20 Haziran 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

20 Haziran 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sarı Lâcivertlilerin 30 uncu Yıldönümü Fenerbahçe Yunan Karışık Fenerbahçe klübünün otuzuncu #nlmü dün Fener stadında bin- eyirci önünde kutlandı. Mili kümenin yarısında müsaba- kalardan çekilen Fenerlilerin otuz sene emekle topladıkları teveccüh've hbet, akin akın gelen taraftarlar ve klübü sevenlerin dokuz bine. dün Fener stadına her ta- ra yakın a» dedile apaşikâr gözüküyordu. Geçit resmi : Saat on altıyı on geçe önde Türk bayrağını taşıyan iki levent spo: yu takiben, mükemmel bir Fenerbah çe çelengi, çelengin arkasından yi rı geliyorla ndonur. tempasile devam esile tamamlan- ede n muhtelif kere spor döndükten sonra sahaya girdiler ve sporcular alı tribüne karşı olarak dizildiler, ada and içme merasimi İ- d içme merasimini müteakıp İs tiklâl marşı çalınmıya başladı. Her kes ayakta, Atatürkün heykeline çe- Jenk vazedildi. Çelenk vaz'ından sonra Fenerbah- çe idâre heyeti İbrahim Türgay klübü en ve meml sporuna yaplığı hizmetlerden bahi biz *mutuk söyledi: Nutku bitirirken büyüklerimize hürmet ve tazimatını orada bulunanlara teşekkürlerini sun du, Bu merasim! müteakıp Fenerbah- n küçükleri arasında saatlik dı nerin küçükleri lar Fenerbahçe - Yunan m tarihçesir et bir maç yapıldı muhteliti Küçükler müsabakalarını bitirip 1. çeri girer girmez evvelâ Yunanlı fut bolcüler alkışlar arasında sahaya gir- diler. Onların peşinden Fenerliler, | daha hararetli tezâhüratla çimen sa- haya aktılar, İki takım da halkın alkışlarına halkı selâmlıyarak mukabele etti | Güneş buketini Fen İtakımlar dizildiler. Takımını 2-0 Mağlüp Etti Fenerbahçe forvetleri Yunan kalesinin ağzında İ 4 Dünkü maçın hakemi Şazi Tezcan, Yunan takımının kaptanıyle 3 berabere ayrıldı- | Güneşlilerin buketi : : neş Mi takım güreşçilerinderi Güneşli Büyük Mus- İtafa, Saim ve arkadaşı ortaya getir diler. Halkın alkışlarla karşıladığı kaptanına ver diler, Maç başlıyor , Hakem Şazi Tezcanın Dünkü yüzme müsabakalarına iştirak eden yüzücüler ve gül kupasına giren atletlerden bir grup kamil sa «mümin klübü- idaresinde Yunan takımı; Ribas - Papadopu - Si Kondulis, İ - Hiristodolu, Triandefiles, Mavrupulos, Miakis Fener takımı: Hüsamettin - Fazıl, Yaşar, - E ” oni Kaleyi Fenerlile ».İayni derecede dolduramadı bların hüçümüle başlandı. «Yunanlı- ların sağdan açmak istedikleri akın | AVİ ndan Lâğivertliler mul cuma soldan Fikret vasıtasile geç tiler. heme Fenerin birinci golü : ,Pip merkeze iyi bir üzer maksadına m İpu pek ustalık müdaf çalıştığı hücumların birinde affak oldu. Aldığı sürdü. Üstüne çıkı katla İyaptı. Merkezde Yaşar, bekletmeden sıkı bi den içeri attı İlk dakikalarda nanhların mâne ğı bel bettiler. Fenerbahçeliler, bu vaz! yiklerini mütemadi artırarak larını devam ettiriyorlardı. cenahlardan, gelen topu şütle köşe » Jan bu gol Yu- tını hayli sarsti- oluyordu. İntizamlarını kay- site tar um Fenerin bilhassa Fikret sile d 1 botsizliği göl adedini füzlalaştırmıya imkân vermiyordu. Girmiyen şüt : ortadan gelen topu kalecinin kaleden çıktığı bir anda çok siki bir şütle Yu nan kalesine havale etti. O sırada ye- inden çıkmış olan kalecinin yerini alan Yunanlı sol müdafii bu sıkı şü- tü ksfasile karşıladı. Vâkıâ kalesini ikinci golden bu şekilde kurtardı. Fa İkat şütün şiddetile kale içine sersem liyerek düştü. Böy yleee Fenerliler mu- İhakkak bir golü daha Yunanlı mü-| İdafiin fedakâr müdahalesile kaybet- | miş oldular. Fenerbahçenin ikinci geli Otuz ikinci dakikada yine Fikret |vasıtasile indirilen top sol iç Ş İna geçti. Vaziyetin tehliki | Yunan sağ müdafii, Şaban topu on. a bin) bu İtrol ederken sıçrıyarak omuzun. Hakem penaltı verd Keleciyi E 'dıktan sonra or- “aya oturttu. Bu gölden sonra Yunanlılar canla başla oynamıya başladılar, Fener ka İlesini biraz sıkıştırdılar. Oldukça mu- hataralı bir korner çektiler. Fakat İce alamıyarak birinci devreyi 2 - 0 mağlüp vaziyette bitirdiler. e rak güzel bir ortalayış| - İkornere çıkardı. İkinci devre : Bu devrede Fener takımı değisti- rildi, lent Merkeze Yaşarın yerine Bi çığa, Fikretin yerine Or- geçtiler. Oyunun cereyanından gördük ki, kildeki tadilât Fener takımı le- olmadı. Birinci devrede fevka- lâde oynıyan Fikretin yerini Orhan, Bülent | aisen | r on beşinci dakikaya ka- İdar Yunan takımının tazyiki altına düşmediler. On beşinei dakikada Yu- nan takımının sağ içi Mavropulos ye- milli takım oyuncularından Baj-| taris geçti. Atletik kabiliyetlerini ve nefes devamlılıklarını dünkü yazın di ettiğimiz Y winimiz gibi yirminci d a, oyunlarını bindirdiler. kezi sıkleti Fener nısıf sahasına in- tikal etti, Hâkimiyetlerini kırkıncı! İdakikaya kadar muhafaza etmeleri. ne rağmen 2-0 lık farkı değiştireme- diler. rk ikinci dakikada birden mir İ kabil hücuma kalkan Fenerliler sâğ açık Nacin kalmasına kadar varan b ü asvrede vrvirir "nite İrine işaret n kaleci ile karşı karşıya ir firsat ya- ykından .sıki çek- an kalecisi plonjonla Bu korneri üçüncü | gole tahvil edemediler. İkaladılar. Ni İtiği şütü Yu cin Maçın son düdüğü çaldığı vekit Fener takımı birinci devrede kazan- mış olduğu 2-0 farkla galipti Yunan takımı, dünkü tahmin yazı- mızda da işaret ettiğimiz şekilde, top kontrolu, oyunun umumi kavrayışı ve paslaşmalarında Fenerden kati- yen yüksek değildir. Yine yazdığımız gibi yalnız atletik ve nefes kabiliye- tinde Feneri biraz geride bırakıyor- du. Dünya Kupasını İtalyanlar Kazandı Paris, 19 (Hususi) — Bugün dünya küpası maçının finali 100 bin seyirci- İnin önünde İtalyanlarla Macarlar a- rasında oynandı. Neticede İtalyan ta kımı 4-2 galip geldi ve Fransız Cüm.- hürreisi Löbrön, kupayı bizzat İtal - İyan ekipine verdi. Birinci haftaymda İtalyanlar çok hâkim oynamışlar ve Kalosi, Piola ve Kalosinin ayağı ile 3 gol atmış, ve 1 gol yemişlerdir. İkinci haftayı -|da önce Macarlar bir gol atarak 3-2 vaziyete gelmişler, fakat bilâhara İ- rlar Piolanın ayağı ile bir gol daha çıkararak galibiyeti sigörtü et- mişlerdir. Macar kalecisi bilhassa çok güzel oynamıştır. Maçı “Fransiz ha- kem Kop dö Vil idare etmiştir. Diğer spor haberleri 9 uncu say- famızdadır. taly d 8 YERETAEEDA MA AL EİBARA BE AE BERA A DARA AAA DARA KO AGAARA DOLAEA, AYARA > ütün kış esen deli rüzgürlar, günlerce süren zorlu sağa naklar, cumbanın saçağı altında- ki, yazdan kalma kırlangıç yuva- sını dağıtıp bozamamışlardı. Bu, çerden çöpten yuvacık, ku- rü, sert esintilere, ıslak şamarlara göğüs gerip dayanmış değildi; saça- ğın biraz fazla eğik ve enli oluşu; cumbanın rüzgürlara, sağanaklara siper bir vaziyette bulunuşu, onu, dağılıp bozulmaktan kurtarmıştı Bahar gelince, iki serçe, bu sa- çak altındaki yazdan kalma kırlan giç yuvasına musallat oldular. Kuşların hayatı, yuvaları hak- kında hiç bir fikrim olmadığı için, önce, serçeleri, bu hazır yuvaya yerleşiverecekler sandim, ve kü: cük maskarsların açıkgözlüklerine gülmekten de kendimi alamadım. Nedense, onlar, bir türlü yuvaya yerleşmiyorlardı. Kırlangıçlar, cüs sece, serçelerden büyüktüler, Ser- çeler, kırlangıçların barındıkiğrı bir yerde, pekâlâ başlarını sokup sığınabilirlerdi. Acaba serçeler, kır langıçlardan daha mı çok yavrulu yorlardı?. Bu, bir türlü yerleşeme yiş, çıkacak yavrular için bir ha- rlik miydı?. Yoksa, srçeler, yara dılişları icabı, geniş, ferah 'yerde © vurmaya vi mtrmaktılar? Kafam, bunları çözmeğe uğraşır ken, başka birşey de düşünüyor- dum: Baharda, kendilerine yuva â rayan serçeler, kışı, nerede ve na sıl gçirmişlerd!?. Onlar, birçok kuş Jar gibi, kışlığa ve yazlığa göç etmi yorlardı, Onların; ıslak kanatlarının alti- na başlarını soksrük, kuru ağaç dallarında tünediklerini, kışın yaz yapraklarını dökmiyen ağaçlara sığındıklarını, gağalarile karları €- şelediklerini; çamurlu, batak yol- larda, seke seke uçuştuklarını gör- müştüm, Serçeler, alıştıkları yer- lerden kış, yaz ayrılmıyorlardı. Bu iki serçenin bu yeni yuva he vesi neydi? İkisi de, çok sakardı, yapıcılığı beceremiyorlardı. Hazır yuvaya çalı çırpı taşırken, bir ke- narını sakatladılar. Kırlangıçların, âdeta kerpiç gibi ördükleri yuva- nın sakatlanan kenarı, yine serçle rin beceriksizliğiyle düştü, parça- landı. Serçeler, gagalaril taşıdıkla- rı çöpler, sazlarla, yuvayı tamir et- mek istiyorlardı. Fakat onların ge tirdiği malzeme, 6ski yapının har- ci İle kaynayıp tutmuyor, yamalık çörçöp sapır sapır dökülüyordu. H avalar, biraz daha ısınmıştı. Bir sabah, kırlangıçların se sini duydum. Pencereden bakar» ken, onların grup grup uçuştukla- rını; telefon tellerine, ağaç dalla- rına konduklarını gördüm. O gün, öğleye doğru, kırlangıç, cumba nin saçağı altındaki, yazdan kal- ma yuvaya, - belki de kendi eski yuvalarına, - geldiler. Bir dalda durmayan serçeler, kimbilir hangi sütçü beygirini, hangi yük arabasi ni takip ederek, arpa kırıkları top luyorlardı! İki kırlangıç, tamir edecekleri yüpıya, uzaktan bakarak hesapları nı yapan iki mimar gibi, yuvanın etrafında'döne döne uçuştulr. Son Ta, serçelerin, kaç gündür getirip te tutturamadıkları ve sap sap sar kan çöpleri, sazları gagalarile bi- rer birer çekip atmaya başladılar. Yüvayı temizleyip, sakatlanan ye- ri, ustaca örüp yerleşecekleri anla şılıyordu. Onlar, üzenerek, dikâtle çalışır- larken, serçeler, çıkageldiler, Kır- langıçlar, önce, aldırış etmemişler 20 -6- 938 URAAAAAAAA1E AE AAEAEUBA SUREN PERA EA SERA DERA SERA BA GAMMA CA DAA SAA Saçak Altındaki Dram Yazan: Mahmut Yesari di. Merakla bakıyordum. Kırlan- gıçları görünce, iki serçe, dönüp gi deckler miydi?. Dönüp gitmek, şöyle dursun, kır langıçlara doğru atıldılar, Onların, gerilemeyip te hücuma geçişleri, beni şaşırtmıştı. Kırlangıçlar, mü dafan vaziyeti almadılar, ve Iki ta raf, kulak tızmalayan tiz çığlıklar la biribirlerine saldırdılar. Saçağın altında serbestçe sağa 80 1a, ileriye geriye hareket edemiyor lardı; aşağıya doğru, kara bir du- man gibi akt Onların tiz çığlıklarını duyan, bu kanlı gagalaşmayı gören serçe- ler de, kırlangıçlar da, kavga yeri ne üşüştüler, ve iki taraf, biribi ne karıştı. Serçeler mi kuvvetliydi, yoksa, kırlangıçlar mı? Uzaktan bunu kes Grebilmek kabil değildi. Serçeler de, kırlangıçlar da, bi- ribirlerini, saldırıp kovalayarak, bahçenin sağındaki çamlara doğru, küme halinde akın ettiler. Onları görmüyordum; yalniz, 4- rada bir kesilip yükselen çığlıkla- rını duyuyordüm. Neden sonra kırlangıç, yor” gun yorgun kanat çırparak geldi- ler. Kavgayı kırlangıçlar kazanmış" tı. Artık, oturmağa, barınmaya ta mamile hak kazandıkları yuvanın kenarlarına tutunarak dinlendiler. Öbür kırlangıçlar da, tekrar tele- fon tellerine, ağaç dallarına konup kalkarak, saçak altlarında yeni yu valar için uygun yerler aramaya K9 yuldular. Serçeler de, dağılmışlar; belki d€ bir beygirin, bir yük arabasının a” kasında, taze gübreleri eşeliyere$» arpa arıyorlardı. S erçeler, bu kırlangıç yuvast Di bej genmiş ve hattâ benim elimle bakmıyaraKk kavgaya girişmişlerdi?” Yoksa, ©“ raya verdikleri emek için mi7. Yuva, belki, bu iki kırlangıcı” kendi eskı yuvaları değildi. Fakat bir kırlangıç yuvasıydı! Bu, bir hak; yoksa, bir ırk dav” sımıydı acaba? Uçanı, yürüyeni, yerde sürün€ ni, bütün mahlüklar, hepimiz, DP” ribirimize benziyoruz... mn İsiLECiKTE : Kaçak Tütün Yakalandı Bilecik, TAN) “— Mıntakamız2 # mek isteyen bir kaçakçı kafilesi jandarma ve inhisarlar mubafazt kilâtı memurları Osmaneli civar” karşılaşmışlardır. Müsademe P€ sinde 950 kilo yaprak, ve kıyılır! çak tütün elde edilmiştir

Bu sayıdan diğer sayfalar: