13 Ocak 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

13 Ocak 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“lemiştim: Yüzünde, hâlâ büyük bit —— 19.1.1999 Pati mektubuma başlarken, adımm başıma “talihsiz, $i- İstinr koymayı düşündüm. Fakat bu kelimeyi yazarken, kendi ken- me: “— Kiçin? Sualini sordum. Evet, bu kötü dünyada, ölnele- Pin mi, yoksa yaşıyanların mı daha #âlihli oldukları, halledilmiş bir Mesele değildi Ölüm, deliksiz ve uzun bir uy- ku sayıldığına göre, matbaa masa- © başında sabahlarken imrendiği- Miz o ucuz ve tatlı sefahet, ölüm değil midir? Senin, şu anda ne yaptığını, ne halde olduğunu bilmiyorum. Bek ki Napolyon Bonapartla tavla oy- Ruyorsun, belki de Ahmet Rasimle hefis “Ahret, veya “Rahmet, rs- kısı içiyorsun. Eninde sonunda, bizim de oraya Geleceğimizi düşündüğün için, he- Pimize münasip birer yer ayırmış- Sındır tabi, mem yer yüzü İle alikadar olmıya, gazeteleri okumıya vakit bulabiliyor musun? “— Buraya gazete gelmiyor? Diyemezsin. Çünkü daha iki gün €vvel “Bugün, gazetesi oraya git- ti. Eğer gazete okumuyorsan, ken- Gini çok büyük bir zevkten mah- Tum eğiyorsun demektir. Çünkü bilhassn bu son günlerde, gazete- Ter, seni hayli alâkadar edecek ha- vadislerle dolu. Hele bir silâh kaçakçılığı mese- esi var ki, tafsilâtmı okusan, yü- rekten bir: — Oh! Çekersin! Bunun sebebini merak ediyor. Ban, sana, müşterek bir maceramı- 71 hatırlatayım; mız hem sekreteri, hem de mes'ul mü- dürüydün. Vakit buldukça, ara sr- Ta yazıda yazıyordum. Bir gün, benim mecmualardan birinde çık- maş bir yazımı, * *Son Posts, da heşrptmiştin. Bilmem: “Her dev- Tİn adamı,, serlevhası altında int- Şar eden o mahut yazıyı hatırla. dın mı? Hani şu, Umum! Harpte va- gon, Cümhuriyet devrinde eroin kaçakçılığı yapmış, Yavuz havuz dalaveresine burnunu sokmuş, ve her devirde refah içinde yaşamak, Mibar görmek imkânlarını bulmuş esrarengiz bir insan tipini anlatan yazıdan bahsediyorum. Seninle beraber, o yazıya, Uy- gun bir resim aramış, ve geliba Fransızca “Polis Magazin, Mes muasmda bulduğumuz maskeli bir haydut fotoğrafında karar kılmış tık. O mahut yazıyla beraber gaze- teye basılan bu maskeli haydut başınm altında şu cümle yazılıydı: “Her devrin adamı budur! u yazınm intişarmdan Üç gün sonra ben matbaaya gi- #erken, sen, iki polisin ortasmda, Polis Müdüriyetine götürülüyor- dun: İnce bileklerine, koskoca bir de kelepçe vurmuşlardı. Başından geçen bu kazayı ben, tam bir hafta sonra senden dinle- dim. 'Tam bir hafta, niçin, nereye götürüldüğünü, kimseden öğren- k, mümkün olamamıştı: Seni Meserret Kıraathanesinin bir köşesinde, bir hafta süren de- rin bir endişenin, ve merakın ar- tırdığı bir dikkat ve alâkayla din- korkunun sarılığı, ve dilinde hâlâ, korkunç bir tehlike savuşturms- nen tutukluğu vardı. Bana: « — Sukin, dedin, Son Posta'da “Her devrin adamı,, serlevhasiyle çıkan yazıyı, senin yazından ikt- bas ettiğimi kimseye söyleme. O mecmua nasılsa göze çarpmamış. Eğer o yazıyı da görmüş olsalardı ikimiz birden yanmıştık. Hayretle sordum: - — ——©————-—>—— — ——— MERHUM TAHİR'E AÇIK MEKTUP Maskesi Düşen Maskeli Adam “İşbu açık mektubum, bir yıl evvel, Maslaktaki otomo- bil kazasına kurban giden dostum merhum Tahir'e hi- tap eder., — Sebep? — Beni, mevküfen Ankaraya götürdüler. Fethi Yamanm evinde, sıkı bir istintaka çekildim. (1) ba- na: «. Biz, dediler, senin Ekrem Köniği tanımadığını biliyoruz. Fa- kat sana onun hakkında bu malü- matı, ve bu fotoğrafı kim verdi?,, en bu suale, kimseden,ne malümat ne de fotoğraf al- madıjfımı söylemekle cevap ver- dim, Ve: “«.. O yazım, hiç kimseyi kas- detmez, muhayyeldir!,, dedi Eğer yazıyı senin yazdığını si leseydim, tehlike (o büyüyecekti, Çünkü senin Ekrem Köniği tan dığmı biliyordum. Vükrâ cevabım evvelâ onları tat min etmedi. Fakat, ısrarlarına rağ- men, İfademin değişmediğini gö- rTünce, İnanmak mecburiyetinde kaldılar. Hele fotoğrafın “Polis Magazin,, den kesildiğini öğrenin: ce, suiniyetle davranmadığım ka- #yetle tahakkuk etti. Ve serbest bırakıldım. Meğer, “Foto Magazin,, den kes- #iğimiz fotoğraf, Ekrem Köniğe kendi resimlerinden fazla benzi- yormuş. Yazıyı da kendi hayatma benzeten Ekrem Könik te, haklı o- ümhuriyet,, gazetesinde o - kuduğumuza göre, Kaza- malli adında bir İtalyan profesü « rü, uzun seneler çalıştıktan sonra, fikirleri, okumaya mahsus bir ma- kine icat etmiştir. Kendi tarifine göre, bu makine, fikir dalgaların fotoğraf vasıtasile zaptederek, dü- şünülen şeyin mahiyetini ortaya koymaktadır. * Eğer bu makine de ortaya çı- karsa, İnsanların ouylaşabilineleri ümidi büsbütün ortadan kalkacak demektir, Tali, Avrupa diplomatlarım, böyle bir makinenin keşfinden ko- rusun! Çünkü böyle bir makine, onla» rı toplardan, tanklardan, tayare - lerden, hattâ zehirli gazlardan faz- In korkutacaktır. Bu bakımdan, İ- talyan profesörü, beşeriyete en korkunç suikasti hazırlamıya çalı- şıyor demektir. Bu korkunç keşfin tahakkuk et- mesi ihtimali bu haberi veren “Cümhuriyet,, refikimizin yüreğini bile hayli hoplatmıştır. Hem ku - zum, Matbuat kanunu, böyle “ted- bişkâr,, haberler meştolunmasına mâni değil mi? Ortada, böyle bir makineyle karşılaşmıya, idam sehpasına çık. mayı bile tercih edecek birçok kim seler varken, yürek Oynatmanın sırası mi? Salih Murat amcası ne buyurur bilmem ama, bana kalırsa, şu “fen,, yaramazı da, fazla ileri gi- diyor! Eğer bu sefer kulağını çe - kerlerse, müstahaktır. Çünkü fikirlerimizin de resmi- ni çekerse, hapı yuttuğumuzun resmidir! 5 Salkım ve talkın hikâyesi! ine “Ciümhuriyet,, refikimiz- 6 de çıkan yarım sütunluk bir yazıda, şu frenkçe kelimeleri oku- dum: “Biyoloji, fenomen, Elektre - | larak gocunmuş!,, Ogün, senden bu macerayı din- lemek içimi hayret ve dehşetle doldurmuştu. Tesadüflerin hazır- ladığı bu azizlik; bize kimbilir ne kadar pahalıya mal olabilirdi? Bu konuşmamızdan dört gün sonra, ben de tevkif edilmiş, ve Poliş Müdüriyetinde tam 9 saat, ellerine geçirdikleri yazımm he- sabını vermi Bunu sana an- Yattığım zaman bana: “— Sakın, demiştin, bu hâdise. den kimseye bahsetme... Eğer ga- zete sahipleri duyarlarsa, sana ya- xi yazdırmıya cesaret edemezler! B en, senin bu haklı tavsiyeni bugüne kadar tuttum. Şim- di, vektiyle en yakm dostlarımız. dan bile gizlediğim bü sırrı, gazete sayfalarında açığa vuruşuma şaşı yorsun deği) mi? Hiç şaşma Tahireiğim. Çürkü bugün ortaya çıkan hakikatlerin en küçüğü, benim ifşa ettiğim bu | masum sırdır. Ve kanun, seni on yaş birden ihtiyarlatan o bir hsf- tanın ahını tamamen almak üzere- dir. Sana gönderdiğim gazeteler, bu müjdemin tafsilâtiyle tıka basa doludur. Onları oku, ve ebedi uy- kuna, uğradığı haksızlığın öcü alın- miş bir insan huzuru ile devam at: Çünkü Ekrem Köniğin, sana hayli pahalıya mal olan maskesi düştü Tahirciğim! Naci Sadullah (1) Tahiri tetintak eden zevatı, Sön Posta sahibi Eicrem hatırlıyacaktır. © kü eğer yanılmıyorsam, Tahirle bir te onu da sorguya çekmişlerdi. — > manyetik, seans, pasıf, pirazolik, anten, diksiyoner!,, * Beyoğlu mağazalardan hazı- larının yabancı kelimeler Kullan- malarıma ikide bir de İsyan eden mütaassıp refikimizin, bazı vatan- daşlara sık sık verdiği su nasihati; yüksek müsandesine sığınarak ken disine tekrarlıyorum; .- Vatandaş! Türkçe konuş!.., e Konuşan makineler! şağıdaki garip havadisi de “Sonposta,, refikimido oku- dum: “Filadelfiyada, Franklen (en enstitüsünde, ilk defa olarak, ko- nuşan daktilo makineleri gösteril - miştir, Bu makineler, kızan ,bağıran, yalvaran bir adamın bütün ruhi hâletlerini gösteren sesler cıkar - maktadır! Yine bu makineler, şarkı söy- lemekte, öküz, kuzu melemeleri, domuz homurdanmaları çıkarmak- tadır?.,, * Filadelfiyada konuşan daktilo makinelerinin hayli ketüm olduk- ları anlaşılıyor. Bir de bizdeki daktilo makine- eri dile gelseler de, dinlesek. . Garip hâdiseleri Amerikan gazetelerinde aramıya ne hacet? Vvandaş, gazetesinde, sahahle- yin, şu satırları okumuştur: “60.000 çift torip tutuldu. Çif- ti yedi kuruş üzerinden muamele gördü. Kefalin bolluğundan biz hi- Josunun fiyatı beş kuruşa düşmüş” tür.,, Öğle üzeri ayni vatandaş, şeh- rin en pis lokantalarında listede Şu satırları okür: “Kefal kızartma 35 kuruş, “To- Tik izgara 30 kuruş,, Acaba bu te- zat, mağdurlarından başka kimse- min gözüne çarpmaz mı dersiniz? 50 sene evvel böyle bacak açarlardı Ve bir bala elbisesi ! Şimdi böyle açıyorlar

Bu sayıdan diğer sayfalar: