1 Şubat 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7

1 Şubat 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sabri Beyin köşkünde son taam. Bey boynunu bükerek : “Ne yapayım bir çok aradıktan sonra çuval dibinde bulduğum son tarhana... , dedi Doktorla zaman va iki şeyden bahsettik. Birin- cisi; İstanbulda yeni karışıklık olmuş ve kabine tekrar tebed- dül etmis. Bu; ve tama- men incisi; Edirne imatbaalarının birinde ( Türk Ocağı) namı altında küçük bir risale tabettirilerek ehaliye ve askerlere tevzi edilmiş. Henüz görmediğimiz bu risalenin mün- dericatı, (faydasız yere Türk ev- İâtlarının kanını dökmek ve ocaklarını söndürmekten se, ar- tk bu müdafaa hayatına niha- yet vererek Bulgarlara teslimi silâh etmek) tavsiyesinden iba- retmiş. Fakat asıl mühim nok- ta; bu risalenin bir zabit imzası olmasıdır. Bizi çıldır tan bu havedisi doktor da işit- miş, Fakat buna ımkân vereme- miş. Maalesef, bir hakikat olan bu mesele, doktoruda bizim kadar endişenak etti, Artık anlıyoruz ki onlar; o, sütsüz ve kansızlar, son koz- larmıda oynamak istiyorlar. Şimdiye kadar perde altında « oynamak istedikleri oyunu, per- deden bir parmak yukarı çıka- rıyorlar. Şu halde... Bunlara, anlıyacakları gibi bir ders ver- mek Jüzumu icap ediyor. Bina- enaleyh; bu ders, verilmelidir. * Akşam ezanı okunurken köş- ke avdet edebildim. İçeri girer girmez, ılık bir sıcaklıkla bera- ber tatlı bir ie ul e . Bu abi sinesinden ta- şan kokudan daha cazip geldi. | — Ne o Sabri bey. bu ak- “şam ziyafet var galiba... Sabri bey, mahzun mahzun x çektikten sonra cevap ver- artığı... — Yani bizim de son çorba- mız... Sabri beğle uzun uzun gö- rüştükten (#ODra, Postumuzun üzerine uzandık. Gece, zifiri ka- ranlıktı. Sobanın son odunları, hafif bir çıtırtı ile Yanıyordu. bir ateşe, şimdi düşman da mü. kabele ediyordu. Bazan, siper- leri ve bataryaları aşan mer- miler, şehrin zerine (doğru ihanet mecmuası hakkında ala- cağımız malümatı aldıktan ve | görüşeceğimiz şeyleri görüştük- ten sonra mühim bir hadise ile karşılaştık, Bunları sırasile yaza- yım : topçu (o zabitlerinden mülâzımı evvel İsmail Hakkı Efendi ismin- de bir.. bir. bir - bilmem ne nam vereyim ? bir mahlük imiş. Ve bu mahlük ta ; ( halâskâranı vatan ) gurubu mensuplarından | imiş. Halbuki... Halbuki bu adam, kendi ya- zısını bile düzgün okuyacak ka- dar gözden ve işittiğini anlıya- cak kadar bile kulakdan nasi- bedar değilmiş. Ve binaenaleyb... İsmail Hakkı efendinin ismide mecmuanın ismi gibi bir maske- den ibaretmiş. Risalenin muhar- riri ve hakiki naşiri büsbütün başka imiş. Risalenin mündere- catına gelince: Harbı hazırn mü- sebbipleri, İttihat ve Terakki erkânı imiş. Lüzumsuz yere aç- tıkları bu harp ile türk evlât- Ri beyde yere kırdırmak gayesine hizmet ediyorlarmış. Edirne kalesi, ne kadar müda- faa edilirse edilsin, nihayet bir gün olup teslime mecbur ola- cakmış. Fakat o teslim günü, Bulgarlar insafsızca hareket ede- |İİ çek ve bütün kaledeki Türkleri feci bir akıbete maruz kalmak- tansa, artık müdafaaya nihayet İİ 1 kl Hamburg, Brem, Stetin, Anvers rizi vermek ve Türk ocaklarını bü tün bütün söndürtmemek icap ediyormuş. Ben bu münderecatı, Bulgar tayyareleriinin attığı beyanname- lerin bir tefsir ve şerhinden ibaret buldum. — Dün gece (Malkara) ta- buruna iltica eden bir Bulgar (islâm ) askerini bu sabah bize teslim ettiler, görüşmek istermi- siniz ? Dedi. hiç böyle bir fırsat fevt olunurmu ?, (Bitmedi) Evvelâ : ( Türk ocağı ) realet- | namesi... Bünun muharriri, ağır | söndürmek Antalya postası ( ANAFARTA ) vapuru 2 Şubat Pazar 10 da Galata rıhtımından hareketle İzmir, ağ Bodrum, Rados, Fet- iye, Finike, ide- se ve düny lie Take lelerle birlikte Dalyan, Mar- maris, Sakız, kale, Ge- liboluya uğrıyarak gelecektir. Trahzon birinei gostası ( CÜMHURİYET y sapuru 3 Şubat (o Pazaşteşi 12 de Galata rhtımından hareketle İnebolu, Samsun , Gireson, Trabzon, Rize, Hopaya gide- cek ve dönüşte pazar iskele- sile Rize, Sürmene, Trabzon, Samsun, İnebolu , Zonguldağa uğrıyarak gelecektir. Hareket günü yök kabul İzmir - Mersin | çürat postası (MAHMUTŞEVKETPAŞA) vapuru 4 Şubaş Şalı 12 de Galata rıhtımından hareket- le Çarşamba sabahı İzmire gi- decek ve akşamı İzmirden hareketle Antalya, Alâiye, Mersine gidecek ye dönüşte Taşucu, Anamor, Alâiye, An- talya, Kuşadası, İzmire uğr- yarak gelecektir; 9 da kalkar, ii ve Bahrisiyah arasında ezimet ve | avdet muntazi” postaları: 8 ve Roterdamdarı İManımıza mu vasalâtı beklen” Vapurlar: MARMARA W8Poru ( şu bata doğru GERNİS yapir& 3 şubata doğru ANDROS vapl'n 4 şubata doğru TROYA vupif0 15 şubata doğru ey Burguz, Varna, Köstence, Kalas reket edecek Vapurlar: ANDROS vapl(u 4.5 sw barca tehmilde İİ Umunımızdan #s'eket edecek iğg vapurlar: OSTSE vepu © - 7 MİLOS vapufu (0-11 şu TROYA vapuru IS. 17 şu SAMOS yapımı 19 - 22 şu Fazla rafsilit İçin Galatada iii centalığına müracaat il Telefon: Seyrisefain diye Ham altında İştanbul 2740 Tirebolu, Gireson, Ordu, Ünye Cuma, Pazar, Salı, Çarşam- ba günleri idare rıhtımından dakiralğs2iüz il VANT Linye ği Hamburg, Brem, AN Vers, İstanbul 8 kılıçtan geçireceklermiş. Böyle /if iü ve İbraii için lımanımızdan ha- GERNİS yapfU 3-10 şu: bıtta tabmilde 533 o e Pİ : i Hamburg, Brö”» Anvers, Ro iğ Bil terdam ve Dançiğ iÇin yakında Eğ şubatta Bi tahmilde Şii batra tahmilde 8 battı tahmilde ğe bata tahmilde ği 4 Oyakimyan hanında umum! 4- Gi Beyoğlu 641-674 Bi Erzuramlu bir kariimiz yazıyar * Evvelki gün Melek sinema- sında Konservatuvar heyeti ta- rafından filme alınarak göste- rilen Karadeniz sahili, (o Trab- zon, Rize, Erzurum manzarala- rını ve (mahalli o oyunlarını gördüm. ri Gerek Halk bilgisi derneğinin ve gerekse Konservatuvarın bu hususta gösterdiği mesai tebrik ve teşekküre değer. Yalnız yeni teşebbüs edilen İ herhangi bir işinmebdeinde mu- İ bakkak olan bir takım noksan- lar ve kusurların bulunacağı be- dihidir. Bu gibi kusurlar sırf bu iş içil şahıslara değil, e glam çalıştıkları işin, mahiyet ve muhitine de aittir. İşte Konservatuvar heyeti de her halde ayni mevanile karşı- laşmış olmahki (gösterdikleri filmde aldıkları mahalli oyunla- rın çok mühim ve ilmiye- cek noksanları var. Erzurumlu olduğum ve ayni zamanda oyunlarını bir dadaş gözile görecek kadar bildiğim için kendi memleketimin hisse- sine düşen noksanları izah ede- cek ve hakikati tenvire çalışa- cağım: | — Erzurum barlarını filmde msil edenler en -iyi oynıyan | delikanlılardan intihap al. mişlerdir. Filmde oyunları görü- Erzurum barları- salâhi- İİ takım çıraklardır. i sınıf em ve dadaş mertebe- sine çıkmış değilmi, Keme iy isanisi z | eau kadar bir curcuna halinde de- vamı ve İntizamsızlığı orada oynyan oyu mahiyetini r. i ri Konservatuvar heveti uruma giderken müdür Ziya in eğe Mahmut Ra Millet bahçesinde Ersrumda barların ceğini söyliyerek bu oyunu tem- ? ru salâhiyettar birkaç dadaşın isimlerini de kendisine vermiş- $İİ tim. Her halde bir mani #| olacak ki Ziya Beyefendi bun- İarı bulup oynatamamış. —— İhtimal filmin kifayetsiz- liği olacak ki 18 adet oyun 5 ve bardan ancak beş altı tane alınabilmiş ve bunlar da kat'iyen tamam olarak (gösterilememiş #i| ve biribirine karıştırılmıştır. O E| kadar ki barları iyi bilen bir adam bile (filmde gördüğü oyunların figürlerini biribirinden i tefrik eder. Filme muhte- hf figürleri havi ber barın ilk veya son birkaç figürü alınarak birbiri arkasına dizilmiştir. Yani Bİ birinin başını diğerinin ort ve tekrar birinin sonuna birleş- | tirmek suretile husule gelmiştir. Kati olarak hiç bir . oyundur diye göstermek imkân halinde değildir. 3 — Her oyunun aralığı var- dır, ve bu aralıklarda dadasla- 7. — VAKIT. 1 Şubat 1930 — GL Erzurum oyunları nasıldır Konservatuvarın yaptır- dığı İilm Erzurumlu bir kariimiz memleket rakıslarının iyi tesbit edilememiş olduğunu söylüyor rın kendi âdetlerine göre aldık- ları bir takım vaziyetler, şekil ler vardır ki bunlar muhitlerinin karakterini şahsıyetlerde göster- mek itibarile çok şayanı dikkat tir. Bunlar ilim adamlarmın ve yahut ilmi usullerle hâreket eden şahsiyetlerin gözlerinden kaçamaz. Bunları * göstermek her halde lâzımdır. Fakat maalesef oyun- lar tamam gösterilmedikleri ci- betle bu gibi kısımlar, büsbütün mesküt bırakılmıştır. 4 — Filimde alınabilen bar- ların isimleri yanlış tertip edil- miştir, ( Daldalar ) diye göste- rilen bar ( Bitlis koçarısı), ( Hoş bilezik ) diye işaret edi- len bar ( Heynare ) ( Sekme ), diye gösterilen bar ( Tamzara |) dır. Ben bu filimlerin wfak bir provasında bulunmuş mümkün mertebe bunlari sırasına koy- muştum. Her halde kabahat filmin mürettibinde olsa gerektir. 5 — Filme refakat ettirilen davul (ve zurnada maalesef oyunların isimleri gibi sırasje değil gelişi güzel çalınmıştır. Filmde ( Hoş bilezik ) gösteri- lirken müzik ( Daldaları ) çal- mış ( Heynare ) gösterilirken ( Hoşbi'ezik ) çalınmış (Sarhoş) barı oynanırken ( Sekme ) tem- posu tutulmuştur. Fokstrot linirken tangoyu oynamak vals çalarken çarliston yapmak ne- kadar gülünç ve garip ise bu da o kadar gülünç ve gariptir. 6 — Umumhane sermayele- rinden seçilerek çıkarılan bir çenginin oyunu bilmem ki nasıl umum bir memleketin kadınla- rna teşmil edilir, bir filimde Erzurum kadın oyunları diye gösterilir. İlmi tetkikte bulundu- ğunu iddin eden heyet şüphe- siz ki gittikleri memleketin içti- mai hayatını ve umumi kibar eğlence ve namuskâr aile ka- dınlarının kendilerine mahsus oyunlarını tetkik etmişlerdir. Bu aile kadınlarınn nasıl düğün sare ve eğlencelerde ne- ler oynadıklarını da bilirler, Böyle bir isnadı her halde film mürettibi bilmiyerek yap- mış olacaktır. Yoksa bir çengi oyununu büyük Türk memleketi- nin kadınlarının oyunu diye gös- termek ve böyle bir ittihamda bulunmak hiç bir Türkün hatı- rından geçmez. Her hangi bir memlekette meselâ İstanbulun Şehzade başındaki sinemalarının birinde rast gele gösterilen bir varyeteyi İstanbulun kadın oyu- nu diye göstermek mümkün olabilir mi? Lozan Tıp Fakültesinden diplemelı DR. Hüseyin Naşit Doğum ve kadın hastalıkları mütebastisı Türbe, Eski Hüaltahmer binası No. 11 Her gün öğleden sonra anat 14-18 e Toleten İs 9022 TERZİ -- Osman Nuri En ucuz, en şık; en temiz, €n sağlamı elbise diktirmek isterseniz Üsküdar iskelesi İl hüsalindeki terzi O. Norive mütacaat ediniz. İİ

Bu sayıdan diğer sayfalar: