28 Nisan 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

28 Nisan 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— 25.4.9239 28 Nisan 1639 TAN ABONE BEDELİ İ Türkiye Ecnebi © | 1400 Kn. (o 4 Sene ((O2Ac0 Kr. mo » say a " wo » say ma Mo 1 Ay 4 " — e Mülletlernrası posta ittihadına dahil olm'yan memleketler için abone bedeli müddet sırasiyle 30, 16, 8 3,5 liradır. Abone bedeli peşindir. Adres değiştirmek 26 kuruşlur Cevap için mektuplara 10 kuruşluk Pul ilâvesi lâzımdır. BE En Doğru Ölç Türkçe Görmek F alih Rıfkı Atay Ulusta bütün münevverleri, bütün dünyayı kaplayan muhtelif propagandaların Üstünde kalarak hâdiseleri türkçe Sörmeğe, türkçe düşünmeğe ve her muhakeme etmeğe davet ediyor. Falih Rıfkı Atayın bu yazısı mem- lekette kendini göstermeğe başlayan büyük bir tehlikeye işaret ediyor. Diyor kit “Telli telsiz vasıtalar, gazeteler, broşürler, mecmua ve kitaplar va sıtasiyle memlekete haber, resim, şayia, telkin ve doktrin yağıyor. Memlekete diyoruz, daha doğru - su, diğerleri arasında bizim mem- lekete de yağıyor, ; demeliyiz. Genç ve toy bir fikir bunlar ara- sında şaşırabilir. Kendisini bir tet- kik ve mülâhaza mevzuu karşı - sında zennedebilir. Onu bu yaml- madan kurtaracak tek vasıta türkçe görmek, türkçe düşünmek, her şe- yi Türk görüş ve düşünüşüne göre Muhakeme etmektir.” samsara sapi izah ettiğimiz üzere, ketler propagandayı dördüncü bir harp silâhı olarak kullanıyorlar. Bu sebeple hergün kâh nazariye halinde, kâh ajans haberleri şeklinde, bazan te rı kılığına girerek hudutlarımızdan içeri muhtelif propagandalar geliyor. Bu propagandalara en ziyade ma- ruz olanlar gazetelerdir. Hergün ma- salarımızın üzeri muhtelif kaynak - lardan gelen propaganda ile dolar boşalır, Gazeteci bütün hu mütezat propagandalardan kurtularak mem - leketin hakiki menfaatine en uygun neşriyat ile iktifaya mecburdur, Bu- nun için de yegâne ölçüsü, Falih Rıf- kı Atayın tavsiye ettiği gibi “Türkçe görmek, türkçe düşünmek ve her şe vi Türk göçüş ve düşünüşüne göre muhakeme etmektir.” Türk gazeteci ve münevverinin elinde bu ölçü ol - duktan sonra yanılması ihtimali az- dır, Falih Rıfkı Atayın dediği gibi; “İstiklâlin manası ve şümulü bü. yüktür: Türkiyeyi baştanberi ida- Te etmiş olanlar, mazideki her tür. It tâbilik ve yarı - töbilik tecrü - besini görmüş, bunun acığını tat- mi$, faciası içinde canlar! yanmış olanlardır. Bu mazinin (tecrübe derslerini ancak kitaplarda oku - yan gesçler, milli mukadderat Ü- zerinde tesir gösterecek yaştadır- lar. Bizler bihassa onlar için en titiz dikköle çalışmak zaruretin - deyiz. Kentilerine ilk öğreteceği- miz şey, bim herhangi hukuki, içtimai veya iktısadi bir nazariye- nin tatbik ve takliteisi olduğumuz deği, fakat he türlü (davaları - mızda sadece Tilli menfaat adam- ları olduğumuzdur,” “Her şeyin kiymetini, âncâk milli menfuatimize Dİsyetle tayin ede » riz. Hiç bir husus cazibe, bizi bu ana esasa bağlılıktan (o ayıramaz. Türkçe düşünmek, ve yalnız onun sevki altında Tareket etmek: İşte en sağlam yol, #n yanıltmayıcı ki- lavuz!” — e Edirnekapıdeki Sivaslı Şehitkr Sivas, (TAN) — İltanbulda Edir- nekapı mezarlığında wtan Sıvasl: 20 şehide yapilacak anıt nasrafına me- dar olmak üzere lisem? buradaki si- hermada Sarı Zambak ilmini oynat- tarmıştır. George, Son Teşebbüsün Tesirleri © TAN Alman Devlet Reisi; Rooseveltin Sulh Mesajına Bugün Cevap Verecek i ve Mes Akisleri Etraflıca Tetkik Ediyor: L Almanya ve Italya Ne ister Roosevelt'in mesajı, mütecavizlerin, işlemek ve ortalığı dehşete boğmak üzere olan harp makinesine bir kazık atarak bu makineyi durdurdu. Bu hare ket, asıl felâkete mâni olmıyacak, belki de onu geciktirmiye yaraya- caktır. Böyle bir hâdise, 1014 a- ğustosunda vuku bulmuş olsaydı, belki de hüdiseleri Iki hafta gecik- tirir ve harbin önüne geçerdi. Bugün herkesin sorduğu bir su- al, Roosevelt tarafından vuku bu- lan teşebbüsün büyük bir harbe mâ ni olup olmıyacağıdır. Hiçbir kim. se de bu suale kati bir cevap ve- remiyor. Çünkü şüphe veren un- surlar çoktur. Emniyet âmilleri ise emniyet vermekten uzaktır. Bunların İkisi- ni de tetkik etmek isteriz. Evvelâ vaziyeti, 1914 senesinin vaziyeti ile ölçebiliriz. 1914 te harp ilânı iki hafta geciktirilmiş olsay- dı, muhakkak ki harbin önüne ge- çilirdi. Fakat 191$ te vaziyete hâ- kim olan şahsiyetlerle 1939 da ii paldır “küldür yürümekle banker esas itibarile korku ıçinde idi. Hit- ler ise süratle karar veren, fakat kararını tam vaktinde veren ve derhal harekete geçen bir adamdür. Y akmda vukuu muhtemel o- lan harp lehinde duha bü- yük ehemmiyeti haiz âmiller var- dır. Roosevelt'in teşebbüsü bun- lara mâni olabilir ve diktatörlerin ihtiroslarına karşı gelebilir mi? Bazı sathi müşahedelere göre, Hitler aklına eseni yapmakta ve müttefiklerine bir şey bırakma- maktadır. Nitekim bizzat Italyada derin bir hoşnutsuzluk hissolundu- ğundan bahsolunuyor. Çünkü Hit. er, biribiri ardınca zaptettiği yer- leri hep Almanyaya katmış, Du- çe ise, bir ortak olmak ftibarile hissesiz kalmıştır, Fakat, Ispanyada vuku bulan bhâ- diseleri yakından tetkik edenler, Duçenin mükâfatı Akdenizde bek- lediğini biliyorlar. Buda ancak fevkalâde stratejik kıymeti olan yarım adanın totaliter ellere geç- mesinden sonra alınabilir, Mussolini, Frankonun zaferi ü- zerine ilk semereyi kapmakta ge- cikmedi. Buda Arnavutluk idi. Şimdi de daha büyük bir harekete geçmek üzeredir. Hitlerle Musso- lininin plânlarını senelerce uğraşa- rak birlikte hazırladıkları, birlikte takip ettikleri gittikçe tavazzuh ediyor. Roosevelt mesajinin, ne netice vereceği katiyetle anlaşılmadan önce diktatörler tarafından kuru- lan plânın strateji bakımından ne- reye vardığmı tetkik etmek isteriz. Roosevelt'in vesikası, mütecaviz- lerin hedeflerini ifşaya yardım e- derse son derece müfit olur. Çün- kü bu hedefler ve emeller, tahmin hududunu aşmamış bulunuyor. M ussolini, emellerini Italyan yak takımına bağırtmiş ve bunlar “Tunus, Korsika, Nis ve Cibutiyi isteriz” diye haykırmış. lardır. Daha sonra da Italyan güze- #eleri bu emeller etrafında yazi- lar yazmışlardır. Hitlere gelince, onun da “Kavgam” adlı eserinden ancak müphem bir takım intıbalar edinmek imkânı yardır. Geçen hafta diktatörlerin kati hedeflerine doğru yürümek ve ge- niş ölçüde bir darbe indirmek üze- re olduklarını, bu darbenin bütün içyüzlerini meydana koyacak ma- hiyette olucağını gösteren bir çok ğe“ delâil vardı, Yani Akdenizde bir bâdise vuku bulacaktı. Çünkü Is- panyada ve Ispanya Fasinda bir takım askeri hareketler yapılıyor- du. Portekizde bir hâdise vukuu beklenmekte idi, Alman donanma- sı, Atlas Okyanusunda İspanya sa- hillerinin ötesinde dolaşacak, bel- kide Lizbonu ziyaret edecekti, Bu donanma Tağus nehrinin ağzı na kadar gittiğine göre, belki de Portekiz diktatörü Sülzar'i selâm- Eyacaktı. Mussolini, İngiltere - 1- talya anlaşmasını kale almıyarak İspanyadaki askerlerini de, asker- lerinin malzemesini de çekmiyor, bilâkis zafer alayına iştirak edecek daha bir çok askerler gönderiyor- du. al Bu söylüyor ve zafer alayından sonra bu sözü yerine getireceğini anlatıyor. Fakat bu zafer alayınm yapılma» sina kadar bir çok şeyler vuku bu- labilir. Arada faşist ordusunun kuvvetli bir kıtası Cebelitarık Bo- azma, ikinei bir kıtası Pireneye, Üçüncüsü İspanya Fasına ve Tan- ca köşesine doğru gidiyor. Italya- nin İspanyaya muvasulst eden Alp askerleri ise Fransa hududuna sev- kolunmaktadır. Mussolininin çekilmek için son ver diği sözde hazfolunan bir mühim nokta vardır. Oda Ispanyadan harp malzemesi çekeceğini söyle mesidir. Almanlarsa, bu yolda bir tek söz söylememiş bulunuyorlar. Halbuki Frankistlerin gördükle- rien mühim yardım, Italyan as- kerleri değildir. İtalyan ve Alman topları, tankları, tayyareleri ve MADA İspanyanın fethi, mütecavizlere dünyanın en mülilm denizi olan Akdenizin met- hâlinde hâkimiyet temin etmiştir ve Atlas Okyanusunu yollarını tehdide imkân verdiği gibi, Fra: Hearet ve harp meğe bütün mecbur bırakmıştır. harp malzemesidir. Binlerce Ttal- ve Ispanyol mütehassisı Ispan- yada ikamet ediyor ve Ispanyol ra yol gösteriyor. Ispanya cümha- riyetini mahvedenler de bunlardır. I spanyada dahili harbin bit- mesi üzerine büyük harp i- çin hazırlıklar başladı ve son haf- talar içinde azami dereceye vardı. Bu da diktatörlerin demokrat dev- letlere karşı meydan okumak için kati bir plân dafresinde hareket et- tikleriri gösterir. tı yıldanberi devam ediyor. Son haftalarda ise, demokrat devletle re karşı diktatörlere rüçhan temin edecek stratejik mevkiletin ele geçirilmesi için çalışılmıştır. İspanyanın fethi mütecüvizlere, dünyanın en mühim denizi olan Ak- denizin methaline hâkimiyet temin etmiştir. Bu da, Atlas Okyanusu- nun bütün ticaret ve harp yolları- nı tehdit ediyor ve Fransayı üç serhaddı. gözetlemek mecburiye- #ihde bırakıyor. Arnavutluğun istilâsı ise Akde- nizin ablokasını tamamlamaktadır. Bu sayede Italyanlar, Adriyatiğe hâkim olmakla Kalmıyarak bura- sını totaliterlerin donanmaları için bir sığınak haline getirmekte ve Cebelitarıktan geçebilecek gemile- re karşı tahtelbahir harbi açmak için bir kaide yapmaktadırlar. Bü- tün bu hareketler, Yunanistam sü- ratle istilâ etmeğe, Ege denizini, ÇOCUK HAFTASİ Hayat yolu, çok sarptır. Muvaffakiyetin sırrı da, bu yolu, kolayca asıbilmekte. dir. Yavrularımız, bu geçitlerin bütün tehlikelerine göğün gerecek ve hepsini vos inecek kabiliyette | yetiştirmeğe mecbur olduğumuzu unutmamalıyız! MÜNASEBETİYLE: İtalyanın hâkimiyeti altmda bu- lundurmağa yardım edecek hazır- lıklardır. Bu sayede Ingiltere ile Mışır, Su- dan ve Filistin arasındaki münase- bet kesilecek, Hindistan ile Hindi Çini arasındaki muvasala gecikti- rilecek, Fransa, şimal! Afrikadaki imparatorlu; temas hususun- da güçlük çekecektir. Orta Avrupada Avusturya ile Çe- koslovakyanın ilhakı, Almanyayı Balkanlara yaklaştırmakla kalma- muş,“demökrâsileri “Bohemya dağ- amman Seki silk ene er ğe ordudan mahrum etmiştir. Ihasıl diktatörler, uzağı gö- rüşlerile ve cesaretlerile In- giltere ile Fransaya fsik bir vazi- yet almıya muvaffak olmuşlar ve bu yüzden demokrasileri fena bir vaziyete düşürmüşlerdir. Askeri otokzasi, kehdisine yenil- mez bir faikiyet veren vaziyeti te- min etmiş bulunmaktadır. Dikta- törlerin, demokrasilerin, hataların: telâfi için vakit kazanmalarına mü- saade etmiyeceklerini sanıyorum. Vaziyet bu merkezde olduğuna göre Roosevelt'in teşebbüsü ne o- lacak? Amerikanın müdahalesi dik- tatörleri fena halde hiddetlendir. miştir. Fakat bu hiddet, onları ha- rekete geçmekten alıkoyacak mı? Bana kalırsa bunu iki âmil tayin edeçektir ve bunlar da önümüzde- ki günlerde Fransa ile İngilterenin alacağı vaziyete bağlıdır. Bunların birincisi Rusya ile ya- pılacak askeri anlaşmaların mahi- yetidir. Hitlerin Rus oördularile harp sahnelerinde karşılaşmayı gö- ze aldığı hâlâ şüphelidir. Geçen #ylülde Daladler ile Chamberlain zaafa uğramamış ve sinirleri gev- şememiş olsaydı, Hitler de bu yüz- den muhakkak gerilerdi. Muvazeneyi demokrasiler lohin- de çevirecek biricik âmil Rusya- dır. Çünkü ancak Rusya, Lehistan ile Romanyaya yardım edebilir. Amerikanın yardımı Atlas Okya- nusuna ve Büyük Okyanusa ini sar edebilir. Rusya da demokrasi» lere yardım ederse diktatörleri dur- durmak ve vurmak mümkündür. Bu yüzden Rusya ile anlaşmak hususunda tereddüt edilmesinin mânasını anlamıyorum. İkinci nokta demokrasilerin sul- hü bilfii) kurtarmak için, he ver- miye hazır olduklarımı tayin etme- leridir. Çünkü diktetörler. Roose- velt'in mesajını 'amamile reddet- miyerek müstemiskelerinden bah- sedecekler ve bunların geri verii- mesini ve adaletsizliğin kaldırı. masını istiyeceklerdir. Bunun İçin demokrasilerin pe- şinden karar vermeleri ve dünya- yı büyük bir felâketten kurtarma- ları lâzımdır. ODÜŞLEP Mevkuf Kadınlar Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel zmit o müddelumumisinin tev- kif müzekkeresi kesip, polisim muhafazasında İstanbul müddeiumu- miliğine sevkettiği kadınların isim - lerini bilmiyorum. Ressamlar, yar: tıkları mahlüklara isim takmadılar.. Çünkü onlar tablatın kadınlarıdı Tabiatın bu cansız kadınları, müd- delumumilikte şimdi güzel sanatlara mensup bir heyetin şefaatini, şeha- detini bekleyen maznunlar mevkiin- dedirler. Şimdiye kadar canlı hemşi- releri tarihin muhtelif devirlerinde hu taassubun elinden neler çekmedi- ler. Göğüslerine yafta © yapıştırılıp sokaklarda rm gezdirilmediler. kapt- Tarıma katran mı sürülmedi, linç mi edilmediler, kocaları öldü diye onun» la beraber mi yakılmadılar, öküzün boynuzuna bağlanıp (şehir şehir mi dolaştırılmadılar. İlk o çağ, ortaçağ, hattâ sonçağ , kadına yapı » lan şekil şekil işkencelerin bir meş- beridir. Bu suçların en küçüğü za - İmanma göre erkeğe bir o bakış, en büyüğü zamanma göre aşktı. Fakat cansızları için tevkif mil - zekkeresi kesildiğini pek hatırlamı - yorum. Jekond'ı Luvr müzesinden çaldılar, Luter zamanından evvelki devirlerde, mutaassıp papazlar çıp « lak kadınların üzerine tül örttürdü « ler. Safonun resmi bir kaç defa, mü- zelerden çıkarıldı. Fakat ( topyekün İbir tevkif müzekkeresiyle bir ehli hibrenin muhakemesine sevkedildik- lerini hilmiyorum. Şimdi maznun sandalyesinde © 5 turan kadınlar hakkında bir sanat mahkemesinin vereceği karar bence bellidir. Bu resimleri gördüğüm için, medeniyetin bu devrinde bu zavallı cansız mahlüklara ve bunları yara - tanlara suç yüklenemiyeceğini tah « min ediyorum. Fakat bu davada be - raat kazanan kadınlar, taassubu yen» mek gibi bir zafer de kazanmış olu- yorlar, İ Sanatkârlara düşen vazife, mev- kuf kadınlar tahliye edilir edilmez, e e ERE aa me sile İsin, bu tabloları “mevkuf kadınlar” İismi altında birleştirip müzenin bir İkenarına asmaktır. Bu tabloların altına bir mermer üzerine yaldızlı harflerle yazılacak üç cümle, Cümhuriyet içinde büyü » yen hür fikrin, taassuba bir daha esir olmayacağını ifade ederse, bugünkü ve yarınki nesillere de güzel bir ders vermiş olur. Safranboluda Çocuklara Yardım Safranbolu, (TAN) — Çocuk “E sirgeme kurumu tarafından elli fa- kir çocuk giydirilmiştir. Çocuk haftası münasebetile demir ve çelik fabrikalarınca tahsis olunan otobüslerle yüz fakir çocuk Kırıklar köyüne götürülmüş, burada Kara bük Çocuk Esirgome Kurumu tara- fından hazırlanan yemeklerle kendi- lerine ziyafet verilmiştir. Bu gezin- tiye kaymakam, belediye reisi, parti ve halkevi azası, köycülük kolu aza» sı ve bir çok halk iştirak etmiştir. em imiz Karamanda Muhtarlar Kursu Karaman (TAN) — Kazamıza bağ- U 89 köyün muhtar ve kâtipleri, a- çilan kursa devama başlamışlardır. Köy kalkınması ve köylerde temiz- lik ve sıhhat işlerine itina olunması» nı İstihdaf eden kurs on gün devam edecektir, Seral Muşta Kar Yağdı Muş (TAN) — Kışın hafif geç - mesi, meyve ağaçlarmın vaktinden evvel tomurcuklanması ve kısmen çiçek vermesi herkesi sevindirmiş ve kır eğlenceleri bile başlamışken ev- velâ yağmur, bunu takiben de kar yağmış ve Karın kalınlığı 12 santi - metreyi bulmuştur. Ağaçların #iliz - leri ve çiçekleri kâmilen yanmıştır. Henüz kar ortadan kalmadığı için, tarla mahsullerindeki zararın derece si anlaşılamamıştır. Köylü bu yüz - den endişeye düşümüştür. emele ei Sivas Maarif Müdürlüğü Sıvas, (TAN) — Trabzon maarif ürü Rifat Necdet Evimer, maarif müdürlüğümüze tayin olunmuştur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: