June 19, 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

June 19, 1935 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ULUS 19 HAZIRAN 1935 ÇARŞAMBA Dil ve tarih araştırmaları Arab ellerinde Sumer izleri Başı bundan önceki sayılarımızdadır. H.R. TANKUT Sumerlilerin dilleri 4 — Çitte dil: Bu dil korzunç bir devrin ürünüdür. — Amurrular Babil'e cl koyduktan sonra k sümer dilinin bütün diyeleklerine top- tan düşmanlık bilitiyorlardı. Eski sümer dilini konuşanların dil- leni dağlanıyordu. Ve inad edenler ö- Müm cezasına çarpılıyorlardı. Amurabi'. den başlıyarak bütün Amucru kıralları gaşıtları araçı ile ardaların ta gizeyine kadar girerek eski “kutsal dili, gökle- rin ve tanrıların dilini,, kullananları yakalıyor, ekitsiz hükümenlerin eline veriyordu. Artık kendilerini Samoğulları diye tanımakta olduğumuz sümerliler yılgı- he bir gıkıntı içinde idiler. Birkaç bin yıllık tanrılarım adlarını değiştirmişler. di. Halk çaresiz. kalınca salgıncıların kelimeleriyle kendi kelimelerini birleş- tirerek birlik söylemeye başladılar. Me- — sela- sümerlilerin en kutlu ve acir tan- — rıst olan Ay tanrıyı artık tek başına a- — mamaz olmuşlardı. Salgıncılar Ay tan- F rıya sin demeleri için — zorluyorlardı. İki adı birleştirmekten başka çare bu- damadılar ve Sinay yaptılar. Kızıldeniz kıyısındaki Turisina ile Karadeniz kı- — yusundaki Sinaya bu çift dillilik devri- nin kullandığı adlardandır. İbrahim Ya- “lavaç devtinde “yahudi boyları sinai (Sinay) dağının önünde konaklamışlar- dı,. O çağlarda “yahudiler Kanan el- lerinde henüz sağlamca yerleşmemişler. — gi Yarımada'nın dere boylarında çadır- |It obalarda yaşıyorlardı. İbrahim Urkas- dim ile, yani cski Babil tanrıscl âyinle. — 'tünün başlıcası ve Ay tanrıya özge âyinin merkezi olan Ür şarı ile bağlanım yap- Taıştı. Orada Ay tanrıya ai — ay diyor dardı. Fakat sonraları samilerin zama- mında Sin adını verdiler. (Dr. Huber. Das trank öpfer S. 143.) Ay türk boylarının ilk taarısıdır. Acımaz gecenin ekitsiliğini gideren o- akıl ve yalgörü (feraset) üyesi her za. — man tanrıların Üstü ve Üstünü kaldı. Kendisine Ank ve Enki de derlerdi. — BSuların kıraliçesi Sus şarı ona Enzu, Ensu diyordu. Arab yarımadasında Mi. nalar dost anlamına olarak Wadd, Had- — rümot — Hadramut da Sin dediler. Pa. kat genel ve kapsal adr Ay idi. Öteki adlarının aşağı yukarı türk- ge ile hrsımlığı ortadadır. O zaman dost anlamını veren Wadd adımım bugünkü Arabca vud ile ilgisini göz önüne koy- — mak isterim. Sin kelimesinde türkçede —— becisi 24, L Zeki Tufan C, H. P. kaza — başkanı 20, Mustafa Arık kredi koope- atifi başkanı 20, Hasan Oksay şarbay- hik muhasehecisi 20, Bekir Sami Yük- #€l noter 20, Şükrü Altay Askerlik Ş. başkanı binbaşr 30, Osman Tan jandar- malıktan mütekaid 20, Cezmi koyuncu ll, Abbas hırdavatçı 30, Ahmed Girit tılhl 20, Ahmed Hulusi dava vekili m Raif Ataman tüccar 20. BURSADAN: BB, Saim Altıok C. H. partisi kâtibi 20, famail Hakkı C, H. partisi muhasi- bi 20, Dağ sporları kulübü manevi şah- s«iyeti 20, Rüştü Egelkardeş fabrikatör / 60, Hasan Hayri piyango bayii 20, Ö- — mer Lütfü tüccar yardımı 100 lira yıl- — bik yükeni 30, Ferdi Recep inhisarlar. — da20, Cemil Öz Bursa şarbayı yardımı 50 yıllık yükeni 20, Mehmed Şahbaz — yardımır 30 yıllık yükeni 20, Emin Hak- gı kabzımal yardımı 30, yıllık yükeni - 20, C. O. Göksü Ağır Ceza haşkanı 24, — “Mustafa Aziz kardeşler ucuzluk paza- ft 20, Rasim İnak uncu 24, İ. Mustafa — halkevi başkanı yardımı 30, yıllık yü- keni 20, Selim demirci yardımı S0, yıl- “Hık yükeni 20, İhsan Demirci Selim oğ- Tu yardımı 50, yıllık yükeni 20, Meh- med Nuri keresteci yı'dm S0, yıllık — yükeni 20. yüz resim ve suret anlamlarırı buluyo. ruz. Ay tanrı adına âyin yapılan yerler Urfa yüresindeki Haran ile Yarımada- nın batı yanındaki Turisina idi. Her iki yerin adı ay'la ilgilidir. Kbrahim Haran'dan çıktıktan sonra “Beytilil'in,, doğusunda bulunan dağa doğru giderek batısında Beytill ve doğusunda Ay olarak« çadırımı kurdu. (Tevrat, tekvin ikinci bab.) Ay gibi güneş tajrının adını da tek başına anamaz olmuşlardı. Güneşin en eski adı Ut'tur. Ut ot veya uta gibi söy- lenirdi. Ut'un yerine Şamas'in geçtiği güne kadar onu nar ile birlikte söyle- diler. O devirde Narut güneş tanrının adıdır. Önce Ut tanrıı için ne yapılırsa artık Narut için yapılryordu. Sonraları; zor azalıp uyuşukluk başlayınca Suma tanrının sonuna Kassi'lerin güneşini ek. leyerek Sumaaş yaptılar. Bundan da sa- milerin Şamas'ı çıktı. Asurilerin ege- menliğine kadar böyle sürdü gitti. A- Bur zamanında Marduk'a, Babil ülüke- sinin en büyük tanrısma, içki adak ediliyordu. Marduk Babil'de ilk olarak sami egemenlerle değerlenmeye başla- mıştı. Ve artık olarak burada sümerli- lerin eski güneş tanrısı Utu'nun yerini alıyordu. (Dr, Huber, Das trank opfer 63.) Ut kelimesinin her devir arabcasın- da ateş anlamıns geldiğini bugünde ut biçiminde kullanıldığını yukarda yaz- mıştım. Sümerliler suya da taparlar ve ona da, bizim gibi, su derlerdi. Her ae kadar bu — kelimenin en eski biçimi o ve ö ise de akatların sümere karışmasiyle beraber başka bir (6) eki alarak su biçimine girdi.Bütün sümer tarihi sulu adlarla doludur. Me- nişti.su, Ningir.su, Ur ningir-su, Emi- su, Gimil-ili-su, su-mu-abu, su.muilu gibi. Bu tanzısel adlara samice wu demek olan ma veya mu kelimesini ekleyerek Sıma veya Soma yaptılar. Soma'nın bü. tün doğu mitelojisindeki yeri ve dura- ğt vardır. Ma bugünkü arah yazı dilin- de su demektir. Halk arasında ise çok- luk mu, mo ve moy derler ki bunların da kökü O olmak gerektir. Bu çifte dillilâk zamanında ay'ın sinay, utu'un narut ve süyun suma o- duğunu öğrenmiş bulunuyoruz. Musanın adında da su vardır. Çünkü Musa'nım anası “çocuk büyüdükte anı Firavunun kızına götürdü ve ona oğul oldu. Ol da- hi onu sudan çıkardım diyerek ana Musa adını verdi. (Tevrat, Huruç, ikin. ci bab.) Tsa'nın isu biçimini gördüm. — Fakat ber iki anlamda su olmasına rağmen Musa'nın Musu biçimine çok yazık ki rTastgelemedim. Bu çifte dillilik devrinde yalnız tan- rı adları değil bütün kültür dili de değiş- tiriliyordu, bunu hem salgıncılar hem salgın görenler yapıyordu. Biri zorla ve inad için, sıyasal bir erge ile yürü- tüyor. Öbürü ise vicdan dileklerini ve dinsel ödevlerini gene eski dille yapa- bilmek için bu yola sapryordu. Salgın- cılar tek heceli kelimelere birer harf daha ckleterek sulasi dedikleri kurala uyduruyorlardı. Değerli bilgin Naim Onatın arab dilinde bulduğu — türkçe kökler © zamanlar da bu yoldan yapı- lryordu sanırım. Bazan kelime tersine gevriliyordu. Yerlilerae en çok başa harf ve heca takıyarlardı ve gene — baştan harf ve heca kaldırıyorlardı. İin tanrı Nin oluyor, tanrı demek olan Tingir Ningir biçimini alıyordu. Fakat egemen- Tik sami kuralda idi. Çünkü onlar hem gevirimin başında idiler hem tarihsel büyük oyun çeviriyorlardı. Şimdi de ar- tık güney samilerinden ve Yemen'den bahsedelim. (Sonu var) Sovyetler Moskoya, haziran Haftalardanberi Moskova yeraltı de- miryolunun mimar? bakrmdan da çok güzel olan Metro istasiyonlarındaki pa- vüyonlarında yazılar pırıl pıril parıl- damaktadır. 15 mayıstanberi 18 kilomet- re uzunluğundaki ilk kısım sefere baş- lamıştır. Moskava, üç gün üç gece top- lantılarla, Stalin'in söylevleriyle, e- vinc gösterileriyle ve donanmalarla bu hadisenin bayramını yaptı. Moskova yeraltı demiryolu, bazı ufak tefek ku- süurları bir tarafa brrakılırsa, cidden tekniğin en büyük bir başarısını gös- termektedir. Buna hiç şaşılmamalıdır. Bu gibi yapı işlerinde en yeni yapı- lanı, kendisinden önce yapılanların de- neçlerinden faydalanmaktadır. Hele teknikte de genclik bir üstünlük sayıl- maktadır. Moskova yeraltı demiryolu, istasiyonlarını renkli mermerler kapla- makta çok kıymetli süsler yapmakta bayağı israf denecek derecede ileriye gitmiştir. Moskova ber gün değişmek- te, yeni yeni meydanlar yapılmakta, ba- tı örneğinde biribiri arkasından devlet mağazaları açılmakta ve bunlar yapılır- ken yalnız rahatlık değil, güzellik de düşünülmekte olmasına karşın, Mosko- va yeraltı demiryolunun göz kamaştırı- cı güzelliği ile Moskova şehir göreyi arasında hâlâ bir ayrılık vardır. Sanki biri, modası geçmiş, dekoltesiz tuvalet taşıyan bir genç kızın boynuna çok kıy- metli bir pırlanta kolyesi takmış gibi bir şeye benziyor. Bunu yaptıktan son- ra bari, neye malolursa olsun, kıza kıy- metli ve güzel bir akşam — tuvaleti de almalıdır. Şimdilik Moskova, azar azar yapılmakta olan apartımanlarla, açılan mağaza ve bulvarlardaki soğukluk satan modern paviyon çazinolarla değişmek. *edir. Metre, yalnız üsnomal süslü olu. şu dolayısiyle hir lüke değil, aynı za. manda S0 kapek bilet ücreti de bugün için çok pahalıdır. Bu para orta halde yaşayan bir moskovalının her gün işine gidip gelmek için vereceği yüksek bir tutarda- dır. Şimdilik halk bu Metro'da yalnız gezinti yapmaktadır. Böyle olduğu hal- de ilk hafta içinde Moskova yeraltı demiryolu iki buçuk milyon kişi taşı- mıştır. Nede olsa, Moskova metrosu şehrin ve sovyet yeni gelişiminin özel bir öne- mi olan bir gösterisidir. Bu gösteri ma- yıs bayramında Stalin'in söylediği e- yasal parolaya pek uygutdur. Stalin: Her şeyi kesin bir duruma — sokan in- san kadrosudur! demişti. Köydeki smıf savaşı parolalarının ve beş yıllık plân için söylenen sözle- rin yerine, şimdi “kesin sonuc teknik ile alınır!,, parolası geçmiştir. Bunun da verimi, kategorik bir emir olmak ü- zere “tekniği egemenleştirmeyi öğren!,, parolası olmuştur ki, bu da gene zama- na uygun olan yeni bir paroladır. . Ekonomik yaşayışın hızla sağlam- Jaştırılmasına devam ediliyor. Sovyet sıyasası sağa doğru dönünce ekonomi- sinde de kuvvetli bir canlılığın belir- mesi zaten bekleniyordu. Bugünkü ge- lişim de bu sav'ı ispat etmektedir. Köy- deki durum da sağlamlaşmışa benziyor ; yiyecek ve içecek fiatlarının bir plân ve program içinde indirilmesine devam ediliyor. Şimdilik yavaş bile olsa. te- cim rublasının satın alma kapasitesi yükselmektedir. İlk önceleri pahalı - lan sucuk fiatları indirildi; ondan son- ra şehriye, makarna gibi hamur işleri- nin fiatları, arkasından da şeker ve en sonunda da tereyağı fiatları düşürül- dü. Birinci defa olmak üzere ilkbahar ekimi programdan şaşmadan ve zamana uygun olarak vaktiride yetiştirilmiş ol- du. Havalart bozuk gittiği halde, geçen yıilin aymı günlerine göre bu yıl 10 Birliğinin yeni ekonomi sıyasası milyon hektarisk yer ekildi. Yüksek ta- rım tekniği artık rus çiftçiliğini, geç- mişte olduğu gibi hava ve tabiate bağ- h birakmıyor; sonbaharda zahine fiat- Tarının önemli bir ucuzluk göstermesi bekleniyor. Aynı zamanda bugün henüz daha çok pahalı olan et fiatı da inecek- tir. Bu fiat inişinin yüzde 25-30 derece- sinde olacağı söyleniyor. Gelecek yıl içinde kâğıd ruble değerinin de dur- laştırılması umudu besleniyor. Bu da yapıldıktan sonra kambiyo meselesinde- ki anoma! devre de kapanmış olacaktır. Bu anomallık sovyet devletinin kâfıd rübleyi altın ruble ile bir tutması fik- siyonundan ileri geliyor. Bu yapıldık- tan sonra çift kambiyo ile birlikte yalk- nız yabancı kambiyosiyle alışverişte bu- lunan mağaza ve tecim kurumları da or tadan kalkmış olacaktır. İşte iyileşme ve kalkımmaya doğru yürüyen dava bu biçimde ilerlemektedir. Yalnız ne var ki, sovyetlerin yeniden dış prestij etki- lere kapılarak kâğıd rubleyi çok yük- sek değerde durlaştırılması tehlikesi ak. la gelmektedir; yani rubleyi durlaştı. rırken koyacağı değerin iç üretim duru- muna uygun tutulmaması ve dolayısile büyük buhran gösterilerinin ortaya çık- masına sebeb olabilir. Netekim bu göbi buhran gösterileri daha bugünden ken- dini hissettirmektedir. Bir yandan fiat- ların düşürülmesi, öbür yandan ruble- nin satınalma kapasitesinin yükselmesi şehir balkmın büyük bir kısınını bis- sedilebilecek zorluklarla karşılaştır- maktadır. Fiatlar yalnız — serbest pa- #sarlarda indirilmektedir. Gündelikler yükseltilmiyor; bunun tam tersine ola- rak gıkı bir biçimde tutulan deflasyon sıyasası resmiğ gelirinden daha büyük olan ikinci derecede yardımcı çalışma kaynaklarının gelir yollarını kapamak- tarlır. Öbür yandan da adım adım ay- rıdlanmış mal ve oşya dağıtma yerleri ile özel olarak ihtiyaçları sağlanan İş- çilerin de geçindirilmeleri dar bir çer- geve içine alınmış oluyor. Ruble durlaş- tırılınca tabiatiyle ortaya bir tek Hat çıkacaktır; serbest fiatlar düşürülünce balkın büyük bir kısmı ve bunların 8- rasında işçiler de olduğu halde devlet fiatlarını pazar flatlarma denkleştiren ayrıdlı satışı yapılan ürünlerin de pa- balrlaşması ile kalınmıyacak. Ürün da- ğıtma yerlerinin de ortadan kaldırılma- #mı İüzumlu kılacaktır. Bu gidişe göre durum, son iki yıl içinde baştan aşağı değişmiş bulunuyor. Önceleri herkeste para vardı; ancak satın alacak hiç bir şey yok veya çok az şey bulunabiliyordu. Bugün her şey değilse bile, canın çektiği birçok şey- ler var, İnsanı çeken reklamlar, mağa- ga vitrinleri insanın isteğini tahrik e- diyor. Ne çare ki keseler dolu — değil. Rus halkı ister istemez, deflasyon mek: tebinin sarp ve çetin yollarından geç- mek zorundadır. Ancak bu zorlu bir yol olmakla beraber ekonomideki — üretim durumu için bir kalkınma — davasıdır. Gün geçtikçe çalışma ve kapasite pren- sipi hakettiği yerleri almaktadır. Bu durum göz önünde tutulunca, önümüzdeki yıllar İçinde sovyet ekono- misinin daha çok yükselmesi ve kuvvetı lenmesi beklenebilir. Şimdilik henüz daha kesin bir şey yoktur. Köylü mese- desi olduğu gibi kalmaktadır. Köylü Kolhoz köylüsüdür. Bir ayağı sosyete- keştirilmiş tarla ve toprakta, öbür aya- Er ise daha yakın zamanlarda izni ve- rilmiş bostanlı, bahçeli, sığır ve koyun- Ju özel ekonominin köylü çift ve çühu- ğunda durmaktadır. Şimdi şu soru sorulabilir: Acaba, köylü gönlünü sosyetcleştiri miş olan mal ve mülke mi, yoksa üreti- mini pazara kendisinin götürmeğe alış- tığı özel ekonomiye mi verecektir? En son olarak şu mesele gelmekte- dir: Köylü kazandığı ve biriktirdiği pa- ra İle ne yapacaktır? Bu para ekonomik bakımdan nerelere doğru yürüyecektir? Sövyet devleti, Köylü özel ekonomiden vaz geçinceye kadar, ve kendisini hük- mü altına alıncaya kadar traktör durak yerlerinin devlet malt olduğunu sapta. yan bir kanun çıkarmak ve işi kökün. den düzeltmek düşüncesindedir. Sow. yet hükümeti devletin malı büyük çift. likler, büyük ölçüde haralar kurmak niyetindedir. Noye Fraye Prese'den Bursa kaplıcaları, yurdun en modern sağlık kur umu oldu Burss (özel aytarımızdan) Burada yıllardanberi ilgili ilgisiz hemen her- kese derd olan garip bir konu vardı; asriğ kaplıcanın suyu.. Sot günlerde artık bu mesele kökünden kotarılmış bulunuyor. Çekirgeden —alınan sıcak sular Almanyadan getirilen izolasyon- lu borularla 2100 metre uzaktaki asri kaplıcaya getiriliyor. Şimdiye kadar birçok yerlerde top- rağın yedi metre altından — dehlizler kazılarak ve bazı yerlerde tüneller açı- larak alman uzmanların göreyi altında 1000 metreye kadar boruları döşenmiş olan su yolunun S05 inci metresinde bugün ilk deneçler; ilbayımızla parti başkanı, sosyete başkanı — ve aytarınız önlünde yapıldı. Deneçleri birçok alet- derle birlikte şarbaylığın —su uzmanı Suphi yaptı. Su yolunun 505 inci metresindeki Vano tertibatı yeri açık — birakılmıştı. Buradan sıcak sular gürül gürül boşa akıtılıyordu. Önce sıcaklık — ölçüldü. Depodaki derece ile 50$ metre sonraki sıcaklık arasında yarım dereceden ar bir kayıp görüldü ki: (2100) metre sonra elde edilecek sıcaklığın bir iki dereceyi geçmiyeceği anlaşıldı. Bu ka- yıp da biç bir şey değildi. Sonra; boruların saniyede kaç litre su taştdığı ölçüldü. Ve bir saniyede iki litre onda altı litre su geldiği gö- rüldü. Bu suyun asriğ kaplıcadaki bü- yük havuzu üç dört saat içinde doldu- Tacağı hesap edildi. İzole edilmiş olan borular; özel bir yatağa konmuştu. Borular toprağa değerek onun sıcaklı- ğundan veya 'soğukluğundan bir şey kaj masın diye dört tarafı tuğlalarla örü - len bir yatağfın boşluğu içine döşen - mişti. Ayrıca depremlere karşı da düze « meç alınmıştı. Borular; sekiz on met- rede bir oynak yuvarlaklar üstüne o - turtulmuştu. Suyun akış hızi içine bo- ya atılarak denendi. Ve SOS metreyi en iki dakikada aldığı görüldü, Deneçlerin iyi bir sonuç vermesi ar- tık asriğ kaplıca işinin tam olarak yü- rüyeceği kanağatımı verdi. Kaplıcanın — ilkbahardanberi sürüp giden yeni yaprları da bitmiştir. Şim- di orası Bursanın en modern yapıların- dan Liri olmuştur. Bahçe, kapı, ge- zino, bar antre kısımları çok güzel ol- muştur. Geri katan iş; — otelin ve hamamın döşenmesidir. Bunun için de kapirca - lar sösyetesi hazırlıklara başlamış ve sa tın alacağı eşyanın hir listesini yapmış. tır. Bunlar da yakında gazeterele gön- derilerek ilân edilecek ve satın alındık- tan sonra hemen döşermesine başlana- gaktır. Umulduğuna göre kaplıca ve ot) önü Hüzdeki sorbaharda açılacaktır. Musa Ataş

Bu sayıdan diğer sayfalar: