17 Mart 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

17 Mart 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ai EY li : 40 senedenberi altın. eriten Mustafa Ef. 40 sene evvel işe başladığı zaman darp- senelik fiatları hanede kayıtlar Ermenice tutulurdu Hacı Mustafa Efendi darpha - nede çalışan işçilerin en eskisi ve en kıdemlisidir. Vazifesi de hariç- ten çok tatlı görünecek bir iş: Al- tın eritmek! Hacı Mustafa Efendi bugün yetmiş beş yaşma basmış bir adam dır. Bu işe otuz yaşında başlamış ve tam 40 senedir altın eritmiştir. Hatta kimsenin altın yüzü görme- diği, onun sarı ve çekici rengini görmekten mahrum olduğu uzun senelerde bile o, mütemadiyen al- tın külçelerini karıştırıp durmuş - tur. Fakat nasıl.. 1200 - 1500 de -| recelik bir cehennem ateşi karsı- sında ve ter dökerek. ” Bununla beraber, altın eriticile- rin baş ustası olan hacı Mustafa Efendi bugün aldığı ücretle geçi- nemez bir halde bulunmaktadır. Söylediğine göre ihtisasınm ve e- weğinin mukabili olan gündeliği arta arta (275) kuruşa çıkmış fa- kat eski darphane müdürü zama- mında sebepsiz yere birden bire yüz kuruşa indirilmiştir. Bu kadar sene çalıştıktan ve mü balâğasız bir ihtisas sahibi olduk- tan sonra yüz kuruşla dört nüfus- Yu bir aile geçindirmek vaziyetine düşmesinden ne kadar müteessir olduğunu az fakat öz söyliyen in- sanlara has veciz bir edayla anlat- tı. Şimdi hacı Mustafa Efendinin bütün ümidi, gördüğü haksızlığın yeri müdürlük tarafından gideril- mesidir. Damga kısmında işçile - xe ücret tesbitini âdil bir formüle bağlıyan yeni müdür Fuat Beyin bu formülü darphane işçileri kıs- mında da tatbik esasen bütün darphane işçileri büyük bir hara - retle beklemektedirler. Bu âdil u- sul, gümüş paraları basacağı gün- den itibaren bu kısımda da tatbik edilecektir. Hacı Mustafa Efendi bu işe na- sıl başladığını kısaca anlattı: — — Bu işe tesadüfen başlamış değilim, Bir kardeşim vardı, bo - yacılık, nakkaşlık eder ve kuyum- culardan remak alarak satardı. Darphaneye onun o delâletile gir- dim. 9 vakit memurların yüzde doksanı ermeniydi. Bütün kayıt - | lar ermenice tutulur, yalnız hesap- | lar türkçe yapılırdı. | Hacı Mustafa Efendi o devrin, | Kazazoğlu Artin Efendi gibi, A - gop Çelebi, Düzoğlu Çelebi gibi maliye işlerinde sivrilen bütün si- maları tanıyor. İ — Hâyatımızdan memnun mu- sunuz?. İçini çekerek cevap verdi: — Memnundum, memnun ol - dum. Fakat sonra bakımsız bir çe o hale getirildim ve derilendim. Hacı Mustafa Efendinin anlat- — tığına göre altın eritmek kolay bir © san'at değildir. Evvelâ 1200 - 1500 hararet derecesi karşısında dayan mak lâzımdır. Fakat en mühim © mesele sadece dayanmak (değil, altmın tavlanıp (o tavlanmadığını kestirmektir. Bu kestirmek sene - lerin verdiği tecrübeyle elde edi - İir bir takdir ve göz meselesidir. Tavm lüzumundan fazla olması, külçenin hurda bir hale gelmesi - ni, lüzumundan az olması da kül. i çenin çatlamasını mucip olmakta- dır. — Maşallah, dedi, halâ mükem melen çalışacak haldeyim. Gözüm, kolum sağlam. Yalnız biraz nefes darlığım var, cigara içemiyorum. Sonra aksölimen de yürümemi bir az ağırlaştırdı doğrusu. — Şimdiye kadar ne kadar al- tm erittiniz?, — Yalnız altın mı ya.. Altın - dan fazla gümüş de erittim. Erit - tiğim altınların miktarı aşağı yu - karı bin tonu bulur!. Gümüşse bu- kun iki mislidir. Yalnız seferber - likte günde altı yüz okka altın e - ritirdik. Geçen sene de Ankaraya gittim orada da dört ton erittim. — Peki bu altınları görmek, mütemadiyen altın eritmek sizde nasıl hisler birakıyor?. Gülümsedi: — Ah beyim ah.. Yalnız gözü- müz doydu işte.. dedi. — Hayatmızda mütemadiyen çalıştınız mı?, — Evet, cumadan maada her gün. Altın eritmediğimiz zaman « da da boş kalamayız ki. Hurdaları ayıklarız. Temizleriz. Tasfiye işi yaparız. Cuma günleri de oturmam. Namazımı kılar, küçük bahçemle uğraşırım, içim durmaz bir türlü. — Başmızdan mühim hadiseler geçti mi? — Hayır, elhamdülillâh hiçbir hâdise geçmedi. Yalnız seferber - likte bir gün büyük bir korku ge-| çirdik. Üç ocak ağzı ağzına altın doluydu. Birdenbire bir patlayış oldu. Düşman tayyaresi bomba at- tı sandık, Hepimiz dışarıya fırla- dık. Meğerse Haydarpaşa garın - da infilâk olmuşmuş.. A.S. Bir bakım yurdu Kimsesiz çocuklar için bir Ba- kım yurdu açılması takarrür et- mişti. Bu yurt için Galatadaki es- ki İngiliz eytamhanesi binası otuz bine satın alınmıştır. Yurdun a- çılmasına faaliyeti görüşmek üze- re Halkevi içtimai muvanet şube- si azaları pazar günü vali Beyin reisliğinde toplanacaklardır. Moda Gilorya Svanson başlığı Meşhur sinema artisti (o Glorya Swanson son günlerde o yeni bir başlık vücuda getirmiştir. Yeni baş lık bir çorap parçasından farksız- dır. Etrafı bastırılmış ve o uçları büzülmüş olan bu çorap, artistin başına çok yaraşmıştır. Yeni baş- lığm rengi, parlak mavidir. Iktısadi Haberler | A Bir çok ihraç Ticaret Odası muhtelif ihraç maddelerinin 3 senelik vasati fiat istatistikini yapmıştır. Buna göre yapağı 930 senesin- sinde 72 kuruş iken 931 de 60 ve 932 de 49 kuruş olmuştur. Tiftik 930 da 122 kuruşken 931 de 79 ve 932 de 42 kuruştur. Arpa 930 da 5,90, 931 de 4,97 ve 932 de 5 kuruştur. Afyon 930 da 1756, 931 de 1014 932 de 1040 kuruştur. Kuş yemi 930 da 19, 931 de 12, 932 de 7 kuruştur. Fındık içi 930 da 79, 931 de 85 ve 932 de 45 kuruştur. Yulaf 930 da 5,57, 931 de 4,85 ve 932 de 4,23 kuruştur. Başka memleketlerde yumurta fiyatları Bir kaç haftadanberi başka memleketlerde yumurta satışı bi - raz durmuştu. İki gündenberi İs - panyadan ve Fransadan fazla mal istendiği için tekrar yumurta sati- şıma başlanmıştır. Dün ticaret odasından menşe şahadetnamesi almak için müra - caat edenlerin yekünu 100 den faz la idi. Yumurtalar deniz yolu ile gön- derilmektedir. Bu sebepten yumur ta fiatı dün birdenbire 20 para yük selmiştir. Önümüzde yortular olduğu için bu fiatın daba fazla yükseleceği ümit edilmektedir. Mısırdan bir istek Merkezi Mısırda bulunan mü - him bir firma İstanbul Ticaret Oda I sma baş vurarak İstanbulda ve ver an rare 0a00nme ve s0 000080020 00810000004 080 Türkiyede reçel, peynir, çikolata, balık gibi maddeler ithal eden bir firma ile tanıştırılmasını istemiş » tir, İDolar ve ingiliz lirası LONDRA, 16 (A.A.) — Dündo lar, biraz düşmüştür. Açılışta İn - giliz lirası 3,455 dolar idi. Halbu- ki dün 3,4475 idi. Dolar, 3,4725de kapanmıştır. Nevyork borsası NEV-YORK 16 (A.A.) — Es - ham borsası, 10 günlük bir fasıla- dan sonra dün tekrar açılmıştır. Borsa açıldığı zaman temayül kuvvetli olmuş ve mütedil yükse - lişler kaydedilmiştir. iBir mahalle halkının eşyasını hacız İzmirde Üçüncü kahramanlar mahallesinin bütün halkı; 10 se - | nelik tanzifat ve tenviriye vergisi Di vermediklerinden belediye bi- rikmiş vergilerin tahsili icin icrai teşebbüsata girişmiştir. Belediye şimdi bütün bu halkın eşyasını haciz edecektir. —ü — Film deposu Fatihteki film deposunda yer tutmak üzere belediyeye sinema ve film sahipleri müracaat etmek tedir. Her müracaatı ile ayrı mu- kavele yapılarak oda kiralanmak tadır. Hazirana kadar bütün sine ma ve film sahipleri yer kirala - mış bulunacaklardır. Bu müddet- ten sonra hariçte ve sinemalarda maddelerimizin 3 |: Bahrimuhitin o ortasındaki bu küçük adanın “Tahiti,, nin dün - yanın cenneti olduğunu söyliyen - ler aldanmıyorlar: Beş kıt'anm herbirinden gün - lerce uzaktadır. Cennet kadar gü- zeldir. İnsanları cennette yaşıyan insaniar kadar basit yaşıyorlar. Bu adalarda sıcak mı var, s0 - ğuk mu?. İnzan bunu hissedemi - yor, hava da ılıktır, su da. Her ta- rat çiçek, koku ve renk içinde, Burada on beş yaşında ; güzel ve sevimli bir kız tanıdım, bana hemen âşıkını takdim etti, Kızm ismi Manu, âşıkının ismi Hino. Ağaç dallarından yapılmış bir aşıklar : Mano ve Hino sin yalnız taraçadan ibaret oda" sında oturuyordum, onların se » vimli ağaçlar ve ılık sular içinde sevişmelerini günlerce bu taraça - dan seyrettim. Hino ava çıkıyor, Manu şarkı söylüyor ve öyle sakin, öyle rahat, öyle gamsız yaşıyorlar ki insan şu bizim otomobil, tiyatro, elektrik, radyo ve bin bir felâketler için - den neden sıyrılıp da bu hayata dönmediğimize hayret ediyor. Hionnun tuttuğu (balıkları ve av etlerini Manu fevkalâde mü - kemmel kızartıyor. Öğle ve akşam yemeklerimizi ormanda, dallar a- rasında yiyorduk. Ben beni bura - dan almıya gelecek olan geminin unutmasını temenniye başlamış - tım. Bir gün genç ve güzel (o Manu hastalandı, zehirlenmişti. | Onlar her hastalığı bir zehirlenme, O bir hayvan sokması addediyorlardı. Manu bir gün denizde yüzerken galiba dizkapağını bir kayaya çarpmıştı. Bir çok ilâçlar yapıldı. Manu hararet içinde Bu ilâçlar fayda etmedi ve bir gün zavallı kız öldü, gitti. | Hino'nun getirdiği esrarengiz otların kay - natılması ve bunlardan çıkan ga- rip bir mayiin içirilmesi belki kız- Manu'yu ormanın içinde dallar ve yapraklar arasına (gömdüler, her tarafı çiçeklerle bezendi. film saklamak yasak edilecektir. Hino ölülerin ruhları olan tü - yaşıyan Bahrimuhitin ortasındaki bu ada yaşıyanlar cennette yaşıyorlar cağızm ölümüne sebep olmuştu. | ME POŞapiiiğ zi İDüoyamın öbüruçlarındaj insanlar papau'yu korkutmak için bir çok geceler bağırdı, çağırdı. Fena ları Manonun mezarından laştırmak için ateşler yaktı. Sonra bir gün ortadan kyabo du. Bir sabah Hino'yu gene ot! ağaçtan yapılmış taraçamda, b ucumda gördüm, Yanında bir kız vardı: — Bu da Poma'dır. Size hizmet edecek, dedi. | Hino gidip başka bir köyden kızı getirmişti. Poma da Hino af avlarken şarkı söyliyor, denize riyor, sonra Hino ile dalgalar ormanlar içinde sevişiyorlardı. Kadınlarının olduğu gibi erki lerinin de en büyük süsü başlı nm etrafına taktıkları çiçek Poma'nın fazla olarak boynunı sıra sıra inciler vardı. Yarıçıpi toprak, çiçek ve ağaç içinde hi i türlü ihtiyaçtan uzak yaşıyan bf insanlar içinde Poma gibi çok gü zel sesli ve mandolin çalmasmı lenler vardı. Poma'yı bir kaç ket dinledim. Avrupa barlarma geti rilen bu şarkılar asıllarından çol aşağıdır. İki ay sonra beni almıya gelef gemiden saklanıp saklanmamal burada daha bir çok aylar kalıf bizim bin bir tereddüt içinde ge- mek için bir hayli tereddüt geçir diğimi itiraf ederim. — hayatımıza avdet edip etme Yugoslavya meclısınde dayaklı bir münakaşi BELGRAT, 16 (A.A.) — Bu” gün öğle vakti mecliste ziraat na* zırı M. Demetroviç nutuk söyler * ken eski nazırlardan meb'us Ni“ kitch ile 1920 senesinde toplanmış olan müessesan meclisi reisi mu“ avini meb'uslardan Ourek ara * sımda şiddetli bir münakaşa açıl « mış ve hattâ el kavgasına başla - mışlardır. Arkadaşları kendilerini ayır - mağa mecbur kalmışlardır. Celse 15 dakika tatil edilmiştir. Saat 13 te meclisin celsesini takip eden reis vekili M. Kostiteh bugünkü hareketlerinden ve cel « senin tatiline sebebiyet verdikle- rinden dolayı meb'us M. Ourck'ın bir celse meclis müzakerelerine iştirak ettirilmemek suretile ce - zalandırılmış ve M. Nikitch'a da tabriri ihtarda bulunulmuş oldu - ğunu bildirmiştir. Meclis, öğleden sonra bütçe müzakeresine devam etmiştir. —emız Haseki kadın hastânesi baş doktorluğu Haseki kadın hastahanesi serta babetine göz mütehassısı ve sabık Adana sıhhiye müdürü doktor Naz mi Bey tayin edilmiştir. Birçok mü i him hizmetler ifa eden Nazmi Be- yatıyordu. | ye yeni vazifesinde de muvaffaki - yet temenni ederiz. ——— Türk - Yunan mahkemesinde Türk — Yunan muhtelit ha - kem mahkemesinde dün 13 dava ya bakılmıştır. Bunlardan ikisi reddedilmiştir. Reddedilen dava ile hükümetimizden © 57,000 lira isteniyordu.

Bu sayıdan diğer sayfalar: