiç düşünmüyor. Gazetelere kilosu kırk paraya kâğıt veriyor da ki- tapçıları vız geçiyor. Ulusal kül- türümüz bu gidişle top atacak. Kâğıt fiyatları yüzde yüz elli fir- Herr EMA ATUN U UN Bona EMA ken bugün kırk dokuza zor bulu- yoruz. Ne olur bize de beş on va- gon kâğrt bıraksa da Cumhuriyet neslinin irfanma, kültürüne ucu. za hizmet etsek. Kitap basman kolaylığı şöyle dursun, imkân: bi- le kalmadı. Bari satılsa. Satılmı- yor da... Meşhur şair saat tuttu: Kitapçısı tam bir saat yirmi dakika söyleyip durmuştu. —Stop! Dedi meşhur şsir. Bü- tün bu söylediklerinden ne demek istediğini o kadar iyi anlıyorum ki istersen kısaca söyliyeyini, — Söyleyiniz bakalım. Bu seferki kitabımı eskisi gibi yüz liraya alamam. İn bakalım! Bu değil mi? — Ne yalan söyliyeyim? Budur. — Böyle olduğuna göre ne ve- receksin? —Hepsini peşin isterseniz otuz beş lira. İki taksite razi olursanız otuz yedi buçuk.. Haydi sizin ha. tırıniz için otuz sekiz... — Çık paraları! Akşama ev ki- rası vereceğim, — Buyurunuz yirmi beş lira. Obir gün de on lirasmı veririm. — Bunun adı iki taksit olmaz mı? (Olmadığını isbat İçin daha o- tuz altı dakika lâf etti.) * şte bunun için meşhur esi- | rin keyfi yarı yerindeydi, yarı değildi. Davetli olduğu çaya da bu ikisi ortası keyifle gelmişti. Gürültülü bir neşe ile karşılandı. Salonumsu odayı dolduranlar ya. renliklerine, bıraktıkları yetden başladılar. Mesele mühimdi: Bu mevsim etekler kısa olacak. Fakat ne kadar kısa? Dizlere kadar mı, dizlerden Iki karış yukarıya kadar mı? Bayan Benzigül toplantıya hâ- kim bir sesle konuşuyordu: — Uzun olsun kısa olsun, bütün iş çorap meselesindedir, Bir tuva- letin güzelliği çirkinliği ancak is- karpinle etek kenarı arasındaki mesafe İle ölçülür. Hele kısa etek moda olursa, bu ölçü bfisbütün e. hemmiyet alır, Ben çorapçıma, ç0- raplarımm rengini, biçimini şim- diden haber verdim. Aklınız varsa siz de böyle yapmız, yoksa dim — Ayı senesi mi olur? Şis çoraplar pek ince, pek enti — Öyleyse başka türlü yım: Bir çift çorap kaç gü” nır? yi ÇORAP YAZAN: i AKA GÜNDÜZ 5 dızlak kalırsmız. Keyfi yarı kaçık meşhur şair 1â- fa karıştı: — Bayan Benzigül ! Deli. Bir şey sorabilirmiyim? — Önce ben size bip şev'*-- yım. — Sorunuz. — Yeni kitabmız ne vakit çıkı. yor? — Yirmi güne kadar. — Bunu da ilkönce bana geti- receksiniz değil mi? (Dinliyenle- şairimiz ne kitap çıka- rırsa bana getirir. Geçenki kita — Ehram mı? Ehram nedir? — Ehram.. Tepesi sivri tümsek demektir. — Onu bana verdiniz mi? — Daha piyasaya çıkmazdan bir gün önce, — Hatırlamadım. Ben bir şey sormak istiyordum. Hani bir ki - tabmız vardı. Üstünde bir kuş mu, yoksa bir deve'mi ne. resimler görmüştüm. —Kırlangıçlarm dönüşü, Size onu da vermiştim. — Hatırlıyamadım. (Ötekilere) İşte böyle. Aziz şair bütün kitap- larını bana verir. Bunu da herkes. ten önce ben isterim. — Bu sefer mümkün olmıya - cak sanırım. — Ben en sonra mı kalacağım?. — Zannetmem. Ma fua darılırım. eşbur şairin yerinde olan M yarı keyfinin, yarısı da ye- rini kaybetmişti. Bayan Benzigül uzun zincirli. pırlanta “küpelerini sallıyarak, ince telli incili bilezik - lerini şıkırdatarak ısrar edince, ya rısnm yarısı kalan keyfini de kay. beden şair, güzel kadınm güzel ve bol makyajlı yüzüne dik dik bakarak; — Beklediğiniz cevabı alabilme- niz için soracaklarıma cevap ver- meniz lâzımdır. — Hepsine cevap vereceğim. — Çoraplarınızı kaça alıyorsu « nuz? — Evde ayrı, sokakta ayrı ço - rap giymem. Çiftini iki yüz yirmi beye alırım. — Bir senede kaç çift çorap alır- siniz? — Nasıl bir senede? — On iki ayda, —En çok, en çok dört SÖ — Nasıl olur Bayanım? Bunun böyle olduğunu öte, yanlar da tasdik ettiler. Şa” saplamağa başladı: — Bir senede kaç tane dört ld var? Saçları yoluk gibi, hanbur mış, fekrüddemli bir Bay cevap verdi: il i- i biye aza ligin DE — 90 tane 225 kuruş ne GÖ — İki yüz iki buçuk Ur. Meşhur şair Bayan B dönerek: — Şimdi, dedi. Kitap işiİ rar Sorunuz. — Bu son eserinizi de ü£ bana mı getireceksiniz? — Hayir! — Kime öyleyse? — Hiç kimseye! 2 Ar Sani öariktmni var BEİ sunuz? 1” o — Hiç bir zaman, : Öyleyse neye vermiy! Çünkü eserlerimin yese görmesini artık istemiyoruf” yi! — Hakaret mi? Ne müna$ airin kaçan bütün seyi, ş rine şimdi bütün vi çinlik gelmişti. Dişlerinin , dan çıkan ince gıcırtılı bi” cevap verdi: # — Ne münasebet mi? 09 kiz eser çıkardım. En Pİ nın tanesi yetmiş beş kuru sekizini de benden bedava #İZ Okumadmız. Unuttunuz. Av nı bile hatırlamıyorsunuz ya” y yalnız çürük, tapon çorapli çin senede | ikiyüz iki bus peşin veriyorsunuz. Ayıp defi Bayan Hanımefendi Haz“ 4 Senede bir defa da yetmiş vi ruş verip peşine bir kitap Bayan Benzigül fırladı — Bir kadına karşı bu sÖY era ' — Durunuz! Mevzuu seti | miye, İşi muaşeret usulleri? meğe çalışmay Mevsi” gayet açık ve basittir. Sene niz çorabı için iki yüz İKİ yi lira sarfeden bir Bayanım 7 4 beş kuruşluk bir kitap için “ef ciliğe kalkışması bizzat ken dine hakarettir. Sizi kendi “e nize hakaret etmekten ug için artık kitap vermiyec Pek nazik şair, çelikten BÜ monklüs gibi tabanlarmı tek yere vurarak çıkip gitti » niz?

Bu sayıdan diğer sayfalar: