17 Ocak 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

17 Ocak 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mahkemelerde Esmerim Şarkısı Yüzünden Hapse Mahküm Oldu İ gece Galatada, yine bir şar kı yüzünden bir hâdise çıkmıştır. Kadri ve Aziz isimli İki kafadar ev- eri bir meyhanede bir n sonra zilzurna bir hal de Galatada Mehmedin kahvesine ge- lip oturmuşlardır. Çok den içki tesirini göster- miye başlamış ve Kadri, şarkısını isterim) diye bağırmıya baş (esmerim, | lamıştır. Bir kenarda çalan gramofo-| na bu şarkının plâğının konması için yapılan bu sırara karşılık, bu plâğın mevcut olmadığını söylemişler ve bu m Kadri ile Miri Na Kahmecinin arasında 680 Lirayı Mahzene Saklamışlar Yeşildirekteki Hürriyet otelinde 0- turan manifaturacı Hamiş Coşar, ev- velki gün yastığının altında 60 lira- sını unutup gitmiş ve tekrar geldiği zaman parayı bıraktığı yerde bulamı- yarak zabıtaya müracaat etmiştir. Otelin müstahdemlerinden Melek AL tınbayrakla kocası Recepten şüphe e dilmiş ve bunların parayı alarak ote- lin mahzenine sakladıkları anlaşılmış ve para oradan çıkarılmışlır. Iki suç- lu mahkemeye verilmiştir. Kayn keleş Kafasını yarmış Unkapanı Tekirdağı iskelesinde 9 nümarada oturan Ali oğlu Ahmet, ay ni yerde oturan Mehmet Nuri ile kav gay tutuşmuş ve eline geçirdiği bir odun'a Mehmet Nurinin kafası yar mıştır. Hâdise meşhut suçlar müdde- jumumiliğine int'kal etmiş ve dün ilk sorguları yapılmıştır. Tahkikat bitin ce mahkemeye verileceklerdir. ——a Havzada Yeni Havza, (TAN) — Tstiklği Mkoku- Iu, yeni yapılmakta olan bina bitince oraya taşmacaktır. Yeni binada orta okul açılacağı hakkındaki haberlerin gürültü çıkmıştır. Kahveci, polis ça- gırmış ve kahveye gelen polis memu- ru, Kadri ile arkadaştı Azizi karakola davet etmiş, karakola gitmek istemi- yen Kadri, polise de, (sen kim olu- yorsun, ben seni tanımam) yollu söz- ler sarfına başlamıştır. Dün meşhut cürümlere bakan as. liye birinci ceza mahkemesinde hâdi- senin davası görülmüş ve neticede Kadrinin suçu sabit görülerek bir ay iki gün hapis ve 30 lira para cezasi- na mahküm edilmis ve Azizin bir su- çu görülmiyerek beraatine karar ve- Öz Çocuğunu /Dilenciliğe Teşvik Etmiş Bir adam, kendi çocuğunu dilenei- liğe teşvik etmek suçuyla yakalana- rak mahkemeye verilmiştir. Suçlu, Süleyman oğlu Mehmet isminde bir adamdır, Bunun on beş Yaşlarında Mustafa adında bir oğlu vardır. Idd'aya göre, Mehmet, birkaç za- mandanberi çocuğuna dilencilik yap- trıyor, akşam üzeri çocuğunun topla dığı paraları kendi alıyormuş. Dilen- cilik bir suç olduğuna göre, böyle bir suça teşvik te bir cürümdür. Zabıta bu iddin ile Mehmedi yakalamış, tah- klkat yapmış ve suçun işlendiğine ka naat getirerek Mehmedi rsâhkemeye vermiştir. —— vo 125 Kuruşunu Dolandırmış Hasköyde Avram kızı Marina, poli- se müracaatla Ali kızı Emine Meh- met Alinin 125 kuruşunu dolandırdı- ğını iddia etmiştir. Tahkikat yapıl maktadır. Mektep Binası asılsız olduğu anlaşılmıştır. Yukarıki resimde, inşaat: bitmek Üzere olan ye ni binayı görüyoruz. TAN Adana, Hırçın suların kıyısında uzanmış bir Çukurova kasabası vardır ki, ovaları. Ceyhan, cak kadar ehemmiyetli bir istihsal bölgesidir. Iki yıl evvel genç bir belediye re. isinin Ceyhana gelişi kasabanm is. Ikbali için İlk temel taşı olmuştur, ünkü Ceyhan, dünkü an değildir. Bu birdenbire de. me, azla çok yapman; iş bilirliği nin canlı bir örneğidir. Ceyhanda ziraat ii hemmiyet, imar vadisinde de şimdi. ye kadar esirgenmemiş olsaydı, Cey han sularının kıyısında bugünkü ge. İişen kasaba yerine mamür bir şehir yükse'irdi. Ceyhanın elli yılı geçmiyen yakın bir kuruluş tarihi vardır. Fakat bu kısa zaman içinde, kasaba çok bü - yük sahayı kaplamıştır. Geniş bâhçeli tek tek evler, bir vilâ. ası kâdar koca bir genişliğe serpilmiştir. Yetmiş, seksen bin lira. bk geliri olmasına rağmenCeyhan ent ere bal şirine İm asel; bağlıyan ça. , Ve iki yanımda dizili çitör- meler kalkmış, şimdi yolun iki kıyı. sında ki , Zarif yapılar yükselmiş- tir. Asıl değişiklik, yolun sonuna doğ ru, şehre girerken başlıyor. Köy yolunu andıran çarşı caddesi, şimdi, eski pastoral dekorundan ta. mamile sıyrılmıştır. Sağlı sollu be - ton tretuvarlar ve bilhassa büyük bir | ihtimamla yetiştirilen genç ağaçlar, bu güzel esddeyi süslüyor. Ceyhan çarşısında artık köhne dükkânlar, lo. kantalar kalmamıştır. Bunlarn yeri. ne küçük, fakat temiz şık ticaretha. bir Elektrik İşi de Hallediliyor Ceyhan Çukurovanın En Modern Kazası Oldu Ceyham çarşısında yeni inşaat (Tan muhabirinden) —| İde şirin kanabann zaruri ve tabii ih. Yeni mezbaha ve belediye bahçesi tyaçlarını hakkile karşıhyacak de. na altın serpen suyun ismini taşır: | eecede mütekâmül ve güzeldir. Ceyhanlıların ön plândaki ghtiyacı Burası, dünyada eşi bulunamıya - | olan yol meselesi de bugün kasaba halkını memnun edecek derecede hal İledilmiş bulunuyor. Şehrin yolları, | —— Ceyhanlıları çamurdan kurtaracak ka dar muntazamdır. Belediyenin imar projesi ve tasav vurları, Ceyhanı, bütün mânasile ör. nek ve en güzel bir şehir hüviyetine sokabilecek kadar geniş ve isabetli- dir. Önümüzdeki ilkbaharda, güzel - | Geyhanım elektriğe kavuşması da ar. tık imkân dahiline girmiş olacaktır. e — e — NAZİLLİD Köy Kuyuları Bakımsız Halde Nazilli, (TAN) — Buraya yakm olan Hamzallı köyünün akar suyu ve çeşmesi yoktur. Köyün içinde ve et- rafında, taş örme ve geniş on beş ka dar kuyu vardır. olduğu gibi, evkaf idaresinin elinde bulunuyor. Kuyulara bakılmak üzere vakfedilmiş olan tarla, bahçe ve ağaç ların varidatı da evkaf idaresinin e- lindedir, Buna rağmen kuyulara ba- kılmıyor, Iple kalın bir direğe bağ- lanmış ağaç kovalarla su çekilmekte, köy hayvanları da bu şekilde çekile- rek oralardaki taş yalağı dökülen su- larla sulanmaktadır. Kuyuların ağızları açıktır.. Btraf. larında korkuluk ta yoktur. Bundaki mahzurlar meydanda olduğu gibi köy kanunu da kuyu ağızlarma bir metre yüksekliğinde kâgir bilezik yapılma- smı âmirdir, Evkaf idaresinin bu ci- neler, gazinolar kurulmuştur. hetleri temin etmesi isteniyor, heyecanlarını... Dahi ve sihirkâr yıldız CHARLES BOYER ISPANYOL ÇİÇEKLERİ Zevkli, şarkılı, rakıslı Ispanyolca Operet Madrit Operası artistleri Prima donsa RAGUEL RODRIGO, Tenor: KOKERTO REY a BİR SAADET GECESİ “En güzel... En cazip... ve baş döndürücü aşk romanında gözleriniz önünde canlandıracaklardır. mmm» Yerlerinizi evvelden aldırınız. Telefon: 41341 “messi 17.1-908 Bu akşam SAKARYA Sinemasında BÜYÜK BİR AŞKIN bütün kuvvetini... Bütün ihtiras ve Ona lâyık sahne arkadaşı JEAN ARTHUR Meşhur Fransız keman üstadı İJAÇUES THİBAUD BİRİCİK KEMAN RESİTALİNİ 19 Ikineikânun Çarşamba akşamı SARAY Sinemasında verilecektir. Simdilen satılmıya basılıyan biletler, o aksam tek bos ver kalmıya, ğını göstermektedi, TURK Sinemasında 2 güzel film birden MILTON GENÇ KIZLAR MEKTEBİNDE Fevkalâde neşeli, gülünçlü Fran- sızca komedi Françoise Rosay, Pierre Larguey, MAARİFTE : Halk İçin Ucuz Kitaplar Basılacak Halkın ve talebenin okumaları £- çin Maarif Vekâleti kitaplar çıkara- naktır. Bu işle meşgul olmak üzere İ Maarif Vekâletinde bir komisyon teş kil edilmiştir. Komisyon neşredilmiş eserlerden halkın ve talebenin oku- malsrında faydalanacağı kitapları se çecek, yeniden basılacak kitapların listelerini tanzim edecektir. Vekâlet, komisyonun istediği kitap ları muhtelfi muharrirlere yazdıra- caktır. Bu arada tercüme eserlere de yer verilmiştir. Bilhassa klâsik eser- lerden tercümeler yapılacaktır. Kitap lar Maarif Vekâleti tarafından halk ve mektep kütüpanelerine meccanen tevzi edilecektir. Türkiyede Gençlik Meselesi Lütü Erişçinin bu isimde bir kitabı çek mıştır, Kitapta, gençlik meselesi hakkında ,alikaya değer bahisler vardır, Tavsiye ederiz, TURK İNKILAP TARIHI VE BUYUK HARMTEN SONRA AVRUPA — Beşik- taş lisesi tarih meallimi Samih Nafiz Tan- $u tarafından yazılmıştır, Bilhassn gençle- rin mutlaka okumaları lâzemdır, ORTA YAYLA — Memleketimisin e- konomik ve sosyal varlıklarını halka ta- nıtmak maksadile ulusal ekonomi ve ar- lerin üçüncüsüdür, Şevket Süreyya Ayde- mir tarafndan yazılmıştır, RADYO — Amatörler için yazılmıştır; Meşhur klâsik beştekârlar musiki ansiklo pedisini, ahizeler ve bütün istasyonlar hak kında malâmatı havidir; rma kurumu tarafmdan neşredilen eser | © VEFAT MEN EZ e 'Tütüt füecar ve komisyoncuların” dan Yusuf Ziya Kartal düçar olduğu Tac ermiş. “Celzr Yani Yiğoni ikindi vakti Feriköy camiinde “eds edildikten sonra Feriköy kabrista * nma defnedilecektir. kli gel li Istanbul Beleğiyesi Şehir Tiyatrosf KOMEDİ KISMI Sast 20,30 da, iz SATILIK KIRALIK Komedi 3 MN m YA, ERTUĞRUL a ERTUĞRUL SADİ | TEK TIYATROSÜ Bu gece Kadıköy - Süreyysi SUT KARDEŞLER —Zartı aldı. Bir göz attı. Uzun kirpiklerinin arasında yaşlar kabarmıştı Yüzünü elleriyle kapayıp: — Anneciğim,, Anneciğim., Diye hıçkırarak odaşı- Ba kaçtı. Bubası Nalâna güzel bir mezar yaptırmıştı. Nalâ- Dın mezarında ağladım. Köşke döndliğim zaman bitkindim. Öğle yemeği yemeden odama kapandım. Veakşama kadar hiç meydana çıkmadım. Ben hâlâ süvari mülâzimi Kenan değilim!.. Kosko- ea bir binbaşı, bir tabur kumandanıyım. Ah'neolur- du biraz da, mesut olsaydım!. Istanbulda bir buçuk ay kadar kaldıktan sonra tayin olunacağım herhangi bir kıtaya hareket edeceğim, Yine ayrılık!,, Amma ne den? Kimden?.. Istanbula sık sık indiğim için köşkte pek az kalı. yordum. Yalnız sabahları, Nalânm mezarını ziyaret etmeyi ihmal etmiyordum. Yine bir sabah, mezarlığa gitmek için evden çık- tm. Fakat birkaç adım yürüdükten sonra, mendij al mayı unuttuğumu hatırlıyarak geri döndüm, Handan balkonda idi, Parmaklığa dayanmiş bahçeye bakar- ken beni görünce seslendi: g— Birşey mi unuttunuz ağabey? — Evet!.. Mendil! — Siz yukarı çıkmaymız.. Ben buradan atayım... İçeri girerek balkon kapısını çekti. Birkaç saniye orada bekledim. Birdenbire hatırıma birşey gelmiş- ti. Köşke gi tam yirmi sekiz gün olduğu halde bir sabah bile ona; annesinin mezarma gitmek için, be- nimle gelmesini teklif etmemiştim. Bu teklifi belki de hergün beklediğini düşlindüm, Ve hemen koşarak köşke girdim. Onunla sofada karşılaşmıştık, Hayretle: — Niçin geldiniz? dedi, Mendilinizi atacaktım... Gülerek mendili aldım: — Sana birşey söyliyeceğim... — Bana bir şey mi söyliyeceksiniz? — Evet Handan!.. Bugün benimle annenin mezarı- ni ziyürete gelmek ister misin? — isterim... — Öyleyse hazırlan!.. Seni bekliyorum... Beş dakika sonra, !pekl,, zarif bir siyah çarşaf gi- yinmiş yanıma geldi. Yola koyulduk. Mezarlığa gelinciye kadar bir keli- me konuşmadık. ği — Mezarın yanına Handan diz çöktü; dun etmiye başladı. Ben de onu taklit ediyordum. Fakat koca- man bir erkek olduğum ve şu çocuktan utandığım için yanaklarımdan sızan yaşları göstermemiye çalı- garak başımı yan tarafa çevirmekte İdim, Handan * kendisinden çekindiğimi anladı, — Ağlaymız, dedi, Ben sizi ayıplıyacak değilim... Kekeliyerek; — Bu gözyaşı dökmek hastalığı bende ezelden vardır, dedim, Yoksa bu mezarın başında hergün böy le saatlerce ağladığımı zannetme! Yüzüme bir tuhaf baktı: — Ağlasanız ne çıkar?.. — Hiç! Ona herkes acıdı ve ağladı. — Fakat herkesin döktüğü gözyaşları, sizin bir ge- cede döktülkleriniz kadar değildir. Ne demek istediğini anlamak İçin gözlerinin içine baktım. Kirpiklerini indirmeden; — Annemi çok sever miydiniz?.. Diye sordu: Bu Sualin saf veya bulanık olduğunu anlamak, ona göre cevap vermek güçtü. Tereddütlü gaşkın durur- ken o yine devam etti, — Niçin bildiğim bir geyi benden gizlemek istiyor. « sunuz?.. Bu zeki ve cüretli yeşil gözler kafamı darmadağın etmişti, Ellerini tuttum: — Söyle bana Handan; bunu kimden duydun?. Gözlerini uzaklara çevirdi. Islak kirpiklerini kır pıştırarak; — Öğrenmek istiyor musunuz? dive sordu. — Evet.. — Bunu bana kimse söylemedi. — O halde?.. — Annemi bir kere bahçe kapısmm yanmda öp- müştünüz.. Bu çocukça bir itiraftı. Hayalimi birdenbire ger'le- re, eski bir maziye çevirdim. Handan derin bir düşünceye daldığımı görerek sü- suyor, vereceğim cevabı sabırsızlıkla bekliyordu. Birdenbire dedim ki: — Anneni öpmem, ona mutlaka âşık olduğumu göstermez ki.. Bu kardeşçe bir ayrılık pusesiydi... — Bunu bana böyle kabul ettiremezsiniz Ağabey... O zaman bu ayrılık sahnesini görerek kafamda sak- lamiştım, Bugün mânasmı anlıyorum... — Evet Siz anneme, annem de size âşıktı... — Peki amma bunu nasıl tahmin ediyorsun?. — Biribirinize bakışlarınız, muameleniz, gözyaş'as rmız.. Ben çocuk olduğum için ehemmiyet vermezdi niz... Fakat çocuklar herşeyi daha iyi görür ve anlar« lar... Başım bir yangın yerine dönmüş; işe yarar bir ke“ lime, lüzumlu bir cümle bulamıyorum, hepsi kül ok muş. Handan avuçlarımın içinde duran ellerini, o zama“ na kadar ilk defa hatırlamış gibi, birdenbire çekerek ayağa kalktı; — Artık dönelim, dedi, Yaralarım bu kadar deşildikten sonra mevzuu d& ğiştirmek hoşuma gitmediği için: — Dönelim, dedim; fakat seninle sonra korust caklarım var... Bu sözüm onu memnun etti, Yavaş yavaş dönmiye başladık, Handanla leylâklarm altındaki - geniş koltaklars yaslanmıştık. Hava serindi amma güneşiiydi.. O ya kast kapalı mavi bir esvap giyinmiş, omuzlarına ka" Mın bir atkı almıştı. Saçlarının rengi, çehresi, oturuşu ne kadar, ne ka- dar Nalâna benziyordu. Uzun bir sessizlikten sonra titriyen bir sesle «620 büşlayıp, ona anasiyle olan mecerâmızı anlattım. Beni dinlerken, bazan gözleri sulanıyor, bir damla yaş solgun yanaklarından süzülerek çenesini? altıma siniyor, bazan da mendilinin ucunu X dalgın yüzüme bakıyordu. Sözümü bitirdiğim zaman, hâlâ cebimde sakladı” ğım Nalânm kâğıtları çıkararak ona uzatım: — Bunları oku Handan! (Arkası Var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: