13 Mart 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

13 Mart 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

IŞARETLER * Muvaffak bireser: Ayın tariki Ayın Tarihi, sayı bir, Dahiliye Ve- kileti Matbuat Umum Müdürlüğü ta - rafridan çıkarılıyor. 320 sahife. Der - İst matbaası bunu tertemiz o oturaklı bir eser halinde ortaya çıkardı. Sayı - falarını çeviriyorum. Geçen sene ikin - citeşrinin yarısından (senenin son gü - nüne kadar geçen lerk beş günlük dün. ya vakumtı önümde bir cilt halinde... İçinde yaşadığımız, sonra arkada bı - raktığımız günlerin satırlar ve sahife - ler halindeki aksi insana bir acayip se- yahatin hatırası gibi geliyor. Kendimi - zin karıştığı her tarihin bizim için el - betir ki bir Yeni çeşnisi vardır. Haber kısıma şöyle bir bakıyorum. Kırk beş günde neler çinden aşmıçız. Ayın Tarihi gizi yalniz bir takvim hatırası ile oyalamıyor. Kar şınıza o haberlerile, vesikalarile, matbuatındaki alcişlerile dünya kül iki: ündüren yer, dünya ve nihayet kir hareketlerile dü - objektif bir sentez atı - Bu sentez renksiz, manasız ve kar - ma karısık değildir. Bu başlı başıma hiribirine | bağlı olmıyan haberleri, » - kisleri, hareketleri bir ziya menşuru i çinden seyrediyorsunuz . Muayyen bir #aviye var. Bu zaviye Ankaranın görü tüdür. dilsiz, karma karışık hattâ soysuzlaş - ms hissini veren vak'alar, her gün b Kazstenin sırtında çürüyen fikirler biri. | biri ardınca size, yana getirilmiş fo . toğrafların sessiz, kelimesiz mukayese hissine benzer bir his veriyor. Aym Tarihindeki en büyük muval- fakıyet budur. Ayın Tarihinde dünya hâdiselerini Türkiye. bakımından © görüyorsunuz. Gerçi orada ne tahrif edilmiş bir haki - kat , ne de yerini değiştirmiş bir vak'a vardır, Fakat siz hakikati bizim sahil - lerden seyrediyorsunuz. Renk, renk bay vakları taşıyan © ajanslarm haberlerini “ürken bile. Nescinde bizim havam! # İağıyan bu mecmua zaman zaman münevverlerin görüşsüz, kopya mecmunlarıma karşı resmi fakat bu res- Mmiyeti ne bir brokrosinin yakası yağlı redingotu içine sokarak me de geveze âlime kılığına girerek hakikatleri an - atmaya imkân bulabiliyor, İçerde Türkiye, dışarda Türkiye 100 sayıfa içinde hem haberler, hem vesi - kalar, hem akisler suretinde anlatılıyor Bundan sonra Milletler Cemiyeti, si lühsızlanma meseleleri, küçük itilüf iş leri, muahedeler, garp ve orta Av. Yupa devletleri bâdiselerini, İskandinav. Ya işleri (Obir buçuk © ayın size drğınız hayatın tahlil sentezini veriyor. s.. Bâ güzel eser okuyan, yazan herke- sin kötüphanesinde yer tutmalıdır. Bu kadar kol vesika, bu kadar bol havadis, bü kadar derin akisi bir cilt halinde top hamak riümkün değildir. Yalnız bir temenni.. Önümdeki ayın tarihi 933 senesi ikin Sitesrimin ortasından 934 ikincikânu - mun birinci gününe kadar olan hâdise - leri ünlatıyor. Bugün martın 13 üncü günüdür. Yani demek istiyorum ki, bu güzel tarih 3 buçuk ay sonra orta - ğa çıkmasın, biraz daha evvel basıl - “in, biraz daha evel dağıtılsın. Vakıa tarihin, vesikaların tarihini şeklinde eski şa — Dehri Efendi, Cin tarihçileri Mmemleketlerinin tarihinden bah- Mderlerken (oo bazan (mucizeye Bensen seyler yazarlar... kiz görmüşüz, ne dalgalar i-| Onun için gazete sütunlarında Yanan bina | Adliye sarayı ankazının kaldırılmasına başlanıyor İstanbul adliye sarayı enkazı nın kaldırılması işinin, münakzsa suretiyle bir müteahhit üzerinde kaldığını yazmıştık. Enkazın.kaldırılması işine bu sabah saat cekizde başlanacaktır. Şimdiki halde bu işle elli işçi uğra- şacakatır. Duvarların yıkılıp en- kazın tamamiyle kaldırılması işi- nin bütün yaz süreceği tahmin e- diliyor. | Duvarlar, ip bağlanarak çekil- mek suretiyle yıkılacaktır. o Her | hagi bir kazanın önüne geçmek ü- İ zere bazı tedbirler . alınacaktır. | Bu'arada iğiçlerin başlarına made- ni başlıklar geçirmeleri düşünülü- yor. i Yıkılma ve enkazı kaldırma işi- ne emlâk müdürlüğünden ve müd- deiumumilikten birer memur ne- zaret edecektir. Müteahhit, en- kaz altından çıkacak kasaları ,e- manet dairesindeki tabanca, bı- çak v. s. yi adliyeye teslim edecek tir. Bundan başka binaya ait her şey, müteahhide ait olacak ve mü- ! teahhit, emlâk müdürlüğüne (o beş bin lira ödiyecektir. Enkazın yıkılması ve kaldırıl- | ması işi bitince, toprak düzeltile- ! cek, bina arsasını bu vaziyete ge- İ tirdikten sonra, müteahhidin isi bitecektir. | Cevdet Kerim Beş. On gün evvel Ankaraya gitmiş olan C.H, Fırkası vilâyet idare | heyeti reisi Cevdet Kerim Bey dün İ şehrimize dönmüştür, Cevdet Ke- rim Bey bir muharririmize; Anka- | raya fırka kongrelerine âit rapor- ları götürdüğünü, alâkadar ma- | kamlarla görüşerek yeni direktif- ler aldığını söylemiştir. een İran Şahının doğum yıl dönümü İran hükümdarı Rıza Şah Peh- levinin doğum yıl dönümü müna- sebetiyle bu Perşembe günü İran konsolosluğunda bir kabul resmi tertip edilecek, iran baş konsolosu İstanbuldaki İranlıların tebrikleri- ni kabul edecektir. A Ekmek fiyatı İstanbul Belediyesinden: Martın on dördüncü çarşamba gününden itibaren ekmek yedi bu- suk ve francala on iki kuruştur. raplar gibi gün geçtikçe kıymet peyda ettiğini idin edenler de varsa da.. Sadri Etem DERRİ Geri verilecek paralar e a Bir kanun lâzım... Telefon şirketinin abonelerine geri vereceği paralardan İstanbul- da yeni bir hastane yapılması fik- rinin umumi bir tasvip ile karşı landığmi görüyoruz. Ancak, bunun vücude gelmesi abonelerin terk ve feragat hakla- rını kullanmıya bağlı olmakla be- raber, kolay yapılır bir şey olma- dığı da meydandadır. Bizim düşündüğümüz, bunu te- min için bir kanun teklif etmektir. Böyle bir kanun için lüzumu © lan esbabı mucibe bu hâdisede bütün kuvvetile mevcuttur: Şirketin odefterleri o zaman kimlerden ne para almışsa onu bir bir gösterebilir; fakat (o hakikatte bu fazla paralar, onları geri almı- ya hak kazanmış sayılacak abone- lerin de olmıyabili Meselâ umumi telefonlarla şim- diye kadar konuşmada'on beş ku- rüş ücret verenler, bu umumi tele fonun bulunduğu filân veya falan bakkal dükkânı, manav, kahve değildir. Bu paraları hep Okonu- şanlar vermişlerdir ve onu fazla gösterildiği için fazla vermişler- dir. Demek ki asıl hak, abonenin değil, bu aboneye konuşma ücre- ti verenindir. Bundan başka bir çok aboneler bu müddet O içinde telefonlarını ya başkalafına dev- rederek, yahut büsbütün bıraka» rak nerede oldukları tayin edile- miyecek ve hakları ker-ilerine gönderilemiyecek yerlere gitmiş - lerdir. Bunun tek çaresi dediğimiz gibi bir kanun çıkarmaktan, “telefon şirketinin abonelere iade edeceği para verem tedavisi için Verem Mücadele Cemiyetine veya bele- diyeye, yahut arkadaşımız Sadri Etemin dediği gibi O üniversite gençliğine bir mahalle yapmak ü- zere üniversiteye verilir, demek- ten ibarettir, O vakit şirket defter- lerinin tahakkuk ettirdiği yekün toptan alınır ve i$ halledilmis o- lur. Şahsi hakkı vikaye noktasından istenilirse buna bir ikinci madde olarak “istiyenler kendi namları- na tahakkuk eden paraları bura- dan geri alabilirler, diye de bir madde koymak mümkündür. Bit « tabi böyle bir maddenin tatbikat- ta hiç yeri olmıyacaktır; çünkü kimse gidip bu parayı O istemiye- cektir. * Efendi ZE 3 —VARIP TS MART 1554 © I SOHBETLER Dolandırıcı Zabıtaca tevkif edilen Fransız mühendisi Şehrimizde Feliks Viktor ismin- de bir Fransız mühendisinin, Fran- sız hükümetinin isteği üzerine, tev- | kif edildiğini yazmıştık. Fransada | nafia mütenhhitlerinden iken kar- şılıksız çek göstermek suretiyle on beş milyon frank dolandırdık- tan sonra kaçan bu adam Fransız zabıtası tarıfından aranılmaktay- | dr. Feliks Viktor şehrimizde © bir müddet kaldıktan sonra başka ye- Te gitmeğe karar vermiş, pasaport için emniyet müdürlüğü dördüncü şube müdürlüğüne müracaat miş, Orada pasaportunun miun- tazam olmadığı görülünce Fran- sa konsolosuna gitmesi söyle nilmiştir. Dolandırıcı bunun üze- rine Fransız konsolosluğun git- miş, Fransa hükümetince aranıl- makta olduğu orada bilindiği için ismi derhal nazarı dikkati celbet- miş, kendisine sorulmuştur. Fe- liks Viktor Fransadan kaçtığını i- tiraf etmiş, fakat İstanbula gel- meden evvel Amerikaya gitmiş ol- duğunu inkâr etmiştir. Pasaportu tetkik edildiği vakit sahte olmadı ğı, lâkin içinden bir kaç yaprağı" nın koparılmış bulunduğu görül- müştür, Fransız konsolosluğu bunun ü- zerine elçilik vasıtasiyle hükümeti- mize müracaat etmiş, dolandırıcı - nın suçluları iade mukavelesi mu- cibince Fransaya istemiştir. Feliks Viktor sonra polis tarafından tevkif edil- miştir. Bugünlerde Fransaya gön- derilecektir. A AMA İ Istanbul Erkek lisesi mezunları cemiyetinde İstanbul Erkek lisesi mezunları cemiyeti bazı sebepler yüzünden üç mart cuma günü (yapamadığı kongresini on altı mart cuma günü İstanbul Erkek lisesi salonunda ya pacaktır. Kongreye saat ikide baş lanacaktır. Cemiyet eski ve yeni bütün mezun arkadaşlırı kongre- ye çağırmaktadır. Bu münasebetle arkadaşlar a- rasından ayrılan bir heyet tarafın- dan da bir konser verilecektir. Pr. Malş Üniversite ıslahat müşaviri pro- fesör M. Malş nisanda memleke- tine dönecektir, M, Malşın seya- hatini, hoca bulunduğu İsviçre ü niversitesinde bir (o somesir dersi vermek mecburiyetinden doğmak- et gönderilmesini bu müracaattan örü yor? Bir Dava İstanbul darülfünunu içtimaiyat mü- derrisi İsmail Hakkı Bey, İstanbul U » İni içtimaiyat profesörü M. Kestler'in raporu münasebetile, “Yeni Adam,, da bir münakaşa mevzuu açtı. Biz burada, iki ilim adamının münaka- şasına karışacak değiliz. Sadece, hâdi » İseyi kaydedeceğiz. M. Kessler, raporunda cemi « A millet, ibi içtimai ve tabii zümreleri a- raştırır Dürkheim mektebine göre yanlış o- İlan bu tasnife, bu mektepten yetişmiş İolan İsmail Hakkı Bey itiraz ediyor va İdiyor ki: | Umumi içtimaiyat profesörün zan » “İçtimai hayatın ana vala Ve mütefekkirimiz, Fransız içtima yat âlemine dayanarak, Alman profe » sörün sözlerini cerh ediyor: Farklılaşma ile nüfus yalnız içtimat jmorfologya mevzularıdır. İ o Devlet yalnız siyasi içtimaiyat mev« İsasiğnr, İntibak ne hususi ne de umumi, ig Jimi vakıa bile değildir. İ İçtimaiyatı, Dürkheim, Baugle, &, iDe Greef gibi içtimaiyatçılardan oku « yanların, İsmail Hakkı Beyle hemfi & kir olmalarına imkân yoktur. Bu itiban la M. Kestler'in raporu, İsmail Haki İBeyin dediği gibi “İlim yanlışlarile do « ludur. Amma, şimdiye kadar müsbet bir ilim mevzuu gibi anlaşılan ve anlatı » lan cemiyet vakıa ve hâdiseleri, bir ri « yaziye düsturu gibi mi müsbettir? Meselâ, İsmail Hakkı Beyin şu id « diasını alalım. İntibak vakası profesörün zannef- tiği gibi bir zümre vaklesı değil, yal « nız bir fert vakıasıdır. Bu iddianm doğruluğunu 2 kere 2 nin 4 ettiği şekilde isbat edebilir yiz? mi - Tarde'ye göre, taklit, intibak cemiyetin menşeini kâfidir. Bu iddia bugün cerh ediliyor. Nasıl, ki Dürkheim'in “Atavisme sacio- logigue,, tarifi de vakaların menşeini izah için kâfi görülmüyor. Dürkheim mektebi farklılaşmağı, iç- timai morfologya mevzuu; devleti, si - yasi içtimsiyat mevzuu addeder. İnti « bak, sosyo » psikolojik bir vakıadır. Fakat cemaat, cemiyet, intibak, fark İlılaşma, nüfus, millet, devlet gibi içti « mai ve tabii zümreleri araştıran, içti » mai hayatın ana hatlarını öğreten bir u- mumi içtimaiyat ekolü yok mudur? Her halde M. Kessel, İsmail Hakkı Beye vereceği cevapta, hangi ekolün da vasını sürdüğünü yazacaktır. Bu dava, münevverlerimizi alâkadar edecek olan çok enteresan bir dava « dır. M. Kessel'in cevabı, bize bilmedi « ğimiz yeni bir içtimai ekolün mevcudi« yetini öğretecek, terminolojisini meyda« na koyacaktır. Biz, bu cevap çıkınca İya kudar, profesörün raporuna “im | g yanlışlarile dolu bir rapor, demiyede « pi Selâmi izzet mukavemet, anlatmağa içtimai Hüseyin Ragıp Bey Moskova büyük elçimiz Hüse İ yin Rağıp Bey dün sabah şimendi- | ferle şehrimize gelmiş ve akşam İ treniyle Ankaraya gitmiştir. Hüse- | yin Ragıp Bey kardeşi Reşit Gali- bin ölümü üzerine Ankaraya izin- Ni gitmektedir. , w Meselâ bunların rivayele göre Çin imparatoru (Yao) zamanında bir âlim bir famlomikanın kaplumbağanın üzeri « ne t yaratıldığı günden itibaren cihan tarihini yazmış... s4. . Bünu o vaktin hükümda- rına hediye etmiş. Pirine üzerine (Fatiha) yazıldığını işidiriz, Buna bir tmesil diyip geçeriz... .. , Fakat bir kaplumbağanın kabuğu üzerine kâinatın tarihi 4i- kıştırılabileceğini bir tarihi vak'a diye kaydeden Cinlilere ne deriz? | Dehri Efendi — cem mübalâğasını Bunlarada a bastıran Çin mübalâğası deriz geçeriz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: