28 Eylül 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

28 Eylül 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tek ve çift erkek tenis maçları Merkezi Sultanahmette bulu- ban tenis kordu bu sene (tek ve çift erkekler) arasında bir tenis müsabası yapmıştır. Tek erkeklerde Ferruh bey birinci- Tenlaçilerden bir grup iği Derviş bey ikinciliği çift Kekler Derviş ve İbrahim çifti birinciliği Melik ve M. Ba- ker çifti ikinciliği kazanmışlardır. Bu münasebetle bu sporcula- rın bir resmini basıyoruz. Yakacıkta bir sünnet düğünü Geçen perşembe günü Vefa Ünen törutelndii Yakacıkta Natık efendinin korusunda bir sünnet düğünü tertip edilmişti. Gençler burada bütün gayret- lerini göstermişler ve düğünü muntazam bir programla idare etmişlerdir. Oynanan eserler şun- lardır: : 1— Bir izdivacı müteyemmen Za Bir azizlik 3— Bir cihan gömdür. 4— Hizmetçi eğleniyor Programda daha birçok nu- Maralar vardı. (Bir izdivacı mü- teyemmen) komedisinde bilhassa, Hasan Bedrettin, Musa, Talât Bey şayanı tebriktirler. Bunu müteakip (Bir cihan gömdüm) faciası temsil edilmiş burada Alâettin ve Cemal Beyler çok muvaffak olmuşlardır. Bundan sonra (Bir azizlik) ve (Hiz- metçi eğleniyor ) piyesleri hal- kın sürekli alkışları arasında temsil edilmiştir. Aynı zamanda perde arala- rında saz heyeti tarafından muh- telif parçalar çalınmış ve Yaka- cık halkı da hoş bir gece ge- çirmiştir. Gençler temaşa gurubu 26 Eylül çarşamba günü akşa- mı Üsküdar inşirah tiyatrosunda “gençler temaşa gurubu,, aktör lecatı Beyin “şafak sökerken, namındaki dört perdelik piyesini temsil edecektir. İki Gülüşlü | Genç Nesille Başbaşa | Futbolcu Muhfeşem Bey diyorki : Sporu spok için yaparım. Milli maçlarda millefi temsil etmek en büyük şereftir Sağımız solumuz dört duvar pencere namma birşey yok... Yalnız tepede birkaç delik bu- lunduğumuz yeri aydınlatmağa çalışıyor. Kendimi Fransanın Guya zin. danlarında zanediyorum. Demek ki bir eşi de bunun Türkiyede var- mış. Öyle sıcak var ki durulmak mümkün değil, Kim derdiki Istanbullu Muhte- şem Beyle Butsa da hem, kap- hcalarda mülâkat yapacağım. Ben ber şeyi aklımdan geçirir dim amma bunu geçirmezdim. O ammada çok Istalbullu var- mış. Bizim cümhariyet gençler mahfelinden Baha Hulüsi Bey, Galatasaraylı tevfik Bey ve bir ğından birkaç yudum içti ve ha- yatını anlatmıya başladı: — Spora ne zaman başladı. niz | Spora bilhassa futbola çok | küçük yaşta başladım. 925 se- nesinde İstanbul erkek Jisesine devam ediyordum. Burada sinif maçlarında arkadaşlarım arasın- da benim iyi bir mevkiim vardı. Hepsi beni takdir ederlerdi. Da- ba sonra gayrı federe kulüplerin birinci takımlarında oynayordum. Yaşım çok ufak olduğu halde bu takımlarda kendimi çabuk tanıttım. O zamanlar Vefa id- man yurdu Şehzadebaşında Hi- lâl bahçesinde idi. Evimiz kulübe yakın,olduğu için her zaman tey- çok Vefa, Kumkapılı gençler |» hep burada, Muhaverelere ku” lak kabarttım: — Eğer Bursalılar Ankaralı Tevfiği antrenör olarak çağırma- saydılar yiyecekleri goller düzü- neyi geçerdi. Canım Tevfik te başkasının maballesinde atup duruyor. Ken- di mahallesinde ötse ya... — Yok şu bu değil amma Tevfik kıymetli istikbal için çok ümitler veren hir futbolcıdır. . Bakmana, Galatasaraylılar bile onun iyi bir oyuncu olduğunu takdir ederek İstanbulspordan ayarttılar. Baktım muhaverelerin sonu çapan oğlu çıkacak fazla dinle- medim. Büyük havuzun öbür tarafında yüzmekte olan Muhte- şem beyin tarafına gittim, Ken- disine mülâkat yapmak istediği- mi söylediğim zaman güldü, gül- dük, gülüştük. Öyleya tam ze min ve zamanıydı. Zararı yok gazetecilerin zemin zamanı ol- maz. Rast geldikleri yerde mü- lâkat yaparlar. Erenlerin sağı solu olmaz. Mubteşem B. havuzdan çık- mıştı. Kaplıcanın giyinme oda- sında Mubteşem Beyle karşı karşıyayız. Elinde gazoz | barda- | il sağ hafı Kulatatı, Macar gençler . mizde spor cereyanları nasıldır? ök 2 | # Futbolcu Muhteşem Bey zezadem Elvan beni oraya götü- rürdü, Bahçe içinde Vefanın gayet güzel bir tenis kortu vardı bu- rada tenis oynardım. Futbol antremanlarını da şimdiki darül. fünun sabasında yaparlardı. Ben de bazen onlarla oynardım. Bu suretle bende ilk kulüp muhab- beti Vefalılar arasında uyandı. Birkaç sene sonra Vefa lisesine girmem bu samimi muhit beni büsbütün yaklaştırdı. İlk zaman- lar Vefa üçüncü takımında oy- nadım. O sere çok kuvvetli bir takımımız vardı. Birinci takımda Kadın! Arsen Lüpenin yeni bir macerası — 57 Yazan : Moris Löplan- Raul bir şeyler ümit ediyor Mmuydu?. Klarayı kaçırmağı düşünmüş- tü. Fakat bunun için uzun müddet hazırlanmış olmak lâzımdı. O gün, gazeteleri tetkik eden il, akşam gazetelerinden bi- tisinde şu havadisi okumuştu: “ Dün haber verdiğimizin hilâfına Marak, meşhur haydut İri Pol, ölme- #iştir, Yarası pek ağır olmakla bera » bücüdü pek sağlam olan bu hay ölümden kurtulmak ihtimali dek kuvvetlidir. ,, Raul derhal haykırmıştı: — Aman bu haberi Klaraya Verelim, Filvaki bu haberi Klaraya öğ- demek, onun bütün endi - Türkçeye çevicen : fa, şelerini teskin etmek, muhtemel bir tehlikenin önüne geçmek de » mekti, Hatta, icabında yalan ha « vadisler bile uydurmak lâzımdı. O gün öğleden sonra Raul, po lis müdiriyetinde çalışan adamla rından birisile görüştü. Bu adam, Klaraya yaklaşabilecek bir vazi - yette bulunan bir arkadaşı vasıta sile, Klaraya bir mektup gönder- meyi taahhüt etmişti. Raul, bundan başka, Jorjöre i- le karısı hakkında kâfi derecede malümat edinmişti. Fakat saat altıya doğru, henüz polis müdiriyetindeki adamın - dan bir haber alamayınca, ma - dam Jorjörenin sık sık gittiği dans salonuna gitmiş, onu derhal tanımıştı. Bir saat sonra, Raul, Zozot'u kafese koymuş, ve yeni oturduğu | eve getirmişti. Sonra, saat 9,30 | da başmüfettişle görüşmiye mu « vaffak olmuştu. Bu suretle, Raul, işleri yoluna koyduğunu zannediyordu. Bunun la beraber, Jorjöre ile olan mükâ- lemesinden Raul, fena bir intiba e dinmişti. Netice itibarile Jorjöre- yi ele geçirdikten sonra, bırak - mıştı. Acaba başmüfettiş dediğini yapacak mıydı? Bunu nasıl kon - trol edebilirdi? Ya Jorjöre verdi- ği sözü kendisinden zorla alınmış olan bir söz gibi telâkki eder ve ilk oyunum Galatasaraya karşı” dır. O günkü maça çıkarken he- yecanımı hiç unutmam, Artık bi- rinci takımın bir oyuncusu ol- muştum. — Hangi sporlarla meşgul oluyorsunuz? Futboldan sonra en çok sev- diğim spor denizdir. Denizi sev- diğim içindir ki yazı çok seve- rim. Diğer sporlardan da sev- diklerim ve muvaffak olduklarım vardır. — Milli takımı gençleştirmeli mi?.. Sadece evet diyeyim, çünkü artık bunun hakkında söyliyecek birşey kalmadı. — En fazla beyendiğiniz spor- cu kimdir? Avrupalılardan Sparta takımı takımından Şaruşi, bizden Zeki, Nibat ve Rebiidir. — Son senelerde memleketi- Son senelerde bir çok ecnebi temasları yaptık. Fakat maalesef ekseriya fena neticeler aldık. Tabii bu da memleketimizdeki orun gerilediğini gösteren bir bakikatir. “ — Temsili hangi oynadınız ? Gayeniz. “Istanbula Macar gençler muh” teliti ile Bulgar gençler milli ta- | kımı geldiği zaman onlara karşı oynadım. Sporda gayem sporu spor olarak yapmak isterim. Maamafih milli maçlarda mille- timi temsi etmek benim için bü- yük bir şereftir. Melih Nazmi maçlarda Gençlerin tenezzühleri Geçen cuma günü Vefa, Kumkapı takımları Bursaya bir gezinti yapmışlar ve orada Bur- sa sanatkâran takımile bir fut- bol maçı oynamışlar. Bursalıla- rn çok iyi oynamarıma rağmen Vefa takımı göz bebeği Muhte- şemin ayağile yegâne şeref sa- isini yaparak galip gelmişlerdir. Vefa,Kumk bi a ipine şin, yanma polisler alıp avdet et- mek için gitmişti. Raul: — Öyle ya, diye mırıldandı, tamam.. Alçak herif o muhakkak | bunun için bu kadar memnunen ayrıldı. Ve derhal garsondan bir kâ - ğrt zarf istiyerek Jorjöreye hita - ben şu satırları yazdı: “Düşündüm, taşındım, Zozot - un yanma gitmeyi tercih ediyo - rum.,, Raul mektubu patrona vere - rek yüz metre uzakta bulunan o- tomobiline bindi ve dans salonu - nun kapısını tarassuda başladı. vazifesini yaparsa? Raul, Jorjörenin yanına gelip oturmasına, kendisini tevkif et- | memesine ne gibi hislerin seebp | olduğunu biliyordu. Fakat başmü İ fettiş sonradan düşünebilir, daha | makul hareket edebilirdi. Hem, | belki de Jorjöre onu, yalnız başı» na yakalıyamıyacağını anladığı i- sürü polis vardı. Onları dans sa- Raul aldanmıyordu . Muayyen saatte Jorjöre geldi, yanında bir lonu etafına dizdi. Sonra yanm- da muavini Flaman ile beraber i- çeri girdi. Raul kendi kendine: — Ödeşmiş olduk.. İyi ki dü- şünmüşüm.. Türkte tarihçilik, tarihçiler, tarihler Istanbul lisesi talebesinden Fu- at Şükrü Bey tahsil bayatında hususi tetebbua meraklı bir gençtir. Kendisi boş zamanların- da “Türkte tarihçilik, tarihçiler Fuat Şükrü Bey ve tarihler,, adında 186 sayfalık bir eser hazırlamıştır. Fuat Şük- rü Beyin eseri iki kısımdır. Bi- rinci kısım tarihçiliğin cihanda ve Türkiyedeki tekâmülü göste- rilmektedir. İkinci kısımda mü- verrihlerin biyografisi, karakter- leri, eserlerin tarih usulüne na- zaran ve kitabiyat noktai naza- nndan tetkikleri vardır. Genç tetebbüe büyük muvaffakiyetler dileriz. Otello Kâmil gecesi Bir zamanlar sahnemizin en meşhur aktörlerinden olan Otel lo Kâmilin bugün bir bacağı kesilmiş ve diğer bir bacağıda kesilmek üzre Gureba bhastane- sine yatırılmıştır. Bu münasebet- le “Gençler temaşa grupu,, önlü- müzdeki hafta Fransız tiyatro- sunda bir müsamere vermek için çalışmaktadırlar. Bu müsa- merede “Ladam Okamelya,, na- mındaki piyesi temsil edilecek ve “Otello Kâmilin,, en muvaf- fak olduğu eserlerden bahsolu- bacaktır. Pu gecenin hasılatını tamami le Otello Kâmile terketmek gibi bir civanmertlik gösteren “Genç- ler temöşa gtupu,, heyeti idare azasını tebrik ederiz. Necmettin Sabri Diyerek otomobilini hareket et tirdi ve: — Maamafih, diye düşündü, hiç olmazsa bu saatten sonra Kla- rayı rahatsiz etmezler. Raul, Zozotu bıraktığı arkada- şmin evine gelerek baktı. Zozot, onu bir hayli aradıktan sonra, nis hayet uyumuştu. Polis müdüriye » tinden hiç bir haber yoktu. Mek- tup verilmiş miydi?. Meçhul, Raul arkadaşma: — Zozotu, dedi, yarm öğleye kadar alıkoyayım. Hiç olmazsa Jorjöreyi kızdırmış oluruz. Yarın gelir ben kendisini alırım. Siz, perdeleri kapatınız ki nerede ols duğunu farketmesin, Eğer bu ge- ce bir şey öğrenirsek bana Otöy'e telefon et. Oraya gidiyorum Otöy'deki evde kimseler yoktu. Raulün bütün adamları seferber olmuştu. Başta Kurvil olduğu hak de, hepsi çalışıyorlardı. (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: