22 Mart 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

22 Mart 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—. a — VAKTI 22 Mart Sayfiye mevsü mevsimi İ mevsim ga eee sonra mo | pahasına tutulduğunu düşünen | ev sahiplerinden mühim bir kıs- | mı, pek müşkülpesent davran- | mamakta, evleri ağaçsız Hat- boyunda değil, çamlarla muaht Adalarda olduğu halde dört odalı bir ev için 200 den yu karı çıkmamaktadırlar. Bununla beraber, buradaki ev sahipleri arasında da burun- ları Kafdağında olanlar vardır. Bakırköy ve civarındaki ev- lerin kiraları, çok yüksek değil- dir. 120 ile 180 arasında rahatça oturulabilecek evler bulunabilir. Yeşilköyde fiatlar Bakırköyden farklı, nisbeten daha yüksek- çedir. Boğaziçine gelince Boğaziçine gelince, Rumeli sahili, bilhassa Bebek, Tarabya, Büyükdere, bir dereceye kadar Yenimahalle pahalıca, Anadolu sahili boydan buya ucuzdur. Rumeli sahilinin saydığımız yer- lerinde üç dört odalı evlere 200 250, 260, 280 lira istenilmekte- dir. Anadolu sahilinde böyle evleri, iki oda fazla olsa 80, 100, 120 liraya elde etmek mümkündür. En ucuz yer Şu vaziyete göre, ucuzca yaz bavası almak istiyenler, Boğaz- içinin Anadolu sahilini, sertçe hava işlerine gelmezse, Bakırköy taraflarını tercih etmelidirler. Üçüncü olarak Adaları bir do- laşmalı, gene elverişli bir yer tedarik edemezlerse, en son olarak, müşkülât çıkaran ev sa- hiplerine, en çok rastgelinen Hatboyuna ayak basmalıdırlar. Bir de müsait zemin bulun- ması imkânı olan Çamlıca ve civarı varsa da buralarda da, tramvay işlediği için, fiatlar eskisi kadar ehven değidir. Fa- kat, nede olsa Hatbo ile kıyas kabul etmez. 150, 160 lira vermeyi göze alırsanız, iyice bir ev bulursunuz. Kalamış ve Fenerbahçe ta- raflarına gelince, buradaki ev- lerin, köşklerin çoğu büyükçedir, Fiatları da 500, 600, 700, 800 liradır. Tabii ba mikyas, diğer taraflardaki büyük binalar için de varittir. Ve bu gibi yerleri de ekseriya beş altı aile bir olup tutmaktadırlar. etice olarak, fazla masrafa girilmemesi için edilecek tavsi- ye şudur: “Acele etmeyin, yelkenlenle- rin suya inmesini be Zi Ama bir an evvel gitmeyi aklı- rıza koydunuzsa, o başka. Bir az daha fazla masraf edersiniz ii arasına güvenenin ne başı olduğu, O herkesin mâlümudur. Meşhur meseli tekrara ne hacet! Yarmasır escelki VAKIT 22 MART 1880 m Eseri terakki Müslâman kadınları dahi ahyali umumiyei memlekete dair gazete- lere varaka vermeğe ladılar. Ezcümle matbaa- muza birhanım tarafından bir varaka getirilmiştir. Münderecaftı varaka maaş tenzilâtına dair bir nisbet ihfarından ibaret olup bilhassa calibi na- zarı dikkat değilse de sair Hanımları feşvikan ve hatta imlâsı dahi mu- hafazaten dercedildi. yem —————— — — ————— — — WENKİNT Yeni Türk ocağı binası TÜse tarah 1 inci sayıfamızdadır | içinde bulunmak O duygusunu veriyor. Koridorun sağ münte- hasını teşkil eden mermer du- var üzerine gene mermerden yapılmış büyük bir kitabede Büyük Türk Halâskârının tarihi nutkundaki (gençliğe (hitabesi altın harflerle hakkedilmiştir, ve bu hitabe ile bu güzel ideal mabedine sanki ruh ve- rilmiştir, o Denilebilir ki OTürk gençliğinin kalbine ebedi surette hakkedilmesi icap eden bu gü- zel hitabe için bundan daha iyi yer bulmak mümkün olamazdı. Hamdullah Suphi Bey bana bu kıtabeyi ğösterdikten sonra kar şısını işaret etti: « Bu tarafa da Namık kemal gibi büyük Türk vatanperverlerinin © hatıralarını takdis için isimleri ve tarihi tevellütleri ve vefatları yazıla- cak.,. » dedi. Büyük methalden girince kori- dorun ta karşısında tiyatro ve sinemanın kapısı vardır. Bu kapının iki tarafından da bina- nın ikinci katına birer merdiven çıkmaktadır. Sol taraftaki mer- divenin duvarında asılmış olan büyük bir tablo bilhassa dik- katle seyredilecek çok Kıymetli bir san'at eseridir. Geçenlerde Rus Hariciye komiseri - Karaha- nın Ankarayı ziyaretinde Gazi hazretlerine hediye etmiş olduğu bu güzel “tablo: Semerkandın istilâsından sonra oradaki Türk- lerin Timurun mezarına ilticala- rını gösteriyor ki bu mevzuu bundan daha manalı daha canlı bir şekilde tasvir etmek kabil değildir. Binanın birinci katında en şayanı dikkat yeri tiyatro ve sinema kısmıdır. Tiyatronun bil- hassa sahne tertibatı son derece mükemmeldir. (Simens) müesse- sesi tarafından sekiz ay müte- madiyen çalışılarak yapılmış olan bu tertibat sayesinde yağmur ve kar yağışı, fırtına mehtap, gurup gibi tabiatın her türlü tecelliyatı tamamen sahne Üze- rinde gösterilebilecektir. Tiyat- ronun gerek sahne, gerek salon kısmı seslerin akislerini temin etmek itibarile dünya yüzünde ikinciliği ihrazedecek derecede muvaffak olmuştur. Tiyatronun bütün tesisatı elektrik ile yapılmış olduğundan her ihtimale karşı yangın terti- batı alınmıştır. Yani her hangi bir suretle yanğın tehlikesi vu- kuunda ateşi olduğu (yerde bastırmak ve tiyatroda bulunan kalabalık halkın hayatını kur- tarmak için bu tertibattan derhal istifade olunacaktır. Tiyatro ve sinema gibi yerlerde halkın sıhhatini muhafaza için havanın mütemadiyen - cereyan yapmak- sızın - değiştirilmesi (o şarttır. Türkocağı tiyatrosu yapılırken bu cihet de nazarı dikkate alın- mış ve binanın içinden geniş hava kanalizasyonları açılmıştır. Büyük vantilâtörler & vasıtasile bu tiyatro salonunun havası daima d . Sahnenin tam karşısında Gazi Hazretleri- ne mahsus hüsusi bir loca var- dır. Gerek bu loca, gerek ti- / yatro salonunun diğer aksamı son derecede san'atkârane iş- lenmiştir. Elektirik ve makine mühendisleri Raşit ve Hami Beylerle tahta işlerine nezaret eden Salâhettin Refik Beylerin eserlerini takdir etmemek müm- kün değildir. Binanın ikinci katını teferrü- atı ile yazmak uzun süreceği için yalnız heyeti umumiyesi hakkında bir kaç söz söyliyece- ğim. Ocak merkezinin müzakere ve çay salonu, ilim ve san'at heyetinin büroları, kâtipler ve mubasip ile daktiloların odala- rını ihtiva eden bu katta en 2zi- yade şayanı dikkat olan yer Türk salonu olacaktır, Eski Türk üslubundaki sedirlerile hususi bir san'at ve ideal ruhu yaşa- tacak olan bu güzel kabul sa- lonunun ortasında bir ocak ya- pılmıştir ki bu ocağın içinde elektrik tertibatı ile daimi su- rette yanacak bir ışik buluna- caktır. Hamdullah Suphi bey Avru. padan ve diğer memleketlerden sureti mahsusada davet edile- cek zevatın misafir edilebilmesi ve kendilerinin her türlü esbabı istirahatleri temin olunabilmesi için gene bina dahilinde ayrıca yedi odalı bir apartman vücude getirmiştir. Binanın birinci ve ikinci katın- | dan başka birde en alt katı ve en üst katı vardır. En alt katta ocağın mükemmel bir matbaası ile beraber müstahdimlerinin ya- tak odaları, depoları ve saire vardır. En üst katta da daimi memurların yatak odaları ile eş- yaya mahsus bir depo memle- ket âbidatının fotograflarını top- lıyacak ve kitabelerini yazacak olan zevatın çalışmalarına mah- sus bir atelye bulunmaktadır. Türk Ocağı binasının çok pa- halıya mal olduğunu söyliyenler vardır. San'at ve ideal ihtiyacını bir tarafa birakarak binaya yalnız bir sarraf gözü ile ba- kanlar için belki böyledir. Bun- dan başka son zamanlarda mem- leketimizi büyük bir mali buh- ran içine sokan esbap ve ava- mil arasında Ankara, İzmir, Ma- nisa gibi yerlerde şu birkaç se- ne zarfında yüz milyondan faz- la bir menkül servetin bina ha- line getirilerek gayrı menkül şeklinde toprağa tesbit edilmiş bulunması mühim bir mevki tut- maktadır. Bu vaziyet de Türk Ocağı binasına sarfedilen him- metlerin hakkiyle takdir edilme- mesine ruhi bir istidat hazırla yan bir noktadır. Acaba Türk ocağı bınası dik- katli bir gözle görüldükten bu hars ve san'at mabedinin ruhu anlaşıldıktan sonra eserin kıymetini para ile ölçmek doğru olmadığı derhal tasdik edilmez mi? Filhahika bu binaya, veri.en para- dan çok ziyade bu günkü Türk evlâtlarının san'at aşkı, ideal gayreti o sarfedimiştir. Diğer taraftan binanın içinde toplanan bir çok eşya beş on misli ucuza mal edilmiş kıymetlerden terek- küp etmektedir. Bu itibar ile eserin kıymeti her halde sarfe- da İlki bildik ik ei bel ai külli Ruhi Bağın defterinden:30 uma! Kalk yanacaksın! 4 | Bu sert ihtar ite uykudan ile uykudan uyandım. Filhakika yanımdaki kâğıtlar yanıyordu fakat odada | bana seslenecek kimse yoktu ... arkası gelmez. : İyi ruhların ge- lip te konuştukları pek nadirdir; bunlar (Okendileri lüzum gör dükleri zaman bizimle konuşur- lar. Dur, sana bir yazı vereyim de oku, Kütüpanesinden bir takım defterler çıkardı, bunların için- den birini intihap ederek bana verdi. — Nedir bu? — Benim mahut roman, ispiri- tizme hakkında soracağın sual- lerin cevabını, burada bulursun, Defteri açtım, bir iki satır okudum, bizi seven bazı ruhların etrafımızda dolaştıklarını, tehlike ve kazalardan bizi muhafaza ettiklerini okuyordum; arkada- şıma sordum. — Bizi nasıl muhafaza eder- lermiş ? — Bunu uzun uzadıya anlat- maktan sa, başımdan geçen iki hadiseyi söylesem, daha İyi olur: Bir akşam geç vakıt tramvayla geliyordum; gençlik hali, tram- vay yürürken atlamak benim için bulunmaz bir zevkti; araba bütün süratile gidiyordu, şu kö- şeye gelince hemen atladım. Fakat ânı vahitte mukabil cihetten gelen bir tramvay ile karşılaştım; oda süratle gel- mişti , Artık ne oldu, bilmiyorum! Kendimi bizim köşenin karşı- sında, duvar yanında buldum; ayakta duruyordum, vücudümde hiç bir ağrı, sızı yoktu; üstüme başıma da bir şey olmamıştı. Şimdi bunu nasıl izah eder- sin? Bir saniye içinde iki tram- vay arasındayım, bir tarafa kaç- mak imkânı yok; araba bana çarpmış, farzedelim, beni yere atacak, en azı bir tarafımı sakat- lıyacak değil mi? Halbuki böyle olmadı, işte ayakta duruyorum, düştüğüme delâlet etmek üzre toz toprak z Demek olur ki etrafımda do- laşan ve beni seven ruhlarm himayesile kurtulmuş oluyorum. bir sarraf, bir banger gözü ile değil, bir mimar, bir artist, bir ideale gözü ile bakmak lâzım ii gelir. Bu noktai nazardan Türk ocaklarının idealist reisi Ham- dullah Suphi Beyi tebrik etmek vicdani bir vazifedir. Mehmet Asım İ ları tutuşturmuş; söndürdüm: oda duman içinde... Kapıyı açayım, dedim, içer” den sürgülü idi; o zaman dil şündüm ; — Kapı sürgülü olduğu baldi kim beni uyandırdı? Bunun cevabını veremeyin© korktum, kendimi dışarıya attın? Artık odaya girmeye cesaret! edemiyordum; o sabaha (kadsf bahçede dolaştım. Gün ağ mağa başlayınca geldim, kâğıtları toplayıp kaldırdım. Buna da ne dersin? Kolum! çekildiğini pekâlâ | biliyorum! sedayı da kulağımla işittim. © halde bunları kim yaptı, kim uyandırdı, yanmaktan ki kurtardı? . Bizi muhafaza edi ruhlar değil mi? Bunlar biraz karışık, birdef inanılmıyacak şeyler; lâkin bi yatta daha basitlerine tesadül edilmiyor mu? Meselâ bir sokak” tan geçerken gayri ihtiyari o rak yolunu değiştirirsin, başk taraftan gidersin; sonra hab alırsın ki geçeceğin yerde, #8 yolunu değiştirdikten sonra, bi duvar yıkılmış. — Verilmiş sadakam vardı» Dersin halbuki sana yolu tebdil ettiren var, bunu bi den yapıyorsun. Geçende bir gazetede dum, bilmem nerede adam! biri bir kazaya uğramış muci* nevinden, hiç bir şeycik olman sağ ve salim kurtulmuş. O b mucize değil düşen kin seven ruhların korumasıdır. Arkadaşımın sözlerini pek kul buldum; hakikaten tehlil fi ne kadar vardır kı hepsi için de “ miş sadakamız varmış, di Kitabı biraz daha karıştırd — Ana! Senin doktor | iy” lardan da bahsediyor! — Tahit değilmi? Onlar © | ruhların telkinidir; bu itibar kakiki rüyaları bu ilmin ç vesi içine koymak icap eder. Bitmedi. | mareşal yn mmm ! İskonto fiatı Londra, 20 (A.A) — 1 bankası iskonto fiyatını yüzde | ten 3 buçuğa indirmiştir. Güneşin değuşu: 60) — bap : İİ Ayın doğuşu: 236 < batış * 438 1221 1548 1AZ3 2 emini ayi Bugün Rüzgâr mütehavsil ,

Bu sayıdan diğer sayfalar: