29 Haziran 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

29 Haziran 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

i/ pi ie nt Tefrika No. 89 Çete Ihanete Uğruyor Sotiri İsminde Bir Vatansız, Çetenin Yaptığı Sevkiyatı Öğrenmiş ve Haber Vermişti Millet fedaileri, gece yarısı Ba. kırköy civarında Haznedar Çift- liğine gelmişler, soyunup dökün- müşler ve hepsi de birer çiftlik yanaşması kiyafetine girmişlerdi ve tabii, istirahate çekilmişlerdi. > rtesi akşam, Bakırköyünde hat boyunda eczacı Hulüsi beyin (Cemal Paşanın biraderi) eczahanesinde başlıyan müzakere. ler, süvari miralayı Hacı Ârif be. yin evinde nihayetlenmişti. Ba. kırköyünde de ilk milli teşekkül, meydana getirilmişti. Idare heye. tine miralay Hacı Ârif bey reis ve baytar umum müdürü Ethem, Sapancalı Rıza, serkomiser Cavit beyler âza seçilmiş, eczacı Hul si ve Dramalı Halil beyler de ic. ral vazifeye ayrılmıştı ve © gece. den İtibaren de hummalı bir faa. Jiyet başlamıştı. Erkânharp binbaşılarından Ce- mal ve Saraçhane ambarı müdürü kaymakam Halit beyler bu teşek. küle silâh, cephane, bomba temin ediyor, Halil beyin arkadaşları Dıramalı Talât, Salih Mehmet, Yusuf Çavuş, Osman, Hafız Hü. seyin ve İskeçeli Safer, Ahmet Çavuş, Mehmet ve Üsküplü Sey. fettin, Faik ve Dursun Köylü Sa. lik, Hüseyin, Hacımaşlı Halil, Baklalı Mustafa, Bakırköylü Se- lim Çavuş, imam Niyazi ve Şem. si bey ve efendiler de neler kıya. fetine girerek, bu silâh ve cepha. meleri İstanbuldan arabalarla Ba. kırköyüne getiriyor, . Osmaniye köylü Hacr Mehmet, Avni ve Ce- mal beyler de evlerine, ahırlarına ve Fildamı namile, .meşhur. olan... çukurlara saklıyorlardı. ib Yulüst VE Dramalı Ha. WI beyler de teşkilât ile meşgul oluyorlardı. İşe Bakırköy- den başlamışlardı. Nifos, Vidos, Ka'faköy, Halkalı, Ikitelli, Şam. lar ve diğer Türk köylerini do. laşmışlardı. Her köyde birer İda- re heyeti kurmuşlar, askerlik, çe. tecilik yapan veya yapmağa isti- datlı olan o gençlerden, köylerin mevki ve ehemmiyetlerine e göre on beşerden otuz kişiye kadar mevcutlu küçük kuvvetler mey. dana getirmişlerdi. Bir kaç gece içinde silâh ve cephane tevzi i. şini de bitirmişlerdi. Faaliyet sa- haları da tayin edilmişti. Faki Bu vatan yavrularının mukadderatın kendilerine kahbe. ce hazırladığı felâket ve ökibet- ten haberleri yoktu. Tatlı hayal, leriyle avunarak hizmet gün ve saatini dört gözle bekliyor, hattâ sabırsızlanıyor, titizleniyorlardı. Halbuki, işgalcilerin Bakırköyün. deki istihbarat şebekesine yardak. çılıkla geçinen Sotiri ve Topkapi. li Çingene Ahmet adlı iki soysuz, bu teşekkül ve teşebbüsü sezinle- mişlerdi. Sotiri düşman karar. gâhlarından birinde tercümanlık, Çingene Ahmet te mensup oldu. ğu hürriyet ve itilâf o fırkasınm delâlet ve tavsiyesiyle damat Fe- ride kara kulaklık yapıyordu. Mrestiset devrinde ahlâksız. lağı, sulistimali o dolayısile bahriyeden kovulmuş olan bu ser- seri, mütârekeden sonra, tiynet ve cibilliyetini izhara zamanı mü. sait bulmuştu. Zeytinburnu fab. rikası müdür muavini kaymakam Ali Rıza bey hakkında verdiği bir jurnalle, hademei hassa müdürü kaymakam Zekiye çalmış, az za. manda da damat Feridin emin ve mutemet bir adamı, casusu ol. muştu, Bu vatansız herif, bir gün Top- kapı civarmda dolaşırken, Bakır. köyü istikametine giden bir ara. banın yükünün miktar ve cesamet itibariyle az ve küçük olduğu hal de ağırlığının fazla olduğunu 'gör- müş, hafiyelik damarları kabar. miş ve arabanın peşine takılmış. Nihayet bu yükün, bomba ve cep. hane olduğunu ve İkitelli kö; de Nuri ve Şamlar köyünde Ha. fız Zeynel efendilere teslim olun- duğunu da görüp anlamış, bir kaç gün daha süren İzellik ve gözcü. Kükten sonra, gizli bir teşekkülün mevcudiyetine kani olmuş ve en nihayet işin omenbamı bulmuş, eczacı Sabri beyin dükkânını ve evini gözlemeğe koyulmuş, o sıra. da, ayni maksatla köyde koşup uğraşan Sotiri ile ahbap olmuş, o soysuz da süvari miralayı Ârif beyi gözlemekteymiş *Tesadüfün © karşılaştırdığı ve koklaştırıp anlaştırdığı bu iki a1. çak, © gün birleşiyor ve işi müş- tereken takibe girişiyorlar. İki gün sonra da, bütün öğrendikleri- ni damat Feritle, işgal karargâhı- na yetiştiriyorlar. 8 akırköyünün bazı kısımları- nı ve bilhassa Arif, Rıza ve Hulüsi beylerin ve bu beylerle s1- kı fıkı münasebette bulunanların evlerini kara kulaklarla kara kuv- vetler göz altına almışlardı. Mev. cudiyetine kat'i surette kanaat getirilen bu gizli ve milli teşek. külü meydana çıkarmak ve men. suplarını hep birlikte ve suç üs. tünde yakalamak istiyorlardı. Belki de buna muvaffak ola. caklardı. e Şu kadar ki, onlar da sabredememişler ve umumi bir içtima yapıldığı geceyi bekliye- memişlerdi. Hepsini ayrı ayrı tev. kif kararını vermişler ve hemen faaliyete geçmişlerdi. Miralay Hacı Ârif, (o Sapancalı Rıza beyleri tevkif etmişler ve fa. kat eczacı Hulüsi beyi ele geçire. memişlerdi. Yaklaşan felâketi se- zinliyen Hulüsi bey, bir sdamı v: sıtasiyle vaziyeti Dramalı Halil beye bildirmiş, Anadoluya geç. mek üzere hemen Bekırköyünü terketmişti. Kara kuvvetlerin bu ani taar. ruzu, Hacı Ârif ve Rıza beylerin tevkifi üzerine vaziyetteki vaha. meti gören Dramalı Halil bey de, teşkilâtın e Bakırköyünde bulunan uzuvlarına, derhal harekete geçil- mek üzere, o gece Haznedar Çift. ğinde tecemmü haber ve parola. sını göndermişti. O gece (yarısı, çiftlikte toplanan | fedailer, artık bir daha Bakırköyüne dönmemek, milli emellerin husulü uğrunda öL mek kararın vermişlerdi. Çift. lik sahibi Hüseyin beye veda ile İkitelli yoluna girmişlerdi. Mustafa Kemal Paşanın Hav- zâdaki teşebbüs ve faaliyetleri ve bilhassa milli teşkilât vücude ge. tirilmesini, işgal edilen memle. ketler hakkında yer yer büyük ve heyecanlı mitingler tertip ve ak. tedilmesini, bütün düveli mua?- zama o mümessilleriyle Babıâliye müessir telgraflar çektirilmesini teşvik yollu yaptığı tebligat, bazı mutasarrıf ve valiler ve bilhassa hürriyet ve itilâf fırkası şubeleri tarafından saraya, Babidliye ve fırka umumi merkezine bildiril. meğe başlanmıştı. (Devamı var) Deniz Banyosundan Sonra... Deniz banyosundan oi nizden koşarak çikmak İe yapınca, titreme gelmesine meydan verilmez. Banyodan son. ra ayakları sıcak su ile yıkamak banyonun vücude ması için, şarttır, derler, Vâksâ tuzlu su ban- yosundan sonra o bütün vücüdü tuzsuz su İle yıkamak fena olmaz, hele denizde ayaklara yapışan kumların temizlenmesi lâzımdır. Fakat aki sıcak su ile yıka. nız. deniz banyosundan çı- kımca titremeğe . tutulanlara lü- zumludur. Titreme gelmiyenler İ- çin sıcak suyun hiç bir lüzumu o- Banyodan sonra mantoya sarıl. miya gelince, insanın en son mo- daya uygun şık bir deniz mantosu olursa, denizden cıkınca, onu kol. larına geçirerek plâj üzerinde sa- Tina salına dolaşmak elbette zarif bir şey olur. Fakat manto olma. yınea da, tasa çekmeğe — lüzum yoktur, hemen kurulanıp biraz do. lasmak yetişir.. Banyodan sonra, bir saat kadar bir şey yememek te iyi olur... Fakat, bunlar biraz da eski kaide! » Güneş banyosu yap- mak, yapılmadan önceki sözler. Şimdi en doğru kaide deniz ban. yosundan sonra (güneş banyosu yapmaktır. — Güneş banyosundan sonra da tekrar (deniz banyosu yapmıya hiç bir mâni yoktur. Hat. tâ bir çokları güneş banyosunu, deniz banyosundan önce yaparlar. ineş banyosu her yerde yapılahi Dağda da, ovada da, deniz kenarında da, Evin bahçe. sinde, apartımanın balkonunda ve iyice günes alan odanın içinde bi. le. Bununla heraber güneş ban: yosu deniz kenarında, plâj üzerin. de yapılınen, bir cok kimselerde, b erlerdeki gimeş banyosun. dan dı faydalı olur, Deniz banyosundan sonra, gü. meş banyosu yapılırsa, ikisinden, avrı ayrı beklenilen istifade bir ataya gelir, Deniz banyosu yapa. mıyanlar bile yalnız güneş banyo- sunu, deniz kenarında yaptıkları vakit daha çabuk ve daha çok is. tifade ederler. Bunun sebebi gü. meş ışıklarınm Ohem doğrudan doğruya, hem de denizde aksede. rek, iki defa tesir etmeleridir. De. izden aksederek gelen güneş ışık- larından ültraviyole ışıkların bir kısmı deniz suyunda kaybolsa da, o kadar azdır ki, hesaba katılma. ğa değmez. Deniz kenarında güneşin böyle iki katlı tesirinden dolayı, deniz ve günes banyolarından sonra, iş- tah birdenbire artar, o adalelere kuvvet gelir, hem cilt vücudü daha iyi temizler, hem de idrarın mik. tarı artar, Meraklı hekimlerden © bazıları deniz banyosundan sonra, güneş banyosu . yapanların bir taraftan kanlarını, bir taraftan da idrarla. rınt tahlil etmişlerdir. Elde ettik. leri neticelere göre, kanda hem beyaz, hem de kırmızı kürecikle. #tar, Kırmızıların art- daha: kuv- Bevazları mikronlu hastalıklara da İnsanı karsı müdafaa ettiklerinden hu da sevindirecek bir seydir., © Öteki tahlillerin neticelerine göre de, deniz banyosundan sonra, güneş banyosu yapılınca, vücuttan çıkan asit ürik nisbeti artar, buna kar. şılık kum dediğimiz maddeler a. zalır, Demek ki; böbreklerinde kum toplıyan, oynak yerlerinde ağrılar, sızılar çeken vücutlar, de. niz kenarında günes banyosu yap- maktan istifade ederler. Deniz kenarında yapılan güneş banyosunun * bir iyiliği de insan kumlar üzerinde yatarken, uzak. lardan gelen deniz havasının ge. tirdiği iyotla, kireci, bir de bra. mürü bol bol teneffiik etmesi Bilirsiniz ki, bu maddeler, bir ti rafton o vücudü kuvvetlendirirler, bir taraftan sinirleri sokinlestirir- ler. Hele İstanbul adalarında ol. duğu gibi, plâj çamlıklara yakın dn olursa, çamlardan gelen ozon, akciğerleri temizler. Ozon kimya. ca İki katlı oksijen demektir. Yalnız, deniz kenarında güneş banyosu yapa 'k İcin, deniz kenarımn rü; olmaması pek ehemmiyetli bir şarttır. Denizden yahut karadan gelen rüzgür fazla olunca. güneş banyosunun tesiri lürumundan, © İnsanın tahammü. lünden fazla olur ve zarar verir. Devlet Memurları Bareminin Son Şekli (Başı 6 menda) Doküzuncu Yiuvakl İl 1920 tarihinden ev memuriyetinde bulurum kanunun meri den memuriye dıkları maaş celerden nevcut dere- de ve bu maaşın © tekabül etmemesi buna en yakın Gst derece maaşı kendileri | için müktesep hak sayılır. Evvelce bu ma Aşta geçirdikleri müddetler yeni girdik- leri & e, ecede geçmiş Yukarıki fıkrada yazılı olanların evvel | ce bulunmuş oldukları memuriyete yahut bunun maaşa muadili olen diğer her- hangi bir memuriyete alınmaları da izdir. Şu kadar ki, bu sürefle alınanls yeni maaşları eskisinden yüksek İse ma. fevk dereceye terfi için bu maaşla yen müddeti ikmal elmeleri şarttı Onuncu muvskkat madde — Mu dairelerin teşkilâ$ ve maaş emsal hasılının v fazlası veya eksiğinin Ücret ei X veri- Jebileceği yolundaki 'salâhiyetlere müste- niden tayin edilmiş olanlardan helen müstahdem bulunanları bugün verilmek- te olan ücretlerle muvukkat tazminatları ayri vazifede kaldıkları içe şahıs larina münhasir olmak üzere verilmesine devâm olunabilir. nuvakkat madde — Bu ka» cetveldeki velde gösterilm 1 1889 mall yili muvazenel umumiye kanununa bağlı (1) işaretli cetvel yerine konulu Or ikinci“muvakkat madde — Mülhak bütçeli idsrelerle hususi idare ve bel yelerin teşkilât kadroları bu kanan hü- kümleri dalresinde tdil edilinciye kadar bu idarelere sit ve halen mer'i olan kad- falarin tatbicina m olunur. Ancak mülhak bülçeli idsrelerin bu kanun kü- kümleri dairesinde tarzim edilecek teşki- lt kariroları en geç 1 Teşrinisani 1029 tarihine kadar Büyük Millet Meclisine ve belediye ve Hesusl irareler teşkilât ksd- he kadar dere edilmiş olmak roları da kezalik ayni Vekilleri Heyetine tevdi şarttır. On üçüncü muvakkat madde — Bu ka» nunun meşrinden evvel ücretle üetihdam edilmiş olanlardan evvel ücre istikdem edilmiş olanların bu kanunun nesrinden sonra tekrar ücretli veya zmnşlı bir va- ifeye tayinlerinde İceler bu kanunun hükümlerine ve tahsil | vaziyetlerile geçmiş hizmet müddetlerine göre tayin edilir girebilecekleri dukan, deret gpiktacından fazla, olamıyan cağı gibi nissşlı memuriyetlerde dahi bunun bir aşağı derecesi 6sas tutulur. On dördüncü muvakkat madde — üncü madde m deresi Mazminat ücretlerin İ lerden verilir. On b yüksek tahsilin nunun neşri memleki makta olanların ikinci için gesirdikleri müddet birinci müddetlerinden indi Ancak bu müd- det, liç seneden fazla olamar. | On altıncı muvakkat madde — 8 inci madde hükmünün tatbikinda geçecek ters 1: müddetlerinin mebdei bu kanunun neş- Tİ tarikinden hesap olunur. Yün! sekizinci neşri tarihinden kanun mucibince emi mssından ve derecelerin layı tediyesi icap eden fazlalarin tcretli- İlere vetilecek muvakkat dazm ikinci muvakkat madde mucibince lacak derece intibakı ve bun n İ alarak tetzili lâzım gelen farkların kesil- i 1 Eyidi 1939 tarihinden başlar. ebilecekleri. dere- xkat msdde — Yurdda tirdikten sonra bu ka- tarihine Kadar, yabancı le aymi tahalli yapmiş vaya uş rini iereya İcra Vekilleri Heyeti memurdür, Boğulan Afyonlu Gençlerin Ailelerine Yardım Ediliyor Afyonkarahisardan bildiriliyor": ar Halkevinde içtimai yardım kolu menfaatine temsil vermeğe gi- derken boğulan Halkevi Ar ve temsil kolu azasından 3 gencin © ailelerine ilk yardım olarak Halkevi tarafın - dan ellişer lira verilmiştir. Yine on- ların menfaatine büyük bir eşya pi. yangosu da ferlip edilmiştir. Felâ - ketzedelerin ailelerine verilmek ü - zere, Afyön mebüsu Cemal Akçin ta. rafından 150 lira, Kızılay o umumi merkezince 600 lira gönderilmiştir. C. H. Partisi Genel Merkezinin “de yardımda bulunacağı öğrenilmiştir. Afyonda kurslar Her muhtar seçiminden © sonra Halkevinde açılan muhtarlar kursu bu sene de on gün sürdükten sönra kapanmıştır. Bilgileri arttırılan muh. tarlara kurs bitince 200 Kişilik bir #iyafet çekilmiştir. Hapishanede açılan yeni kursun ilk devresinde 45 kişi okuma yazma öğrenip vesika almıştır, Hapishane - de ve Halkevinde okuma yâzma kurs ları devam etmektedir. Bildiğimiz Ve Nihayet (Başı 5 incide) Bu Fransa - ki Kırım harbinde müttefikimizdi - asla bizim kara gözlerimiz için değil, yine mütte. fikleri içini bize el uzatmış ve hattâ bizi harbe sürüklemiş bir Fransâ- dır. Bu Fransa ile o Türkiyenin yaptığı birleşme biribirinin hayati menfaatlerine saygı gösteren iki tarafın iyi niyetlerle ve devamlı te- menvilerle yanyana gelişi suretin- de kabul edilemez. Fransa Numara: 6 bdülâziz devrinde bazirgün ve murabahacı Fransa ile karşılaşıyoruz. Istanbuldaki komis. yoncuları vasıtasile bol faizli istik- razlar yapan bu Fransa, devletin | her zayıflayışından istilade fırsa- | tını kaçırmamakta ve Türk impâa- ratorluğunu müstemlekeleştirmek | gayesini güden geniş bir programı | büyük bir sabir ve zekâ ile adım adım tetbik etmektedi Vesileler çıkarır. Devleti masra- fa sokar. Devlet para arar. Bol fa- izle verir ve verdikçe yeni imti- | yazlar koparır. Abdülâzizin ölümü | akabinde Beşinci Muradı ele almak. ia gecikmez. Hani neredeyse memi- leketin umumi kontrolü Parise in | tikal etmek üzeredir. Abdülhamit istikrazlara devam etmemek dirayetini gösterir. Fa- | kat cibilli korkaklığı ve azim im. kânsızlıklara garkolmuş bulunma- sı, harplerin ve dahili isyanların ve tahrikâtm biribirini kovalaması memleketi Düyunu Umumiyenin | esiri yapar. Fransa onun bütün sı- fatlarını İstismar etmeği ihmal'et- mez. Itirakçı her hareketi teşvik eder. Nihayet 1908 vakası olur. Ab. | dülhamit düşer. Yerine gelenleri pek toy sanan ve bazılarına yap- | mış olduğu yardımlardan büyük is- tifadeler , teminine karar veren Fransa Babıâliyi hadden aşirı talep ler karşısında bulundurur. Bunun aksülâmeli halinde Almanyaya gös- terilen teveccühü hissedince Bulga- ristana geniş kredilerle son sistem silâhlar tedarik ettirir. Balkanlı - ları birleştirir. Panislâvizmin ev- velâ dostu, sonra müttefiki olur. Balkan harbı patlar. Imparatorlu. ğun felâketini Paris istismar et- meyi ihmal etmez ve Umumi Harp başlangıcında maskesini tamami- le atar. Türk imparatorluğunun | mülki tamamlığını garanti altına | alamıyacağını bildirir. Bildirir, zira Fransız - Rus itti. fakt Moskovaya yemlik olarak Türk imparatorluğu arazisinin en mü » him parçalarını vadetmiştir.. Os manlı imparatorluğu pek haklı 0- larak silâha sarılır, Fransanın kar. şısına geçer. Fransız milletinin düş- mani olduğu için değil, fakat bu Fransanın kendisine hakikaten düş- man olduğuna inandığı için kâna, kana harbeder u Fransa, Mütareke 80 nunda Mareşal Franşe De- pere'yi Bizansın (o Galatadaki eski nhtümi çifte sütunlar,, mevklinde karaya çikartıp beyaz bir atla Beyoğlunda dolaştırdığı gün, uzun asırlardan- beri beslediği bir emele ulaştığını sanmış olan bir Fransadır. Onu son defa Sevrde Kilemenso- nun dili ile konuşmuş görürüz. Son. ra, tarih, Atatürkü kaydeder ki, ilk muvaffakıyeti, Franklen Buyon ağ- 71 ile konuşan bir Fransa yaratma- sıdır. Şüphesiz, o Atatürkün yanma; Fransedan bir Franklen Buyon gel- mesi kolay olmamıştır. Antep. Ma. raş ve Pozantide cereyan eden bü- olan “Diplokiyonyon — | yük mücadeleleri tarihte görmek mümkündür. Fakat şunu da kabul etmek mümkündür ki, bu mücade- leler sonunda İlk defa olarak Fran» $a Türk milletinin ne demek oldu. ğunu ve onunla konuşmanın bazı merasimi zaruri kıldığını anlamış. tır. Yani kuvvetli devrinde yalnız kuvvetli, ve zayıf devrinde yalnız zayıf sandığı Türkün her devirde efendiliğinden zerre kaybetmedi- gini ve mutlaka mert ve asil oldu- gunu öğrenmiştir. Fransa Numara: 7 u anlayıştan doğan yeni si. yaset, her iki millet ve dev leti 1919 dan 1938 ya kadar biri- 7 Fransa Sekizincisi birine oldukça faydalı bir hale sok- muştur. Fakat Fransa bazı eski ka. falı unsurlara iktidar mevkiini kap- turdıkça yine bize zararlı olmak yoluna sapmamış değildir. Faraza Milletler o cemiyetine girişimizi memnuniyetle karşılaması, Laval'i Ştreza konferansında Italyayı aley- himize tahrik etmesine mâni ola- mamıştır. Bunu Montrö'de kuvvet! yerinde olan bir Türkiyeye istedi. ğini veren bir Fransa takip ediyor. Az sonra Fransanın Hatay Üze- rindeki hakkımızı da bildiğimiz gi- bi tanıdığını görüyoruz. Bu Fransayı da şöyle tahlil et- mek mümkündür: 1 — Türkiyeyi ikinci sınıf bir devlet saymakta israr etmiştir. 2 — Türkiyeyi beynelmilel en. irikalarda peşkeş çekilecek bir yem telâkki etmiştir. 3 — Çok sıkışık vaziyete bulun- duğu için, kuvveti yetmediği için çarnaçar fedakârlıkta bulunmuş « tur. işte en sonuncusu 938 yılı ilk- teşrin ayına kadar devam etmiş 0. den bu Fransalardan sonra, Fran- sayı yanıbaşımızda bambaşka bir hüviyet ile yer almış görüyoruz: i —Bu Fransa, Türkiyenin uazzam bir devlet, olduğunu kabul etmiştir. 2 — Bu Fransa, yakın şarkta sul- hün en büyük âmili olarak bizi göstermektedir. 3 — Bu Fransa bizim verdiği. miz her sözü başarabilecek kuv - vette ve tutacak mertlikte olduğu- muzu ilân etmektedir. 4 — Bu Fransa, bizimle ayni boyda bir müttefik olarak siyasa sahnesine çıkmıştır. Böyle bir Fransanın çehresinde tarafımızdan beğenilmiyecek hiçbir hat yoktur. İstiyeceğimiz şey bu si- yasi telikkinin Fransada umumi kültüre girmiş bir nihai akide ha. i almasidır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: