3 Ağustos 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

3 Ağustos 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

3.8-939 3 Ağustos 1939 TAN ABONE BEDELİ Türki Ecnebi 1400 Kr. © 1 Sene 2000 Kr. zo * say o * ww ” 3 Ay .. * . » 1 Ay a * Mülletlerarası posta (tuhadına dahil olmıyan memleketler için abone bedeli müddet sırasiyle 30, 16, 9, 3,5 liradır. Abone bedeli peşindir. Adres değiştirmek 28 kuruşlur. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pul ilâvesi idşşmdır. İngiliz Filosu Limanımızda ferenin Akdeniz donanma. l sına mensup bir filo dünden- beri misafirimiz bulunuyor. İngiliz filosunun bu ziyareti ale- lâde ziyaretlerden değildir. Türkiye ie İngiltere Akdenizde mukadderat- larını birleştirmişlerdir. Akdenizde sulhü, emniyeti ve muvazeneyi mu- hafaza ve müdafaa hüsusunda bera- ber çalışmağa karar vermişlerdir. Dün limanımıza gelen İngiliz filo - sunun bu ziyaretinde bize Akdenizde ki İngiliz kuvvetini gösteren sembo. lik bir ifade vardır. Bu ziyaret, İngiliz ve Fransiz as. keri heyetlerinin Türkiyeyi ziyaret. lerini takip etmiştir, Bu bakımdan da hu ziyaretin mânası büyüktür. İngiliz donanması Akdenizin bek. çksi, ve Akdeniz emniyetinin en bü. yük garantisidir. Son yıl içinde İn - giltere Akdenizdeki kuvvetlerini art. tırmış, haya O kuvvetlerini sulh ve emniyeti bozmak isteyenlerin hava kuvvetleriyle boy ölçüşehilecek hale getirmiş, deniz ( üslerini & tahkim etmiş, ve Akdenizde temin o ettiği müttefiklerle bu denizi her tarafın. dan emniyet altıma almıştır. Bu sayede vaktiyle Akdenize bi. zim deniz diyen, şimali Afrika sahil. lerini, Korsikayı ve Savoi'yi isteyen ve Arnavutluğu işgal ettikten sonra bir ara Akdenizin emniyetini ihlâl e. der vaziyet alan İtalya, Akdeniz için. Mm meme een imenlk — Mihaniy kim Bal de kalmıştır, Bugün artık Akdenizde emniye » tin bozulacağından korkulmaz. İn - giliz donanması ve hava kuvvetleri bugünkü nisbeti muhafaza ettikçe, Akdenizdeki müvazenenin devamın. da alâkadar devletler birbirine bağlı bulundukça, bu denizlerde — fütühat emelleri besi lerin artik kımıl - damalarına imkân yoktur. Onun için limanımızda bulunan İngiliz filosunu © Akdenizde sulh ve emniyetin bir sembolü olarak selâm. ler ve misafirlerimizin aramızda iyi günler geçirmelerini temenni ederiz. e : İstanbulu Vapursuz Bırakmıyalım İstanbulun Kadıköy / hinterlandı günden güne genişlemektedir. Yazın İstanbul nüfusunun mühim bir kıs. mı bu yakaya akın etmektedir. Ada. lar, İstanbulun en mühim sayfiyesi olmakta berdevamdır. Bu yüzden İs. tanbulla Adalar, Anadolu sahilleri ve Kadıköy arasında işleyen Akay i. daresinin vapurları İhtiyaca cevap verememektedir. Akşanı ve sabah se, ferlerini yapan vapurlarda yer bul . mak hayli güçtür. Halbuki bu sene bu hatta işleyen yapurlardan ikisi de hizmetten çıka. rılmıştır. Önümüzdeki ( Yil için bu hatlarda işlemek üzere daha 2 vapur getirilmesi düşünülüyordu. Bu iki vapur bile mevcut ihtiyacı karşılama ğa kifayet etmezken, öğreniyoruz ki Münakale Vekâleti yeni sipariş edi. lecek vapurlar listesinden bu vapur. Bu İngiliz karikatürü, Almanyanın Rusya İle anlaşmak ve evvelâ tcari münasebetleri yoluna koymak için fırsat gözlediğini anlatıyor. Göring şimdilik, Sovyet - İngiliz paktını başarmağa uğraşan İngiliz mutohhasi Strang'in bu teşebbüslerinde alacağı neticeyi bekler vaziyettedir, ları çıkarmıştır. Hazirandan o itibaren Akay idaresi İstanbul Belediyesine ge - gecektir. o Belediye bu idareyi e Hne alır almaz yeni vapur ıs marlayacak vaziyette olmıyacaktır. Bu yüzden şehir senelerce (o sıkıntı çekecek, Belediye erir arar ithami edilecek, ve İstanbul Beledi. vesi müşkül vaziyete düşecektir. “Onun için Münakale Vekâletinin bu defa siparişi tekerrür eden on bir vapurla beraber Akay için bir kaç vapur sipariş edeceğini ve İstanbul halk ve Belediyesini böyle müşkül bir variyette bırakmak istemiyece - ğini umarız. Yugoslavyanın Bugünkü Vaziyeti Yi İnsan üzerin « de bıraktığı en kuvvetli te. sir. Almanyadan kotkmanın Yu - goslav halkını birleştireceğine, ay- rılıklarını şiddetlendirmiş olması < dır. İngiltere, Fransa ve Lehistan. da tehlike dahili siyaset mese « lelerini geriye birakmış ise de Yu. goslavyada vaziyet bu merkezde değildir. Çünkü Hırvaalar, Yugos. lavyanın o uğrayacağı tehlikeyi, kendi menfaatleri bakımından bir fırsat tanıyorlar ve Bunların lider- leri bunu açıkça söylemekte te reddüt göstermiyor. Umumi bir ferberlik yapıldığı takdirde Hır - vatların bunu nasıl karşılayacak. larına dair Dr. Matcheke sorduğum suale aldığım cevap şu merkezde idi: “Esareti müdafaa için harp etmeyiz!” Gerçi bu sözleri pek faz. la ciddice telâkki etmek doğru ol- maz. Çünkü, Hırvatlar Alman ve. ya İtalyan istilâsına mukaÜemet e. derler, fakat bu sözler Hırvatista. nin mahaili otonomisini temin için cereyan edep müzakereler sirasın. da vaziyetin ne merkezde olduğu nu göstermeğe kâfidir. Sonra bu sözler, garp demok . rasilerine, Hırvatlarla Sırplar a- rasındaki anlaşmanın o kiymetini anlatmak için gelişi güzel söylen. miş sözler de değildir, Çünkü Dr. Matehek, Hırvatları lâyık ile top. lamış ve organize etmiş vaziyet « tedir, Onun için Yugoslavyanın iki mihver devleti arasına sıkışmış ol. masından Hırvatistan hesabına is- tifade etmiştir. D Matehek'in altmışıncı yıl - dönümü münasebetiyle ya. pılan ihtifaller sırasında Zagrepte hazır bulunuyordum. Hırvatların teşkilâtı on sene evvel feshedilmiş olmasına rağmen bütün Zagrep Hırvatlarıpı milli bayrağı ile do - nanmıştı, Bu bajrak Yugoslavya. nih mavi, beyaz, kırmızı bayrağı yerine kırmızı beyaz ve maviden devrinde Hevsiların nümayişleri, zabıta kuvvetiyle dağıtılıyordu. Fakat, bu sırada Hırvat - Sırp meselesinin halli istendiği için, za. bıta hiç bir müdahalede bulun - mamıştır ve asayişi Hirvat partisi memurları temin etmiştir. Hırvat köylü partisi ruhan de. mokrattır, ve onun için Almanyı ile İtalyadan şüphe etmesine mu- kabil Londradan sempati ve müzü- heret bekler. Partinin ( lliderleri, her bakımdan köylüdürler, Dok » tor Matchek, merasimlerde — dahi köylü elbisesi giyer. Fakat parti. nin teşkilâtı daha fazla faşist teş- kilâtına benzer. Dr. o Matchek'in büyük bir nüfuz sahibi olması da bu yüzdendir. Hırvatların her köyünden er- kek ve kadınlar milli ve muhte » şem elbiselerini giyerek gelmiş « ler, Zagrepte nümayişler yapmış. lar ve liderlerinin karşısında “Zi « vio Vodya” "yaşasın önder” diye bağırmışlardır. Nümayişçiler, yal- nız silâh taşımıyorlardı. Çünkü si- lâh sahibi olmadıkları ferzedili » yor. Ss ırplarla Hırvatlardan her bi- ri beşer milyon tutmakta » İkisi de ırk ve dil bâkımların» in pek yakındırlar ve ayni Slav dilini konuşurlar. Yalnız Sırp g&- zeteleri Kiril harfleriyle çıktığı halde Hırvat gazeteleri lâtin harf. leriyle o intişar o etmektedir. İki milletin dil, tarih ve his bakımın. dan kendilerine mahsus vasıfları vardır. Bunların biri asırlardan » beri şarka, diğeri de garbe bağlı idi, Yugoslavyanın teessüsünden » beri, Hırvatlar Belgradın idaresin. den memnun değildirler. Onlara göre 1918 de Korfoda yapılan an - laşmaya göre üç millet tam ortak - lık dairesinde bir devlet kurmağa karar vermişlerdi, on yıl sonra Hır- vat lideri Radiç mecliste Karadağ- hı bir mebus tarafından vurulmuş, ve Hırvatlar Yugoslav meclisine boykotaj tatbikine karar vermiş - Jerdi. Ertesi yıl, 1929, Kral Alek- sandr diktatörlük ilân ederek Dr. Matchek de dahil olmak © üzere Hırvat liderlerini hapsederek kör- düğümü çözmüştü. Yazan: Richard Keane (Sunday Times) in Muharriri Hırvat meselesi dahili ölmak- tan ziyade haricidir. Devletin ha. rici siyaseti, bu mesele yüzünden “zühafa uğramaktadır. Yugoslavya i. çin, karışıklık, ancak bir sefahet olabilir ve memleket te bu sefahe. te mütehammil değildir. Yugoslav ordusu yüz bin mev. cutludur ve en İyi muhariplerden müteşekkildir. Fakat techizatı ek- siktir. Ordunun tayyare dafi topla. ri, modern sahra topları, tank dafi topları parmak üzerinde sayılacak derecededir, Ordu tarafından kul lanılan materyalin çoğu, Büyük Harp sonunda Avusturya - Maca. rTistan ordularının mağlübiyeti ü. zerine alınan ganimetlerden mü - teşekkildir. Fakat, o Yugoslavya, hâlâ Skovadan silâh alıyor ve Al. manlar Çeklerden aldıkları silâh. ları Balkanlara satmağa devam e- diyorlar. Çünkü Almarlar, kendi silâhları yerine Çek (silâhlarım kullanmak istemiyorlar. 'Y vsönlavya, bilhassa Arna. vutluğun İtalya tarafından işgal edilmesindenberi, Avrupanın en fena vaziyetli memleketlerin » den biri olmuştur. Çünkü Yugoslavya, Almanya ve İtalya ile hem huduttur. Onun Slovenyadan geçen demiryolları, iki mihver devletleri arasında mü. kemmel bir muvasala vasıtası teş. kil eder. Mihvere bağlı — olan ve Yugoslavya dahilinde yarım mil - yonluk nüfusu olan Macaristan da bilkuvve — hasım bir komşudur. Şarkta ise Yugoslavya dar bir kuy- ruğu İtalyayla Macaristanı Bulga- ristandan ayırıyor. Bu vaziyet dolayısiyle Yugos - lavya önündeki iki şık, sulh cep- hesine iltihak etmek, yahut bita. raf kalmaktır. Bu iki şıktan baş - ka sulh cephesine kafşı hayirhah bir biaraflık, yahut mihver dev - letlerine karşı hayırhah bir bita » raflık şekli de olabilir. Çünkü coğ. rafi vaziyeti yüzünden Yugoslav. ya sulh cephesine iltihak edemez. see bir hareket onun Almanya nd tazyiklere n türlü türlü olmamanın sebep olur. Hırvatlar arasinda propa. ganda yapmak ve entrika çevir - mek Macar ekalliyetlerine ait nü. fuz ve arazinin indesini istemek, Yugoslavyanın yüzde ellisi Al . manyaya giden ticaretine karşı güçlükler çıkarmak, bu ( tazyikler arasındadır. Daha şimdiden Hırva. tistanda Yugoslavyadan taimâmiy. le ayrılmayı istihdaf eden bir grup bulunmaktadır, Sayet sulh cephesi ( Danzigte geçireceği ilk imtihandan muzaf - fer olarak (o çıkarsa © Yugoslav - ya yine sulh cephesine iltihak et. miyecek, fakat Almanyaya ili » hak için vukubulacak teşebbüsle « re daha fazla mukavemet edecek ve kendisini Milletler Cemiyetin- den ayırmak, Balkan Antantından çıkarmak ve' Antikomintern pak - ta sokmak için hududunu muhafa. za ve Selâniği ihda suretinde ya. pılan İğfallere daha fazla muka » vemet edecektir Yö üscelev halkının o sempatisi hâlâ garp demokrasileri le- bindedir. İngiliz « Rus müzakere. lerinin başlaması, İngilterenin Yu. goslavyadaki prestijini yükselt » wistir. Diğer taraftan Prens Pol, şiddetli bir antikomünisttir. Yu - goslav âristokratları arasında slav birliği Beyaz Ruslara yardım sek. lini almaktadır. Yugoslavya, Sov. yet Rusyayı tanıdıktan başka Çar. İık Rusyasının son maslahatgüzarı Strandmann'ı kordiplomatik âza » 81 arasinda saymaktadır. Hırvatlarla yapılacak anlaşma- nın kolay kolay tehakkuk edemi. yeceği anlasıliyor. Müzakereler i- timatsızlık havası içinde cereyan ediyor ve Dr Matehek'in Bosna - nın bir kısmını istemesi, ve Hır - vatistanın kendi demirvollarını ve postasını idare etmesini dileme" mutedil talepler sırasında sayıl - mamaktadır, Anlaşma tahakkuk ettiği ve Ni. yabet meclisinden fazla halka da. yanan bir hükümet vücüde geti . rildiği takdirde gerek Sırplıların, gerek * Hırvatların İngiltere ve Fransaya karşı sempatisi daha faz. la tebarüz edecektir. FIKRA Ben Neyim? Yazan : Ahmet Ağaoğlu (Merhum Ahmet Ağsoğlu yukarı. daki serlâvha ile bir seri enteresan yazı neşretmişti, Bu yazıların te. zi benliğimizin içi ile dışı arasın. daki mücadeleyi canlandırmaktır, Bu vesile ile de benliğimizde kök. Jeşmiş bazı kötü itiyatlara İşarel ederek bunların zararların gös termekti. Çocukları, bu yazılar. dan çıkmış olan dokuz tanesini intişar etmemiş olan üç tanesin de birleştirerek küçük bir kitap halinde neşretmişlerdir. Bu seri . nin gon parçasını aşağıya nakledi. yoruz.) i * (een ötedenberi sıraladığı « | miz hususiyetlerini şimdi bir arada nazardan geçirelim: Dalka. vukluk, yalan, riyakârlik, korkaklık, servet ve makam hursı, zebunküşlük, kıskançlık, tahakküm ve... Görüyorsunuz, benim dışım baş. tanbaşa antisosyal bir o varlıktır. O muhiti içinden kemiriyor ve içtimai hayatın teşekkülü ve açılması için | lâzım gelen bağları mahvediyor. İ. çinde böyle bir mikrop (| taşıyan bir cemiyette karşılıklı yardım, sev - gi, inan, doğruluk, güven, ciddi ça- lışma,, hakka, hakikate bakım, hulâ. sa modern cemaatlerin açılmalarını temin eden âmillerin birleşmesi pek güç olur, Binsenaleyh bu dışla ce « miyet arasında tam bir zıddiyet var. | dır, birisi ötekini inkâr eder. | Şekspirin kahramanlarından biri. «li gibi mensup olduğum cemiyette de (to be or not to be) dilemi karşısın. dadır. Ve mutlak bu dilemi hallede. cektir, Ya bu dıştan kendisini kur taracak veyahut kendisinin içten ke. mirilmesine razı olacaktır. d Bedihidir ki bu cemiyet gözü gö. re göre içinden böylece yıkılmasına razı olmaz. Binaenaleyh o beheme. hal, o muzır dıştan kendisini kurtar. mak şıkkını kabul eder, Fakat bunu nasıl yaj ij Bunun yeğüne yolu dışı ıslah mektir. Ve işte — buradadır ki biraz. evvel bahsettiğimiz irade mesel kendisini gösteriyor. / Benim içim zaten içtimai hayat açılmasına uygun ve müsait olan ci d millerle dolulur. Hakikatte bu alan- da benim içim ile en mütekâmil ve | müterakki cemaatlere mensup ferd. lerin içi arasında fark hemen hemen yok gibidir. Kıymetlerin takdiri, iyi. lik ve kötülük, güzellik ve çirkinli hakkındaki ölçüler her iki tarafta d hemen aynıdır. Meselâ dalkavukluğu benim içim de sevmiyor, bir İngilizin içi de sev. miyor. Yalın her iki iç için de men furdur. Hakkı müdafaa, şeref ve İz- zetinefsi korumak her iki tarafta da ayni derecede makbuldür ve ilâh. Yalnız bir fark de içi derhal harekete çetirip filiya- ta geçmiye sevkeden kuvvet vardır, bende yoktur. Bu kuvvet İngilizin radesinden ibarettir: Benim onunkine nisbeten pek zayıftır. Zai nedilmesin ki bir İngilizin de dışı mu benim dışım sevkettiği yollara. sevketmekten hâlidir. Hayır! Dış her yerde bu menfi rolü oynar, Fi benim aksime olarak İngilizde iç da tan daha kuvvetlidir. Daha üstün dür. , ' Neden İngilizde öyle olmuştur. da bende böyle? Bunun bir çok sabej ri vardır. Ben bunların hepsi üzerin. de duracak değilim. Yalnız birisini ve en mühimmini o kaydedeceğim. Çünkü İngiliz cemiyeti, inkişafını. ferdinin içinin kuvvetlenmesine tâbi tutmuş ve bu içi kuvvetlendirmek çin her an bütün gayretini kullan - maştır. Gazetelerde okudunuz; | İngiliz maliye nazırı gelecek sene bütçesin. den hususi bir yerde bahseylemiş ve bundan orada bulunanlardan birisi istifade eylemişmiş. Bu hâdise du » yulmuş. Derhal bütün İngiliz cemaati efkârı umumiyesi bir tek varlık kabardı. Nasıl oluyor da mai na. zırı bütçe alenivete evvel kendi hususi dostlarını ondan bahseder?.. Mecliste bir takrir veril. di: Ve “Mister Thomas şerefli sa elbette ki mevkiini muhafaza et-

Bu sayıdan diğer sayfalar: