19 Mayıs 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

19 Mayıs 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

———: 10.5.0939 SXAN Istanbulda Bu Yıl Başarılacak Büyük Imar İşleri — İlk mülâkatı size vere- ceğim!” 4 u sözü bana, Manisadan İs- tanbula ilk geldiği gün, Va- M Lütfi Kırdar vermişti. Bu kıy - metli söze de ben; kendisini din - lemek istemekte, diğer meslektaş- larıma tekaddüm edebilişim saye- sinde hak kazanmıştım. O ilk konuşmamızdan sonra, te sadüfler beni Lütfi Kırdarla en az on defa karşılaştırdı. Fakat bu kar şılaşmalarımızdan hiç ( birinside, ben, muhterem valimize, verdiği Sözü hatırlatmak için bir tek #öz söylemek mecburiyetinde kalma - dım: Zira zekâsı ve hafızası kadar geniş seziş kudreti de geniş olan Lütfi Kırdar, gözlerimdeki tebes - #ümün altma gizlenen manayı, ba- ha tek kelime söyletmeden oku - muş, ve: “ — Anlıyorum! Demişti. Fakat biraz daha sabredin: Sö zümde mutlaka duracağım!” Ben, Lütfi Kırdarı, bana her se fer biraz daha “sabır” tavsiye et- mekte haksız bulamıyordum: Zi- Ta her tesadüfümüzde onu, maze - retinden şüphe olunamıyacak de - Tecede “meşgul” görmüştüm: Kes- koca bir şehrin tükenmez Ihtiyaç- ları içine gömülen İstanbul valisi- nin, her zaman terlemiş gördüğüm geniş alnında, hastasının tedavisi- ne başlamak imkânını bulamamış bir hekim endişesi okudum. Dr. Lütfi Kırdar İstanbul şeh- rinin bütün hastalıklarını teşhis etmiş görnüyordu, Fakat, kimisi İlerlemiş, kimisi müzminleşmiş o - lan bu sayısız hastalıkların teda- Visi için lâzım gelen vesaiti nere - den bulacaktı? Şüphe yok ki, parasızlık için- de, o hastalıkların tedavileri, teş « hislerinden çok daha zordu. Ve bon, bu zorluğun heybetini tasavvur edebildiğim . içindir ki, Lötf'Kırdarın endiğesini tabi bil. müuştum. Fakat bugün, © belediye varidatını çoğaltmak imkânlarını Yaratmış olan Lütfi Kırdar, şeh - rin dertlerini todavi o imkânlarma kavuşmuş sayılır: Bu O imkânlara kavuştuğu için, artık endişelerin - deri de kurtulmuş, rahat bir nefes alabilmiştir. Di. Belediye dairesinin mer- divenlerini çıkarken, böyle düşünüyor, ve kendi kendime: — Artık, diyordum, Lütfi Kır bana verdiği sözü hatırlata- bilirim: Çünkü o bugün, sualleri - me cevap vermekte güçlük çekmi- Yecek vaziyettedir!” Makam kapısının önü, bir sinema kişesinin önü kadar kalabalıktı: Sinema kişesinin önündeki kalaba: Uikla, bu kapı önündeki kalabalık a- Tasındaki bariz fark, oradakilerin vam alıyya, buradakilerin “kart. Vizit" vermiye çalışmalarından £ « baretti! , Orada rastladığım bir tanıdık: “— Bu bir şey değil. dedi. Va- iniz odası da bu kadar kalabalık!” Ortalığın tenhalaşmasını bek - lemekten başka çare yoktu. Zira © kalabalık arasında huzura kabül #dilmek hayli, tehlikeliydi: O tak- dirde Lütfi Kırdar, etrafını, - tıpkı demokratların çemberi gibi - kıs - kıvrak çeviren kalabalığı göste - Yebilir, ve: “— Görüyorsunuz ya?” diye - Tek, bana şu tavsiyeyi tekrarla - Mağa hak kazanabilirdiz “ — Biraz daha sabır!” Sabırsız sabırsız, dolaşmayı, 0- turmağa tercih eden bekleyicile « FİN boş bıraktıkları sanldalyeler - den birisine yerleşerek, vaktiyle planlan belediyesinin çıkardığı bir broşürü gözden geçirmeğe koyul- dum, “TAN” kütüphanesinden edin - diğim bu nefis broşür, Lütfi Kır - darın Manisaya kazandırdığı eser- lerin resimleriyle süslüydü. Broşürün ilk sayfalarında oku- duğum bir yazı, Lütfi Kırdarı şu satırlarla takdim ediyordu: *“Kiymetli Valimiz, 320 da Tıp Fa kültesinden mezun olmuştur. Balkan Harbinde Hilâllahmerde çalışmış 0- İan Lütfi Kırdar, uzun müddet hüküe met ve belediye tabipliklerinde bus Nihayet, aşnir ve muhacirin mü riyeti: umumiyesinin İstanbul elle müdüriyetine terfi etmi; Marpte ise, Suriye cephesi bip olarak vazife görmüştür. Cemal Paşanın orndn açtığı Darüleytamın başıma geçirilen Lâtfi Kırdar, mekte- bin fdaresinde de büyük bir muvaf- Sakiyet göstermiştir. O sırada, eski Maarif Vekili merhum Reşit Galip ayni mektepte, müdür muavini ola- rak vüzife görmekteydi, İstkiâl kavgası başlar başlamaz, Nazilli cephesine koşan doktor LA Kırdar, harp sonuna kader, Hilâli- ahmer teşkilâtı idare etmiştir, Tes meli tıbbiye sıralarında atılan Türk Ocaklarının ilz müessieleri arasında büyük bir £saliyet göstermiş olan LüMi Kırdar, temiz ve şerefli haya- anın her devresinde yarulmak bil- mez bir mücedeleci olarak görülmek- tedir. Bundan evvelki devrede Kütahya mebusu olarak vazife gördüğü sıras Jarda, Balıkesir Parti Başkanlığına Lütfi Kırdar, Parti Baş- İni müs » Parti olanların valiliklere tayin edilmelerine kurar verilmesi üzerine, “Avni Doğan, Kâstamönu Valiliğine, *Latri Kırdar, da Manis Valiliğine gönderildi.,, * B' tercüme kali “okudukları sonra, Lütfi Kırdarın, Ma - nisa valiliğinde bulunduğu iki yıl zarfında vücude getirdiği eserle - rin resimlerini gözden geşiriyo - rum: 1 — Bir Halkevi binası. 2 — Bir Parti binası, 3 — Bir şehir klübü. 4 — Geniş iki çocuk bahçesi. 5 — Mükemmel bir kız enstitü- sü. 6 — Modern bir sinema, 7 — Yirmi beşer metre genişli- Zinde, ve'birer buçuk kilometre uzunluğunda üç bulvar: “Ala - türk”, “İnönü”, ve “Cümhuri- yet” bulvarları! $ — Muazzam bir stadyum. 9 — Dört kazada hükümet ko » Başkarlığında o muvaffak ağı 10 — İki kazada Halkevi binası, 11 — İki tane orta mektep, 12 — 43 tane ilk mektep. 13 — Manisada bir şarap fabri. kası, 14 — Manisada modern ve zen- gin hir umumi kütüphane. Bütün bunlardan da anlaşılı » yor ki, Lütfi Kırdar, iki yılın için- de, yurdun viran olmuş bir köşe- sini modern bir şehir haline kavuş turmuştur, Ve bunun İçindir ki, Lütfi Kırdar, içinde iki yıl kaldığı Manisadan İstanbula gelirken, ar- kasında, mamur bir şehir, ve viran bir sürü kalp bırakmıştı: İstiklâl harbinden, tıpkı bir malülgazi gibi, koltuk değneğiyle çıkmiş olan Manisa, kendisin! tam iki yıl bir baba şefkatiyle tedavi eden Dr. Lüti Kırdarı İstanbula uğurlarken, hüngür hüngür ağlı yordu. Ağlıyordu: Çünkü (o muztarip yüzünü güldüren insandan ayrılı- yordul: B aşımı Broşürden kaldırdığım zaman, Lütfi Kırdarın oda - sından, son ziyaretçi çıkiyordu. Be- ni, yemek ve İstirahat (o saatinden fedakârlik yapmayı göze alarak kabul eden Lâtfi Kırdar, gülüm - siyerek elimi sıkarken: “.- Nihayet, dedi, sabrınız tü- kendi demek! Ben de güldüm, ve: Vali Diyor ki:- Belediyenin Senelik Geliri 8,5 Milyon Artmış Demektir. Artık Işe Başlıyabilecek Vaziyetteyiz Vali ve Belediye Resimi Dr. Lüdi Kırdar Bu Yılın Programı — 1 — Bir sene içinde bütün tramvay yollarının esfelia. çevrilmesi mükarrezdir. 3 — Şehrin suyu arttrilacak, bunun İçin lüzumlu tedbirler a) 3 — İstanbul, ssgart 900 yatâklı yeril bir hastaneye kavuşacak! 4 — Şehir stadyomu Inşastma, muhakkak bu sene İ $ — İki yeni tiyatro binasının inşaatına bu sene geçilecek, üçüncüsü gelecek seneye kalacaktır. 6 — Biri Beyazıt meydanında olmak üzere üç büyük şehir gözinosu İnşe lecektir. Tükendi: Hem de, belediye reisle- -<oFinin,: valilerin vaadlerini bekle - miye çok idmanlı olduğumuz hel- de! Bu lâtifeyi yaparken, gözlerim karşımdaki duvar saatine ilişmiş- ti: Saat on üçü on dakika geçiyor- du: Ve koca saatin rakkası; “— Dan. dan.” diye, adetâ, mü nasebetsiz bir saatte yaptığım bu ziyaretin izansızlığını başıma vü- ruyor gibiydi. Lülfi Kırdarın rahat ve yemek saatinden müm » kün mertebe az zaman çalmak İs teğiyle derhal suale giriştim, Ve değerli valimizden, kendisini bek- leyen bitmez tükenmez işlere ne - reden başlayacağını öğrenmek İs- tedim. Hesaplarını yapmış, prog - ramını çizmiş, ve kararını vermiş bir insan huzuru ile konuşan Lâtfi Kırdar, söze nereden başlayacağı- nı kestirmekte © gecikmedi: Yâni söze, işe başladığı günden girişti: '— Benim, dedi, bu masanın başına geçtiğim gün, yaptığım ilk iş, varldatı gözden geçirmek oldu: Çünkü yapılması lâzım gelen İlk iş, varidatı çoğaltmak, ve masrafı azaltmaktı. Kadroda, fazla memur, ve bir çok da münhal memuriyet vardı. Ben, o münhallere dişardan tek memur almadim: Ve o “mün- hal” lere, tasfiye ettiğim memur- ları yerleştirdim. Bu suretle, hem hiç bir memur mağdur olmadı; hem de İki yüz tam memur maaşı tasarruf edilebildi! Ayni tasarru - fu, kırtasiye ve mefruşat masraf- larında da yapâbildim. Vöklâ, bu suretle elimizde ka- Gender edi- | 7 — İstanbul itfaiyesi için Müzümlu ve noksan bütün vesait temin edilecektir. 8 — Şu günlerde 17 yeni ilk mektebin temeli atılmak üzeredir. İ 9 — Çocuk bahçeleri için Haziranda inşaata geçilecek ve en Kisa zamanda bu bahçeler açılaesktır. 10 — Süt ve ekmek fabrikalarının inşasına Hazirands başlanacaktır. Fakat bittabi bu kâfi değildi: Va- ridatı da arttırmak lâzımdı. Bilirsiniz “ki, İstanbul belediye- sinin muayyen bir kanuni varida - tı vardır: Ben. bu varidatı gözden geçirince anladım ki, belediye, ala- caklarımın ancak yüzde altmış be- şini tahsil edebilmektedir. Halbu- ki, yine anlaşılıyordu ki, belediye makinesi iyi işlediği takdirde, ala- caklarımızın yüzde doksanını top- Jayabilmek mümkündür. Nitekim, şu anda, bu imkânı temin etmiş bulunuyoruz. Ve bu sayede kazandığımız pa- ra da, bir buçuk milyon liradan faz Jadir!. Fakat, bu şehrin ihtiyaçlarına nisbeten, bu pâra, obur bir insanın ağzına atılan yumuşak bir lokma- dan farksızdır. Böyle olduğu içindir ki, “biz. başka varidat menbaları aramak mecburiyetindeydik. Fakat muh - taç olduğumuz parayı, halka hiç bir mükellefiyet yüklemeden ele geçirmek istiyorduk. Bu yolu tuta- rak, evvelâ baş milyon lira borç aldık. Bildiğiniz gibi, bu o parayı müsmir işlere © harcamaklığımız şart koşulmuştur. Bundan sonra temin ettiğimiz kazanç da, yine bildiğiniz gibi şir ketlerdir. Şu halde, kendi içimizden ta « sarruf ettiğimiz iki milyon liraya, borç olarak aldığımız beş milyon lirayı, ve tramvay, tünel idarele - rinden her yıl şlabileceğimizi he- sapladığımız asgari bir buçuk mil- yon İlrayı da ilüve ederseniz, hele- diyemizin geliri, senede asgari se- kiz buçuk milyon lira artmış de « D eğerli Lütfi Kırdar, 8 buçuk milyon lirayı, başında bu - Junduğu belediyenin kasasına he - müz sokmuş gibi, rahat bir nefes aldı, Sonra: “-- Şimdi, dedi, işe başlayabi- lecek vaziyetteyiz. Ben kaniim ki, Istanbulun en mühim dertlerinin anası, pisliktir. Bu itibarla, işe, şehri temizlemek» ton başlamak istiyoruz: Tıpkı bir Insanın, içine yeni taşındığı bir evde yaptığı gibi! Dektor dilile söyliyeyim: Istan- bulun damarları, yani yolları bo zuktur. Şehrin kanını zehirliyen pislik te, damar bozukluğundan başliyor. Bu hesapça işe, yollar- dan başlamak lâzım. Biz, bu bir yil içinde, içlerinden tramvay ge- çen bütün caddeleri asfaltlaştır - mak kararındayız. Yalnız yokuş yollar müstesna... O yolları, asfalt- İl psrke yapacağız. Tramvay ead- delerinden sökeceğimiz parkelerle de, ikinci derecede yolları yapa - cağiz- Tıpkı, büyük evlâtların €5- kimiş esvaplarının yeni kalan ta- raflarından, küçük evlâtlara çibi- $e diker gibi! Şehrin ikinci dördü, sudur? rin suğrüru dettifmak, Taği" ilk işlerdendir. Lütfi Kırdar gülümsiyerek: — Tabii, dedi, şehrin suyunu ço- ğaltmak için, alacağımız tedbirler» den birisi de, süyun süte katılma: masını temin etmektir: Sut çoğal- dıkça, mintarefillâh, şehir susuz ka- yor! Sonra ciddileşerek devam etti: — Maamafih, yine haziranda inşasına başlayacağımız ve bu yıl içinde tamamlayacağımız süt ve ekmek fabrikaları, İstanbulun © ezeli “süt” ve “su” derdine de ni- bayet verecek.. o“ Bir iki saniye düşündükten son ra, tekrar söze başladı: y “ Sonra, İstanbulun Bastane ihtiyacı var... Bu ihtiyaç, daha İs tanbula ilk geldiğim gün gözüme çarpmıştı. Buraya, bana müra - caat eden hastaların bile (haddi. hesabı yok. Fakat, yine bu Sene içinde, Istanbul asgari beş yüz yataklı bir hastaneye mutlaka ka- vuşacaktır! Istanbulun yine bu sene içinde, mutlaka kurtarılacağı ezeli mah- rumiyetlerden birisi de stadyom- dur: Daha şimdi, sizin gelişinizden iki saat evvel, mimar Vieti Violi'- den bir mektup aldım. Ankarads- ki ve Manisadaki “19 Mayıs” stad- larını yapan bu beynelmilel mimar, âzami iki haftaya kadar Istanbul. da olacak. Bu mimara yaptıracağı. mız stadyomun adını da “19 Ma- yis" koymayı: düşünüyorum. ütfi Kırdar yine gülümsü- yor, ve: '— Maamafih, diyor, bu isim ü- zerinde ısrar edilecek değildir. Be- nim bu arzumu söyleyişim, sadece Sporcularımızı stadyomun yapıla - cağıma İnandırmak içindir! “— Demek, artık, takılacak © lan İsmin düşünülmesine bile sıra geldi!” desinler, ve senelerin ver- diği Oümitsizlikten kurtulmanın zevkini tatsınlar!” En ciddi işlerden bahsederken bile, neşesini kaybetmediği, ağır cümleler arasına sıkıştırdığı bu lâ- tifelerden anlaşılan Lütfi Kırdar; önüne getirilen bir. dosyayı gözden “— Wieti Violi ile birlikte, iki mimarımız da çalışacak. Gayemiz, mimarlarımızı da yetiştirmektir Istanbul stadyorunun yapılışı €$- nâsında, tecrübelerini artıracak ©- lan mimarlarımız, bizi, diğer işle- rimizde yabancılara muhtaç bi- rTakmiyacaklardır kanaatindeyim! Bu şehrin, bedii bakımdan ihti- yaçları da çok geniştir: Biz, yne bu yıl içinde, iki tiyatro binasının inşasına başlıyacağız. Bunlardan birisi, çok muazzam bir binadır: Bu itibarla onu, bu yil içinde ta- mamlıyabileceğimizi ummuyorum. Fakat diğeri, mutlaka bitirilecek Bence, İstanbulun, üç tiyatro bi- nasına ihtiyacı var: Operet, dram ve komedi! Üçüncü binayı da, maalesef, an- cak öteki yıl kurabilecağiz! Haziranda inşasına başlıyacağı- miz büyük binalardan birisi de “Şehir gazinoları” dır: 939 - 940 yılında, Istanbul, Avrupai bir bar- la, Avrupai birde gazino kazan- mış bulunacak: Yaptıracağımız ü- çüncü gazino ise, alaturka musiki içindir, Bu sene içinde mutlaka ta- mamlıyacağımız bu gazinonun, Be- yazıt meydanma yapılması mukar- rerdir. O güzel meydandaki o salaş sıra kahvelerini yıkıp, yerlerine, mu- azzam bir gazino yapacağız. Bu su- retle, kendi öz musikimiz de çadır bozması yerlerde acı bir sığıntı öm- rü sürmekten kurtulmuş olacak! stanbulu, gizli bir yara gi bi içinden öldüren eski has talıklardan birisi de yangındır: Sor yangınlârda teessürle öğrendik, 1s- tanbul itfaiyesi, on yıl evvelki ve- saitini arttırabilmiş değildir: Fs- kat bu sene içinde, Istanbul itfaj- yesi, İstanbulluları yangın korku. sundan tamamen kurtaracak kadar mükemmel ve bol vesaite kavuş” muş olacak! Bütün bu sözleri, âdeta masum bir çocuk Beğesile söyliyen Lütfi Kırdar, kararlarını tatbik edecek. lerinden emin bir insan azmile ko- nuşuyor. Gözlerinde öyie içine şüp' he katılmamış bir emniyet ve ka- tiyet var ki, Istanbulun, bu bir yıl içinde, bütün bu nimetlere kavu- şacağına tereddütsüz inanmamak mümkün değil. O, kisa bir süküt- tan sonra tekrar söze başlayınca, önümüzdeki sene içinde yaratıla cak eserlerin, dinlediklerimle ta“ mamlanmadığını Adeta hayretle anladım. Lâtfi Kırdar: “.— Sonra, dedi, bugünlerde,'on iki tane ilk mektebin temelini 8- tacağız. Bu iş için, tam 600 bin ti- ra ayırmış bulunuyoruz. Çocukla" rımızı, sade mektep değil, bahçe mahrumiyetinden. kurtarmak lü zim: Gelecek sene sonuna kadar şehirde, sade okuyacak mektep de gil, oynayacak bahçe bulamıyacak çocuk ta birakmak İstemiyoruz! Haziranda yapmıya başlıyacağımız çocuk bahçelerinden başka bir çok mahallelerin aralarındaki mezar - lıklardan da istifade edeceğiz. Bu- ralardaki mezarları, tarihi taşları hürmetkâr bir merasimle, müna sip bir mezarlığa toplayacağız: Ve bazı müsait cami avlularile birlik- te, bu mahalle arası mezarlıkları- nı da, birer ferah ve çıçekli çocuk bahçesi haline sokanağız: Bu su- retle de, yavrularımız mezar taş ları arasında ahret koklamaktan. halkımız da mezar taşlarile burun buruna yaşamaktan kurtulmuş 0- lacak! Latfi Kırdar susmuştu. Devam edip edemiyeceğini anlayabilmek için: «.— Bt mi?” sualini soramıyor- dum. Zira bana çok haklı olarak: “.- Bir sene içinde daha ne ya- valım?” diyebilirdi. Bereket söze yine başladı ve: — Muhakkak ki, dedi, Istanbu- lun dahâ bir çok ihtiyaçları var Fakat biz, bir yıl içinde, daha faz- Jasmı yapabileceğimizi iddia eder- sek, kendi kendimizi yalancı çık- mıya mahküm etmiş oluruz! Bu korkuyla biz, programımıza. sade- ce, mutlaka başarabileceğimiz işle- Tİ soktuk. Mesai arkadaşlarımdan çok mem- nunum. Önlar, ekseriyetle, Istanbul (Sonu: Sa. 11, sü, VW

Bu sayıdan diğer sayfalar: