20 Haziran 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

20 Haziran 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

IT AN Gündelik Gazete TAN'ın hedefi: Haberde, fikirde, har- şeyde temiz, dürüst, samimi olmak, karlin © gazetesi Oolmiya çalışmaktır. ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 40 Er, xw Er, 70 Er, 1500 Kr, 480 Kr, SAY s0 Kr, M0 Kr, İAy 300 Er, Milletlerarası posta ittihadına dahiloi- mıyan memleketler için 30, 16, 9, 3,5 ira dir. Abone bedeli peşindir: Adres değiş- tirmek 25 kuruştur. Cevap için mekirp lara 10 kuruşluk pul ilâve lizımdır. GÜNÜN MESELELERİ | Sabiha Gökçen Şarkın da, Garbın da eski efsane- leri Melek adını verdikleri hayali birer kanat takar, onla! den yeryüzüne uçuşla. rını tasavvur ederdi. Yeryüzünde yaşıyan iki hakiki in- sanın kollarına balmumundan birer kanat yapıştırarak onları Girid ada- sından uçuran en büyük hava efsa- nesi de o kanatlardan ikisini güneş hararetile eritir ve şu mısrala biter; “Adriyatiğe iki kanat düşt Türk vatanında Şark, yerini Gar- ba, hurafe, yerini realiteye ve miis- bet ilme bıraktıktan sonr: idi ki, biz ne kanatlı Melekleri tasav- vur edecek, ne de rihinlerimizde ef- sanelere yer verecektik. Fakat ma- dem ki üzerimizi kaplıyan sonsuz bir mavi gök vardı ve ülkelere de hikim olmak için içimiz- de hir hız duyuyordi hava efsanesi değil; hava destanları yaratmak lâzım gelirdi. Biz, hayali kanatlar kuruntusu ile oyalanacak imillet değildik ve onun 1 Sene 6Ar zilesini vermişizdi Atatürk kızı kahraman Sabiha rm yazıldığı sıra büyük Balkan turunun de yarısını tamamlamıştır; dost ve müttefik memleketler ara- sında barışın ve dostluğun hayali de. Zil, maddi bir meleği gibi uçuyor. Onun bu başarısını sade benzinin İtak kudretinde, molörün. niston» larında, kanatlarının ve pervanesi- nin sağlamlığında aramayınız. Ona engin denizleri aşmak, yük- sek dağlar üstünden ve bulutlar a: sından uçmak kudretini veren, eşsiz | Atasından aldığı ilhamdır. Bugün büyüyen, bundan sonra doğup büyüyecek olan inkılâp ço- cukları, pek genç bir Türk kızının bu başarısını alınları havada ve başları yüksekte hatırlıyacaklardır. Atinaya bir demet taze Türk çiçe- Ki götüren Sabiha Gökçen'in yarat- tığı şliri, hangi şair tanzir edebi- lir? — Nurettin ARTAM KIZILCAHAMAMDA; Şehrin İçinde Yeni Park Yaptırıldı Kızılcahamam, (TAN) — Bu sene- ki şiddetli yağmurlardan bozulan bir kisim yolların ve dahili şoselerin ta- Mirine başlanılmıştır. Kaymakam Vasıf Kolçak, hemen| Rünleri Ankaradan bir çok halk| Hükümet dairesinin önüne park Yapılmakta ve ağaçlar dikilmektedir. Burada bir havuz da yapılmaktadır. Mesireye ve Hamama Gelenler Çoğaldı Kizilcahamam, (TAN) — Pazar #üzar güniri Arikaradan bir çok halk ecnebiler Soğuksu mesirlerire #elmekte, çamlıklar içinde temiz ha- almaktadırlar, Bu mesireler ara- Mhda muntazam şose yaptırılmıştır... Hem yıkılmak tehlikesi arzeden, de gayri sıhhi bir vaziyette bu- Hunan, Kızılcahamamlardan İstifade 3- İspanya, bütün tarihinde sayısız kanlı boğuşmalara ve harplere sahne olmuş bir ülkedir. Fakat bu seferki kadar kanlı ve korkunç bir kardeş muharebesine asla şahit olmamıştır. Bu kanlı boğuşmadan sonra hangi taraf galip çıkarsa çıksın, ortada sadece bir harabe ve sefalet yığınından ibaret bir memleket kalacaktır. Yirminci Asrın Yüz Karası pg Milâdın beşinci asrın- da Visigotların idaresindeki Ispanyada görülen Kargaşalık Akdenizin obu (en güzel mem- leketinde (oObir an Oodinmiş değildi. Kral “Rodrigue'in fe- na İdaresi İslâm imparatorluğu- nu daha sekizinci asrın başında İs- panyaya getirmişti. O zaman da Septe (Gibraltar) muhafızı Kont Ju- lianus Afrikadaki Emevi valişini Kraldan gördüğü fena muamele ü- zerine davet etmiş ve kaleyi teslim eylemişti. İslim İmparatorluğu bu rada sekiz asır yaşadı. Fakat her gün bir kiyanete, bir alçaklığa ma- yuz kaldı Pireneleri aşarak Puvatye (Poitiers) önüne kadar giden İslâm orduları Charles Martel elinden yedikleri darbe ile değil, hakikatte kendi hatalarının ve ihtiraslarının kurbanı olarak Pirenelerin örtası- na püskürtülmüşlerdi. ndülüs İslâm devletini Pire- neler ve Atlas denizi sa- hillerine yerleşen Hıristiyan dev- letler kemirerek — mahvetmişlerdi. İslâm devletinin bilhassa on birin- ci asırdan İtibaren İspanyadaki manzarası umumi bir anarşiden başka birşey değildi Valilerin biri- birlerile boğuştuğu, Prenslerin baba larile, amcaların yeğenlerile savaş- tığı bir devletin neticesi elbette fe- ci olacaktı. 1031 den sonra parçala nan ve ortadan tamamen kalktığı tarih olan 1492 ye kadar yaşayan son islâm devleti (Beni Ahmer) in hükümdarı da Grenada'yı alevler, dumanlar içinde birakarak açmış tı. On beşinci asrın bu son sene- ve mutaassıp halkın ra ve Yahudilere karşı la doludur. Şehirler yanıyor, köy- ler tutuşturuluyor, mabetlere in- sanlar doldurularak boğazlanıyor- du. Bidayette İspanyaya huzur, sü- kün getiren, adelet ve uhuvvet tel kin eden İslâm medeniyeti, burs- dan bir anarşist gibi kovulmuş, ye rine tam bir barbar idaresi kurul- muştu. Katolik Ferdinand ile Kra- Miçe İsabella'nın bu iftihara değer! vahşeti eğer (1) vahşeti Akdeniz- le Türk denizcileri ve bilhassa Bar- baros Hayrettin olmasaydı müt- İ biş bir insan imhası şeklinde bite- cekti, 16 ncı asırda İspanyanın ba- Şında manasız bir gururun sembolü olarak görülen İkinet Fi- lip te nâmağlüp Amadasiyle, İngiliz Kraliçesi Elizabetin zamanında kor kunç bir sukutu hayale sütüklen- miş ve İspanyanın keşfiyatla elde GÖN ISPANYA - YAZAN: Samih b Nafiz Tansu İspanya harbinin zavallı kurbanları ettiği parlak mevkiini denizlerin di bine kolaylıkla göndermişti. 17 in- ci asır İspanyası ise reformasyo- na rağmen hâlâ klise istihdadum. dan, Engizisyon denilen ve ilkbx ce İspanyada tatbik edilen k: nç bir Terreur vasıtasından kurtula- mamıştı. 18 inci asır İspanyası da onun yüzünden doğan - İspanya ve raseti - harplerile Avrupanın bir çok devletlerini biribirine kapıştır. mıştı. Bir asrın sonunda komşu Pransanın ortaya attığı ihtilâl fikir leri buraya hemen hiç bir tesir ic- ra etmemiş gibiydi. Napolyon Bo- napari ise baba ile oğul arasındaki Saltanat mücadelesini Fransaya hâs bir menfaat siyasetile halletmili zaman da İspanyanın başınd harlel bir müdahaleyi istemişlerdi. Hele Napolyonu kovmak için İs- panyolların İngilizlere memleketle rini açmaları ve İspanya duhilinde İngiliz - Fransız harplerinin acı tahribatına, sırf iktidar mevki katlanmaları, burada yaşıyan £ sanların vatanperverliğinden şüp- he ettircek bir misaldir. Napolyon Ü-L-.1-Ş dan sonra Metterich sisteminin tatbikatı için Krallarına itaati tel kin vazifesile buraya gelen Fran- siz odunu, dağlerin yakaladıkları insanları tahtalar arasında destere le vücutlara bal sürerek a- riları üşürüp hasımlarını öldüren, hasmımn kemiklerini kıran, gözle- rin! oyan eşkiyalarla, kalabal:klı Ja karşılaşınca nefret ederek bura- dan çekilip gitmişlerdi. 19 neu asır da İspanya meselesi Fransiz - Al- man (1870) harbine sebep olmuş, bu yüzden Fransa istilâka uğramıştı. Velhasıl tarihten çıkan mâna, İs- panya her asırda Avrupanın huzur ve sükünetini bozan bir âmil ol- muş, Akdeniz kapılarına hâkim ol- mak, mahsulleri bol, madenleri zengin ve her tarafı güzel olan bu memleketi ele geçirmek ihtirası, Avrupanın büyük devletlerini biri- birlerine düşürmüştür, D aha evvel sola olan temayül lerinden dolayı Krallarını devirmiş olan İşçi Partisile, Kralı. ğı yeniden fade etmek istiyen ordu LERİ Yaratıcı Kabiliyetinizi Arttırmak İçin B azı insanlar artist veya dâhi olarak doğarlar, bazıları sonradan dâhi olurlar. Doğusta her insan birçok kabiliyetlerle doğar, Sonra bazılarında bu kabiliyetler inkişaf imkânını bulur. Açılır. bü. Yür ve genişler, Bazılarında dumu- ra uğrar. Çünkü bunlar o kabiliyet lerin inkişafı için lâzım olan gıda» yı vermezler. Siz kendinizin doğuştan yaratıcı ve artist olmadığınızı mi zannediyor de fevs feve hasta gelmiye baş- iştir. Teftiş Bitti Kizilcahamam, (TAN) — Mülkiye aç eşlerinden Memduh İçöz, bir yg > aydanberi kaymakamlık, husu İl need, nüfus ve belediye dai- te nde yaptığı teftişleri bitirmiş- ia üsüst muhasebe memuru Dayı. Ya,, 8 nüfus memuru Rasimin şa Rayı, akdi görüldükleri haber alın. Pr, sunuz?. Yapmak istediğiniz bazı şeyler olduğu halde aezinizi yol ü- zerine koyarak ilerilemekten ken- dinizi alıyor musunuz? O halde ken diniz hakkında hüküm vermekte a- cele elmeyiniz. Müsande ediniz bir defa vaziyeti tetkik edelim. İhtimal ki siz meşhur Rafael ka dar kuvvetli resim yapamazsınız, Fakat bir gün herhangi bir yerde Rafaelden daha iyi resim yapan bir adamın çıkmıyacağını iddia edeme- yiz. Bu adam belki de siz değil: niz. Fakat sizin de elbette bazı s. halarda yaratıcıs kabiliyetiniz ol- mak lâzımdır. Bu kabiliyeti hul- mak ve ona inkişaf imkânların ver mek lâzımdır. İnsan hususi bir istidat ve kabili- yet hissettiği şeyleri yapmaktan ayrı bir zevk alır. Başka işleri yap maktan yorulduğu halde bu i: mak onun için ayrı bir zevkti zevk aldığımız işlerde ekseri; #6 kâr gotirmiyen, kazanç temin et miyen, hattâ para ile alâkası olmı- yan küçük işlerdir. Meselâ edipsi- niz, fakat evinizde bahçe ile meş- gul olmaktan zevk alırsınız. Bir mü hendissiniz, fakat en büyük zevki. niz şiir yazmaktır. “Tabiatin bizi sevkettiği bu yolda bizim için ya- yatıcı kabiliyetimizi inkisaf ettir. mek imkânı vardır. Dimağımızdaki ham maddeler. den yapılmış olmıyan hiç bir haya- li tasavvur etmemize İmkân yok. tur. Meselâ bilmediğiniz unsurlar. dan mürekkep bir cisim hayal et. meğe çalışınız. Altı ayaklı bir fil, yahut kulaksız bir insan hayal ede bilirsiniz. Çünkü yaptığınız şey fil, ayak, kulak vesalre unsurlarını bir Teştirmekten ibarettir. Yaratıcı isin kıymeti şundadır, ki bu unsurları muhtelif şekillerde birleştirmenin yollarını aramamıza yarar. Diğer şeyler icat etmemizi temin eder, Hafta sonlarında sıkılıyor musu- nuz? Boş zamanlarınızda ne yapacağı" mizs bilmiyor musunuz? Yalnız kalmaktan sıkılır mısı- nız? İşinizi sevmez misiniz? Kendi kendinize oynamaktan zevk alır mısınız! O halde sizin için en iyi eğlence, boş zamanlarınızda zevk aldığınız işle meşgul olmaktır. PSİKOLOG mensupları arasından görülen bir Komünist - Faşist mücadelesi şek- lindeki intihabat işleri 1936 danbe ri İspanyanın başındaki bugünkü kanlı macerayı doğurmuştur. Sos- yalist hükümeti tarafından tekaü- de sevkedilrek Kanarya adalarına sürülen General Franko taraftarla- rı sayesinde menfasından Fasa geç miş, her tarafta Sosyalistlere kar- şı gösterilen mukamemetten istifade ederek buranın saf insanlarını istik Jâl ümidiyle harekete ve isyana sev ketmiştir. Asi kuvvetlerile Cenup- tan işe başlıyan, Sevili, Salamankı, Burgosu bir hamlede ele geçiren Franko, Sosyalist Madrid hüküme- tile başa çıkamıyacağını anlayınca hariel müdahaleyi talep etmiş, Fa- şist İtalyadan ve Nazist Almanya- dan bu sergüzeşte para ile gönüllü ve bazı imtiyazlar karşılığı cepha- ne, top, tüfek elde etmiştir. Fran- konun müvazeneyi bozan bu hare- keti, Madrid hükümetini de ayni yola sevke mecbur etrwiş, o da Sov yetlerden, Fransadan, İngiltereden hattâ Birleşik Amerikadan yardım görmüştür. İki tarafı biraz da iktı- sadi ve siyasi menfaatleri yüzün- den harbe teşvik ve tahrik eden büyük devletler, İspanyayı müstak 'bel harplerin bir manevra sahası ha line sokmuşlar ve burada yeni si- lâhlarını ve harp sistemlerini de- nemeye kalkışmışlardır. 1937 ye girildiği zaman İspanya harpleri korkunç bir mücadele manzarası almış, Alman bombalarını Fransız tankları, İtalyan güllelerine Sov- yet tayyareleri cevap vermiştir. Şe hirler yıkılıyor, yanıyor, tahrip e- diliyor, vatandaşlar biribirini bo- Bazlâmakta dünyanın en geri cemi yetlerinin düşünemediği vahşet şe- killerinde devam ediyordu. B ir an geldi ki, İspanya ma- cerası Avrupa için ikinel bir büyük harp sebebi olarak şekil aldı. Hüdise başlar başlamaz Fran- sız Başvekili Blum, ademi müdaha- le fikrini ortaya atarak, büyük dev letler arasındaki mücadeleyi, Is- panya sınırları arasında boğmaya çalışmıştı. Bugünkü Avrupanın böyle bir harbe hazır olmayışı an- cak bu felâketin her tarafa sira- yetine mâni olmuştur. 1938 e gir- diğimiz zaman (1,200,000) insan öl- müş olmasına ve İspanyanın yarısı tamamen yıkılmış bulunmasına rağ men Demokrasiler ile Sosyalistle- Tİn ittifakına karşı Faşist ve Nszi rejimlerinin İspanya işlerinde Fran koyu behemahal muvaffakıyete e- riştirmek inadı devam etmektedir. Bu bir haysiyet meselesi telâkki e- dilmiş ve iki tarafı körükleyen, za vallı İspanyanın çocuk ve kadın- lardan mürekkep kalabalığını imha ya devam etmiştir. Madridin şaya nı hayret müdafaası bu işin kolay bitmiyeceğini göstermiştir. Bu kan lı boğuşmadan sonra kim galip çı- karsa çıksın, ortada görülecek tek hakikat, ecnebilerin teşviki ile ve onların menfaatleri için onların yar dımları bahasına elde edilen bir memleket, bir harabeden, idare e- dilecek bir milletle scınacak bir sefalet yığınından başka birşey de gildir. Hangi rejim olursa olsun bir memlekete yaptığı yardımların ar- kasında kendi siyasi nüfuzunu $0- kacaktır. O halde, yabancı bayrak altında istiklâl fikri, nasıl yaşar ve nasil yaşıyacaktır?. ——— BARTINDA : Evleneceklere Kolaylık Bartın, (TAN) — Halkevi, bilü- mum fakirlerin evlenme kâğıtlarını parasız doldürmıya ve evlenme mus- melesini de parasız takip etmiye ka- rar vermiştir. Alâkadarlar, yalnız yol parası gibi şeyleri ödeyeceklerdir, İZ Lokman Hekimin Derdi 0.4.3 İYazan: Sabiha Zekeriya Sertel Bir mektebin dershanesi, Ders sa- ati, sonuna yaklaşmaktadır. Genç bir kız yanındaki arkadaşına soruyor: — Saat kaç? Muallimin kulağına kadar erişen bu sual, bir kızın bir senesini yula- cak kadar bir ehemmiyet alıyor. — Bu sual dersle alükadar olma- dığına delildir. Saatin kaç olduğunu ben sana imtihan günü söyliyeceğim. Bunu pek ağır ödiyeceks Derse alâka göstermemenin suçu, saati soran kızda olduğu gibi, talebe- sini dersle alâkadar edemiyen m limde de olabilir. Bu vakada hangisi suçlu bilmiyorum. İmtihan günü, genç kız içinde bü- yük bir azap ve ıstirapla hocasının karşısına çıkıyor. Sınfıta sorduğu sa» at kaç sualinin cevabını vermek en- dişesi, kalbini burkuyor. Muallim, i- çinde sakladığı, besleyip büyüttüğü kinin, gözlerinde çaktırdığı bir şim- şekle kıza bakıyor. — Şimdi sant kaç sualinin ceva- bını ver bakalım. Çocuk ağlıyor. — İşte bu da senin aezinin ifade- sidir, Kendisinden alınacak bir intika- mın korkusu içinde muallimin kar- şısına gelen, aczi yüzüne vurulmak şartile mâneviyatı, izzeti nefsi renci- de edilen kız, pek tabii olarak, ken- disine sorulan susllerin cevabını ve- remiyor, ikmale kalıyor, belki de *ı- nıfta da... Muallim intikamını alıyor. Ne zaler!, Bu dert, Lokman Hekimin derdi- dir. Bu genç kız kendi kızı, bu derdi bize anlatırken tiiriyen Sesi, mual limle talebe arasındaki kin ve inti- kamdan müteessir olan bir babanın sesidir. Kız suçlu olabilir. Derse dikkat et- miyeh, çocuğun cezası, dikkat notu- pu kırmaktır. Muallim, kin ve inti- kam gibi, insanlığı dar ve geri hu- dutlar içine sokan bir orta çağ reh- beri değil, insanları kin ve intikam İkirinden sıyıran, af ve şefkate, mü- samahaya dayanan bir insanlığın hu dutlarına eriştiren bir piştardır. Lokman Hekimin derdi, şahsi kin ve intikama, İnsanların bu kadar kü- İçülmelerine karşı nefret duyan bü- İtin bir insanlığın derdidir. BALIKESİRDE: Korkunç Bir Yılan Taşla - öldürüldü Balıkesir, (TAN) — Savaştepe na- hiyesine bağlı Dikmerler köyünde, Kadıoğlu Mehmedin tarlasında 15 gün evvel Emin oğlu Hüsnü adında 18 yaşında bir genci öldüren korkunç yılan nihayet imha edilmiştir. Kasap Mustafa sdında biri, kuzu almak üzere Dikmeler köyüne gelir- ken, yine ayni furlada, ayaklarına inen ani bir darbe ile yere yuvarlan- mış, neye uğradığını düşünmiye va- kit kalmadan koskoca yılanı görmüş ve onun hücumuna uğradığnı anla- mıştır. Daha yerden kalkmıya vakit bulmadan, isabetli bir kararla çiz- meli ayağını yılanın ağzına doğru uzatmış, yilan bunu yakalamıştır. Mustafa büyük gayret gösterere< a yağa kalkmış, yılanın kuyruk darbe- lerinden ve kendisine sarilmak iste- mesinden korunmıya çalışarak seke- tini çıkarmış ve bunu da canavarın ağzına doğru fırlatmışlır. Yılan bu defa da ceketi yakalamış, böylece va kit kazanıp düşmanını oyalamıya mu vaffak olan Mustafa da taşlar atarak korkunç mahlüku ağır surette yara- lamış, nihayet öldürmüştür. Uzun süren bu mücadeleden sonra, ölü yılanı kasap bıçağile yaptığı çen- gele takıp getirmiş bütün köy halkı sevinmişlerdir. Yılanın boyu üç metreye, kalınlığı da kırk milimetreye yaklaştığı gö- rülmüştür.

Bu sayıdan diğer sayfalar: