25 Haziran 1938 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 15

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

.8- ULUS'un Bolu ilâvesi Bolu'da dolaşırken Bolu bir kablıca şehridir Baden - Baden'i hatırlatır, olu, hangi mem- lekette olsa, gü- zelliğinin ve e- hemi yetinin şöhreti ©omem- leketin yayılacak — olan bir mıntakadır. Uçsuz bucaksız or- manlar, Bolu'nun sadece uruba- sıdır. İstanbul konakları- na girerek oradakilerin midele - rini hünerile mateden ahçı, Bolu - nun Mengen'inden kopup gelmiştir. Ve o, bazı ahvalde yalnız, ahçıdır. Ekseriya, hem de Sakız'da, Mısır - de, Amerika'da, Avrupa'da, her tür- lü iş tutan zeki, girişken ve kültür- lü bir insandır. Bir insan ki, Türki- ye'nin kendi yerli ev ve tezgâh en- düstrisi ölmeğe başlayınca işsiz ve Bolu kaplıcaları B izler beş gün içinde ne görü- lürse onu gördük. Yarın, Bolu Türkiye'nin en meşhur ve en mamur turist mıntakalarından biri olmak yolunu tutarsa, turizm ile a- lâkadar olan müesseseler (Devlet, belediyeler, otelcilik ve lokantacı- lık şirketleri v. s.), onun dağlarını ve ovalarını tarayarak ortaya yüz- lerce ve binlerce görülmeğe değer yer ve hıııııııyıt çıkaracklardır. Şimdiye kadar İstanbul'u Anka- ra'yı birleştirmek vazifesini Hay- darpaşa - Ankara hattı görmüştür. Bundan sonrası için de bu hattın oynıyacağı rol büyüktür. Şu var ki, daha bugünden, bu hattın münaka- lâtr taşmıştır. Türkiye, eski impa- rTatorluk Türkiyesi değildir. Mem- leketin her tarafında, istihsalin, ıııubıdeımın. ticaretin süratle ge- olması; yapılan inkılâb- ve mut- faklarına yahud gurbet ellerin tür- lü köşelerine dökülmeğe başlamış- tır. Bolu tabiatinin yalnız ormandan Bolu insanının da yalnız ahçıdan ibaret olmadığını gidip yerinde gö- ların genç nesillere canlılık ve ya- ratıcilık şevkini aşılamış bulunma- sı; Turkıyeyı bır halden bir hale fakat daha muhteşemdir mamlama vesilesidir. una muvazi olarak, devletin döşediği demiryolları, dev - letin açtığı fabrikalar, devletin işe daha teşvik ettiği müteşebbisler şimdiden yani on sene içinde, ihti- yar yurdun yüzünü şurada ve bu- rada güldürmeğe muvaffak olmuş- lardır. Hamle, gün geçtikçe şiddet- lenmektedir. Böyle bir Türkiye'de, İstanbul - Ankara muvasalası 1918 şartlarına uygun olamaz. Bunun i- çindir ki, devlet, Bolu üzerinden geçecek yolu hem yol hem demir- yolu olarak düşünmektedir. Umma- dığımız kadar kısa bir zamanda, Bolu bölgesinin, zahirde münaka- lâta fakat hakikatte, kültür muva- salasına açılacağına şüphe yoktur. Bolu bu güneşli günü dört göz- le bekliyor. Boş durduğu da yok - tur. Bolu vilâyet ve belediye erkâ- nı ile görüşecek olsanız, derhal tes- bit edebilirsiniz ki, bunlar da, eski devir memurları değildir. Memle- keti ile beraber memleketli olmuş- lardır. Bolu mıntakasının bütün güzelliklerinin bir demirbaş liste- sini meydana getirmiş gibi, mınta- kanın her noktasını gezmiş ve bel- lemişlerdir. Bundan başka, iş Bolu vilâyeti sınırlarma — herhangi bir noktadan girmektedir. Buna muvaf- fak oldunuz mu, yol, sizi o naktada bir keyfiy i gö- türmektedir. Eskiden Anadolu yolları “mahal- İ azimet,, eden recek olanlar, ki bilgilerini genişletmiş ve paslr gönüllerine esaslı bir kür yaptır- mış olarak döneceklerdir. Çünkü yer yüzünün nadir memurların haricinde, köylünün, kağnısını — görürlerdi. Güzel ol- sun — çorak olsun, — Anodlunun her bölgesi hakkında mevcud ma- tabiat, Bolu'da olduğu kadar güzel- dir. Ve Köroğlu'nun bu- lümat, o vermiş olan ba- balarımızın h.ıfınknmiı kalandan gün dahi, çok zengin bir folklor ya- şamaktadır. Bunlara, kasabaların tarihi eserlerini ve köylerin sevim- liliğini ilâve etmek lâzımdır. Dağların böğründe bir inci gibi ışıldayan Abad, Mengen'in kıyafet- leri, Gerede yolu üzerinde Nuri Os- man'ın değirmeni, Mudurnu'lu de- likanlıların “meşeli” * oyunları, E- sentepe'nin dalgın çamları, Semen'- ibaretti. hikâyeler anlatırlar, gördükleri ha- rikulâde güzel yerlerden bahseder- lerdi. Onlar, bu yerlerde, nihayet konak vermiş ve bir tas soğuk su içmiş olabilirlerdi. Ötesi yoktu. Devletin faaliyet listesi, belediye bahçeleri ile başlar guraba hastaha- neleri ile biterdi. Çok kere hattâ, bitmek vaktini bile bulamazdı. Bu- gün türlü mesleklere mensub mem- leket i yer in sürüleri ve maden suları, Boludağı'nın afallatı- cı çiçek serveti ve yaban çilekleri saymakla bitmiyen güzelliklerin bir kaç tanesidir. yer gezmekte ve her noktası üzerinde düşünmektedir. Bir çeşme, bir or- man, bir pınar, bir köy ve bir ka- saba, bugünkü Türk için bir konak yeri değil, memleketi hakkındaki Meselâ Bolu'dan Abad'a giden yol bile, imkân daire- sinde yapılmıştır. Yazın bu yoldan gece gündüz korkusuz ve zahmet - sizce gidip gelmek kabildir. Ve bu, Bolu için bir muvaffakiyettir. B olu'da vilâyet ve belediyenin gayretiyle yaptırılmakta o- lan bir otel şu günlerde bitmek ü- zeredir. Öyle ki, bu mevsimde bi- le, gidip, anlattıklarımızda müba - lâga olmadığını yerinde görmek kabil olacaktır, Bolu'da gördüğümüz güzel yer- ler hakkında, malümat vermeğe ça- lktık. Şunu yalnız söyliyelim ki Boln'nıın hıuıt kendisi, yım kasa- ba belediyesi faaldir. Halkevi binasın- dan şehri seyretmek aynı zamanda Bolu Halkevcileri ile güzel bir has- bihale yol açmış olur. Bolu çarşısının sokakları gölgeliktir. Üzerlerine çünkü sar- maşıklar tırmanmıştır. Bolu'nun pazarı, size beş on lira masraf et- tirebilir. Çanak çömleğin iyisi, el- ısrar ederseniz, enfesleri Bolu, vaziyetiyle Baden - Bade- ni hatırlatır. Etrafın güzelliği yal- nız daha muhteşem ve daha çeşid- lidir. Bolu'ya vardığmızda, aşağı- da bildireceğim nol başka, Boludağına bir gezinti yapmasını unutmayınız. Hele, yaban çileğini toplayıp yemesini severseniz. Bir de Seben'e çıkınız. O sizi, uçsuz bucaksız ormanlara kavuşturacak - su vardır. Kökez'in suyu köklerin hizasından kaynar ve bir küçük ha- vuz teşkil ettikten sonra akar. Bu suya önce dudaklarınızı daha son- ra başınızı banmız. Üç saniyeden fazla değil, donarsınız. Ve suyu böyle içiniz. Bu o sudur ki “Taş delenler” onun yanmda Ter- kos tesiri yapar. Sorunuz, size ma- den suları da içirsinler. Sorunuz ve gidiniz görünüz; hayatınıza yep- yeni ve eşsiz bir fasıl ilâve etmiş olursunuz. . Açıklara akan maden suları Bolu 70 sene evel Osmanlı sarayı türk sanayiini yıkarken tarihinden bir yaprak : Gere'de, Ankara Bolu üstünde ve Bolu'nun bir kazasıdır. Devrek, Gerede- nin şimal nahiyelerinden biridir. Devrek'in Adatepe köyü civarından geçerse - niz, köylüler veya arabacı- lar seyrek çamlarla örtülü bir tepeyi göstererek: — Aha efendi! derler. Kız evliyaların türbesi bu- radadır. Her gece üstleri- ne nur iner, Tekin değil- dirler, katırlar bile bura- dan geçerken ter dökerler. Bu Kız evliyalar, yarın, yakın tarihimizi araştıra - rak türk münevverlerin- den bir çoğunun üstünde duracakları bir mevzu ola- caktır. Kız evliyalar kimlerdir? Bu hususta bilinenler he- nüz azdır ve fakat bu az şey bile çok manâlıdır. Kız evliyalar Adatepe'- den iki kadındır: Dudu ve Esma. Ş Dudu evli ve zaman za- man sinir buhranları geçi- ren bir kadındır. Fakat Esma dinç ve sıhatli bir türk kızıdır. Dudu bir gece rüyasın- da bazı esrarlı şeyler gö- rür ve kendisine gaibden bazı vazifeler tevdi edildi- ğine inanır. Bu vazifelere ilk inanan kocası, fakat o- nu en iyi anlıyan Esma'- dır. Ertesi gün derhal Du- du'nun evi yıkılır ve yeri- ne mukaddes bir türbe ya- pılır. Dudu ve Esma için de türbenin yanında dört odalı bir dergâh vücuda getirilir. Artık burası ha- kiki bir hareket merkezi- dir. Esma dağlara koşar, bey lerin ve hükümetin zul- münden dağda yaşıyanla - Ta hakkın yeni emirlerini tebliğ eder, bu emirleri köy köy bütün divanlara yayılır: — Hakkın emri bende- dir. Sekiz kitab bana ve - rildi. Hazreti Ali grtik Tabbimizin imdadına koş - tu! Kaçaklara selâmet, di- vanlara bereket. Salyane - yi, salgını kaldırdım. Ye - zidlere lânet. Frenk ku- maşları haram! Dudu ile Esma'nın kur: dukları türbe ve dergâk derhal bir ziyaret yeri ol- du. Bunlar yüzleri nikab- h gelen zairleri kabul edi- yor, etrafa yeni emirler ve yeni haberler ulaştırıyor - du. Dağlarda Kız EVLİYALA Yerli malı savaşınin silâhlı mücahidleriydi! Yazan: Şevket Süreyya Aydemir atarak türbenin etrafına koşuyorlardı. İşleri yürütmek için çe- şidli idare heyetleri seçil- mişti. Meselâ hızırlar ve ricailülgayb gibi. Harekete muarız ve düş man olanlar el altından ve bu heyetlerin karariyle ğu siyenki frenk beılen bu gün isyanını büyük ve tim sali bir imle kutladı .5. Esma dininin bu şehir âyini, frenk mallarının gö ğe yükselen alevleri hali: de tâ ufuklara kadar gö- rüldü, Buna karşı hükümet Kastamonu'da ve Bolu'da tedarikâta girişti, her ta- rafta tezgâhlar gece gün - düz yerli malı dokuyor ve fakat hükümet her tarafta yerli malı — kervanlarını zaptiyelerine — bastırarak bunları yağma ettiriyor ve Esma'nın hurucuna yerli tezgâhları kırmakla cevab veriyordu. Fakat bu mücadelelerden birinde yerli malı kaçak - çıları Devrek — civarında zaptiyeleri adamakıllı boz- dular, Kastamonu halkı bayraklarını da önlerine katarak kervancılara yar - dım ve Esma'ya ilfihak et- tiler. Kastamonu hükümet konağı önünde kadınlar a- yaklandı ve bunlardan bir tanesi şöyle bağırarak hal- issiyatına tercüman oluyordu: — Esma mısın? Dudu musun? Nesin bacım! Ye- tiş de bizi de kurtar! Fakat Kastamonu valisi, Bolu beyi de boş durmadı. Saraydan her gün emirler geliyor ve âsilerin derhal kahir ve tenkili isteniyor - du. Çünkü hiç şüphe yok- tur ki İstanbul, Galata han larındaki frenk tüccarları ve bunların rum, ermeni mutavassıtları sarayı sı- kıştırarak frenk malları- nın sürümüne mâni olan bu Kız evliyaların ortadan ve bu arada ve şöyle bir emir verdi: — Bugün türbei şerife- nin önüne bütün frenk malları yığılacak! Adate - peliler mallarını kendi el- leriyle k, ve diğer işleri öl nu - Bolu ;ocnklırmı açlı- ğa, sefalete, İstanbul ko- naklarında uşaklığa, liman larda hamallığa mecbur e- diyordu. İşte Adatepe isyanı bu zamanda vaki oldu. Hal- derhal idam Bu devir, sarayın ve sal- tanatın bütün Türkiye'de türk sanayiini yıktığı, et işinin ve tezgâhların, Av- rupa rekıhm karşısında öktü söndüğü gibi, türkün sefil ve serkervan kaldığı, kapitülasyonların ve gümrük esaretinin ise her gün biraz daha kuv- vetlendiği devirdi. Bolu - Kastamonu köy- leri ise ancak elişi ile, yer- li dokumacılıkla ve küçük sanatlarla — yaşıyorlardı. Bilhassa o zâman n Anadolu'nun giydiği ke - ten dokumalar bu mıntaka şakiler ve kaçaklar âdeta af emri almışlar gibi hi retle, nâralarla ve silâhlar nın maişet teş- kil ediyordu. Halbuki İs- tanbul'un gümrük kapıla- rını açıp memlekete soktu- kın için zarurt olan dini renk bir tarafa bırakılırsa, isya- nın şiarı şu idi: — Frenk kumaşları ha - ram! Yerli malı giymiyen yeziddir! İsyan ve Kız evliyaların hurucu bütün civarda, hat- tâ Ankara, Sıvas havalisin- de derhal aksi sada buldu. Gizli, aşikâr müridler ve mücahidler her taraftan gelip Dudu ile Esma'ya bi- at ettiler. - Bolu hava- imetten daha kuvvetli olan meşhur şaki Pazvandoğlu bütün kuvve- tiyle Adatepe'ye indi ve Esma'ya teslim oldu. - Kuvvetinin bu — suretle arttığını gören Esma bir köyler muhtarlariyle gön - derecekler! Bunun üzerine bütün köy kadınları, erkekleri, allı, morlu, kılaptanlı, yal- dızlı ve fakat frenk malı olan elbiselerini, gelinlik lerini türbenin önüne se- ve seve ve inanarak, yığdı- lar, etrafına da çıra yığın- ları dizdiler. Sonra herkes halka olarak dizildi. Esma nın emriyle Pazvandoğlu bu eşya yığınının etrafın- da bir geçid resmi yaptı. Sonra Esma yedi genç kız ve kadına İşaret etti. Evvelâ kendisi büyük bir çıra parçasını tutuşturdu. Diğer yedi kız ve kadına da birer çıra alevlendirme- lerini emretti. İlk olarak esma bu eşya yığını içinden Üüç etekli müzeyyen bir entariye a- teş verdi. Ondan sonra kız lar, Pazvandoğlu ve bütün köylü frenk malı eşya yı- ğınmın bir tarafından bun lara ateş verdiler. (1) yerli tezgâhların da kırıl- masını istiyorlardı. Ne çare ki sarayın ve frenk tüccarlarının dediği oldu. Uzun mücadele- lerden sonra Dudu ile Es- ma ve bunların etrafında birleşen yerli malı savaş- çıları padişah zaptiyeleri - ne ve askerlerine mağlüb oldular. Sağ kalanlar bir büyük kafile halinde ve zencirlere vurularak İstan- bula götürüldü. Muhake - me neticesinde Dudu ile Esma, hızırlar, ricalülga - YyPp ve idare heyetlerine dahil köylüler idama mah- küm olmuşlar, seksen ka- dar köylü de muhtelif ce- zalar almışlardı. O zaman- ki İstanbul matbuatı bu vakadan çeşidli — surette bahsetti. Fakat halk Kız- evliyaları hafızasında, bir kahraman gibi yaşattı. Şimdi sıra türk münev- verinin bu çok dikkate de- ğer tarih hâdisesini metod dahilinde ve vesikalara gö- re işlemesine gelmiştir. () Kız evliyaların bu hare- ketleri Sadri Ertem'in "Cık- rıklar durunca,, isimli ro: nında bütün heyecanı ile ya- satılmıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: