16 Eylül 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8

16 Eylül 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sayıfa 8 yı VAKIT. | | e enini Ur Beyaz Kadın Ticareti “Boenüs ,,da zabıta gayet müsamahakârdır — Kadın tacirleri : Çiçek bozuğu delikanlının işi .. Yazan:? — Bayrak filânla mı? — Evet kafilenin önünde Ar- jJantin bayrağı vardı. Bir an sustu sonra nefretle ba- gırdı: — Mitingle, tezahüratla iş ba sarıldığını hiç gördünüz mü? Pat ronlar greve karşıpulak kadınla» rı getirttiler. Böylece san'at mah- voluyordu. Artık harp tamamile ilân edilmişti. Maryüs Lönuarın idaresindeki sermaye toplayıcı - lar bir gece umumhaneleri basa - rak bütün pulak kadınları kapı dı şarı ettiler. Patronlar müsalehaya yanaşmak mecburiyetinde kal - 'dılar. Arada çıkacak ihtilâfların iki patron ve üç vasıtadan mü- temin olünuyor. Diğer taraftan , hadise olursa polise tazminat ve- rilir. Böylece kefalet parası kay- nar gider. Sigarasınm dumanını savurdu: — İşte önde bayrak sokaklarda nümayiş yapmanm sonu... Dedi. Yavaş yavaş yürüyorduk. Etra- fımızda adamlar acele acele gidi- rekkep bir şeref heyeti tarafından |! halli kararlaştırıldı. Bu heyet dört rey ekseriyetle Fransız umum - hanelerinin yalnız Fransız malı kullanabileceklerine karar ver - di. Artık umumhane sahipleri mağlüp olmuşlardı. Fakat kader- de rahat görmemek varmış. Bu 81 rada Boenos Ayres belediye mec- lisine ekseriyeti sosyalist olan a - zalar intihap edildi, Meclisin ilk işi umumhaneleri kapatmak oldu. Jak Laroz cigarasını yere ata- rak devam etti: — Sosyalist nazariyeler tatbik olunduğu vakit serbest ticarete ha lel geliyor. Başka bir sigara yakarak dedi ki: — Bereket versin ki, evleri ka patırken biribirinden uzak Ka - zitalara müsaade ediyorlardı, Fa- kat işten vaktile haber alan pat - tonlar ne kadar serbest apartı » man varsa evvelden tuttular. Bu defa hüküm tamamen ellerine geç mişti. İşte onun için şimdi Yako - bun emrine tabiiz. Jak Laroz biraz sustu sonra tekrar söze başladı: — Yakob komisyon parası o- larak yüz pezo alır. Kazitada ça- lışacak her kadın da işe başlarken bin pezoluk bir kefalet (O vermiye mecburdur. — Çok değil mi? — Doğru... Bu bin pezo ile bir taraftan nizamta riayet edilmesi | eder bir vaziyette ilâve etti: “İki Gülüşlü “Arjantin,,in bir bar köşesinde sarhoş olan ayyaş kadını yorlardı. Bazan çok telâşlı olan biri bize çarpıyordu. Hepsi müsta- cel bir randevuya giden adamlara benziyorlardı. Sordum: — Bunlar koşa koşa nereye gi- diyorlar? Jak Laroz alay edip etmediği» mi anlamak için yüzüme dikkatle baktı sonra sadece: — Nereye gidecekler Kazitaya! Dedi. Hayrete düşmek sırası benimdi. İnanmaz bir tavırla: — Hepsi mi? Hem bu telâşla? Dedim. Jak Laroz bana ateşli bir tavırla cevap verdi: — Ah dostum ah... Siz Arjan- tinlileri daha tanımıyorsunuz. On- ların damarlarında kan kaynar! Ve her gün bu kan: kaynıyan adamlardan aldığı paraları hesap Kadın! Arsen Lüpenin yeni bir macerası — 47 Yazan : Hocis Löplan- — Adamlarım ,dedi, her tarafı tarassut ediyorlar. Yani, rahatsız edilmemiz imkânı yok. Bir saat içinde neler olmaz? Neler... De- ğilmi? Sonra, razı olursan bera- berce gideriz... Otomobil aşağıda bekliyor... Bir trene biner, uzakla- ra gideriz. Sen dansedersin, ol- maz mı?... Valteks bir adım ilerledi. Klâra tepeden tırnağa okadar titriyordu. Gözlerini ellerine in - dirdi. Zavallı kızın elleri zangır zangır titriyordu. Klara, bu alçak adamın karşısında zaafını, korku- sunu göstermemek için büyük bir gayret sarfediyordu. İri Pol güldü ve sordu: — Korkuyorsun, değil mi? — Hayır! Ölümden korkmuyo- rar, — Biliyorum. Fakat şimdi © - lacak şeyden korkuyorsun, Türkçeye çevicen : fa. Klara başını salladı: — Bir şey olmıyacak. * Valteks ısrar etti: — Olacak! Hem gayet mühim bir şey. Benim için en mühim o - lan bir şey. Hatırlıyorsun değil mi? İlik defa aramızda olan şeyi elbet hatırlarsın.. Beraber yaşadı- gımız müddet içinde daima tek - rar ettiğim şeyi?.. Beni sevmiyor dun, hatta, benden nefret ediyor- dun diyebilirim. Lâkin ben, kuv- vetimle sana hâkim olurdu. | Sen de nihayet, mecalsiz ve bitap i kalır.. kendini bırakırdın.. Hatır - | ıyorsun değil mi? Valteks bir adım daha atarak yaklaştı. Klara ellerini ileri uza - tarak divanda geri çekildi. teks acı acı güldü: — Mücadeleye hazırlanıyor » sun bha!.. Eskiden olduğu gibi. j y Tefrika: 3 — Harikulâde bir millet! ei Gelincik çiçeği Büenos Ayresi inşa edenler şeh- re verecekleri şekli düşünmek için kafa yormamışlardır. Bütün s0- kaklardüm düz ve müvazidir. Her yüz metrede bir, bir zaviyei kaime teşkil edecek sürette biribi- rini keserler. Böylece şehrin man» | zarası yeknesak bir şekil almıştır. İnsana bir çok mikâpların munta- | zam bir tarzda arz üzerine yerleş- tirilmiş olduğu tesirini verir. So- kaklar isimlerile veya numaralari- le tanılır, Gecenin birinde numara plâkaları bir muzip trafından ka- riştırılıverse ertesi gün bu hep bi- ribirinin eşi olan mikâplar arasın- da gideceklerin yerleri bulmak i- » © boş yere taban tepenlerin man zarası çok gülünç bir hal alırdı. Şimdiye kadar kimse böyle bir sa- ka yapmamış. Hoş her köşe başın- da bir polis noktası var. Herhalde Büenos Ayres dahilin- de bir tenezzüh insan için eğlen- celi bir şey değildir. Onun için kahveye gidip Jak Laroz ile lâf “ağı tercih ettim. Jak benden evvel gelmiş, gayet arif giyinmiş fakat yüzü çiçek | bozuğu bir delikanlı ile görüşü yordu. Beni görünce dedi ki: — Size dostum Şarloyu prezan- te ediyorum. ç Şarlassuratmı meni | Yâmladı. Jak bu arketti tol | görünce anlattı: — Başı biraz sıkıntıdadır. — Ya! — Evet, bugünkü vapurla bir kadın bekliyordu. Kadının evrakı tamamdı. Liman zabıtası da her türlü teshilâtı gösterir. Hakikatte Büenos Ayres zabı- tası gayet müsamahakârdır. Bir tek kusuru varsa insanım parmak- larmı birer birer mürekkebe batı- rarak resmini alır. Böylece insan şehre girerken boyalı elle girmeğe mecbur kalıyor. Jak Laroz de vam citi: (Devamı var) | Hoş daha iyi, Sü senin ii oil manı zaten istemem.. Seni kucak- ladığım zaman, zorla olmasını tercih ederim. Ben sana karşı o - | lan izzeti nefsimi, erkeklik izze - ti nefsimi bırakalı çek oluyor.. Yahut.. Yahut. Valteksin yüzü karmakarışık oluyor, müthiş bir mana alıyor - du. Feci bir halde, parmakları bi rer pençe halinde uzanıyor, genç kızım zayıf boynunu sıkıyor, ora - dan can çekişir gibi çrkan sesler- den hoşlanıyordu. Müthiş bir hamle ile Klara bu pençeden kendini kurtardı, divan dan atlıyarak, açık kalmış çekme- lerden birisinde unutulmuş bir ta bancayı almak istedi. Fakat bu - na muvaffak olamadı, yandaki o- daya kaçıp kapısını üstüne kilit - lemek üzere iken Valteksin tek - rar pençesine düştü ve müthiş pençe gene gırtlağına yapıştı, ve derhal şiddetle sıkmıya, onun mu- kavemetini kırmıya başladı. Klara, diz üstü çökmüş, nere- deyse kendisini kaybedecekti. Za vallı kız, bayıldıktan sonra, Val - İ İran da İdhalâtı kayıt altına almıya başladı.. Iran hükümeti Eylülün on be- bat ve mensucata ait maddelerin Iran bududundan girmesini me- netmiştir. Iran hükümetinin vermiş oldu- ğu bu karara göre bira, şarap, şampanya, likör, konyak, v'ski, rum, cin, mastika, ile sair meş- rubatı köuliye ve et konservesi, peynir, her nevi hayvani mekü- lât, şeker, şekerleme, pisküvit, çikolata, reçel, turşular, meyve şurupları, konserveler, makarna, mensucattan pamuk ve ipekten mamul bilâmum krepler, tafta- lar, kadifeler ve bunlardan maa- da oyuncaklar, mutfak takımları, lüks eşya, sabunlar, deriler Ira- na birçok muameleden sonra gi- rebilecektir. Iran hükümeti bu karara isti- nat ederek evvelâ memlekette mevcut ve listeye dahil bulunan emteadan yeddinde olanların derbal hükümete bir beyanname vermelefini emretmiştir. Memleketteki bu maddeler satılıp bittikten sonra hariçten gelecek bu kabil emtealar için evvelâ hükümetten izin alınacak ve bundan sonra hükümetin teş- kil ettiği müesseseler tarafından salış muamelesi yapılacaktır. Iran hükümetinin bu kararı şehrimizdeki birçok tüccarları alâkadar etmektedir. üç eroin kaçakçısı Polis ikinci şube memurluğu- kaçakçı şebekesi meydana çı- kardığını, tahkikat yapılmakta olduğunu yazmıştık, Polis bu busustaki tahkikatı ikmal etmiş ve üzerlerinde eroin ! bulunan Muço, Aleksandır, Va- | rington ve Yosef isminde üç kaçakçıyı dün adliyeye teslim etmiştir. ünlkşikmke Sanayi müfettişi izmir mintakası sanayi müfet- tişlerinden Macit Bey şehrimiz sanayi mıntakası müfettişliğine tayin edilmiştir. Macit Bey yeni vazifesine başlamak üzere dün şebrimize gelmiştir. teksin ne suretle hareket edeceği ni biliyordu. Ve işte bayılıyordu.. Eriyor.. Bitiyordu... Fakat tam bu esnada kapının zili çalmıştı. Valteks o tazyikmı gevşetti, başını çevirip baktı. Ka- pı içerden kilitli ve sürmeli idi. Kendilerini rahatsız etmek imkâ- nı yoktu. Hain, işine devam et - mek üzere tekrar Klaranın boynu nu sıkmıya başlıyacağı bir anda, pencere tarafımdan trak!.. diye kü çük bir ses duyuldu ve bir aydın. hık peyda oldu. Valteks bunu gö- rünce şaşırdı ve mırıldandı: — 0... 0.. Kabil değil! Bu bir rüya mı yoksa bir ha - yal miydi? Zira, pencere tarafın- da, sinema perdesi gibi bir şeyin üzerinde Raulün mütebessim si » ması görünüyordu. Bu, bir resim, bir fotoğraf filân değildi. Zira, sima gülüyor, hareket ediyor, san ki: — Evet, diyordu, benim. Hiç de geleceğimi ümit etmiyordunuz değil mi? Beni gördüğünüze mem nun olmadınız mı? Biraz gecik şinden itibaren mekü'ât, meşru- ! Kari mektubu Belediyenin nâ dikkatine Pek muhterem Efenditi Ikamet etmekte bi Arnavutköyünde birinci € İstifan aparlımanının bir * yalı, diğer tarafı ise küç” kapısız bir arsadır. Burad8 tabakadan bir çok kim çıklığından istifade edere tiyaçlarını gidermektedirl€”” insanlara her ne kadar bulundu isek de hiçbir tes” madı, Nabiye müdiriyeli” arzı malümat eylediğimiz © bu müracaatımız da bir vermedi. Bu yerden çıkan fün pek fenadır. Alâbâ' nazarı dikkatini celbetmek İ tile gazetenizin kıymetli larına müracaat ediyorum. dim. j Arnavutköfi A.S Bir takas tekli” Çekoslovakya tacirlerind. him bir kısmı hükümetimiz? racaat ederek kuru me zümle incire mukabil Tür şeker ithal etmek istedi bildirmişlerdi. Iktısat “ Çekoslovakya © tacirlerinin müracaatini ekemmiyetle aikkate almış ve bu tetkikat icrasına ihracat * müdürü Cemal Beyi mem” miştir. Dün şehrimize gelen B. derhal piyasanın tanın” ker tacirleri ve şeker fabl törlerile temas etmiş İ sonra üzüm ve incir tacir'€ noktai nazarını dinlemişti” Cemar 5, Izmir uzum cir tacirlerinin de fikirlerini" rak noktai nazarını tesbit “7 ten sona Ankarada Iktısat | kâletine bir rapor vere: ehe iie Baytar mütehas”| Ankara, 14 (A.A) — b£ müesseselerimizi ve faali tetkik için memleketimize “4 edilmiş olan doktor Hofrad lah, vazifesini ikmal raporunu vekâlete vermişti” “mâileyh müesseselerin fi ve mücadele neticelerini nuniyete şayan bulmuştur” Ci tim amma, kusura b te geldim. ji Valteks gözlerini bu he? ayıramıyordu. Bu esnada ” bir anabtar sesi işitildi. Klarayı bırakarak odoğr korkudan büyüyen gözleri meye baktı. Bir an sonr8 olduğu gibi yere düşüyor, çılıyor ve içeriye, sanki bi” tiden evine dönen rahat bi” halile Raul giriyordu. Raul, hiçbir şeyden den, güya orada kimse yo bi gidip pencerenin yanı” nayı kapattı, döndü ve 9 — Böyle, dedi, idam mu gibi vaziyetler alma. #4 nun bu olacak ama, şim© min ol ki tehlike yok. . Sonra Klaraya döndü: — Gördün mü, | Sözlerimi dinlemezsen bö? Ben sana bir yere çıkma ©” bih etmedim mi? Şüphesi di sana mektup yazdı ©“ ver bakalım. * -

Bu sayıdan diğer sayfalar: