22 Şubat 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

22 Şubat 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Akdeniz muvazenesi günün meselesidir. Frankonun ga- lebesi üzerine Cebelüttarık totaliter devletlerin tehdidi altma düşmüştür. Cebelütta- rık Kumandanı Harington daha iki sene evveline ka- dar bu istihkâmın kâfi dere- cede mücehhez olmadığımı ifşa etmiştir. Akdeniz mu- vazenesinde büyük rolü o- lan bu kuvvetli anahtar hak- Gündelik Gazete —— TAN'ın hedefi: Haber de, fikirde, o herşeyde temiz, o dürüst, samimi olmak, kerlin gazetesi almıya çalışmaktır. ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1400 Kr. 1 Sene ( 2800 Kr. » Ay 150. 3 Ay 400 14y 300 , Hlilletlerarası posta tttihadıns dahil olmuyan memleketler için al bedeli müddet sırasiyle 30. 16 9, dır. Abone bedeli peşindir. Adres “değiştirmek 25 kuruştur. Cevap için mektuplar 10 kuruş- luk pul iâvesi Mârımdır. Barem Kanununun Halle Çalıştığı Mesele Yeni harem, taşıdığı isim kadar yeni değildir. Bugün Büyük Millet Meclisine 936 senesinde verilmiş o - lan bir kanun lâyihası vardır ki, bu lâyiha, bu sene verilmiş olan yeni Projenin esasını teşkil ediyordu. Hükümet, bilâhare, evvelâ, ser- mayesinin asgari yarısı devlete ait olan bankalar için bu barem kanunu lâyihasını meclise verdi, daha son - ra da bütçe encümeninin üzerinde tetkikler yaptığı en son lâyihayı.. Bütün bu projelerin gayesi şu - dur: Memur maaşları arasında bir teadül, muadelet, nizam ve sistem kurmak! Fakat bu prensibin arkasından Şu mühim nokta geliyor: o Devlet, hiç bir zaman memur maaşlarından bir tenzil yapmayı düşünmemek. tedir. Bu hayat standardını gerilete cek bir tedbirdir. * “— Ücretli bir yere girmek isti. yorum! Eline diplomasını alan genç bunu Söylüyor. Çünkü ieret bareme tabi Baya dalma yüksektir. Hem del sale bakınız: A. ve B, ikisi de ayni sene ve ayni mekteplieh mezun ol - Mmu$lardır. İkisi de memurlar kanu- Hunun devlet memuru olabilmek i - sin koyduğunu bütün şartları - haiz- dirler, İkisi de ayni Vekâletin memu- Tu olmak arzusundadırlar, beraber- ©© müracaat ediyorlar, vaziyetleri ediliyor, netice müsbettir, Şimdi ne beklersiniz? İkisi de i9ni parayı alacaklar değil mi? Fa- kat hayır... A. mın, B. de bulunma - yan bir hususi vaziyeti, meselâ dost- » ahbapları, akrabaları vardır. O- “ bu Vekâletin ticretli memtr kul- nan bir dairesine yerleştiriyorlar: az ücret halinde meselâ 200 Ji - Fakat B. böyle bir imkân bula - İiyor ve ayni Vekâletin maaşlı me- ?nur kullanan bir dairesine giriyor: © Maaş 25 lira veya 30 lira! yani eline geçen para, 62 - 76 lira... Ar -İ vergi kesildikten sonra 144 li- 3a almaktadır. * Size biraz rakkam verecek olur - Jak, herkesi meşgul eden bu mese - sin hakiki mahiyetini öğrenmiş 0- NIZ: Rakamlar, devlet memurları ma- Aşlarının seneler geçtikçe gerek mik <; Eerek hacim itibariyle yüksel - İlkini gösteriyor: 929 senesi devlet memurları kadrosunda birinci dere - “ede maaş olanların sayısı 21; idi. 937 kadrosunda bu sayı, 27 ye ylik - selmiştir. 500 liraya tekabül | eden devlet memuru! kında muharririmiz Faik Sabrinin aşağıdaki yazısı meraklı bir hikâyedir. Ger Franko ordularının ka- zandığı zefer üzerine bütün dünyanın dikkat nazarı bu memle- ket üzerinde çevrilmiş bulunuyor. Bu galebeden neler doğacak? Cihanı ? ateşe ve kana boğacak olan yeni büyük harp, bazılarının düşün - dükleri gibi, acaba orada mi pat- lak verecek?.. Frankoya yardıma gelen Almanlar ve İtalyanlar ko - layca İspanyadan çekilip gidecek- ler mi, yoksa şimalde Fransa hu- dudları boyunda ve cenupta Ce - belittarık karşısında o demokrat hükümetler için dalmi bir tehdit vaziyetinde mi kalacaklar? Çün « kü bazı gazetelerde çıkan riva » yetlere göre Almanlar ve talyan- ların yardımı ile İspanyol Fasın- da Septede ve İspanya kıyısında Al geziras'ta kurulan yeni yeni is - tihkâmlar, 235 senedenberi Ak - deniz kapılarmı hasulâne bekli- yen İngilizleri müşkül bir vaziye » te düşürebilecek kadar kuvvetli imiş, Prsilizler Cebelüittarıkı İs - panya veraset muharebe - leri esnasında, 1704 de İspanyol- lardan aldılar. Bu muharebeler boş kalan İspanya tahtına va - rislerden Avusturya Arşidükü Şar- hı geçirmek maksadiyle yapıldığı- na göre kalenin onun nefine zap - tedilmiş olması icap © ediyordu. Halbuki İngiliz ve Holanda müt - iğ ARAR Hn aff ka mesuliyeti ben üzerime alıyo- rum diyerek İngiliz bayrağını çekmiş ve kaleyi İngiltere krali - çesi Anne namına işgal ettiğini ilân etmişti. Bu tarihten dokuz sene son - Ta İngiltere, Fransa, İspanya hükü- metleri ve müttefikleri, Avustur - yayı hariç bırakarak, o Avrupada umumi bir'sulh tesisi için toplan- mışlar ve 1713 Utreht muahede - siyle Cebelüttarıkın — İngiltereye terkini tasdik etmişlerdi. O a - mandanberi İngiltere, İspanyanın cenup ucundaki bu avuç içi kadar küçük fakat boğaza tehakkümü bakımından çok değerli dağ parça- sınâ sımsıkı sarıldı kaldı. İngilizler Cebelüttarıka yer - leştikten sonra yalnız bir defa müşkül bir vaziyete düştüler. A - merikada İstiklâl harbi başlamış- tı, Fransızlardan yardım — gören eski İngiliz kolonileri İngiltere - nin başına büyük bir İş açmış bu- lunuyorlardı. İspanyollar bu va - Askeri teşkilât hariç olarak, ha- reme dahil bu 43 bine yaklaşan me -|- mura devlet bütçesinden bir senede ödenen para nedir biliyor musu - nuz? 39 küsur milyon lira., Bu, vergisiz tediyedir. Bunun a- şağı yukarı sekiz milyonu vergiler halinde yine devlet kasasına gi yor. Geriye kalan otuz milyona yakın mıktar da, iç pazarın büyük serma- yesidir. Memur, paranın devrini yap- taran, aşağı yukarı bülün mahsuller ve mamuller üzerinde birinci sınıf olan bir müstehliktir. Köylünün yal nız mahsul zamanlarında piyasaya çıkmasına mukabil, o, hemen hemen ikinci derece de 929 da 40 iken 937 de 62 olmuştur. Baremin beşinci de- Tecesine kadar bu artış devamh ola- göze çarpıyor, Meselâ, | beşinci derecede olanların sayısı 929 da 175 iken 937 de 648 olmuştur. Buna mukabil 40-60 Hira arasın - maaş alanların sayısı azalmıştır. Meselâ 929 kadrosunda baremin 18 İnci derecesinden maaş alanların sa- YS 4079 iken bu miktar 937 sene - sinde 1435 olmuştur. 937 senesinde devlet bütçesin - bareme tah olarak maaş alan Memur sayısı 43 bini bulmuştur. Bu- ücret alan on iki bin küsur me - puru da ilâve edersek $ hini bulur, Netice şudur: Bir te- li memura mukabil dört maaşlı den #e her zaman pazarda alıcıdır. Yeni barem kanununun bu sene ilmiyeceği ve geri kaldığı Kii ese şu hâdiseden ga- lattır: Lâyiha, bazı tadiller yapıl - mak üzere htikümetçe geri alınmış - tır, Yeni Meclisin yüksek tasvibine sunulacak olan bu üç lâyiha- ki, me- murlar kanunu, yekün üye memurları baremidir - Tür - bankalar baremi, kiyede memur hayatını tanzim eden üç esaslı temel olacaktır. Bir Fakat Açamıyan Anahtar : CEBELÜTTARIK ziyetten istifade ederek Cebelüt - tarıkı geri almak istediler ve 1779 ile 1783 arasında kaleyi bir kaç defa muhâsara alti larak şid. me vag Mal yl büslerinde muvaffak olamadılar Bunlar Cebelüttarık önünde pat- layan son toplar oldu, O zaman - danberi İngilizler bu tabii kale - yi boyuna tahkim ettiler ve Ce - belüttarıkı dünyanın zaptına İm- kân tasavvur edilemiyen bir ye - ri haline getirdiler. Be denizden hakıl- dığı vakit burası sipsivri ve çıplak bir kayalık gibi görünür. Yüksekliği 400 metreyi geçen bu dağ şimal ucunda adeta amudi bir duvar teşkil eder ve dar ve alçak bir dil ile asıl İspanya arazisine Yazan: Faik Sabri Duran NAMZETLİĞE NAMZETLİK KOYANLARDAN: (O Ö birleşmiş bulunur. Berzah üze - rindeki düzlüğün bir kısmı bitaraf muntaka sayılır ve bunun ötesinde İspanya topraklarına varılır. Da - Kos er yaratı ve veperere Kadar delik deşik edilmiş, kovuklar içi » ne büyük toplar yerleştirilmiş ve bunların hepsi dışarıdan hiç belli olmıyacak surette. gizlenmiş. Bu gizli topların adedi 2.000 den faz- ladır derler. Dağın etrafında ve i- çerisinde büyük erzak, mühim - mat depoları ve su sarnıçları var. Buralarda kalenin ve şehrin sene- lerce ihtiyacını karşılıyacak mal- zeme daima saklı bulunur. Kale - ler birbirlerine yeraltında oyul - muş tünellerle bağlı (o depolarla kaleler arasında mühimmatın ve askerlerin süratle nakli için deko- vil hatları yapılmış. Garpta uzun Erkek: — Ben Tunceli namzetliğine namzetliğimi ee Kadın: — Ben de Genceli namzetliğine koymak niyetindeyim. bir dalgakıran arkasında modern teçhizatlı genis bir liman var ki bü yük bir filoyu varındırmıya müsaft Cebelüttarıkın yalnız denizden de ğü, karadan veya havadan gele - bilecek hücumlara karşı da mü - kemmel tertibatı varmış, (Geriüilenitm bir harikası da ha var. Oda 5 kilometre urabbaından ibaret olan ve bü- bir kısmı çıplak kayalardan aret bulunması mesahasi üze - rinde 21,000 i geçen bir nüfusun toplanmış olmasıdır. Böylece bu küçük İngiliz müstemlekesi dün- yanın en kalabalık köşeleri ara - sında sayılır. Nüfus kesafeti ki - lometre murabbama 4274 ü geçi- yor. Nüfusun 17 bini kadarı sivil ahaliyi teşkil eder, Bunlar İngiliz tebaası sayılırlarsa da hemen hep - si aslen İspanyol veya İtalyandır, yalnız aralarında bir mıktar Mal- tiz ve yahudi bulunur. Ekseriye - tin dinleri de İngilizlerinkine uy- maz, çoğu katoliktir; ya dilleri., Cebelttarıklılar fens bir İspan - yolca konuşurlar ve İngilizceyi yabancı bir dil gibi o öğrenirler; evlerinde, aileleri arasında İngiliz- ce konuşanlar parmakla sayıla - cak kadar uzdır. Hükümet sivil ahalinin artmaması için sıkı ted- birler alır. Vaktiyle halkın fakir kısmı şehirden çıkarılmıştı. Bun- lar İspanyol hududu içinde fakat Cebelüttarıka adeta bir dış mahal lesi sayılabilecek kadar yakın bir mesafede bulunan La (o Linea'da yerleşmişlerdir. Bunların bir ço» ğu her sabah çalışmak üzere Ce « belüttarıka gelir ve gece olunca yurtlarına dönerler. Akşam olun- ca toplar atılır, fabrikalardan, rıh tımlardaki depolardan hattâ is - tihkâmlardan çıkan kadın erkek işçiler ağıllarına dönen bir koyun sürüsü gibi La Linca'ya giden yo lun tozlarını havaya kaldırırlar, onlar şehirden çıkınca kale kapı - ları kapanır ve içeride hiç bir eo- nebinin kalmamasına dikkat edi- İmiş Bin sene-evvei kaçak tülün, kas —s —— GÖPY /Harpten Mesul Olanlar Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel esini yapan Al azizmin nazari, N man siyaset âlimi Rosenberg son verdiği nutukta, harpten kato - likler, yahudiler, protestanlar me - suldür, diyor. Çünkü “Katolikler si- yasetlerinde samimi değildirler. Ya- hudi meselesi Almanyadan son ya- hudi çıktığı gün halledilecektir. Av- rupa milletleri de, ancak bütün Av- rupa kıtası bin sene önce, kaçak su- rette gelen yahudilerden kurtulduk. tan sonra barış içinde" yaşayacak - lardır. Protestanlar, kilise ananesi: uygun olarak Almanyanın en kuvvetleriyle birlikte yürüyeceği yerde ihtiyat kayitleri © göstermiş, dahili mücadelelere sebep olmuş - tur. Bundan da Nazizm mesul değil- dir.,, diyor, Zaman zaman Avrupa matbua - tında katoliklerin Almanyadan tehcir edildiklerini, kiliselerinin kapatıldı- ğını, Nazizme muhalefet ettikleri i- çin temerküz kampların sevkedil - diklerini okuduk. Bizim okuduğu - muza göre katolikler kendilerine ve- rilen kilise haklarının, serbest ib; det haklarının geri alınması, mi yet haklarına gösterilen mübalâtsız- lıktan, şikâyetçi oldukları için mu - halefet etmişlerdi. Meğer yanlışmış. Bu dindar papaslar, dini | tamamen şahsi bir mesele telâkki eden Marks- istlerle birleşmişler.. Bunu bilmi - yorduk. Öğrendik. Protestanlar a Nazizmle anlaş » mamışlar, dahili kavgalara sebep ol- muşlar, Protestanların fikir ve vic- dan hürriyetini, demokrasiyi, Naziz- me tercih etmeleri de garip bir şey- miş. Orasımı bilmiyoruz, yalnız biz Almanyanın büyük bir vahdet için « de olduğunu okuyorduk. Meğer ne kadar çok muhalifleri varmış... Bu- nu da bilmiyorduk, öğrendik. İşin daha garibi, Avrupada sul « hu bozan en büyük âmil yahudiler- çak eroin gibi Avrupa © ülkelerine girmişler, asırlarda kimse görmeden kaçak eşya gibi depolarda saklan - mışlar. Şimdi yerleri keşfedildiği â- baskınlar yapılmış, Bu tehlikeli kaçak mahlâkların bütün dünyayı bir hi sürüklemelerine mani ol. mak ,hudud harici © edilmeleri hir zaruret olmuş. Acaba Heine, Freud, Woond, Einstein, Mender - sen, herkesin gözü önünde Alman kültür ve edebiyatmı yükselttikleri halde nasıl olmuş da kimse görme - miş. Bütün millefleri boğazlarına ka dar silâhlanmağa sevkeden, bütün dünyayı istilâ gibi cihangirane bir fikir takip eden meğer yahudiler - miş. Hele bunu hiç bilmiyorduk, bu nutuk sayesinde bunu da öğrendik Almanya, ötekisi hududlarının yüzde doksannı Akdeniz üze- rinde bulunan ve buğday, kö. mür, petrol gibi mübrem Mtiyaç. larının beşte dördünü arcak Ce - belüttarık yolu ile tedarik edebi - len İtalyadır. Bu iki devletin İs - panyanın dahili işlerine yalnız & deal bakımından alâka gösterdik- lerini tasavvur etmek kimseniz. hatırından geçmez. Bir ihtilâf zu. hur &lecek olursa Akdeniz kapı « larmda hazırlıklı bulunmak arzu su herhalde bu işte daha büyük bir rol oynamış olmalıdır. Bir harp zuhurunda İngilizle- rin Celebüttarık boğazını düşma- mın gemilerine karşı kolaylıkla kapayabileceklerine şüphe edil . lir. Hattâ seyyah gemileriyle ge - len turistler bile geceyi Cebelüt- tarık içinde geçirmek © İsterlerse ” polisten izin almağa mecburdur - lar. Tösilizlerin Cebelüttarıkta bu. lunuşunu, kalabalık o bir şehrin çok işlek bir dörtyol ağzın da nöbet bekliyen bir polisin ha - line benzetirler. İyi amma bü kö- şe başındaki polis şimdi / yalnız değildir. Bu yolda onun kadar alâ kalı olduklarım iddia eden Daşka gözcüler peyda olmuş... Bunlar - dan biri Akdenizde işlerini çok dikkatle takip eden ve müs - temleke taleplerinde bazı sağ- lam üslere dayanmak İsteyen miyor. Fakat İspanya kıyılarına yerleştirilmiş olan modern top - lar da ayni işi görebileceklerdir. Bu hale İngilizler boğaz yolunu kendi gemileri için açık tutabile. cekler mi? İşte burası şüphelidir. Ayni şüphe karşı taraftakiler için de varittir. Vaktiyle İngilizler: “Cebelilttarık bizde oldukça Ak - denizin anahtarı cebimizdedir.. derlerdi. Bügünkü vaziyet ise bu! anahtar kiymetinden çok kaybet- miş gibi gö; nmüyor mu? Çün - kü bu ana! €ski Yunanlıların Herkül Sütunları dedikleri kapıyı kolayca kilitleyebilecek, fakat baş kaları kapatacak olurlarsa acaba ayni anahtarla bu kapıyı açmak mümkün olabilecek mi?

Bu sayıdan diğer sayfalar: