30 Aralık 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8

30 Aralık 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

emer esr, Muharriri : Pitigriili “ Aşk Arayan; aim Tercüme eden : fa, varise sesin kli, —30ü Pol, yalan söylüyordu. İyileşme- mişti. Bütün tanıdiği kadirilar ona, Juttayı unutturamamışlardı. Belki buhü yapacak bir kadın vardı. karşıki evde oturan ve çıplak kol- larile her gün evini temizliyen ka- dın...» Pol, onu bir gün yolda, evine dö- nerken gördü, yanmâ ( #ökuldu. Kadim da onu tatiyördu. o Bunun için görüşmekten çekinmedi. Evim den, hizmetçilerden, hizmetçilere itimat olumamıyacağından ve aşk: tan bahsettiler, Getç kadin, Polün çekingenli- gini bir türlü anlıyamıyordu: — Yarın, dedi, saat beşte Ta: mais sokağında 18 numaraya ge - İlniz. İngilizce dere veren Mis Ketliyi söraramız. Orada © rahat rahat konaşabiliriz. Simdilik Af İaha samarladık. Bu Kadının sesinde © müpheini i bir sürette Juttanın sesini andı - ran bir ahenk vardı. Gözlerinde- ki bakış ise aynen orun gibi idi. Pol, kendi kendine: — İşte, diyordü, sevebileceğim bir kadı, Fakat Samuel Levinin haklti var. Başka bir erkeğe ait bir kadın. Belki âna kocasi ile srâ- larında bedeni bir geçimsizlik el. duğunu, öfa elile bile dökünama- dığını, iki senedir ayrı odalarda yaşadıklarını filân söyliecek... Pol bir polise Tâhais sokağının | nerede olduğunu sordu, Polis dü- şünürken, Pol elini yüzüne gü - türdü, iki gündür traş olmadığı « Mı, sâkalitim uzâmış olduğunu | anladı. Eve dötidü. Kaptı: İ — Mösyö Pol, dedi, sizi iki de- fadir arıyan kadin... — Ey ne oldu? — Bu sabah gene geldi. Saat on ikide gene gelecek, — Saat küt şimdi? EN ikiye oh var, ol hehüz traşı bitirmişti ki hain çalındı Bu andım Bul de ğildi: — Beni tanıdınız mı? Pol, kadını içeriye alirken dü- şünüyordu. Bu simayı bir yerde görmüştü, fakat hatirlıya; r- du. Kadın sadece: v — Ben, dedi, Maria Lanson- üm, — 10 — Polün mektubu, Juttaya geldi- ği dakikada Paskal, otelin para- sını veriyordu, Bavullar, çoktan ya ola vapı- ra gönderilmişti. Yütta mektubu büktü, yol man- tosunun cebine koydi. Onu, an- cak beş gün sonra, Aiterika top- raklarına yaklaştıkları zaman aç tr. BİF ây sonra, Nevyokrta Pen- ve esd ötelihin hademelerind - en biri onu, odâ Lemi; yertle buldu, in a Jütta bir koltuğa uzanmış, buz- lu yemişlerden hangisini seçece » ğini düşünüyor, Paskalın dön - mesine İhtizaren, || sikılıyordu. Mektubu aldi, ilk parçaları oku- du, “Brem,, şehrindeki “hep doğ- vü,, diye cevap verdiği ilk mek- tuburi bir ayni idi. Jutta, kalem kâğıt istedi bir telgraf yazdı, ve derhal gönder « i. Pol, telgrafı, bir kaç saat sonra almıştı. Fakat yanında Maria Lahson oldüğü için açmadı, Sa - dece sordu: — Ne istiyörsunuz? — Size teşekkür etmek istiyo- rum, Bundan bir ay kadar evvel hapisten gilttim. İlk işim sizi ge lip aramak oldu. mak istiyor, fakat, kadının karşts sında bayılabileceğinden korku * yordu. Onu bir ani evvel başından savmak istedi: — Ne istiyorsunuz? — Sise bir yürdim etmemi istiyorsanız, ka * bil değil... Zira... — Hayır. Bir şey istemiyartim. Yağıyazak kadar param var. Pol kaşlarim çattı: — Demek fakir değildinde? Servetinizi âşıkınıza mobilya al: mak için sarfetmediniz demek? — Hayir, hâkim efendi. Pol anlayamıyordu: liyörsunuz. Sakın hapisanede ge- cirmiz olduğunuz müddet... 5 Hâyir Hâkim efendi. Avu * | katımı bana her şeyi irikâr etmeği, İ maslâm ve saf bir hal takınmaği tavsiye etmişti. — İnkâr etmeği tabii buluyörs dunuz değil mi? — Hayır hâkim efendi. Ben, sa“ tin alınan eşyalârı kendi paramla alındı diye iddia - ettim, halbuki aziyet tamamen aksi idi. Bunlari âşıkim kendi parasile almıştı. — Peki ama, âşıkinızın parasi yoktu. — Vardı. Yüz bin franğı vardı. Pol düşündü. Bu Muhakemenini bütün teferruatı gözünün önünde idi. Bu köylü kadının şüzel, genç bir erkekle Pariste bir müdilet yas İ şadiğini, ota şik bir apartıman da tuttüğunü hatırlıyordu. — Hayır hâkim efendi, apar“ tıman onundu, eşyalarımı o satin almişti. Ve ben bunlari sattığım Zâmanı, hakikatte bana ait olm - yan sallar satmış oluyördüm. nurda görüyor, yanındaki hâkim- lerin faturaları tetkik edip, bun- ların âşık namma olduğunu iddia ettiklerini hatırlıyordu . —Altın saat ise, hâkim efendi, âşılermın amcasının bir hediyesi is di, onu kendisine hadiye eden ben değilim. Aman bu odada ne güzel bir yasemin kokusu var. ii kalkıp pencereyi açkı ve sor“ — Bunları ne di j ânlatıyortunuz? ir. be — Fana imi ettim? — Evet, — Halbüki sizi teskin etmek iş- tyordum, Hapisanede — rahibeler bana, sizin işinizden kosolduğu - huzu, şimdi hokkabazlık yaparak geğindiğinizi söylediler. Hattâ si- e bir mektup yazarak af dileme. mi ilâve ettiler, Fakat bir türlü ya: #amâdım. Kendim geldim. Pol sert bir lisanla: — Derhal gidiniz! Dedi. Sonra, anlamadan kalkip giden kadının kapıyı kapatlığını düyünsa bir koltuğa yıkıldı. ât 15 ben İS © kalir #ereanan saüayene ve tedavilerini kabul etmiştir. Armu eden & Pol, bir an evvel telgiafi aç - Pol, kendisini mahikemie sale “| Kızıl Kartal Büyük Almari tayyatecisi RİHTHOFEN in harp hatıratı 81 tayyareyi nasıl düşürdüm ? Nâkleden : fa. Banunusani 1935 “VAKIT,da Okuyacaksınız Ve onun “şahsı meçhulü,, Evvelse para basmak üzeri Emin Bey& bir zatın müracaat ettiğinden ve bufün mümkün ol * duğu iddiasile kendisine bu selâ- hiyetin verilmesini o istediğinden bahsedilmişti, Bü sat, dün de müddei mu * #miliğe gelerek, bu teklifinin red- dedildiğinden şikâyet etmiş ve ayrıca avukatlık oOetmek üzere baroya #müracaatının da o “resmi vesikâniz yok!,, diye reddolun * masin, doğru bulmadığını söyle < miştir. Riza Beye göre, kendisi hemi para basabilirmiş, hem de avu - katlık edebilirmiş. Halbuki, bü « tün dünyayı idare eden ve kuv “ vetini elektrikten âlân bir “şahsi meçhul,, kedisine karşı hep en « eller gikarıyor ve yapmak iste < diği şeylere mâni oluyormu. Do « layısile beşeriyetin yükselmesine yarıyacak projelerini tatbik ede « miyormüş! Kendisi, şiidi bu “şahsı meç- hul,, aleyhinde müddeiumumilik- çe cezai takibat yapılmasını, o - nun tevkif ve mahküm edilerek, kendisine ve projelerine (o zârar veremiyecek hale © getirilmesini istiyecektir. —xı. ,Mağla fırka kongresi Muğla, 29 (A.A.) — C.H. Fır. kası vilâyet köngresi üç gün süren bir çalışmadan sonra bugün bit - miştir. Kongre dağılmadan yehi idare heyetini seçmiş, bir çok ka“ rarlât ve dilekler kabül etihiştir. Kazalardan gelen kongre âğülari memleketlerine dönmüşlerdir. —m—— Maden kuyusunda bir facla Peşte, 29 (A.A.) — Nagymani- ok civarında kâin bir maden kuyu: sunun İS Ömetre derinliğindeki bi? dehlizğinde vuküa gelen bir iştial neticesinde İğ maden âmelesi öl. müştür. Zannolunduğuna göre fe- lâleet, grizo gazının iştlalinden ile. ri gelmiştir. — ae —— Meksikadu zelzele Meksika, 29 (A.A) — Gelsen eyaletinden Tomatlan köyünden velen haberlere göre bu köy, ayın 1 unda bir selsele neticesinde ha- rap olmuştur. 7 ölü ve 80 yaral; vardır. —— Yedi zavallı cayır cayır yandı Varşova, 29 ( A.A.) — Pisir - köw yakınında bir ot yangınında geceyi geçirmiş olan yedi sertti diri, diri yanmışlardır. Sebebi, ar- kadaşlarından birinin atmış oldu- iet her gün Hidro Mumunuğuna müracaat | Zu Migaranın ot yığınını ateşlemesi: edebilirler, | ; Para basacak zavallı! bir Devlet matbiası müdürü Hamdi | 110d8: : | İ gpunyevvel )992... i © Evlenmek istiyen -İm Birisi münevver, Yazan: Perri Pizani birisi de vicdanlı iki kadından gelen mektuplar # Bir kahkaha daha (kopardı. l niz, Kendini asil diyenler içinde Sonra birdenbire sördü: — Hatigi tenha adada olurr yörsünüz bakayım? Yutkunarak cevap verdim! Fatuhukü adasında., Güzel melez kâdini bu sevabı duyunca hiddetle ayağa kalktı ve inse sesile bağırdı! — Siz yalancısınız. Methus yalancısınız.. Hidderi uzun sürmedi. Ağla « siya başladı ve hiçlerikları ara: 5 Ben, dedi, Fatubuku ada « sinda doğdum. Bu ada tenha de- öildir. Yirmi yedi sakini vardır. Ben orada olduğum »aman 29 olur. Halam orada relatir. “Rum,, imal eder ve Tahitiye gönderir. Bundan başka Markiz adalarınâ mahsus olan ve Markiz adaların: da bulunan “Fonfos,, isimli man- tarları da kurutur, gönderir, siz fena bir adamsiız. Niçin mem- leketine dönmek istiyen zavallı Polinezyalı kadınları böyle ya - İaneı ilânlarla aldatıyorsunuz? Susamazdım. itisi zavallı Polinezyalı kadınları al * datmak olmadığını ve bir röpor- terlik yapmaktan ibaret bulun- | duğunu söyledim. Bilmem kul - landığım tabirlerden güzel me - lez bir şey anladı mi? Esasen Markiz adalarında gazete nedir bilmezler nerede ki muhabir ne - dir, anliyabilsinler.. Her halde biraz sökün buldu. Kendisini bir paslaciya götürdüm. Orada bir çok pastalar tıkıştırınca hiddeti bütün bütüne geçti. o Maamafih artık bu işi kapalmak lâzımgeli- yordu. Tenha ada talipleri işini bir tarafa bıraktım. ui Setvetle asalet baş başa Bundan sonra verdiğim ilân gu oldu: “Altı milyon serveti ölan ba- bası bellisiz bir adam Büenes Ayreste hususi ticaretle . zengin olmuştur. Hakiki asil bir genç buzla evlenmiye namaeltir. Yeni aşillerin müraesatı kabul edil - MEZ“; Bu ilân üzerine birçok yâr - dım İstiyen mektuplar — aldığım gibi birisi münevver bir kadın, diğeri de vicdanlı bir kadın ta - rafından yazılmış iki mektup al- dım. Münevver kadın diyordu ki: “Mösyö ilânmiz sannım veğ - hile uydurma bir şeyse sizi teb - rik ederim, Gayet iyi kaleme a - İnmıştır. Yeni asillerin müraca- at etmemelerini söylerken ayrı - ca zekâ gösteriyorsunuz. Sözde | Rüenos Ayreste o umumbane iş- İsten bir adamın yeni asillere karşı gösterdiği ademi tenezgül benim gibi asırlarca zamandan beri asil alan is aileye mensup bir kadını mefnüniyetle alâka - dar eder. Yeni asillerin mensele- ri kimisi ahir uşağı, kimisi bak - kal çirağt değil imi?.. Maamafih eğer hakiketen bir “Büenos Ayres efendisi, İseniz ve asillerle münasebet peyda et - mek İstiyorsanız sizi tashihten siyade size açılmak lâzımdır. A- sillerin ekserisi sisi menfur bir şahıs olarak tahiyacaktır. Benee simdiden girişeceğiniz pazarlık : ta mış olan birisi - — n s i niseleri vardır ki eski temiz kam daü kendilerinde &ser yoktur. Vicdanlı kadın da çunları ya” ziyordu: “Mösy6 eski asillerden oldü * gum için İlânıhızın bunların üze- rinde hasıl ettiği nefret hilssine tercüman olmak vaziyetinde bü * İunüyorum. Siz nadir bulunur cins ten bir mablâlsunuz. o Hilkatin ön müstekreh hayvanları sizin ka dar müstelreh alamas, Bereket versin, sizi koca kabul edecek #erseri kadim tanimiyorum. Keş- Mi sisinle izdivaca (tâ olâda- ğina şoförü veya kapicisi ile mü- nasebette bulunsa... O takdirde gene ağ çok namuskârane hâre- ket ötmiş olur. Milyonlarınız varmış. Onlar - İa en büyük yapacağınız iş ily betbaht kadınların sizin gibi piç- ler doöğürmüması için onlara “prezervatif,, temin ötmek olur. Mayasızlığınız derecesinde siz * den nefret ediyorum. Sizi bildi * gim için ve katfşılaşamıyacağım - dan yüzünüze ( tüküremiyorum. ! Buna mukabil size yazdığım şu ' kâğıda tükürerek hınermı alıya - tüm.,, İlânım yalnız bu iki kadını a- sabileştirmekle O kalmadı, Mat - buat da işa girişti, Sol cenah ga- İ aetelerinden biri şu satırları ya * İ ziyordu: “Demokratlığın o faydalarını görüyor musünuz? Babası belli - siz bir çocuk Büenos (o Ayreite “Hususi ticaret,, İe servet kazan- dıktan sonra eski asillerle kanı- nı birleştirmek istiyör. Bu adam- cağız istediği “Sağlam ayakka - br,, yı çabuk bulacaktır. Şimdiki asiller: “Para nereden gölâö pa- radır,, diyorlar. Burjuva ahlâki - yatı bunu icap ettiriyor. Ne yük- sek ahlâk! Değil mi işçi kardeş- lerl.,, Aldığım iki mektuba ve #l cenah güzetesinin bile yaptığı reklâma fağmen dört gün boş ye- re bekledim. Nihayet makine İle yazilmiş şu kisa mektubu aldım: “En yüksek asölete mönsup bir gene kis sizinle görüşmek İ- çin tayin edeceğiniz o randevu mahalline gelmiye hazırdir. Son derece ketüm davranmanız rica olunur.,, Altındaki imza hakikaten te- miz bir asil alleye atti. Yirmi dört shat sonra yeni namzedimle Rusyal sokağının bir çayhanesin | de görüştüm. Namzedimi o ah - da tanımıştım. Ayakları büyük, elleri uzun, dudakları yelele kı - rışmış, yüz kemikleri çıkık, göğ * sü küçüktü. Temiz bir'aile oda hizmetçisi gibi giyinmişti, OMaa mafih kendisi gayet güzel ve 2a- riftl, Bütün vücudundan bir asa- let hissi yayılıyordu. Söze başlar dim: — Matmazel, dedim, ilân sa- hibinin köttbiyim, Asil talip gö - rüşmeden evvel bir serseri ile karşılaşıp karşılaşmadığını anla- mak istedi de. Bu serseri kelimesine karşı Mile dö x.. nefretle tebesstim etti. Ben mühayyel patronumu tarife başlamıştım: i CDevsmi ö |

Bu sayıdan diğer sayfalar: