19 Nisan 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

19 Nisan 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ŞE — 4 — YAKIT 19 Nisan VARIN İktisadi program proğram ve Vergiler Yeni iktisadi program mem- leketimizde şimdiye ka- dar tatbik edilegelen vergi sis- temleri üzerinde de ebemmiyetli surette tesir icra edecektir; çünkü bu program bilhassa it- halât ve ihracat ile alâkadar olan vergileri hükümet için bir varidat menbar olmaktan ziyade memleketin (milli istihsalâtını artıracak bir vasıta olarak te- lâkki ediyor ; binsenaleyh milli sanayi ve ticaretin harice karşı rekabetine müşkülât (o veren yahut dahilde inkişafına mani olan umumi veya mahalli ver- gilerin tadilini, hatta icap eder- se bütün bütün ilgasını istihdaf ediyor. Bu cümleden olarak maliyenin muamele verğisi ile belediyelerin oktruva resmi gösterilebilir. Zira iktisat vekâletince yapılan en son tetkikat bu vergi ve bu res- min hali hazırdaki şekli milli ik- tısadıyatımız için zararlı olduğunu isbat etmiştir. Esasen muamele vergisinin milli sanayiin inkişafına engel olmaması için hükümetçe prim usulü kabul edilmişti. Anlaşılı- yor ki bu usul de mezkür ver- ginin zararlı tesirlerini bertaraf edememektedir. Bu itibar ile daha esash bir tedbir alması icap etmektedir. Memleketin gerek her tarafın- da, gerek muayyen bâzı nokta- larında herhangi bir vergi veya "Hedi vâxedilirken bunların ne kadar varidat temin edebileceği- ni düşünmek kâfi değildir; aynı zamanda yeni alınacak vergi veya resmin iktisadi sahada ne gibi tesiratı olacağını da hesap etmek lâzımgelir. Halbuki umumiyetle belediye- ler masrafına karşılık olmak üzre bir vergi veya resim ihdas ederlerken kat'iyen iktisadi bir endişeye tabi olmazlar; olsalar bile bu bususta doğru bir hesap yapacak malümat ve vesaite malik olmazlar. Onun için yeni iktisadi program belediyelerin İktisat vekâletinin tastikini temin etmedikçe yeni bir «vergi ve resim ihdas edememelerini bir prensip olarak tesbit etmiştir. Yeni. bir mali mükellefiyet ihdası noktasından belediyeler "hakkında serdettiğimiz bu mü- talânları tamamen hususi idare- ler hakkında da tekrar edebiliriz. Bundan dolayı iktisadi progra- mm belediyeler hakkındaki salâ- hiyet takyidatını hususi ibarelere de teşmil etmek . O edecektir. Hülâsa iktisau: öir devlet na- Yarım &sır evvelki VAKIT 19 NİSAN 1680 Dersaadet kira araba- larının umumunun k sariya boyandırı gibi arabacılara dahi irae olunacak nümune vechile bir siyeakta elbisei mah- susa iktisa etmeleri ten- bih edileceği mesmudur. Yeni demir köprünün üzerinden tramvay ara- baları dehi emeddü şüt Sarabesi rsy vezına ret kılınacektır. 1930 i MR ek mdiik s İn 2 € enneir.' | KE AKD | oluyvileri Muharriri : Ömer Rıza Melikenin gemisi üç ayda Kıbrısa varmıştı Seyahat muvaffakıyetle bitmek üzere idi. Fakat geminim tayfalarından biri kaybolmuştu !... yi sir ye Endelâsten dönenler Kartacenada Bedilin evinden Melikeyi kaçıranlar gemilerine binerek küreklerle ilerledikten sonra yelkenlerini açmışlar, ve yol almişlardı. Hayder Melikenin istirahatile azami surette mukayyet olu- yordu. Melike asabi buhranlar geçirmiş, babasından ve yiğen lerinden ayrıldığı fakat Hayder çok teselli verici sözlerile onu teskin etmişti; öyle- ya onun babası neden gelmi- yordu?... Salâhattin söz verdi mi mutlaka tutardı. Onu affettiği muhakkaktı. Hiç şüphe yok ki Bedil, onun hareketinden sonra inadından . vaz geçer ve Şama gelir, hepsi Şamda ve ya Kabi- rede yerleşerek bir arada yaşar- lardı. Bunun böyle olması pek mümkündü ve ümit kapısı açıktı. Bahusus sultan Salâbattin Meli- keyi gördükten sonra, babası İnat &tse de,belki onu daha başka bir şekilde davet eder ve onun hislerini tatmin edecek başka bir teklifte bulabilirdi. Bu düşünceler ve teselliler Melikeye kuvvet veriyor, o da bütün gençlik hatıralarının, Zey- dun ile Haldune, bilhassa Zey- duna olan merbutiyetinin yıkıl- mış sayılmıyacağına inanıyordu. “ Haydar, Salâhattinin en yakın adamlarından olduğu için Me- likeye adeta babalık ve annelik ediyor, onun her hizmetini gö- ruyor, onu gemide dolaştırarak bava almasına ve açılmasına dikkat ediyor, onun yemeğile ve her türlü istirahatile mukay- yet oluyordu, onun hüznü ka- dere dalarak bedbin olmasına imkân vermiyordu. Onun gay- reti ve telkinatı sayesinde Me- like ailesinden ayrılmasının mu- vakkat olduğuna kani olmuş ve bu seyahatin zevkini sürmiye de başlamıştı. ğ Gemi takriben üç ay zarfında Kıbrıse varabilmişti, Bu üç ay zarfında muhtelif yerlere uğra- .nılmış, bir çok tehlikeler atlatıl- mış, bir çok fırtınalar, bir çok kasırgalarla mücadele edilmiş fakat nihayet Suriyeye çok ya- kın olan Kıbrısa muvasalet edii- sıl bir şimendifer, bir liman, bir yol yaparken bu vasıtalarla memleketin (iktisadi refah ve inkişafını temin etmek isterse yeni bir vergi, yeni bir resim tarhederken de umumi hidemat- ifası gayesinden başka olarak mükelleflerin haricen rekabetine karşı himayesinide düşünmek mecburiyetindedir; işte yeni ik- tisadi program bu prensipi ilk defa olarak memisketimizde bir kanun halinde tesbit edecektir, Mehmet Asım için ağlamış | | mişti. Gemi Limasol limanında demirledi. Buradan erzak ve su alınacak. ondan sonra Selahat- tinin tayin ettiğ kizli bir limana gidilerek oraya çıkılacak, bu sayede Frenklerin işgili altında olan bir yere uğramadan Şama gidilecekti. Plan aynen tatbik ediliyordu. Ooo Fakat (havanın müsaadesizliği Limazolda bir kaç gün kalmağı icap et- mişti . Kaptanlar ve taifeler her gün şehre çıkıyor ve tedarik olunacak eşyayı alarak geliyor- lardı. Havvanın ilk müsait fırsatından istifade edilerek gemi hareket etti. Yalnız tayfalardan binri- nın Limazola çıkarak geri dön- mediği nazari dikkata çarp- mıştı . Aceba bu tayfaya ne olmuş- tu.. neden kalmıştı. başından bir şeymi geçmişti?!.. Havanın müsait fırsatını kaçırmak uzun bir zaman daha intizarı icap edebilec. en tayfanın Lima- zolda Mi di bilahere teharri edilmesi tekarrör etti. Yalnız Hayder bu tayfanın kay- bolmasından son derece sinir- lenmiş ve şüpbelenmişti. Ken disi herkesin gemide bulunması ve vazifesi başından ayrlma- ması için kati emirler vermişti. Ta; role Melik mi- N ya e eyi Pei —— ki bu yeis mahza onu Şama götürmek için yapıl- dığını anlamışlar, belki içlerinde onun kim olduğunu öğrenenler de olmuştu. Bu sırrın sızması bir çok düş- manlarin harekete gelmelerini intaç ederdi. Melike her hangi düşam için mükemmel bir rehine idi. Bu rehine Salahattin aley- hinde, çok pahalı bir surette kollanılabilirdi. Seyahatin bütün tehlikeleri atlatılmak üzere iken yeni bir hadise çok fena neti- celer verebilirdi. Haydar bunları düşünüyor , bir tayfanın Limazola çıkıp dön- memesinden manalar çıkarıyor ve gemide casuslar bulunmasın- dan endişe ediyordu. Gerçi kap- tan emin bir adamdı, fakat o- nun maiyetinde bir sürü mua- vinler ve tayfalar bulunuyordu. Bunların hepsine itimat etmek caiz değildi. Onun için Haydar son derece müteyakkız davran- mağa karar vermiş, Melikeyi gece gündüz muhafaza altina almıştı. Gemi Kıbristan hareketinden bir iki gün sonra, fırtınaya tu- tulmuş, fırtına sekiz gün devam etmiş, bu müddet zarfında pek yol almıyan gemi sekizinci gün- den sonra esen müsait 'ârdan istifade ederek ilerlemiş, uzaktan bir takım dağlar görünmüştü. Acaba bu dağlar Antakya dağları mıdı?.. Hayır, bunlar Ladik ile-cebele arasındaki dağlardı... Bitmedi SUTUNLARDAİ SEYAHAT On dört yaşında! Ginoptan bir muallim arka- | daşin yazdığı bir mektup | aldım. Acı bir hadiseden bahse- diyor ve fazla tafsilâtı leffettiği gazeteye bırakıyordu. Onu da okudum. Şimdi ve iki nokta arasında seki; OK. Yazılan vak'a aye bir inti- bardır ve şimdiye kadar işittik- lerimin hepsinden acıklıdır. Dü- şününüz ki bu kendine kıyan insan, henüz on dört yaşında bir rüştiye talebesidir. Bu yaş- ta onu elem m. atan sebebi de öğrenince hayretim büsbütün arttı, Henüz on dört yaşında olan bu yavrucuk aşk yü intihar etmişmiş. Karyolasının altından çıkan yüz kırk altı mektup, bu- nun şahididir, Mektuplardaki imzalar tetkik edilmiş ve ayrı ayrı dört mek- | yazıldığı an On dört yaşında dört sevgili ve ateşli sitemlerle dolu yüz kırk altı aşk namesi... — akıllara zarar denilen olsa Huduttan ii sr Sap vatandan gayri esine uğrunda akan Türk için benim | söliyecek sözüm m yk Dökülen İ ve her bir âlem gizli bulunduğu gönülden çık- mıyan İmal boşu boşuna benim Min mikeyr a ların en büyüğüdür.” Sonra unutmamalı ki,bu taze mezar, ancak ondört bahar görmüş bir fidanı örtüyor. Bu a gm rm ir ma nu, o bir damlacık çocuk sünde enginler gibi heyecanlar, aa yer Pelakilmir tir? Hadiseye sade sesi arkasından bakmakla “iz neticeye varılabileceğine inan- mıyorum. Daha ziyade ilmin, fennin, lı tahlillerine muh olan bu karanlık mua- dele hakkında elbette benden hüküm istemezsiniz. Yalnız bir nokta üstünde biraz duracağım: Bu çocuk hocalarla muhat bir talebedir. Hocalık, bir nevi h hekimliği bir za- biye AY çal aşk mektubu alan ve onların cevâplarını yazan bir çocuğun va. İlkay nasıl bukadar li Mi; kak şel er altında sezdirmiyecek ir harika midi? İkisine de he- men inanmak güç. Fakat alına- cak ibret ve çıkarılacak netice birdir. Hi ber, zamandan çok ağır yükleri omuzlarına aldıklarını bilmeli ve çocukların kafaları kadar ruhları ile de uğraşmalıdırlar. Güneşin doğuşu: 5,16 yili ne - bahşı 133 — baky; Namaz vakitleri inbah Öğün İlin Akşam Yam İmsak 344 1212 1600 İS8Z 2030 326 Bugünkü hava Bugün rüzgör mü'ehavil İodos, hava Kapalı olacaktır. 18,52 831 j ii İ zaman yalnız evvelce mi. İşaretler Dağın doğurduğu fare Aylardan beri İngiltere, Ja- ponya gibi büyük bahri dev- | letler murahhasları arasnda «cereyan eden Londra konfe- | ransı müzakeratından çıkan ! netice o kadar ehemmiyetsiz- dir ki meşhur bir Fransız mu- harriri bu netice karşısında : “Kocadağ bir küçük fare doğurdu ! ,, demekten kendini alamıyor. Bununla beraber bu muharrir gene bu ehemmi- yelsiz netice müvacehesinde memnun olacak bir nokta bu- luyor, Oo memnuniyet noktası olmak üzere devletlerin biri- birlerine tamamen dargın bir bale gelmemiş olmalarını gös- teriyor. Bunun için: “Dağın bir fare doğurması her halde volkan olmasından hayırlıdır !,, diyerek sözünü tashihe lüzum Öyle ya! Londra konferan- sına iştirak eden devletler herkesin arzu ettiği şekilde bir tahdidi teslihat itilâfı ak- tedemedilerse açıktan açığa teslihatın tezyidi için her mem- leketin serbest bulunduğuna da karar vermediler: Bu ka- dar bir netice gene teselliye medar olmak lâzım değil mi- dir ? Binaenaleyh koca bir dağm küçük bir fare doğur- masını gülünç bulanlar bir de bu dağın yanardağ haline in- kılâp ederek bütün dünyaya ölüm ve dehşet saçması ibti- malini düşünmeli ve böyle bir tehlikeden kurtulduğumuzdan dolayı müteselli olmalıdır. © Görüş ye düşünüş İbrani hâkimleri /i Bir ceza tarihi kaydediyor. İbrani hâkimleri de tıpkı di yapıldığı gibi, bir n mubakemesini (bitirince mücrim olup olmadığına rey verirlermiş. Netice olmaz da maznun mücrim gi” lürse - işte bu gezin | hâkimleri bizim zamanın sullerinden ayrılıyorlar - o *i acik hüküm verip mazlarmış: Hâkimler evlerine eski tabirile etıme-i- miyerek ve bir katre miyerek tam bir gün, düştinürler, düşünürlermit £ o hüküm verecekleri das” şünürlermiş. Ertesi gün İğ meye ve mahakemeye gö” SEİR, “> şe » gır MEN — *, diyenler reylerini değ” GN 2 lirler. ; a Verilen ceza ölüm © ) yp o zaman bunda da çok” ay adalet sahnesi geçiyo / Ne Mahküm zahir dara ei hı, ce karnlıklarında göt e e ki, bir tellâl, — 7 ei gz karşı bağırır, “ ri. ii giden bir betbaht w in : rebilecek içinizde yim? iç e dır? dermiş. Pİ Eğer bir DE , Mu bir müdafaa ge Yl ” bunun delilleri © R mahküm gene hâ” e vi * 'U runa çıkarılırmiş “€ hı, Du lenin beş defay# 4 an na vaktin kanu” Say Hey gidi günler, fi çe ) v

Bu sayıdan diğer sayfalar: