17 Temmuz 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8

17 Temmuz 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— 8 — VAKIT17 Temmuz 1932 (Atalar sözü) için bir toplama teşebbüsü Velet Çelebi B.muallimlerden, hekim- "lerden, askerlerden, bütün münevver- lerden bir temennide bulunuyor Kastamonu meb'usu Velet Çelebi) Bey Ata sözlerinin toplanması teşeb -| büsünü umumun alâkesınc, yardımı - na arzediyor. Memleketin harsına, ir. #anına hizmet noktasından yapılan! bu daveti ehemmiyetle kurşılanmıya yor ve muhterem meb'usum! i aynen yazıyoruz; e (Türk Dili) edir lügat a bütün kış çalışama eriştirdim, Tam men elli bin k kita « bahar hitara bazı nebetat ve h #ukabdar, eski elbise v k ve esyu ve bir malar, ap eski şiirler, Türk bari a Jikadar r.. Bümünasede zikredidi, ceden tüekçeye larından he Ahteri, E taha me eğilen lagat hitap- m «kğerini: benri Şuur dan tahkik ve tasdik ve beyi : serisine bir ata sözü veya gilri şa- ni. Sekiz büyük etit teşkil eden phanemiz bir köşesini Lekle - Şunu da arzedeyim Ki ÇTü makvltta, ulüm ve filhuna ait söz yoktur)! diyenlere kocaman bir şahit olmüh diye sk- akliye ile, nebatat, hay» an ıstılanlarının Ayt cürk! Çelerini topladım. Yeniden » yapmak “usulü Min de esli enerlerden, büyük Türkistanda- ki konuşulan yirmi kadar meşhur türk dil lerinden örnekler gösterdim, artık bu iye) hitam Verdim, ke kendime düşen hizmeti cda ettim saydım. (Türk diy atir İğratim hakkında tah. riri ve şifahi gelen münllere cevap olmak üzero şu maruzatı yazdım, (Türk dili) ni hazırlarken bir taraf tan da (Atalar sözü) nü topluyordum. Gerek Ahmet Vefik ps. merhum, gerek Şinasi ve Ebüzsiya ve mülhakattan toplıyan bazı muallimler. bazi nasihat amiz ibareleri de ata sözlerine karış) trrmuşlardır. (Muhalin talibi çok, na. ili yoktur — Mücazat amele göredir. — Müdaradan irağ olan tanrıya ya - Kin olur) gibi sözler hemen hepsinde görülür. Her ilimle meşgul olanda o İlme ait bir rüsuh hâsıl olduğundan bizde artık ata sözlerini kendi zevki- mizle, müteaddit eserlerde, emsalini görememekle, kitabet dilile yazılma » sile, Türkün ahlâk ve âdatıma uyma-i masile ve sair bir çok esbapla hükme-| decek bir hale geldik. Zaten bu sütunlara kâmilen ata - Jar sözünü nakletmiyeceğim cihetle bu işi daha derin görmek hüsusunu! sonraya bıraktım. Benim burada maksadım şunlar - dır: ! Bu sütunlara atalar sözünün en kuvvetlilerini, mebni alelhikâye nlan-| Tarmı, harsiyatımızm' mühim bir di. hetini alâkadar edenleri, hastir kari lerimin merakını celbedip dikkatle 0- kumalarını mucip sözleri tercilk ede - ceğim. Asıl en birinci emelim benim bil mediğim, kitabımı geçirmediğim ata sözlerini - karilerimden istiyeeceğim mebni alelhikâye ise hikâyesini yazma Tarını çok niyaz eyliyeceğim (Malüm- dur ki, Nasrettin hocanınkileri yaz - mak istemez). i © Bu bapta en çok güvendiğim mem-! leketin en fedakâr evlâtlarından o - Jan, memlekete büyük hizmetleri do- 'unan, mahrumiyetler içinde vatana istikbal hazırlıyan (Muallim) arkadaş larımdır. Sonra gene bu kuvvette ol- duklarmı daima müşahede ettiğim tabipler, askerlerdir; daha sonra da bütün münevver arkadaşlardır. Gönderilecek yazılar gazetemiz va sıtasile (Velet Çelebiye) denilecektir. Tabii onlar öğrendikleri emsali yazar gazetemize gönderirler, biz de olmı - yanları mahalline kaydederiz. Gene (Atalar; sözünü tutmıyan hatalar) demişler. Dergâhı mevlina kütüphanesinde en nefis (o yazılarla toplanmış büzel bir mecmunda talik yazı İle su krfayı görmüştüm: Kmandın hissedir demiş atalar Ala sözünü talmıyan hatalar (1). —— Girne Ata sözümü tutmuyan Kişiyi Yolarından tutup hemen sutalar Atalar sözü kitabidir. (2) Tut masan da dinle) derlerdi. Biz öyle gördük. Övle bi Elhamdülillâh xarzı etmedik. Mes'ut olduk. Kâmil insanların teveceihünü gördük. Duasını aldık, gün gördük, kemale erdik. Bazıları da (Atalar sözü dir. Ataların san'atı evlâda miras sözü. Bilene bili (3) sözü, bilmi- yene davul tozu) deyivermişler - kalır Atâdan gören ok yonar, ana “ dan gören don biçer (4) Ata ana adamın küçük tanrı - sıdır. Ata hakkı, tanrı hakkı Atalara (babam öldü) demiş - ler, (İş başına düşmüş) denilmiş. (Anam öldü) demişler. (Öksüz kalmışsın denilmiş. Atalar sözünün o ehemmiyeti bakkında da bu kadar söz yetişir, (4) Hatalamak — Hatm işlemek, kata - hut etmek, (2) Kitabiy — Kitapta yeri var, #onası- ahkAmaıdır, ulu na, Kur'anın veli, (3) Bili — “Rilmek,, den arapçk "İlim, karslığı olmak üzere söylenmektedir. (4) Yonmuk > Yontmak, beçakla inceltip ditaltemek, Atalar sözünün bir millet için ne mefhumidir de » kadar mühim olduğunu tafsile hacet| vok ama şu badarcıc söylemeden ge- çemeyiz ki: Atalar sözünü çok dik. katle gözden gaçirmiyen tarihçi mü- him bir bendi ihmal etmiş olur. Ma- lömdur ki bugünün tarihi dünkü (sahname, uğuzname) ler değildir. Bir milletin tarihi bir milletin ahlâkı Adâtı, itikadatı, harafatı, muaşereti, bir kelime ile harsiyatile bilinir, tekim bizim şu atalar sözü nümünele- ri olmak üzere yazacağımiz makalat silsilesinden de bu cihet anlaşılacak. tır. Lügatımız yani dilimiz de bu de. rece mühimdir, Türk; yaradılışından beri dilinin içine yan gelmiş yatıyor. Atalar sözü hakkında atalarımız demişler ki: “Atalar sözü Kuran değil ama Kuranın yanında lök lök yelişir.,, rim gibi Arapça da değil, Kuran içinre katılmış ta değildir. Fakat her ala sözünün mazmünu, ahkâmı kuran- daki ahkâmdan geri kalmaz. Onunla başı beraber gider, zira hak ve ha-| kikat birdir. İnsanların iyiliğine, fe. nalığına dair ahkâm hangi dille yazı. lırsa yazılsm mefâdı hep birdir, İşte! İ bunun içindir ki atalarımızm sözleri de Kuranın yanında Tök Tök yeler, eşer, koşar, Hikâyesi olan Ata sözleri Onun Cemaziyülevvelini | bili-| rim! “Eski hayatımı, fikaralık zamanını! adi hayat geçirdiğini bilirim, maka-| mında irat olunur. Adi meşrepli kim-| büyük birj se servet sahibi olunca, mansaba geçince akranma çalım sa tar. Akranın tabii gücenirler, Eski! halini bilenlerden biri (Ben onun Ce- maziyülevvelini bilirim) diye onu e- debe davet eder. Mazisi fena ise aza- met yapamaz, Bu meselin aslı şudu: Vaktile birisi devairde bir hizmete girmiş. Bir evrak mahzenine vermiş- ler, O zamanlarda dalre evrakı, ilâm- lar, müsveddeler ay ay birer torbaya kanulmakta ve her torbanın üstüne de gene o zamanlar kullanılan kameri tarih olarak Recep, Şaban. ilh. yazıl- makta imiş Yeni hizmete giren pek fakir olduğundan iç donu eskimiş, yamamak üzere bir çaresini bulmuş. bu torbalardan biri ile açığı kapamış. Yazm ambarda pantolonsuz iç donile çlışırmış, Meğer 0 torba üzerinde de (Cemaziyülevvel) yazılı imiş. Mahzen-! evvelini bilirim) diye haber, gönder! de öyle arkasının yazısı ile dolaşır Nis Atalar sözü, tabii bildiğimiz Kuranı| Yunanistanda Intihap mücadelesi başladı En çok reyı, Yenizelosun ka- zanacağı kanasli vardır Atina, 15 ( Hususi muhabiri- mizden) — İntihap mücadelesi başlamıştır. Muhalif gazeteler, i İngiliz dainlerile Yunan borçla- rının tecili için cereyan eden müzakerelerin inkıtamı, hükümet gazetelerinin muhaliflere atf ve isnat etmesini bir propaganda dalaver si suretinde tefsir edi- yorlar. Hükümet mabafili ise, bu ittihamı ileri sürmekte ısrar ediyor ve mubalıflerin, hükümeti memleketi iktisadi bubrandan İ kurtarmaktan âciz göstermek için bu enterikalara tevassöl et- tiklerini söylüyorlar. Muhalefet fırkalarının propağan- İ dasına rağmen memleketin mü- bevver (o tabalsaları, O bülkümeti tutmakta ve M, Venizelosa rey vermiye azmelmiş bulunmakta- dır. Çiftçi ve amele fırkası reisi | M. Papa Anastasyo, yeni iritiba- batta, hiç bir fırkanın ekseriyeti kazanamıyacağını ve memleketi idare etmek için bütün siyasi fırkaların iştirakile bir kabine ine lüzum basıl olacağım söylüyor. Her halde umumi ka- naat, en çok rey kazınacak olan fırkasın Venizelos fırkası olacağı merkezindedir. Vali vekilini dağa kaldıracaklardı ! Atina, 15 (Hususi mubabiri- İ mizden) — Yanya vali vekilinin eşkiya tarafından dağa kaldını!- masına teşebbüs edilmiştir. Bir köy içtimama gidem vali vekilini almıya giden Şoförü, yolu, eşki- | ya “tarafından “büy ! kapatılmış olarak bulmuş ve keyfiyeti vali vekiline haber ve- rerek onu eşkiya eline düşmek- ten kurtarmıştır. Almanyada Sefalet Berlinin uzak maballelerinden birisi olan Humbo'hainde polis, sekizden on dört yaşına kadar otuz genç kızın gelen geçenlere yanaşarak 20 Fenik - 17,5 kuruş kadar birşey - mukabilinde fu- kuş ( teklifinde bulunduklarını meydana çıkarmıştır. Po'is tahkikatını derinleştirin- ce, mahallenin geniş parkında, hemen kâmilen rüştünü isbat etmemiş olan kızlar tarafından bir “Fuhuş piyasası, tecis edil- diğini büyük bir hayretle gör- müştür, Bu kızlar, birbirlerine işsiz amelenin hangilerinin iyi para verdiklerini söyliyerek tav- siyelerde bulunuyorlarmış. Tahkikat daba derinleştirilince, genç kızların, sefeletten dolayı bu yola sürüklendikleri anlaşıl- mış ve aynı mahallede bir evde, toplandıkları sabit olmuş, bu ev sahipleri tevkif edilmiştir. Berlin gibi büyük ve medeni bir şehirde, sefaletin bu kadar derin yareler açması, bütün Al- manyada büyük bir heyecan uyandırmıştır. mış. Amiri de bunu görür gülermiş. Günler geçmiş, bizimki dairenin mü- him adamı olmuş. Biraz hı kuma öğrenmiş, mertebesi Büyük bir servet edinmiş. Konak, u- şak, debdebe darat artmış, hemen bü- tün eclâfın âdeti olduğu üzere ak. ranına azamet satmağa başlamış. Bir kerre bir meseleden dolayı eski efen- disinin gönlünü kıracak bir muamele yapmca o da; (Siz ona söyleyin pek ileri gitmesin, ben onun Cemaziyül- miş! | hep birden takdir avazesini ko - ! pardılar: taşlarla” | İ yağmurun altında ttriyerek, tenha sokakları dolaşı-| d “İ geç.” si öğğmmmmeeresiesm m 17 Hikâyei Reklâmın Sırrı ! in a ir âlemine atılmasının yirminci yıl dönümü şerefine bü- yük ziyafet verilmiş na varmamış genç müharrirler,! büyük edibi hararetle alkışlıyor * lar, eserlerinin İâyemut olduğunu tekrarlıyorlardı. o Dimağları meş” gul eden bir mesele vardı. O da Hayati Fikretin matbuat âlemin « de büyük nüfuzu olmasıydı Bu gençlerin : gazetelere, mecmuala » ra kabul ettiremedikleri o eserler masalarının gözünde toz içinde bekliyordu. Hayatinin himayesi, her birine şöhret yolunu açabilir- di. Birisi, tesadüf eseri olarak bü yiik romancının ilk eserinden balı sedecek oldu. Genç muharrirler, — Aman, efendim, o ne şahe- ser. Emsali olmıyan bir san'at ha- rikası! ! Hayati Fikretin dalgın çehre - sinde müstehzi bir tebessüm belir; di. Sonra tatlı bir sesle mırıldan- dı: — Bir şaheser mi?.. Evet şüp- hesiz.. Fakat bilir misiniz ki bu e- seri ilk yazdığım zaman bastır - mayı kabul eden kitapçı bulama - dım. Ve her taraftan yükselen iti- raz sayhalarını elinin isareti ile durdurtarak devam etti: — Siz çok gençsiniz. İlk eseri- min piyaşava nasıl çıktığını bile- mezsiniz.. Bırakmız da anlata - yrm.. Hepiniz reklâimm ne kadar faydalı olduğunu az çok bilirsi - niz, zannederim. Benim size anla- tacağım sergüzeşt de buaşikâr' şe yin yeni bir misalini gösterecek » $ir. Bir geceydi. Şiddetli bir yağ- mur, daha evlerine kacmamış o - lan tek tük.volçuları şiddetle kır- baçlıvordu. Bu sırada ben cebim - de tek bir metelik olmadığı hal - de, yersiz, yurtsuz dolaşıyordum. Üzerimde eski pardösümün ce - binde sakladığım ilk eserimden başka bir şeyim yoktu. Bu eseri satmak için uğramadığım kitapçı kalmamıştı. Kimse almıyordu. Karnım aç olduğu halde, soğuk zıngır zıngir| yordum. Genctim; yeisin kulağı - ma fısladığı fena nasihatleri lememek cesaretini göstere! dum. Bilmem ne kadar yü şüm, kendimi Taksim meydanın | da buldum. Bir yerde saatin biri gece ya yısını çalıyordu. Kuvvetim kal - wadığından bir kapıya dayan - dım. Yorgunluktan, soğukta lıktan adeta sarhoştum. Yüzümi kamçılıyan yağmuru hissetmiyor - dum. İçimi garip bir rehavet kap- lamıştı. Birdenbire kapalı gözlerimin önünden bir şimşek geçti. Bir oto mobil kornesinin sert aksini işit - tince, irkildim. Gözlerimi açlım. Otomobil fenerlerinin ışığı tesiri- le tekrar kapadım. Sendeliyerek uzaklastım ve karanlıklara dal - dım. Bir adam otomobilden indi. Dayandığım kapıyı actı. Burası bir garajmış. Hemen hatırıma bir şey geldi. Girip burada hem elbi- selerimi kurutur, hem de yatab lirdim. Otomobilin arkasınden sü| züldüm ve karanlık bir köşeye sr-| ğındım. Şoför, otomobili çektikten sonra dışarı çıktı. Kapıyı üzeri »| me kilitledi. Sabahleyin garajcı beni bulacaktı. Fakat oraya sak - landığımdan dolayı bana fazla çıkışamazdı. Güzel bir otomobil, seçtim ve içine yerleşerek derin bir uykuya daldım. ... Bir aralık bir konuşma #esi beni uyandırdı. Gözlerimi açtım ve hemen otomobilin içine diz| cöktüm. İki adam garaja girmiş-| lerdi. Gelip de içine sığındığım o tomobil önünde durmasınlar mı? Konuştular: — İçeri gireyim mi? — Ne lüzumu var. Yanıma — Döşemenin üzerine kapandı. Böylece iki adamın otruduğu rin arkalığına yapışmış duruy dum. Daha ne yapacağımı ii laştırmadan otomobil ( gara)! ıktı. Biri sordu: i — Beni nereye götürüyor yahu!.. Şoförlük eden mırıldandı: — Hele biraz sabret. i — Sakm başka bir kumar neye götürme.. Bu gecelik derecede kazandım. * Öteki cevap vermedi! Otom. bil karanlığa daldı. Başımı kali rınca şehir haricine çıktığımız! * ladım, Birdenbire frenler gıcı© dı. Otomobil dutdu: y — Ne yapıyorsun!.. Çat, diye bir ses duyuldu. B£ nım donduran uzun bir ini Korkumdan biraz daha büzü düm. Sağ kolum şoför yerinin tındaydı, Birdenbire dehşetle ” öwrmaktan kendimi zorla alıköf dum. Ilık bir şey etimin © üzeri! damlamıştı, Bir lâhzede anlad Bir cinayet olmuştu. Katil görürse, halim yamandı. Ne olur sa olsun, diyerek kaçmıya hazır landı#ım sırada otomobil hareki etti. Vaktim yoktu, katil, bir giderek cesedi o atacak; o sır: muhakkak beni görecekti. Aklı bir sey geldi. Ne olursa olsun, 0 tatbika karar verdim. Biraz € rularak makiulün kolunu tuttum” Ve onun kulağımda kalmış olaf sesini taklide çalışarak sesler" dim — Bana bak.. Daha çok uzağ mı gideceğiz? Bu sözü töylerken ölünün kö İunu kaldırıp şoföre doğru uzat * “m. Tesir ani oldu. Katil bir ko ku uluması çıkararak direksiyon elinden bıraktı. Otomobil o gidif ir ağaca çarptı. Müthiş suretif sarsılarak kanape üzerine düştüm” Fakat çabuk kendimi toplıyarak parçalanmış arabadan zorla. tım. Katilin yüzü kan içindeydi Vaziyeti iyi değildi. Olanca kut" vetimi toplıyarak şehre doğru kefil mıya başladım, İlk tesadüf etti “İİ ğim karakola girdim. Nefes nefe'fi se başıma geleni anlattım ve bs” yıldım. G .. Karakolda iki gün kaldım. Ks til tevkif edilmişti, Yarası mühü İmiş, cinayetini ikrar etti. Dostu bir kumarhanede mühim ir para kazanmıştı. Katil parası" nr soymak için onu öldürmüştü Polis komiseri katili yakalattı * ğımdan dolayı teşekkür etti. Ser * akıldım. : gazeteler “3525 numar#” İr otomobildeki cinayet failini v4 kalatan genç muharrir,, den bab" sediyordu. Sokağa çıkar çıkma? gazete muhbirleri, fotoğmfçılar et rafımı sardı. Ellerinden zor kur” tularak Babıâliye geldim. rs” da en mühim phaneyi idar€ eden müteveffa Aragel efendiye söyle bir uğradım. Beni sevinçi€ karşıladı. Elime çil çil liraları sa“ yarak bu eserimi satın aldı. Rek * lâm yapılmıştı. Büyük muharririn sözü bitmi$ ti. Hayret ve takdir sesleri, kah” kahalar duyuldu ve herkes büfey€ koştu. Otuzuna varmamış olanla hadisevi münakaşaya koyulmu$ ““ lardı. Bunlardan ikisi, Hayati Fik retin yanında durdular. Büyük m# harririn pek yakında olduğun! farketmeden konuşuyorlardı: —- Bırak allahmı seversen. durma bir hikâye anlattı. Kimbi * lir, belki de beş para kıymeti mıvan kitabını sürmek için kitap” çı böyle bir şey icat etmi eki cevap verd — Her halde. Kendini beğe”" miş moruk aklıma bir şey getirdi” Sen bir kilip saklanırs” Ben de seni öldürdüğümü zannef” meleri için bir plân hazırlarım” Öyle bir reklâm olur ki.. Bu s1r8” da bir yeni eser satmıya muvaf fak olurum. Sonra plânı başka tü” lü tatbik ederiz. Sıra sana elif. r özi Konusarak uzaklaştılar. muharrir bu otuzuna vi genclerin sözlerini işitmişti. UZ lastıkları zaman san hir ahli

Bu sayıdan diğer sayfalar: