26 Temmuz 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2

26 Temmuz 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

——2-- VAKIT 26 Temmuz 1 muhalif olduğu halde gazeteler bizim yezılarımızı İs'af ettiler ve propaganda ya devâm ettiler, Halbuki ben neş retmedim. Şükrü beyin fikirleri Arkadaşlarımdan Hal Sabit Bey Allah rızası için Türk! nama, Türk iktisadi ve muha- fazası namına bir ğım dis ye bir muhalif gazeteye $, buna muvaffak olamamıştır. Biz buna da muvaffak olurduk. Fakat bu bizim için bir tenezzüldü. Bunu yapmadık.| Bu gazeteler tenkit hususunda daima geridirler. . Onları birâkıyorum. . Mu safık gazeteler ise tenkit tarafını boş| Hrakıyorlar. rakıyorlar. diliyor, bı 1 w gazetelerde, tenkit gibi Boş kalanları onlar Bu boş kalan yer Eğer beri taraf g gü noksanları biraz ifadelerle yazarak efkârı umumiyeyi| tenvir etmiş olsalar elbette “ötekiler| meşgul olacak hiç bir zemin bulamaz. Fakat beri taraf bu| yeti onlara taimamile terkettikleri içindir ki onlar bu boşluğu 'işgat edi.| yorlar. Bu mes'uliyet beri taraf gazes| telere aittir; Eldeki kanun bazı cihetleri tahdit eder mahiy sa bu da cijmhuriyet mefhumunun ge niş manasilebiraz tezat teşkil sdiyorsa| bunun mes'uliyeti tamamen bugünkü| münekkit gazetelere aittir. | gazeteleri t var Çünkü onların yıkıcı ve fena düşün| Müstacalen müzaköre teklifi | geli neşriyatı olmamış olsaydı hüküâmet| böyle manevi bir tedbir ittihazına moc- bur kalmazdı. Münakkit gazeiel Benim görüşüme göre bu münekkit| gazetelerin bir hedefi vardır. O da| beş kuruştur. Sürüm temin için me nen heyecan tevlit edecek meseleler çı karıyor, şahsiyattan bahsediyor, hal hedefi ne? larkadasın almuştur. 931 hiyanettir, M Bünun hedefi malümd fatile mütecasirane r. Bunun önüne geçmek si Bir hedefe ben başka & yoldan; o, ska yoldan gideriz. Eğer hedefte | ık olursa ben o zaman hiyanet et-| miş olurum. Zaten Büyük söylediği de bundan ibaretir. Gazinin Bu vaziyet ortada iken bir miab'üs) efkâri umumiyeye hiyanet şeklinde ba dilecek bir şeydir. İşte matbunlun gayri mes'ul tarafından idaresinin bu mahzuru var- dır. Bu ciheti hassatan nazarı Aâlinize arzediyorum. WMuhtelit encümenin cevabı Mühtelit öncümen namina «öz alan Salt Azmi Bey (Kayseri): —M kanununun ana hatlar kında izahat vermiye lüzam gör orum. Bu kanunla hürriyeti mat diğdine doğtu âsla bir adım atılmamıştır. Enetimende matbunt hürriyetinin sut istimaline karşı şiddetli ahkâm konul- Sirri Bey matbuat hürriyeti ile sul istimalini güzelce ifade ettiler. Sonra meb'uş gazetecilerden bahsetti-i ler, Bunları eneimen de düşünmüş. tür. Buna mâni olâcak ahkâm Yar dır. buatm Hiç bir vatandaşm hürriyet ve hay- siyetine tecarüz edilemiyecektir. Bun dan Sırrı Bey mutmain olabilir. ler. Bunun için omesele yoktur. En- clümen namına müstacelen müzakereyi teklif ediyorum. Baş muharririmizin cevabı Asım B. (Artvin) — Sırrı beyfendi muvafık ve muhalif meslekte gazeteler beyi kubbe yaparak beyanatla bulunu- den bahsettiler ve muvafık gazetelerin yorlar.. Demek milletin efkârı umu'| tenkitkâr mâkale yazmadıklarını söy-| miyesini beş kuruş mukabilinde ihlâl etmek istiyorlar. İşte kendilerinin se- bebiyet verdikleri bu meselelerdir. Sonra eğer bu kanunda cüm menafii âliyesile tezat teşkil ede bahis varsa bunun vebali, vebali mil Jisi her şeyi tamemen onların omuzun! dadır. Ben şabsan tecrübe Kanupda, mesuliyet bahsi tesbit edi )irken zannederim ki bir cihet unutu! mudtesrO-da gazetecilerin içind buat İşlerile meşgul birçok meb'us ar kadaşlarımızın bulunmasıdır. Biliyo- ruz ki bu kanunda matbuat cürümlerin! den dolayı mütecasirler hakkındaki!) tabikatı kanununiyeye dair birçok hü- kümler vardır. Bu ecürümlerden bir tanesini bir meb'us gazeteci yapacak o- Jursa bu kanun nasıl tatbik edilecek- tir? Bu mümkün değildir. Ben bu ce hetten bir muvazenesizlik görüyorum.| Meclisin bu noktaya nazarı dikkatini! celbederim. Hükümete buna mâni ©- Tacak tedbirler almasını teklif ederim.) Yakup Kadri beyin bir makalesi Ahmet Süreyya B. (Aksaray): — Kanunda bu tedbirler vardır. Sırtı Bey (İzmit) devamla: — Meselede bir mes'ul aranmak lü- x mgelirse bu tabiidir ki müsebbip ol! mak İcap ecder. Size bir vesika okuya! cağım, Bu bir - makaledir. Yakup! Kadri: beyin İmzasını taşıyan bir ma, kale: “Ylakimiyeti iMiliye,, de * heşvedilr| miştir, Diyorlar ki: “Şu zamanda İs- tikrağdan bahsedilir mü? Bu devrede inhisarların fenalığından hsetmek me am — ten Bükreşte bir şirketin mü- messili ingiliz M. Fraowch Ame rikalı bir seyyah olan M. Bark- ley ve Amerikalı bir seyyah ka- dm Mis Polin Kalst tir. Amerikalı bir genç olan M. Barkley birkaç gün evvel, asabi bir rahatsızlığını tedavi ettirmek | Üzere gittiği Avrupadan döner- ken Lotüs vapurunda iki defa intihara teşebbüs Oeden dok- tor Hâzım Beyi ölümden kurtar- mıştır. ..Sidna şirketinin her bangi bir sebepten kaza hakkında gazete- lerde fazla tafsilât intişarını pek Utizam etmediği anlaşılmaktadır. Çünkü şirket kaza hakkında günün muhtelif saatlerinde s0- mlas soaliere kat'i bir cevap sermeiniş ve şirkette bir hade- neden başka kimse olmadığı | söylenilmiştr ettim..| lediler, Bendenize, şahsan kendilerinin bir kaç defa müracaatları olmuştur. Şikâ- ileri de (Yakıt) gazetesinde meşre- dilmiştir. Bir saman Rusya ile ticaret yapıyor Orada bir takım müşkülâta ma- kalmışlardı.” Bunu hatırladılar. Kendilerine teşekklir ederim, Fakat zannederim ki bu sözleri ile muvafık *İdedikleri gatetelerin makul tenkidaı da yazdıklarını ifade etmiş oluyorlar. Binaenaleyh muvafık (gazetelerin tenkit sahasını boş bıraktılar demeleri doğru değildir. Sözlerindeki tenakus meydandadır, Meddelerin müzakeresine geçildi Bilâhara başka söz istiyen olmadı- gmdan maddelere geçildi. Celâl Sahir B. diyor ki Maddelerde geçen risale ke- limesine Celâl Sahir B. ilâve etti; — Risale büroşürün karşılığı: dır, Dedi. Encümen namma Kay- seri meb'usü Sait Azmi B. ce- İ vap verdi: — Gerök mecmua, gerek ri- sale'ker iki Kelime bu kanunda kullanıldı. Şekle mazarın bir manayı ifade eder. Biz burada mecmua makamına kullandık. Reis — Encümenin mecmua kelimesine itiraz yoktur. - Risale yerine mecmuâ koymakla Celâl Sahir beyin maksadı tatmin-edi- liyor mu?. dim. risale yerine mecmua keli” | mesinin ikamesi reye kondu ve kabul edildi. Dokuzuncu madde müzakere edilirken Celâl Sahir B. neşri- yatı idare eden zat tabirine iti raz etti, Neşriyat işi Neşriyatı idare eden adama bir isim verelim dedi. Hakkı Ta- | | rik B. bağırdı: — Neşriyat müdürü.. Celal Sahir B. devamla: —Naşir..diyelim.Doğrudan doğ- ruya karşımızda sabip ve naşir diye bir adam filen gazete işleri ile uğraşan adamlardan * biri olsunda bu süretle korkuluk bir adam olma- sın. Bir de maddede memleket meselesi var. Bundan maksat İ medir?.. ii setmesi doğrusu hayret e-| eller| Muhiddin Nami Bey (Muş) — Maksat tabiiyetidir.. Celâl Sahir Bey devamla: — Tabiiyet kaydı ayrıca var- dır. Tabiiyetten başk bir de memleket kaydı vardır. Bu ne demektir? Memleketimizde ga- zete çıkaracak olan bir kimse ister Çorumlu, ister Istanbullu, ister izmirli olsun kanun naza” rında müsavidir. Bunun ne lüzumu vardır? Sait Azmi bey cevap verdi: — Neşriyat idare edecek za- ta neşriyat müdürü namını ver- mekte.encümen bir mahzur gö- müyor.. Neşriyat müdürünün yal- nız ikametgâhı bilinmesi kâfi değildir. Takibât sıtasında onun aslen kayıtlı olduğu memleketi- nin bilinmesi faideli olur. Abmet ilisan Bey (Ordu) — Söz aldı, dedi ki; — Gazetenin neşrine nezaret edenleri ikiye sahip ve Daşir, diğerine siyasi müdür diyelim. Avrupada bu, böyledir. Direktör politik. bir korkuluk olamaz. Mutlaka gaze tenin içinde verir. Yusuf Ziya B. Eskişehir - Şir- ketler bir gazete talep ettiği Vakit, gazete çıkarmak istedik- leri vakit, şirket beyanname Ye- rip te sabip olacaksa sun'i bir adam mı çıkaracak?. Lâyihadaki İ bu fıkra doğru değildir. Beyan- | Celâl Sahir B. — Evet efen- | tanıyalım, Bu | nameyi şirket mümessilleri veya meclisi idareden salâhiyettar bir | makam imza eder ve gazetenin sâhibi olor. Muhtelit encümen reisi Cemil bey — Yusuf Ziya Beyfendi de &pcümende aza idiler. Mazbata- da imzaları var. 130 saat çalışan encümende bunu niçin söyleme- diler?, Yusuf Ziya B; cevap verdi: | İ teBehamithdiurebkimeye wider”| — Orada bu meselede mu- halif kaldım. İş ve ev Bundan #onra, ikametgâh ve mesken tabiri yerine “iş ve ev, adresi tabiri ikame edilerek do- kuzuncu madde reye kondu ve kabul edildi. Gazete veya mecmua sahiple- rinda aranılacak vasıflar hak- | kındaki madde müzakere edilir- ken Celâl Sahir bey tekrar söz aldı. — Maddede yüksek mektep» lerden veya lise ile buna muadil diğer bir mektepten şehadetna- mesi olmak diye bir kayıt var. Dedi. Bendenizin fikrimce böyle bir kaydın matbuatın bürriyetini sui- ia z İ mes'ul olmasın diyen yoktur. Fa- istimal &tmeriesini tenin mak- sadile tedvin olunan bu Kanunun istihdaf ettiği neticeleri elde et- mekte ameli bir faidesi yoktur. Gazete ve mecmua sahipleri için bu tabsil kaydının. külliyen lâğvı taraftarıyım. Eğer heyeti celile niz lâğve taraftar olmaz ise fık- rayı tenskuslan kurtarın. Bu fıkra tıpkı demektir ki: Bir iş için yüz lira veya onlira kefalet verilir, Binaenaleyh ya âli tah- sili veya lise tabsilini esas ola- rak kabul ediniz, Hakkı Tarik Bey ise, — Bu maddenin hükmü gaze- te ve mecmuaların hepsine siyasi olsun olmasın şamildir. Bir tek- lif arzediyorum, yalnız “İ,, fıkra- sında başlıyan mahkümiyetlere ait olan kayıtlar “ilmi ve fenni olarak çıkanlacak mecmuaların sahiplerine şamil olmasın, mazide yalnız böyle bir mahkümiyeti olan böyle bir adamın ilmi me- saisinden mahrum olmak doğru değildir. Encümen namına mazbata mu- | İ Bunun üzerine H ayıralım. Birine! yazılara direktif | İ yorsunuz. İ rüyorum, Fakat harriri Vasfi Raşit Bey cevap verdi; — Encümenimiz böyle bir teklifi kabul etmiyor. meselesine gelince âli mektep bulunan yerlerde muhakhak âli mektep mezunu olmalıdir, Bulun- mazsa lise mezunu olması kâfidir. Bundan sonra madde yalnız ibare tashihlerile kabul edildi. Baş muharrirler Hakkı Tarik B. , başmuharrir- lerin yüksek ta en istisnası istedi ve dediki — Artık neşriyatı idare eden zatın yüksek tahsil kaydi konul- duktan “sonra “zannediyorum, ki oraya yalnız makale yazmak relile ismini verenlerin bu kayıt- sui” edilmesi lâzım gelir. Râşit B., başmuharrir- lerin istismasma encümenin mu- vafakat edemiyece; sözledi. Tarık B.in teklifi veye kondu. Kabul edil medi. Ayni isimle çıkan gazetelör Hakkı Tarik bey bundan son- i ra 24 üncü maddeye bir fıkra | Ve bu tek- | | fi şöyle müdafaa etü. | ilâvesini teklif etti, “Şimdi, izmirde, istanbulda çı- karılan bir çok gazeteler başka yerlerde ayni isimle çıkarılmış- tır. Türkiye dahilinde bir yerde neşre başlanmış bir gazete veya ile başka bir yerde verilen beyaname keyfiye- ti anlaşıldığı dakikada hüküm- den düşmelidir. Bu hususta ka- runa hüküm ilâve etmek elzem- mecmuâtın adı i dir. Vasfi Raşit bey cevap verdi: — By ciheti hakkı telif kanu” nu tayin edeceğinden encümen teklifi reddeder, Hakkı Tarik:B. ısrar etti; hak- ker telif kabtmunun ekkâmma 4ö- rek İşi intaç etmek Jâzmıdır. Gazetelerin bu kadar sarih hak- larmı kayda tabitutmaktan kur- tarmağa encümen neden müva- fakat etmiyor. Vasfi Raşit B. — Encümen bunu hakkı telif kanununa bırak- mağı daha makul buluyor. Bunun üzerine Hakkı Tarık B. | teklifini: geri aldı. Suçlar Matbuat suçlarının mes'ullerine dair olan 27 inci madde müza- kere edilirken Hakkı Tarik B. şu mütaleayi ileri sürdü: — Adaâleti 'mütessir bir madde edecek huzurunda “bulunu- Gazete umumi neşriyatı (oidare eden kat şöyle bir edelim. Mahkeme huzurunda be- nim. mesuliyetimi madde ne ise bunun bir başkası tarafından uydurulduğu ,sabit ol- muştur. Bunu mahkemede. gö- hem gazetenin sahibine, bem neşriyat müdü- rüne hem de havadisi uydurana ayni - cezayı veriyor. Böyle şey olur mu? O havadisi neşredenin vaziyet tasavvur icap ettiren cezası ağır uyduranın hafif, ve | yahut ta uyduranın ağır meşre- denin bafıf olmalıdır. Hakkı Tarık Beyin bu izaha- noktai nazarında ısrar etti, Münakaşalar Aksaray Meb'usu Süreya, B. Hakkı Tarik Beyin tezini müda- faaetti Encümenin ısrarı karşı- sında Tarik Bey hükümetin bu husustaki mütaleatını sordu. Adliye vekili öevap verdi: — O'balde filin derecesine | göre tabii” derece derece ceza tatbik edilir"dedi. Hakkı Tarık Bey—Hemfiil de- | Tahsil | i heyeti i verilmiş oluyor. sahibi veya | i esasinı ————— > mek bu dereceyi temin eder mi Adliye yekili— istersiniz baş ka bir şey koyuh. — Hakkı TârikBey— Siz ko yunuz. Adliye vekili (Devamla)— Siz asıl mücrim ne ceza görürse di ğer mes'uller ayni cezayı gör mesin, diyorsunuz. (Halbuki « nazarı dikkate alınmıştır. Hakkı Tarik B. — Bu ibare ile nazarı dikkate alınması müz künse maksat hâsıl olmuştur. Kabul ediyoruz. Fakat zannedi- yoröm ki, bu ibare ile maksat temin olunmaz. Bunun üzerine Hakkı Tarik beyin takriri okun- | du ve Yusuf Kema! B. maksadı temin eden bir formül bularak umumiyeye tekiif etti, dedi ki: i — Hemfiil Kelimesi (e yerine ceza kanununun 65 inci maddesi mucebince müşterek addedilir tabirini korsak zannederim ki mesele halledilir. Yani cezayı mahkeme takdir eder. Madde bu suretle tadil edile- i rek reye kondu ve kabul edildi. Müstehcen neşriyat Müstehcen neşriyat hakkında ki 3iinci madde görüşülürken Konya meb'usu Naim Hâzım B. müstehcen ve hayasızca kelime- leri ar ve baya mefhumlarından başka birşey ifade etmiyor. Memlekette gayri ahlâki ve ha- yasızca mefhumlarmı örtecek bir miyar bulmak lâzımdır. Zonguldak Meb'usu Halil B, san'- at ve ilim eserleri çok geniştir. Memleketin abiâkiyatına, suikasta mütemayil bir takım kimseler bundan. isitifade (etmişlerdir. Ve hükkâm hernasılsa onları mahküm edecek bir vesile bu- lamadıklarından bu eşhaş kur- vuğusaşkas e BEĞLEdİeisi İleri e ikie Adliye vekili Yusuf Kemal B. şimdiye kadar ceza kanunumuz- da gayet mükemmel maddeler varken müstehcen şeylerin de- yam etmesi hakikaten cümleyi “neden devam ediyor?,, diye bir sual karşısında bırakmıştır. Müs- tehcen kelimesine herkes ayrı bir mana vermiştir. Şimdi bu matbuat müstehcen kanunile tabirine bir mana Filvaki san'at eserleri, ilim eserleri müstehcen değildir. Fakat san'at eserinin de, ilim eserininde kendi yeri vardır. Dedi. Zonguldak meb'usu Halil B., bundan sonra heyeti umumiyeye başka bir teklifte bulundu Mem- lekette muhtelif muzır çereyanlar meyanında birde gileleri tehdit eden bir cereyan Vardır. Kadını teehhülden, çöcuk yapmaktan, memleket nüfusuna bizmet et- mekten meneden ve bunlardan soğutan bir cereyan vardır. Bu- nun önüne geçilmesi lâzımdır. “Kanunla çocuk,, Ali B. (Rize yerinden) — Ka- | nunla çocuk yapalım. Halil B. (Devaml) — Aileyi, aile mevcudiyetini ve aile kurmak sarsacak va kadınlığın ana olmak hususundaki ulvi te- ına encümen iştirak etmedi ve | mayülünü zayıflatacak her türlü neşriyat yasaktır. Hilâfma bare- ket edenler bir aydan bir seneye kadar hapis cezasına mahküm olurlar,, şeklinde bir maddenin (Ale trali 9 uncu sayfada) Hizar “ Kızılcık dalları ç , “ hözlar çukura düşünce, tefrikalarımızı o münderi - caumızın o keseeti — hasebile (derde imkân göre ik. A uhesem oku» yucularımızdan üzür dileriz gk Sb gli ağ ip A ni in malin. eti ca ATAN Ay

Bu sayıdan diğer sayfalar: