11 Şubat 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7

11 Şubat 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

kö 11 Şubat 1933 ai VAKIT'ın edebi tefrikası CANIM AY Odadan çıkmak üzere olan Ahmet bey geri döndü, garip bir tavırla sordu: — Muhakkak gittiğimi istiyor musunuz? Ayşe hayretle mırıldandı: — Elbette istiyorum.. Baba « mın hayatı mevzuu bahis. . Ahmet Baruni bey birkaç a - “dım ilerledi, Ayşeye (o yaklaştı. Genç kızın gözlerinin içine baka- rak, hırçın bir sesle sordu: — Babanızı çok sever misiniz? — Tabii çok, hem pek çok se- verim, — Hayatının elimde olduğu » nu biliyor musunuz? — Biliyorum.. Fakat allah rr- Zası için artık gidin. — Hayır gitmiyeceğim.. —Neden? — Babanızı kurtarmak elinizde, — Ne yapayım? — Bana yemin ediniz, baba - Mrzm başına yemin ediniz, ki e « ğer gidip doktoru çağırırsam, ba- na varacaksınız... — Ne?... Siz cıldırdmız mı?. deli mi oldunuz?.. Haydi gidiniz, or getiriniz. — Hayır, karar veriniz, ya inatçılık edip babanızı öldürür - sünüz, yahut da yemin edersiniz. — Siz canisiniz.. sizin imi) * Yemin edemem. Ahmet Baruni bey bütün bü - tün ahlâksızlaştı: e — Babanız can çekişiyor. İn - iyor Sizin Kemalle evlendiğinizi “İstemiyor. Siz de bana yarmız razı olmuyorsunuz. Babanızı gi — lerinizin önünde öldüreceksiniz. Asıl katil sizsiniz, onu siz öldü - İsi O Füyorsunuz. — Gidiniz, doktor getiriniz. Yemin ediyorum. — Bana varacağınıza babanı - zın başıma yemin ediyor muşu « muz?., — Yemin ediyorum. — Benimle evleneceksiniz? — Sizinle evleneceğim.. Gidi - Diz, doktor getiriniz!.. Ayse kendinden geçmişti. Ahmet bey odadan çıktı, Beş dakika sonra otomobilin eri duydu. Babasının üstüne i- Sanki allah, bir hayatı kurtar. mak için edilen yemini duymuş - tu. Şefik Nuri bey yavaş yavaş gözlerini actı. Kader Ahmet Baruni Beyi Ay- #eden ayırmıyordu. *. İnsan, anasının babasının mu- | zaman | habbetini hstalandıkları $ok daha iyi hisseder. O zaman onlar bizim çocuğumuz olurlar, Henüz doktor gelmemişti. Ayşe, babasının başı ucuna geçmiş, iyi yürekli adamın şimdi sararan yüzüne bakıyordu. Ne beyi, ne de kendini düşü- Büyordu, Şimdi e, sevgili babasmı kur - için çırpman bir kızdı. Şefik Nuri bey, bir şey söyli- Yemeden kızının yüzüne bakıyor ui. Gözlerinde acı bir fer vardı. ından ayrılmak istemediği anla- "yordu. Kızını yer yüzünde bir başı - da, himayesiz, kimsesiz bırakıp Bidecekti, Bu düşünce ile, boğuluyormuş diğ Katilsiniz.. | N 40 ŞE Selâmi Izzet gibi nefes alıyor, nefes almak is- tedikçe tırkanıyordu. Ayse kendi kendine söyleni - yordu: — Allahım, kalbimi al, canımı al, ama babamın ıstırabını din - dir. Doktorla Ahmet bey geldi. Doktor, Şefik beyin kendine gelmesine memnun oldu. — Şimdi kan alırız, başına buz koyarız, bir şeysi kalmaz, de- di. yaklaştı: — Ben, dedi, babanızın ken » di kendine iyileşmesinin sebebini biliyorum. — Nedir? — Kemelle evlendiğinizi iste - du, açıldı. Bu acaba doğru muydu? Fakat o anda hiçbir şey düşün - mek istemiyordu... Şuanda tek bir vazifesi vardı: Babasını kur- tarmak, Bunun için Ahmet Barı ni beyle evleneceğini bile hatırı « na getirmiyordu. Bu feci akibet, babasmın ölümü yanında âdeta saadet olmuştu... .. Yıldızlı, ılık bir gece etra » fı kapladı. Bir koltukta dadı uyukluyor * du. Karyolanın oOaâyak ucunda, Ayşe oturmuş babasını bekliyor « du. Ahmet Baruni bey nihayet odasına gitmiştir Ayşe, onu umek— muştu bile. Fakat bu feci gecsyi üfütamı- vi gökü ile, ılrk havası ile çok güzel olan bu gece, Ayse müte « madiyen hıçkırınış, gözyaşı dök « müştlü, Sabahı güç buldular. Doktor erkenden geldi. Şefik beyi muayene etti: — Çek iyidir, dedi, yarm ta- mamile açılır, Başından buzu ek- sik etmeyiniz, sw Tunus alev alev yanıyordu. Bu alevli günde, Kemal Ayşe- den bir mektup aldı. Ayşenin mektubu şöyle başlı- yordu: Aşkmdan bir gün bile şüphe etme Kemal, Sen benim hayat ar- kadaşımsım... Sen benim her şe - yimsin..., Heyhat!... Kemal artık Ayşe- nin hiçbir şeyi değildi! (Devamı var) | larla ruhsat ve mülsaade almış o- | lan ecnebi doktorlar Fransada doktorluk edebileceklerdir. Eecnebi doktorların almak deveden değil e | mecburiyetinde oldukları bu ruh- | yadan değil, sevgili sj sat ve müsaadeler ecnebi mem - ! leketlerdeki Fransız doktorlarma da ayni muamelenin tatbikini te « mir edecek diploma mukavele - lerle verilecektir. Bu kanunun tıbbiye mektebi talebesine taallü- ku yoktur. Ahmet Baruni bey (o Ayşeye | miyor. Bana ettiğiniz yemini duy | Ayşe, bu söze inanmıyabilirdi. | yacaktı. Yıldızları ile, koyu ma «| ii VAKLI Şimendifer Kongresi murah- | hasları Mısırdan geldiler Bir müddet evvel | Kahirede toplanan beynelmilel şimendifer - ciler kongresiye iştirak eden muh- telif memleketlere mensup mu - rahhaslarm bir kısmı yerlerine dönmek üzere dün Ege vapurile Mısırdan şehrimize gelmişlerdir. Gelenlerden Hollanda murah * hası ve Hollanda şimendifer kum» panyaları umumi müdürü M. Dri- | essen dün birmuharririmize kor- | gre hakkında şu malümatı ver - miştir; — Kongreye hanımlar da, da- | bil olduğu balde, dünyanın he - men her memleketinden 700 mu- rahhas iştirak etmiştir. Kongre - nin mesaisi beş kısma ayrılmış ve yol ve inşaat, ihracat, idari, ma - halli şimendiferler, şimendifer ve | otomobil rekabeti meseleleri gö * ' rüşülmüştür. Gelecek kongre 1937 | senesinde Pariste toplanacakttır. | ——— me Bir Mısır mijliyet- perveri İ İ En nüfuzlu rcalden biri öldü | lümata göre Mısırın meşhur lide - ri Zağlül Paşanın dayısı ve Misir milli hareketinin en nüfuzlu rica - İlinden biri Bereküât Paşa ve fat etmiştir. Zağlâl Paşanm ve fatı üzerine “Vefit,, © fırkasmın rekât Paşa idi. Akli selimi ve mü © vazensli muhakemesi ile şöhret bu | lan merhum, son hastalığından kur i tulmuş olsaydı, muhakkak ki, mil i V hareketin liderliğine geçecekti. Çünkü kendisi, son zamanlarda Ne has Paşadan ayrılmış, “Vefit, in birçok büyükleri de ona iltihak et- mişlerdi. Mısırın bütün halkı tarafından | | Berekât Paşa, halis bir Mısır fellâ- hı idi, Ve onun için bilhassa zira - at işlerile alâkadardr. Kendisi bir aralık Mısır ziraat o nazırlığını da yapmıştı. ——— Gayri mübadiller içtimaı Gayri mübadiller cemiyeti, dün özleden sonra Halkevinde bir iç- tima yapacaklardı. Fakat ekseriyet olmadığından içtima gelecek pazar gününe ta - lik edilmiştir. İ Gelecek içtimadla gayri müba- a, » ş | Sillerin haklarını müdafaa Fransadadoktorluk PARİS, 10(A.A.) — Âyân meclisi Fransada doktorluk yapa- bilecek olanlar hakkmdaki ka - nun lâyihasını kabul etmiştir. Bu kanuna göre ancak Fransız diplo- masını haiz olan Fransız doktor - için Ankraya gidecek olan heyet se - çilecektir. —e—— Tramvay a.tında bir çocuk 4 yaşındeki kücük Esma Be - şiktaş tramvay ceddesinden ge « | çerken, vatman Durmuş Ef.nin tramvayının altında O kalmıştır. Vatman makineyi birdenbire dur- durmuş ve kızı muhakkak bir ö - lümden kurtarmıştır. Maamafih kızcağız bazı yer - lerinden yaralanmış olduğu hal - | de kurtarılmış ve hastahaneye yatırılmıştır. Vatman durmuş Ef, de yaka - lanmış ve hakkında tahkiketa başlanmıştır. | günkü hava ekspreslerinin | salonları insanların bütün Kahire gazetelerinin verdiği ma | Kadı rn, erkek, ihtiyar, genç herkes uçuyor! Tayyareyi havada görmekle iktifa etmiyor ve genç Hayal ve masala başlıyan uç- mak hava seyahatlerini doğurdu. Almanya - İspanyol yolla i saate, Berlin - Londra 7, İstar- bul - Ankara iki sante indirildi ve mesafe mefhumu ortadan kaldı - rıldı. Bugün Berlin hava Kmanmı gezen bir kimse hayalin karşı - sında değil, hakikatin timsali ö - nünde gözleri parlamaktadır, Bu lüks ihti - yaçlarımı tatmin (edebilecek bir vaziyete girmektedir. Bu bava | salonları her gün boşalıp dolu - yor, hiç bir kimse artık bu yaban- <ı cisme yabancılık göstermiye - rek büyük bir zevkle koşuyor. Bir cümle ile hülâsa edelim: İhtiyar, genç, çoluk çocuk her- kes ucuyor. Uçmak artık herkes için bir mucize, bir rüya değil, el ile tutulur bir hakikat olmuştur. Bu bale başka milletlerin nası) geldiğini ve gençleri nasıl yeti irdiklerini (Havacılık ve Spor) refikimiz şöyle a Gençliği tayyareciliğe (o teşvik için her memleket elinden geleni yapmaktan geri kalmıyor, Garp - te hemen hemen her mektebin bir tayyarecilik teşekkülü vardır. Bu | küçük cemiyetlerin âzası tayya - .recilik hakkında büyükler kadar malâmat sahibidirler ve bir çok şekillerde onlardan bile ileride - dirler. Bunlar tayyarelerin hava kuvvetlerinin neler yapacağını bilmekle kalmıyorlar. Düşman tayyarelerine karşı almacak ted - birleri de öğreniyorlar. Ve ni » bayet bu, en yaşlısı asker çağına gelmemiş yavrular Otayyarenin iği hazırlıyorlar ! | masıl yapıldığını da bilfiil bili - yorlar ve tayyare yapıyorlar. Ce - miyetler, âzalarını tayyarelere bindirerek uçuşa alıştırıyorlar. Fabrikaları gezdirerek büyük in - şaat hakkında âmeli fikirler al- malarını temin ediyorlar. Mek « teplerde tayyare modelleri, hattâ tayyareler yaparak mümarese kazanıyorlar. Tayyarenin yanı” na ilk defa sokulmak fırsatını bu lan bir genç hiç kimsenin yardım ve izahıma muhtaç olmaksızın tayyareyi ve parçalarını tarif e - diyor. Uzun uzadıya izahat ve - 4 riyor. Daha ileri giderek söyli- yeyim ki, fabrikada tayyarenin | inşa tarzı hakkında bir konfe- rans verecek kadar ileri malü - | mata malik bulunuyorlar. 7 Bütün bunlar, bir karıncanm çalışkan ve se3siz hayatımı andıran mesai İle memlekete bir kazandırıyor ve bu gençlik mem » İleketin müdafaa ve sıyanet kuv - İ armı'elinde tutuyor... Artik yalnız havada görmeği tercih eden ihtiyar nesle benzemekten kurtul « muş, tayyareye büyük bağlarla i « nanmışlarm yepyeni devrini aç « Bundan sonra asker | mışlardır. İ kadroları genç tayyareci , istediği zaman bire bin, bire on bin ve bu, yarmki o muharebelerin oyeğâne güçlüğü olan adam meselesini te « melinden halledecektir... Çünkü tayyarede esası adam teşkil eder yapmak mümkün olduğu halde ye- | kün değildir. İlmin mühim bir muvaffakıyeti ci Bir kadın diriltildi | Bu ihtiyar kadın, bütün bir gece ölü kaldıktan sonra canlandı Birkaç gün evvel Londra has- tanelerinin birinde gayet mühim ! bir hâdise vukubulmuştur. Yetmiş iki yaşında ihtiyar bir kadın Sen Jorj haştaneşine gö * türülmüş, kendisine ameliyat ya- pılması lâzsmgeldiği anlaşda - rek ameliyat muvaffakıyetle ya - | pılmıştır. Fakat kadınm henüz anasti - nin tesiri altımda iken bilfiil öl i düğü anlaşılır. Tıp tarihinde nadir hâdise bundan sonra başlar. Kanın deveranma çok yar - dım eden yeni ilâçların biri Co- ramine'dir. Bu ilâç damarlarma şırınga edildikten başka kalbine de adrenalin şırınga edilir. Bunun üzerine ölümle dirim a- rasında mücadele başlar, Ve bü- tün bir gece devam eder. Sabah - leyin doktorlar kadının etrafımda | toplanarak mücadelenin netice- sine bakarlar, Mücadele bitmiş ve ilim muvaffak olmuştu. ii 5 görülen | | — Ölen kadın dirildikten sonra devrine girer. Birkaç güne kadar ihtiyar kadın evine dönecektir, Bu kadının öldükten sonra ha- yata dönmesine ehemmiyet veren birçok âlimler vardır. > Ameliyat onun karnında (yapıldığı için belinden şırınga edilerek hissi ip- tal edilmiştir. Bu gibi şırıngalar ii ! kan tazyikmi azaltır. Ölüleri diriltmiye ait hadise « | ler coktur. Fakat bu hadiselerin biri de tam bir şifa ile neticelem- merniştir, ölüm ancak bir müddet tehir olunmuştur. li ———w. Bir taarruz şikâyeti ve hir tevkif i Edirnekapıda oturan Andon i oğlu Lâmbo dün Üskü Se | sokağında oturan İlyo oğlu Yani- nin hanesine taarruz ettiği sikâ- i yet edildiğinden yakslanmıştır. Di gençlik iğ vetini hakkile teşkil etmek imkâ « | bu gençlik, tayyareyi ve çünkü bir günde bin tayyare tişmiş bir tek adam bulmak müm» zl günden güne iyileşir, ve nekahet lâmi Ali Ef, mahallesinde Kilise |

Bu sayıdan diğer sayfalar: