2 Mart 1937 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 12

2 Mart 1937 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— 6 Milli Hatay mitingi Bugün saat tam onbeşte şehrimizde Ulus meydanında yapılacaktır (Başı 1. inci sayfada) pılacak olan diğer mitingleri de dü; nünce bütün Türkiye vatandaşlarının bugünü bir bayram gibi kutlayacakları anlaşılır. Dün de bildirdiğimiz gibi halk ve gençlik saat 13.5 den itibaren halkevi binası önünde toplanmaya başlayacak ve oradan Samanpazarı, Anafartalar cadde- sini takib ederek Ulus meydanında yer alacaktır. Tertib heyetinin hazırladığı programa göre İstiklâl marşı çalınarak bir ağızdan söylenecek,hatibler nutukla. yını vereceklerdir. İstanbulda bugün * ... yapılacak miting İstanbul, 30 (Telefonla) — Şehrimiz- de yarm aypılacak miting çok parlak 0- Tacaktır. Şehrin muhtelif semtlerinden bir grub halinde mintinge iştirak edecek binlerce halkı taşımak için tedbirler a. “İmmıştır. Deniz aşırı yerler için husu. “ &i nakil vasıtaları hazırlanmıştır. Mitinge şehrimizdeki “bütün parti- liler ve halkevleriyle spor, esnaf teşek. külleri, lise ve yüksek mektebler iştirak edeceklerdir. toplantdan sonra mitinge deniz vasıtlariyle iştirak edenler alay halinde Dolmabahçe önünde Atatürk'e tazimlerini arzedeceklerdir. Zonguldak'ta tören Zonguldak, 30 (A.A.) — Milli Hatay davâmızın zaferle neticelenmesi Zongul- dakta derin bir sevinç uyandırdı. Bu za- feri kutlamak için büyük bir miting ha- zırlanmaktadır. Miting pazar günü sa- esseselerimiz esnaf cemiyetleri ve bütün halk sonsuz bir heyecanla mitinge hazır- lanıyorlar. Denizlide sevinç Denizli, 30 (A.A.) — Hatay milli da- vâmızın milletler cemiyetinde kazanıl- ması haberi burada duyulur duyulmaz herkeste büyük bir sevinç başlamıştır. Bu millt işi muvaffakiyetle başaran bü- yüklerimizi tebrik için büyük bir miting yapılamsına karar verilmiştir. we v e (Başı I. inci sayfada) verecek olanların - mümessilleri vası- tasiyle - rıza ve muvafakatleri alınma- lıdır. Prensip budur. Alınan paralarla jyapılacak masrafların mürakabesi veya saire gibi neticeler artık o prensipin mankıti neticeleri olur. Büdcenin bir takım tahminatı ra- kamiyeden ibaret bir vesika olmadığı- na, bunun hukuki bir mahiyeti de haiz — bulunduğuna şüphe yoktur. Fakat iş o hukuki mahiyeti izaha gelince görüş — farklarının biribirinden hayli tehalüf eylediğini tesbit etmek üzere konfe- s sahibi, burada alman hukukçuları- — 1nın kanun mefhumunu materyel ve for- mel diye ikiye ayırıp yürüttükleri içti. datı ele almış, bunların bilhassa fran- z hukukçularından bir kısım üzerin- — deki tesiratını izah etmiştir. Bu hu- kukçulara göre materyel kanunlar “h /-kümdar tarafından emir ve nehyi mu- — tazammın birer kaide olup ferdi bir — Menfaat için değil, âmme menfaati i- — çin, münferid bir şahsa teallük etme- yip herkese aid olan, istikbal için ve aa re kabul olunurlar. Bunlar âmme için vacibültittibadırlar. Formel kanunlar /— İse ancak idari birer hükümdürler ve bu itibarla hukuki tesirlerindeki kuv- | vet evelki sınıf kanunlardaki kadar Ka değildir. Binnetice ikinci sınıf kanun- — Tara ademi riayet kelimenin tam ve hu- li — kuki manâsiyle kanunun ihlâli telâkki | » Olunamaz. Büdce kanunu işte bu ma- | hiyetteki formel kanunlar zümresin- — dendir.,, Kanunlarda bu tarifi kabul — etmiyen içtihadlar da yok değildir. Bundan sonra B. Cezmi Erçin ce kanunlarının tahliline girişmiştir. /— Fransada hukuku âmme ve maliye üs- tadlarından Gaston J&se'in taksimini — esas ittihaz ederek büdcenin hukuktf mahiyeti hakkındaki fikirleri şöylece — Üçe ayırmıştır: 1 — Bazılarına göre büdce hukukt keideleri muhtevi bir kanundur; | | 2— Bazılarma göre büdce kısmen | kanun, kısmen idari bir hükümdür; | 3 — Bir takımlarına göre de büdee -— asla bir kanun deği'dir. . Bu üç fikrin lehinde, âleyhinde yü- | Tütülen münakaşaları tesbit ettikten sonra B. Cezmi Erçin büdce kanununu /— evvelâ hukuki esaslara göre, sonra da mevzuat sahasında tetkika girişmiştir. Büdcenin mevzuat sahasında tetkiki | Sırasında İngilterede, Fransada, Al- manyada hâkim mevzuatın farikalarını İ beyan ederken çok mühim bir noktaya temas etmiştir: " “— Almanyaya aid Vaymar kanu- Nu esasisinde şu hüküm vardır: Dev- letin büdce kanununa, varidat ile ma- sarifata veya bunların idaresine tcal- lâk eden ahkâmdan maada, hüküm ko- | nulamaz. Bu hüküm ile çok mühim bir esas kurulmaktadır. Şöyle ki, tatbikat- | a devlet büdcesi kanunu esasi bakı- Mmından bir kanun olduğundan ve bilâ- şüphe her kanun yeni bir kanunla ta- — Brüvdçe Hukuku dil, ikmal veya ilga edilebileceğinden büdce kanununa konulan hükümlerle diğer kanunların tadiline gidilmekte ve ilim sahasında ise devlet büdcesinin diğer kanunları tadil eylememesi, di- ğer kanulnarın tadili lâzımsa bunun kendi sahasında yapılması ehemiyetle iddia ve müdafa olunmakta idi. Vay- mar kanunu esasisi bu meseleyi halley- lemiş ve büdce kanununu ancak senelik varidat ve masarife müteallik hüküm- lere hasrukasreylemiştir.,, Konferans sahibi bundan sonra Tür- kiyede büdce hukukunun vaziyetine ge- çip, muhasebei umumiye kanunumuzun büdce hakkında tesis eylediği kaidele- ri de gösterdikten sonra demiştir ki: “— Bu mevzuda vasıl olduğumuz netice şudur: her medenf memlekette husust kanunları mucibince işliyen hi- dematr âmme teşkilâtr vardır. Bu teş- kilât gene kanuni hükümleri dairesin- de bir takım masraflar yapmakta ve bu masrafları karşılıyacak varidat — topla- maktadır. Bu masarif ve varidat azalır, çoğalır, fakat daima mevcuddur. Büd- ce hidematı âmme teşkilâtının fasıla- sız devam eden bu faaliyetinin muay- yen bir devreye aid, nevama bir prog- ramıdır. Bu program, yani büdce müs- takilen bir hükmü umumi tesis ayle- mez. Fakat mevcud kanuni hükümlerin - program devresi dahilinde - devam tatbikine salâhiyet ve mezuniyet ver- miş olur. Bu şerait altında, büdcenin diğer kanunlardan ayrı bir mahiyeti bulunduğu, —ilk — vehlede — kendini göstermekte olmasına rağmen büdcesi esas itibariyle kıııunl.inn tâbi bulun- duğu usul ve merasim dairesinde mü- zakere ve tasdik edilmekte ve bunlara her memlekette mutaden kanun denil- mektedir.,, Neticede B. Cezmi Erçin konferan- sını şöyle bitirmiştir: “— .w büdcenin hukukt mahiyeti ne olursa olsun... bu cihet onun pek büyük ehemiyeti olan malt mevkiini asla düşürmez. Milyonlarca ve milyon- larca kıymetlerle tesbit edilen bir ha- zineyi her sene hazırlamak ve bunu yerli yerine sarefdebilmek elbette pek büyük itinalarla hazırlanması lâzım gelen bir takım kanuni hükümlere, mü- eyyidelere ihtiyaç gösterir. Konferans pekçok alâkayı celbetmiş ve alkışlanmıştır. Küçük evler kooperatifleri müteşebbisleri toplantısı Ötedenberi hazırlıkları yapılmakta olan küçük evler kooperatifi müteşeb- bisleri bugün halkevi salonunda top- lanmışlar ve kooperatifin teşekkülüne ait esasları görüşmüşlerdir. Müteşebbisler aralarında 10 kişilik muvakkat komiteyi seçerek, koopera- tif nizamnamesini hazırlamağa memur etmişlerdir. ULUS (Başı 1. inci sayfada) 3, — Binaenaleyh bir tek vazi kanun vardır, 4. — Bir tek icrai kuvvet mevcud- dur. Führer 1933 senesinde iktidar mev- kiine geldiği zaman hayatın her saha- sında görünen karışık vaziyeti tasvir etmiştir. Vaziyet bilhassa iktısadi sa- hada pek nazikti. O zaman işsizlerin mikdarı 10 milyonu buluyordu. Köylü muhakkak bir harabiye mahkümdu. Bil- hassa bu iki meseleyi nazarı itibare ala- rak Führer dört senelik bir müddet is- temişti. Başvekil, bundan sonra elde edil- miş olan neticelerin dahilde ne suretle teminata raptedilmiş olduğundan bah- setmiş ve bu teminatın tahsil ve fikir- lerin neşri sayesinde tahakkuk ettiril- miş olduğunu söylemiştir. B. Hitler, bu mesele hakkında aynen şu sözleri söylemiştir: Alman milletini diğer memle- ketlerin çekmekte oldukları inhilâl ami- li temayüllere karşı hakikaten işitilme- miş bir şekilde muafiyet kazandırıl- mıştır. Dahili hayattaki emniyet, hari-” ce doğru da bir teminat ile beraber ol- mak gerektir ve nasyonal - sosyalist hareketi, şimdiye kadar vücuda getir- miş olduğu eserler meyanında en bü- yük mucizeleri bu sahada tahakkuk et- tirmiştir. Bundan dört sene evel Baş- vekâlet vazifesi ve milletin idaresiyle mükellef kılındığım zaman 15 sene müddet diğer bütün milletler arasında âdeta bir cüzzamlı vaziyetinde yaşa- mağa mecbur edilmiş olan bir millete şerefini iade etmek vazifesini deruhte etmiş oluyordum. Alman milletinin vehbi olan intizamı, bana onun ordusu- nu yeni baştan yaratmak için zaruri o- lan unsuru bahşetmiş ve zincirlerimizi kırmak imkânını vermiştir, Bize ağır- lık vermekte olan bu boyunduruğun bir millete aslâ sürülmemiş olan en kor- kunç bir namus lekesi olduğunu his- settik, Dört taleb Bugün bu projeyi ikmal ederek a- şağıdaki beyanat ile iktifa edebilirim: Evvelâ, Almanyanın hukuk müsava- tının yeniden tesisi, münhasıran Al- manyayı alâkadar eden bir mesele idi. Hiç kimseden hiç bir şey almadık ve hiç bir millet, bizim yüzümüzden zara- ra girmedi. Saniyen, Almanyanın hu- kuk müsavatının yeniden tesisi çerçe- vesi içinde alman şimendiferlerinin şimdiki — statülerini — değiştireceğim. Keza, Rayişbankın statülerini değişti- rerek bunları kayıt ve şartsız alman devletinin nezaret ve mürakabesi altı- na vazedeceğim. Salisen bu suretle, bizim hukuk mü- savatımızı ihlâl etmiş ve Almanyanın kader ve haysiyetini tenzil eylemiş ve ikinci sınıf bir millet haline sokmuş o- lan Versay muahedenamesinin tabii o- larak feshedilmiş olacağını beyan ede- rim, Rabian, zayıf bir hükümet tarafın- dan her türlü hukuka ve her türlü bil- giye rağmen zorla kendisinden kopa- rılmış bir beyannamenin, bilhassa Al- manyanın harbtan mesul olduğunu mu- tazammın olan beyannamenin altına ko- nulmuş olan alman imzasını geri alı- yorum. Başvekil, sözlerine şu suretle devam etmiştir: “— Milletimizin, göze görünen ifa. desi mecburi askerlik hizmetinin yeni- den ihdası olan, şeref ve haysiyetinin i- adeten tesisi, yeni bir hava ordusu vücu- da getirilmesi, yeniden harb donanması inşası, Ren eyaletlerinin askerlerimiz ta- rafından işgali, hayatımın en çetin ve en cüretkârane işi olmuştur. Büyük har- bın eski bir askeri olan bana milletimize şerefini ve adâletini iade için muvaffa. kiyetle mücadele etmek imkânını bahşe- den cenabı hakkın bu inayetine burada kemali tevazu ile hamdederim. Bu ga- yeyi elde etmek için zaruri olan bütün tedbirler, maatteessüf bir takım müza- kerelerle değil, bu müzakerelerde müs- takil olarak ittihaz edilmiştir. Çünkü bir milletin şerefi müzakere mevzuu teşkil edemez. Bu şeref istirdad edilmek 1â- zımdır. Bir milletin şerefi müzakereler. le geri alınamaz, sadece geri alınır. Şim- di bu beyanatrma bir şey ilâçe etmek is- tiyorum: Sürprizler devresi geçmiştir. Söyliyeceğim şudur ki mevhum sürprizler devresi geçmiştir. Almanya diğer devletlerle hukukan müsavi bir devlet olmak sıfatiyle ve Avrupadaki vazifesini tamamiyle müdrik olduğu halde biz ve diğer milletleri meşgul etmekte olan meselemizin halli için ha- lisane mesai birliğinde bulunmağa a- mâdedir. B. Edene cevab Führer, bundan sonra B. Eden'in ge- çenlerde söylemi şolduğu nutuktan bah- seylemiştir. B. Hitler, evvelâ Almanya- nın münferid kalmak niyetinde olduğu geklindeki teessüfe şayan iddiadan bah. seylemiştir. Hatib demiştir ki: “— Evvelâ B. Edene katiyen münferid kalmak niyetinde olmadığımız ve kendi- mizi münferid hissetmemekte bulundu- ğumuz hakkında teminat vermek iste- rim. Bir takım itilâfnameler akdetmek suretiyle mevcud gerginlikleri izale ettik ve bu suretle Avrupa vaziyetinin mü- him surette salâha mazhar olmasına yar- dım eyledik. Bu fikirler silsilesi dahilin. de sizlere şunu hatırlatırım ki, Lehistan ile akdetmiş olduğumuz itilâf her iki memlekete de faydalar temin etmiştir. Bu bahiste Avsuturya ile yapmış oldu- ğumuz itilâfı, İtalya ile olan fevkalâde samimi münasebetlerimizi, Macaristan, Yugoslavya, Bulgaristan, Yunanistan, İspanya ile dostane münasebetlerimizi ve nihayet Avrupa harbındaki diğer dev- letlerle mevcud olan yine bu derecede dostane münasebetlerimizi de hatırlatı- rım. Beynelmilel komünizme karşı mü- cadele etmek üzere Almanya ile Japonya arasında aktedilmiş olan itilâf, Alman- yanın münferid kalmak niyetinde olma- dığını ve kendisini münzevi hissetme. mekte bulunduğunu parlak bir surette isbat etmiştir. Alenen ve resmen tekrar ederim ki Almanya, mütemadiyen ken- disi ile meselâ Fransa arasında mevcudi- yeti mühayyel bir ihtilâf bulunmadığı hakkında teminat vermiştir. Alman hü- kümeti, Belçika ve Felemenk devletleri arazisinin bitaraf ve teacvüzden masun tanımağa amade olduğu hakkında da te- minat vermiş ve bu memleketlerin tama. miyet ve bitaraflıklarını zâmân altına al- mak teklifinde bulunmuştur. Sömürge isteği Başvekil, müteakiben Almanyanın diğer devletlerle Milletler çerçevesi içinde teşriki mesaide bulun- mamakta olduğu suretindeki muaheze- ye sözü nakletmiştir. “— M. Eden, Almanyanın tesliha- tından bahsetmekte ve teslihatın tah- didi temennisini izhar eylemektedir. Bu tahdidatı üç kere bizzat kendi- miz teklif ettik. Bizim tekliflerimiz reddedildi. Milletler Cemiyetinin ba- kası, zaman geçtikçe milletlerin müte- kabil münasebetlerinin ıslahını ne su- retle derpiş eylemek ve ne şekilde ta- hakkuk ettirmek hususlarının anlaşıl- masına bağlıdır. cemiyeti Alman milleti, vaktiyle hiç kimseyi hiçbir şeyden mahrum etmeksizin ken- disi için bir müstemleke imparatorlu- ğu vücuda getirmişti. Bunu yaparken hiçbir muahedeyi de ihlâl eylemiş de- ğildi. Bu müstemleke — imparatorluğu elimizden alınmıştır. Bu tedbiri mu- hik göstermek için bugün ileri sürülen sebebler, hiç de mukni değildir. Nüfu- su kesif olan milletimizin müstemlekâ- tına dair olan metalibatı, mütema- diyen tecdid edilecektir. Ve bu da ga- yet tabiidir. Hakiki bir sulh tesisi etmiş olmak için Führer, bundan sonra hakiki bir sulh tesis etmek çareleri hakkında mü- taleasını serdetmiş ve şunları ileri sürmüştür: 1.- Bütün milletlerde dahili intizam ve istikrar, 2.- Hayati zaruretlere mütekabil ri- ayet, 3.- Milletler Cemiyetinin kaidesine tâbi bir organ haline geti- rilmesi, 4.- Hukukta mutlak müsavat, 5.- Teslihat meselesinin umumi bir çerçeve içinde halledilmesi, 6.* Gayri mesul teşekküller, beynel- milel askert kuvvetler vücuda getiren- tekâmül 31/1/ 1937 — (B. Hitler nutkunu dün verdi lerin ve beynelmilel efkârı umumiyeyi zehirliyenlerin tenkili, Führer, nihayet hududları ırki hu- dudlar mahiyetinde olmıyan devletler arasındaki gerginliği ortadan kaldır- mak için milli ekalliyetlere karşı nis- fetkârane hareket edilmesini ehemi- yetle işaret eylemiştir. M. Hitler, alman hükümetinin Rhin eyaletlerinin tekrar işgali dolayısiyle İngiltere hükümeti tarafından irad e- dilmiş olan suallere cevab verememesi esbabını da anlatmıştır. Hatib demiştir ki: — Biz, komşu devletlerle münase- betlerimizi ameli bir surette tanzim e- derek pek tabii bir şekilde bu suallerin bir kısmını mevzusuz bıraktık. M İki saatten fazla devam etmiş olan nutkunun sonunda Başvekil, müstak- bel işler hakkında bir hulâsa yapmış- tır. stakbel işler Yeni şehirler plânı B. Hitler, Almanyanın büyük şehir-« lerinden bazılarına ait metodik — işle- rin yeniden tensik edileceğini söylemiş tir. Bilhassa Berlin bu itibarla Almanya- nın hakiki payitahtı olacaktır. Berlinde mebani için bir umumi müfettiş tayin o« lunacaktır. Berlin, nasyonal - sosyalist hareketinin payitahtı olan Münih, kon- greler şehri olan Nürenberg şehirlerinip çehrelerini değiştirecek olan bu inşaat yirmi senedevam edecektir. Hamburg'- da bu şekilde değiştirilecektir. İstikbak- de yapacağımız bir vazife daha vardır ki o da bir anayasasiyle milletimizin ha« kiki hayatını ve devlet dahilinde inkişa. fi şeklini tesbit etmektir. Führer, netice olarak şöyle demiştir: — Ka; mutlak olan cenabı hakkın bu muazzam işleri sulh içinde başarabil- memiz için bize sulh bahşetmesini niyaa ederiz. Rayiştag toplandı Berlin, 30 (A.A.) — Rayiştağ saat 13 de açılmıştır. Elçiler heyeti celsede hazır bulunmuştur. B. Hitler hükümet azası arasında bulunuyordu. 9 B. Göring başkanlığa tekrar seçilmiş ve geniş salâhiyetler kanunun 1.4. 941 tarihine kadar dört sene için uzatılması- nı teklif etmiştir. Bu teklif ittifakla kabul edildikten sonra, B. Göring sözü B. Hitlere bırak: mış ve Führer büyük nutkunu söylemiş- tir. Danzig meselesi etrafında Cenevre, 30 (A.A.) — B. dö Grafin, Danzig komiser namzedliğine gösteril- mesi meselesinin bura mahafilince, Danzig meselesinin hayrete değer ne- ticesi olarak telâkki edilmektedir. Ba- zı Cenevre mahfillerinin Grafin nam- zedliğine tamamiyle muhalif oldukları malümdur. Yeni bir namzed tayininin çok fazla zamana muhtaç olmasından korkulmaktadır. İnfilüenza'ya karşı yeni bir ilâç Londra, 30 (A.A.) — Star gazete- sine göre Sir Patrik Laidlav'in dahil olduğu doktorlardan mürekkep bir grup, infilanza'ya karşı şimdiye kadar bulunanlardan daha müessir bir serom keşfetmiştir. Ekseriyeti tıb talebesi ol- mak üzere kendiliklerinden talib olan 60 kişi üzerinde yapılan tecrübeler şa- yanı memnuniyet neticeler vermiştir Ölüm, doğum vak'ala- rının tesbiti Her üç ayda bir nüfus müdürlükleri tarafından dahiliye vekâletine gönderil- mekte olan istatistik cetvellerinde, ölüm, doğum, yeniden kayıd, evlenme boşanma gibi nüfus hareketlerine, geçen senelere aid vukuatın da ithal edildiği anlaşılmış- tır. Bu vaziyet matlub neticeyi vermedi- ğinden 1936 yılı içindeki bütün ölüm, doğum, yeniden kayıd, evlenme ve bo- şanma vakalarının kaza itibariyle dahili- ye vekâletine bilidirilmesi kararlaşmış ve alâkalılara tebliğat yapılmıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: