24 Eylül 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

24 Eylül 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— atbuat âleminin yası tad muharrir Ahmet Rasimi dün gömdük (Baş tarafı 1 inci sayıfada) meb'usu Ruşen Eşref bey dün sa- bah Ankara motörü ile Heybeli- adaya geldiler, Ahmet Rasim be- yin evine giderek çocuklarına Ga zi Hazretlerinin hükümetin dahi- | ne güzel anlattı. En kuvveti; zekâ - liye ve maarif vekillerinin tazi - | yetlerini söylediler, Ahmet Ra - sim beyin cenazesinin şehrin bu temiz ve kıymetli evlâdma bir hürmet nişanesi olarak İstanbul belediyesi tarafmdan kaldırılma- sr kararlaştırılmıştı. Belediye reisi muavini Hâmit ve mezarlıklar müdürü Sülaşimin beyler merasim tertibatile meşgul almak üzere erkenden Heybelia - daya gelmişlerdi. Meb'uslarımız- dan, şehir meclisi azaşından; matbuat cemiyeti mensupların - dan pek çoğu, ilim, irfan ve ede- biyat âlemimizin güzide simaları, Ahmet Rasim beyi okuyan, tanı - yan, seven kadın erkek pek çok kimseler tabutun arkasından yü - rüyorlardı. Bahriye ve polis müf | rezeleri cenaze alayının iki tara - fında uzun bir kordon teşkil edi - yorlardı. Büyük bir kitle Ahmet Rasim Beyin elli, elli beş sene evvel okuduğu sıra - lardan bugün feyiz ve irfan top- | lıyan Darüşşafaka talebesi büyük bir kütle halinde alaya iştirak et-* mişlerdi. İstanbul belediyesinin, matbuat cemiyetinin, cümhuriyet halk fırkası Heybeliada nahiye - sinin ve üstadın hürmetkârların - dan muhtelif kimselerin isimleri- ni taşıyan çelenkler tabutun önün de ilerliyordu. Topraklar Ahmet Rasim beyi göğsüne aldıktan sonra östü çi - çeklerle örtülü tümseğin başında en eski arkadaşlarından Ordu meb'usu Ahmet İhsan bey bir hi - tabe irat etti. Ahmet İhsan Bey gok candan olan hitabesinde Ah- met Rasimin (48) sene evvel mu- harrirliğe nasıl başladığını, nasıl yetiştiğini, fazileti, temiz ruhlulu- ğu ve ilim ve irfan kıymetile mem leketimize nasıl büyük hizmetler- de bulunduğunu anlatmış ve de- miştir ki: “Ben Ahmet Rasimin 49 se- nelik arkadaşıyım. Daha mektep- ten evvel onu tanıdım. O Darüşşa fakaya, ben Mülkiyeye girdik. Sonra yazı masasmda birleştik, Çok namuslu ve çok temiz olan bu adam matbuat âleminin son de- rece dürüst bir şahsiyeti idi.,, Darüşşafaka müdürü Ali Kâ- mi Bey de Ahmet Rasi - min o Darüşşafakadaki O tahsil hayatından, bu günkü Darüşşafa- ka gençlerine mesaj ve memleke- te hizmet yolunda örnek olması füzumundan bahsetmiş ve demiş- tir kiz — Onun kadar necip, onun ka- dar dürüst olmayı bütün gençlere *avsiye ederim, Matbuat cemiyeti namına Matbuat cemiyeti idare heyeti azasından Refik Ahmet bey so « nuncu olarak söz aldı ve şunları söyledi: “Ölüm karşısında süküt en tesirli beldgat omalıdır, diye düşünüyo - rum, Onun içindir ki aklım bana sus diyor. Fakat gözlerim içimde bir bu- har tazpikı halinde beni ileriye doğ- ru itiyor, hissim bana söyle diyor, söyl diyor. Bu mezarın başında Ahmet Rasi - min Millet meclisinde ve hayatla es ki arkadaşı, ıstırabını söyledi, Ah - met Rasimi yetiştiren mektep “onun ölümünden duyduğu kederi ne içli, lar, en güzel buluşlarile bu mezarın üstüne yanık ve yakan güllerden hale ördüler, Bu müthiş ölümle matbuat ailesinin bağrında açılan anlatmak da bana düşüyor. Fakat ben ne söyliyebilirim ki i- zerinizden öteki hatiplerin bıraklık - lart güzel tesiri azaltmış, gidermiş ol- muyayım. Ahmet Rasim yarım asırlık bir muhaerrirdi, İstanbulda çıkan gazele: en ilklerinden itibaren hemen hepsinde çalışmıştı. . Hayatının son senelerine kadar da bu didinme böy- lece devam etti, Memleketimizde yal. nız kalemile geçinen tek tük istisna- lardan biri. Onun bu mazhariyetin- deki sebep sadece harikulâde kuvvet- Ii görüşü, gördüklerini pek canlı ola- rak sakayıp kâğıt üstünde daha ilk günündeki gibi tazelikle yaşatışı imi- lerin İ dr? Bu yüksek ve san'atkârane mü- şahede ve tesbitin bu muvaffakiyet. te hiç şüphesiz tesiri vardır, fakat bana öyle geliyor ki bu emsalsiz mi vaffakıyetin ve Ahmet Rasimj yarım asır kucaklıyan büyük bir kari külle- sinin büyük sergisinin sebebini daha ziyade onun bir İstanbul muharriri olmasında aramalıyız. İstanbul mu - harriri., Ahmet Rasim yarım asır bu güzel şehri gezip dolaştı, bu güzü şehrin hayatını ve tahassüsünü yaşa- dı, İstanbulun ve Petanbullunun bü - lün hususiyetlerini, en ince ve hisli noktalara kadar gördü, bu müşahede onun adesesinden geçerken bir kat daha güzelleşti, Biz Ahmet Rasimin pazılarında yarım asır kendimizi bu- Hup sevdik. Ahmet Rasim halkın içinden çık - miş, halkın derdini, ihtiyacını, tatıra- bınt kendi etinde, sinirlerinde, kanın- da duyup yaşamış bir adamdır, onun içindir ki. yazıcılığında da halkın muharriri olmayı tercih etti. Mevzu larını bizim hayatımızdan aldı, bi - zim dilimizi konuşup bize hitap etli. Onu bunun icindir ki bize en yakın bulduk ve sevdik, Istanbul mektupları yazdı, bu sa- tırların arasından şehrin dört köşe bucağına cit en samimi manzaralar | görülür. Eşkâlş zaman başlığı altın - daki yazıları meşrutiyellen o sonraki gündelik yaşayış tarihimizin en canlı | sayfalarıdır, foloğrafileridir, Şarkıları ve besteleri var ki bütün şehirin dilindedir. Istanbullu aşkını, elemini hâld bu İstanbul muharriri - rin nağmelerindeki tatlı hassasiyete tedi ediyor, Öz edebiyatın helkın malı, halkın hayatı ve halkın yaşayış ve duyuşunun aynası o olduğu fikri gün geçtikçe zihinlerde yer ediyor. Ahmet Rasimin eserlerine bu gözle bakılınca onların büyük kıymeti daha iyi anlaşılacak, Ahmet Rasimin ede - biyalımızdaki eşsiz yüksek yeri daha vuzuhla belli olacak. Edebiyata hizmeti büyük olan Ah- met Rasim, ömrünün birçok seneleri- ni de ilme vermişti, Tarih ve dil hak- kındaki tetkikleri, kitapları yıllarca bu memleket çocuklarının kafalarına aşık oldu. Ey bu aziz ölünün mezarı başında toplananlar! Size bildiğiniz şeyleri söyleyin bildiğiniz (Ahmet Rasimi tarıtmıya çalışmak fazla bir ceht ©- lur. çökünlüylü | VAKIT Pahalılıkla Mücadele i Mezbaha resmindeki şu uygusuzluk nedir? (Baş tarafı 1 inci sayıfada) Bütün dünyayı saran buhran bazı maddelerin ucuzluğu yüzün- den memleketimizde biraz hafif geçebilecektir. Bunu kolaylaştır- mak lâzımdır. Bu meyanda aklımıza gelen bir iki noktayı yazalım: Mezbaha resmi Mezbaba resmi son derece uykunsuzdur. Bir sığırdan 1010 kuruş mezbaha resmi alınıyor. İYani ister 250kilo gelsin ister1000 İ gelsin, bir sığırın o mezbahaya vereceği para 1010 kuruştur. Karaman 230, kıvırcık ve keçi ! 200, kuzu ve ulak 100 kuruştur. Bunların da küçüğü, büyüğü hep ayni resmi veriyor. Bu doğru mu? Ta Erzurumdan, uzak yerler- den yola çıkanlan hayvanlar esasen yol eziyeti ile zayıflamış- lar, sahiplerini esasen zarara uğ- ratmişlar iken en besli hayvanlar gibi mezbaha resmi vermek bu adamları ne derece izrar eder ve bu hal pabalılığın bir sebebi olmaz mı? Öğreniyoruz ki oOhu man tıksılığın o izalesine doğru bir adım atılmıştır. Avrupaya bas- küller ısmarlanmış. Bu basküller geldikten sonra kesilecek hay- vanlar tartılacak ve tartısına gö- re mezbaha resmi alınacaktır. Ancak basküller de kontenjana tabi olduğu için bu muamele bir kaç ay gecikecektir. Kontenjan yüzünden... Pir de şu muameleye bakınız: Matbaamıza bir trikotaj fabri- kası sahibi geldi. Elinde birkaç kutu sarı düğme vardı: — Şu düğmelerin grusesi “ya- ni 144,, adedi daha üç beş gün evvel 60 kuruştu. Evvelki gün yüz kuruş olmuş. Buyün müracaat et- tim, 120 kuruş istediler. Sebebi kontenjan İistesinin henüz çık- masıdır. Düğmeciye 120 kuruş- tan fatura çıkarmasını söyledim, korklu, Fatura veremem, dedi. Biraz sıkıştırınca yüz kuruşa ra- 7 olarak fatura yaptı. Fakat yarın 120 kuruştan aşağı vere- miyeceğini ilâve etti. Üç günde düğme fiatinin iki misli çıkması, düğmenin mevcudu kalmamasın- dan değil, değrudan doğruya ihtikârdandır. Yalan'değil,. ca bir çöküntüç bırakarak göçen adam kimdi, sözlerim bu suale cevap olsun diye değildir, matbuat ailesinin kay - bettiği şeyin büyüklüğünü, feldketi - mizin büyüklüğünü bir kere daha ha- lırlayıp yaslanmak için bunları söy - ledim, Türk matbuatı bir inhidam karşı- İsında.. Ahmet Rasimin ölümü bana bir devrin yıkılışı gibi azametli geli- yor, O, matbuatımızın tarihiydi, Ah - met Rasimin hafızası toprakların al- tında kapanırken yanlmamış bir ta- rihin hatıralarını da milebbeden göm» düğümüzü ıstırapla hatırlıyorum, Sevimli ihtiyar şimdi on sene cv vel VAKIT matbaasının yazı odasın. da çay içip neşeli neşeli fıkralar an- latır, bizden evvelki gazetecilerin bin bir tuhaf hikâyelerini söyler be ça - lışma hevesimizi arttırırken, on sene evvelk; kalile gözümün önüne geli - yor. Biz ona “Rey baba,, derdik. O bize “Oğlum, diye hitap ederdi. Bey baba, toprağın altından başı» » : 24 Eyii 1932... Esrarengiz adamlar Evvelki gece müderris Şekip Beyin başına neler geliyordu? i (Baş tarafı 1 inci sayfada) — Aşağıya gelin.. Size bir şey söyliyeceğiz, demişlerdir. Şekip Bey gece yarısı bu ta- lebi bittabi çok manasız bulmuş ve demiştir ki : — Benim ismim Şekip. Hoca- yım. Yukarıda da Vali muavini Bey oturuyor, gece yarısı ne söyliyeceksiniz ? Bu cümleler gelenlerin üzerin. de bir şaşalama tesiri daha bı rakmış ve bu sefer şöyle demiş- lerdir : — Efendim, sizi istiyoruz. Bu- raya gelin sizi merkezden isti yorlar, biz memuruz.. Şekip Beyin bu cevap büsbü- tün garibine gitmiş fakat bu arada aparlıman kapısının açıl masından istifade eden meçhul adamlar paldır küldür merdiven- lerden çıkarak Şekip Beyin dai- res'nin kapısına gelmişler, içeri ye girmek ve Şekip Beyi götür- mek istemişlerdir. Fakat gene Ali Rıza Beyin refikası Hanım- efendi polis merkezine telefonla hadiseyi haber verdiği için ka- pınm önüne polisler de gelmiş bulunuyorlardı. Bunun içindir ki hadise burada bitmiş ve müessif bir vak'a çıkmasına meydan kal- madan iki meçhul adam yaka- lanarak merkeze götürülmüştür. » Bu garip hadiseyi, hatta biraz daha mübalâ bir şekilde ar Esef “hadleği anla mak istedim: — Geçmiş olsun Beyefendi — Teşekkür ederim.. — Efendim, bir ziyarete ma- ruz kalmışsınız. — Evet. Gece yarısı böyle bir hadise oldu. Tuhaf ve garip l yordum. Kapı çalındı, sonra ke nuşmalar oldu. Kulağıma si bazı sözlerden gelenlerin ; Beyi istediklerini o duyüyordu Evvelâ ehemmiyet overmedif Bedri Bey vali muavini Ali Ri Beyin oğludur. Büyük babil? kendisini çok sevdiği için af ? sıra geceleri istetir. Evvelâ bW na bamlettim. Sonra konuşmi” lar uzayınca şüphelendim. Bak kona çıkarak gelenlere kimi i# tediklerini sordum: — "Aşağıya in birşey söyl yeceğiz, (dediler. Gelenlerdei birisi ciddi görünüyordu. Diğ€ rinin biraz aklı başında olmad” ğı anlaşılıyordu. Sonra gürültü ettiler. Birisi sivil memur olde” ğunu söyledi. Manasız birşey olduğunu anladım. Fakat bu esnada, yukarili hanımefendi telefonla polise bs” ber verdiği için polisler yetişti” ler bu iki adamı alıp götürdü ler.,, Garip ve Amerikanvari bif hadise değil mi.. Bir tahmine göre gelenleri” maksadı bir karmayolacılık yap” maktı. Apartmanın bazı katların! boş görmüşler, içerde erkek olup olmadığını anlamak içi9 iskandil etmişlerdir. Eğer erkek yoksa ihtimal bazı eşyaları çi" lacaklar, otomobilde olduğu içi? çarçabık savuşmıya imkân bula” ların Mba te iel mobile binseydi. ihtimal yold# | bir soyguna uğrıyacaktı, Diğef | bir tahmine. görede gelenle sarboştular. Herne ise.. İşte €* ve apartıman sakinlerini dikkat ve teyakkuza sevkedecek bif hadise daha.. * * bir badise. Ben odamda çalış Piyasalar Trabzonda fındık Tarabzon, 23 (A:A.) — Dün borsada 41 — 42 kuruştan 34.348 okka iç ve 15 kuruştan 20 kuruşa kadar 129.636 okka kabuklu fın- dık satılmıştır. Bugün 4l buçuktan 7.656 okka iç, 12 buçuktan 18 kuruş 30 para- ya kadar 24.100 okka kabuklu —— | fındık satılmıştır. Manisada üzüm Manisa, 23 (A.A.) — Dün öğ- leye kadar borsada 28 kuruştan 495 çuval üzüm, 5 buçuk kuruş- tan 7 kuruşa kadar 124 çuval buğ- day, 3 buçuk — 4 kuruş arasında 124 çuval arpa ve 4 kuruştan 6 çuval yulaf satılmıştır. Bir gün ev- velki üzüm satışı 692 çuvala baliğ olmuştur. ——aee— Alman sefirleri Berlin, 23 (A.A.) — Von Hoes- chu'n; Londra, Roland Koester'in Paris ve Von Hassel'in Roma se- faretlerine tayinleri Reisicümhur tarafından tasvip edilmiştir. nı kaldır, oğullarının yüreklerinden yaktığın büyük trap ateşini gör. Hele oğullarının arasında biraktığın hiçbir zaman doldurulamıyacak olan büyük ve korkunç boşluğu gör. Türk maotöuatı bir inhidam karşısındadır, m İn San İğ anl oğan Slm ibni bii C. Akvam v Dün ilk toplantısın! yaptı ; Cenevre, 23 (A.A) — Cemi” yeti Akvam meclisi M. de Vale” ra'nın riyaseti altında topla” mıştır. Meclis Lytton komisyof” raporu etrafında açılacak ol#” münakaşanın tehirine dair rr ponya tarafından vaki olan w lebi nazarı tetkikten geçirmiY* karar vermiştir. Bunun üzerin” meclis, Cemiyeti Akvamın geli vaziyeti hakkındaki malümat? kesbi ıttıla eylemiştir. ) Cemiyeti Akvama dahil hükö” metlerden bazları Cemiyete miye mecbur oldukları ai ve cemiyete karşı müteri borçlarını veremedikleri takdir? cemiyeti vaziyetinin pek olacağı mütaleasında bulu! maktadır. a | Bolivya ile Paraguay da daki ihtilâfa gelince Cemi”, Matosun yapmış olduğu te büsleti tasvip ettikten sonra dariga'nın teklifi üzerine A yakında kat'i tedbirlerde balı” mıya karar vermiştir. k Bunun Üzerine meclis wi komisyonu ile fikri iştirak * misyonenun mesaisine ait Fi dili ği

Bu sayıdan diğer sayfalar: