28 Eylül 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

28 Eylül 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

un 28 Eğl! 1932 Dil Kurultayında Profesör Jürk, Sumer ve Hint Avrupa dilleri Agop MartayanB. uzun zamandanberi Türk lisanı hakkında tetkikat yapmaktadır. Ermeni Profesörün bu tetkikatının ne kadar mühim olduğu şılmıştır. Profesörün konferansı son dün verdiği konferansta anla- derece ilmi tetkiklere istinat etmektedir. Dil tetkiklerimizde bu konferanstan çok istifada edileceği gibi karilerimiz de bundan müstefit olacaklardır. Biz bunları düşünerek konferansı aynen nakletmekteyiz: “Türki dilleri (Türki kelimesini türk dillerinin heyeti umumiyesini Osman- li türk dilinden ayırmak için kullanı yorum) Sam' lisanlurı gibi yekdiğeri. ne o kadar benziyorlar ki, dil müte. hastısları çok defa onları ayrı lisan. lar addedecek yerde dialektler zanme. der. Ecnebi dillerden tecrit edildik. leri cihetle yala: iberyadaki yahut türkçestle merkezi Rusyadaki Çavuş türkçesidir ki ayrı bir manzara ve hu- susi bir inkişaf tarzı arzetmektedirler, Bir zamanlar bu türki lisanlarını MOGOL — TONGUZ lisanları grü- puna ithal ederek ALTAY Nsanr gru puau teşkil etmek âdet olmuştu. Buna FINNO — UKR grupu da ilâve edile rek KORFALILAR Misanını, Japonca- nın ve SAMOYET dialektlerinin dahil bulunduğu büyük URAL — ALTAY ailesi meydana ç-karılıyordu. Rumları bir araya topliyan (lingu- istigue) vasfa gelince, Çaglutination) tesmiye edilirdi, ve buna klasik nü - mune olarak da türkçe SEVİŞTİRİL MEMEK kelimesi gösteriliyordu. Maamafih bu Ural — Altay noktaf nazarı dil mütehassısları nezdinde daimi surette makbul addedilmedi ve Finno — Ukr Jisanları hakkındaki tet- kikler derinleştikçe, dil mütehassısla- rı mezkür grupu ALTAY kısmından | ayırarak iptidai bir URAL — ALTAY | lisanmın o mevcudiyetini cerhettiler. Birnetice, bugün Türki Hsanları umu- miyetle yalnız MONGOL ve TONGUZ lisanlar: grupuna ithal ediliyor veya- hut bazı dil mütehassıslarına o göre| büsbütün ayrı bir grup teşkil etmek- tedirler., Türki Lisanları niçin bu suretle ted- ricen tecrit ediliyor ve esaslı rabta - lar niçin inkâr ediliyor?. Bu sualin cevabını türkiyatia tat- bik edilen mietodlarda aramak lâzım. dır. Dil ilmi, umumiyetle (linguistigu- e historigue) metodudur, ki i, Finno — Ukr ve bilhassa HİNT — AVRUPA Wsanları gruplarmın ayrı ayrı tetkiklerinde kıymetli neticeler | vermiştir. Ancak, isminden de anla- şıldığı veçhile (linguistigve histori - güc) metodu tarihi devirlere sit ve nisbeten yeni olisanlara uygundur. Sami, Finno — Ukr ve Tü tarihi devirlerde inkişaf etmiş diller- dir. Fakat lisan gruplarının KAP. LETTARİHI rabıtasmı meydana çi- karmak hususunda (linguistigue his- torigue) acizdir, Kablettarihi hayat (milletlerin do- Taşmaları, yekdiğerine Okarışmaları ilâhare) öyle bir manzara arzediyor | ve öyle bir zemin hazırlıyor ki, orada (Linguistigue historigue) metodu faa- liyette bulunamaz. o Bundan dolay ki, kablettarihi rabrtaların tetkiki da ha derinlere nüfuz edebilen bir me toda muhtaçtır. Bu metod da (jafeto. logic) de tatbik edilmekte olan (Lin- guistigue Ontologigue) yahut Pale. ontologigue metodudur. Yekdiğerini tamamlıyan bü iki me todu Türki lisanlarma tatbik ettiği mizin sebebi de, türklerin Alp ırkına ve Hint — Ayrupa grupuna mensup oldukları neticesine varmış olduğu muz teşkil etmektedir. Yekdiğerin- den ne kadar da ayrı meseleler olsa, ırk ile lisan, kablettarihi devirlerde yakmdan biribirine bağlı bulunuyor ve yekdiğeri üzerine kuvvetli tesirler birakmeşter. Irki bir tedbir olan ALP kelimesi bile ayar ırkın konuştuğu lisanm esas karakterini göstermekte dir. Benim noktai nazarıma göre haddi- zatinde ALP kelimesi eski türkeedir. Etimolojik noktai nazarmdan Avru palılara göre lütincenin ALPES keli- mesinden alımmıştır. ALP dağlarına verilen bu isim ise GAELİK — KELT- lerinin “YÜKSEK DAĞ, manasını | ifade eden ALP kelimesinden alramış | tır. IRLANDA KELTİerinin lisanında AİLP kelimesi “KİTLE,, manasını i- fade eder.. Yüksek dağlarm kar veya tebeşir kayalarile örtülü bulunduğu- na kaste lâtincede “beyaz, manasnı ifade eden ALBUS kelimesinin de ALP kelimesile rabrtası vardır. Mez. kür ALBUS kelimesinden ise eski In- gilterenin ALBİON ismi ileri gelmiş tir. Maamafih, eski Yunancada dahi (ALVİON) (ALBİOV) kelimesi var: &r ki, mitolojide HERKÜL tarafım. dan katledilen NEPTUNUN cesur oğluna verilen isimdir. Hint — Avrupa, ve bilhassa KELT di'lerinde kullanılan bu ALP kelimesi öz türki dillerinde de ayni şekillerle mevcuttur. Gök türklerin ilk âbidele- rinde ALP kelimesi 'CESUR,, , “kahraman,, manasında görülmekte « dir. (Radolff, “Versuch eines Wör- terbuch der Türk Dinlecte, , Sahife 430). Ayni ALP kelimesinden baska isimler de teşkil edilmiştir şöyle ki: Gök - Türkçede ALPAĞU Roman — Türkçede ALPAUT, Tobolsk — Türkçede ALPAĞİT. Her (iç Hsanda da bu kelimelerin manası “asi'zade,, , “emlâk sahibi, dir. Her üç kelimenin esasını teşkil eden ALP kelimesine gelince “Cesur, , “Kahraman,, manasmı ifade etmekte. dir. Anadoluya akın eden Selçukların ALP ASLAN prensi de tarihin malü- mudur.. İşte türkçede (cesur) , (kahraman) manasını ifade eden bu ALP kelimesi- dir ki Yunancada etimolojik (ejder- ha) KELT Wsanlarında ise (büyük yükseklik) manasında kullanılmış ve binnetice Alp dağlarma isimolmuştur. Esasen “tilrk,, kelimesi de (kuvvet) ını ifade ettiğinden (ALP) ve (TÜRK) kelimeleri (Sinonim) adde; dilebilir, Hint — Avrupale KELT ler Braki« sefal olup ALP ırkıma mensup adde- dilmektedirler. Bü Alp irki en iyi şekilde tetkik etmiş olan W. Z. Ripley (The Races of Europe) onun Asyadan geldiğini beyan ediyor. İşte türkler de bu Alp | ırkma mensuptur. Onların dili de ay- ni ırkın konuştuğu dil grupuna dahil * olduğu için bu dilin esuslı hususiyet- lerini aşağıda hüllâsa ediyoruz. (Türk tabirinden daha vâsi, ve daha şümullü bir mahiyeti haiz bulunan ALP tabirini dil ye ırk ilimlerine ait Püleontolojik bir esas olarak kabul ettikten sonra, türk diline ırkdaş w lan diğer dilleri bu vâsi sahaya geti- rerek onları türk dilile kolayca mu- kayese etmek ve bu büyük ailenin bü» tüm hususiyetlerini meydana çıkar » mak kabil olacaktır. Kablettarihi dolaşmalar ve tecritler hasebile Alp dilleri kelimece birbirle- rinden çok farklıdırlar. Hattâ iki kom şu Alp dillerinin bile yekdiğerinden büsbütün ayrı kelimeleri vardır. Tür- ki ve Mongol lisanları için de vaziyet aynıdır, Meselâ 'Türkçe SÖZ, Mongol- ca ÜGE (söz) , türkçe AK, Mongolca | ÇAGAN (beyaz. Zahiri farklara rağ- men bu kelimeleri dikkatle tetkik et” tiğimiz zaman göze çarpan rabıtalar da meydana çıkarılabilir. Alalım Su- mer ve Türk dillerinin atideki kelime lerini: Sumer lisanı: AD (baba) ADAM (mahlük) UKU (uyumak) UGU (doğurmak) : GİS (adam, erkek) KISI (insan) KİA (nehir kenarı) KIYI (sahil) Bu kelimeler meyanında en ziyade Sumer lisanndaki UGU ve türkçede- kiÖGE kelimelerin; sayanı dikkat ad- dediyorum, ÖGE kelimesi mü Gök — Türkçede gü mektedir. Bu kelimenin “Ana,, manası için (Vam- bery) nin “Etymolozisehes Wörter- buch der Turko - tatarischen Sprae- hen,, €serine müracaat ediniz. (sahife 45). RADLOF'a gelince, ayni kelime yi Uygur — Türkçesinin ÖK (Ruh) kelimesile mükayese ediyor. Osmanlı türkçesinin ÖKSÜZ “(yetim), *(ana- $iz),, kelimesi de bundan ileri gelmiş- tir, ve bütün hu kelimelerin aslı Su- daki UGU (doğurmak) ikadardır. Miktarlarınn çoğalması kabil olan bu hir kaç misal Sümer ve Türk lisan larınm rabıtalarımı (Vokabuler) nok- tani nazarından ispat etmektedir. Fonetik deliller dahi ayni neticeyi at etmektedir. Fonetik itibarile bu isanlarda en ziyade telâffüz ahengi (Vokalharmoni) göze çarpmaktadır, Meselâ Sumer lisanındaki DAGLI, MURUB, NAGAR, URUDU kelimeles rin de Türkçe UZCMÜ, KIZINIZ, ke limelerinde olduğu gibi telâffuz ahen gi (vikalharmonie) mu aza edilmiş. Türkçesi; ATA (baba) ADAM (insan) UYKU (uyumak) ÖGE (ana) tir. Gök - Türkçede ve Sumer lisanın- | da F harfinin mevcut olmaması son derece şayanı dikkattir. Türk ve Sumer Tisanlarm ayni Alp grubunda tasnif eden en kuvvet- Ti deliller (grammaire) ve (Syntax) sahalarında mevcuttur. (Morpholo - gir) noktai nazarmdan (agglutina « ion) hususiyetile Türk lisanı her han gi bir Alp dilile derhal mukayese edi- lebilir, Muhtelif fikirler veren (in - fix, suffix) leri esas itibarile bil'u - mum Alp dillerinde aynidir. Türkçe SEVİŞTİRİLMEMEK kelimesile me: ! selâ Sumer lisanındaki AGUZİĞA ke | limesini mukayese ediniz. Bu kelime. | de A harfi “kuvvet, “boyun, ZİG kelimesi o “kaldırmak, munasını ifade etmektedirler, Bütün kelimenin manası ise “boynunu kuv * yetle yukarı kaldırmak, “kuvvetlen - mek,, “Sabah, (güneş sabahleyin kuv- vetlenmiye başladığı için) manasını i- fade etmektedir, Kelime teşkilinde esas kelimenin tekerrürü de yine Alp lisanlarınm bir hususiyetidir. Meselâ Türkçe KUP - KURU BEMBEYAZ kelimelerini Su- mer lisanmdaki BARBAR kelimesile mukayese edebiliriz. Zira BAR “par- lamak,, tekerrür ederek “güneş, (Ya- ni çok parlıyan) manasınr almıştır. (Grammaire) sahasında dahi Türk ve Alp dilleri arasındaki rabrtalar derhal güze çarpmaktadır. Sumer li- sanmdaki NAMBAGARRENZEN (0- turmayasın) kelimesile o Türkçedeki sevmek, sevilmek, sevdirmek, sevdi - rilmek, seviştirilmek, seviştirileme - mek, kelimelerinin tarzr teşekkülleri arasında hiç bir fark yoktur. Bil'umum Alp Wsanları gibi Türk- çede dah; (genre) ve (dual) yoktur, ve (prepozisyon) yerine (postpozis - yon) kullanılmaktadır. Alp lisanlarmın başlıca hususiyeti (Sentax) ta mehfuzdru. Alp bisanla- rında bil'umum ikinci derecedeki ana- sır birinci derecedeki anasırdan ev « vel vaz'olunur ve tabii hallerde fil cümlenin sonuna gelir, Bu hususiyet Alp lisanlarmı diğer Tisan gruplarm- dan ayırmak hususunda hayati bir rol oynamaktadır. Türkçedeki EVİN KAPISI ve SUYU İÇTİM cümleleri Alp lisanınım bu hususiyetlerinin en bariz şekilde öspat etmektedirler. An- cak türk dilinin tekâmülü sayesinde türkçede mananın darbesine göre fiil tirir: Meselâ KİTABI BA - VER BANA KİTABI, BA- GU kelimesi iie fil dalma cümlenin nihayetine v. J Sümer Hisanımdaki AMMA - DA DAMGARA EDAG (umma ( şehrile harbetti) cümlesinde de fiil nihayet « tedir, Halbuki Hint - Avrupa lisanla- rt ayni cümleyi teşkil ederken fül failden sonra ve mefulden evvel geti- rirler, Hulâsa, kelime, o (vokalharmonie) şekil, (grammaire) (agglutinution ve (Sentax) noktai yazarından Türk ve Sumer dillerinin Alp ailesine mensup oldukları sabit olmaktadır. rabalığı taklit etmek değildir. Bura” da ancak esaslı prensipleri işaret et» mekle iktifa ediyorum. Bu münasebet- le kadim tarihin en eski dilini teşkil eden Sumer lisanile en eski kitabesi- nin milâttan sonra 8 inci asırdan ge- len türk dilinin syni dil olduklarını vokabüler Fonetik, Morfoloji, ve Syn- tax delillerile ispat etmektedirler. Hint * Avrupa ve Türk dilleri ara- sındaki rabıtalara (gelince, yukarda zikrettiğimiz veçhile İrlandaya kadar imtidat eden KELT ler KRANOLO « Jİ ve VOKABÜLER itibarfle ALP ırkına mensupturlar. Esasen ayni ALP kelimesinin KELTO - TÜRK mahiyetinde bulunduğunu ve “Türk,, kelimesine (Sinonim) olduğunu gör - müştük. > Hint - Avrupa dillerinin diğer bir ucunu teşkil eden SANSKRİT dili de SUMER İisanile rabrtalar göster tedir. Bu Trabetalar yalmz IN nehri kenarlarında kâin MOHENCO DARO ve HARAPPA O mahallerinde bulunan Sumer medeniyetini izlerile değil, ayni zamanda SUMER ve SANSERİT kelimelerinin benzeyişle rile de sabit olmaktadır. Bunlardan biri SUMER lisanda “göz, manasını ifade eden İGİ kelimesidir ki SANS- KRİT lisanmda AKSİ şeklinde görür nür, ve bunun KOT lisanmdaki mu « kabi de BAGE dır. Türk ve Hint . Avrupa dillerinin rabıtaları yarı Hint - Avrupalı, ve yarı Alp addedilen ve kadim tarihi devirlerde MESOPOTAMYA ya gi - ren KOSALILAR vasıtasile de ispat edilmektedir. KOSALLAR'm başlıca hususiyeti atı Anadoluya getirmiş ok maları teşkil eder. Halbuki atın bida” yette Türklerin yaşadığı Orta Asya yaylalarmda bulunduğunu biliyoruz. Bundan maada KOSASILAR m hı da TURGU tesmiye ediliyordu. TURGU kelimesi ise “Türk,, kelime sile ayni manayı ifade eder ve ETİ lisanında “kuvvet, manasını veren TARGU kelimesine bağlıdır. Başka kaynaklardan da tetkik ederek “Türk,, kelimesinin de “kuvvet,, manasını İfa» de ettiğini yukarda gördük. Maksadım misaller zikredip bu ak- ! Türk ve Hint “Avrupa dilleri ara- sındaki raltalarm tetkiki için ETİ Ter de haddi zatında büyük bir kay - nak teşkil etmektedirler. Umumiyet- le zannedildiği gibi ETİ ler bir tek dil konuşmüyorlardı. Onların impura torluğu birkaç dile malik bulunuyor- du. Sonradan gelme ve istilâcu ana- srm dilinden tamamile ayrı bir dil konuşan' yerli ETİ ler “Ap, urkına mensup bulunuyorlardı ve -Kaggluti- native) karakterlerile esas o itibarile Türk dilime çok benziyen bu yerli iki dil PROTOHATTI ve BALAİ tesmi- ye edilir. Meselâ, PROTOHATTİ lisanında- ki VA — An — KU — UN kelimesi- ni teşkil eden VA, AH, KU, UN keli-” meleri ayrı ayrı manalar ifade edi - yor, ve Türkçede olduğu gibi kelimele tin teşkilinde “EDAT,, rollmü ifa e der. Sivas ve Toknt arasında konuşu- lan yerli ETİ lerin BALAİ lisanında LUKİ LUKİNTA kelimesi: vardır ki, manasına şiddet vermek için kökü - nün tekrar edilişi itibarile türkce KUPKURU kelimesine benizetmekte - dir. Sonradan gelen ETİ ler de HUL | kökünü tekrar etmek suretile ayni| kalıp üzerine HULHULIYAVAR keli mesini vüetde getirmişlerdir. Hint « Avrupa kelimelerini tetkik iğimizde asılları TÜRK — ALP o- lan büyük bir kelime kitlesine tesa » düf edeceğiz. Ru kürsüden, başka ar- kadaşlar, size bu rabıtaları “ispaten birçok kelime Jisteleri gösterecekler» dir. Meselâ: Hint - Avrupa mütehar. sısları “baba, manasını ifade eden GOTLAR lisanmdaki ATTA ve Slav- ca OTETZ kelimelerinin Asyadan a- lındıklarını beyan etmektedirler. Ay - »i ATTA kelimesi HİTİT Hsanmda da “baba, manasile görünüyor ve Sumerlerin AD ile Türklerin ATA kelimesinden ileri gelmiştir. Bundan maada Hitit sanda “valide, mana- smı İfade eden ANNA kelimesinin Türkçe ANNE kelimesile olan rabı « taları meydandadır, Bazı etimolojik lügat kitapları “eşek,, manasına tekabül eden Hint - Avrupa kelimelerini “aslı meçhul, yeller ARON Se Meselâ; Lâtince TSINUS, İslandalı - ların ASNİ, Slavlarm OSEL, Kelle - rin ASEN kelimeleri şahsi tetkikleri- ne nazaran bu kelimenin aslı Sumer lisanında “eşek,, manasmı ifade eden ANŞI kelimesinden ileri (o gelmiştir, fakat bilâhare harfler (o (mötathöse) suretile yerlerini değiştirerek Türkçe- deki EŞEK ve ermenicedeki EŞ kelis mesine tetabuk eden AŞNİ, ASNI, A- SİN şekillerin; almıştır. Keza türkçe KEDİ kelimesi İngiliz ce CAT, Lâtince CATUS, Slavca KOT Rumca KATTA, Ermenice GADU ke- Hmelerine tetabuk etmektedir. Bazı etimolojik lügat kitapları bu kelime- nin karşısma. da “aslı meçhuldür. kaydım koyuyorlarsa da, ağlebi ihti - mal oda Alp . Türkçe lisanma men - suptur. Sizleri fazla işgal etmemek ve ay- ni zamanda Hint « Avrupa dillerin - den başka FİNNO - UKR, KAFKAS YA, hatta SAMI diller ile Türk dili arasındaki ana rabrtayı ispat etmek İ- | çin asıl kökü Türk olan bir kelime a- larak, onu bütün komşu ve uzak dil | İ Danimarkalıların lerde tetkik ediyorum. Ben GÖK TÜRKLERİN en eski edebi #serlerinde zikredilen KİRİĞ - LİĞ kelimesini alacağım. “Parça, ifa de eden bu kelimeyi “Türkçe KIRIN» TI kelimesile mukayese iz) kökü KIR dir. Evvelâ milâttan 4000 sene evvel | Mesopotamyada yaşıyan SUMER ler in lisanında GİR kelimesi vardır ki “kesmek,, manasın: ifade eder ve kö- kü de ayni manada bulunan KUR ke- İmesidir. SUMER lerin GIR ve Türk lerin KİR kelimesi ayni manayı (kır- mak) (kesmek) ifade eden ayni keli. medir, Yine Sumer lisanmda UKURRIM kelimesi kâhin manasında kullanıyor- du. Burada kelimenin kökimü teşkil eden K ve R seslerine bir M ilâve e diliyor. Sümerlerin komşusu olan ASURİ lerin “hürmetle eğilmek,, manasındas ki KAMARU kelimesi bu üç sesler üzerine yapılmıştır. SAMİ arapların dn “kamer, için KAMARUN kelimesini kullandıkla * rı da şayanı dikkattir (müdevverleş - mek manasile kullanılmış olması muhtemeldir) Halbuk; İbranilerle ha beşler “kamer,, i VARHA tesmiye © derler. Burada K ve R harfleri esas tutarak bir S ilâve ettiğimizde gene arapcanın “kırmak, manasındaki KA SARA kelimesine tesadüf ederiz. Sumerlerin UKUBRIİM (Kâhin) ve Asurilerin KAMARU (eğilmek) keli » mesinden gene Asurilerin O KUMRA (Kâlhin) kelimesi hâsıl olmuştur, Er meniler de bu kelimeyi manasile be raber almışlar ve yalnız harfleri yerlerini değiştirerek (metathöse) yi” ne kâhin manasını ifade eden KURM kelimesini yapmışlardır, Slavlaşmaktan evvel Türk ırkmâa mensup olup bir müddet Kafkasyad& iknmet eden Bulzarlar da “put, ma nası ifade eden KUMİR kelimesini ermenilerin KURNİ undan almışlar ” dır. KUMRA ve KURNI kelimeleri Sumer « Asuri putperest devrinden kalmıştır, zira daha sonraki Asuri Wi- sanmda KAHİN; KARNA &elimele - ri mevcuttur. Ermeniler mezkür KAH NA kelimesinden olarak papaslara KAHANA derler, Sami lisanları sahasını terketmez” den evvel şunu da kaydedelimi ki, es ki Mısır lisanında dahi ayni K, R., | köküne tesadüf etmekteyiz. Meselâ KARİ kelimes; “mabet,, manasını ifa de eder (Yani kırılacak eğilecek yer) R ve L ve harfleri yekdiğerinin ye - rini tuttuğu cihetle, KIPTİ lisanında “eğilmek,, manasını ifade eden KOLİ kelimesine tesadüf ediyoruz. Arapçadekj KARAM (türkçe. “ke rem.) Kelimesi de ayni “eğilmek,, hür met etmek) manasını ifade eder. Gök “Türkçenin bu KIR esasını Hint - Av- rupa İisanlarında takip etmekten ev- yel Kafkasya ve Finlandiya » Ukram- ya Vsanlarını alalım, GÜRCÜ Tisanmda KR. kökü mev- cuttur, ki “kırmak, la yakından alâ « kadar olan “ayırmak, manasındadır. GAKRA (ayırmak) TZAKRA (üstün den atmak) DAKRA (silkemek) keli- melerj hep ER aslmdan ileri gelmiş * tir, “Hürmet etmek, iğilmek,, manasm- dn FİNLANDA lisanında KUMAR - TA, Estonya lisanmda ise KUMAR - DAMA kelimeleri vardır. “Rica et » mel,, manasını İfade eden macarcâa KEREM de dahil olmak üzere bütün bu kelimeler “eğilmek « kırmak,, ma- nasını doğru gitmektedirler. Finno - Ukranya lisanlarından ÇEREMİSCE de KADIR (eğri) ve KART (kâhin) kelimeleri vardır KART kelimesi ta” tarca dahi ayni manada kullanılmak Mİ RDVIN Tisanında Küre sasi (eğmek, toplamak) VOTYAK lisanın- da KİMANİ ile ZİRYEN lisanında KİMMİ (devirmek, altüst etmek) Ls pon Tisanında KURK (üstünden at - mak) “rica etmek eğilmek,, manasmı ifade etmekte olup türkçenin KIR m dan farksızdırlar. Hint - Avrupa lisanları sahasına girdiğimde evvelâ içlerinden en aykr rısı olan ermeniceyi alıyorum, Orada bile GOR (eğri) kelimesi KIR kök kes limesine tetabuk etmektedir, “KELT,, ailesine mensup GALL İisanındaki KUR BRETON lisanındaki KUAR İRLANDA lisanındaki FİAR ve eski GALT, Tisanımdaki VERO kelimeleri de kâmilen “eğri, manasını ifade et- mektedirler. Hint - Avrupa lisanları umumiyet- le bir M ilâve suretile KİR kök ke- HBmesini kullanmışlardır. M harfi Hint - Avrupa dillerinde çok defa (DETERMİNATİF) rolünü Made e - der, KIR'ın ilk diğer manası “eğri,, dir. Meselâ: Keltlerin “CROM,, Alman canın “Krumm,, İngilizcenin “Crump, “Krum,, Felemenk lerin, “Krom,, ki &âmilen “eğri, ma nasmı ifade etmektedir. Lâtince “curvus,, Fransızca “courbe,, İtalyan ca “Curva,, Rumca “Kirtes,, kelime * leri de gene “eğri eğrilmiş,, manasın” dadırlar, Slav silesinden rusça “Krivizi,, leh çe “Kirzivi,, Bulgarca “Kriv,. kelime leri eğri manasındadırlar. Rusları KRUG,, Çekoslovakların “Omuz, (yan; iğrilmiş yer) manasını ifade & den KRAK kelimesi hep ayni KIR dan İleri gelmektedir. Ayni KIR, Hint - Avrupa Tisanlar rında “böcek, “yılan, manası da al mıştır (kıvrılmak eğrilmek kabiliyet” leri nazarı Hibara alınarak) nitekim Sanskrit lisanmda KRMRH acemee “ de KİRM, SOĞT lisanmda KİRM Yağnobi lisanda KİRİM o Trükçede KİRİM, Össet Tisanında O KRUİM Lâtincsde UERMİS, Almancada VU" RM, Rumcada ROMOS, Litvanlıları# lisanında KİRMİS kelimeleri (böcek) yahut (yılan) (yani eğilen (o hayvan) manasını ifade etmektedirler. Litvaf” yalıların lisanında KUPAS “eğri,, 1 tonlarm lisanındaki KRİHVS “papss* kelimeleri de gene (ibadet etmek içi” Mk manasını ifade etmektedir " er, Ayni KR ve M sodaları Hint. A“ rupa lisanlarının atideki kelimeleri" de dahi mevcuttur. Sanskrit lisan” da KMAR, Avesta lisanında KAMA” RA, ermenice KAMAR, Lâtince KA “| ( Devamı Z7nci sahifede )

Bu sayıdan diğer sayfalar: