24 Eylül 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

24 Eylül 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ray Lozandan beri ticaret muvazenesi Lozandan sonra Türk iktısadiyatı buhranlara rağ- men normale doğru gitmektedir — Buhran, neye göre, mikya- 3mız nedir? , — 1919 dan evvelki dünyaya göre. Daha Versay muahedesi imza- Janmadan evvel İngiliz maliye müşaviri olarak sulh konferansı na iştirak eden Kenis, teklif etti- ği projede 1914'ten evvelki gün- leri mes'ut bir devre olarak kay» dediyordu. Profesör (Kenis) e göre: “914 ten evvel dünya nüfusu» nur pek çok kısmı pek çok çalış- makta, buna mukabil istirahat - ten, huzurdan pek âz istifade et mekteydi ama; gene kendi halin - den memnundu.,, Versay sulhünün imzasından sonra seneler geçti. Fakat (1914 ten evvelki dünyanın vaziyeti ol- duğu gibi fikri bir salgın halinde şehir, şehir, memleket, memleket dolaşmıya başladı. Buhranm mikyasını' 1914 ten evvelki zaman için almak İngil- tere için doğrudur. Çünkü dünya pazarlarında İngiltere harbe rağ- men istediği tefevvüku bulama - dı. Bilâkis Rusya pazarı ile Hin- : müstemlike pazarları his- solunur derece kapandı. Almanya için 1914 ten evvelki dünya, yani 1871 — 1914 ideal bir âlemdir. Sulhten sonra Alman ya müstemlekelerini kaybetti, Müstemlekelere göre kurulmuş olan iktısadi tesisat vazifesiz bir uzuv balini aldı ve tereddinin bü- tün sınıflarını gösterdi. Büyük sermayelerile Afrika - da, Asyada çalışan gruplar, bü - yük harbin galibi de olsalar bir türlü 1914 ten evvelki devri unu- tamıyorlar, Çünkü müstemleke - lerde, yarı müstemlekelerde bir kımıldanma var, Bir hareket var. Bu hareket ziraat müstemlekele- rinin makinelöşmiye doğru yap - tıkları hareketlerdir. Kenisin dediği gibi 1914 ten ev vel çok çalıştığı halde kendi ha - linden memnun görünenler artık meydandan çekilmişlerdir. “1914 ten evvelki dünya,, sözü buhran karşısında bir nakarattır, Bezgin çeneler bu dört rakamla kaydedilmiş bir sınıfın hatı - rast diye geviş getiriyorlar. 1914 ten evvelki dünyayı mes ut, 1918 den sonraki dünyayı ra- hatsız görenler, 1918 denberi ken- dilerinin eski hesaba göre istis- mar yapamıyanlardır. Buhrana konan bu teşhisin manası dün - ya 1914 ten evvelki manzarasına çevrilecek olursa buhran nihayet bulacaktır. ri liz Türkiye bu dünyanın içindedir ve iktısadi hareketlerle alâkadardır. Fakat onun buhran ölçüsü 1914 ü geriye döndürmek olamaz. Son zamanlarda 1914 ten ev - velki hayatı ideal diye kabul ede- rek Türkiye işlerini ona göre mik yaslandırmak istiyen temayüller hissediliyor, Halbuki Türkiyede - ki hareketi, 1914 teki dünya va - ziyetine irca etmek bir buhranı, başka bir buhtanla izah etmek, normale giden bir hareketi, tama mile anormalleştirmek demek- tir, Türkiye iktısadiyatmın miyarı iü 1914 senesi, yahut ondan evvelki | bu artma nispeti ilk senelerin ih- seneler olamaz. Çünkü 1914 ten | racatile mukayese edilirse ihraca evvelki seneler Türkiye için nor - | tm artma nispeti daha fazla ol - mal milli iktisat seneleri değildi, | muştur. Çünkü 1851 den beri ticaret mu- Son sekiz senelik ticaret mu - vezneleri ve kısmen olsun, bey - | vazenesi hesaplarına bakılacak o- nelmilel ticaret cdalarmın kabul | lursa; 1851 den beri mütemadi - ettiği şema içinde tediye muva - | yen açık vermekte lona ticaret zenesine ait rakamlar Türkiye - | muvazenesinin nörmale doğru git nin harpten evvel normal bir ikti | tiğini görmek mümkündür. sat hayatına sahip olmadığını Muvazene neticeleri: göstermektedir. 1925 — 49.190.466 lira itha - 1913 te Türkiyenin o ihracatı | lât fazlası, 1926 da 48.276.980 li toparlak hesapla 21 milyon ster - | ra ithalât fazlası, 1927 de 52.977. lin, ithalâtı 41 milyon sterlindir. | 186 lira ithalât fazlas, 1928 de İthalât fazlası 20 milyon sterlin - | 49.994.286 lira ithalât fazlası, dir. Bu rakamlara mukabil Tür - | 1929 da 101.082.308 lira ithalât kiyede iş hayatı da yabancıların | fazlası, 1930 da 3.903.855 lira ih elindedir. İthalât gümrükleri yüz- | racat fazlası, 1931 de 614.914 li- de üçten fazla çıkarılmamakta » | ra ihracat fazlaşı, dır. Nakliye işleri yabancılarda - Ayni seneler zarfında yalnız dır. Sigorta işleri ecnebilerin elin | ticaret muvazenesinin değil, te - dedir. Memleketin tediye muva - | diye muvazenesinin de passiflik- zenesini memleket iktısadiyatı le- | ten aktifliğe doğru temayül etti - hine — kuvvetlendirecek aktif bir | gini görüyoruz. hareket yoktur. Ticaret muvazene —u— sindeki açik karşılığı © gelmiyen | © Bütün kıyametlere, bütün sar- bir kıymet olarak o memleketten İ sıntılara rağmen Türk iktısadiya- çıkıp gitmektedir. tt normale doğru gidiyor. Harpten evvelki normal telâk- Fakat bu söz, normale doğru ki edilen, fakat hakikatte tama « gidişi yaşadığımız günlerin hisle- men yarı müstemlike ve £ithalât | rile ifade edilebilecek bir vaziyet pazarı olan memlekette Obugün- | te değildir. Çünkü, orakamların kü iktisadi şartlara uyacak karak | tetkikinden çıkan normal neti - ter yoktur. Halbuki asker olarak | celer münferit iş sahiplerinin iş - hareketlerimiz o memleketi yarı | lerinin daha fazla inkişaf ettiği » müstemlike olmaktan ; adım; » | ni göstermiyor. Bilâkis ithalât ve dım kurtarmaktadır. ya ihracat üzerinde ölsün iş Baç « mi daralmıştır. İş hacminin daral- ması iki sebepten ileri geliyor. 1 — Dünyanın geçirmekte ol - duğu buhran bize'de tesir yapa- caktır. Her devlet kendi hudut - ları içine çekilmiş, kendi kendine kitabını esas tutmuştur, o Rusya, Amerika, son zamanlarda, Otta - va konferansında İngiltere, Als Lozan sulhünden itibaren gi - ren çıkan eşyanın mukayesesi, ve tediye muvazenelerinin ovaziyet- leri 1913'ün anormal manzarasın- dan günden güne . uzaklaştıkça milli iktısada doğru ilerlediğimi - zi göstermektedir. 1923 te 84.651.109 1924 » 158.867.958 1925 » 193.119.435 manya hudutları içinde kendi ken 1926 » 186.422.755 dilerine kifayet edecek bir vah - 1927 » 158.240.998 det olmuşlardır. 1928 » 173.537.489 2 — Türkiyede yarı müstem- 1929 » 155.214.071 like oluş tarihi 90 sene kadar bir 1930 » 151.454.371 tarihe maliktir. Bu tarihte Osman 1931 » 127.274.807 İh memleketi ithalât işine (geniş Bu rakamlar şunu ifade edi - yor. 1923 ten beri Türk ihracatı artmaktadır. Bu dokuz senenin en az ihracatı 1923 te, sonra da 1931 de olmuştur. 1923 ihracatı” yüz addedilecek olursa (senelere nazaran artma nispeti yüzde 88,8, yüzde 230, yüzde 215 tir. 1928 den sonra ihracat mikta- bir pazardı. Yarı müstemlikenin müesseselerine, bankalarına, şi - mendiferlerine, kapitülâsyonla - rna ve Osmanlı imparatorluğu - nun geniş arazisine göre kurulan ithalât müesseseleri coğrafyanın daralması meselâ İstanbulun hin- terlandını kaybetmesi neticesi o - larak işlerinden bir çoğunu kay - rı tedrici bir surette azalmaktadır. | betmişlerdir. Milli iktısat şuuru, Fakat bu'nispet “yüzde 150 den | nihayet kanunlaşan ithalât tah- daha aşağı değildir. didatı elbette ki, ithalât işi üze - İthalâta gelince: rinde derhal tesir gösterecekti. 1923 — 144.788.500 Bu da oldu. Fakat bu hadiseyi 1924 — 193.611.000 buhran değil, normale doğru bir 1925 — 242.314.100 hareket telâkki etmek icap eder, 1926 — 234.700.000 Lozandan beri yapılan ticari 1927 — 211.398.184 muvazeneler ve tediye muvazene 1928 — 223.531.775 leri Türkiyenin milli bir iktisada 1929 — 256.296.379 doğru yürüdüğünü göstermekte - 1930 — 147.550.516 dir. 1931 — 126.659.893 Sadri Etem 1923 senesi ithalâtı yüz adde - dilecek olursa ithalât ticareti ilk Camide hırsız senelerde yüzde 133,5, yüzde Cuma namazını kılmak için 1673 yüzde 161,9 gibi bir inki - | Fatih camisine giden mürettip şaf göstermiştir. Şahap Efendinin mihrap önüne Âli iktisat meclisinin yaptığı | bırakmış olduğu kunduralarını tetkike nazaran ithalât ticareti ilk | sabıkalı Ziya çalmış kaçarken dört sene zarfmda artmış, fakat | yakalanmıştır. Mütercimi : Zonguldak mebüsu Halil 24 Evka 1937 Terbiye iyi misallere ve temiz göreneklere muhtaçtır Bazen şu genç baba, ö'üverir ve ölümile.zilesinin de hayat ve maişetini alır götürür. Bazen de » çünkü muhayyilenin tasavvur edebileceği bütün felâketler, ha- kikat © olabilirler - ana, (baba ikisi birden kaybolurlar ve aileyi sefil, başı koparılmış bir vaziyet- te bırakır, giderler. Bu manzara, terbiye işinde mütekabilen yar- dımlaşarak çalışan ana» baba için ne büyük bir mülâhaza mev- zwudur ! Bu itibarla ber bangi birinin aradan çıkarak, başlanı- lan kârı tamamlamak vazifesinin diğerine münhasır kalabileceğini asla unutmamalıdır. Hazin fakat sakınılması mümkün olmuyan bir düşünce |... Bir düşünce ki iyi günlerimizi zehirlemesine mey- dan vermeksizin onu soğuk kan- hlıkla mülâhaza etmeğe, daima göz önünde bulundurmaya mec- buruz. Bu türlü iftirakların vu- kuunda, bakilmağa muhtaç ço- cuklarla- başbaşa kalacak olan babaların kadın zekâsına has meziyetlere azçok malik olmaları pek lüzumludur. Anaların da ciddiyete, sebat ve metanete ha- zırlanmış olmaları ve beklenmi- yen bir iftirak yüzünden kocanm sıyanetkâr kollarından mabrum kaldıkları zaman rakik ve hassas şefkatlerinin tesirsiz kalacağını bilip takdir etmeleri pek büyük bir ehemmiyeti haizdir. lüm ve iftirak mülâhazasınn alada sırada ebeveynin zihnini İlini BİNİ İKİLİ Min. ee ve hareketleri, ahlâk ve tabiat- leri üzerinde pek büyük bir te sir icra edebilir. Kendini monden hayatın huzuzatına, israf ve se fahetin boş gururlarına, süs me- rakının hafifliklerine kaptırmış olan şu genç hanıma sorunuz: Ciddi ve akli başında bir koca- yı kaybeder de yalnız başına kalırsa çocuklarını nasıl yetişti recek, bu alışmadığı, hazırlan- medi yükün altına nasıl gire- cektir? oOKendisi ders almıya muhtaçken (bunlara vereceği dersler ne olabilir? Bu kadın, acaba çocuklarının menfcatini temin için elzem olan usul ve kaideleri, onlara hürmet telkin edecek ciddiyeti, sebat ve meta- neti velhasıl çocukların ancak ona bakarak edinebilecekleri sa- delik ve tevazvu mereden ve kimden öğreneceklerdir? Evine tamamen yabancı, idareden ga- fil ve bihaber, sükönetli hayat- tan muztarıp olan bu kadın ne yapacak? Çocukların, bizmetçi- lerin mürtekip ve ihmalkâr elle- rinemi bıraksın, yoksa akılsız ve İz'ansız hayatının bataklıkla- nna mı sörüklesin? Eğer infazına lâyik ve muktedir olmadığı ana. lık haklarından vazgeçip te bu biçareleri, hiç olmazsa, ehliyet ve liyakat sahibi kimselere 1s- marlıyabilirse ne alâ! Fakat eğer bu darbe gözlerinin tamamen açılmasına, ana hissinin, delilik- lere ve boş gururlara galebe çalmasına hizmet eder ve bu genç ruhları korumak endişesi kendisinin de şeref ve haysiyeti- ni kurtarır ve yükseltebilirse ne büyük saadet! ir takım analar vardır ki ço- cuklarının yetiştirilmesini tama- men kocalarına terkederler. Bun- ların vazifesi sanki, canları is- tedikçe çocukları sevip okşa- maktan ibarettir, Bazı kere bu- nu bile eğlencelerine engel te- lâkki ederek ibmal ederler, © | meseler bile biran evvel turulacak bir angarya sa Bu sınıf analara mukabil takım babalar da vardır ki ba çok müerimdirler, Nüfus idraklerinin kendilerine ettiği mukaddes vazifeye hi ederek çocuklarını tamamen ya bırakırlar. Onları gö okşamak, kendilerine bir ıbti bu'unmâk akıllarından bile g& mez, Ananın ölümü halinde, le'bir babanın çocukları ne f. par, halleri neye varır? Ana, fif ve züppe bile olsa çocukla”. ülfet etmek ister, analık b” onu gene az çok iyiliğe sevki der. Fakat zevküsefa tema! tına tabi olarak evin dışına # rüklenip atılan ve ber eve şi dikçe beraberinde karışıklık!” ve ahlâksızlıklar getiren bir w. ba, varlıklarına sebep olduğ” bu zaif mahlüklara ne iyilik pabilir? Onlara kendi ahlâk” lıklarını aşılamıya ve yahut ie ve ismetlerini papâk ellere rakmaya mı cesaret edecek? türlü insanlar, varlıklarında leşen ve kendilerini babalığ”* şeref ve haysiyetinden eden alçaklığı nasıl düşünüp a lamazlar? Terbiye, iyi misallere ve tef” göreneklere mübtaçtır. Terbif göteneksiz olursa pekaz müesi/ olur: İhtar, nasihat, tehdit, SÜ kâfat; bulâsa herşey, göreneği mutlak bir kudrete malik 0 milim Terenii İ müessirdir ki etvar ve hareli! gibi faziletleri ve maatteessüf # zahatları derhal sirayet e! Görenekle terbiye, en mi bir terbiye usulüdür; pi maksadını setreder. Çocuk, banın nüfuz ve iktidarından id biatile sakınıp kaçınmak si Sevki tabiiden kuvvet alan istiklâl hevesi, onu herhangi emre karşı mukavemete s€ vi der; ananın nevazişkârlığına tavaat etmesine de ekseriyâ $. rüru gn ii çocuğun, kendisini resi bulamıyacağı ve farlad? | olmaksızın ister istemez cağı bir kuvvettir. Çocuk, birçok zaman geçti ten yapacağı mukayeselerledir levi ananalarla kazandığı ları sezmiye başlar. Fakat iş işten geçmiş bulunur, a iğneyi emediği gibi e. vve a erbiye mışsa onun idraki bu itiyi bilâkis müdafaa eder, işte bu suretle bir ti göreneğin aşıladığı, diğer tan cehdüikdamın kazandı" faziletlerin katışmasiledir Kİ ve namuslu insan vücut O insan ki meziyyet ve lerini kendi nefsine olduğ” dar ebeveynine de medy?" Dördüncü Faslın 5095 (Devamı esi, Irtihal Harbiye nezareti müt lerinden merhum İlyas refikası ve şehrimiz tüct dan İlyasbeyzade Recep valdesi ve istihkâm binb , dan mütekait Hamdi Beyi# valdeleri Hanımefendi irti miştir. Cenazesi bugün raktaki hanelerinden sat da kaldırılacaktır, Cenabı hak rahmet © Aİ ii A RE

Bu sayıdan diğer sayfalar: